http://www.youtube.com/watch?v=Kc11JCub3EM
Aşk için ölmeli aşk ,ozaman aşk...
Printable View
http://www.youtube.com/watch?v=Kc11JCub3EM
Aşk için ölmeli aşk ,ozaman aşk...
Olaylar düşündüğümüzden nasıl da farklı olabiliyor.İki insan Aşka hazır olduklarında birbirlerini buldukları vakit ,aşklarını yaşamaya da hazır olurlarmış.Aşka ihtiyacı olanlar 'aşk'ın kendisi olurlarmış.
Çok zor bir konu aşk, çözümü yok gibi bence :):):)
Aşkın kanunu 3 yıl sonra zamanaşımından; düşmesi! :))
Varlığına inanacağım son şey olsa gerek...
Artik ask denen safsataya inanmiyorum !!!
Aşka ben de inanmıyorum.
Aşk çabucak olunabilecek birşey. Gerçek aşk yok demek en kolayı. Beğeniyi, hoşlanmayı, güzel vakit geçirmeyi, cinsel dürtüleri aşka çevirmekde kolay insan için. Ama bunlardan bir veya bir kaçını sevgiye dönüştürüp daha sonrasında aşık olabilenler,akabinde o aşkı da tekrar sevgiye dönüştürebiliyorsa işte o zaman gerçek aşkı yakalamışlardır. Sanırım, heralde, bence, yani, kimbilir...
Çok zor.
Aşk apansız gelir. Davetsiz bir misafirdir. Ismarlaması olmaz. Kime, kimden, ne zaman, niçin, nasıl, ne kadar süre ile geleceği bilinmez. Çok bilinmeyenli bir denklem gibidir. Gibisi fazla oldu. Öyledir:) Yaşı falan da yoktur. En çok görmeyi sevdiğim şeylerden biri, yaşlı bir nine ve dedenin el ele tutuşup gezdikleri o görüntüdür. Çok hoş cidden:) Böyle çiftleri gördüğümde çok hoşuma gidiyor. Ak düşen saçlarıyla , eğrilmiş vücutlarıyla ama dipdiri kalpleriyle böyle çifleri gördüğümde gülümseyerek bakıyorum onlara. Ne güzel diyorum. İlişkilerin giderek yıpranıp da insanların birbirlerine olan güvensizlikleri artıp da bunca ayrılıkların yaşandığı çağımızda böylesiyle karşılaşmak gerçekten çok zor. Fakat karşılaşmaktan öte sanırım onu koruyabilmek önemli. Bunun için çaba sarfedebilmek sanırım. Budur zor olan. Ölümsüz aşklar şarkılarda ya da efsanelerde kalmamıştır umarım.
İlk cümlelerinize kesinlikle katılmıyorum. Bence aşka kendini hazırlar insan. Hazırsa ilk görüşte aşka aşka kapılır. Yaşı yoktur veya kime nerede olacağıda meçhulduldur belki ama ansızın gibi görünsede kendini hazırlama safhasından sonra olan birşeydir.
O gördüğünüz ve imrendiğiniz aksaçlı aşıklarda, öyle veya böyle aşklarını sevgiye dönüştürebilenlerdendir diye düşünüyorum.
AşK
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.
ÖZDEMİR ASAF
“3 ev görsem bir şehir sanırım....,
gene de kadınların erkeklerini sevmesini seviyorum,,,
bir şehrin yanıp, kül olmasına benziyorlar bunu da söylemeli.
alıntı….
Hayır!!!!
Benzemezler…
Ammavelakin;
Kadınlar sevmeyi severler.
Bu hem tutkulu, hem de tutuklu bir haldir.
İhtiras geminin yelkenlerini kabartan rüzgardır diye bir benzetme var. Devamı da var.., ara ara gemiyi batırdığı da olur denir.
Paradoks tam da burada işte başlar.
Kimilerimiz bir limana varmış, demirlemiş olabilir pek tabii. Zaten limana demir atmak demek yelkenleri de istinga etmek demektir. Rüzgarın esamesi okunmaz.
Amma eğer ki illa açıklarda yolculuk diyorsanız...,
yelkenleri fora etme niyetinde iseniz kaçarı yok rüzgarı kollayacaksınız.
Ve rüzgarı okumak mahirce bir marifettir.
Her rüzgar sizin tam da beklediğiniz rüzgar olmayabilir.
Tam da yelkeninize göre sanırsınız, esip de geçiverir. Yelkenleri fora ettiğinizle kalırsınız.
Tam da yolunuza göre sanırsınız, deli eser bir o yandan bir bu yandan, hele bir de ay oynaksa dalgaları gemiyi batırmamak kaptanın maharetine kalır.
Kadınlar sevmeyi severler.
Kimileri ihtirasla, kimileri mahçubiyetle…
Kimileri ekonomik, kimileri ergonomik...
Pek çok kadın için sevmek ‘gözümü açtım onu gördüm’ cümlesinin gölgesindeki kuytuluktur. Üstelik bu totalitenin ödülü cennettir,,, ergeç gidilecektir.
Taa en baştan bilet kesilmiştir, başka gişe de yoktur.
Kimbilir belki cennet?? bir şeyler hazır etmiştir.., sigortası ilahiyat-bedeli suskun itaat!
Ama yine de tahammül için severler…
de; asıl ’gözümü açtım onu gördüm’ ü severler.
İstisnasız Kadınlar sevmeyi severler.
Bile bile üzerine giderler.
Rüzgarı dinlerler…
Bir sürü esinti arasından ıslıklı bir rüzgar seçerler. Bu rüzgar esmeye görsün.., yelkenler fora, iskele mi sancak mı alabanda? Bilemezler rüzgar bilir…Sonra da ,,,agana borina borinata…
Bazı kadınlar sadece pupa yelken sever...
Rüzgarı yarmazlar…
Bazı kadınlar bu seyrüseferi seyir defterine italik yazarlar.
Elleri titrer… Rüzgarın üstüne üstüne gitme hali gemiyi sarsar. İnadına orsa seyrederler. Bu seyre kendi yüreklerini kontra ederler… Cüretkardırlar,
bir o yana bir bu yana tromala denerler…
Rüzgara dayanaklılığın merakından mıdır?
Yoksa kendi dayanıklılığının merakından mıdır???Bilinmez…
Artık ya köre düşerler…
Ya da tüm bunlardan sonra pupa yelken seyrederler….
Yine de bu seyrüsefere çıkan kadınlar seyir defterini italik yazarlar….
Kadınlar erkeği değil…, sevmeyi severler.
Bu sevgiye bir vücut ararlar…
Kül olan bir şey varsa o da bu vücuttur.
Sevme tutkusu her daim kordur…
cognis