Printable View
Merhaba,
Bugüne dek okuduğumuz kitapların en güzel dediğmiz yerlerini ya işaretleriz,ya da altını çizeriz.Ben genelde çizerken kurşunkalem kullanırım,kıyamam ama sonra zaman ,zaman döner işaretli yerleri tekrar ,tekrar okurum.Her defasında anlamlar değişir,büyüsü değişir,
o kitap ilk okuduğum kitap değildir sanki...
Neden?
Her yaşın ayrı ,ayrı güzelliğinden olsa gerek.:)
Kötü ,dünya üzerinde sürekli dolaşır ,insanları hazırlıksız yakalamayı severdi.
Paulo Coelho
Şeytan ve Genç Kadın
Sevipte karşılığında sevilmeyi beklerseniz boşa zaman harcamış olursunuz.
Alıntı
Paulo Coelho
Şeytan ve Genç Kadın
Hukuk, çözemeyeceği düğümü atmamalıdır.
Bir Ceza Avukatının Anıları.
Yazarı hatırlayamadım.
Zihninin istediğin her şeyi yaşamına çekecek manyetik bir güç olduğunu bir an önce anlamalısın.Yaşamında bir eksiklik varsa ,bu ,düşüncelerinde bir eksiklik olduğundandır.
Ferrarisini Satan Bilge
Robin S.S
Bir dağın zirvesinde olmanın keyfini önce eteklerinde yürümeden nasıl yaşayabilirsin.
Ferrarisini Satan Bilge
Robin S.S
Kendi iç dünyanda başarılı olmadıkça dışarıdaki başarının hiçbir anlamı olmadığını anlamış bulunuyorum.İyi olmakla hali vakti yerinde olmak arasında çok büyük bir fark var.
Ferrarisini Satan Bilge
Robin S.S
Doğu'da,şans hazırlanmış zihinlerin yanındadır,derler.
Ferrarisini Satan Bilge
Robin S.S
Doğu'da,şans hazırlanmış zihinlerin yanındadır,derler.
Ferrarisini Satan Bilge
Robin S.S
Tanımlama problemi vardı.Arzuları, belirsiz ve isimsizdi.Onları dile getiremiyordu bile.İçinde sanki, gagalarını açıp yaygara çıkaran bir kümes dolusu tavuk vardı.Hangisini besleyeceğini ya da hangisiyle besleneceğini bilemiyordu.
Çikolata Dağlarında Günbatımı
Susan Elderkın
'Bitkilerinizden ,sizi sevmelerini beklemeyin'cümlesini okumuştu.Biliyorsunuz ki bitkiler düşünemez.Sadece yapmak zorunda oldukları şeyi yaparlar.Davranışlarını değiştiremezler.Yapabileceğiniz tek şey ,onlara gelişmeleri için en uygun şartları sağlamaktır.Böylece en iyi performanslarını .-sizin için değil sadece kendileri için sergilerler.
Çikolata Dağlarında Günbatımı
Susan Elderkın
Theo ,insanların küçük yerlere hapsolduklarında çektiklerini,kendilerini doğaya saldıklarında ise genişlediklerini duymuştu.
Çikolata Dağlarında Günbatımı
Susan Elderkın
Kendine dikkat et. Büyürken, yanlışların yerine doğruları koymak istediğinde şunu anımsa:
Yapılacak ilk devrim, insanin kendi içinde yapacağıdır, evet ilk ve en önemli devrim budur. İnsan kendi hakkında bir düşünceye sahip değilken, bir düşünce uğruna savaşmak, yapılabilecek en tehlikeli şeylerden biridir.
Yolunu yitirdiğini, şaşırdığını hissettiğin zaman ağaçları düşün, onların büyüme biçimini anımsa. Unutma ki yaprağı gür ama kökü zayıf bir ağaç ilk güçlü rüzgarda devrilir.
Oysa kökü güçlü ve az yapraklı ağaçta can suyu bin güçlükle dolaşır. Kökler ve yapraklar aynı ölçüde gelişmelidir,
olayların içinde ve üzerinde olmalısın, ancak böyle gölge ve sığınak sunabilir, ancak doğru mevsimde çiçekler ve meyvelerle donanabilirsin.
Ve sonra, önünde pek çok yol açılıp sen hangisini seçeceğini bilmediğin zaman,
herhangi birine, öylece girme, otur ve bekle. Dünyaya geldiğin gün nasıl güvenli ve derin derin soluk aldıysan, öyle soluk al.
Hiç bir şeyin senin dikkatini dağıtmasına izin verme, bekle ve gene bekle.
Dur, sessizce dur ve yüreğini dinle.
Seninle konuştuğu zaman kalk ve yüreğinin götürdüğü yere git...""
Susanna Tamaro'nun "Yüreğinin götürdüğü yere git"
" stoltz: ama bu hayatta sevmediğin şey ne?onu söyle.
oblomov: her şey, durmadan öteye beriye koşmalar, küçük ihtiras oyunları, hele de aç gözlülükler, rekabetler, dedikodular, birbirine çelme atmalar, birbirini tepeden tırnağa süzmeler.konuşmalarını dinledikçe insan budalalaşıyor.ilk bakışta zeki insanlar sanırsın, yüzlerinde ciddilik okunur, ama bütün söyledikleri şu biçim şeyler: "falanca veya filanca, bilmem ne satın aldı, bilmem neresini kiraladı." başka birisi:" aa!olur şey değil niçin acaba?!" yahut:"falanca dün akşam kulüpte müthiş para kaybetti, bir başkası üçyüz bin kazandı." illallah bunlardan.bunlar arasında insanlık nerede?insanlığın yüceliği, bütünlüğü nerede kaldı?insanlık ufak paralar haline gelmiş...hayat amma da hayat ha.ne bulabilir insan orada?fikir meseleleri mi var, duygu meseleleri mi var?bu hayatın bir ekseni yok: derin, hayati hiç bir yanı yok!"
OBLOMOV (IVAN GONÇAROV)
Bildiklerimi herkes bilebilir, yüreğimdir yalnız bana ait olan...
Genç Werther'in Acıları
Johann Wolfgang von Goethe
Ada değildir insan ,bütün hiç değildir bir başına ;Anakaranın bir parçasıdır,bir damladır okyanusta;bir toprak tanesini alıp götürse deniz,küçülür Avrupa,sanki yiten bir burunmuş ,dostlarının ya da senin bir yurtluğunmuş gibi,ölünce bir insan eksilirim ben ,çünkü insanoğlunun bir parçasıyım;İşte bundandır ki sorup durma çanların kimin için çaldığını;senin için çalıyor.
John Donne
"güç demek sorumluluk demektir" örümcek adam
"hay bin kunduz" kaptan swing
"fantom 40 kaplan gücündedir" kızılmaske
"Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için" üç silahşörler
"açıl susam açıl" ali baba ve 40 haramiler
İyi yapilmiş bir ayakkabı iyi bir koca gibidir,Onu temiz tutar;her sabah iplerini bağlayıp düzenli olarak cilalarsan ,sana yıllarca hizmet eder.
Çikolata Dağlarında Günbatımı
Susan Elderkın
Ben size verecek bir şeyi olmayan ve size içinize bakmanızı söyleyen o yabancıym.
********************************
Bir dilenci otuz yıldır bir yol kenarında oturmaktadır.Bir gün onun önünden bir yabancı geçer.Dilenci,eski şapkasını mekanik bir biçimde ona da uzatarak 'Allah rızası için bir sadaka 'der.'Benim sana verecek hiçbirşeyim yok ',der yabanci.Sonra sen neyin üzerinde oturuyorsun? diye sorar yabancı.'Hiçbir şey'diye yanıtlar dlenci.'Sadece eski bir sandık'.
Kendimi bildim bileli onun üzerinde oturuyorum.'Onun içine hiç bakmadın mı?diye sorar yabancı.'Hayır'der dilenci.'Niye bakayım ki onun içinde hiçbir şey yok.''Sen yine de bir bak 'diye ısrar eder yabancı.Dilenci yerinden kalkar,ve biraz uğraştıktan sonra sandığın kapağını açmayı başarır.Ve o şaşkınlık ve sevinç içinde ,sandığın altınla dolu olduğunu görür.
Şimdinin Güçü
Eckhart Tolle(ALINTIDIR)
Hiç kimse seni dost yerine koydukların kadar şaşırtamaz.
Gordon Thomas(Alıntı)
Işığın savaşcısı ,yanındaki insana güvenip güvenemeyeceğini anlamak isterse o kişiye bir çocuğun gözleriyle bakmaya çalışır.
Paulo Coelho
..."Günbatımlarımızdan artık dalga boyları ve frekanslarla bahsediliyor.Evrenin karmaşası artık matemetiksel denklmelere indirgendi.Hatta insan olmanın kıymeti bile ucuzlatıldı.Bilim dünya gezegeni ile onun üstünde yaşayanların evrensel boyutta önemsiz noktacıklar olduğunu söylüyor.Kozmik bir kaza.Bizi birleştirmeyi vaad eden teknoloji bile bizi birbirimizden ayırıyor.Artık herbirimiz tüm dünyayla elektronik bağlantı içindeyiz,ama aslında sadece yalnızız.Vahşet,ihtilaf,ayrılık ve ihanet bombardımanına tutuldukŞüphecilik fazilet oldu.Alaycılık ve kanıt talebi aydınlanmış düşünce diye kabul ediliyor....................Anlam aramak adına Tanrının dünyasını gitgide daha küçük parçalara ayırıyor...ve tek bulabildiği aslında daha fazla soru."Dan Brown/Melekler ve Şeytanlar.
Hayatınızdaki tüm engeller beynizdedir.
O engeller ve olumsuz düşünce beyninizde olduğu sürece
kolunuz olmus,bacagınız olmuş,hatta yüksek kapasiteli bir beyniniz olmuş hiç önemi yok.
ahmet şerif izgören-süpermen ve uğur böceği kitabından.
Dünyadaki misyonunuzun sona erip ermediğini anlamak için işte size bir test ;Yaşıyorsanız sona ermemiştir.
Richard Bach
Ruhun Pusulası
Lütfen bana yaşamımın şu anda ne kadar zengin olduğunu asla unutturma.LÜTFEN bana sahip olduğum her şeyin gereksindiğim her şey olduğunu asla unutturma.LÜTFEN bana şükretmeyi asla unutturma.
Sarah B.Breathnach
Ruhun Pusulası
Hedeflerinizin genel koşulları yerine etiket üzerinde odaklanmanız ,doyurucu ve besleyici beş öğün yerine keten helvası seçmeye benzer.
C.Deemer-N.Fredericks
Sanırım ben aşkın doğasına alışamadım.Yerimi yadırgadım.Aitliği bulmak çok zor, anladım...
Paulo Coelho
Biz ne düşünürsek o'yuz.Biz neysek o düşüncelerimizle ortaya çıkar.Düşüncelerimizle dünyayı oluştururuz.
Buda
Ruhun Pusulası
sayfa 150
Peki kitabın adı niye "Şu Hortumlu Dünyada Fil Yanlız Bir Hayvandır"?
87 yılı Nejat, Oguz ve Bülü okuldan kıkırdayarak geldiler.
Bir çeviri imtahanı... Olay onların okulu Dil Tarih'te mi yoksa Açık Öğretim imtanlarında mı olmuş, orasını hatırlamıyorum. Cümle şu;"Elephant is the only animal in the world a trunk" yani "Fil dünyada hortumu olan tek hayvandır."
Öğrencilerden bir bunu "Şu "hortumlu" dünyada fil yanlız bir hayvandır." diye çevirmiş, yıllarca aklıma geldikçe pıh pıh güldüm.
Sonra bir gün farkettim ki hepimiz aslında 'Şu hortumlu dünyada' birer yanlız canlıyız "Eh" dedim "Kitabın adı bu olsun.
Durum bu. Nasıl okuyucularsınız, herşeyi de anlatmak zoruda kalıyorum, neyse.
Ben edebiyattan biraz anlıyorum çok da okuyorum, dili de iyi kullandığım söylenebilir, oysa kitapta edabi hiç bir şey göremiyeceksiniz.
Nasıl konuşuyorsam öyle yazdım .
Kitabı kalabalığa da yazmadım, sadece sanki yanımda en sevdiğim küçük kuzenlerimden birisi, ya da biraz büyümüş kızım varmış da; hayatın bana öğrettiklerini, dümdüz bir denizin kıyısında, bir zeytin ağacının sevgi dolu gölgesinde yanyana ona anlatıyormuş gibi yazdım.
Bu kitabı niye yazdım?
Birinci nedeni; Ailemin geleceğini sağlamak.
İkinci nedeni ise; Etrafımda amaçsız, sevgisiz, yollara bira şişeleri atan insanların çoğaldığını gördüm..
Televizyon ekranlarında, boyalı gazete sütunlarında kandırıldığımızı gördüm...
Bu kitabı niye yazdım?
Okullarda hayatla ilgili hiçbir şey öğretilmediğini gördüm...
Öğretmenlerin ve öğrencilerin ideallerini kaybetiğini, insanların sadece para için yürüyüş yaptıklarını gördüm...
Arabaların içnde sıkışan yaralı insanları, televizyondan elimizde yapay Amerikan markalı mısır cipsleri, doğallıkla seyredebilmeye başladığımızı gördüm.
Ülkenin adının ticari indirim kampanyalarına alet edildiğini, markaların" Türkiye için seve seve"%20 indirim yaptıklarını gördüm..
Köprülerden atlayanları, kameraların zevkle çektiğini gördüm...
"Atla atla" diye tezahürat yapan acımasızlığı gördüm...
Hukuksuzluğun, rüşvetin tavana vurduğu bir ülkede, birbirini tokatlayan boyalı, mini etekli, silikonlu göğüsleri ekranı kaplayan kadınları küçük kızımın hayretle seyrettiğini gördüm...
Bu ülkede 400,000 kahvehane, 15,000 meyhane ve 131 kütüphane oldu oldu gördüm...
Kiş başına yıllık kitap harcamamızın 3 dolar, batıda 500 dolar oldu unu gördüm.
En üzücüsü; Yunanistan'da beş yaşına kadar 1000 çocuk'tan 6'sının öldü ünü gördüm...
Öyleyse gördüklerimi yazayım dedim.
"Herkes kendi evinin önünü süpürse sokaklar tertemiz olur" diye bir laf var ya, sakın inanmayın,
silin kafanızdan E er bu ülkede kendi evinizin önünü süpürürseniz görevinizi yapmıyorsunuz demektir.
Çıkın ve bütün sokagı süpürün, çünkü herkes evinde sokagını ve ülkesini televizyondan izliyor ve çöpünü sokaga atıyor.
İşin acı tarafı televizyondan gösterdikleri sokak sizin gördügünüz kirli sokaklar da il.
İnin ve sokagı süpürün;
Kafanızı kaldırıp size çöp ve laf atanlara bakmadan...
Hayallerinize sıkı sıkı sarıln.
Ahmet Şerif İzgören.
M.E.Sezen. Alın okuyun çocuklarınızla birlikte saygılarımla.