-
Hukuk nasıl katledilir ?
Meclis Adalet Komisyonu, cinsel taciz, imam nikâhı, çok eşlilik, hırsızlık, kaçak Kuran kursu açmak, halkı askerlikten soğutmak gibi Türk Ceza Kanunu'nda bulunan 87 suç için "örtülü af" getiren bir düzenlemeyi kabul etti. Üst sınırı 2 yıla kadar olan suçlar için savcılar dava açmayabilecek. Böylece bu suçları işleyenler de cezaevine girmekten kurtulacak.
Erteleme kararları
AKP tarafından verilen ve Adalet Komisyonu'nda 20 maddesi kabul edilen bir yasa teklifi yeni afları gündeme getirdi. Komisyonun görüşüp kabul ettiği bir maddeye göre, üst sınırı 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yeterli şüphe olsa bile ve kişi daha önce kasıtlı bir suç işlememişse cumhuriyet savcıları kamu davasının açılmasını 5 yıl erteleyebilecek. Savcı, "erteleme" kararı verirken, kişinin suç işlemekten çekineceği, toplumda rahatsızlık yaratıp yaratmayacağı gibi unsurları da dikkate alacak. Davası ertelenen kişi, 5 yıl süre içinde kasıtlı bir suç işlemezse kovuşturmaya gerek olmadığı kararı verilecek. Kişi hakkında dava açılmadığı için cezaevine de girmeyecek.
-
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, görevi gereği yapmak zorunda olduğu bir işi yapmak için rüşvet alan memura verilen hapis cezasını bozdu.
Daire kararında eski TCKya göre görevi gereği zaten yapması gereken işi, yapmak için para alınmasının rüşvet sayılmasına rağmen yeni TCKda rüşvetin tanımının değiştirildiğine dikkat çekti.
YARGITAY CEZAYI BOZDU
Daire bu tanıma göre kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması yada yapmaması gereken bir işi yapmaması için yarar sağlanmasının rüşvet suçu kapsamından çıkarıldığını bildirerek rüşvet alan memura rüşvet suçundan verilen cezayı bozdu. Sonuç olarak basit rüşvet olarak adlandırılan rüşvet türüne rüşvet cezası verilemeyecek. Örneğin, işlerin hızlı yürümesi için dosya arasında verilen para rüşvet sayılmayacak.
-
Sayin Commodore 1 tr . Biliyormusunuz bu sefer size kismen katiliyorum, bu ortulu aflar genellikle belirli sahsiyetleri kurtarmak icin yapilir. Bence artik bir genel affin zamani gelmistir, cunku yapilan bu gibi duzenlelerden siyasi davalar kapsam disi birakiliyor ve adaletsizlik oluyor. af yapilacaksa adam gibi acik bir GENEL AF yapilsin. Diger konu rusvetin tanimi degisirmi, adam bal gibi rusvet almis, nerdeyse rusveti yasal hale getirecegiz. Zamaninda bir yetkili benim memurum isini bilir demisti. sonuc ortada yolsuzlikta dunyada ilk 4 teyiz. Saniyorum bu ne kadar demokrat oldugumuzuda gosteriyor. Hala bir memura yargilamak icin izin aliniyor. boyle uygulamalarla ne kadar esitlik olur bilemiyorum.
-
Aşama aşama halkı bir şeylere alıştırma çalışmalarının, imam nikahını, çok eşliliği meşrulaştırma çabası ile güdülen amacın farkında mısınız, tehlikenin farkında mısınız?!...
-
Canım günümüzde çok eşlilik niye tehlike olsun.?!!!
Ütü için bir kadın (kafa ütülemek için ayrıcasına gerek yok)
Çamaşır için bir kadın
Bulaşık için bir kadın
Temizlik için bir kadın
Çocuk bakımı için bir kadın
Eşe bakım için bir kadın
Bakın zaten şimdiden 6 etti, 4 eş az bile [:p]
Şimdi ciddiye alıp, yaylım ateş açan kadınları dinlemek için bir erkek [}:)] diyeceğim, demiyeyim hadi...
-
Bakınız bir ceza ve yorumu ....
Kütahya Valisi Osman Aydın'a yönelik, bir internet sitesinden küfür ve hakaret içerikli mesaj yazdığı iddia edilen genç tutuklandı.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Kütahyaspor taraftarlarına ait bir internet sitesinde yer alan forum bölümünde, Kütahya Valisi Osman Aydın'ın şahsına yönelik küfürlü ve hakaret içeren mesajlar yazıldığı tespit edildi.
Olayla ilgili soruşturma başlatan polis, yapılan teknik takip sonucunda mesajı yazdığı ileri sürülen Kütahyaspor taraftarı Halil G'yi (18) gözaltına aldı.
Mesajı kendisinin yazdığını kabul ettiği bildirilen zanlı, sorgulamasının tamamlanmasının ardından, "Kamu görevlisine küfür ve hakaret etmek" suçundan sevk edildiği nöbetçi mahkemece tutuklandı.
Haber bu yorumu ...
hulusi dörtkulak hulibostan 21 Ekim 2006 / C.tesi - 13:22
Valiye hakaret
Dağa adam kaldıranlar,silahla adam yaralayanlar tutuksuz yargılanıyor.
Asayişi sağlayamayan,çetelerin cirit attığı illeri yönettiğini zanneden VALİ ne kadar da kıymetli oluyor.Bizimki can değilmi?
EEE nerede yukardaki kanun ... :)?:(((([xx(][V][V][:yk][:yk][:pt][:pt][:yl][:yl][:yl][:wp]
-
İki üç gündür gazeteleri okurken dikkatimi çekiyor hele sonuncusu varki ömre bedel.
İzmirde bir kapkaççı yakalanmış.. Adamın tam 381 dosyası çıkmış hepsi devam eden... 3 hırsızlık dışında tamamı kapkaç gene salıverilmiş.. . Gidip 382. masumun canını yaksındiye...
Şimdi bu adalet mi? Sanırım adaleti bu kadar kötü yapan Cumhuriyet savcıları ile Hakimler... Hakimin arabasına tekme attı diye adam tutuklanıyor anında nöbetçi mahkemece 381 masumun canını yakan tutuksuz yargılanıyor... Buna bile bile lades denir ki hukukta adı biraz zorlama ile SUÇA İŞTİRAK olabilir... Yani bu kişiyi 2. suçundan sonrada tutuksuz yargılanmak üzere salıveren C.Savcılarının tamamı suçludur. Savcılık bu değildir. Bunu ilk okula bile gitmemiş biriside yapar...
Cumhuriyet Savcısının görevi kendini büyük görmek önemsemek değil Başta Cumhuriyet olmak üzere O Cumhuriyet altında yaşayan vatandaşların hak ve özgürlüklerini korumaktır. Görünen de açıkça korumadıklarıdır. Son psikopat katillere bakınız adamların bir dolu sabıkası devam eden mahkemesi var kişiler nerede cinayet işleme peşinde... 3. cinayetten sonra uyanılıyor sonra ne oluyor mümtaz devletimin polis ve savcıları uyuyor. Yani tam bir görevi ihmal... maliyet dört can....
Aynı suçu sürekli işleyenleri tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmak nasıl bir zihniyet nasıl bir görev anlayışıdır ? Daha doğrusu böyle bir görev var mıdır ? Hiç kimse bana kanunlardan kanunlarda ki boşluklardan bahsetmesin bu düpedüz umursamamazlıktır. Aymazlıktır. Gaflettir. Ve maalesef bunu yapanlar adliyenin görevlileridir.. Hangi kanunumuz buna izin vermektedir ? Yanıt hiçbiri.... Bu dosyaya öylesine bakan daha önce ne yapmış diye aldırmayan kişilerden kaynaklanan bir sorundur...
Kapkaççıyı yakaladın at içeri... Cezasını ver... Neden olduğu belli olmayan mahkemedeki iyi halinden cezasını indirme... Bırak onu cezaevisavcısı ilerde düşünsün... Çıktıktan sonra gene mi yaptı üst sınırı uygula geç git... Yaşamı boyunca en fazla iki kişinin canını yakabilir bu manyak ... ama şimdi ne oluyor tutuksuz tutukzuz pes vallahi pes....
-
Biz omu bumu derken bakın ne olmuş birde. Sayın Oktay EKŞi nin yazısı... Vallahi durum vahim...
BİZ biliyorsunuz akla hayale gelmedik olayların yaşandığı harika bir ülkeyiz ya...
Öyle bir örneği, bugün eşleriyle birlikte Brezilya, Şili ve Arjantin'e gidecek olan Anayasa Mahkemesi'nin sayın üyeleri sayesinde yaşayacağız:
Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesinden, Başkan Sayın Tülay Tuğcu dahil 7 si bugünden itibaren iki hafta süreyle "mesleki incelemelerde bulunmak" üzere, yılın bu mevsiminde bahar aylarını yaşayan Brezilya, Şili ve Arjantin'de olacaklarmış.
Anayasa Mahkemesi'nin 3 raportörü de onlara refakat edecekmiş.
Bize bildirildiğine göre "Yargıtay ve Danıştay üyeleri de zaman zaman yurtdışına bu tür geziler yapıyorlar"mış. "Özellikle öteki ülkelerdeki kurumları ve uygulamaları incelemenin sağlayacağı yararlar" nedeniyle böyle bir geziye karar verilmiş.
Gerekçe iyi de... Maalesef -hadi inandırıcı demeyelim- doyurucu değil.
Önce bir noktayı belirtelim:
Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluş ve Yargılama Usullerini düzenleyen 2949 sayılı yasada böyle yurtdışında "mesleki inceleme gezisi yapma" türünden bir görevden söz edilmiyor.
Yasada bulunmayan hükmün Tüzüğe konulması usulden değildir ama, 5 Aralık 2000 tarihli bir hükümde "Anayasa Mahkemesi Başkanı, Başkanvekili, üyeleri ve raportörlerinin, mesleki incelemelerde bulunmak (...) üzere aylık ve ödenekleri, gerçek yol giderleri ve gündelikleri verilmek suretiyle, işlerin aksatılmaması gözetilerek, dış ülkelere gönderilmesine asıl ve yedek üyelerin katılımı ile Kurulca karar verilir" denmiş.
Anlamakta doğrusu zorlanıyoruz:
Bildiğiniz gibi, Anayasa Mahkemesi'nin bir konuda karar alması için Başkan dahil 11 üyenin toplanması zorunludur. Bu 11 üyeden mazereti nedeniyle katılamayanların yerine tamamı 4 olan yedek üyeler katılır ve böylece sayı tamamlanır. Aksi halde Yüksek Mahkeme toplanamaz ve karar alamaz.
Sayalım ki önümüzdeki 2 hafta içinde Anayasa Mahkemesi'nin bir konuda "yürütmeyi durdurma" kararı almasına ihtiyaç doğdu.
Milletçe ne yapacağız? "Mahkememiz kapalıdır" mı diyeceğiz?
Gerçi gezilerinin güzel geçmesini diliyoruz ama Allah korusun, diyelim ki istenmedik bir olay yaşandı...
Ne kadar süreyle Yüksek Mahkemesiz kalırız hiç düşünen yok mu?
Hepsini bırakın... Tüzükteki "işlerin aksatılmamasını gözetme" koşulu nerede kaldı?
Efendim Yargıtay ve Danıştay için "mubah" olan Anayasa Mahkemesi için neden "günah" olsun?
İyi de... Yargıtay ve Danıştayın üyeleri böyle dairelerin -veya genel kurulların- karar almasını imkansız kılacak sayıyla hangi geziyi yaptı ki, bu gezi onlarla kıyaslanabilsin?
Sayın üyelere ve eşlerine iyi yolculuk dileklerimizi sunalım. Ama lütfen unutmasınlar... Bu gezi Anayasa Mahkemesinin kimliğine, konumuna ve ağırlığına hiç yakışmadı.
-
Avrasya Maratonu#8217;nu haber yapmak üzere İstanbul#8217;a gelen Rus gazeteci Y.K.#8217;nın, içinde pasaport, otel anahtarı ve 500 doları bulunan çantası, Tarlabaşı Bulvarı#8217;nda kapkaç yöntemiyle çalındı. Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, olaya karıştıkları gerekçesiyle Hakan S. ve Doğan C.#8217;yi gözaltına aldı. Yakalanan 2 kişinin üzerinde yapılan aramada 2.5 gram Hint keneviri ile bir kesici alet ele geçirildi. Hakan S.#8217;nin kapkaç yapmadığını iddia etmesi üzerine, çantasını kaptıran Rus gazeteci teşhis için müdürlüğe çağrıldı. Rus gazetecinin teşhisi üzerine, H.S. ve Doğan C. Beyoğlu Adliyesi#8217;ne sevk edildi.
KATİL ARAMIZA DÖNÜYOR
Hakan S..#8217;nin SAT Komandosu Yüzbaşı Zeki Şen#8217;in 5 Mayıs 2003#8217;te Beyoğlu#8217;nda öldürülmesi olayına karışan 3 kişiden biri olduğu anlaşıldı.Hakan S.#8217;nin cebinden, arkadaşlarının ve Taksim#8217;de öldürülen Zeki Şen#8217;in fotoğraflarıyla birlikte, #8220;yüzbaşının katilleri aramıza geri dönüyor#8221; yazılı gazete kupürü bulundu. Savcılık tarafından sorgulanan H.S. ve Doğan C. tutuklanmaları istemiyle mahkemeye gönderildi. Nöbetçi mahkemede hakim karşısına çıkan Hakan S. ile Doğan C., tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.Yüzbaşı cinayetiyle ilgili olarak Çocuk Mahkemesi#8217;nde yargılanan Hakan S., 4 yıl 7 ay hapis cezası almıştı. Hakan S#8217;nin, 14 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildiği öğrenildi.
Yüzbaşı Zeki Şen 1991 mezunu pırıl pırıl bir harbiyeli idi. Daha sonra kendi isteği ile SAT komandosu olan Zeki istese o çocuğu bir kolu ile boğabilecek bir yapıya ve tekniğe sahipti. Arkadaşları ile Taksim e gitmiş eğlenmiş ve gece 03 30 gibi evine dönmek üzereyken bu olay meydana gelmişti.. Yaş durumu tiner denerek yukarıda yazılı cezaları alan bu tüplerin asla ISLAH olmadıkları ortada. Ben şahsi olarak bunları ıslah etmek için bir çalışma yapıldığına da inanmıyorum. İçeride kendi gibi olanlarla daha beter duruma gelmişlerdir kesin kes..
Dışarı çıktılar ve gene suç işlediler... Gasp suçundan tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar. yargılanamayacakları hatta bulunamayacakları kesin mahkeme kendikendine gün ata ata sözde hukuk dağıtacak... Daha doğrusu hukuksuzluğu tescil edecek... Bu arada bu tipler başka insanların canını yakacaklar hiç kuşkunuz olmasın.. Yakalanırlarsa bu sefer başka bir mahkeme TUTUKSUZ yargılanmak üzere serbest bırakacak bunuda bize adalet diye yutturacaklar her daim olduğu gibi... Bu kişiler bir suç daha işlerse normal olarak bunları topluma salan HAKİM en az onlar kadar suçlu olacak SUÇA tam iştirak etmiş sayılacak. Nerede mi benim gözümde gerçekten de böyle olsa emin olun Türkiye hukuk olarak düzelir suç oranı azalır...
Suçluları bu kadar karuyan bir adalet sisteminde namuslu ve dürüst olmak ne kadar zor... Yazık ki yazık
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Kaçak elektrik kullanan vatandaşa 8 yıl hapis istenirken, Taksim'de yılbaşı gecesi adam öldüren maganda 3.5 yılda çıkacak.
Taksim'de yılbaşı gecesi başından vurularak öldürülen üniversite öğrencisi Adem Doğan'ın davasında savcı tabancanın kazayla düşüp ateş aldığına ve öldürme "suç kastı" oluşmadığına kanaat getirdi.
ÖLDÜRDÜ 3.5 YIL YATACAK
Böylece sanık Yakup Tayfur "taksirle ölüme sebebiyet vermek" ten 6 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Dört ayrı sabıkası olan sanık için ruhsatsız silahtan da bir yıl hapis istendi. Sanık en fazla 3.5 yıl hapis yatacak.
KAÇAK ELEKTRİĞE 8 YIL
Adam öldürme davasında durum bu iken "Kira evinde kaçak elektrik kullanıyor" diye vatandaş Ediz Elhadef için 8 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Suçlama hırsızlık ve mühür bozmak.
MERMİ SÜRÜLÜYDÜ
Adem Doğan'ın katil zanlısı Yakup Tayfur için iddianamede "Tabanca mermi sürülü halde belindeydi. Nasılsa düşüp ateş aldı" denildi.
Bir genç öldürdü 3.5 yılda çıkacak
Savcı, Adem'in öldürülmesi davasında tabancanın kazayla ateş aldığına ve "kasıt" oluşmadığına kanaat getirdi. Zanlı indirimle 3.5 yıl yatacak.
2 Yılbaşı gecesi arkadaşlarıyla eğlenmeye gittiği Taksim Meydanı'nda başına saplanan kurşunla ölüme giden üniversiteli Adem Doğan'ın katil sanığı Yakup Tayfur, taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçundan 6 yıl hapis cezası istemiyle yargılanacak. İddianameyi hazırlayan savcı 'suç kastı' olmadığına kanaat getirdiği sanık için ayrıca ruhsatsız silah bulundurmaktan bir yıl hapis cezası istedi. 4 ayrı suçtan sabıkalı yılbaşı magandası mahkemenin üst sınırdan ceza vermesi halinde bile infaz yasasına göre en fazla 3.5 yıl hapis yatıp çıkacak. Tutuklu sanığın yargılanmasına Asliye Ceza Mahkemesi'nde önümüzdeki günlerde başlanacak. Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Bölümü öğrencisi 20 yaşındaki Adem Doğan yeni yıl kutlamaları için gittiği Taksim'de başına kurşun girmesi sonucu önce beyin ölümü gerçekleşmiş, ardından hayatını kaybetmişti. Magandanın peşine düşen polis, olaydan 11 gün sonra Yakup Tayfur'u yakalamıştı.
İDDİANAME HAZIR
Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı'nın yürüttüğü soruşturma tamamlanarak dava açıldı. Savcı, 'hırsızlık, bıçakla yaralama, küçük yaştaki kızı alıkoyma ile yaya gaspı suçları'ndan sabıkası bulunan sanığın Adem'i öldürmesi için bir sebebi olmadığını belirttiğiiddianamesinde tabancanın düşme sonucu ateş aldığını, bu nedenle de olayın '"taksirli suçlara" girdiğini bildirdi. İddianamede, sanık Yakup Tayfur'un, Ramazan Taşdelen'den aldığı ruhsatsız tabanca ile Taksim'deki yılbaşı kutlamalarına gittiği, sanığın tabancanın mekanizmasını çekip, namlusuna mermi sürdüğü, emniyetini kapatmayarak atışa hazır halde beline soktuğu anlatıldı. İddianamede "Her nasılsa belindeki tabancanın yere düşerek ateş alması sonucu tesadüfen olay yerinde bulunan ve başına kurşun isabet eden Adem Doğan'ın ölümüne sebebiyet vermiştir. Esasen tabancanın fişek yatağında fişek varken silahın sertçe yere düşmesi halinde meydana gelen sarsıntıdan ateş alma ihtimalinin bulunduğu, şüpheli Yakup Tayfur'un, Adem Doğan'ı kasten öldürmesi için ortada bir sebep bulunmadığı ve böyle bir sebep de tespit edilmemiştir" denildi.
TAKSİRLİ SUÇ
İddianamede robot resim çizdirerek Yakup Tayfur'un yakalanmasını sağlayan 2 görgü tanığının anlatımlarına da yer verildi. Görgü tanıklarının Tayfur'un silahı yere düşürdüğü ve düşme sonucu ateş aldığı yönündeki ifadelerinin dikkate alındığı iddianamede "bu nedenle olayın taksirle oluştuğu" belirtildi.
Şimdi gelinde bu ülkede gerçekten adalet var diyin bakalım....
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
İstanbul Eminönü, Küçükpazar’da Asayiş Şube İnfaz Büro Amirliği ekipleri, kimliğini kontrol ettiği şüpheli Sait Yılmaz’ın arandığını tespit edince gözaltına aldı. Sait Yılmaz hemen Asayiş Şube Müdürlüğü’ne götürüldü. Ve 15 gün önce cezaevinden tahliye edildiği belirlendi. İşlem yapan polis, Sait Yılmaz ile ilgili kayıtlara girince şaşkına döndü. Karşısında son zamanların en uslanmaz hırsızı vardı... Sait Yılmaz’ın ev hırsızlığı, işyeri hırsızlığı, oto hırsızlığı ve otodan hırsızlık suçlarından 239 kez suç kaydı olduğu ortaya çıktı. Tahliyesinden sonraki 15 gün içinde de Ankara ve İstanbul’da 5 ayrı evi soyduğu anlaşılan ve hakkında yakalama emri olan azılı hırsız polis merkezindekileri şoke etti.
Türkiye’de bir numara
Sait Yılmaz, defalarca yakalanmış ve hep kısa sürelerle cezaevinde yatıp çıkmış. Yetkililer 40 yaşındaki Sait Yılmaz’ın, suç kaydıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girebileceğini, Türkiye’de en çok hırsızlık olayı gerçekleştiren kişi olduğunu kaydetti. Sait Y.’nin ilk suçunu 1990 yılında işlediği öğrenildi. 17 yıl içinde İstanbul, Tekirdağ, Balıkesir ve Ankara’da hırsızlık olaylarını gerçekleştirdiği ortaya çıkan Sait Y. teker teker Üsküdar, Pendik ve İstanbul adliyelerine sevk edildi. Ankara’da işlediği suçlarla ilgili olarak da işlem yapıldı. Tutuklu yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Şimdi bakınız adamın 245 sabıkası var ve gene dolaşıyor. Bunu bana hiç bir hakim veya savcı izah edemez. Çünkü bu git sen istediğini yap demektir. Suça teşvik ve hatta iştiraktir... Uyduruk kaydırık mazeretlerin altına kimse sığınmamalıdır artık. Tuz maakesef çok fazla kokmuştur...
Bakınız bunun çok daha azı olan bir ülkede ne oluyor ...
ABD suçla mücadele için 1990’lı yıllarda “3 strike” (Üç ceza) kanununu yürürlüğe soktu. Yasa, sosyolojik nedenlerle sadece 1 kez suça bulaşmış kişilerle, suç ’makinelerini’ ayırmayı amaçlıyor. Hırsızlık, uyuşturucu kullanımı ve kapkaç suçlarını 2 kez işleyenler 6 ay ile 3 yıl arasında hapis cezası alıyor. Ancak 3’üncü kez suç işlediğinde, ceza 25 yıla çıkıyor. İşte çarpıcı bir örnek: Hırsızlık ve tacizden 2 sabıkası bulunan Ronald Herrera, süpermarketten 11 dolar değerinde şarap ve dudak kremi çalınca 25 yıl hapse mahkum edildi....
Bizimki 245. kez işlerdi 246. için serbest bırakıldı... Ne diyorsunuz ?
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Pes doğrusu diyorum.
Adam 246 kere suçlu bulunuyor ve dışarıda elini kolunu sallayarak geziyor.
Adamın biri insan öldürüyor 3,5 yıl yatıyor kaçak elektirk kullanan 8 yıl.
Nedir bu? Adalet mi?
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Şimdi bir forumda yazı yazdık ve dedik ki ' Bu nasıl adalet böyle işlem mi olur artık neye güvenilecek ?'' Neden böyle dedik olay şuydu...
Ankara Başkentimiz bu şehrin göbeğinde şehir magandaları ateş açıyor. Beş kişi ki birisi hayati tehlike arz eden bir şekilde yaralanıyor. Omuriliği parçalandığından hayatı boyunca yürüyemeyeceği kesin olan 37 yaşında gencecik iki çocuk sahibi bir anne... Magandalar yakalanıyor ve ilk duruşmada ' Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmalarına....' Tabii bu karar Genç annenin ailesini derinden sarsıyor ve adliye çıkışında bağırıyorlar ' Bu nasıl adalet kahrolsun adalet' diye hoppa hepsi derdest ediliyor ve ilginçtir ' Terörle mücadele ' şubesince göz altına alınıyorlar.. Tabiiki bende her zamanki gibi adaleti çok sert eleştirdim ve bunun CMUK ıvır zıvır ile ilgisi olmadığını tamamen Hakim ve savcıların yetkilerinin anormal olmasından ve bunun kötü kullanılmasından olduğunu söyledim. Sonra olay basınada yansıdı.....
Ne mi oldu Türk Mahkemeleri Malumu İFŞA etti. Yani tuzun koktuğunu... Aynı mahkeme bu sefer tutuksuz yargılanmak üzere bıraktığı sanıkları tutukladı ... Yani kamu oyundan tepki gelince aslında CMUK filan olmadığı ortaya çıkıyor. Vah vah demekten başkada bir şey gelmiyor elimizden...
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
ANLAYAMADIM
Araştırdım hukuğu.
Doğurtmuşlar kısırı.
Var keramet sırrı.
Anlayamadım gitti.
İdare yasa yapmış.
Hukukda uygulamış.
Topu yargıya atmış.
Anlayamadım gitti.
Sözde yargı bağımsız.
Vatandaşız uyarız.
Uzuyor sanki sakız.
Anlayamadım gitti.
İdare yargı savaşı.
Makam mevki işi.
Ağardı saç döktük dişi.
Anlıyamadım gitti.
Dokunulmaz siyasete.
Sabır eden millete.
Mizandaki adalete.
Havale ettim gitti.
***siz anladınızmı ?***Anonim***
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, salondan çıkarken ''ayıp'' diyerek bağıran izleyici, tutuklandı.
11. Ağır Ceza Mahkemesinde bıçakla adam yaralama davasında, mahkeme heyeti, tutuklu yargılanan Ahmet B'nin yanı sıra Fırat B. ve Bülent S'nin de tutuklanmalarına karar verdi.
Kararın taraflara duyurulması sırasında salonda bulunan Ferhat A, yüksek sesle konuşmaya başladı. Mübaşir ve polis memurlarının uyarısı üzerine kapıya yönelen Ferhat A, salondan çıkarken ''ayıp'' diyerek iki kez bağırdı.
Mahkeme başkanının talimatı üzerine polis, salondan çıkan Ferhat A'yı yakaladı. Mahkeme heyetinin huzuruna getirilen Ferhat A'nın ifadeleri ve davranışı tutanağa geçirildi. Ferhat A, ''slogan atar şekilde'' mahkeme heyetine hakaret içeren ifadede bulunmak suçundan Cumhuriyet Savcılığına sevk edildi.Ferhat A, mahkeme heyetine yönelik hakaret kastının bulunmadığını, sanıklardan birinin yalan beyanda bulunduğunu ve bunun üzerine böyle bir söz söylediğini öne sürdü.
Daha önce işlediği suçlar nedeniyle girdiği cezaevinden yeni çıktığı belirtilen Ferhat A, çıkartıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı.
Çok siddi suçlara karşı bile tutuklama kararı almayan mahkemeler buna gerekçe olarak yeni ceza kanunu ve CMUK u gösterirken gerçekten şaibeli bir durumda olan ki şüphe beraati gerektireceği halde bir kişiyi tutuklayabilmektedir. Demekki CMUK filan hikaye Cumhuriyet savcıları ve hakimler istedikleri an suç oluşumu göz önüne alınarak sanığı tutuklayabilir. Ama gönül isterdiki böyle durumlarda değil gerçekten toplum vicdanında kanayan yaralarda tutuklama olsun. 239. kez hırsızlıktan yakalayanı tutuksuz yargılanmak üzere salıvermek CMUK un değil salanların aymazlığı olduğunun en güzel göstergesi işte budur. TUZ KOKUYOR...
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Arkadaşlar,
Farkındamısınız, commodore1tr öylesine ilginç ve düşündürücü konuları gündeme getiriyor ki, onu kutlamamak elde değil. Ayrıca hızına ve enerjisine de hayranım. Bazıları, (özellikle geyik muhabbetlerine balıklama atlayıp sözü ve sayfayı kimselere bırakmayan ama ciddi konularda arazi olanlar) kendisini örnek almalıdır diye düşünüyorum.
Tebrikler commodore1tr.
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
kimler gibi mesela geyiğe atlayıp sonta kaçanlar
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
İNSANOĞLU
İnsan oğlu naziktir.
Ağır yükü kaldırmaz.
Laf söylesen kızarda.
Binsen sırtına aldırmaz.
İşine gelince ohlar.
Dişine gelince puflar.
Nice nice tuhaflıklar.
Yapar ama anlamaz.
Şeytan nefse aldanırsa.
Hele beleşe dadanırsa.
Birde ondan yararlanırsa.
Suç günah fark etmez.
Aslında insanın sırrı.
Anlayamazsa huzuru.
Olur kendinin maduru.
Ölüm yaşam değişmez.
Kurban zaten kurbansın.
Sitem etme ver yansın.
Kendini bilmeyen insanın.
Kul sırrını çözemezsin.
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Pek alışık değilim bir gazetenin köşe yazarının yazısını almaya bir yerlere amma cuk oturdu derler ya işte öyle bir durum var. Bizim hallerimizi ne güzel özetliyor...
Sene 2007, Türkiye, Konya.
Hırsız, motosiklet çalmış... Çaldığı motosikleti, bir başka hırsız gelip, ondan çalmış.
İlk hırsız mağdur olmuş.
Öbür hırsızı polise şikayet etmiş.
Durumumuz budur...
Hırsız, hırsız olduğunu söylemekten çekinmiyor. Hatta, hırsızlar o kadar gemi azıya aldı ki, hırsızları artık hırsızlar ihbar ediyor.
"Allah, memlekete hırsızın bile hayırlısını versin kardeşim" demekten başka çare kalmıyor.
Çünkü şöyle diyor TCK, madde 147...
"Hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir."
Eh, bundan iyisi Şam'da kayısı.
"Hastam var, borcum var" de...
Yırt.
Sene 2007, ABD, Kuzey Carolina.
Bir hırsız, 37 sene önce, 1970 yılında, bir eve girerek, siyah beyaz televizyon çaldı. Yakalandı. Ömür boyu hapse mahkum edildi. Ömür boyu... 37 sene yattı. "İyi hali" nden ötürü, bu yıl "şartlı" bırakıldı.
Şimdi 67 yaşında.
Teknoloji değişti. Artık renkli televizyon var. Çalarsa bir renkli televizyoncuk? Kanunlar da değişti. Ömür boyu yatmayacak.
30 senecik daha yatacak!
Ölmezse, 97 yaşında çıkacak.
Yine ABD... Yoldan geçene ateş açan manyağa, 212 yıl verdiler. Bilgisayarında çocuk pornosu yakalanan doktora, 200 yıl...
Cinsel tacizde bulunan sapığa, 800 yıl.
İngiltere'de bir kamyon, freni tutmadı, otobüs durağına çarptı. Yaralı bile yok. Şoförün ehliyetine 2 yıl el kondu. Firma sahibi, aracı kontrol etmediği için, 10 yıl yedi!
İspanya'ya bakın...
Bir adam, nişanlı. Noel için piyango bileti alıyor. 200 bin Euro çıkıyor. Parayı alıyor. Nişanı bozuyor. Nişanlı kız, dava açıyor. Sonuç? Mahkeme, talihli adamı, "başkasının hakkını gasp etmek" suçundan, 1 yıl hapse mahkum ediyor. Bitmiyor... Üstüne, eski nişanlısına, 70 bin Euro ödeyecek!
Belçika'da biri, polisin parmağını ısırdı...
2 yıl yatacak.
Danimarka'da polise molotof attılar...
24 saatte, 643 gözaltı, 84 tutuklama.
Kopenhag kriterleri yani!
Hani, geçenlerde İstanbul'da bir milletvekili kapkaça uğradı ya... Bağırıp çağırdığı polis de, milletvekiline "şov yapma" demiş.
O polis haklı.
Çünkü milletvekilleri "şov" yapacaklarına, "adam gibi kanun" yapsalar...
Bıraktık sıradan vatandaşın başına gelenleri, hakimlerimizin burnunu kırmaya cesaret edemeyecekler adliye koridorlarında.
YIlmaz Özdil
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Şimdi çarşı iyice karıştı çıkan olaylar verilen yetersiz cezalar ve bu yetersiz cezalarında alt sınırdan verilmesi yetmezmiş gibi ertelenmesi veya uyduruk bir paraya çevrilmesi namuslu insanlara gına getirince hakimler suçu parlementoya attılar... Ben her ne kadar yeni TCK nın bize tam yetersiz olduğunu savunsamda asıl YETERSİZLİĞİN hakim ve Cumhuriyet savcılarında olduğu çok açık. Maalesef çoğu hakim hukuk kurallarını BİLMİYOR. Makamından aldığı güçle esiyor gürlüyor orada amma ne olmuş ne bitmiş hangi kanunla ne getirilmiş çoğu inanın bi haber... Büyük bir çoğunluğu halen daha ''cezaların alt sınırdan'' verilme zorunluluğu olduğunu sanıyor. Bu yüzden bu hüküm bulunmasada hakimler körün bellediği yok gibi o yoldan gidiyorlar... Kaldıki kanuni zorunluluklar bellidir cezanın bir tedbire çevrilmesinde... yedi ay hapis verdiyseniz bir suça ceza olarak bunu paraya çevirmek zorunda değilsiniz ki ....yok ille çevirecekler... Ondan sonra toplumsal cinnet başlayacak suçu parlementoya atacaksınız.... İddia ediyorum bugün bir sınav yapsak HAKİMLERİN YÜZDE YETMİŞİ HUKUKİ BİLGİSİZLİKTEN KALIRLAR...
Bizim ceza kanunumuz bir garip hiç bir sisteme oturmuyor aslında kara hukukuna da deniz hukukunada roma hukukunada uzay hukukunada ne hukuku derseniz diyin hiç birine oturmuyor knedine münhasır bir hukuk. Bundan dolayı halkın hukuka adalete saygısı kalmadı kalmadığı gibi korku başladı. Hukuk sistemleri ne olursa olsun temelde mağdur u korumak suç işlemeye meyillileri caydırmak amacıyla kurulmuş sistemlerdir... Dut gibi sarhoş birisi arabasıyla durağa dalıp üç kişiyi öldürürse bir daha gün yüzü göremez hukuk sistemlerinde halk deyimi ile 'hayatı kayar' amma Türk hukuk sisteminde bu dut gibi sarhoş adam beş ay sonra '' Ehliyetime ne hakla el koydular ?'' diye ortada dolaşır işin garibi bir şekilde haklı çıkar. Çünkü bizim sistemimizde ölen zaten kafadan suçludur. Adam olsaydı ölmezdi mantığı ve kalan sağlar bizimdir görüşüyle yana yata çamura batarak giden bir sisteme sahibiz. Gece soyulan birisine tacize tecavüze uğrayan bir kadına bizde ilk sorulan '' o saatte dışarda ne işin vardı ?'' olur... Sanki o saatler tecavüzcü gaspçı soygunca arsız it kopuk dolaşma saatidir ve insanları evine kapatmaya zorlayan bu soruyla kişi acaba ben mi suçluyum diye düşünür... Ama polis ' Ben neden yoktum ?' diye düşünmez.. Yakalanırsa Cumhuriyet Savcısı tarafından salınıverir yada ilk duruşmada 'Tutuksuz yargılanmak üzere...'' ondan sonra halktan adalete saygı bekleyin durun....
Tüm sistemler Savcısına ( Bizde Cumhuriyet savcısı) ve hakimine çok geniş yetkiler vermiştir. Bizim sistem dahada geniş yetki vermiştir. Tüm sistemler bu yetkinin yanında yükümlülük ve sorumlulukta vermiştir bu iki kuruma. Bizim sistem ne yükümlülük ne sorumluluk vermiştir. Yani sorumsuz sınırsız bir yetki... Tüm sistemlerde bir adam 245. kez hakim karşısına çıkıyorsa diğer 244 hakim ve savcı hakkında soruşturma açılır ve meslekten men edilmek en hafif ceza olarak karşılarına çıkar. Bizim sistemde ise 245. kez hakim karşısına çoıkan kişi 246. kez çıkmak üzere serbest bırakılır...
Evet parlemento da suçludur. Ha bire suç işleyen yakalanıp serbest bırakılanları hangi yetki ve cüretle bıraktığını sorgulayacak bir sistem getirmemiş. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı ile insanları korku ve çaresizliğe ite ite devam etmiş etmektedir. Bu 244 Hakim ve savcıya hesap sıorulduğu gün hukuk sistemindeki çok hızlı düzelmeyi şok geçirerek göreceğimizden eminim. Hali hazırdaki sistem taşları bağlayıp köpeklere sınırsız özgürlük vermektedir ki inanın tıkanma yolundadır bu yakında böyle giderse toplumsal bir patlama yaşanacak Türk Hukuk sistemi bu gümbürtünün altında kalacaktır....
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Olay neydi?
Tekel Sigara Fabrikası Araştırma Müdiresi İclal Ülker Kartal’da yanına yaklaşan araçta bulunanlara çantasını vermemek için direndi. Aracın altında kalarak can verdi ve geride iki oğlunu yetim bıraktı. İclal Ülker’in ölümüne neden olduğu iddia edilen G.Y., B.T. ve K. D. iki görgü tanığı ile 4 kapkaç mağduru tarafından teşhis edildi. G.Y.’nin 250 suça karıştığı, gasp, cinayet, oto hırsızlığı, kapkaç gibi 50 ayrı olaydan arandığı ortaya çıkmıştı.
Davanın seyri
Dava sürüyor...
Tanıklar da kurbanlar da ifade vermekten korktu
Kapkaç kurbanı İclal Ülker’in ağabeyi Nihat Ülker, adalete isyan ediyor: “Kardeşimin ölümüne neden olanlar organize bir suç örgütünün elemanları. Biz bu çetenin çökertilmesini istiyoruz. Yoksa kendilerini cezaevine atmak yeterli değil. Dört kişi tutuklu, bu sanıkların hepsinin sabıkası var. Polise soruyoruz, ’fiske vurduğumuzda tayinimiz çıkıyor, sorgulama sistemi nedeniyle suçluya beyefendi gibi davranıyoruz’diyor.”
Yengesi Tülin Ülker ise “İclal’i öldüren kapkaççılar olaydan birkaç saat sonra başka bir bayanı daha gasp etmişler. Ancak bayan sanırım korkutulduğu için ifadesini geri aldı. Zanlıları gördüğünü söyleyen tanıklar da sonradan ifade vermekten vazgeçti. Vatandaşın adalete inancı yok. Avrupa Uyum Yasaları adı altında bu tür düzenlemeler yapılmasın. Daha ağırlaştırımış cezalar almaları gerekiyor. Gerekiyorsa yasalar değiştirilsin, polise daha fazla yetki verilsin” diyor.
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Olay neydi?
Üniversite öğrencisi Ahmet Hakan Canıdemir cep telefonunu gasp eden 3 kişi tarafından trenden atılarak öldürülmüştü. Ü.Ç. ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum oldu. 3 yıl 6 ay hüküm giyen A.Ç. ise yaşı küçük olduğu için tahliye edildi.
Davanın seyri
Suçlu serbest
Yaşı küçük diye katiller bırakılıyor okullardaki şiddet bu yüzden artıyor
Kapkaççıların kurbanı olan üniversite öğrencisi Hakan Canıdemir’in babası “Cezalar çok az” diyor
ÖLDÜRÜLEN oğlunun organlarını bağışlayarak herkesin takdirini toplayan eğitimci Muzaffer Canıdemir günden güne artan kapkaç, hırsızlık olaylarını duydukça kahroluyor. Acısı her gün depreşen baba “Takdiri kamuoyuna, vicdanlara bırakıyorum. Her çocuğu olan anne-baba razıysa ben de razıyım bu cezaya” diyor ve ekliyor: “Gaspı yapan küçük olandır, üç yıl hapis aldı, tahliye oldu. Yaşı küçük olanlara verilen hafif ceza özendiricidir. Şu an okullardaki şiddet de bundandır. Suçu az ceza alacağını bildikleri için 18 yaşından küçük çocuklara yaptırıyorlar. Benim oğlumun ölümüne neden olan suçlulardan bir tanesi 18 yaşın altında olduğu için 13 ay cezaevinde kaldı ve tahliye oldu.
Bu çocuk tekrar dışarıya çıkacak, bildiğim kadarıyla benim oğlum onun beşinci işiydi. Bu tür suçluların kaldığı cezaevleri koşullarını da sorgulamak gerek, yeniden suçlu olarak sokağa çıkıyorlar. Cezaevleri bu tür suçluların ıslah edilmediği bir yer. Çıkacaklar, tekrar suç işleyecekler. Ben bu tür suçluların eğitilmesini, topluma kazandırılmasını istiyorum. Aradan 3 yıl geçti, bu tür olayları her duyduğumuzda acımız yeniden depreşiyor. Vekiller bile artık kapkaç mağduru oluyor. Bence cezalar çok az.”
OĞLUMUN KATİLİNİ ÖZELLİKLE YAŞI KÜÇÜK SEÇTİLER
Canıdemir ailesi oğullarının katilinin 13 ay tutuklu kalınıp sbalıverilmesine isyan ediyor: “Bu tür suçları yaşı 18 yaşından küçük olanlara yaptırıyorlar. Biliyorlar ki birkaç ay cezaevinde tutuklu kaldıktan sonra tahliye olacaklar. Benim oğlumun katili de böyle seçildi.”
Yaşayanlar için İstanbul korku kentine dönüştü. Şehir eşkıyaları, hırsızları milletin vekiline bile dokunuyor... Milletvekilinin şehrin göbeğinde güpegündüz kapkaca uğradığı İstanbul’da her gün yüzlercemiz kapkaca uğruyor, darp ediliyor... Evlerimiz, arabalarımız, işyerlerimiz soyuluyor. Canımızdan oluyoruz. Artık kendi evimizde bile huzur içinde uyuyamıyoruz. Kapkaca uğrayan, evi soyulan mağdur vatandaş ise suçlunun bulunacağına inanmadığı için şikayetçi olmuyor. Suçlu yakalansa da verilecek cezaların caydırıcı olmayacağını düşünüyor.
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Polis “Bize her gün sizin gibi 3-4 kişi geliyor” deyince şikayetten vazgeçtik
Bir restoranda çalışan Mehmet Çağdaş eşi Aynur Çağdaş ile birlikte Koşuyolu Kalp Hastalıkları Hastanesi’ne bir hasta ziyaretine gitti. Aynur Hanım’ın yanına yaklaşan araçtan çantasını çekip aldılar. Çağdaş çifti karakola giderek şikayetçi oldu. Polis zabıt tuttu. Sonraki günlerde de tekrar tekrar karakola gidip suçluların bulunup bulunmadığını sordular. Ancak yanıt aynıydı: “Henüz haber yok.” Son gidişlerinde ise polis “Bize sizin gibi her gün 3-4 kişi geliyor. Çantanızı nasıl bulalım” dedi. Mehmet Bey ise “Karımın başına daha kötü bir şey de gelebilirdi. Allaha şükrediyorum” diyerek şikayetinden vazgeçti.
Evde para bıraktım diye beni suçladılar
Birharf Yayınevi Sahibi Ece Özbay: Evime geldiğimde kapının kırılarak açıldığını gördüm. İçeride hırsızların olacağından emin olamadığım için polisi aradım. Laptop ve walkman ve önemli bilgilerimin yer aldığı CD’lerim çalınmıştı. Polis kapının ahşap olmasından dolayı ihmalim olduğunu, laptop gibi pahalı bir eşyayı evde bırakmamın yanlış olduğunu söyledi. “Sizin göreviniz benim güvenliğimi sağlamak değil mi” diye sordum. Aradan bir yıl geçti hırsızlar hâlâ bulunmadı. Birkaç ay sonra çalıştığım işyerime de hırsız girdi. Maaşımı yeni almıştım, yolda düşürürüm ya da çaldırırım diye işyerindeki çekmeceye koymuştum. Polis yine beni suçlu buldu, ’Bu kadar parayı neden çekmeceye koymadın’ dedi.
Darp edildim şikayetçi olmadım
Her gün korku içinde yürüdüğümüz İstanbul sokaklarından bir başka hikayeyi de Personel Müdürü Mevlüt Eren anlatıyor: “Çağlayan’da evime gitmek için merkezdeki ışıkların önünde durdum. Saat 18.30 sıralarıydı. Motosikletli iki grup arasında tartışma sesleri duydum. Arkama bakmaya fırsat bile bulamadan içlerinden birkaçı beni yere yatırıp feci şekilde darp etti. Sağ gözüme atılan yumruklar nedeniyle görme sorunu yaşıyorum. Çağlayan Karakolu’na giderek olay yerine yakın birkaç kamera olduğunu hatırlattım. Polisin verdiği yanıt şu oldu: ”Bu şekilde zanlıları bulmak zor. “ Ben de şikayetçi olmaktan vazgeçtim.
Bu şehirde kendimi hiç güvende hissetmiyorum
TV dizilerindeki rolleriyle tanıdığımız oyuncu Başak Sayan da geçtiğimiz günlerde kapkaç kurbanı oldu. Arabasıyla Kadıköy’e giderken, Bağlarbaşı’nda kırmızı ışıkta durdu. Yeşil ışığı beklediği sırada bir kişi yaklaştı ve aracının açık olan camından cep telefonunu çaldığı gibi kayıplara karıştı. Sayan, anlatıyor: “Birkaç yıl önce de evime hırsız girmişti. Hatta hırsızlarla evin içinde karşılaştım. Bunların hepsinin sebebleri birbirine bağlı. Bence sorun İstanbul’a çok fazla göç olması ve işsizilik oranın yüksek olmasıya ilgili. Ne kadar kızsam da nedenlerini de anlamaya çalışıyorum. Bu şehirde kendimi güvende hissetmiyorum. Güvenliğimi sağlamak için yeni bir ev aldım. Birinci katta oturduğum için evin her tarafını demir parmaklıklarla kapattım. 10 gün önce de park yeri nedeniyle bir bayanla tartışmaya başladım. Yanındaki adamla birlikte aracıma vurmaya başladı. Şikayetçi oldum, polise plakasını verdiğim halde bana aracıma zarar verenleri bulamadıklarını söylediler. Bu olay şunu gösteriyor. Toplumsal cinnet noktasındayız, birbirimize hoşgörümüzü de kaybettik.”
Telefonumu vermeseydim beni öldürüleceklerdi
Henüz stajyerlik yapan 21 yaşındaki Faruk Delice ise başına geleni şöyle anlatıyor: “Kartal’da evime gidiyordum, ara sokağa girdiğim sırada 17 yaşlarında iki çocuk önümü kesti. Tornovidayı karnıma dayayarak elimdeki cep telefonumu vermemi istediler. Polis geldi ve gençleri gözaltına aldı, hakim karşısına çıktılar, suçlamaları kabul etmediler, ben ise iddialarımı tekrar ettim. Cep telefonumu vermeseydim öldürülmüş olacaktım. Ancak mahkeme iki genci sabıkaları bulunmamaları ve eylemin işlendiğine ilişkin delil bulunmaması nedeniyle beraatine karar verdi. O günden itibaren sokakta yürürken aynı olayı yeniden yaşayacağım diye korkarak yürüyorum. İstanbul’un artık güvenilir bir şehir olmadığını düşünüyorum.”
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Buda Adalet Komisyon Başkanı Köksal Toptan Beyin kelamı ...
Türkiye, suç oranlarındaki büyük artış nedeniyle “suçla mücadelede nerede yanlış yapıyoruz” sorusunu tartışıyor. Sarıyer’de denize adam atanların, küçük Şeyhmuz’u bacaksız bırakanların hepsinin eski sabıkalı olması nedeniyle bazı hukukçular “Bunlara ancak bu kadar ceza verilebiliyor, yasalar böyle” derken, bazıları da “Hakimler takdir yetkisini kullanıp, suçluya en üst limitten ceza verebilir” görüşünü savunuyor.
Son olarak İzmir’de arkadaşıyla girdiği tartışmanın ardından, pompalı tüfekle rastgele ateş etmesi sonucu 7 yaşındaki Şehmuz Coşacak’ın, sağ bacağının kopmasına neden olan Doğan Gök’ün 85 gün cezaevinde yattıktan sonra 8 aylık hapis cezasının 4 bin 800 YTL’ye çevrilmesi tartışmaları yeniden alevlendirdi. VATAN olayı gündeme getirdi, yazarımız Mustafa Mutlu bu davada karar veren hakim Abdullah Yeşil’le görüştü. Yeşil’in, Mutlu’ya “Kanunları biz koymuyoruz. Suçun karşısında ne ceza yazılıysa, onu veriyoruz. Eğer bir adaletsizlik görüyorsanız parlamentoya başvurun” demesi üzerine, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Toptan’ın görüşlerine başvurduk.
Para cezası
VATAN’ın sorularını yanıtlayan Toptan, bu davada hakimin daha yüksek bir ceza vermesi önünde bir engel olmadığını belirterek şunları söyledi: “Yeni Türk Ceza Kanunu’na göre, hakimlerin çok geniş bir takdir yetkisi var. Hakim mecbur muydu paraya çevirmeye? Uygulamada belki yeni ceza sistemine bir takım uyumsuzluklar yaşanıyor. Ben bu kararı, hakimin takdirini tartışmıyorum. Yapılan yasalarda bazı eksiklikler olabilir. Ama yasalarımız hakimlere o kadar geniş takdir yetkisi veriyor ki, bu yetki kullanılarak kamu vicdanının rahatsız olmadığı kararlar verilebilir.”
Küçüklerin durumu
Çocuk suçlulara verilen cezalarda indirim yapılması, uluslararası hukukun ve Anayasa’nın gereği olduğunu belirten Toptan “Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler var. Bu kuralların dışında bir şey yapamayız. Ama paraya çevirme hakimin takdirine bağlıdır, yapılmayabilirdi.” diye konuştu. Yeni TCK’nın uygulanmasında çok büyük sorunla karşılaşılmadığını, özellikle toplumun rahatsız olduğu kapkaç, yağma (gasp), hırsızlık suçlarında ciddi cezalar verildiğini vurgulayan Köksal Toptan, şöyle devam etti: “Hırsızlığı, tutuklama nedeni saydık. Buna rağmen bir takım sorunlar var ama sorunun temelinde sistem değişikliğinden kaynaklanan nedenler yatıyor. Eskiden sanıktan delile gidiliyordu, şimdi delilden sanığa gidiliyor. İş zorlaşıyor. Bu sistem zamanla oturacaktır. Cezalar artırıldı, infaz sistemi değişti. Eskiden bir suçtan dolayı verilen cezanın neredeyse 3’te 1’i yatılıyordu, şimdi 3’te 2’si yatılıyor.
‘Çıkarılan yasalar topluma uymuyor’
Eski Emniyet Genel Müdürü Ünal Erkan ise yasaların Türk toplumunun ihtiyaçlarına uygun olmadığını belirterek şunları söyledi: “Yasalar ülkelerin şartlarına, içinde bulunduğu duruma, geleneklere, sıkıntılarına göre bir düzen kurma amacıyla yapılır. Siparişler ile yasal düzenleme olmaz. Türkiye’nin son 3-4 senedir ceza kanunu, usul hukuku, terörle mücadele mevzuatında, çoğu dıştan yapılan dayatmalarla ve çok süratli değişiklikler yapıldı. Bakıyorsunuz, mala ve cana karşı işlenen suçlar ile uyuşturucu suçları arttı. Toplumda, ’şikayet etsen ne olacak’, güvenlik güçlerinde, ’ben yakalıyorum, adliyede serbest kalıyor’, adli makamlarda, ’mevzuat bu, ne yapalım’anlayışı gündeme geliyor. Mutlaka cezaların caydırıcı olması da sağlanarak bir çözüm bulunmalıdır. Artık vatandaşın şikayet etme, suç işleme mekanizmalarını bildirme anlayışı ortadan kalkıyor.”
“Yaralama ve öldürmenin cezası iki kat artırıldı...”
Yeni TCK’nın hazırlanması sürecinde çalışmalara aktif olarak katılan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Adem Sözüer, cezaların az olduğu yönündeki eleştirilere katılmadığını söyledi. İzmir 1. Çocuk Mahkemesi’nin sanığa verdiği cezanın doğru olup olmadığının, ancak Yargıtay’ın temyiz incelemesinden sonra ortaya çıkacağına dikkat çeken Sözüer şunları söyledi:
“Yeni TCK’da yaralama ve öldürme suçlarına verilecek cezalar, infaz süresindeki artış da dikkate alındığında eski kanuna göre 2 kat artırıldı. Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında da cezaların oradaki cezalardan daha ağır olduğu görülecektir. Ama bu cezalar olaylara doğru mu uygulanıyor, o ayrı bir tartışma konusu. Bir olayda taksirle yaralama suçundan mı ceza verildiği, yoksa kasten yaralama suçundan mı ceza verildiği çok önemli. Bu davada da öncelikle Yargıtay’ın incelemesi tamamlandıktan sonra tartışma yapılabilir. (Bu kararı beğenmeyenler Meclis’e gitsin) demek, şu aşamada doğru değil. Önce temyiz incelemesi tamamlansın, sorun nereden çıkıyor ortaya konulsun.”
Hakim, takdir hakkını para cezasına çevirmeyebilir...
Deneyimli ceza avukatı Önder Öztürel de, hakimin ceza karşısında taktir hakkı olduğunu söylüyor. Bütün yasaların yargıçlara en az-en çok sınırlar arasında hükmetme imkanı verdiğini belirten Öztürel şöyle dedi: “Dolayısıyla yargıç suçun vehameti, toplumda uyandırdı infial, işleniş biçimi, failin davranış biçimi gibi kriterleri dikkate alarak alt sınır ile üst sınır arasında bir ceza tayin eder. Bizim elimiz yasalarla bağlı demek teorik olarak doğru görünüyorsa da yargıcın elinde bir güç vardır cezanın miktarı açısından. Olayda taktir hakkını para cezasına çevirmiş, bunu kullanmayabilir. Yargıç tabii yasamaya bağlıdır ama cezanın caydırıcılığını etkili hale getirebilmek için de kurum olarak, belirgin dönemlerde ortaya çıkan suç tipleri içinde cezayı yüksekten tutarak kısa dönem için geçerli bir önleme yönelik taktir hakkını kullanabilir. Buna örnek olarak Yargıtay bir kararında kapkaç olayını gasp olarak değerlendirmiştir. Yargıç standart hareket ederse yasanın kendine tanığı inisiyatifi toplum lehine kullanmazsa, suçun artışına engel olamazlar.”
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
SAVCIDAN POLİSE BAKLAVALI TESELLİ
Ankara Cumhuriyet Savcısı Ömer Süha Aldan, insan kaçakçılığı yaptığı gerekçesiyle yakalanan şebeke üyelerinin serbest kalması üzerine harekete geçti. Şahıslar hakkında tutuklama kararı çıkaran Aldan, polisin gönlünü de baklavayla aldı.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Ömer Süha Aldan, "Davayı sonuçlandırmadan emekli olmayacağım." dedi.
Sahte belgelerle yurtdışına insan kaçıranlara karşı düzenlenen 'Damga' operasyonunda gözaltına alındıktan sonra nöbetçi mahkeme tarafından serbest bırakılan 21 zanlı için savcılığın itirazı üzerine tutuklama kararı çıktı. Nöbetçi mahkemenin kararı, operasyonu düzenleyen mali poliste şaşkınlığa ve moral bozukluğuna neden olmuştu. Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Ömer Süha Aldan, önceki gün Hacıbaba Baklavacısı'ndan aldığı bir kutu baklava ile mali polise teselli ziyareti yaptı. Aldan, "Üzülmeyin bu dava burada kalmayacak. Ay sonunda emekli olacaktım. Bu dava için emekli olmuyorum." dedi. Aldan'ın 28. Asliye Ceza Mahkemesi'ne yaptığı itiraz önceki gün kabul edilerek zanlıların tamamı için tutuklama kararı çıktı. Polis, şimdi kayıplara karışan zanlıları bulmaya çalışıyor.
Özellikle terör örgütü PKK militanlarını sahte belgelerle yurtdışına çıkardığı belirlenen insan kaçakçılarına dönük soruşturmanın hazırlıkları yaklaşık 6 ay sürmüştü. Zanlıların ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda da ruhsatsız silah, yüzlerce sahte belge ve uyuşturucu maddenin yanı sıra çok sayıda suç unsuru tespit edildi. Operasyon kapsamında yapılan aramalarda, 167 kişiye ait pasaport aslı, kimlik fotokopileri, vesikalık fotoğraflar, değişik şirketlere ait bilgi ve belgeler, Ankara Ticaret Odası'na ait şirket bilgi dökümleri, kalıp halinde kesime hazır tanzim edilmemiş 96 sürücü belgesi asılları, sahte sürücü belgeleri ve nüfus cüzdanları, faturalar, sahte evlilik cüzdanı sahte kaşe ve mühürler bulunmuştu.
Delillere rağmen 6 Mart'ta gözaltına alınarak nöbetçi mahkemeye çıkarılan 21 kişi için tutuksuz yargılanma kararı çıktı. Karar, mali polis ile soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Ömer Süha Aldan'a şok etkisi yaptı. Ömer Süha Aldan, Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi'ne itiraz etti. Kararın açıklanması beklenirken mali polisteki moral bozukluğundan da haberdar olan Aldan, bir kutu baklava yaptırarak önceki gün mali polise teselli ziyaretinde bulundu. Savcı Aldan, polislere, "Sizler görevinizi yaptınız. Bizler kamu görevlisiyiz. Bundan sonra da çalışmalarımıza devam edeceğiz. Daha çok çalışıp daha çok üretmeye devam edeceğiz. Hiçbir şekilde moralinizi bozmayın." dedi. Zanlıların tutuklu yargılanması için itiraz ettiğini de mali polisle paylaşan savcı Aldan, ay sonunda emekli olmak için dilekçe vermeye hazırlandığını; ancak tutuksuz yargılama kararı verilmesi üzerine vazgeçtiğini ifade etti.
Savcı Aldan'ın itirazı üzerine çıkan tutuklama kararından sonra polis, zanlıları aramaya başladı. Polis tüm gece yaptığı operasyonda sadece ayakçı olarak adlandırılan 5 kişiyi gözaltına aldı. Organizasyonun tepe noktasındakilere ise henüz ulaşılamadı. Zanlılar hakkında tutuksuz yargılama kararına rağmen yurtdışına çıkış yasağı konmadığı öğrenildi. Zanlıların yurtdışına insan kaçırma işiyle uğraştığını hatırlatan kaynaklar, tepe noktasındaki bazı isimlerin yurtdışına çıkmış olabileceklerini belirtti.
Sahte vizecilere yeniden tutuklama kararı çıktı; ama çoğu kayıp!
Yurtdışına sahte evraklarla vize verdiği iddia edilen göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonda serbest bırakılan 21 zanlı hakkında savcının bir üst mahkemeye yaptığı itiraz sonucu tutuklama kararı çıktı. Ancak zanlıları 6 ay süren Damga operasyonuyla yakalamayı başaran Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi Mali Büro ekipleri, önceki geceki baskınlarda sadece 5 kişiyi gözaltına alabildi. Aralarında bir emniyet müdürünün de bulunduğu 29 kişiden tutuklanmaları istemiyle adliyeye sevk edilen 21'i, gözaltına alındıktan yalnız 8 gün sonra nöbetçi mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Sayın veezy37 nin yazısını okuduk...
Hayretten küçük dilinizi yutmadıysanız okumaya devam ediniz....
Burada önemli olan bu kadar kanıt ve tespite rağmen nöbetçi mahkemenin hangi gerekçeyle bu kişileri serbest bıraktığıdır. Her ne kadar gerçek GEREKÇE tarafımızdan tahmin ediliyor da olsa bu gerekçesini nasıl yumurtladığını merak ediyorum nöbetçi mahkeme reisinin...
Olay çok ama çok büyüktür. Malumunuz her bir işlem için ayrı ayrı cezalandırılma yapılır topluluk indirimi yoktur... Neticede bu kişiler için tutuksuz yargılama kararını gerektirecek bir gerekçe hukuki olamaz tamamen duygusal olabilir... Hayatlarını yurt dışına terörist kaçırmakla kazanan kişilerin yakalanma olasılığı tesadüfidir. Kendilerinide kaçırmışlardır....
İşte zurnanın zırt dediği nokta tam burasıdır. Bu hakimin soruşturulması gerekmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu düzen böyle işlediği için Hakim ve savcılar çok titiz ve çok hukuka bağlı çalışmaktadırlar. Bizde keyfiyet sınırsızdır çünkü geri dönüp hesap sorma yoktur. Bu haber aslında ilgili hakimin en azından görevini kötüye kullandığına yönelik bir ihbardır. Yani hakimlik görevini kötüye kullanmıştır. Üst mahkeme kabul edilen mahkemenin tüm sanıklar için tutuklama kararı vermesi çok düşündürücüdür. Artık burada iyi niyet olmadığı ortaya çıkmaktadır. Tıpkı yukarıda anlatılan hemen hemen tüm olaylarda olduğu gibi...
TUZ kokmaktadır işin acısı Tuzu kokutanın bizzat Tuzu korumakla yükümlülerin olmasıdır...
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Önce haber... Gerçi haberin detaylarıyla daha önce işlemiştik amma buda limonu sıkma olsun...
Ankara Ulus’ta geçtiğimiz ağustos ayında iki grup arasında taşlı sopalı silahlı kavga yaşanmış, apartmanının önünde komşularıyla oturan 5 çocuk annesi Şehriban Yaradılmış gruptakilerin silahından çıkan bir kurşunla boynundan ağır yaralanmıştı. Olay sırasında aralarında Yaraldılmış’ın oğlu Hasan’ın da bulunduğu 3 kişi daha çeşitli yerlerinden yaralanarak hastaneye kaldırılmıştı. Kurşun yüzünden omuriliği zedelenen Şehriban Yaradılmış’ın boynundan aşağısı felç olmuştu.
7 ayda serbest kaldılar
Olayın ardından yakalanan 6 kişi yargılanmaya başlandı. Ancak Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın 13 Şubat’ta yapılan duruşmasında, mahkeme sanıkların tahliyesine karar verdi. Duruşmayı izleyen Yaradılmış’ın yakınları ise sanıkların 7 ay sonra serbest bırakılmasına isyan etti. Ankara Adliyesi içerisinde tepkilerini dile getiren Kemal (24) ve Hasan (18) Yaradılmış, bu sırada “Adalet yok mu, mahkeme yok mu? Kahrolsun hakimler, kahrolsun adalet, dağa çıkıp PKK’lı mı olalım” şeklinde bağırdı.
Mağdurdular, suçlu oldular
Hasan ve Kemal’in yanı sıra onlarla birlikte karara tepki gösteren Dilber Tatlıbal, Menderes Yaradılmış, Zafer Deligöz ve Murat Demirat gözaltına alınarak Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne gönderildi. Bir günlük sorgunun ardından nöbetçi mahkemece serbest bırakılan Yaradılmış’ın yakınları hakkında “adli kontrol” başlatıldı.
Ailenin karara tepkisine ilişkin soruşturma başlatan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Şehriban Yaradılmış’ın yakınları hakkında iddianame hazırlayarak dava açtı. İddianamede Kemal ve Hasan Yaradılmış’ın duruşma çıkışında adliyede “Adalet yok mu, mahkeme yok mu? Kahrolsun hakimler, kahrolsun adalet, dağa çıkıp PKK’lı olacağız” şeklinde bağırdığı belirtildi.
Hasan ve Kemal Yaradılmış’ın gözaltına alınmaya çalışılması üzerine Murat Demirat, Zafer Deligöz, Menderes Yaradılmış ve Dilber Tatlıbal’ın “İşkence yapmaya mı götürüyorsunuz, bu şahısları alamazsınız” şeklinde tepki göstermeleri üzerine onlar da gözaltına alındı.
2 yıla kadar hapis istendi
İddianamede maganda kurşunuyla felç olan Şehriban Yaradılmış’ın oğulları Hasan ve Kemal Yaradılmış hakkında, kamuoyunda tartışmaları devam eden TCK’nın 301. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” hükmü uyarınca altı aydan iki yıla kadar hapis istendi. İki kardeşin sözleriyle ilgili olarak da “PKK Kongra- Gel örgütünün propagandasını yapmaktan” dosyanın ayrılarak “terör suçlarına bakmakla görevli savcılığa” gönderildiği kaydedildi.
Polise mukavemet suçlaması
Adliyedeki olaylar sırasında polise mukavemet ettikleri ileri sürülen Kemal ve Hasan Yaradılmış ile yakınlarının ayrıca “Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanma” hükmünü düzenleyen TCK’nın 265. maddesinin 1. fıkrası uyarınca altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları da istendi. Maganda kurşunuyla eşinin felç olmasının ardından çocukları hakkında da dava açılmasına tepki gösteren Yaşar Yaradılmış, “Başımıza gelmeyen kalmadı. Bir kurşun hayatımızı mahvetti.
‘PKK’nın ne olduğunu bilmezler’
Aynı olayda oğlum Hasan da yaralanmıştı. Duruşmanın çıkışında da çok moralimiz bozuldu ve tepkilerini dile getirdiler. Çocuklarımın suç işlemek gibi bir düşünceleri yoktu. Zaten ikisi de ortaokul mezunu ve işsizler. PKK’nın ne olduğunu bile bilmezler. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde gözaltında tutulduklarında da bu ortaya çıktı. Eşime mi üzüleyim, çocuklarıma mı şaşırdım” dedi...
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Delil karartan savcı kim?
25 Mart 2007 10:06
Turan Çevik'e ait işyerinde öldürülen Hacı Erdoğan'la ilgili davada polisler, güvenlik kamera kayıtlarını 'savcı talimatıyla' almadıklarını açıkladılar. Mahkeme, talimatı veren savcıyı arıyor
Karaköy'de Turan Çevik'e ait işyerinde Hacı Erdoğan'ın öldürülmesine ilişkin davada tanık olarak dinlenen polisler, binadaki güvenlik kameralarına ait kayıtların bulunduğu tahmin edilen bilgisayarları "savcının talimatı" üzerine şubeye götürmediklerini söyledi. Mahkeme, talimatı veren savcıyı bulmak için orada görevli polis amirini dinlemeye karar verdi. Erdoğan'ın ailesinin avukatı, cinayet mahalindeki delillerin eksik toplanmasına neden olan savcının Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Canpolat olduğunu iddia ediyor.
Erdoğan (43), 9 Kasım 2005'te Türkiye'nin hayali ihracat davasının sanıklarından Turan Çevik'e ait Birlik-Metal'de öldürülmüştü. Canpolat, cinayet soruşturması devam ederken özel yetkisini kullanarak, tutuklu bulunan Çevik ile oğlu Ahmet Hilmi Çevik ve damadı Erkan Yıldız'ın tahliyesine onay vermişti. Bu arada başsavcının oğlu Berkay Canpolat'ın cinayetin işlendiği Birlik Metal'e, Çevik'in oğluyla birlikte ortak olduğu da belgelenmişti.
Erdoğan'ın öldürülmesine ilişkin davada Çevik'in oğlu Ahmet Hilmi Çevik ve damadı Erkan Yıldız, "Nefsi müdafaa durumunda adam öldürmek" suçundan tutuksuz yargılanıyor.
Polisler dinlendi
Davanın Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahkemesi' nde önceki gün görülen son duruşmasında hâkim, binadaki güvenlik kameralarınca çekilen silahlı çatışmaya ait görüntülerin yer aldığı bilgisayar kayıtlarına neden el konulmadığını sorguladı. Duruşmada, cinayet günü Birlik-Metal'de çalışma yapan olay yeri incelemede görevli polis memurları dinlendi.
Olay yeri tutanağını hazırlayanlardan biri olduğunu belirten polis memuru Hüseyin Biçer, "Olay yerinde fotoğrafları çekilen bilgisayar kasalarının cumhuriyet savcısının talimatıyla yerlerinde bırakıldığını" söyledi.
Olay yerindeki görevlilerden cumhuriyet savcısı ile kimin görüştüğünü bilmediğini belirten Biçer, "Olay anında grup amiri olarak bulunan kişiyi tam hatırlamıyorum. Nöbet değişimi zamanına denk gelmişti" dedi.
Hâkim, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne yazı yazılarak cinayet günü olay yerinde görev yapan Emniyet Amiri'nin kesin olarak tespit edilerek mahkemeye bildirilmesini istedi. Bu emniyet amirinin mahkemede vereceği ifade, kayıtların alınmasına engel olan savcının kim olduğunu ortaya çıkaracak.
MİLLİYET
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Bağcılar'da Asliye Ceza Mahkemesi (Fadıl AKGÜNDÜZ'ü kara para aklamaktan yargılıyor.) Tedbirin kaldırılması talebini iptal edilen kanun maddesine göre gerekçelendiriyor!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
11 AY BOŞ YERE HAPİS YATTILAR
BURSA’da, geçen yıl öldürülen tekstilci Özkan Kapsan'ın katil zanlıları olarak tutuklanan ve yaklaşık 11 ay cezaevinde kaldıktan sonra mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan 2 kişinin, suçsuz yere cezaevinde yattıkları ortaya çıktı. Tekstilcinin, tesadüfen yakalanan gerçek katil zanlıları suçlarını itiraf etti.
Bursa’nın Merkez Osmangazi İlçesi Demirtaş Beldesi Avdancık Köyü yakınlarında geçen yıl Mart ayında, tekstil firması sahibi bir çocuk babası 34 yaşındaki Özkan Kapsan tabancayla başına tek el ateş edilerek öldürüldü. Yanında bulunan sekreteri Mine Motorcu’ya da tecavüz ettikleri öne sürülen 2 zanlı, tekstilcinin 16 Z 8957 plakalı otomobilini de yakarak kaçtı. Kredi kartları alınan Kapsan’ın cesedi, olaydan 4 gün sonra bulundu. Olayın ardından cinayet zanlısı olarak yakalanan Yunus K. ve İsmail D., çıkartıldıkları mahkemece tutuklandı. Yargılandıkları mahkemede suçu kabul etmeyip masum olduklarını söyleyen zanlılar, sekreter Mine Motorcu tarafından da teşhis edilemeyince, 320 gün cezaevinde kaldıktan sonra geçen Ocak ayında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
GERÇEK ZANLILAR TESADÜFEN YAKALANDI
Cinayeti araştıran polis tüm kanıtları değerlendirirken, ilginç bir gelişme yaşandı. Bursa’da bir hırsızlık olayını çözmek isteyen polis, aranan zanlıların arkadaşları 29 yaşındaki Erdal Kara ve Önder Akpınar’ı önceki gün Bursa Emniyet Müdürlüğü’ne çağırdı. Polis, kahve ısmarlayıp sigara verdiği kişilere, ‘Biz sizi neden çağırdık tahmin edin bakalım’ diye sorunca, Kara ve Akpınar, “Avdancık Köyü’ndeki cinayet için'' yanıtını verdi. ‘Doğru söylüyorsunuz’ diyen polis, bilgi almak için çağırdığı iki kişiyi bu yönde sorgulayınca, Özkan Kapsan cinayeti aydınlandı.
SEKRETERLE İLİŞKİLERİ VARMIŞ
İfadelerinde, Mine Motorcu ile cinayetten 4 ay önce tanıştıklarını söyleyen Erdal Kara şunları anlattı:
“Mine ile olan arkadaşlığımız ilerledi. Kendisi hem benimle, hem de arkadaşım Önder ile aşk yaşamaya başladı. Çalıştığı tekstil firmasındaki patronundan kredi kartı borcu yüzünden 1000 YTL para aldı. Parayı bahane eden patronu sürekli Mine ile birlikte olunca kendisi rahatsızlık duydu. Olayı bize söyledi. Biz de Mine’yi kurtarmak için patronunu öldürmeye karar verdik. O gün olay yerine gelerek seks yapmaya başladılar. Bir süre onları izledik. Çalıların arasında kendilerini seyreden bir kişiyi görünce, onu dövüp parasını alarak kovduk. Sonra Önder yanlarına yanaşıp Özkan Kapsan’ı ateş ederek öldürdü.'' Bu ifadenin ardından evinde gözaltına alınan Mine Motorcu ve iki zanlı, sorgulanmak üzere Bursa Jandarma Alay Komutanlığı’na gönderildi. Zanlılar, ‘Adam öldürmek’ ve ‘Adam öldürmeye azmettirmek’ suçlarından mahkemeye çıkartılacak.
5.4.2007
MİLLİYET
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Bir kulübün yandaşları İzmir TV Stüdyolarının yer aldığı Yeni Asır binasını (Yani şu anda devletin malı) basmış, cam, çerçeve, masa, bilgisayar ne buldularsa indirmişler, Salı gecesi..
Sebep.. İzmir TV'deki bir spor programında kulüpleri hakkında söylenen lafları beğenmemişler..
Geçen hafta da Adana'da Akdeniz TV Stüdyoları canlı yayın sırasında basılmış ve konuşmacılar dövülmüş, sahne başından sonuna ekrana yansımıştı..
Ne oluyoruz?..
Ne olacağız..
Ege TV basılmıştı iki yıl önce gene spor yayınında.. Görüntüleri gene canlı izlemiştik. Eli sopalı adamlar dövmeye geldikleri adamı orada bulamayınca, yayını durdurup etrafı kırıp geçirmişlerdi hani. Mahkeme geçen yıl sonuçlanmıştı..
"Suç unsuru oluşmadığından beraat!.."
Suç, adamı yakalayıp dövmek çünkü.. Dövemediklerine göre, suç oluşmuyor..
Çünkü Haberleşme Özgürlüğünü, Basın Özgürlüğünü, İfade Özgürlüğünü baskınla, sopayla engellemek hem de Anayasa suçu değil ülkemizde.. Emsal var..
O zaman eline sopayı alan stüdyo da basar, yayın da durdurur..
Bir gazete alıntısıdır.
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Sucu Mueyyideye Baglamak Marifet Degil.o Mueyyideyi Infaz Ettirebilecek Donanima Sahipmi Turkiye Sizce???af Cikacak Cikmak Zorunda Cunku Ceza Evleri Doldu.savciliga Bu Yonde Bi Kistlama Getirmek Yerine Temel Atmaya Baslasa Ilgililer Bu Sorunlar Daha Kisa Surede Halledilebilir(!)
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Sayın Arzuca ;
Bu ülke bir affı daha kaldırmaz kaldıramaz. Zaten bir öncekinin utancı duruyor yerli yerinde. Tabi RTE padişahlığını ilan edip kırk gün kırk gece şölen yapıp bunun şerefine af çıkarırsa bilemem.
Ceza evlerinde yer olmaması suç işleyenleri salıvermeyi gerektirmemesi gerekir. Gereken tedbir alınır. Bu yukarıda anlatılan olaylar olmasa emin olun ki suç işleme oranı düşer tepe taklak. Yapan yanına kar kalmayacak şekilde cezalandırılmadıkça ciddiyet kalmaz yazık olur...
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Haklısınız sayın Commodore1tr fikri kanaatız sızınkıyle uzlası ıcınde.Fakat objektıf olarak baktıgımızda bunun olası olcagını ongoruyoruz.Gereken yapılmalı turkıyede yanlıs bılmıyrsam 70bın ceza evı var suclu sayısıysa 75bın.Cezaya hukmektık hadı sonrası ne olcak .AFIN cıkacagı kokuları gelıyor burnuma.muhtemel olan bu suanda tasnıf etmesemde:(:kızgın:
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Yasalar katlediliyor, yargı katlediliyor, halk katlediliyor, ülke katlediliyor. Savaşta gencecik çocuklarımız bir milim yer için canlarını feda ederken, masabaşında, yemek sofralarında meze yerine ülkemiz peşkeş çekiliyor. Öyle bir yönetim ki, eleştiri yaptığın anda tepende bitiyor, hani demoklasin kılıcı gibiler.
En yetkili ağızlar, ülkesini, kendilerinin yönettiği ülkesini şikayet eder, Başbakanına süpürmeyin, kullanın der, başbakanı gider takunyalı kralın karşısında süklüm, püklüm, birileri otellerde kral ayaklarına kadar giderler, birileri bizim en önemli tarihi değerlerimizi taşıyan eşyaları köşke taşırlar v.s... Ülkemiz bunların elinde. Maalesef bunların elinde. Üç çocuk yapılmasını laf olsun diye söylemiyorlar. Çok olur ise, cehalet yok olmaz. Kadınlar çocuklarla ilgilenirler, kendilerini görmezler bile. Hep şükrederler. Hep şükrederek yaşarlar. İşte oy sana. Sürüyü gütmek kolaydır. Halkın bilinçlenmemesi, uyanmaması ve ileri gitmemesi için de ellerinden geleni yapıyorlar, tüm yetkilerini kullanıyorlar.
-
Re: Hukuk nasıl katledilir ?
Af felan kesinlikle çıkmasın. Cezayı göze alamayan suç işlemesin. Cinsel istismar beni yıktı desem yeri var. Bu kanunları koyanlar kimlere göre kanun uygulaması yapıyor? Tecavüz olayları almış başını gidiyor.Günde kaç tane tecavüz haberi okur olduk. Yanı başımızdaki komşumuzun gece vakti evine giriliyor. Üstüne üstlük boğazı sıkılıyor buna rağmen elini kolunu sallaya sallaya geziniyor. Kanunların sertleşmesi için illede arada sansasyonel haberler olması gerekiyor. Ancak yaptırımlar sertleşiyor. Helal olsun kanunları kendilerine göre düzenleyenlere.(!)