4857 de işlenen suç, o kanunda belirtilmedi diye başka kanunla cezalandırıla bilir mi?

Bir iş düşünün. İşe başvurdunuz iş kanununa az çok hakimsiniz. Ama borçlar kanununuda az çok okumuşsuznuz. Bankaya olan borçlarınızı ödeyebilmek adına ,
hiçbir maddesi lehinize olmayan bir iş sözleşmesine mağduriyetinizden dolayı imza attınız. İşverden de ülkede bu sektörün çalışanlarının ekonomik olarak bağımlı olması, eğitimsizlik,kanunda yer alan boşluklar,ülkedeki denetimsizlik gibi kendi lehine olan avantajları kullanarak kasti olarak belli bir kesimi ağır şartlar altında aynı ülke vatandaşlarını aynı ülkedeki diğer insanlara kanuna uymayacak şekilde daha ucuza pazarlayıp elde ettiği gelirleri devlete bordro ve faturalarla eksik veya sahte olarak düzenleyip bildirmesi. Bu boşlukları bilerek ve bu boşluklardan yararlanmayı alışkanlık haline getirmek kastı ile;
1-İş kanununu çiğnemek.
2-Nitelikli dolandırıcılık.
3-İnsan ticareti.(Suçun Ülkeler arası işlenmesi dışında tüm özelliklerini taşıyor)
4-Özel evrakta sahtecilik.
5-Resmi evrakta sahtecilik.
6-Sektör ile ilgili ihaleleri daha ucuza elde edebilmesi avantajı doğurduğu için haksız rekabet.
7-5188 ile ilişkili sektör için çıkarılan kanun ve yetkilendirmelerin dışına çıkmak.
8-5188 ile ilişkili hizmet şeklinin sınırlarının dışına çıkmak.
9-Çalışanların kanunu bilmemeleri veya eğitimsiz olmaları veya borçlar kanunundaki borçlarının cezaları nedeniyle mesai saatlerine itiraz edememeleri kapsamında ( Zorla alı koyma şartları yerine gelmiş bulunmakta)
Bu suçlamaların hepsi ispatlanırsa.
1- Sadece 4857 den mi işlem yapılır?
2- Sadece 5188 den mi işlem yapılır ?
3- Hepsinden ayrı ayrı işlem yapılır mı?
4- Hepsi bir mahkemede görülebilirmi?
5- Herbiri için ayrı tazminat gerekmezmi?
6- Devletin kurulumları zarara uğradığı için kurumlarca ayrıca dava işverene açılırmı?:alala

Alıntı:

---

emrexa rumuzlu üyeden alıntı

Bir iş düşünün. İşe başvurdunuz iş kanununa az çok hakimsiniz. Ama borçlar kanununuda az çok okumuşsuznuz. Bankaya olan borçlarınızı ödeyebilmek adına ,
hiçbir maddesi lehinize olmayan bir iş sözleşmesine mağduriyetinizden dolayı imza attınız. İşverden de ülkede bu sektörün çalışanlarının ekonomik olarak bağımlı olması, eğitimsizlik,kanunda yer alan boşluklar,ülkedeki denetimsizlik gibi kendi lehine olan avantajları kullanarak kasti olarak belli bir kesimi ağır şartlar altında aynı ülke vatandaşlarını aynı ülkedeki diğer insanlara kanuna uymayacak şekilde daha ucuza pazarlayıp elde ettiği gelirleri devlete bordro ve faturalarla eksik veya sahte olarak düzenleyip bildirmesi. Bu boşlukları bilerek ve bu boşluklardan yararlanmayı alışkanlık haline getirmek kastı ile;

---

Alıntı:

---

1-İş kanununu çiğnemek.

---

Neresi çiğneniyor?

Alıntı:

---

2-Nitelikli dolandırıcılık.

---

Profesyonel dolandırıcılık şirketi mi?

Alıntı:

---

3-İnsan ticareti.(Suçun Ülkeler arası işlenmesi dışında tüm özelliklerini taşıyor)

---

YOK ARTIK.

Alıntı:

---

4-Özel evrakta sahtecilik.

---

Hangi evrakta ne tür sahtecilik?

Alıntı:

---

5-Resmi evrakta sahtecilik.

---

Hangi evrakta ne tür bir sahtecilik?

Alıntı:

---

6-Sektör ile ilgili ihaleleri daha ucuza elde edebilmesi avantajı doğurduğu için haksız rekabet.

---

Alıntı:

---

7-5188 ile ilişkili sektör için çıkarılan kanun ve yetkilendirmelerin dışına çıkmak.

---

Alıntı:

---

8-5188 ile ilişkili hizmet şeklinin sınırlarının dışına çıkmak.

---

Alıntı:

---

9-Çalışanların kanunu bilmemeleri veya eğitimsiz olmaları veya borçlar kanunundaki borçlarının cezaları nedeniyle mesai saatlerine itiraz edememeleri kapsamında ( Zorla alı koyma şartları yerine gelmiş bulunmakta)

---

Zorla alıkoyma dediğiniz, fazla çalışma için onay alıp fazla çalışma yapılmasını isteme herhalde, yoksa, çalışmayı kabul edip, işyeri sınırları içinde çalışmak zorunda kalmak mı?
Mesaiye itiraz etme hakkı varken, kendince geçerli sebepler nedeniyle itiraz etmediği için karşı taraf suçlanamaz.

Alıntı:

---

Bu suçlamaların hepsi ispatlanırsa.
1- Sadece 4857 den mi işlem yapılır?
2- Sadece 5188 den mi işlem yapılır ?
3- Hepsinden ayrı ayrı işlem yapılır mı?
4- Hepsi bir mahkemede görülebilirmi?
5- Herbiri için ayrı tazminat gerekmezmi?
6- Devletin kurulumları zarara uğradığı için kurumlarca ayrıca dava işverene açılırmı?:alala

---

[/QUOTE]

İntihara azmettirme ve suç işlemeye teşvik konularını atlamışsınız , aceleye geldi sanırım.

Saydıklarınızın ütopik şeyler olduğunu siz de biliyorsunuz, bu dediklerinizden bu haliyle hiç bir şey çıkmaz.
asıl sorununuz ne, onu söyleyin ona cevap bulmaya çalışalım.

Zorla alıkoymanın gerçekleştirilmesi şartları içinde hile var bildiğim kadarıyla. Tehditte var. Şimdi bir işçinin 20 günlük alacağını içerde tutan bir işveren haftada 60 saat ara dinlenmesiz şekilde sadece 15 20 dakka yemek yiyebilme izni olan bir işçisinin itiraz ederse hiçbir hak vermeden kovacağını söylüyorsa ve işçinin ülke şartlarında bu sektörde tüm aynı işlerin bu şekilde olmasını gerekçe göstererek ve ikide birde sözleşmeyi hatırlatarak tehdit etmesi. Örneğin ;Yolda yürüyen bir kızın ailesinin isimlerini bir şekilde elde etmiş biri tarafından ( annen ağır hasta şu hastanede acil gitmeliyiz. Beni şu şu gönderdi diyerek bildiği bir akrabasının adını kullanarak arabaya alıp götürüp .......) zorla alı koyma örneği değilmi. Kızın binmeme hakkını kullanmaması suçu yok edermi.

- - - Updated - - -

Asıl derdim herkes gibi tazminat veya alacak değil bencil değilim ben. Bana ömrüm boyunca iş lazım. Bu sebeple bu tarz iş yerlerinin yok edilmesini sağlayacak emsal bir dava açılıp karara bağlanması gerektiğini düşünmekteyim. Öyle bir karar çıksın ki bir işçi başka bir işe girdiğinde sektör böyle herkes böyle yapıyor işine gelmiyorsa aha kapı diyerek tehdit edilemesin.

- - - Updated - - -

Oturup beddua etmek yerine gidip dava hakkımı kullanıcam. O yüzdende şirketin haftalık 60 saat çalıştırıpta nasıl asgari ücret altında bir rakamla maaş+agi diye ilan verdiğini gösteren iş arama sitesindeki ilanın işverenin bunu kasten ve alışkanlık edinerek kazanç kapısı haline getirdiğinin delili olarak resmini dosyalarak başladığım bu yolda 1 klasör delil oluşturdum. Çok büyük bir dava düşünüyorum dolayısıyla çok maliyetli zahmetli ve titizlik istiyor. Elimdeki tüm delillere dayanarak bir dava oluşturmaya çalışıyorum. Kesin delillerle dava sürecini kısa tutmak adına tüm suçlamalarımı yemin deliline gerek kalmadan yapmak adına gayretliyim.

- - - Updated - - -

İntahara azmettirme yok. Fakat belirli konularda hizmet alarak 7 / 24 korunmak için ruhsat alan bir işverene izin almadığı konularda da hizmet vermeye azmettirmek eylemini gerçekleştiren alt işverenin yaptığı suç işlemeye teşvike girermi. Örneğin bunlarıda yaparsan işveren seni o şartla onaylıyor diyen bir altişveren var.

- - - Updated - - -

Bilindiği gibi 5188 e göre belirlenen konular dışında iş yaptırana ceza var ve suç.

- - - Updated - - -

Asıl sorunuma gelince bir önceki işyerimde maaşım yüksekti 11 aya yakın çalıştım iş yeri sürekli denetlendiği için iş kanunları uygulama zorunluluğu olan bir iş yeriydi bende bir hata yaptım ve babama krediyle araba aldırdım maaşıma güvenerek. Öderiz nasıl olsa diyerek . Tüm haklarımı tamı tamına ödenerek iş akdim fesih edildi. Ekonomik sorunlarla işyeri küçülmeye gitti. Neyse benim bu borcu ödemem lazım borçlar kanunu babama öyle diyor benim kanunumda hayır bunu sen babana aldırdın sen ödeyeceksin diyor. Sorun şu ki helalinden çalışarak bu borcu ödeyecek düzeyde maaş veren bir işyeri bulamamak. Buluyorsun emekliliğinden çalıyor vs. Şimdi ben bu borcu ödemek için kanunsuz yollara başvursam yakalansam hakime ne diycem . Ülke şartları böyleydi doğru işveren bulamadım o yüzden bu yola başvurdum çok borcum vardı desem ozaman ütopik olur işte. Topa tutarlar adamı.

- - - Updated - - -

Mesaiye İtiraz etme hakkı nedir. İşçiye bu hakkı veren nedir. Bu bir hak değil kişinin kendi ayağına sıkması resmen.Örneğin ( Sana yanlış bir ürün gönderen alış verişte, satıcıya itiraz edersen ve iade edersen)hayatında olumsuz yönde köklü bir değişime uğramazsın değilmi? Ve sonucunda sizde daha ağır bir yaptırımla karşılaşmayacağınız için hakkı kullanırsınız. Asılolan hak budur. Benim kasıt ettiğim şeyde bu noktada başlıyor herkesin bir şekilde borçlu olduğu işsizliğin yoğun olduğu ülkemde bu gerçekleri fırsata dönüştüren işverenlerin varlığı. Çok iyi biliyorlar ki ilan verdiği anda eğitimsiz cahil haklarını aramayı bilmeyen yada ekonomik olarak zor durumda olan yüzlerce kişi bu işi kabul edecek. Benim derdimse yasaların bu durumu istismar eden işverenleri tespiti noktasında. 7/24 koruma hizmeti karşılığında alt işveren asıl işverenden belli bir ücret alır. 4 personelin o asıl işverenin işyerini fazla mesai yapmadan 7/24 koruyabilmesi hayatın olağan akışına aykırı bir durumken, o 4 personele ait geriye dönük 2 yıllık bordrolarında 1 saat dahi mesai almamış olması banka ödemeleri ilede sabitken, alt işverenenin kestiği hizmet faturaları varken asgari ücretli personellerin herbiri günde 7,5 saat çalıştırılmış gösteriliyorken vede arta kalan para hizmetbedeli olarak muhasebe kayıtlarına giriyorken. Kusura bakmayın ama haddim olmayarak kara para aklama suçu dahi oluşuyor. Nitelikli dolandırıcılık var ne ararsan var. Sorun kimse bu yönüyle iş suçlarına yaklaşmadı günlerdir sitenizi inceliyorum ekseriyetle paralarını almaya çalışan yurttaşlarım sorunlarına çözüm için değerli hukukçularımızdan bu işe emek veren insanlardan yol göstermelerini istemekte. Ben ise kalıcı çözüm aramaktayım. Öyle bir çözüm ki emsal yargıtay kararı olarak gösterildiğinde tüm sahtekar işverenler komik rakamlar ödeyerek normal iş hayatlarına geri dönemesin.

- - - Updated - - -

Asıl sorunumu izah edebildiğimi düşünerek bu amaç doğrultusunda.
1- Suçlamalarımı kesin delil niteliği taşıyan materyallerle desteklemeye çalışıyorum ( davanın daha kısa sürmesi ve yemin delili ile hakkaniyet indirimine gidilmemesi için) gereken en ağır cezaları ödesinler.
2- Suçlamalarım sadece ve sadece iş kanunlarının belirlediği kapsamdamı kalacak öğrenmeye çalışıyorum. Bilene danışmak lazım gerek o yüzden burdayım.
3- 5188 sayılı kanunda bu hizmeti veren kurucu ve yöneticiler bu suçlamarla ceza alırsa bu yönde hüküm verilirse . Bu hizmeti verebilmek adına taşıması gereken özellikleri kanun kapsamındaki suçlardan ceza almış olduklarından bu işi birdaha yapamayacakları ve ruhsatları iptal edilmesi gerekmiyormu. Öğrenemedim

Nihayetinde bir iş sözleşmesiyle , verilen hizmet karşılığında ücret ödemesine dayanan bir iş ilişkisinden bahsediyoruz.
İşe başlama saati, bitiş saati, ödenecek ücret, çalışma süreleri taraflarca bilinen bir iş görme ve karşılığında ücret ödemeden ibaret bir anlaşma.
En başta o sözleşmeyi kabul etmeyip o işe başlamama hakkı kullanılabileceği gibi, sözleşmede veya işin şekline , türüne göre , yasal düzenlemelere göre yapılmaması , yaptırılmaması gereken işler , sözleşme veya yasalarda belirlenenden farklı uygulamalar yapılmak / yaptırılmak istendiğinde, artık o işe devam etmeme , sözleşmeyi feshetme hakkı da her zaman kullanılabilecekken, günün herhangi bir anında , lanet olsun bu işi yapılabilir bir iş olmaktan çıkarttınız diyerek çıkıp gitme hakkı kullanılabilecekken,
borcum vardı, o nedenle çalışmak durumundaydım mecburen '' burada bu kötü şartlarla'' çalışmayı kabul ettim demek, karşılığında ücret aldığınız işi yaparken iş saatleri içinde görev yerinde bulunma zorunluluğunu , zorla alıkoyma olarak değerlendirmek,olayı çarpıtmaktan başka bir şey değil.
Bu değindiğiniz suçlamalarla bir sonuç alabilme ihtimaliniz, önünüzdeki 1000 yıl boyunca var gücünüzle çaba harcayıp , o dediğiniz suçlamalarla ilgili beklediğiniz yonde bir sonuç alabilme ihtimaliniz SIFIR.

4857 ve 5188 sayılı kanuna aykırı çalışma -çalıştırılma şartları ile ilgili kusurları nedeniyle işkur a , valiliğe şikayette bulunabilir, sözleşmenizi feshedebilir, iş mahkemesinde dava açabilirsiniz.
Diğer zorla alıkoyma, insan ticareti, vb düşünceleriniz için savcılığa suç duyurusunda bulunabilirsiniz.

Anladım şimdi ülke neden bu halde. Patronlar niye bukadar kalleş. İnsanların düşkünlüğünden ,aciziyetinden,eğitimsizliğinden,mağduriyetlerinde n faydalanmak ve bunu ticari faaliyet olarak göstermek. Bunu 400 personelinede aynı şekilde yapıyor olması devlet tarafından hiçbir önem arz etmiyor. Tam tersi işçi bu şartlarda çalışmama hakkını kullanmadığı ve patronuna aman patron canım patron bak yanlışlıkla yanlış yapıyorsun sanırım. Dur ben gideyimde sen sömürebileceğin başka işçilerle arana girmeyeyimmi diyeyim.Sizin gibi düşünen biri ile bu dava 3 dkk bile sürmeden kaybedilir. İşverenin bunu alışkanlık edindiği ve insan topluluklarını yasal olmayacak şekilde daha ucuza temin ederek hizmet ettirmek sureti ile geçindiği. Ssk var yasal değil eksik
Maaş var yasal değil eksik
Mevzuat eksik hileli adli makamlar resmi kurumları yanıltıcı
Adam pazarladığı insanlara ömür boyu zarar vermeye tam teşebbüs içinde asgariden prim ödeyerek geberene kadar düşük maaş almana sebeb oldu ve budurumda tam fulll kasıt içeriyor.
Ama sen diyon ki girmeyeydin etmeyeydin
Yapmayaydın şikayet edeydin itiraz edeydin
Şimdi şunu iyi bilinki ben maddi menfaat peşinde değilim dadece bu tür yerler nasıl yok edilir onu söyleyin. Sgk denetçiletide spk denetimleride bimerde emniyette hiçkimsenin bu durumu değiştirme ihtimali yok sadece emsal bir karar toplu çözüm olur.
Yoksa al kaç gün çalıştın şukadar tamam al paranı yürügit mesainide al yürrü.dedikten sonra yine ilan verip piyasadan bu sefer daha eğitimsiz daha mujtaç bir işçi bulmaya devam etmek kaçınılmaz.

Ben şahsen çalışma saatleri, ücret gibi şeylerin devlet tarafından belirlenmesine karşıyım.
Adam biliyorum, 500 liraya çalışmak istiyor. Bir diğeri de 500 liraya adam bulsa çalıştıracak ama asgari ücret yüzünden bu olamıyor. Dolayısı ile bir adam işsiz kalıyor, diğeri de işçi çalıştırıp ülkeye daha fazla katma değer sağlayabilecekken bunu yapamıyor.
Öte yandan daha yüksek bir rakama anlaşılacak bir işte sırf asgari ücretin belirli olması sebebi ile işçiye asgari ücret veriliyor.
İş sözleşmesi, karşılıklı yapılacak bir sözleşme.
Eğer şartlar kötü ise işgörenler çalışmak istemeyecektir. Bu durumda işveren bu işleri gördürebilmek için daha iyi imkanlar sağlamak zorunda kalacaktır. Bir arz talep meselesi. Mevcut durumda ise devletin koyduğu asgari ücreti devletin çalışanlara sağladığı bir haktan ziyade vergi gelirini garantilemek için koyduğu bir sınır olarak algılamak gerek. Asgari ücretin kaybedeni işveren kazananı devlettir. İşçi ise arada bundan faydalanır eğer denk gelip de faydalanabilirse.
Devletin kanunlaryla koruması gereken, işçinin ve işverenin yaptığı sözleşmeden doğan haklarıdır.
Sizin durumunuzda işverenin yaptığı ve suç olan şeyler olabilir. Bunlardan kanıtlayabildiklerinizi şikayet etmenizi öneririm.
Örneğin asgari ücretin altında vergi ödenmesi iyi bir nokta. Buradan tutabilirsiniz. Böyle yerlerde işvereni temsil eden IK bölümlerine de "en ucuz" elemanlar alındığından kanun kitap bilmezler, hatalı işlem yaparlar. Buna rağmen birçok tedbir almışlardır. Örneğin şahit bulamayabilirsiniz. Bu yüzden şikayetten evvel bu iddialarınızı destekleyen sağlam kanıtlar elde etmelisiniz. Ancak bu elde ettiklerinizin gerçekten kanıt olduğuna emin olun. Çoğu zaman hukukçu olmayanlar kanıt olmayacak şeyleri kanıt zannederek sonradan zor durumda kalabilir.
Girdiğiniz yolda başarılar dilerim.

Önce Erdoğan beye teşekkür etmek isterim. Bana hakkımı yasal yollarla ararken iddalarımın havada kalması sonucunda ne kadar uğraşmam gerektiğini bir kez daha hatırlattığı için. Şenol bey sizede ayrıca teşekkür ederim gerçek delil konusunda araştırma yapmış olmamın doğru bir başlangıç olması gerektiğini düşünüyordum ve sizde bunu destekleyici bir açıklama yaptınız ve düşüncem onaylandığı için umutluyum.
Alt işverenin düzenlediği va bana imzalattığı bir bordro var ki evlere şenlik.Bordroda düzenlenme ve imzalatma tarihi yok.Bordronun aslını aldım muhteviyatı ile mutabıkım. Belirtilen net ücretin banka hesabıma yatırıldığını kabul ederim kısmını imzalattı. Banka hesabımı şirketin anlaşmalı olduğu şubeden açtırdığım halde ilk ayı elden verildi.Buna rağmen bankaya yatırıldığına dair imza alıyor saçma. Aslını istedim vermedi. İHTİRAZİ KAYIT DÜŞMEK İSTEDİM izin vermedi.bordro geldiğinde içerde 45 günlük alacağım olması nedeniyle zıtlaşmadım.400 küsür kişi çalıştıran kurumlar Bordroda banka hesabı kısmını boş bırakabilirmi ki.o ay o hesabımda hareket olmadığına dair banka dökümleri elimde dosyamda.

Maaşınızın ödendiğini ispatlamak durumunda olan işverendir.
"Elden aldım" diye imza olsaydı bir anlamı olabilirdi belki ama "bankaya yattı" külliyen saçma. Hangi hesaptan hangi hesaba yattı sorusunun cevabını nasıl verecek acaba?
Dediğim gibi asgari ücreti IK departmanından beklenecek bir hareket.
Tabii bu arada işçiler adına banka hesabı açıldığı, ATM kartlarının işverende bulunduğu, işçinin bu hesaptan haberi olmadığı, işverenin işçilere paralarını elden ödeyip bankaya yatırdıklarını da yine kendisinin çektiğini görmüşlüğüm var. Buna karşı da dikkatli olun. O işçilern tümünün hesabına para yatmış ve işveren tarafından ATM kartı le çekilmiş olablir.

Bana göre o dordro geçersiz nedeni ise bordro bana imzalatıldığı tarihte ben zamanında hesabımı açtırmıştım.Kaldı ki devir teslim defterlerine göre sabah 8:00 akşam 20:00 çalıştığım halde bordro günlük 7,5 saate tekabul ettirilmiş. Fazla mesai , hafta sonu tatili vs belirtilmemiş. Asıl işe başladığım tarih 4 personel imzalı devir teslim defterine göre 2 gün eksik ssk ya bildirilmiş. O defterin her gün imzaladığım kısımları resmi dosyama eklenmektedir. Defter zayi oldu diye tutanak tutmalarına karşı önlem olarak.

- - - Updated - - -

Hesabı kontrol ettim herhangi bir hareket yok bakiye 0 tl. Denetlemede takılmamak adına bir belge imzalattığı kanaatindeyim. Ayrıca bir diğer endişem ise denetçilerin detaylara girmediği yönünde; Şu isimli personelin devir teslim defteri ile bordrosunu getir bakalım uyuşmazlık varmı diye bir kontrol olsa böyle olmaz zannımca.

Alıntı:

---

emrexa rumuzlu üyeden alıntı

Şu isimli personelin devir teslim defteri ile bordrosunu getir bakalım uyuşmazlık varmı diye bir kontrol olsa böyle olmaz zannımca.

---

Bunun kontrol edilmesini siz özellikle isteyeceksiniz.

Fazla mesai ücreti normal 1 saate 1 saat olarak ödenir. Sözleşme maddesi sözleşmeyi geçersiz kılmazmı ayrıca belirli süreli iş sözleşmesinde bitiş tarihi en baştan yazılmazmı. Ayrıca maaş kısmıda boş hala hemde.

Alıntı:

---

Şenol Eker rumuzlu üyeden alıntı

Ben şahsen çalışma saatleri, ücret gibi şeylerin devlet tarafından belirlenmesine karşıyım.
Adam biliyorum, 500 liraya çalışmak istiyor. Bir diğeri de 500 liraya adam bulsa çalıştıracak ama asgari ücret yüzünden bu olamıyor. Dolayısı ile bir adam işsiz kalıyor, diğeri de işçi çalıştırıp ülkeye daha fazla katma değer sağlayabilecekken bunu yapamıyor.
Öte yandan daha yüksek bir rakama anlaşılacak bir işte sırf asgari ücretin belirli olması sebebi ile işçiye asgari ücret veriliyor.
İş sözleşmesi, karşılıklı yapılacak bir sözleşme.
Eğer şartlar kötü ise işgörenler çalışmak istemeyecektir. Bu durumda işveren bu işleri gördürebilmek için daha iyi imkanlar sağlamak zorunda kalacaktır. Bir arz talep meselesi. Mevcut durumda ise devletin koyduğu asgari ücreti devletin çalışanlara sağladığı bir haktan ziyade vergi gelirini garantilemek için koyduğu bir sınır olarak algılamak gerek. Asgari ücretin kaybedeni işveren kazananı devlettir. İşçi ise arada bundan faydalanır eğer denk gelip de faydalanabilirse.
Devletin kanunlaryla koruması gereken, işçinin ve işverenin yaptığı sözleşmeden doğan haklarıdır.
Sizin durumunuzda işverenin yaptığı ve suç olan şeyler olabilir. Bunlardan kanıtlayabildiklerinizi şikayet etmenizi öneririm.
Örneğin asgari ücretin altında vergi ödenmesi iyi bir nokta. Buradan tutabilirsiniz. Böyle yerlerde işvereni temsil eden IK bölümlerine de "en ucuz" elemanlar alındığından kanun kitap bilmezler, hatalı işlem yaparlar. Buna rağmen birçok tedbir almışlardır. Örneğin şahit bulamayabilirsiniz. Bu yüzden şikayetten evvel bu iddialarınızı destekleyen sağlam kanıtlar elde etmelisiniz. Ancak bu elde ettiklerinizin gerçekten kanıt olduğuna emin olun. Çoğu zaman hukukçu olmayanlar kanıt olmayacak şeyleri kanıt zannederek sonradan zor durumda kalabilir.
Girdiğiniz yolda başarılar dilerim.

---

Asgari ücretle bağı olmayan biri için söylemesi kolay.

Bana göre her sektör için ayrı ayrı belirlenmeli.

http://image.slidesharecdn.com/turki...?cb=1376337979


http://image.slidesharecdn.com/turki...?cb=1376337979

Bunu biz istediğimiz taktirde sözleşme bitiş tarihi boş olan sözleşme alanına son sgk bildirim tarihini ( Bir ay önceki olan tarih) sözleşmeye yazılarak def ediliyoruz malesef bu durmdada 45 güne yakın kayıp söz konusu oluyor. Çıkış kodunuda kaçtan verir siz düşünün.

- - - Updated - - -

Şimdi burada yazdığım tüm olayları okuyup inceleyen bir yurttaş hukukçu olsun olmasın.
Bu işletme bir ilan verdiğinde ( eğitimsizliklerinden veya bağımlılıklarından dolayı bu işi kabul eden insan topluluklarını ) kanunları bilecek düzeyde kendini yetiştirmiş eğitim veya maddi olarak bağımlı olmayan daha iyi bir iş bulmaya ekonomik imkanı olanlar hariç.
gruplar halinde veya topyekün veya tek tek daha ucuz hizmet ettirmek sureti ile yasal sınırları ihlal ederek hile ile resmi ve özel evraklarda sahte beyanlarda bulunarak pazarlamış olmuyor mu. Bunu alışkanlık edinmiş ülkedeki olumsuz ekonomik veya karışıklık kargaşa yasal boşluk veya denetim eksikliklerini lehine çevirerek bir nevi insan ticareti haline getirmeyi alışkanlık edinmiş olmuyormu sizcede.

- - - Updated - - -

Davaya bakanlar işçiye,borçluda olsan evin,araban,tüm malvarlığın haciz edilse bile,aile huzurun tamamen yok olup çoluk çocuk aç kalsanız dahi kiradaki evinizden atılıp sokakta yaşaman gerekse bile bu şartlarda bu işe girmeyi reddetmeliydin. Hata sende olumsuzlukları öğrendiğin anda hakkını arayacaktın işverene itiraz edecektin ihtirazi kayıt düşecektin hata senin derse adaletli olurmu.

Kanunlar çıkarılırken bunlara uyulmamasının cezalarıda vardır. Mesela;
http://www3.csgb.gov.tr/csgbPortal/S...yalar/ipc/4857

gibi.

İş Müfettişlerinin teftiş ve denetim görevlerinin yapılmasını ve sonuçlandırmasını engellemek. Evraklarda yaln beyanda bulunu dolaylı yoldan gerçekleri görüp uygulamalarına engel olmak. bu suçu nitelikli olarak işlemiş olduğunun ispatı.
Denetlenme yükümlülüğünün farkında olan işletme denetlemenin cezasız atlatılması adına gerçeği gizlemek dolayısı ilede iş müfettişlerinin gereğini yapamamasını veya yanlış yapmasını sağlamaktadır. 2015 e göre 13 bin küsür ceza var. Ama bu idari ceza 110 tl asgari ücret teşvik hakkını kaybetmesine engel olur sadece. Ama ben nitelikli dolandırıcılık,kara para aklama suçlarından hüküm giyip işletme kurucularının ve yöneticilerinin bu sektörden tamamen uzaklaştırılmasını temenni etmekteyim amacım bu yönde.
5188 e göre .kara para aklama görevi kötüye kullanma,insan ticareti,zimmete para geçirme gibi sahtecilik gibi suçlardan hüküm giyen 5188 etabi işletme sahipleri ve yöneticileri birdaha bu görevlerde bulunamaz maddesi ile bağlamak adına araştırma yapıyorum. Bu sektör ancak bu şekilde düzelir. yoksa kişi başı 1000 tl kar eden 400 personelli bir işletmenin cezayı ödeyip her seferinde muhasebeci değiştirerek bu durumdan yırtması uygun olmasa gerek.

Alıntı:

---

ceceli341 rumuzlu üyeden alıntı

Asgari ücretle bağı olmayan biri için söylemesi kolay.

---

Kimseyi asgari ücrete bağlayan biri yok ki. Kendisi bağlaNmış. Üniversite okuyan kimi mühendis adayları "iş bulmak" tan bahsediyor örneğin. "Ben iş kurayım da üç kişiye istihdam sağlayayım" demiyor. İşin kolayına kaçıyor. Halbuki okuma yazmayı okul dşından öğrenip işportacılık yaparak asgari ücretten çok kazanan da var ama zor iş. Kolay iş az para kazandırır ve bu kişinin kendi tercihidir. İşverenlerin işçileri bu kadar ucuza çalıştırabilmesinin sebebi, çoğunluğun elini taşın altına koyup "ben iş yapayım" demeyip "sallayayım başımı alayım maaşımı" demesi. Asgari ücrete hatta daha aşağısına iş teklifi bekleyeceğine insanlar kendi işini yapsa o zaman işverenler asgari ücrete çalıştıracak kurye bile bulamaz.
Bir öğrenilmiş acizlik durumu gibi. İnsanlar kendi başlarına bir iş yapamayacaklarına kendilerini inandırmışlar, uyanıklara kölelik ediyor. Halbuki eve cam silmeye bir kadın çağırın, yapacağı iş asgari ücretli işçiden hafiftir, alacağı ücret asgari ücreti katlar, randevu isterseniz sıra beklersiniz.

Alıntı:

---

Şenol Eker rumuzlu üyeden alıntı

Kimseyi asgari ücrete bağlayan biri yok ki. Kendisi bağlaNmış. Üniversite okuyan kimi mühendis adayları "iş bulmak" tan bahsediyor örneğin. "Ben iş kurayım da üç kişiye istihdam sağlayayım" demiyor. İşin kolayına kaçıyor. Halbuki okuma yazmayı okul dşından öğrenip işportacılık yaparak asgari ücretten çok kazanan da var ama zor iş. Kolay iş az para kazandırır ve bu kişinin kendi tercihidir. İşverenlerin işçileri bu kadar ucuza çalıştırabilmesinin sebebi, çoğunluğun elini taşın altına koyup "ben iş yapayım" demeyip "sallayayım başımı alayım maaşımı" demesi. Asgari ücrete hatta daha aşağısına iş teklifi bekleyeceğine insanlar kendi işini yapsa o zaman işverenler asgari ücrete çalıştıracak kurye bile bulamaz.
Bir öğrenilmiş acizlik durumu gibi. İnsanlar kendi başlarına bir iş yapamayacaklarına kendilerini inandırmışlar, uyanıklara kölelik ediyor. Halbuki eve cam silmeye bir kadın çağırın, yapacağı iş asgari ücretli işçiden hafiftir, alacağı ücret asgari ücreti katlar, randevu isterseniz sıra beklersiniz.

---

Haydi bakalım bildirin şu işverenlere hadlerini.

Alıntı:

---

Şenol Eker rumuzlu üyeden alıntı

Kimseyi asgari ücrete bağlayan biri yok ki. Kendisi bağlaNmış. Üniversite okuyan kimi mühendis adayları "iş bulmak" tan bahsediyor örneğin. "Ben iş kurayım da üç kişiye istihdam sağlayayım" demiyor. İşin kolayına kaçıyor. Halbuki okuma yazmayı okul dşından öğrenip işportacılık yaparak asgari ücretten çok kazanan da var ama zor iş. Kolay iş az para kazandırır ve bu kişinin kendi tercihidir. İşverenlerin işçileri bu kadar ucuza çalıştırabilmesinin sebebi, çoğunluğun elini taşın altına koyup "ben iş yapayım" demeyip "sallayayım başımı alayım maaşımı" demesi. Asgari ücrete hatta daha aşağısına iş teklifi bekleyeceğine insanlar kendi işini yapsa o zaman işverenler asgari ücrete çalıştıracak kurye bile bulamaz.
Bir öğrenilmiş acizlik durumu gibi. İnsanlar kendi başlarına bir iş yapamayacaklarına kendilerini inandırmışlar, uyanıklara kölelik ediyor. Halbuki eve cam silmeye bir kadın çağırın, yapacağı iş asgari ücretli işçiden hafiftir, alacağı ücret asgari ücreti katlar, randevu isterseniz sıra beklersiniz.

---

Şunu belirtiyim ki taraflı bir açıklama olmuş. Herkes patron olamaz, herkes üniversite okuyamaz okusa bile kendi işini kuramaz,hayatta başınıza gelen olumsuzluklar veya değişik bir çok nedenle asgari ücrete muhtac kalabilirsiniz. Bu açılan konuda amaç ne bir tazminat nede bir maddi gelir. Amacım hastanede görev yapan üniversite mezunu sağlık personelinin canına kastedildiğinde araya girip canımı tehlikeye atarak yapmış olduğum dünyanın en kolay mesleğinin karşılığında. Burdan çıkıp başka bir işe girmek için iş aradığımda personel arayan tüm kurumların olmasa bile çoğunun yasal olması adına uğraşıyorum.

- - - Updated - - -

Bir emsal karar ne kadar değerlidir bilen bilir. Anayasa değişmeden okadar uğraşmadan olaylar hakkına kavuşur. İşçiler bağımlı kimse inkar etmesin tazminatlarını mesailerini aldımmı rahatlıyorlar. Ancak işin peşini bırakmasalar işverenenin yaptığının şu maddeye göre suç olmuyormu diye üstüne gitseler bu olumsuzluklar bukadar büyümezdi iş hayatında. Yapılacak çok iş var bir ton avukat yetişiyor bu memlekette ama bir suç işlendiğinde değil mahkemede hatırlatılıp üzerine gidildiğinde sonuç alıyorsunuz. Şu şu kapsamda suç değil bu bu maddeye girermi girmezmi . Bu olay sadece iş kanunu ile çözülmesi ve bu kanun öngördüğü cezalarla sınırlı kalınması . İş kanunu ile ilgili suçların sadece iş denen farklı bir eyalette işlenmişcesine dar kapsamda tutulması. Atlanmış es geçilmiş bir konu bana göre ve her vatandaş eksikleri hatırlatmakla yükümlü olmalı saygılar

Alıntı:

---

Şenol Eker rumuzlu üyeden alıntı

Kimseyi asgari ücrete bağlayan biri yok ki. Kendisi bağlaNmış. Üniversite okuyan kimi mühendis adayları "iş bulmak" tan bahsediyor örneğin. "Ben iş kurayım da üç kişiye istihdam sağlayayım" demiyor. İşin kolayına kaçıyor. Halbuki okuma yazmayı okul dşından öğrenip işportacılık yaparak asgari ücretten çok kazanan da var ama zor iş. Kolay iş az para kazandırır ve bu kişinin kendi tercihidir. İşverenlerin işçileri bu kadar ucuza çalıştırabilmesinin sebebi, çoğunluğun elini taşın altına koyup "ben iş yapayım" demeyip "sallayayım başımı alayım maaşımı" demesi. Asgari ücrete hatta daha aşağısına iş teklifi bekleyeceğine insanlar kendi işini yapsa o zaman işverenler asgari ücrete çalıştıracak kurye bile bulamaz.
Bir öğrenilmiş acizlik durumu gibi. İnsanlar kendi başlarına bir iş yapamayacaklarına kendilerini inandırmışlar, uyanıklara kölelik ediyor. Halbuki eve cam silmeye bir kadın çağırın, yapacağı iş asgari ücretli işçiden hafiftir, alacağı ücret asgari ücreti katlar, randevu isterseniz sıra beklersiniz.

---

Sayın Eker
Hala asgari ücretle işi olmayan biri için söylemesi kolay sözümü tekrar ediyorum. Bakın evinizde birini çalıştırma ihtiyacı duyduğunuzda her işveren gibi hemen şikayete başladınız. :)

Cam silme kolay bir iş olsaydı bunun enflasyonu yaşanır ve bu kadar pahalı olmazdı. Ev temizliği yapan kadının emeğini değerinde satıyor olması zor bir iş olduğundandır. Sabah 8 de kalkıp akşam beşe kadar o temizlikcinin çalıştığı gibi çalışmayı deneyin bence.

Ben sektör bazlı Asgari ücret belirlensin derken bundan bahsetmiştim. İşe göre maaş. Ama işverenler Fabrikasında hangi bölümde çalışırsa çalışın asgari ücret vermeye alıştı. Asgari bir miktar olmasa üçte bir maaş verir.


İş kurmak ve yürütmek o kadar kolay değil malesef. Bütün dünyada kısalıyor ama, Türkiyede işletmelerin yüzde 80'i 5’inci yılına, yüzde 96’sı 10’ıncı yılına ulaşamıyor.