İslam'ın hayranlık vericiliğine dair

İslam'ın Hayranlık Vericiliği'ne Dair

ABD'nin önde gelen Hıristiyan liderlerinden biri olan ve aslında İslam'a da pek sıcak bakmayan Patrick Buchanan'ın "Vakti Gelmiş Bir Fikir" başlıklı yazısında enteresan teşhisler var. Buchanan, İslam'ın iki yüzyıldır süregiden baskı ve saldırılar karşısındaki direncinin "astonishing", yani hayranlık verici olduğunu şöyle ifade etmiş:

Hıristiyanlık Avrupa'da ölür gibi dururken, İslam 21. yüzyılı, daha önce başka yüzyıllara yaptığı gibi, sarsacak şekilde yükseliyor... [İslami savaşçıları görünce] Victor Hugo'nun sözlerini hatırlamamak mümkün değil: "Hiç bir ordu, vakti gelmiş bir fikir kadar güçlü değildir." Karşıtlarımızın çoğunun uğrunda savaştığı fikir, ikna edici bir fikir. Tek bir Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in onun elçisi olduğuna, İslam'ın yani Kuran'a teslimiyetin cennete giden tek yol olduğuna ve Allah'a bağlı bir toplumun şeriata göre yönetilmesi gerektiğine inanıyorlar... Milyonlarca Müslüman insan [onlara sunulan] Batılı alternatifleri kabul etmişti. Ama bugün onmilyorlarca Müslüman bunu reddeder gözüküyor ve daha saf bir İslam'daki köklerine dönüyorlar. Açıkçası, İslami inancın dayanıklılığı, hayranlık verici.
İslam, Osmanlı İmparatorluğu'nun iki yüzyıl boyunca yaşadığı yenilgi ve aşağılamaların ve hilafetin kaldırılmasının üstesinden gelmiş durumda. Nesiller boyu süren Batı hakimiyetinden de sağlam çıktı. Mısır, Irak, Libya ve İran'daki Batı yanlısı krallıkları aştı. Komünizmi kolayca püskürttü, 1967'de Nasırizm'i safdışı etti ve Arafat'ın veya Saddam'ın milliyetçiliklerinden de daha dayanaklı olduğunu gösterdi. Şimdi de dünyanın son süper gücüne direniyor.

İslam'ın ona inanlara verdiği bu büyük direnç ve kararlılık, Müslüman olmayan daha pek çok insanın ilgisini çekiyor ve kimi zaman üstteki kadar açıkça ifade edilmeyen bir hayranlığa neden oluyor. Bu, tüm Müslümanlar için bir iftihar vesilesi olmalı.

Ancak bizzat İslam'ın kendisinin Müslümanlara verdiği bir görev daha var: İslam'ı, sadece "Müslüman doğmuş" olanların dini olarak kabul etmekten, yani yerelleştirmekten kaçınmak; aksine onun tüm insanlığa seslenen evrensel bir hakikat olduğunu bilerek, İslam'ı modern çağın insanına da duyurmak ve sunmak. Bunu da, Kuran'ın "Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır" (Nahl, 125) ayetinde emredilen üslupla yapmak.

Şu günlerde Türk sağının en önemli düşünürlerinden merhum Prof. Erol Güngör'ün "İslam'ın Bugünkü Meseleleri" adlı eserini okuyorum. Güngör, 1981 basımı bu kitapta çarpıcı öngörülerde bulunmuş. Bir yerde de şöyle demiş: "İslam'ın dünya çapında bir huzur ve eşitlik davası demek olduğunu herkese anlatmak elbette kolay bir iş değildir. Bu anlayış yaygınlaşmadığı müddetçe peşin hükümler ve husumetler devam edecektir." (s. 25)

İşte İslam'a yönelik husumetlere, peşin hükümlere ve #8212; Mehmet Akif'in ifadesiyle #8212; "hayasız akınlara" karşı dik dururken, İslam'ın kucaklayıcı davetini de hiç elden bırakmamak gerek. Unutmayalım bu din, peygamberin en yakın dostlarına işkence eden Mekke putperestlerinin kalbini bile kısa süre sonra yumuşatıp doğruya yöneltmişti. Bugün de aynı şey mümkündür; Müslümanların hem dirayetli hem de "hikmetli ve güzel öğütlü" olmaları şartıyla.

Yazan: Mustafa Akyol Tarih: August 11, 2006 02:19 AM

İslam mı, son süper güce karşı direniyor. ABD nin güdümünde olmayan tek islam ülkesi söyler misiniz?

Ben yanıtlayayım hemen Ragıp bey ;
Irak Irak Amerikanın güdümünde değil. Efendim? Ne dediniz ? Irak ABD gibi mi? İyi de siz güdümden bahsettiniz o olup olmadığını sormadınız ki :)

Süper güç e karşı İslam o kadar direniyor o kadar direniyor ki Korkudan ne yapacağını bilemiyor süper güç. Bir yanda İsrail i kullanarak vuruyor öbür yanda canı sıkıldıkça kendi gelip vuruyor diğerleride ABD ye üs veriyor topraklarında konuşlandırıyor. Şimdi Ragıp bey siz bunu güdüm olarak niteliyorsanız o sizin ayıbınız. O ülkeler bu direnç karşısında korkan ABD yi rahatlatmak için orada üs veriyor dediğini yapıyor başka neden yokk

Kurtuluş savaşını hatırlayın mondros imzalandı lakin kabul görmedi
şimdi de aynı oyunlar oynanıyor. gün gekip arkalarına bile bakmadan işgalcilerin gideceğine inanıyorum

Bu yazdığınızın yukarıdaki yazı ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Ulusal bağımsızlık ve kurtuluş savaşımız emperyalist güçlere karşı verilmiş dünyadaki ilk ve ciddi sonuç alınan tek savaştır.

Burada savaş konusu salt islam değildi dikkatinizi çekerim. Halkın çoğunun müslüman olması ayrı bir kavramdır. Kaldıki Savaştan sonra verilen mücadelenin bir ayağıda saltanat ve hilafet olmuştur.

Anlamadım yani ıraktakiler mi emperyalistlere karşı savaşmıyorlar lütfen biraz tarih okuyun
kurtuluş savaşının kazanılmasında Atatürk'ün savaş dehalığı yanında savaşan halkın da müslüman olması da baya etkili olmuştur

Evet, evet; hatta ateist Bolşevikler, Enver'in İslam Ordusu yerine, Müslüman Anadolu halkına silah, teçhizat ve para yardımında bulunmuştur.

Sn. mdrn, bu ülkenin % 99'u Müslüman... Lütfen Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktan vazgeçiniz. Asıl sorun ve insanı dinden imandan çıkma noktasına getiren, bir kesimin Müslümanlık'ı tekeline almaya çalışması ve kendi gibi düşünmeyen % 80'e yakın bir çoğunluğu, afaroz etmek (kavramı özellikle kullanıyorum-Hıristiyanlık için ne kadar saçma ise bu kavram, Müslümanlık için de bir o kadar ve hatta daha fazla saçma ve anlamsızdır.)

Bu din; uygulamada radikalleştikçe itici, incitici ve hatta kaçırıcı olabilmektedir. Bırakın yalan yanlış tarihi, günümüze gelin, alın uygulamaları ile İslam ülkelerine bir gözatın, elle tutulur bir ülke varsa, o da bizim ülkemizdir, kimin sayesinde acaba? Bugün devrimlerini ucundan bucağından tırtıklayanlar, büstünü kıranlar, resimlerini indirelim diyenler, adını ağzına almaya yüksünenler O ADAMI yarın mumla arayacaklar, ama çok geç olacak...

Kendimize gelelim, bir tane yaşayacağımız ülke var, kimse bize memleket bahşetmez ve bahşetmeyecek... İnsanlar kendilerince bu ülke için doğru olduğunu düşündükleri fikirleri kıran kırana savunuyor ama resmin bütününü görmekten kaçınıyor veya bunu görmek işlerine gelmiyor... Daha önce de yazdım " akıllı olun, yoksa aklınızı başınızdan alacaklar...."

Peki bu ülkenin %99 u madem müslüman başörtüsü, namaz kılanların fişlenmesi, zinanın suç sayılmaması....gibi müslümanlıkla alakası olmayan ve tamamen islama zıt olan bu uygulamalara ne demeli
lütfen ,şunu istirham ediyorum
sadece adımız müslüman olmasın

Zina boşanma nedeni sayılıyor bunun suç olmaktan çıkartan çok sevdiğiniz iktidar partisi. Namaz kılanın fişlendiği yok. Kaldıki gerçek bir müslümansan eğer zina istediği kadar serbest olsun sen gene yapmazsın. İşte dinci ile dindar arası fark budur.

Sayin mdrn bu bir ulkenin basarisinin dinle bir ilgisi yok , orneklerde ortada en gelismis ulkeler belli ve musluman degiller bunu nasil acikliyacaksiniz. diger tarafta musluman ulkelerin durumuda ortada. Artik birakin her konuda dini kulanmayi. Saygilar.

Sayın canali, bu yazdıklarınızın forum konusuyla bir ilgisi görülememiştir.İstenmeyen tartışmalara neden olunmaması için yazınızı düzeltmeniz rica olunur.Yönetim.

Herhalde iş istenmeyen tartışmalara gidecek gibi görünüyor.

Başörtüsü: Sn. mdrn'ye göre İslam'ın şartı
Namaz : İslam'ın farzı (namaz kıldı diye fişleneni ben duymadım, fişleyen de varsa şerefsizdir.)
Zina : (Yeni Türk Medeni Kanun'u serbest mi bırakmış anlamadım, zira boşanma sebebi...Herhalde zina yapanı erkeği değil, kadını recm'etmek gerekir.) 4 karı alırsak o sorun da çözülür.

Şimdi konumuza dönelim: (Tartışma olmasın diye Diyanet meali'ni alıyorum)

A'RÂF SÛRESİ
(27)
Ey Âdemoğulları! avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır.

A'RÂF SÛRESİ
(22) Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri onlara, "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?" diye seslendi.

A'RÂF SÛRESİ
(20) Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya da (cennette) ebedi kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı."

Sanırım avret yerlerinin neresi olduğu anlaşıldı!!!


A'RÂF SÛRESİ
(26) Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah'ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik).

AHZÂB SÛRESİ
(59) Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

NÛR SÛRESİ
(31) Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut, kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!

Görüldüğü gibi Sure'ler içerisinde bir yerde başörtüsü lafı o da meal anlamında geçiyor. Meal bir yana, ziynet yerlerinden herkes, buraların nereler olduğunu anlıyordur.

Şimdi gelelim :

BAKARA SÛRESİ
(177) İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah'a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.

BAKARA SÛRESİ
(178) Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır.

BAKARA SÛRESİ
(221) İman etmedikleri sürece Allah'a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. Allah'a ortak koşan kadın hoşunuza gitse de, mü'min bir cariye Allah'a ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır. İman etmedikleri sürece Allah'a ortak koşan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah'a ortak koşan hür erkek hoşunuza gitse de, iman eden bir köle, Allah'a ortak koşan bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır. O, insanlara âyetlerini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünler.

NİSÂ SÛRESİ
(92) Bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka. Kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse bir mü'min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi gerekir. (Öldürülen kimse) mü'min olur ve düşmanınız olan bir topluluktan bulunursa, mü'min bir köle azad etmek gerekir. Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet ve mü'min bir köle azad etmek gerekir. Bunlara imkan bulamayanın, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay ardarda oruç tutması gerekir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

MÂİDE SÛRESİ
(89) Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin kefareti, ailenize yedirdiğinizin orta hallisinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkanı) bulamazsa onun keffareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin kefareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.

TEVBE SÛRESİ
(60) Sadakalar (zekatlar), Allah'tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam'a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

NAHL SÛRESİ
(75) Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah'a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler.

NÛR SÛRESİ
(32) Sizden bekar olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.

NÛR SÛRESİ
(33) Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Sahip olduğunuz kölelerden "mükâtebe" yapmak isteyenlere gelince, eğer onlarda bir hayır görürseniz onlarla mükâtebe yapın. Allah'ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde etmek için iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa bilinmelidir ki hiç şüphesiz onların zorlanmasından sonra Allah (onları) çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.

RÛM SÛRESİ
(28) Allah size kendinizden şöyle bir örnek getirdi: kölelerinizden, verdiğimiz rızıklarda sizinle eşit haklara sahip olan ve birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekindiğiniz ortaklarınız var mı? Düşünen bir topluluk için âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz.

MÜCÂDELE SÛRESİ
(3) Kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp sonra da söylediklerinden dönecek olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler. İşte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.


Şimdi bu kadar Sure'de açıkça adı geçiyor diye İslam'da kölelik serbesttir ve farz mıdır? İslam'da kısasa kısas serbesttir diyebilir misiniz Sn. mdrn ?

Başörtüsü takmak Müslümanlık'ın şartı ise, kölelik de İslam'ca yasaklanmamıştır, ben köle sahibi olabilirim veya kardeşimi öldürenin kardeşini öldürmek İslam'da vardır, diyetini istemezsem ben o adamı öldürürüm diyebilir misiniz?

DİYEMEZSİNİZ!!!

Niye diyemezsiniz, onca Sure'de geçen konulara (bu konular örneklediklerim ile sınırlı da değildir) aklı başında, günün şartlarına uygun yorumlar yapılmış, İslam'ın farzı olmadıkları belirtilmiş, asli değil tali hükümler içerisinde değerlendirilmeleri gerektiği konusunda mutabakata varılmıştır.

Ama, örneklediğim bunca o günün gereği bugüne aklı selim uyarlanabilmişken, size göre (ve sizinle aynı düşünenlere göre) nedense başörtü mevzuu sadece tek bir Sure'de, o da yorumlanarak mealde adı geçmekle birlikte bir türlü bugüne uyarlanamaz.

Yahu El insaf, Allah'tan korkun.... Adımız eğer bunlarla Müslüman olacaksa olmasın, Allah katında daha hayırlıdır...

Not: Daha önce Türban forumu Yönetimce kilitlenmişti, bu forumda sadece cevap hakkı için konu örneklenmiştir.

ayetlerle konuyu açıkladığınız için teşekkür ediyorum yalnız baş örtüsünü küçük görmek size yakışmadı
bu ülkede herkes kendine müslüman diyor ama ahirette ak koyun kara koyun belli olur
size gelince commondore bey
siz kendinize hem dindar diyorsunız hem de zina serbest olsun farketmez diyorsunuz bu ne yaman çelişki

Alıntı:

---

bu ülkede herkes kendine müslüman diyor ama ahirette ak koyun kara koyun belli olur.

---

Siz şimdiden ayırmaya çalışıyorsunuz ak koyunu kara koyunu,şirk ediyorsunuz bilmem farkında mısınız?Bırakın da ahirette ortaya çıksın.Kendinize gelin,haddinizi bilin,kimin ne kadar Müslüman olduğunu,kimin ne kadar inandığını bilemezsiniz,değerlendiremezsiniz.

Sayın mdrn
insnçlsr tsrtışılmaz. Sizin inancınız sorgulamaksızın kabul etmeyi farz kılmıştır. BU nedenle ne söylenirse söylensin koşulsuz kabu etmeye yönelik inancınız nedeniyle tartışma konusuz kalacaktır. Zira, Allah'ın emirleri tartışılmaz.
İnancınıza saygı duyarız. Ancak lütfen başkalarının inançlarına da gerekli saygıyı gösterin. Zinanın suç olmaması kendine müslümanın diyen insanların suçu. Kadının zinasını suş olarak tanımlayıp erkeğin zinasını suç olmaktan çıkaranlar müslümanlar. Anayasa mahkamasi bu maddeyi iptal etti. Bu nedenle, zinayı suç olarak tanımlayan herhangi bir kanun kalmadı. Çıkarsınlar yeni yasa. Engelleyen mi var?
Kaldı ki, zina yalnız size göre yasak değil. Tüm din ve inançlarda yasak. Ama düşünün bakalım. Git komşu bir şehre silahla saldır. Ordan kadınları al cariye diye eve kapat. İstediğin kadar seks yap. Bu zina olmuyor mu? Ya da 12 yaşında kızla evlen. BU ahlaki bir davranış mı?
Patgamberin bizaat kendisi bile kimlerin cennet ya da cehenneme gideceğini bilmediği halde, siz nasıl bu konuda hüküm verebiliyorsunuz?
Konu başlığına dönelim. Hayran verici islamiyeti devlet yönetimi olarak kabul etmiş tek bir devlet gösterin bana. Hayran olunacak bir konumda olsunlar. Gerek bilim, gerek sosyal hayat, gerek ekonomik gelişme. Hatta bunları da bırakın. ABD nin güdümünde olmayan tek devlet gösterin bana

Mdrn ;
''size gelince commondore bey siz kendinize hem dindar diyorsunız hem de zina serbest olsun farketmez diyorsunuz bu ne yaman çelişki ''' buyurmuşsunuz...

Yazmış olduğum ikibin küsür iletinin neresinde böylebirşey dedim gösterin her dediğinize doğrudur diyeceğim. Ama bulamazsanız susun artık.

Yukarıda bile açıkça yazmışım ki...

''Zina boşanma nedeni sayılıyor bunun suç olmaktan çıkartan çok sevdiğiniz iktidar partisi. Namaz kılanın fişlendiği yok.

Kaldıki gerçek bir müslümansan eğer zina istediği kadar serbest olsun sen gene yapmazsın. İşte dinci ile dindar arası fark budur... ''

Bunu okuyup ne anladınız çok merak ettim?

Burada açıkça deniyor ki gerçek anlamda müslüman olan bu değerlere sahip çıkan birisi ''zina' kavramını bilmez dolayısıyla suç olsa ne olur olmasa ne olur zaten YAPMAZ. Günümüze gelince Zina boşanma kusuru sayılıyor. Yani bir anlamda cezası var. Karşı taraf bundan dolayı boşanma davası açarsa çocukları varsa velayetlerini alacağı gibi ek olarak nafaka ve eğer isterse tazminat alabilir konuma getirilmiştir. Hapis cezası anlamında suç olmaktan çıkarılmıştır. Eski kanunu değiştirende bugümkü iktidar partisi olan AKP dir. Yani sizin sevdiğiniz parti , Kaldıki zina suçunun hapis yönünden kaldırılması en çok gene bu partiye yaramıştır çünkü maşallah çoğunun 2-3 eşi olmasının yanı sıra bir türlü kendilerince 'islami kılıf ' bulamadıkları ama iş aş paraya boğdukları 'metresleri' vardır. Dindar ile dinci arasında ki fark işte budur. Daha açık nasıl yazayım bilemiyorum.

Kaldıki ALLAH cezalandırmak benim hakkım der. Yani kimin iyi kimin kötü kimin cennetlik kimin cehennemlik olacağına kimin cehennemde ne kadar kalacağına taktir yetkisini bir tek kendisine vermiştir. Bu bağlamda da kimsenin haddi değildir kimin cennetlik kimin cehennemlik olduğunun belirtilmesi... Ak koyun mu kara koyun mu merinos ırkı mı keçi mi teke mi Keçinin olmadığı yerde abdurrahman çelebi mi taktir Allahındır. Buna sizin yaptığınız gibi müdahalelerde bulunmak günahtır yazıktır ayıptır. Örneğin https://www.hukuki.net/topic.asp?topic_ID=18045 linkli ''Atatürk üm din anlayışı' isimli forumda Av.İlknur hanıma hitaben ''olaya zaten şahsi , duygusal, yanlı bir bakış katmışsınız. ( Üyemizi aşağılam cüretinizden ötürü bu kısım silinmiştir) İşte bu yüzden şahitlikleriniz bir erkeğin yarısı kadardır dikkat edin. Bu itirazlarınızın hepsi Allah'ın emridir ve Allah'ın emrini küçük görmek, reddetmek ne anlama gelir herhalde biliyorsunuzdur.

İlknur Hanım ve analist bey. '' cümlelerinizde ki cüret sizin din bilgisinden yoksun olduğunuzun kanıtıdır. Bana Kur-an'ı Kerim de göstersenize kadınların şahadetinin erkeklerin yarısı anca ettiğini yada iki kadının anca bir erkek ettiğini. İslam ın tek kutsal kitabı budur Başka da yoktur geriside palavardır. Allah ın kitabı kabul ettiğimize göre bu kitabı bu kitapta böyle bir şey demezken sizin böyle buyurmanız ne anlama geliyor. Kendi yazdığınız son satırı ne güzel siz yapıyor sonra başkalarına yığıyorsunuz.

Sayın commodore1tr,
Kur'an'da 2 kadının şahitliğinin 1 erkeğin şahitliğine eşit olduğu yazar. :)
Evet. Bu Kur'an'da var.
Şu anda ayet miydi hadis miydi çok net hatırlayamıyorum ama bazı konularda kadının şahitlik edemeyeceği de yazar.

Günün Araplarını düşündüğümüzde -eve kapatılmış kadınlar, sosyal hayattan çekilmiş kadınlar v.s., o kadınların eğitim düzeylerini de düşündüğümüzde, ki biliyoruz ki 1400 yıl önceki araplar kendilerinden 6000 yıl önce yaşayan Sumerlerden bile daha geri bir kavimdir- kadınlara niçin bazı haklar verilmediğini, erkeklerden daha aşağı görüldüklerini anlamak kolaylaşır. Sumer tabletlerinde kadınların kadın alfabesiyle yazılmış ticari sözleşmelerine, mektuplarına rastlıyoruz. Ne kadar ilginç. Okullar var ve kız çockları da okullara devam ediyor. Toplum henüz ataerkil bir yapıya sahip değil. Hatta ilk dönemlerde çok kesin olmasa da anaerkil aile yapısının etkilerini görüyoruz. Hal böyle olunca Araplardan her açıdan daha gelişmiş ve daha demokratik bir topluluk olarak çıkıyorlar karşımıza.

Eski Türklerde de kadına verilen değer 1400 yıl önceki Arap kadınlarıyla kıyaslanamayacak düzeyde zira. Bizler İslamiyeti benimsediğimiz halde bizim kadınlarımız halen onlarınkilerden değerli ise bunun tek sebibi TÜRK olmamızdır. Tarih içinden gelen Kadın bilincini İslamiyete rağmen külliyen söküp atamamamızdır.

Sn. mdrn,
Ahlak kuralları ile Din kurallarını -her ne kadar aynı ders başlığı altında okutulsalar da- karıştırmamak lazım.
Evli insanların evlilik dışı ilişkilerini yargılamak kimsenin haddi değil. Bizler ahlak polisi değiliz. Siz de gördüğüm kadarıyla sadece tebliğ vazifesini tam da beklenilen şekilde KORKUTARAK yapmaya çalışan birisiniz.
Ahlak, insanlardaki inancı onlardan çekip aldığınızda geriye kalan değerlerdir. Eğer kişiler sırf günahtır diye hırsızlık yapmıyor, zina etmiyor, tecavüz etmiyorsa kişilikleri ve beyinlerinin gelişmişliğiyle ilgili ciddi şüpheler duymak gerekir.
İnancı ahlak olarak göstermeye çalışanlara şöyle bir sorum oluyor: Eğer müslüman olmasaydınız her türlü günahı işler miydiniz? Cevap evet mi olsun, hayır mı?

Bu arada yönetici arkadaşlar silmişler. Kırmızı uyarıların yerinde yazan, şahsımla ilgili görüşleriniz için teşekkür ederim. [8D]

İslamiyet ile Müslümanlık arasında fark var mıdır , kavram olarak?

Aslında kavram olarak İslam dinin adı Müslüman ise islam dinine inan kimse demektir. Ancak akıp giden zaman içersinde islamiyet ile müslümanlık eş anlamlı gibi algılanmaya başlamıştır ki aslında yanlıştır. Çünkü islamiyet yada islam farklı yöntemlerle veya yollarla ( ki buna çok bilenler tarikat diyor ) dahi olsa Allahın birliğine ve İslam peygamberine göre kurulmuş ve rehber olarak Kur'anı kabul eden herkesi kapsayan DİNİN bizati kendisidir. Müslüman ise islam olmakla birlikte bu yönlerden birisine sapmış kişi olabilir. Yani sunni alevi vahabii şii neyse ne... İşin garibi bu akımlar diye niteleyebileceğimiz bölünmede ki bireyler yani müslümanlar yek diğerini eleştirir. Ancak islam dinin kensdiisidir bireyleşemez... Daha öz bir deyişle İslam Allah İslam Peygamberi ve Kitap.. Müslüman ise bunlara inanan bireydir ancak inanma bağlanma yolu farklı olabilir... Ha neden farklı diyorsanız onu da bana sormayın derim... Çünkü vereceğim yanıt kavga çıkartır...