Fransız mahkemesi kararları - Haksız rekabet

Merhaba,

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİnde halen yürütülmekte olan davamız bilirkişiye intikal etmiş ve bilirkişi(ler) raporunda fransız mahkemelerinden iki karar örnek göstererek bir kanaate ulaşmışlardır.

1. Yabacı mahkemelerin kararları türk mahkemelerinde emsal teşkil edermi?
2. Edilse bile, dosyada Aleyhte bir delil bile olmadığı bilirkişiler tarafından kabul edilmişken, yalnızca bu kararlara dayatılarak karar verilebilirmi?

ilgili Fransız kararı aşağıdaki kaynaktan alıntıdır;

(La Repression de la Concurrence Deloyale dans les Etats Membres de la Communaute Economique Europeenne, Rudolf Krasser, Paris 1972, s.271-272)

Birde ilgili belgeye nasıl ulaşabilirim? Yardımcı olursanız minnettar olurum.

Saygılarımla,

Erdal ADGU

1. Türk Medeni Kanunu'nun 1. maddesi şu şekildedir:

BAŞLANGIÇ
A. Hukukun uygulanması ve kaynakları

MADDE 1.- Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.

Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir.

[u]Hakim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.</u>

2. Bilirkişilerin, alıntı yaptıkları eserleri Mahkeme'ye ibraz etmelerini ve bu kararların orjinallerinin, tercümesiyle teslimini talep edebilirsiniz (elbette, bilirkişilere de, bu eserleri nereden temin edebileceğinizi sorabilirsiniz).

Sayın Karakum,

Konu ile ilgili yanıtınız ve verdiğiniz bilgi için teşekkür ederim.

Davamız haksız rekabet davası ve TTK 56 ve TTK 57 den yargılanmaktayız. Bilikişi raporuna "TTK57 ye göre haksız rekabet sözkonusu değildir, ancak TTK 56 ya göre haksız rekabet teşkil eder"... gibi bir terim kullanmıştır.

1. TTK 56 haksız rekabetin genel çerçevesi iken, TTK 57 detay içermektedir. bu cümlenin manası, TTK 57 de bahsi geçen detaylara girmediği anlamımı taşımaktadır?

Saygılarımla,

Erdal ADGU

Bahsettiğiniz gibi, TTK'nun 56 ve 57. maddeleri şöyle:

DÖRDÜNCÜ FASIL
HAKSIZ REKABET


A) UMUMİ OLARAK

I - TARİFİ

MADDE 56 - Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir.

II - HÜSNÜNİYET KAİDELERİNE AYKIRI HAREKETLER

MADDE 57 - Hüsnüniyet kaidelerine aykırı hareketler hususiyle şunlardır:

1. Başkalarını veya onların emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici beyanlarla kötülemek;

2. Başkasının ahlâkı veya mali iktidarı hakkında hakikata aykırı malumat vermek;

3. Kendi şahsi durumu, emtiası, iş mahsulleri, ticari faaliyeti veya ticari işleri hakkında yanlış veya yanıltıcı malumat vermek veyahut; üçüncü şahıslar hakkında aynı şekilde hareket etmek suretiyle rakiplerine nazaran onları üstün duruma getirmek;

4. Paye, şahadetname veya mükafât almadığı halde bunlara sahip imişçesine hareket ederek müstesna kabiliyete mâlik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna müsait olan yanlış unvan yahut mesleki adlar kullanmak;

5. Başkasının imtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullanıldığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalariyle iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları kullanmak veyahut iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek, satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak;

6. Üçüncü şahısların müstahdemlerine vekillerine veya diğer yardımcılarına, onları vazifelerini ıhlâle sevk etmek suretiyle kendisine veya başkasına menfaatler sağlanmak maksadiyle veya bu kabil menfaatleri sağlamaya elverişli olacak surette, müstehak olmadıkları menfaatler temin veya vâdetmek;

7. Müstahdemleri, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri iğfal suretiyle, istihdam edenin veya müvekillerinin imalât veya ticaret sırlarını ifşa ettirmek veya ele geçirmek;

8. Hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir şekilde elde ettiği veya öğrendiği imalât veya ticaret sırlarından haksız yere faydalanmak veya onları başkalarına yaymak;

9. Hüsnüniyet sahibi kimseleri iğfal edebilecek surette hakikata aykırı hüsnühal ve iktidar şahadetnameleri vermek;

10. Rakipler hakkında da cari olan kanun, nizamname, mukavele yahut mesleki veya mahalli âdetlerle tâyin edilmiş bulunan iş hayatı şartlarına riayet etmemek.

57. maddenin ilk cümlesinde, """hususiyle şunlardır"" denilmekle; sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, özel olarak ve açıklayıcı nitelikte bir takımlarına değinilmiştir.

Hal böyle olunca; 57. maddede sayılanlarla sınırlı olmayarak, haksız rekabet durumları belirebilir. Herhalde, ilgili bilirkişi de bundan bahsetmiş ve Fransız içtihatlarına da yansıdığı gibi, bunun bir haksız rekabet hali olarak kabul edilmesi gerektiğinden bahsetmiş.

Olayın ne olduğundan bahsederseniz, kendi düşüncelerimzi de paylaşabiliriz.

Sayın Karakum,

İlginiz için teşekkürler tekrar. Konu çok uzun, iki kez özetlemek istedim, yazıp yazıp sildim. Fakat hep eksik bi şeyler kaldı ve çok uzadı. kusura bakmayın. Ama yinede bir iki cümlede genellemeye çalışayım.

Geçtiğimiz yıl temmuz ayında 3yıldır İhracat sorumlusu olduğum üretim ile iştigal eden bir firmadan istifamı vererek ve ihbar süremi bekleyerek ayrıldım. istifa sebeblerimi yazsam bir kaç sayfa alır. Daha sonra aynı sektörde ticaret ile iştigal eden başka bir firmaya geçtim. buradada da aynı şekilde ihracat ve ithalat işlemleri ile meşgul oldum.

firmada işe başlamam akabinde firmaya ve bana haksız rekabet davası açıldı. öyleki ani bir baskınla delil tesbiti için tüm bilgisayarlarımız kopyalandı, üzerlerimiz arandı vesaire.

karşılıklı dilekçeler verildi. iddianın aslı şudur; benim firmadan ayrılırken müşteri listesini ve başka sair gizli dökümanları kaçırdığım ve bunları yeni firmama sattığım, kullandırttığım ve kendi çıkarlarım için kullandığım.

yeni firmamda ihracat faaliyetlerim arasında 4 firmaya ihracat yapıldı ve bu firmalar eski firmanın müşterileri idi. satılan mallarda eski firmanın rakip firmasının ürünleri idi. fakat bu 4 firma aynı zamanda eski firmamdanda alışverişini kesmemişler, alternatif olarak bizden alım yapmışlardı. buda GÇB ler le ispatlanmıştı.

nihayet bilirkişiye yansıyan dosyamız, bilirkişi tarafından incelenmiş, ve iddiaların hiç bir şekilde bir delile dayanmadığını ileri sürmüş. bilgisayarlarımız daki bilgiler tertemiz. en önemli iddiaları olan müşteri listesinin kaçırıldığına dair bir delil, bir iz yok. bunun yanında biz tüm dilekçelerimizde bu firmaların kontak bilgilerine 5-6 kaynaktan ulaşabileceğimizi ispatlamış ve bunları ortaya koymuştuk. yani ortada gizli bir bilgi yoktu. internetteki sektör sitelerinde bile bilgileri olan bu firmalara ihracat yaptığımız için yargılanıyoruz.

nihayet bilirkişi bir çok çelişki taşıyan 18-19 sayfalık raporunda tüm iddiaları reddetmekle birlikte, benim ve firmamın haksız rekabet yaptığı kanaatine vardığını, bununda dayanağı aşağıdaki alıntı olduğunu ortaya koydu. alıntı aynen şöyle;

; #8220; Bir işletmeden ayrılan bir işçiye rakip bir işletmenin hizmetine girmek veya kendi adına aynı nitelikte bir işletme kurmak yasaklanamazsa da, onu daha önce kullanan işletmede yerine getirmiş olduğu görev ve kendisine gösterilen güven olmasaydı öğrenemeyeceği bilgileri, hangi türden olursa olsun, yeni işletmede kullanması kesinlikle yasaktır...#8221;; #8220;...Müşteriler kimseye ait değilse de ve eski işçinin kendi adına işyeri açma ve hizmet arzında bulunmak hakkı varsa da bu işçi, daha önceki görevinin şahsi ilişki kurmasına yol açtığı ve eski işverenine ait olan müşteri portföyünü kendi lehine ayartmaktan kaçınmalıdır..(La Repression de la Concurrence Deloyale dans les Etats Membres de la Communaute Economique Europeenne, Rudolf Krasser, Paris 1972, s.271-272)#8221;....

burada bahsedilen işçi ile alakam yok. benim yetkimden veyahut bana duyulan güvenden kaynaklanan bir bilginin kullanıldığı yok ve bunun ispatıda yok. ortada ayartmak fiiline dair bir emare bile yok.

durum çok yüzeysel bu şekilde, ancak bu bu kadar kısa yazabildim, 1 yılı aşkın devam eden bir dava ve 6-7 duruşma geçtiği düşünülürse, atladığım noktalar bile olabilir. fakat sonuç bu doğrultuda.

ilginiz için tekrar teşekkürler.

Saygılarımla,

Erdal ADGU

Özet gayet iyi olmuş, öncelikle teşekkür ederim.

İlk olarak, herhalde bir avukatınız vardır, yoksa, muhakkak profesyonel yardım alınız.

Buradan kısa ve temel yardımlar yapıldığını gözönünde tutarak;

1. Ticaret ve çalışma hürriyeti, Anayasal bir haktır ve her hak gibi, kötüye ve yasalara aykırı kullanılmadıkça geçerlidir;

2. Fransız Mahkemesi Kararı'nın özü, doğrudur ve bizim TTK uygulaması için de geçerlidir. Ancak; gerek her olayın ve şartlarının farklı olması (ki; ispat hukukumuz da farklı) ve gerekse 1972'den bu yana, tüm köprülerin altından fazlasıyla suların geçtiği (AB; serbest dolaşım başta olmak üzere) gözönünde tutulursa; bu dava için iddialar, askıda kalmaktadır, diye düşünüyorum.

3. Ayrıca; bir ayakkabı ustasının yanında yetişen çırağın, ustasıyla bu şekilde haksız rekabete girmesi veya ilaç üreten bir firmanın bilgilerinin alınarak rakiplere satılması veya başkaca ticari sırların kopyalanarak, endüstri hırsızlığı yapılması gibi durumlar haricinde, çalışma ve ticaret serbestisi asıl olduğundan; zaten piyasada var olan firmaların mal ve hizmet alım-satımlarının nerelerden temin edildiği de belli iken (yani; yeni bir firmanın piyasaya sürülmemesi nedeniyle), dava asılsızdır.

Saygılar,

Sayın Karakum,

Değerli fikirlerinizi paylaştığınız için tekrar teşekkür ederim. Allah sizden razı olsun.

Bir avukatımız var, konu ile ilgileniyor.

Sonuçta kararı verecek hakimdir. Fakat bilirkişi raporunun karara büyük bir etkisi olacağı söylenmektedir. Ancak bilirkişi raporunda bir çok eksiklik ve yanlışlık vardır. hatta bazen sadece iddiada kalan ve çürütülen meselelerin varmış gibi görüşlerini etkilemesinide raporda müşehade etmekteyiz.

bu durumda yeni bir bilirkişi incelemesi talebinde bulunma hakkımız varmı? talep edersek bile yeni bir inceleme yapılması ihtimali yüksekmidir acaba?

bu forumda talep sınırlarını tutturmak biraz zor, o yuzden haddimi aşmışsam hakkınızı helal ediniz.

Saygılarımla,

Erdal ADGU

Erdal Bey,

Bir avukatınız varken, kesinlikle bize söz söylemek düşmez. Bir de, ihtimaller üzerine konuşmak, daha çok müneccimlik oluyor, onu da yapamayız.

Saygılar,

Sayın Karakum,

İlginiz ve görüşleriniz için tekrar teşekkür ederim. Hakkınızı Helal Edin.

Saygılarımla,

Erdal ADGU

Saygıdeğer üyeler,

Yukarıda bahsedilen davaya ilişkin 2 kez bilirkişi ek raporu alınmış, karşılıklı itirazlar vs. yapılmış, ve dava karara bağlanmıştır.

Karar da ise; benim M.56 anlamında haksız rekabet yaptığım, 500 bin TL (200 bin maddi + 300 bin manevi) olmak üzere istenen tazminatın yerine 27 bin TL (bu dahi bilirkişilerin verdiği rakamın değiştirimeden karara girdiği rakamdır) maddi tazminat + 4 bin TL manevi tazminat gibi toplamda 31 bin TL tazminat çıkmıştır. buna ek olarak faizler, tespitler, harçlar ve avukat lık ücretleri eklenecektir.

Hukuk davasından bir kaç ay sonra, şikayetle savcılığa bir dosya açtırıldı ve geçtiğimiz yılda ceza davası açılarak bize tebligat yapıldı. ilk duruşma yarın.

öğrenmek istediğim konular;

1. Hukuk davası avukatına varımı yoğumu yatırdığım için, ceza davasına avukat tutamıyorum ve yarın kendim duruşmaya gireceğim; %100 haklı olduğum davamı kendim her halde savunurum diye düşünüyorum. bunun hakime artı eksi bir etkisi olabilir mi?

2. Hukuk davasında Temyize gidiyoruz, ben çalıştığım sektörü bırakıp farklı bir sektörde çalışmaya başladım (artık amaçlarına ulaşıp sektörden nefret ettirdiler çünkü) 1 yıldır çalışmaktayım, bu durum, temyiz sürecine veyahut ceza davasına olumlu bir bilgi niteliğitaşır mı?

3. Hukuk davasındaki Temyiz savunmamız esasa ilişmekten öte, bilirkişi raporunda yapılan teknik (hesaplama) hatalarını (ki bir kaç tane var) ve bu hataların karara olduğu gibi girdiğini nazara vermek olacaktır. bu durum kararın bozulmasını gerektirir mi?

konu ile ilgili detay isterseniz, yardımcı olmaya çalışırım.

saygılarımla,

adgu

Yukarıda bahsedilen dava neticesi 40.000 TL civarında bir tazminat çıktı. Dava hesaplamalardaki yanlışlar nazara alınarak yargıtay tarafından bozuldu, şimdi yeniden görülmeye başlandı. Konu ile ilgili şu noktalarda bi fikri olan varsa, paylaşırsa memnun olurum;

1. 40.000 TL üzeirnden avukatlık ücreti haczi yapıldı ve 2 yıldır maaşım hacizli, ödeme bitti. şimdi yeni bir tebligat ile avukatlık ücretinin 2005 yılından bu yana faizi (1500 tl) isteniyor.. buna itiraz edebilir miyim?

2. Benimle birlikte mahkum olan davalı eski çalıştığım firma, davacı taraf ile anlaşıp, yeniden onların müşterisi olup, gayet güle oynaya ticaretlerini yapıyorlar. Avukat ise, avukatlık ücreti için müteselsilen ilgili davalı firmaya gitmek yerine, hiç bir şeyi olmayan bana gelip maaşıma haciz koyuyor. Faizini utanmadan yine benden istiyor. Bu yeniden görülen davada, "müştereken ve müteselsilen" ibaresinin "müştereken" olarak değiştirilmesini talep etmek mümkün müdür?

3. Şu ana kadar oturup ıslahları için dua ettiğim bu davacılara bir beddua etsem, "ah"ım nerelere ulaşır acep?

Saygılarımla,