Printable View
"İnkar" kelimesini, en çok "icra inkar tazminatı" söz öbeğinde duydum hukuki konularda. Peki, başka anlaşmazıklarda, örneğin iş davalarında inkarın sonucu nedir? Örneğin işveren, maaşının bir kısmını elden almak, fazla mesailer, sigortasız çalıştırmak gibi işçi "iddia"larını inkar ettikten sonra, işçinin delillerle iddialarını kesin bir şekilde ispatlaması durumunda, bir yaptırımla karşılaşır mı?
inkar etmek bedava gibi birşey.(bedava deken yani "hııı sen yalan söyledin doğru hapse" diye bir şey yok)
önemli olan işçinin iddialarını belge kanıt yada tanık ile ispatlaması.
eğer inkar ederse dava açım tarihinden itibaren alacağın faizinden mesul olur. anapara da var tabi
O halde işveren olarak apaçık ispat edilebilecek bile olsa, her türlü iddiayı inkar etmek gerek.Alıntı:
tahriperi rumuzlu üyeden alıntı
Bu durumda işçi ya yılacak ve davadan vazgeçecek, ya parası olmadığından devam edemeyecek, yılmayıp ispatlasa bile işveren yine kârda olacak, zira ödeyeceği parayı aylarca yıllarca geciktirmiş olacak.
Alacak zaten çok çok düşük bir faizle nemalandırıyor, işveren bedavaya yakın bir maliyetle kredi kullanmış olacak.
Zaten sistemin daima kötüden ve art niyetliden yana olduğunu biliyorum da, belki burada haklıdan yana olabilir mi dedim, "icra inkar tazminatı" gibi.
aynen dediğiniz gibi.
benim işe iade ve alacak davalarımda işveren davacının söylediği her şey yalandır tüm alacakları ödenmiştir alacağı yoktur hatta davacı mesnetsiz iddialarda bulunmuştur demişti. ortada para aldığıma dair belge yok. kendi bastığı bordroyu kendi imzalamış benim imzam yok :D
bende bunu ilk görünce oha bunları söylemiş olamaz demiştim. ama yalan söylemenin limiti yok hukukta. her şeyi inkar et.
söylediklerinize ek olarak "faizleri düşürün" mottosu da buradan geliyor.
faizler düşsün ki ödenecek tl tazminat dolar karşısında iyice erisin işçi para alamasın.
İcra inkar tazminatı İcra İflas Kanununda ki özel düzenleme nedeniyle alacaklının hak kazandığı bir tazminat çeşididir.
Anayasa 38/5 kapsamında bir kimse kendisi aleyhine delil göstermeye zorlanamaz. Bu kapsamda açılan davanın ispatında işverenin davacıya yardımcı olmamasının bir yaptırımı yoktur.
Ancak bu inkarın işveren lehine olduğunu düşünmek doğru değil. Bugün itibariyle işçinin 10.000 TL alacağını düşünürsek iki senede dava sonuçlansa, faiz, yargılama giderleri,vekalet ücreti, icra giderleri, kendi avukatına ödemesi gereken ücret vs derken işverene maliyeti 25-30 bin arasıdır. İnkarın işveren açısından karşılığı budur.
Kaçırdığım bir yer mi var?Alıntı:
Cortexiphan rumuzlu üyeden alıntı
Dava hemen de sonuçlansa, "yargılama giderleri,vekalet ücreti, icra giderleri, kendi avukatına ödemesi gereken ücret vs" yine ödenecektir. İnkar ile fazladan gelen tek şey, faiz olacaktır. Ama o patron piyasadan faizle para almaya kalktığında %40-50 ile alacakken, işçi gecikmeden dolayı %70 (kredi kartı gecikme faizinin 2 yıllık bileşik faizi) faiz ödeyecekken, gecikme sebebi ile patronun ödeyeceği faiz bunlar yanında komik bir tutardır.
Yani patron inkar ederek çok ciddi miktarda kazançlı çıkacaktır. Bunun yanında adalet sistemini gereksiz yere meşgul ederek devleti zarara uğratmıştır.
Ayrıca Anayasa madde 38, SUÇLAMAKdan bahsediyor. Borçlunun açık gerçekleri inkar ederek muhatabı ispat zorunda bırakarak "mahkemeyi uzatarak maddi kazanç sağlama" amacını "suçlamak" ile kıyaslamalı mıyız?
Öncelikle işçi, banka nezdinde tüketici niteliğinde olduğu için Tkhk kapsamında bulunduğu için bileşik faiz uygulaması yapılmayacak dolayısıyla bahsedilen faiz rakamlarına ulaşmayacaktır.
Bugün işveren kredi kullanmak istese ortalama %16 faiz bandında kredi çekerken işçinin örneğin kıdem tazminatı,ücret alacağı,fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ücreti, hafta sonu çalışmalarında uygulanan faiz türü olan mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı bugün ki miktarı % 19.60 tekabül etmektedir.
Yine bir davanın vaktinden önce bitmemesi veya geç bitmesi tek başına işverene yüklenecek bir kusur da değildir. Bu tamamen yargının bir kusuru olup bu gecikmeden kaynaklı AYM makul sürede yargılanma hakkının ihlali ile ilgili başvuru yapılabilir ki bunun sayısız emsali vardır.
Sözün özü kaybedilecek bir dava olmasına rağmen arabuluculukta anlaşma yapılmaması, dolayisiyla davanın inkarı işverenin yararına değildir. Arada ödenecek olan yargılama gideri, veklaet ücreti, icra giderleri ve kendi avukatına ödenecek ücretlerle birlikte o alacak 2.5 -3 katına ulaşır.
Mevduata verilen en yüksek faiz %19.6 ve çekilecek kredi maliyeti %16 ise, insanlar neden kredi çekip mevduata yatırıp havadan %3.6 kazanmaz? Burada atladığım bir nokta mı var?Alıntı:
Cortexiphan rumuzlu üyeden alıntı
Ben şahsen bankadan alınacak kredi maliyetinin, bankanın mevduata vereceği faizden her zaman yüksek olacağını düşünmüştüm.
burada unutulan nokta tlnin usd ve diğer para birimleri karşısında erimesi. faiz de koysa tlde ne kadar kalırsan kal zarardasın.
yapılan hesaplamarın usd nin 2 tl civarında olup uzun yıllar boyunca sabit kaldığı dönemler olduğunu düşübüyorum.
şimdi en yüksek faiz alsan bile doların yükselişi sanki hiç faiz almamışsın gibi oluyor.
Sonuçta işveren o parayı en iyi şekilde değerlendireceği için, yaşanacak her gecikme işverenin lehine olacağından, işveren olabildiğince geciktirmeye çalışacaktır. Bunun için de en açık gerçekleri bilr inkar edecektir.Alıntı:
tahriperi rumuzlu üyeden alıntı
Örneğin dolar dediniz; "5 sene önce dolar 7 liraydı" dese, bilirkişiye bankalara sorma v.s. en azından 6 ay öteye atacak dava.
naci ağbal görevden alındığı gece dolar 7.20 idi. mart 2021 :D
öyle 5 seneye gitmeye gerek yok
Mahkemede iddia edilirse ne olacak? Hakim biliyor tabii ama kendi kafasından "hayır değildi" mi diyecek yoksa 3 ay 6 ay öteye mi gidecek dava?Alıntı:
tahriperi rumuzlu üyeden alıntı
Mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı İş Kanunu kapsamında yalnızca yukarıda belirttiğim alacaklar kapsamında uygulanan özel bir faiz türüdür. Bankalar vadeli mevduat hesaplarına para yatırılırken faiz oranı mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulamazlar.
Bunu bilmiyordum. En yüksek faiz oranı derken, tüm bankaların verdiği mevduat faizleri alt alta yazılıp en yüksek olanı kullanılıyor diye düşünüyordum.Alıntı:
Cortexiphan rumuzlu üyeden alıntı
Teşekkürler bilgi için.
Biraz araştırdım da, eskiden böyle yapılıyormuş ama uzun zamandır bankaların fiilen verdiği en yüksek faiz isteniyormuş. Bu da yine işveren lehine, çünkü bu faize itiraz edip bilirkişiler müzekkereler derken bir iki sene daha uzatmaya imkan veriyormuş. Banka da hiç bir zaman aldığından fazlasını vermeyeceğine göre, işçi için bu "bankaya olan borcun faizi" işveren için de "bankadan alınacak kredinin faizi" olduğundan, işçinin açıkça zararı, işverenin de açıkça kârı olmaktadır. Bu yüzden işveren iseniz, uzatabildiğiniz kadar uzatmalısınız. Ucuza (bankanın alış fiyatına) kredi kullanmış olursunuz. İşçi ise aldığında çeyreği ile borcunu kapatabilecekken, seneler sonra faizi ile aldığında aldığının tümü bile borcu kapamaya yetmeyecektir. Bir alacak davasında, 3 yaşında "full+full" bir Hyundai Accent' karşılığında borçlu borcu hemen kapasa 25 bin lira ödeyecek. :) Ama kapatmıyor, o paraya bir simit alındığında ödeyecek.Alıntı:
Cortexiphan rumuzlu üyeden alıntı