Saygıdeğer avukat arkadaşlar;

Saygıdeğer avukat arkadaşlar; Konu biraz karışık olduğundan konu ile ilgili prosedürü ayrıntılı yazmam gerekiyor. Başhekim yardımcılığı yaptığım bir dönemde, haksız ve suçsuz yere bir davaya sanık olarak dahil edildim. Şu anda Ağır Ceza Mahkemesinde sanık olarak yargılanmam maalesef halen devam etmektedir.
Konu;
Yanık tedavisinde kullanılan bir medikal malzemenin hasta tarafından kullanabilmesi için üç uzman hekim raporunun tanzim edilmesi ve akabinde de doğal olarak onay mercisi tarafından imzalanıp mühürlenmesidir. Her ne kadar bu raporlar için zaman zaman Sağlık Kurulu Raporu şeklinde telafuz edilse de, gerçekte aciliyet arz eden durumlarda tanzim edilen bu üç uzman hekim raporları tanzim edilirken herhangi bir heyet toplanmamaktadır (Üç uzman hekim raporları= yanık yara bakım ürünleri, işitme cihazları, ortopedi titanyum protezler, tekerlekli sandalyeler vs gibi medikal malzemeler, uzun süreli istirahat raporları, ilaç raporları vs..gibi durumlarda tanzim edilmektedir).Müsaadenizle bütün hastanelerde uygulanan Üç Uzman Hekim Raporu ile ilgili fiili prosedürü size arz edeyim:
1) Hasta sağlık karnesi ile ( o zamanlar sağlık karneleri tedvülde idi) ilgili branş poliklinigine gider muayene olur.
2) Aynı ilgili branş doktoru teşhisi koyar, tedavisi için gerekli bilgileri ön rapor kağıdına kendi el yazısıyla karar şeklinde yazar ve heyet sekreterliğine gönderir.
3) Heyet sekreterliği, uzman hekimlerin imzalarına sunulması üzere iki nüsna imzasız rapor kağıdını tanzim eder. Bu iki nüshada hasta ile ilgili teşhis, klinik bulgular, tedavi, kanaat ve kimlik bilgileri mevcuttur. Bu iki nüsha ile beraber muayene eden ilk doktorun el yazısının bulunduğu gerekçeli ön rapor kağıdını da iliştirerek imzalara gönderir.
4) İlk imzayı, poliklinikte muayene eden ilgili branş doktoru atar.
5) Akabinde, hasta ve/veya hasta sahibi tarafından diğer iki doktorun imzalarının atılması için bulundukları polikliniklerde imzaya sunulur.
6) Üç uzman hekimin imza işlemleri bittikten sonra kağıt onay merciine gelir. Onay mercii kağıdı şeklen inceler, eksiklik yoksa nihayet imzalayayıp mühürler.
7) Evraklar heyet sekreteryasına tekrar gider, raporlara protokol numarası verildikten sonra iki nüshadan biri, hasta ve/veya hasta sahibine verilerek rapor işlemi tamamlanır.
8) Hasta ve/veya hasta sahibi, ilk muayene olduğu ilgili branş polikliniğe tekrar giderek rapora ait medikal reçetesini yazdırarak hastaneden ayrılır.
Yukarıda arz etmeye çalıştığım prosedür günümüzde de halen bu fiiliyatla işlemektedir.Bu raporların tanzimi esnasında, yukarıdaki 1. ve 2. maddelerde bahsi geçen "birinci iimza sahibi yani ilgili branş uzmanı" nın mesleğe yakışmayan hukuk dışı davranışları söz konusu olmuştur. Şöyle ki; ortada hasta olmadan, hayali teşhis , tedaviler üretilip medikal firmalarıyla işbirliği yaparak kanun dışı yollarla maddi menfaat elde etmiştir.
Raporlardaki onay imzalarıma karşılık iddia makamınca yapılan suçlama:
"Şahısı görmeden ve muayene etmeden, teşhise konu herhangi bir rahatsızlığı bulunmadığı halde raporu imzalayarak onaylamak suretiyle gerçek dışı SAĞLIK KURULU raporu verdiniz. Tanzim edilen gerçek dışı SAĞLIK KURULU raporu sayesinde kamuyu zarara uğrattınız." şeklindedir.
Öncelikle ben bir pratisyen hekimim. Kaldı ki bir çok hastanede onay merciisi yani baştabip yardımcısı, değil doktor bir eczacı veya bir diş hekimi olabilmektedir. Bir muhalefet durumunda; hukuken onların yetkisi, sorumluluğu, hatta rapor içeriği olarak dikkat etmesiı gereken şeyler ne ise, benim de sorumluluğum, yetkim veya içerik olarak dikkat etmem gereken hususlar hukuken aynı ölçüde ele alınması gerekmez mi?. Bunlardan yola çıkarak, onay veren mercii'nin hastayı görmesi , muayene etmesi, teşhis veya tedaviye müdahil olması hukuken caiz midir? Benim durumumdaki bir onay mercii'nin yukarıdaki suçlamada olduğu gibi tıbbi bir heyetin içinde olabilmesi hukuken ve tıbben mümkün müdür?
Böyle muhalefetlerin oluştuğu durumlarda ONAY MERCİİ' nin tıbbi ve hukuki sorumluluğu nedir?
Emsal niteliği oluşturabilecek;
Yargıtay' ın bozduğu kararlar var mıdır?
Bilirkişi raporları ve mahkeme kararları var mıdır?
Teşekkürler.

Soru sadece avukatlara mı yöneltilmiş yoksa biz de düşüncemizi belirtebilir miyiz?

Alıntı:

---

Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı

Soru sadece avukatlara mı yöneltilmiş yoksa biz de düşüncemizi belirtebilir miyiz?

---

Tabi ki. Yorumlarınızı bekliyorum.

Onay merciinin tıbbı yönden sorumluğunu bilemeyiz ancak hukuki yönden sorumluğu olduğunu düşünüyorum.

Kuşkusuz rapor, onay merciine gelinceye kadar üç uzman hekimin imzasından geçtiğinden bunlar da olaydan müşeterek olarak sorumludurlar.

Yukarıdaki açıklamalara göre hastayı muayene edip teşhis koyan ve tedavisini düzenleyerek kullanması gerekli tıbbi malzemeler hakkında rapor düzenleyen ilk uzman hekim ile bu hekimin raporunun doğru olduğu yönünde imzalar koyan diğer iki uzman hekimin de olayda sorumlulukları olduğuna kuşku yok.

Yargılanmakta olduğunuz davada bunların da sizinle birlikte yargılandıklarına hiç kuşkum yok.

Buradan hastayı muayene eden ilk hekimin koyduğu teşhis ve tedavi ile kullanması gerekli tıbbi malzemeleri raporunda belirttiği, raporda imzası olan diğer iki uzmanın ise hastayı ayrıca ve tekrar muayene etme zorunlulukları bulunmasına rağmen bundan herhangi bir sebeple imtina ederek önlerine gelen raporu belki de hastayı dahi görmeden imzaladıkları sonucunu çıkartıyorum.

Olayda bahsi geçen ilk hekimin asılsız raporlar düzenleyerek kamuyu zarara uğrattığının bilinmesine rağmen bu hekimin düzenlediği tüm raporlara kuşku ile bakarak iyice araştırmak yerine sorgusuz sualsiz raporu imzalayan diğer iki uzman ile onay merciinin hukuki ve cezai sorumlulukları olduğu düşüncesindeyim.

Şu da var ki, onay mercii yani siz, savunmanızda pratisyen olduğunuzu da vurgulayarak konunun uzmanlık gerekirdiğini, önünüze gelen bu tür raporları onaylamak dışında başka bir seçeneğinizin olmadığı iddiasında bulunabilirsiniz.

Buna rağmen özellikle de davaya konu olan raporu onaylamadan önce ilk hekimin bu tür yolsuzluklar yaptığı bilgisine sahip idiyseniz ve bu durum kanıtlanabilirse diğer hekimlerle birlikte ceza almanızı kaçınılmaz görüyorum.

İlk hekim üzerinde bu tür şüphe ve iddialar olduğu bilinmekte iken sorgusuz sualsiz önünüze gelen raporu onaylamak yerine durumu başhekimliğe bildirmeniz gerektiği iddia olunabilir.

Çünkü hastanelerde bu tür şebekelerin varlığı, medikal malzeme üretici, ithalatçı ve satıcıları ile ortak çalışarak yıllardır kamuyu benzer şekilde zarara uğratarak soygunlar yaptığı herkes arafından bilinen bir gerçektir.

Alıntı:

---

Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı

Onay merciinin tıbbı yönden sorumluğunu bilemeyiz ancak hukuki yönden sorumluğu olduğunu düşünüyorum.

Kuşkusuz rapor, onay merciine gelinceye kadar üç uzman hekimin imzasından geçtiğinden bunlar da olaydan müşeterek olarak sorumludurlar.

Yukarıdaki açıklamalara göre hastayı muayene edip teşhis koyan ve tedavisini düzenleyerek kullanması gerekli tıbbi malzemeler hakkında rapor düzenleyen ilk uzman hekim ile bu hekimin raporunun doğru olduğu yönünde imzalar koyan diğer iki uzman hekimin de olayda sorumlulukları olduğuna kuşku yok.

Yargılanmakta olduğunuz davada bunların da sizinle birlikte yargılandıklarına hiç kuşkum yok.

Buradan hastayı muayene eden ilk hekimin koyduğu teşhis ve tedavi ile kullanması gerekli tıbbi malzemeleri raporunda belirttiği, raporda imzası olan diğer iki uzmanın ise hastayı ayrıca ve tekrar muayene etme zorunlulukları bulunmasına rağmen bundan herhangi bir sebeple imtina ederek önlerine gelen raporu belki de hastayı dahi görmeden imzaladıkları sonucunu çıkartıyorum.

Olayda bahsi geçen ilk hekimin asılsız raporlar düzenleyerek kamuyu zarara uğrattığının bilinmesine rağmen bu hekimin düzenlediği tüm raporlara kuşku ile bakarak iyice araştırmak yerine sorgusuz sualsiz raporu imzalayan diğer iki uzman ile onay merciinin hukuki ve cezai sorumlulukları olduğu düşüncesindeyim.

Şu da var ki, onay mercii yani siz, savunmanızda pratisyen olduğunuzu da vurgulayarak konunun uzmanlık gerekirdiğini, önünüze gelen bu tür raporları onaylamak dışında başka bir seçeneğinizin olmadığı iddiasında bulunabilirsiniz.

Buna rağmen özellikle de davaya konu olan raporu onaylamadan önce ilk hekimin bu tür yolsuzluklar yaptığı bilgisine sahip idiyseniz ve bu durum kanıtlanabilirse diğer hekimlerle birlikte ceza almanızı kaçınılmaz görüyorum.

İlk hekim üzerinde bu tür şüphe ve iddialar olduğu bilinmekte iken sorgusuz sualsiz önünüze gelen raporu onaylamak yerine durumu başhekimliğe bildirmeniz gerektiği iddia olunabilir.

Çünkü hastanelerde bu tür şebekelerin varlığı, medikal malzeme üretici, ithalatçı ve satıcıları ile ortak çalışarak yıllardır kamuyu benzer şekilde zarara uğratarak soygunlar yaptığı herkes arafından bilinen bir gerçektir.

---

Teşekkür ederim cevabınız için. Ancak onay mercisi olarak günde en az 500 tane ilaç raporu tasdik edip mühür yapılan bir yerde 3 yıl boyunca sadece 2 adet raporda sıkıntı çıktı. Burada sorumluluğun hastayı poliklinikte muayene edip , tedavisini düzenleyen hekimde olması gerekmez mi?

Onay merciinin görevi tam olarak nedir? Sizden neden bir onay bekleniyor?

Alıntı:

---

CanCi rumuzlu üyeden alıntı

Onay merciinin görevi tam olarak nedir? Sizden neden bir onay bekleniyor?

---

tüm ilaç ve istirahat raporları başhekim tarafından onaylanıp mühürlenmesi gerekiyordu. 2011 yılından sonra bu onay da genelge ile kaldırıldı.

Alıntı:

---

ziza11 rumuzlu üyeden alıntı

Teşekkür ederim cevabınız için. Ancak onay mercisi olarak günde en az 500 tane ilaç raporu tasdik edip mühür yapılan bir yerde 3 yıl boyunca sadece 2 adet raporda sıkıntı çıktı. Burada sorumluluğun hastayı poliklinikte muayene edip , tedavisini düzenleyen hekimde olması gerekmez mi?

---

Yargılama sonucu ortada bir şebeke mi var yoksa diğer hekimler ve siz bu raporları görevi ihmal ederek mi imzaladınız oraya çıkacak ve ona göre bir ceza belirlenecektir.

Şu haliyle 158/1-e madde gereği asgari 3 yıl hapis cezası söz konusu olduğundan bir avukat ile çalışmanızı şiddetle tavsiye ederim.

İlaç raporlarında onay mercisi olan başhekimin sorumluluğu hakkında emsal bir mahkeme kararı arıyorum.

- - - Updated - - -

Alıntı:

---

Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı

Yargılama sonucu ortada bir şebeke mi var yoksa diğer hekimler ve siz bu raporları görevi ihmal ederek mi imzaladınız oraya çıkacak ve ona göre bir ceza belirlenecektir.

Şu haliyle 158/1-e madde gereği asgari 3 yıl hapis cezası söz konusu olduğundan bir avukat ile çalışmanızı şiddetle tavsiye ederim.

---

Hastayı muayene edip raporunu ve reçetesini yazan poliklinikteki uzman hekimin medikal firma ile işbirliği içinde olduğu iddiası var.

Alıntı:

---

ziza11 rumuzlu üyeden alıntı

İlaç raporlarında onay mercisi olan başhekimin sorumluluğu hakkında emsal bir mahkeme kararı arıyorum.

- - - Updated - - -


Hastayı muayene edip raporunu ve reçetesini yazan poliklinikteki uzman hekimin medikal firma ile işbirliği içinde olduğu iddiası var.

---

Tabi ki, öyledir kuşkusuz da sizin için de aynı iddia var mı? İddianamede siz ne şekilde suçlanıyorsunuz? Sizin için geçerli olan sevk maddeleri nelerdir?

Mesele burada işte. Onay mercisinin sorumluluğunun olmadığının ispatı lazım bana. Benim hakkımda başka iddia yok.

Siz benim dediğimi anlamadınız. Bir onay mercisine neden ihtiyaç duyulmuş? Onay verilirse neye göre verilir? Verilmezse neye göre verilmez? Sizin de hastayı görmeniz gerekiyor muydu?

Alıntı:

---

CanCi rumuzlu üyeden alıntı

Siz benim dediğimi anlamadınız. Bir onay mercisine neden ihtiyaç duyulmuş? Onay verilirse neye göre verilir? Verilmezse neye göre verilmez? Sizin de hastayı görmeniz gerekiyor muydu?

---

Başhekimlik onayının reçetelerde zorunlu olduğu dönemi hatırlıyorum. Bazen bir müsahdem bile başhekim yerine imzalayıp resmi mühürü basabiliyordu. Bu durum ve bu onayın gereksiz görülüp sonradan kaldırılması durumu yakınan üyenin lehinedir ve savunmasında kullanabilir diye düşünüyorum.

Ben de onun için soruyorum. Mesela bankalarda bazı işlemler daha yetkili çalışanın onayına bağlıdır. Onunla mukayese etmek istiyorum. Siz tam olarak neyi onaylıyorsunuz? Bir şeyi onaylamak yerine reddetseniz bu ne gibi bir sebepten olur?