5510 Sos.Sig.G.Sağ.Sig. K. ile gelen değişiklikler

Printable View

Bu konudaki bir sayfada 40 ileti göster

26-09-2006, 21:17:17
yyln

5510 Sos.Sig.G.Sağ.Sig. K. ile gelen değişiklikler

Bilindiği üzere, 5510 sayılı SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU kısa bir süre sonra 1.1.2007 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Bu kanunla birlikte, bazı yeni haklar edinilebilecek iken, bazı hak kayıpları da olabilecektir.
Bu nedenle, ilgililere yararlı olabileceği düşüncesiyle, bu konu başlığı altında elimizden geldiği ölçüde bilgi verilmeye çalışılacaktır. Umarım yararlı olur.Saygılarımla...

SSK İSTEĞE BAĞLI SİGORTALILIĞI
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre bir süre sigortalı olarak çalıştıktan sonra çeşitli nedenlerle yeniden iş bulamayanlar veya çalışmak istemeyenlerden, halen yürürlükte olan yasaya göre, 1080 prim ödemiş olanlar, isteğe bağlı sigortaya devam ederek de emeklilik için gerekli prim ödeme gün sayısını tamamlayabilmektedir.

Ancak, 1.1.2007 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5510 sayılı yasanın 51. maddesine göre, isteğe bağlı sigortalılar, 5510 sayılı yasanın 4/b kapsamında , başka bir deyişle, Bağkur sigortalısı olarak kabul edilecektir.

Bu durum ise, Bağkur'a göre daha az süre prim ödeyerek emekli olabilme hakkına sahip olan sigortalıların, 1.1.2007 tarihinden sonra sözkonusu imkandan faydalanamamalarına yol açabilecektir.

O nedenle, SSK isteğe bağlı sigortaya prim ödeyerek günlerini tamamlamak isteyen ve şu anda yürürlükte bulunan yasaya göre isteğe bağlı sigortaya devam edebilme hakkı bulunan sigortalıların, 30.11.2006 tarihinden önce SSK'ya başvurmaları ve isteğe bağlı sigortası başladıktan sonra isteğe bağlı sigortaya hiç ara vermeden primlerini ödemeleri kendi menfaatlerine olacaktır.

İlgililere yararlı olması dileğiyle.....

Not: İlerde bir süprizle karşılaşılmaması bakımından, 31.12.2006 tarihinde isteğe bağlı sigortaya devam eden sigortalıların, 1.1.2007 tarihinden sonra 4/a mı? yoksa 4/b kapsamında sigortalı sayılacakları konusu ile ilgili uygulamanın ne olacağını SSK nezdinde takip etmeleri uygun olacaktır.
26-09-2006, 23:20:10
Harun Gür

Sn. yyln,

Daha önceki mesajlarımda da belirttiğim gibi Sosyal Güvenlik Hukuku'na fazlaca vakıf değilim. (Bunun nedeni şu ana kadar çalıştığım işyerlerinin ne mutlu ki, bu hususa azami dikkat ve özen göstermeleri, yaklaşık 15 yıllık meslek hayatımda bu hususla ilgili şu ana kadar hiçbir bireysel dava ile karşılaşmamış olmamdır.)

Sitede bu konuda sorulan sorulara verdiğiniz yanıtlarla, bu konuda bilgi açığımı gidermeme neden olduğunuz, ülkemizin önemli sorunlarından biri olan SOSYAL GÜVENLİK konusunda, forumlarda yer alan tüm diğer yanıtlarınız bir yana, en azından şu son mesajınız ile göstermiş olduğunuz hassasiyet için, bir üye olarak size teşekkür etmek isterim.

Selam ve saygılarımla,

Not : Umarım bu mesaj "körler, sağırlar birbirini ağırlar" bab'ında değerlendirilmez, zira samimi düşüncelerdir. Ayrıca, yanıt verilmemesi rica olunur.
28-09-2006, 21:45:51
yyln

AVUKATLAR İÇİN ZORUNLU TOPLULUK SİGORTASI

Bilindiği üzere, baroya kaydolarak büro açıp avukatlık yapanlar, 506 sayılı yasaya göre zorunlu avukat topluluk sigortasına tabi olmaktadır.
506 sayılı yasanın emeklilik şartları ise, Bağkur, Emekli Sandığı gibi diğer sosyal güvenlik kurumlarının emeklilik şartlarından daha kolaydır.

Ancak, 1.1.2007 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5510 sayılı yasa ile avukatlık topluluk sigortası sona ereceğinden, o tarihten sonra büro açan avukatlar, 5510 sayılı yasanın 4/b maddesine göre, başka bir deyişle bugünkü Bağkur sigortalısı gibi işlem göreceklerdir.
1.1.2007 tarihinden önce zorunlu avukatlık topluluk sigortasına tabi olanlar ise, 5510 sayılı yasanın Geçici-1 maddesine göre, 4/a maddesine göre sigortalı sayılacaklardır.

O nedenle, hizmet süresi fazla (sigortalı ilk işe giriş tarihi eski) fakat prim ödeme gün sayısı az olan avukatların, son yedi yılda en fazla prim ödenen kurumdan emekli olma durumu hariç tutulduğunda, 506 sayılı yasaya göre emekli olma hakkını kaybetmek istemiyorlarsa, 1.1.2007 tarihinden önce zorunlu topluluk sigortasına girmeleri ve o tarihten sonra da prim ödemeye ara vermemeleri gerekmektedir.

Not: İlerde bir süprizle karşılaşılmaması bakımından, 31.12.2006 tarihinde topluluk sigortasına devam eden avukatların, 1.1.2007 tarihinden sonra 4/a mı? yoksa 4/b kapsamında sigortalı sayılacakları konusu ile ilgili uygulamanın ne olacağını SSK nezdinde takip etmeleri uygun olacaktır.
28-09-2006, 22:19:42
Av.Fırat Bayındır

:D demek ki avukatlar bundan böyle 4/ a lık ve 4/b lik olarak 2 ye ayrılacaklar..
29-09-2006, 11:18:30
yavuzy14

Telekom'un özelleştirilmesi sonucu nakil için DPB'na 3 nisan 2006 'da bildirildim.DPB tayinimi Bağkur'a yaptı ve tayin yazısını 3 mayıs 2006'da yazdı.
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun kurulması sonucu Bağkur ve SSK da 20 mayısta kapatıldı.Bağkur tayin işlemlerin devam ederken,tayinlerin kapatıldığını bildirerek tayin yazısını 3 haziran 2006 itibariyle,işlem yapmdı.
DPB ve Bağkur aralarında yazıştılar.Tekrar tayin için yazı yazıldı.Tekrar iptal edildi.
DPB sonunda benim tayinimi ,İçişleri Bakanlığına yatı 12 Eylül 2006'da.
Tebligat gelirse İçişleri Bakanlığında göreve başlayacağım.
bağkur'a yapılan tayinim iptal edildiği için Mahkemeye verebilir miyim?Mahkemeye verirsem hangi kurumu mahkemeye vermem lazım?Kazanma şansım var mı?Mahkeme masrafım olur mu?Kazanma ve kaybetme durumunda hangi sonuçlarla karşılaşırım?Mahkemeye başvurmam halinde hangi yolları ve prosödürü izlemem lazım?yavuzy14@hotmail.com
yavuzy14@gmail.com
29-09-2006, 19:23:38
yyln

ASKERLİK BORÇLANMASI

31.12.2006 tarihine kadar askerlik borçlanması için SSK'ya başvurulduğunda, 506/60-F maddesi uyarınca, borçlanılacak her ay için 531*0.20=106,2 YTL primin 6 ay içinde ödemesi gerekmektedir.

1.1.2007 tarihinde yürülüğe girecek olan 5510 sayılı yasanın 41. maddesine göre, asgari ücret hiç değişmese bile, borçlanma prim oranı % 20 den % 32'ye yükseleceğinden, bir ay için 531*0.32= 169.92 YTL'den aşağıda olmamak üzere yükselecek ve bu borcun 1 ay içinde ödenmesi gerekecektir.
30-09-2006, 10:50:12
yyln

AVUKATLIK STAJI BORÇLANMASI

506 sayılı kanuna göre zorunlu topluluk sigortasına tabi olan avukatlar, staj sürelerini borçlanamamaktaydı.

5510 sayılı Kanunun 41. maddesine göre, avukatlar isterlerse staj sürelerini borçlanabileceklerdir.
03-10-2006, 07:49:56
yyln

YURTDIŞI BORÇLANMASI

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">7 - BORÇLANMAK İÇİN BAŞVURULACAK KURULUŞLAR? á à

A-Halen Yurtdışında bulunanlar;

a) Yurtdışına çıkmadan önce Türkiye#8217;de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması olmayanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığına,

b) Yurtdışına çıkmadan önce Türkiye#8217;de son defa prim, kesenek ve karşılık ödenen sosyal güvenlik kuruluşuna,

c) Ev kadınları Bağ-Kur#8217;a

B -Türkiye#8217;ye Döndükten Sonra Yurtdışında Geçen Hizmetlerini Borçlanmak İsteyenler,

a) Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığına,

b) Müracaat tarihinde çalışmakta olanlar tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,

c) Başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmamakla birlikte Türkiye#8217; ye döndükleri tarihten sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,

d) Hizmetlerinden bir kısmını yurtdışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini Türkiye#8217; ye döndükten sonra borçlanmak isteyenler ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik kuruluşuna,

á àe) Ev kadınları Bağ-Kur#8217;a,

Sürelerinin bir kısmını çalışarak geçirmiş olan ev kadınları, ev kadını olarak geçen süreleri için Bağ-Kur#8217;a, çalışılan süreleri içinde yukarıdaki (A) , (B) maddelerine göre durumlarına uygun düşen Sosyal Güvenlik Kuruluşuna, kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanlar aylık almakta oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,
Yazılı olarak başvurarak borçlanabilirler.

8 - HALEN YURTDIŞINDA BULUNAN VE 3201 SAYILI KANUNA GÖRE KURUMUMUZA BORÇLANACAK VATANDAŞLARIMIZ NEREYE BAŞVURABİLİRLER?

Halen yurtdışında bulunan ve yurtdışında geçen çalışma sürelerini Sosyal Sigortalar Kurumuna borçlanacak vatandaşlarımızın 3201 sayılı Kanuna göre borçlanma taleplerini Türkiye#8217;de bildirecekleri ikamet adreslerinin bulunduğu ildeki Sigorta İl / Sigorta Müdürlüklerine yapmaları gerekmektedir.
Sosyal Sigortalar Kurumundan kısmi aylık alanlar ise borçlanma taleplerini SSK Başkanlığı Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü Yurtdışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanlığına yapmaları gerekmektedir.

9 - HAKSAHİPLERİ NEREYE VE NASIL BAŞVURABİLİRLER?

Yurtdışında çalışmakta iken ya da Türkiye#8217; ye döndükten sonra ölen sigortalının hak sahipleri borçlanmak için başvurulacak kuruluşlarla ilgili bölümde belirtilen ve ölenin durumuna uygun sosyal güvenlik kuruluşuna, yazılı olarak müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanabileceklerdir.

Ölenin yurtdışındaki hizmetleri aylık bağlanması için yeterli ise öncelikle bu hizmetler Kanunda ön görüldüğü şartlarla borçlandırılacaktır. Ölenin yurtdışında geçen hizmetlerinin tamamı borçlandırıldığı halde aylık bağlanamıyorsa bu taktirde hak sahipleri ölenin askerlik hizmetlerini borçlanabileceklerdir.
Haksahiplerine, borcun tamamen ödenmesinden sonra yapacakları yazılı tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanacaktır.
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

31.12.2006 tarihine kadar yurtdışı borçlanması için başvurulacak kurumlar yukarıda açıklanmıştır.
Yurtdışı borçlanması hangi kuruma yapılmış ise, borçlanılan süre o kurma tabi olarak geçen bir süre olarak kabul edilmekte, bu da emekli maaşının hangi kurumun şartlarına bağlanacağını belirlemektedir.

Borçlanan kişi açısından, SSK'nın emeklilik şartları , Bağkur ve Emekli Sandığının şartlarına göre daha avantajladır.

1.1.2007 tarihinden sonra yapılacak yurtdışı borçlanmaları ise, 5510 sayılı kanunun 105 maddesine göre, 4/b kapsamında ( bu günkü Bağkur sigortalısı) sayılacaktır..
03-10-2006, 21:33:25
yyln

YURTDIŞI BORÇLANMASI YAPANLARIN PRİME ESAS KAZANCININ HESABI

Emekli maaşı hesaplanırken, biri prime esas kazanç, diğeri prim ödeme gün sayısı olmak üzere iki kavram dikkate alınır.
Her ikisi de ne kadar yüksek ise, tavanı aşmamak kaydıyla, emekli maaşı da o kadar yüksek olur.

Yurtdışı borçlanması yapan sigortalıların emekli maaşları kısa bir süre öncesine kadar hep yüksek olurdu.

Bunun nedeni ise, borçlanma için dolar üzerinden alınması, dolar kurununun da değerli olması ve ödenen primden yola çıkılarak prime esas kazancın hesaplanma yöntemiydi.

Şöyle ki, Yurtdışı borçlanması yapanlardan günlük 1, 2, 5 ve 3,5 $ üzerinden alınan primden yola çıkılarak, prime esas kazanç bulunur. 31.12.2006 tarihine kadar yapılacak olan borçlanmalarda, uzun vadeli sigorta kollarının işçi ve işveren prim oranı toplamı olan % 20 oranı dikkate alındığından, bir gün için 3.5 $ ödendiğinde, Türk lirası karşılğı 1$=1,5 YTL kuruna göre, 3.5*1.5= 5,25 YTL olur, bu da günlük prime esas kazancı günlük 26.25 YTL aylık 26.25*30=787.5 YTL olduğunu gösterir.

1.1.2007 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5510 sayılı yasanın 105 . maddesi ile yapılan değişikliğe göre, yurtdışı borçlanması yapacak olanlar, artık günlük 3.5 $ üzerinden değil, günlük asgari ve azami kazanç arasıda seçilecek günlük kazancın % 32'sini ödemeleri gerekecektir.
Örneğin, asgari kazanç yeni yılda değişmediği ve asgari kazançtan borçlanma seçildiğinde, bir ay için 531*.32=169.92 YTL prim ödenmesi gerekecektir. Bunun dolar karşılığı (1$=1,5 YTL) 113 $ olup, günlüğü 113/30=3.7 $ dır.

Görüldüğü üzere, 1.1.2007 tarihinden itibaren, yurtdışı sigortalılarının ödediği prim artarken, emekli maaşının hesabında dikkate alınacak olan prime esas kazancı, dolayısıyla bağlanacak olan emekli maaşı düşecektir.

Prime esas kazancın nasıl hesaplandığı konusunda daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler;
http://www.ssk.gov.tr/wps/portal/!ut/p/_s.7_0_A/7_0_HE?cpid=8
Linkindeki 8-29 sayılı genelgeyi inceleyebilir.
03-10-2006, 21:39:07
Av.Fırat Bayındır

Yeni yasa ile birlikte, yasadan önce emekli olan avukatlar destek primi ödeyecekler mi, emekli maaşlarından kesinti söz konusu mu?
04-10-2006, 06:58:18
yyln

Sn: Bayındır,
5510 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte, yasadan önce emekli olan avukatlar, yasanın 30.80.81 ,87 ve geçici 10 maddeleri uyarınca, sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekmekedir.
Sosyal güvenlikdestek primi maaştan kesinti şeklinde olacaktır. Ödenecek prim ise, asgari ücretten veya işyerinde sigortalı çalıştırıyorsa bu sigortalıların aylık kazancı en yükseğinden az olmamak üzere, % 33 oranında olacaktır.
80. madde uyarınca çıkarılması gereken yönetmelikle bu konunun daha iyi anlaşılabileceğini düşünüyorum.
Şunu da söyleyebilirm ki, her yasa çıkarken olduğu gibi , nasıl olsa bana birşey olmaz diye düşünülerek, fazla bir ses çıkmadı ama yeni yılla birlikte çıkacak sesleri şimdiden duyar gibiyim.Selamlar..
09-10-2006, 18:22:00
yyln

SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİ ORANI

506 sayılı kanunun 63. maddesine göre, Sosyal Güvenlik Destek prim oranı;
İşçi hissesi: 0.075
İşveren hissesi: 0.225 Olmak üzer toplam % 30 dur.

1.1.2007 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5510 sayılı kanunun 81/e maddesine göre Sosyal Güvenlik Destek prim oranı:
İşçi hissesi: 0.14
İşveren hissesi: 0.195 ila 0.25 Olmak üzere, toplam % 33.5 ila % 39 olacaktır.
16-10-2006, 18:59:51
yyln

ANALIK SİGORTASI PRİMİ

01.01.2006 tarihine kadar, SSK'da % 1 oranında uygulanan analık sigortası primi,
5510 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle sona erecektir.
17-10-2006, 18:34:23
yyln

18 YAŞINDAN KÜÇÜK OLANLARIN SAĞLIK YARDIMLARI

Sosyal Güvenlik Kanunlarında ilk defa yapılan düzenlemeyle;
5510 sayılı Knunun 61. maddesine göre, ana ve basının genel sağlık sigortalısı olarak tescil edilip edilmediğine bakılmaksızın, ayrıca bir işleme gerek kalmaksızın, herkes 18 yaşına kadar sağlık hizmetlerinden faydalandırılacaktır. Ana-babası yok ise, primi devlet tarafından ödenmek üzere genel sağlık sigortlaısı sayılacaktır.
20-10-2006, 07:31:08
yyln

ANA BABAYA SAĞLIK YARDIMI

506 sayılı kanuna göre; (SSK)
Hastalığın anlaşıldığı tarihten geriye doru bir yıl içinde 120 gün prim ödeyen sigortalının geçimini sağladığını belgelediği ana babası,

1479 sayılı Kanuna göre; (BAĞKUR)
İlkinde 8 ay, yeniden girişinde 4 ay prim prim ödeyen sigortalının, bakmakla yükümlü olduğu ana babası,

5434 sayılı Kanuna göre (EMEKLİ SANDIĞI)
Türk Medeni Kanun Hükümlerine göre bakmağa mecbur olduğu ve geçindirmeye yetecek geliri, malı veya kazancı bulunmayan ana babası,

DEV. MEMURLARININ TEDAVİ YARD. VE CENAZE GİD. YÖNETMELİĞİ (MEMURLAR)
Memurunun, bakmakla yükümlü olduğu ve herhangi bir şekilde sağlık yardımından yarar lanamayan ana babası,

Halen yürürlükte olan Kanun ve yönetmeliklere göre, ana babaya sağlık yardımı yapılması koşulları yukarıda açıklanana şekilde yürütülmekte iken;

5510 sayılı yasanın yürürlüğe girmesiyle;
Sağlık hizmeti sunucusuna (Hastane vb) başvurduğu tarihten önceki bir yıl içinde toplam 30 gün prim ödeyen sigortalının, geçimini sağladığı Kurumca belirlenen kriterlere göre tespit edilen ana babası,

Şeklinde dğişecektir.

5510 sayılı Kanunun Geçici 12. maddesine göre,
*30 günün hesabında, kişilerin lehine olan durum uygulanacaktır.
*Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce haksahibi olan kişilerin durumlarında değişiklik oluncaya kadar, sağlık yardımlarından yararlanma koşulları açısından bu konun hükümleri uygulanmayacaktır.
05-11-2006, 10:46:25
yyln

2925 SAYILI TARIM İŞÇİLERİ SOSYAL SİGORTALAR KANUNU

Tarım işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanlar, istekleri halinde 2925 Sayılı Kanuna göre sigortalı olabilmektedir.
Bu Kanuna göre sigortalı olanlar, her ay için 15 gün üzerinden prim ödeyebilmeleri nedeniyle, prim ödeme gün sayılarını hızla arttrıma imkanları olmamasına karşın, aylık asgari ücret üzerinden 15 günlük prim ödemeleri sonucunda daha az prim ödedikleri gibi, gerekli yaş şartı ile birlikte;

a)15 yıldan beri sigortalı olması,

b) En az 3600 gün prim ödemiş olması,

c) Kurumdan yazılı istekte bulunması,

Halinde emekli maaşına hak kazanabilmektedir.

Askerlik borçlanması ve 2829 sayılı kanun uyarınca yapılan hizmet birleştirmeleri, bu kanuna tabi olarak prim ödeyenlerin prim ödeme gün sayılarını daha kısa sürede tamamlama imaknı da vermektedir.

Görüldüğü üzere, bu kanuna tabi olan sigortalılar, diğer sosyal güvenlik kanunlarına tabi olan kişilerden daha kolay şartlarla emeklilik hakkına sahip olabilmektedir.

1.1.2007 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5510 sayılı Kanunun 106. maddessine göre, 2925 sayılı Kanun 1-5 ile 13-17 maddeleri yürürlükten kalkacağından, 2925 sayılı kanundan faydalanma hakkı ve siteği olan kişilerin, 1.1.2007 tarihinden önce bu kanundan faydalanmak isteğiyle SSK'ya başvurmaları gerekir.
06-11-2006, 21:38:55
yyln

VERGİ İNDİRİMİNDEN FAYDALANANLARIN ERKEN EMEKLİLİĞİ

506 sayılı kanunun 60/C-b maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılardan; ilgili mevzuatı uyarınca, I. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, II. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onsekiz yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, III. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az yirmi yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4400 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar. Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanması dolayısıyla yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık aylığı alanlar Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulabilir.</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmü uyarınca, sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlananlar, diğer sigortalılara nazaran erken emekli olabilmektedirler.

1.1.2007 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5510 sayılı kanunla, vergi indiriminden faydalananların erken emeklilik uygulaması kaldırılacak olup, yerine anılan kanunun 28. maddesiyle;

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının;

a) % 50 ilâ % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4320 gün,

b) % 40 ilâ % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4680 gün,

malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla ikinci fıkranın (a) bendindeki yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Bunlar 94 üncü madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler.</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Çalışma gücündeki kayıp oranı % 40-59 arasında olanlara erken emeklilik hakkı getirilecektir.

Görüldüğü üzere, vergi indiriminden faydalanmaları nedeniyle erken emeklilik hakkını kazanabilecek olan sigortalıların, emeklilik şartları biraz daha ağırlaşacaktır.

Ancak, 5510 sayılı kanunun Geçici 10. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılar hakkında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 60 ıncı maddesinin (C) bendinin (b) alt bendi ve geçici 87 nci maddesine göre işlem yapılır.
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmü uyarınca, 5510 sayılı kanunun yürürlük tarihinden önce sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlananlar, 506 sayılı kanunun 60/C-b ve Geçici 87 maddelerinden faydalanabileceklerdir.

Dolayısyla, vergi indiriminden faydalanma hakkı olduğu halde, bu güne kadar vergi indiriminden faydalanmayan sigortalıların, ilerde bir hak kaybına uğramamaları için, 1.1.2007 tarihinden önce vergiindiriinden faydalanabilmesi için yapması gerekli işlemleri tamamlamaları menfaatlerine olacaktır.
08-11-2006, 21:34:39
yyln

EMEKLİ SANDIĞINDA ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞ OLAN KESENEKLER

5434 sayılı emekli sandığı kanunun 87 ve 88. maddeleri uyarınca, hizmet süresi 5 ila 10 yıl arasında olanların, istifa v.b. nedenlerle keseneklerini almaya hak kazanacak şekilde emekli sandığı ile ilişiği kesilenlerin, 5 yıl içinde kesenek iadesi talebinde bulunmaması halinde, emekli kesenekleri zamanaşımına uğramakta olup, bu kişilerin daha sonra tekrar işe girip bu hizmetini emeklilik süresine saydırabilmesi için, kanunun 102. maddesi uyarınca, zamanaşımına uğramış keseneklerini faizsiz olarak, emeklilik isteğinden ez az 6 ay önce ödemesi gerekmektedir.

5510 sayılı kanunun Geçici-5. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Kesenek veya toptan ödemeleri zamanaşımına uğramış olması nedeniyle hizmetleri tasfiye edilmiş olanların, tasfiye edilmiş süreleri bu Kanuna göre birleştirilecek hizmetlerden kabul edilir.</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

yürürlüğe girmesiyle, kesenek veya toptan ödemeleri zamanaşımına uğramış olanların, bu hizmetlerini ihya etmelerine gerek kalmayacaktır.
12-11-2006, 09:37:36
yyln

İŞ KAZALARINDA İŞVERENİN SORUMLULUĞU

506 sayılı kanunun 26. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">İşverenin sorumluluğu : á àá àá à

Madde 26- (Değişik birinci fıkra : 20/06/1987 3395/2 md.) İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22 nci maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere Kurumca işverene ödettirilir.
(Ek: 29.07.2003 - 4958 / 28 md. Y.T. 06.08.2003) İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmü uyarınca, SSK tarafından sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan sürekli işgöremezlik gelirinin peşin sermaye değeri, işverenden istendiği gibi, her gelir artışında da, artış için hesaplanan peşin sermaye değeri ek davalarla talep edilmektedir.

5510 sayılı kanunun 21. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">
İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu

MADDE 21- İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Buna göre, 5510 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 1.1.2007 tarihinden sonra meydana gelen iş kazalarında, işverenden sadece hesaplanan ilk peşin sermaye değeri istenebilecek, gelir artışları sonucunda hesaplanan peşin sermaye değerleri eskiden olduğu gibi işverenden talep edilemeyecektir.

Ancak, 5510 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden önce meydana gelen iş kazalarına ait gelir artışları ile ilgili olarak hesaplanan peşin sermaye değerlerinin, kanunun yürürlüğe girmesinden sonra da işverenden istenilip istenilmeyeceği konusunun, idarenin bu konudaki uygulamalarına göre, yargı kararları ile çözülebileceği görülmektedir.
13-11-2006, 20:07:12
yyln

İŞ KAZALARINDA ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN SORUMLULUĞU

506 sayılı kanunun 26. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">İş kazası veya meslek hastalığı, 3 üncü bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3 üncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.

(Ek: 24/10/1983-2934/3 md.) Ancak; iş kazası veya meslek hastalıkları sonucu ölümlerde bu Kanun uyarınca hak sahiplerine yapılacak her türlü yardım ve ödemeler için, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kastı veya kusuru bulunup da aynı iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine Kurumca rücu edilemez. á à </td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmü uyarınca, iş kazası üçüncü kişinin kasıt veya kusuru sonucu olmuşsa, yapılan bütün sigorta yardımları, SSK tarafından kastı veya kusuru bulunan üçüncü kişilere rücu edilmektedir.

5510 sayılı kanunun 21. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir. </td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Buna göre, 5510 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 1.1.2007 tarihinden sonra meydana gelen iş kazalarında kastı veya kusuru bulunan üçüncü kişilerden ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlardan, hesaplanan ilk peşin sermaye değerinin yarısı istenebilecektir.
14-11-2006, 19:45:37
yyln

HASTALIK HALİNDE ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN SORUMLULUĞU

506 sayılı kanunun 39. maddesi:
á àá à

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">
Üçüncü kişinin sorumluluğu:á à
Madde 39 -
Kasdı veya suç sayılır hareketi ile sigortalının, eşinin veya çocuğunun hastalanmasına sebep olan kimseye, bu kanun gereğince hastalık sigortasından yapılan her türlü giderler tazmin ettirilir.</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

5510 sayılı kanunun yukarıda yer verilen 21. maddesinde, kasdı veya suç sayılır ifadesi kusuru olarak değiştirilmiştir.
15-11-2006, 19:55:08
yyln

SİGORTA YARDIMLARININ HACZİ

506 sayılı kanunun 121. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">

Madde 121-

Bu kanun gereğince bağlanacak gelir veya aylıklar ve sağlanacak yardımlar, nafaka borçları dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez. á à

(Ek: 29.07.2003 - 4958 / 47 md . Y.T. 06.08.2003) Ancak, yanlış ve yersiz ödendiği anlaşılan her türlü gelir, aylık ve sigorta yardımları 84 üncü maddenin son fıkrası saklı kalmak kaydıyla, ilgililerin sonraki her çeşit istihkaklarından kesilmek suretiyle geri alınır. Kurumun genel hükümlere göre takip hakkı saklıdır. </td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

1479 sayılı kanunun 67. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Sigorta yardımlarının haczedilemiyeceği:
Madde 67 #8211; Bu Kanun gereğince bağlanacak aylıklar, nafaka borçları dışında, haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez.
Ancak, sigortalılara veya hak sahibi kimselerine Kurumca fuzulen ödendiği anlaşılan her türlü aylık yardımlar 55 inci maddenin son fıkrası saklı kalmak kaydiyle, ilgililerin, sonraki her çeşit istihkaklarından, kesilmek suretiyle geri alınır
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Şeklinde olup, sigorta yardımlarının, yanlış, yersiz, fuzlen ödemeler durumu saklı kalmak kaydıyla, haczedilemeyeceği kanunda belirtilmiştir.

Ancak, 5510 sayılı kanunun aşağıda yer verilen 93. maddesinden de anlaşılabileceği gibi, sigorta yardımlarının haczedilmeyeceğine yer verilmemiştir.

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">

MADDE 93- Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. </td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">
17-11-2006, 08:13:05
yyln

SİGORTALI SAYILMAYANLAR (1)

506 sayılı kanunun 3/D maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote"> D) (Değişik : 11/8/1977 - 2100/1 md.) Ev hizmetlerinde çalışanlar (ücretle ve sürekli olarak çalışanlar hariç) </td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

5510 sayılı kanunun 6/c maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">c) Ev hizmetlerinde süreksiz olarak çalışanlar ile ev hizmetlerinde hizmet akdi ile sürekli çalışmasına rağmen, haftalık çalışma sürelerinin 4857 sayılı İş Kanununda belirtilen sürelerden az olması nedeniyle, aylık kazançları prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olanlar,</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Görüldüğü üzere, ev hizmetlerinde süreksiz olarak çalışanlar, yine sigortalı sayılmayacaktır.
Ancak, ev hizmetlerinde ücretle ve sürekli olalarak çalışanlar, 1.1.2007 tarihinden itibaren, 4857 sayılı kanunda berirtilen çalışma sürelerinden daha az çalışması nedeniyle, prime esas kazancı asgari kazançtan daha az olması durumunda, sigortalı sayılmayacaktır.
18-11-2006, 09:20:38
yyln

SİGORTALI SAYILMAYANLAR (2)

506 sayılı kanunun 2. maddesine göre, hizmet akdine dayanarak, bir işvren tarafından çalıştırılanlar, işin kaç kişi ile kaç gün içinde yapılacağı gibi bir kriter dikkate alınmaksızın, sigortalı sayılmıştır.

Ancak, 5510 sayılı kanunun 6/j maddesine göre:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">j) Niteliği itibarıyla bir kişinin bir gün içinde yapabileceği işlerde, yevmiyeli olarak çalışanlar,</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

5510 sayılı kanunun, 4 üncü ve 5 inci maddelere göre sigortalı sayılmayacaktır.
19-11-2006, 08:54:11
yyln

SİGORTALI SAYILMAYANLAR (3)

ZORUNLU TARIM BAĞKUR SİGORTALILIĞI İLE İSTEĞE BAĞLI SSK SİGORTALILIĞI

2926 sayılı kanunun 2, 3 ve 5. madedeleri:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Kapsam:
Madde 2 -(Değişik:24/7/2003-4956/48 md.)
Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik
kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı
olmaksızın 3 üncü maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanlar,
bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar.

Madde 3 - Bu Kanunda geçen;
b) Tarımsal Faaliyette Bulunanlar: Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle
başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim,
yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle
bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler
tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde
faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanları,

Sigortalılığın başlangıcı ve zorunlu oluşu:
Madde 5 - 2 nci madde kapsamına girenler, onsekiz yaşını doldurdukları tarihi takip
eden yılbaşından itibaren sigortalı sayılırlar. Ancak, 7 nci maddede belirtilen süre içinde
kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülükleri kayıt ve tescil
edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlar.(1)
Bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz.
(Ek fıkra:24/7/2003-4956/49 md.) Sigortalıların tescili ile ilgili işlemler, başvurma ve
uymak zorunda oldukları usul ve esaslar yönetmelikle tespit edilir.
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükümlerine göre, tarımda kendi adına iş yapan ve 18 yaşını dolduran kişiler 2926 sayılı kanuna göre sigortalı olmak zorundadır.

Süreksiz olarak tarım işlerinde hizmet akdiyle çalışanların, istekte bulunmaları halinde 2925 sayılı kanuna göre sigortalı olabileeckleri, bu forumda daha önce açıklanmıştı.

5510 sayılı kanunun 6/ı maddesinde:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">ı) Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler,</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Şeklinde olup, buna göre, daha önce isteği halinde 2925 sayılı kanuna göre sigortalı olabilenler, artık anılan yasaya göre sigortalı olamayacaklardır.
2926 sayılı kanuna göre, zorunlu tarım Bağkur sigortalısı olanlar ise; kazancının asgari ücret altında kaldığını belgelemesi halinde, sigortalı sayılmayacaktır.
19-11-2006, 12:48:55
yyln

SİGORTALI SAYILMAYANLAR (4)

1479 sayılı kanunun 24/I-a maddesi

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">
Kanunla ve Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan;
Esnaf ve sanatkarlar ile diğer bağımsız çalışanlardan ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ile gelir vergisinden muaf olanlardan esnaf ve sanatkar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar.</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Bağkur sigortalısı sayılmışlardır.

5510 sayılı kanunun 6/k maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">k) Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciliyle birlikte kanunla kurulu meslek odalarına usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlardan, aylık faaliyet gelirlerinden bu faaliyetine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler,</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmü uyarınca, 1.1.2007 tarihinden itibaren, gelir vergisinden muaf olup, kanunla kurulu meslek odalarına usulüne uygun olarak kayıtlı olan esnaf ve sanatkarlar, gelirlerinin asgari ücretten az olduğunu belgelemeleri halinde, sigortalı sayılmayacaktır.
20-11-2006, 19:37:29
yyln

BAZI SİGORTA KOLLARININ UYGULANACAĞI SİGORTALILAR

MESLEK LİSELERİNDE VEYA YÜKSEK ÖĞRENİMDE İKEN ZORUNLU STAJ YAPAN ÖĞRENCİLER
506 sayılı kanunda, meslek liselerinde veya yüksek öğrenimde iken zorunlu staja tabi olan öğrencilerin, staj süresince ücret alması halinde, sigortalı olup olamayacaklarına açıkça yer verilmemiştir.
SSK'nın bu konudaki uygulaması, "stajları müddetince bir ücret almış olsalar dahi, işyerlerindeki çalışmaları serbest irade beyanı ile değil, ilgili eğitim müesseselerinin statülerinden doğan bir mecburiyete dayandığı cihetle, hizmet akdi ile bağlılık bahis konusu olamayacağından, sigortalı sayılmamaları gerekmektedir." şeklinde olmuştur.

5510 sayılı kanunun 5/b maddesinde;

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tâbi tutulan öğrenciler hakkında ise iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanır ve bu bentte sayılanlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar. </td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmü yer almakta olup, 1.1.2007 tarihinden itibaren, zorunlu staja tabi olan öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanacaktır.

Öte yandan, bahse konu eğitim statülerinde belirtilen staj müddetinden fazla olan çalışmaların, tüm sigorta kollarına tabi olmayı gerektirdiği gözden kaçırılmamalıdır.
21-11-2006, 20:16:21
yyln

SİGORTALI BİLDİRİMİ, TESCİLİ ve İDARİ PARA CEZASI

5510 sayılı kanunun 8. maddesinin,

3. fıkrası:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişiler için; 7 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından itibaren kendi mevzuatlarına göre kayıt veya tescili yapan ilgili kurum, kuruluş ve birlikler veya vergi daireleri sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek, en geç onbeş gün içinde Kuruma vermekle yükümlüdür. Kurum bu bildirimden itibaren bir ay içinde tescili yapılan kişilere, sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin başladığını bildirir.</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

4. fıkrası:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi gereği sigortalı sayılanlar ise, sigortalı işe giriş bildirgesini, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından itibaren, doksan gün içinde Kuruma vermekle yükümlüdürler.</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

6.fıkrası:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">5 inci maddenin (f) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişiler için Türkiye İş Kurumu, işsizlik ödeneğinin fiilen ödenmeye başlandığı tarihten itibaren bir ay içinde, sigortalı işe giriş bildirgesini Kuruma bildirmekle yükümlüdür.</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

şeklinde olup,
3. fıkra, bu günkü Bağkur sigortalılarının bildirimi ( ki, 1.1.2007 tarihinden itibaren, Avukatların 4/b sigortalısı sayılacak olmaları nedeniyle, Baroların bu konudaki bildirim yükümlülüğünü yerine getirebilmesi bakımından şimdiden hazırlık yapması uygun olabilir.)
4. fıkra, bu günkü zorunlu Tarım Bağkur sigortalısının bildirimi,
ile ilgilidir.

Bildirimlerin süresinde yapılmaması halinde, uygulanacak olan idari apra cezaları, kanunun 102 maddesinde şöyle açıklanmıştır.
Sözkonusu kanunun Kurumca verilecek idari para cezaları başlıklı 102/g maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">g) 8 inci maddenin üçüncü ve altıncı fıkralarında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlar ile tüzel kişilere ve 8 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki yükümlülüğü yerine getirmeyen sigortalılara, aylık asgarî ücret tutarında idarî para cezası uygulanır.</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Buna göre, Kurum, Kuruluş, Birlikler, Vergi Dairelerinin, 1.1.2007 tarihinden itibaren, idari para cezası ile karşılaşmamaları bakımından, bildirim yükümlülüğü ile ilgili hazırlıklara başlaması uygun olacaktır.
22-11-2006, 21:56:30
yyln

ÇALIŞTIRILMAK ÜZERE, SOSYAL GÜVENLİK SÖZLEŞMESİ YAPILMAYAN ÜLKELERE GÖTÜRÜLEN TÜRK İŞÇİLERİ

506 sayılı kanunun 85 ve 86. maddeleri:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">
Madde:85-E #8211; (Değişik: 29.07.2003 - 4958 / 39 md. Y.T. 06.08.2003) Bu maddenin (A) bendinin (a) alt bendinde belirtilen koşullar sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerin yurtdışındaki işyerlerinde çalışmak üzere giden Türk işçileri için aranmaz. Bu maddenin (D) bendinin (a), (b) ve (c) alt bentlerine göre isteğe bağlı sigortalılığı sona eren sigortalının, yeniden isteğe bağlı sigortaya devam edebilmesi için tekrar yazılı müracaatta bulunması şarttır.

Madde:86(Ek 29.07.2003 - 4958 / 40 md. Y.T. 01.09.2003)Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerin yurtdışındaki işyerlerinde çalışmak üzere giden Türk işçilerine istekleri halinde 85 inci madde hükümleri uygulanır.</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Görüldüğü üzere, sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelere çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçilere, istek halinde isteğe bağlı sigorta hükümleri uygulanmaktadır. İsteğe bağlı sigort primi ise % 30'dur.

5510 sayılı kanunun 10. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Sigortalıların işleri nedeniyle geçici olarak yurt dışında bulunmaları

MADDE 10- 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalıların işverenleri tarafından geçici görevle yurt dışına gönderilmeleri, (c) bendinde sayılan sigortalıların mevzuatlarında belirtilen usûle uygun olarak yurt dışına gönderilmeleri veya (b) bendinde sayılanların sigortalılığa esas çalışması nedeniyle yurt dışında bulunmaları halinde, bu görevleri yaptıkları sürece, sigortalıların ve işverenlerin sosyal sigortaya ilişkin hak ve yükümlülükleri devam eder.

Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce çalıştırılmak üzere bu ülkelere götürülen Türk işçileri de bu Kanunun uygulanmasında geçici görevle yurt dışına gönderilmiş sayılır.
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Buna göre, 1.1.2007 tarihinden itibaren, Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce çalıştırılmak üzere bu ülkelere götürülen Türk işçileri, istek şartı kaldırılıp, geçici görevle yurtdışına gönderilmiş sayılarak, sigortalı olmaları gerekecektir.Prim oranı da % 33,5 ila 39 arasında olacaktır.
23-11-2006, 20:56:56
yyln

İŞVERENİN, BİLDİRİLMEYEN SİGORTALILARLA İLGİLİ SORUMLULUĞU

506 sayılı kanunun 10. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Bildirilmeyen sigortalılar için yapılacak işlem:á à

á àMadde 10-

Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde Kuruma bildirilmemesi halinde bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde ilgililerin sigorta yardımları Kurumca sağlanır.

Sigortalı çalıştırmaya başlandığı Kuruma bildirilmiş veya bu husus Kurumca tespit edilmiş olmakla beraber, yeniden işe alınan sigortalılardan, süresi içinde Kuruma bildirilmeyenler için de, iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde gerekli sigorta yardımları Kurumca sağlanır.

á àAncak, yukarıdaki fıkralarda belirtilen sigorta olayları için Kurumca yapılan ve ilerde yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile, gelir bağlanırsa bu gelirlerin 22 nci maddede sözü geçen tarifeye göre hesabedilecek sermaye değerleri tutarı, 26 ncı maddede yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir. á à
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmü, özellikle iş kazalarında uygulanmakta olup, işveren tarafından SSK'ya bildirilmeyen sigortalının iş kazasına uğraması halinde, Kurumca yapılan tüm masraflar ve gelir bağlanırsa, peşin sermaye değeri ile ilerde gelir artışı olduğunda, bununla ilgili ek peşin sermaye değerleri, kanunda yer almamakla birlikte, yargı kararlarına göre, işveren ve sigortalının kusur durumları da dikkate alınarak, tazminat tavan sınırı aşmamak üzere,işverene ödettirilmektedir.

5510 sayılı kanunun 23. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk

MADDE 23- Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri tutarı, 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olduğu halde, 8 inci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen süre içerisinde bildirimde bulunmayanlara, bildirimde bulunulmayan sürede meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenmez. </td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmünü içermekte olup, 1.1.2007 tarihinden sonra, ilk peşin sermaye değeri dışında,gelir artışı nedeniyle ek peşin sermaye değerleri artık işverenden istenemeyecektir.
24-11-2006, 20:32:58
yyln

EMZİRME YARDIMI

506 sayılı kanunun 47. ve 48 maddeleri:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Emzirme yardımı:

Madde 47 -

Sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması dolayısıyla sigortalı erkeğe, çocuğun ölü doğmaması şartıyla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca onanacak tarifeye göre her çocuk için bir emzirme yardımı yapılır.

Analık yardımlarından yararlanma şartları:

Madde 48 -

Analık sağlık yardımları ile emzirme yará àdımlarından veyahut maktu gebelik ve doğum para yará àdımlarından yararlanabilmek için:

A) Sigortalı kadın için, doğumdan önceki bir yıl içinde en az 90 gün analık sigortası primi ödenmiş olması,

B) Sigortalı erkek için doğumdan önceki bir yıl içinde en az 120 gün analık sigortası primi ödenmiş olması ve sigortalının doğum yapan kadınla doğumdan önce evlenmiş bulunması,
şarttır.
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmü uyarınca, 50,00 YTL emzirme yardımı verilmektedir.

5510 sayılı kanunun 16. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde sağlanan haklar
MADDE 16- İş kazası veya meslek hastalığı halleri nedeniyle sağlanan haklar şunlardır:
...
Sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, çocuğun yaşaması şartıyla doğumdan sonraki altı ay süresince her ay, doğum tarihinde geçerli olan asgarî ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği verilir.
Emzirme ödeneğine hak kazanan sigortalılardan 9 uncu maddeye göre sigortalılığı sona erenlerin, bu tarihten başlamak üzere üçyüz gün içinde çocukları doğarsa, sigortalı kadın veya karısı analık sigortası haklarından yararlanacak sigortalı erkek, doğum tarihinden önceki onbeş ay içinde en az üç ay prim ödenmiş olması şartıyla emzirme ödeneğinden yararlandırılır.
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmü uyarınca, emzirme ücretleri önemli bir oranda artacağı gibi, 1.1.2007 tarihinden itibaren, bağkur (4/b sigortalısı) ve emekli sandığı (4/c) sigortalıları da bu yaardımdan faydalanabilecektir.
27-11-2006, 22:25:09
yyln

GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK ÖDENEĞİ

506 sayılı kanunun 37. ve 49. maddelerine göre, hastalık ve analık halinde geçici iş göremezlik ödeneğine hak kazanılabilmesi için, 120 gün prim ödeme şartı bulunmaktadır.

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Geçici iş göremezlik ödeneği:á àá àá àá à

Madde 37-

Hastalık sebebiyle geçici iş göremezliğe uğrayan sigortalılardan geçici iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az 120 gün hastalık sigortası primi ödemiş bulunanlara, geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak ve 18 ayı geçmemek üzere, her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verilir.

Ancak, hastalık halinde geçici iş göremezlik ödeneği verilebilmesi için, Kurumca tayin ve tesbit olunan hekim veya sağlık kurullarından dinlenme raporu alınmış olması şarttır.
Geçici iş göremezlik ödeneği :á àá àá àá àá à
á à
Madde 49 -

(Değişik : 29.07.2003 - 4958 / 32 md. Y.T. 06.08.2003) Kendisi için doğumdan önceki bir yıl içiná à de en az 120 gün analık sigortası primi ödenmiş bulunan sigortalı kadının analığı halinde, doğumdan önceki ve sonraki sekizer haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise, doğumdan önceki sekiz haftaya iki haftalık süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verilir. á à

(Ek : 29.07.2003 - 4958 / 32 md. Y.T. 06.08.2003) Kadın sigortalının isteği ve doktorun onayı ile doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışılması halinde, çalışılan süreler kadın sigortalının doğum sonrası sürelerine eklenir.
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

5510 sayılı kanunun 18. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Geçici iş göremezlik ödeneği

MADDE 18- Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla;

a) İş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için,

b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalıların hastalık sebebiyle iş göremezliğe uğraması halinde, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için,

c) Sigortalı kadının analığı halinde, doğumdan önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla, doğumdan önceki ve sonraki sekizer haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise doğumdan önceki sekiz haftalık süreye iki haftalık süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için,

d) Sigortalı kadının isteği ve hekimin onayı ile doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışılması halinde, doğum sonrası istirahat süresine eklenen süreler için,

geçici iş göremezlik ödeneği verilir.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara hastalıkları halinde geçici iş göremezlik ödeneği, genel sağlık sigortası dahil prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olması şartıyla yatarak tedavi süresince veya yatarak tedavi sonrası bu tedavinin gereği olarak istirahat raporu aldıkları sürede ödenir.

İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17 nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının üçte ikisidir. Ancak geçici iş göremezlik ödeneğinin güncellenmemiş tutarı, sigortalının ödenek hesabına esas alınan döneme ilişkin kazanç üzerinden vergi, sosyal sigorta, genel sağlık sigortası ve işsizlik sigortası primleri kesintileri sonrası hesaplanan günlük net kazancını geçemez.

Sigorta prim ve ödeneklerinin hesabına esas tutulacak günlük kazançların alt sınırında meydana gelecek değişikliklerde, yeniden tespit edilen alt sınırın altında bir günlük kazanç üzerinden ödenek almakta bulunanların veya almaya hak kazanmış veya kazanacak olanların bu ödenekleri, günlük kazançlarının alt sınırındaki değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak değiştirilmiş günlük kazançların alt sınırına göre ödenir.

Bir sigortalıda iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinden birkaçı birleşirse, geçici iş göremezlik ödeneklerinden en yükseği verilir.

Geçici iş göremezlik ödenekleri, toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleri ile kamu idarelerinin işverenleri tarafından Kurumca belirlenen usûl ve esaslara göre Kurum adına sigortalılara ödenerek, daha sonra Kurum ile mahsuplaşmak suretiyle tahsil edilebilir.

Geçici iş göremezlik ödeneklerinin ödeme zamanı ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Buna göre, geçici iş göremezlik ödeneğine hak kazanılabilmesi için prim ödeme gün sayısı, 120 den 90'a düşmektedir.
Öte yandan, 4/b ( bağkur) sigortalıları da, 1.1.2007 tarihinden itibaren, hastalıkları halinde, yatarak tedavide ve yatarak tedaviyi takiben aldıkları istirahatlerde, geçici iş göremezlik ödeneği alabileceklerdir.
28-11-2006, 22:47:27
yyln

CENAZE YARDIMI

506 sayılı kanunun 103. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Cenaze masrafı karşılığı:

Madde 103 -

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı ile sigortalı olarak çalışmakta veya malûllük yahut yaşlılık aylığı almakta iken veyahut sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldığı tarihten bir yıl geçmeden ölen sigortalının ailesine, Bakanlar Kurulunca tesbit edilecek tarife üzerinden cenaze masrafı karşılığı ödenir.
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmü uyarınca, 218.65 YTL cenaze yardımı ödenmektedir.

5510 sayılı kanunun 37. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">
İş kazası veya meslek hastalığı sonucu veya sürekli iş göremezlik geliri, malûllük veya yaşlılık aylığı almakta iken veya kendisi için en az 360 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olup da ölen sigortalının hak sahiplerine, asgarî ücretin üç katı tutarında cenaze ödeneği ödenir. Cenaze ödeneği, sırasıyla sigortalının eşine, yoksa çocuklarına, o da yoksa ana babasına, o da yoksa kardeşlerine verilir.
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Şeklinde olup, değişen hususlar şöyledir.
1.1.2007 tarihinden önce, sigortalı veya sigortalının çalıştığı işten ayrıldığı tarihten itibaren 1 yıl içinde vefat etmesi halinde, 1 gün bile prim ödemiş olsa, cenaze yardımı ödenebilirken, bu tarihten sonra, 360 gün prim ödeme şartını yerine getiren sigortalının vefatı halinde hak sahiplerine cenaze yardımı ödenebilecektir.

Ancak, 1.1.2007 tarihinden itibaren, cenaze yardımı asgari ücretin üç katına yükseltilmiştir.
29-11-2006, 20:44:58
yyln

EVLENME YARDIMI

506 sayılı kanunun Ek: 12. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">EK MADDE 12- (29/06/1978 - 2167/14 md. ile gelen ek 3 üncü madde hükmü olup madde numarası teselsül ettirilmiştir.)

Sigortalının ölümünden dolayı aylık ve gelir almakta olan hak sahibi kız çocuklarına evlenmeleri halinde bir defaya mahsus olmak üzere aylık veya gelirlerinin iki yıllık tutarı evlenme yardımı olarak verilir.

İki yıl içerisinde meydana gelen boşanma veya dul kalma halinde bu süre için tekrar aylık veya gelir ödenmez.
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

5510 sayılı kanunun 37. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Evlenme ve cenaze ödeneği

MADDE 37- Evlenmeleri nedeniyle 34 üncü maddeye göre bağlanan gelir veya aylıkları kesilmesi gereken eş veya çocukların, evlenmeleri ve talepte bulunmaları halinde almakta oldukları aylık veya gelirlerinin bir yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak peşin ödenir. Evlenme ödeneği alan hak sahibinin aylığının kesildiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde boşanması halinde, bir yıllık sürenin sonuna kadar gelir veya aylık bağlanmaz.

Evlenme ödeneği verilmesi halinde, diğer hak sahiplerinin aylık veya gelirleri evlenme ödeneği verilen sürenin bitimini takip eden ödeme döneminden itibaren 34 üncü maddeye göre yeniden belirlenir.
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Buna göre, evlenme yardımı, 2 yıllık maaş tutarından 1 yıllık maaş tutarına indirilmiştir. Ancak, evlenme yardımı, 1.1.2007 tarihinden itibaren, sadece gelir veya aylık alan kız çocuklarına değil, gelir veya aylık alan eş ve erkek çocuğa da ödenebilecektir.
30-11-2006, 19:58:35
yyln

506 sayılı kanunda, uzun vadeli sigorta kollarında üçüncü kişilerin sorumluluğu konusu düzenlenmemiştir.

5510 sayılı kanunun 39. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Uzun vadeli sigorta kolları bakımından üçüncü kişinin sorumluluğu

MADDE 39- Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl kalan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir.

Malûllük veya ölüm hali, kamu görevlilerinin veya er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan aylıklar için Kurumca, kurumuna veya ilgililere rücû edilmez.
</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">
03-12-2006, 18:04:42
yyln

BAĞKUR'DA GERİYE DOĞRU HİZMET BORÇLANMASI

2.8.2003 tarihli resmi gazetede yayınlanan 4956 sayılı kanunun geçici 18. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">GEÇİCİ MADDE 18.- Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 4.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 4.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.4.1982-4.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49 uncu ve ek 15 inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. </td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Bağkur sigortalısı olması grektiği halde, 04.10.2000 tarihine kadar kaydını yaptırmamış olanlar, 4956 sayılı kanunun yukarıda yer alan hükmü uyarınca, 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kaydı olan sürelerini, borçlanarak hizmetten saydırabilmişlerdir. 4956 sayılı kanunun geçici 18 maddesi uyaırnca son başvuru tarihi 03.02.2004 olduğundan o tarihten sonra başvuranların kaydı. 04.10.2000 tarihi ile yapılması gerekmiştir.

5510 sayılı kanunun geçici 8. madesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">1479 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri

GEÇİCİ MADDE 8- 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık niteliği taşıdığı halde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların sigortalılık hak ve yükümlülüğü, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren iki yıl içinde kayıt ve tescil yaptırmadıkları takdirde düşer.

</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmü uyarınca, geçmişte bağkur sigortalısı niteliği taşıdığı halde, daha önce kayıt ve tescilini yaptırmayanların, bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren 2 yıl içinde kayıt ve tescili yaptırmadıkları takdirde, hak ve yükümlülükleri düşer denilmek suretiyle, bu durumda olan kişilere, 04.10.2000 tarihinden önceki bağkur sigortalılığını gerektiren çalışmaları için, 2 yıl içinde kayıt ve tescil yaptırma hakkı tanınmıştır.
05-12-2006, 19:11:38
yyln

SİGORTALILIK HALLERİNİN BİRLEŞMESİ

Yürülükte olan kanunlara göre, bir kişi birden fazla işte çalışması ve çalıştığı her iş için ayrı bir sosyal güvenlik kurumu tarafından sigortalanması gerektiğinde, SSK, Bağkur ve Emekli Sandığı Kanunlarına bakılarak, hangi Kurumun sigortalısı olması gerektiği tespit edilmektedir.
Emeklilik aşamasında ise, 2829 sayılı kanun uyarınca, hangi kurumdan emekli olacağı belirlenmektedir.Bu kanuna göre, son yedi yılda hizmetin en fazla geçtiği Kurum, yaşlılık aylığını bağlaması gerekmektedir.

1.1.2007 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5510 sayılı kanunun 53. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Sigortalılık hallerinin birleşmesi

MADDE 53- Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık nedenlerinden birden fazlasına aynı anda tâbi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.

Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık halleri ile 5 inci maddenin (a) ve (e) bentlerine tâbi sigortalılık hallerinin çakışması halinde, 4 üncü madde kapsamında sigortalı sayılır ve birinci fıkra hükmü uygulanır.

Sigortalının, bu madde hükmüne göre sigortalı sayılması gereken sigortalılık halinden başka bir sigortalılık hali için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler birinci fıkraya göre esas alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve esas alınan sigortalılık halinde geçmiş kabul edilir.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilk defa sigortalı sayılanlardan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinden birden fazlasına tâbi olarak çalışmış olanların aylık bağlanma taleplerinde, en son sigortalı sayıldığı tarihten geriye doğru en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık hali esas alınır.</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmü uyarınca, 1.1.2007 tarihinden sonra ilk defa sigortalı olanların aylık bağlama taleplerinde, 4/a (SSK) 4/b(Bağkkur) ve 4/c (Emekli Sandığı) sigortalılıkların hangisi daha fazla ise, ona göre maaş bağlanacaktır.

Kanunun bu hükmüne göre, bir kişinin birden fazla işte 4/a sigortalısı olarak veya birden fazla 4/b veya 4/c sigortalısı olarak çalışabileceği kabul edilmiş iken, 4/a sigortalısı olan kişinin aynı zamanda 4/b sigortalısı olması gereken bir iş yaptığında, neden 4/b sigortalısı veya aynı şekilde 4/c sigortalısı olamadığını anlamak da mümkün değildir.

Öte yandan, 1.1.2007 den sonra da, kişinin SSK'lı mı? Bağkur'lu mu? yoksa Emekli Sandığı sigortalısı mı? olduğuna dair bu güne dair davaların, şekil değiştirerek, 4/a mı? 4/b mi? yoksa 4/c sigortalısı mı? olacağı şeklinde devam edebileceği gözükmektedir.

Acaba, üç sosyal güvenlik kurumu, tek kurum haline getirilmedi mi?
05-12-2006, 19:11:38
yyln

SİGORTALILIK HALLERİNİN BİRLEŞMESİ

Yürülükte olan kanunlara göre, bir kişi birden fazla işte çalışması ve çalıştığı her iş için ayrı bir sosyal güvenlik kurumu tarafından sigortalanması gerektiğinde, SSK, Bağkur ve Emekli Sandığı Kanunlarına bakılarak, hangi Kurumun sigortalısı olması gerektiği tespit edilmektedir.
Emeklilik aşamasında ise, 2829 sayılı kanun uyarınca, hangi kurumdan emekli olacağı belirlenmektedir.Bu kanuna göre, son yedi yılda hizmetin en fazla geçtiği Kurum, yaşlılık aylığını bağlaması gerekmektedir.

1.1.2007 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5510 sayılı kanunun 53. maddesi:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">Sigortalılık hallerinin birleşmesi

MADDE 53- Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık nedenlerinden birden fazlasına aynı anda tâbi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.

Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık halleri ile 5 inci maddenin (a) ve (e) bentlerine tâbi sigortalılık hallerinin çakışması halinde, 4 üncü madde kapsamında sigortalı sayılır ve birinci fıkra hükmü uygulanır.

Sigortalının, bu madde hükmüne göre sigortalı sayılması gereken sigortalılık halinden başka bir sigortalılık hali için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler birinci fıkraya göre esas alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve esas alınan sigortalılık halinde geçmiş kabul edilir.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilk defa sigortalı sayılanlardan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinden birden fazlasına tâbi olarak çalışmış olanların aylık bağlanma taleplerinde, en son sigortalı sayıldığı tarihten geriye doğru en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık hali esas alınır.</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Hükmü uyarınca, 1.1.2007 tarihinden sonra ilk defa sigortalı olanların aylık bağlama taleplerinde, 4/a (SSK) 4/b(Bağkkur) ve 4/c (Emekli Sandığı) sigortalılıkların hangisi daha fazla ise, ona göre maaş bağlanacaktır.

Kanunun bu hükmüne göre, bir kişinin birden fazla işte 4/a sigortalısı olarak veya birden fazla 4/b veya 4/c sigortalısı olarak çalışabileceği kabul edilmiş iken, 4/a sigortalısı olan kişinin aynı zamanda 4/b sigortalısı olması gereken bir iş yaptığında, neden 4/b sigortalısı veya aynı şekilde 4/c sigortalısı olamadığını anlamak da mümkün değildir.

Öte yandan, 1.1.2007 den sonra da, kişinin SSK'lı mı? Bağkur'lu mu? yoksa Emekli Sandığı sigortalısı mı? olduğuna dair bu güne dair davaların, şekil değiştirerek, 4/a mı? 4/b mi? yoksa 4/c sigortalısı mı? olacağı şeklinde devam edebileceği gözükmektedir.

Acaba, üç sosyal güvenlik kurumu, tek kurum haline getirilmedi mi?
06-12-2006, 21:46:27
yyln

BAĞKUR EMEKLİSİNİN SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİ ÖDEYEREK FAALİYETİNE DEVAM ETMESİ

Bu forumda daha önce şöyle yazmıştım:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">5510 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte, yasadan önce emekli olan avukatlar, yasanın 30.80.81 ,87 ve geçici 10 maddeleri uyarınca, sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekmekedir.
Sosyal güvenlikdestek primi maaştan kesinti şeklinde olacaktır. Ödenecek prim ise, asgari ücretten veya işyerinde sigortalı çalıştırıyorsa bu sigortalıların aylık kazancı en yükseğinden az olmamak üzere, % 33,5 oranında olacaktır.
80. madde uyarınca çıkarılması gereken yönetmelikle bu konunun daha iyi anlaşılabileceğini düşünüyorum.
Şunu da söyleyebilirm ki, her yasa çıkarken olduğu gibi , nasıl olsa bana birşey olmaz diye düşünülerek, fazla bir ses çıkmadı ama yeni yılla birlikte çıkacak sesleri şimdiden duyar gibiyim</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Nitekim, yeni yıl yaklaştıkça, sesler de yükselmeye ve medyada yer alamaya başladı.
Şu anda medyada yükselen seslerden biri, Bağkur emeklililerinin SGD Primi ödeyerek faaliyetine devam etmesiyle ilgilidir.

Seslerin neden bu kadar yükseldiğini anlamak için, öncelikle durumun net rakamlarla ortaya konulması uygun olacaktır.

Şöyle ki;
Halen yürürlükte olan yasaya göre, Bağkur emeklilileri, eğer bağkur'luluğunu gerektiren işine devam etmek istiyorsa, emekli maaşından % 10 oranında SGD Primi kesilmektedir. Örneğin emekli maaşı 600,00 YTL ise, emekli maaşından 60,00 YTL kesilir.

1.1.2007 tarihinde bu durum değişecektir.Daha önce de açıkladığımız gibi, bağkur emeklisi, faaliyetine devam etmek isterse, asgari-azami ücret arasından beyan edeceği kazancından, % 33.5- 39 oranında SGDP primi ödemesi gerekecektir.
Ancak, Bağkur emeklisi, eğer işyerinde sigortalı çalıştırıyorsa, bu işyerinde en yüksek ücretle çalıştırdığı sigortalının ücretinden daha az kazanç beyan edemeyecektir.

Örnek gösterilen bağkur sigortalısı, işyerinde 3.000,00 YTL ücretle sigortalı çalıştırıyorsa, kendi kazancını da en az 3.000.00 YTL göstermesi gerekecektir. Bu durumda da, ödemesi gereken SGD Primi 3.000.00 * 0.395=1.185.00 YTL den az olmayacaktır.

Özetle, 600,00 YTL emekli maaşı alıp, 1.185.00 YTL SGD Primi ödeyecektir. Başka bir deyişle, kayıtlara göre, emekli olarak görünse de, gerçekte emekli aylığı alan değil, prim ödeyen kişi olacaktır.

Öte yandan, bu bağkur emeklisinin birden fazla işyeri varsa, (5510/80. madde hükmüne göre, net olarak anlaşılmamakla birlikte) birden fazla işle ilgili kazançları ayrı ayrı dikkate alınması gerekbilir ki, bu durumda ödencek SGD Primi daha da fazla olabilecektir.

İşte, bu durum kanun çıkmadan önce de belliydi. Ama, nedense sesler şimdi yükselmeye başladı.
06-12-2006, 21:46:27
yyln

BAĞKUR EMEKLİSİNİN SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİ ÖDEYEREK FAALİYETİNE DEVAM ETMESİ

Bu forumda daha önce şöyle yazmıştım:

Alıntı:

<b id="quote">quote:</b id="quote"><table border="0" id="quote"><tr id="quote"><td class="quote" id="quote">5510 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte, yasadan önce emekli olan avukatlar, yasanın 30.80.81 ,87 ve geçici 10 maddeleri uyarınca, sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekmekedir.
Sosyal güvenlikdestek primi maaştan kesinti şeklinde olacaktır. Ödenecek prim ise, asgari ücretten veya işyerinde sigortalı çalıştırıyorsa bu sigortalıların aylık kazancı en yükseğinden az olmamak üzere, % 33,5 oranında olacaktır.
80. madde uyarınca çıkarılması gereken yönetmelikle bu konunun daha iyi anlaşılabileceğini düşünüyorum.
Şunu da söyleyebilirm ki, her yasa çıkarken olduğu gibi , nasıl olsa bana birşey olmaz diye düşünülerek, fazla bir ses çıkmadı ama yeni yılla birlikte çıkacak sesleri şimdiden duyar gibiyim</td id="quote"></tr id="quote"></table id="quote">

Nitekim, yeni yıl yaklaştıkça, sesler de yükselmeye ve medyada yer alamaya başladı.
Şu anda medyada yükselen seslerden biri, Bağkur emeklililerinin SGD Primi ödeyerek faaliyetine devam etmesiyle ilgilidir.

Seslerin neden bu kadar yükseldiğini anlamak için, öncelikle durumun net rakamlarla ortaya konulması uygun olacaktır.

Şöyle ki;
Halen yürürlükte olan yasaya göre, Bağkur emeklilileri, eğer bağkur'luluğunu gerektiren işine devam etmek istiyorsa, emekli maaşından % 10 oranında SGD Primi kesilmektedir. Örneğin emekli maaşı 600,00 YTL ise, emekli maaşından 60,00 YTL kesilir.

1.1.2007 tarihinde bu durum değişecektir.Daha önce de açıkladığımız gibi, bağkur emeklisi, faaliyetine devam etmek isterse, asgari-azami ücret arasından beyan edeceği kazancından, % 33.5- 39 oranında SGDP primi ödemesi gerekecektir.
Ancak, Bağkur emeklisi, eğer işyerinde sigortalı çalıştırıyorsa, bu işyerinde en yüksek ücretle çalıştırdığı sigortalının ücretinden daha az kazanç beyan edemeyecektir.

Örnek gösterilen bağkur sigortalısı, işyerinde 3.000,00 YTL ücretle sigortalı çalıştırıyorsa, kendi kazancını da en az 3.000.00 YTL göstermesi gerekecektir. Bu durumda da, ödemesi gereken SGD Primi 3.000.00 * 0.395=1.185.00 YTL den az olmayacaktır.

Özetle, 600,00 YTL emekli maaşı alıp, 1.185.00 YTL SGD Primi ödeyecektir. Başka bir deyişle, kayıtlara göre, emekli olarak görünse de, gerçekte emekli aylığı alan değil, prim ödeyen kişi olacaktır.

Öte yandan, bu bağkur emeklisinin birden fazla işyeri varsa, (5510/80. madde hükmüne göre, net olarak anlaşılmamakla birlikte) birden fazla işle ilgili kazançları ayrı ayrı dikkate alınması gerekbilir ki, bu durumda ödencek SGD Primi daha da fazla olabilecektir.

İşte, bu durum kanun çıkmadan önce de belliydi. Ama, nedense sesler şimdi yükselmeye başladı.

Bu konudaki bir sayfada 40 ileti göster

Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Saat: 14:16:43 .

Hukuki NeT