AKP kültürü

Önce AKP'li olmadığımı belirterek gözlemlediğim AKP kültürü ve AKP'liler hakkında bazı tespitler ve eleştirilerde bulunacağımı belirtmek isterim ki bu eleştirim beklenenin aksine yıkıcı, yıpratıcı değil yapıcı olup, çoğu AKP'li vatandaşa, partililere, parti tabanına da eleştiri anlamındadır.

Reisiniz, başkanınız ve şimdiki Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan... Siz onu tanrılaştırarak, biad kültürü ile "o her şeyin doğrusunu bilir" mantığı ile direksiyonu tamamen ona teslim etmiş bulunmaktasınız. Nezaket ve saygı gereğince çok şık görünebilir. Ama adamcağız yanlış yaptığında bir AKP'li de çıkıp, "abi bak bu iş başımıza iş açar, bu yanlış" demediniz, diyemediniz. Oysa bugün çok sevdiğiniz o zat, "Fethullah Gülen beni kandırdı, HDP beni kandırdı, PKK beni kandırdı" vs. demek zorunda kalıyor. Biriniz de çıkıp, reisim, babam, başkanım... bak bunun riskleri bu demediniz. Nasılsa onu başkan seçtik, o karar verir diyerek onu aslında tek başına bıraktınız. Parti içi demokrasinin en iyi örneklerini sunan CHP'de buna asla izin verilmezdi. Tabandan birileri başkanın kulağına kar suyu kaçırır, eleştirirdi. Denetim veya eleştiri kötü bir şey değildir. İnsanı yanlış yapmaktan alıkoyar. Böylelikle ileride başına gelebilecek tehlikelerden koruması anlamında çok işe yarar. Ama bu AKP'de yok. Ben taparcasına yetkilerimi başkana devrettim derseniz, topu onun üstüne atarsanız, o çok sevdiğiniz insan çuvalladığında onu yanlız bırakmış olursunuz. Bu nasıl sevgi?

Bugün ben cumhurbaşkanı olsam bana bu özürleri ve hataları itiraf etmeye göz yummuş olan herkese kızardım. Ben yanlış yaparken neden beni uyarmadınız? Neden bana Fetonun kötü birisi olduğunu, neden bana çözüm sürecinde kazıklanıyor olabileceğimi söylemediniz, uyarmadınız. Ben de insanım, görememiş olabilirim, biriniz de saygı çerçevesinde beni uyarsaydı da ben de halkın önünde mahçup olmasaydım ne olurdu diye kızardım. Tamam saygı duyuyorsunuz, yönetimi bana bıraktınız da mübarek birileri de beni uyarsa ne olurdu derdim... (buna demokrasi deniyor).

Şimdi AKP'lilere soruyorum, biat ettiniz tüm işleri ona devrettiniz, adeta tanrılaştırdınız ama adamcağızı yanlız bıraktınız. Böyle körü körüne tapan parti tabanı bana şu sözü anımsatıyor. Aptal dostum olacağına, akıllı düşmanım olsun...

AKP kültürü bu ise çökmeye mahkumdur. Çünkü iradeyi tek kişiye yüklediniz, sorumluluğu üstlenmeden sadece ona yüklediniz, tüm yükü ona yüklediniz. Şimdi de işin kolayına kaçıp, başkanlık sistemi istemiyle daha fazla yük bindireceksiniz. Onun hoşuna gidebilir ama sorumlulukların hepsini ona yükleyeceksiniz. Siz o bir gün yargılanırsa ve hüküm giyerse atacağınız sloganlar dışında onu şimdiden yalnız bıraktınız... Uyarın, rica edin, görüş bildirin. O bir insan, o bir kul, o bir ölümlü... Hata yapabilir, uyarmadınız... Vebali sizindir ey AKP'liler... Tabi herkes güçlü olmak ister ama herkes sorumluluklarına katlanamaz...

Not: Sayın cumhurbaşkanım; Rusyanın Suriyeye sınırı yok, neden karışıyorsun demişken, ABD'nin de sınırı olmadığını, hatta bölgeye çok uzak olduğunu, Rusya'nın en azından bölgeye komşu olduğunu ama ABD'nin kilometrelerce uzakta olmasına rağmen ortadoğuyu şekillendirdiğini kimse neden sana söylemedi...

Ulkenin anayasal yonetim seklinde defacto bir degisiklik oldugu yadsinamaz bir gerçektir. Size net uyarım: halkin benimsedigi bir lideri ve oy verdigi partiyi asagilamayin! Elestirin, ama asagilamayin. Tanrilastirmak ne demek? SAyin Cumhurbaşkanını Peygamber ilan edenler olduğu zaman son Peygamberin Hz.Muhammed SAV. Olduğunu vurgulayarak cevap veren de kendisiydi! Tavsiyem size Syn Davutoğlu'nun stratejik derinlik kitabını okuyun, Neo Ottomanism i arastirin. Daha teknik yorumlar yapma imkaniniz olur.

Keşke 1-2 kitap okumamı önermek yerine, yazımı dikkatlice okumayı başarabilseydiniz...

Yazımda lideri aşağılamak gibi hiçbir niyet yok (lideri veya akpyi eleştirmedim). Tam tersine AKP parti tabanının kendisini yanlız bıraktığını, fikirleri ile destek olması gerektiğini anlatmaya çalışmıştım. Nereden aşağılamaya çalıştığım fikrine kapıldınız? Bakın tekrar ediyorum; Liderini seven her sorunu onun önüne atmak yine, sorunun değil, çözümün bir parçası olur. Bunu AK partide göremiyorum. Nasılsa o var, sen sadece oy ver, mecliste el kaldır indir, tamam... Hayır işte tamam değil. Biat kültürü nedeniyle adamcağız yanlış yaptığında uyarabilen yok. Güzel mi böyle, "o beni kandırdı, bu beni kandırdı, yanılmışım" demek zorunda kalması... Bu mu hoşunuza gidiyor? Dost musunuz, düşman mı? En azından taban benzerliği olan MHP neden AKP ile koalisyonu kabul etmedi diye düşünseniz o kitaplara ihtiyacınız olmayacaktır...

Malum kesim o kadar uzun yazıyı okur mu sandınız da yazdınız sayın illegal? Suç sizde.:)

Alıntı:

---

Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı

Malum kesim o kadar uzun yazıyı okur mu sandınız da yazdınız sayın illegal? Suç sizde.:)

---

Siz malum kesim!! diyerek genelleme yapıp insanları aşağılarsanız, biri de kalkıp sizin nickinizden dem vurup faşistlik yaparsa gücenmeyin o vakit !!

Alıntı:

---

illegal rumuzlu üyeden alıntı

MHP neden AKP ile koalisyonu kabul etmedi

---

Ben cevaplayayım, masa başında çözüm palavrası vardı bilirsiniz, toplumun sadece belirli kesiminin inandığı ama aslında hiç olmayan.İnanan kesim zaten ortada, inanmayan kesim ise sayın Bahçeli..

Sayın bahçelinin bir lafı vardı o zamanlarda; '' Bunlarla çözüm süreci olmaz, bunlar sadece mermiden kurşundan anlar'' diye, ne kadar da doğru söylemiş değil mi?Şimdi malum çözümü destekleyenler, Sayın Bahçeli haklıymış demekten utandıkları için bunu kabullenmek istemiyorlar.

Ellerine şehit kanı bulaşmamış, lider ve seçmeni.

Sayın İllegal: yazdıklarınızı satırı satırına okumakla birlikte cevap vermeyeceğim, derinlikli bir tartışmadan öte körü körüne bir AK Parti eleştirisi görüyorum.

Sayın Hakkarili Arzuhalci: Vermiş olduğunuz yanıta yorum yapmayacağım ancak AK Parti seçmeni çok daha fazlasını okur merak etmeyin. Yaklaşımınızı gözden geçirin lütfen.

Alıntı:

---

RuTH rumuzlu üyeden alıntı

Siz malum kesim!! diyerek genelleme yapıp insanları aşağılarsanız, biri de kalkıp sizin nickinizden dem vurup faşistlik yaparsa gücenmeyin o vakit !!

---

Nickimde dem vuracak ne var anlamadım. Sadece arzuhalcilik yapmıyorum. Adli tatil dönemlerinde iş yoğunluğum azaldığından köyüme dönüp kırsalda çobanlık da yapıyorum.

Ayrıca burada belirtilen "malum kesimin" kimler olduğunu düşündünüz bilemiyorum. Ancak ben "malum kesim" demekle oylarımızı, dolayısıyla bizleri aşağılayan Aysun Kayacı gibi insanları kasdetmiştim.

Alıntı:

---

Alwuwush rumuzlu üyeden alıntı

Ben cevaplayayım, masa başında çözüm palavrası vardı bilirsiniz, toplumun sadece belirli kesiminin inandığı ama aslında hiç olmayan.İnanan kesim zaten ortada, inanmayan kesim ise sayın Bahçeli..

Sayın bahçelinin bir lafı vardı o zamanlarda; '' Bunlarla çözüm süreci olmaz, bunlar sadece mermiden kurşundan anlar'' diye, ne kadar da doğru söylemiş değil mi?Şimdi malum çözümü destekleyenler, Sayın Bahçeli haklıymış demekten utandıkları için bunu kabullenmek istemiyorlar.

Ellerine şehit kanı bulaşmamış, lider ve seçmeni.

---

Bu, anlattığım şeye bir örnek. Parti tabanından hiçkimse itiraz etmez mı yahu? Bak başkan, bu iş bize sonra pahallıya patlar, bunlar bizi kazıklıyor diye bir Allah'ın kulu da uyarmaz mı? Koymuşsunuz adamı direksiyona, sür babam sür... Uyusa da önemi yok...

Alıntı:

---

Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı

Nickimde dem vuracak ne var anlamadım. Sadece arzuhalcilik yapmıyorum. Adli tatil dönemlerinde iş yoğunluğum azaldığından köyüme dönüp kırsalda çobanlık da yapıyorum.

Ayrıca burada belirtilen "malum kesimin" kimler olduğunu düşündünüz bilemiyorum. Ancak ben "malum kesim" demekle oylarımızı, dolayısıyla bizleri aşağılayan Aysun Kayacı gibi insanları kasdetmiştim.

---

Bizlerde Aysun KAYACI fanları olarak buradayız!! Şimdi oldu mu?

Alıntı:

---

Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı

Nickimde dem vuracak ne var anlamadım. Sadece arzuhalcilik yapmıyorum. Adli tatil dönemlerinde iş yoğunluğum azaldığından köyüme dönüp kırsalda çobanlık da yapıyorum.

Ayrıca burada belirtilen "malum kesimin" kimler olduğunu düşündünüz bilemiyorum. Ancak ben "malum kesim" demekle oylarımızı, dolayısıyla bizleri aşağılayan Aysun Kayacı gibi insanları kasdetmiştim.

---

Bahsi geçen ifadeyi benim cevabım üzerine kullandınız mı kullanmadınız mı? illegal isimli üyenin okumamışsınız ithamı üzerine malum kesim okumaz anlamına gelen ifadeyi kullanmadınız mı?

Biz insanları yaptıkları işe göre ayırmadık hiçbir zaman, ancak ben burada sizden gelen bir ayrıştırma görüyorum ne yazık ki. Cevabınızdan benim çıkardığım anlam bu aksini söylediğinizi düşünüyorsanız bence gönül almayı da bilmek gerek.

Alıntı:

---

illegal rumuzlu üyeden alıntı

Önce AKP'li olmadığımı belirterek gözlemlediğim AKP kültürü ve AKP'liler hakkında bazı tespitler ve eleştirilerde bulunacağımı belirtmek isterim ki bu eleştirim beklenenin aksine yıkıcı, yıpratıcı değil yapıcı olup, çoğu AKP'li vatandaşa, partililere, parti tabanına da eleştiri anlamındadır.

Reisiniz, başkanınız ve şimdiki Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan... Siz onu tanrılaştırarak, biad kültürü ile "o her şeyin doğrusunu bilir" mantığı ile direksiyonu tamamen ona teslim etmiş bulunmaktasınız. Nezaket ve saygı gereğince çok şık görünebilir. Ama adamcağız yanlış yaptığında bir AKP'li de çıkıp, "abi bak bu iş başımıza iş açar, bu yanlış" demediniz, diyemediniz. Oysa bugün çok sevdiğiniz o zat, "Fethullah Gülen beni kandırdı, HDP beni kandırdı, PKK beni kandırdı" vs. demek zorunda kalıyor. Biriniz de çıkıp, reisim, babam, başkanım... bak bunun riskleri bu demediniz. Nasılsa onu başkan seçtik, o karar verir diyerek onu aslında tek başına bıraktınız. Parti içi demokrasinin en iyi örneklerini sunan CHP'de buna asla izin verilmezdi. Tabandan birileri başkanın kulağına kar suyu kaçırır, eleştirirdi. Denetim veya eleştiri kötü bir şey değildir. İnsanı yanlış yapmaktan alıkoyar. Böylelikle ileride başına gelebilecek tehlikelerden koruması anlamında çok işe yarar. Ama bu AKP'de yok. Ben taparcasına yetkilerimi başkana devrettim derseniz, topu onun üstüne atarsanız, o çok sevdiğiniz insan çuvalladığında onu yanlız bırakmış olursunuz. Bu nasıl sevgi?

Bugün ben cumhurbaşkanı olsam bana bu özürleri ve hataları itiraf etmeye göz yummuş olan herkese kızardım. Ben yanlış yaparken neden beni uyarmadınız? Neden bana Fetonun kötü birisi olduğunu, neden bana çözüm sürecinde kazıklanıyor olabileceğimi söylemediniz, uyarmadınız. Ben de insanım, görememiş olabilirim, biriniz de saygı çerçevesinde beni uyarsaydı da ben de halkın önünde mahçup olmasaydım ne olurdu diye kızardım. Tamam saygı duyuyorsunuz, yönetimi bana bıraktınız da mübarek birileri de beni uyarsa ne olurdu derdim... (buna demokrasi deniyor).

Şimdi AKP'lilere soruyorum, biat ettiniz tüm işleri ona devrettiniz, adeta tanrılaştırdınız ama adamcağızı yanlız bıraktınız. Böyle körü körüne tapan parti tabanı bana şu sözü anımsatıyor. Aptal dostum olacağına, akıllı düşmanım olsun...

AKP kültürü bu ise çökmeye mahkumdur. Çünkü iradeyi tek kişiye yüklediniz, sorumluluğu üstlenmeden sadece ona yüklediniz, tüm yükü ona yüklediniz. Şimdi de işin kolayına kaçıp, başkanlık sistemi istemiyle daha fazla yük bindireceksiniz. Onun hoşuna gidebilir ama sorumlulukların hepsini ona yükleyeceksiniz. Siz o bir gün yargılanırsa ve hüküm giyerse atacağınız sloganlar dışında onu şimdiden yalnız bıraktınız... Uyarın, rica edin, görüş bildirin. O bir insan, o bir kul, o bir ölümlü... Hata yapabilir, uyarmadınız... Vebali sizindir ey AKP'liler... Tabi herkes güçlü olmak ister ama herkes sorumluluklarına katlanamaz...

Not: Sayın cumhurbaşkanım; Rusyanın Suriyeye sınırı yok, neden karışıyorsun demişken, ABD'nin de sınırı olmadığını, hatta bölgeye çok uzak olduğunu, Rusya'nın en azından bölgeye komşu olduğunu ama ABD'nin kilometrelerce uzakta olmasına rağmen ortadoğuyu şekillendirdiğini kimse neden sana söylemedi...

---

sizin söylediğinizi biz çok gördük ak partiyi kötülerken arada kendi partinizide katmışsınızya zaten hep bu şekilde yaparak sorun çıkartıyosunuz parti olarak sonrada kalkmışsınız burada parti tabanı konuyu hiç bildirmedi diyosunuz biz chp ninde zamanında nasıl yönettiğini gördük istersen kanıtta ekleyebilrim konu ile alakalı ;)

1950den sonra Türkiyede hep ya tek başına sağ partiler, ya sağ-sağ parti koalisyonları yada sağ-sol parti koalisyonları iktidarda. Chpnin sorumlu tutulacağı şekilde hiçbir zaman iktidar olmamışlarki. Hali ile chpninde zamanında nasıl yönettiğini görmeniz pek mümkün değil :) 1950den öncesi hakkında ise, "camileri ahır yaptılar" gibi saçmalıklar var sadece :)

Bu denli yolsuzluğun ayyuka çıktığı bir ülkede, eğitim, silahlı kuvvetler, hukuk, insan hakları konularında işine geldiği gibi düzenleme yapan ve başarılı olamayan bir hükümeti nasıl savunabiliyorsunuz! Okuyup anlamaya çalışıyorum. Yıllardır okudum yüksek öğrenim gördüm, hala görmekteyim. Aklım bir çok şeye hasıl oldu ama bu yapılanları ve verilen olumlu tepkileri anlayamayacak kadar cahilmişim bir de bunu anlamış oldum..

Alıntı:

---

Fixit rumuzlu üyeden alıntı

1950den sonra Türkiyede hep ya tek başına sağ partiler, ya sağ-sağ parti koalisyonları yada sağ-sol parti koalisyonları iktidarda. Chpnin sorumlu tutulacağı şekilde hiçbir zaman iktidar olmamışlarki. Hali ile chpninde zamanında nasıl yönettiğini görmeniz pek mümkün değil :) 1950den öncesi hakkında ise, "camileri ahır yaptılar" gibi saçmalıklar var sadece :)

---

O saçmalıkları hatırlayanlar halen hayatta korkarım :)
"Tanrı uludur" diye ezan okunduğunda "Tanrı işte böyle uludur adamı" dendiğini hatırlayanlar da hayatta.
TCMB web sitesinde paralarımızın üzerindeki Ulu Önder Atatürk'ün resimlerini kaldırılıp kendi resmini bastıran yöneticilerin olduğunu da görebiliyoruz.

Yönetici dediğiniz İsmet paşa sanırım, cumhurbaşkanı olanın resmi basılır diye kanun olduğu için olabilir mi para bastırması? :) Türkçe ezan bu ülkede 2 gün okunmadı, 18 sene okundu. Aynı dönemde Kur'an Türkçeleştirildi. Ülke ve din açısından gelişme, iyi sayılacak bu olaylar neden size negatif geliyor?

Alıntı:

---

BahadirMetin rumuzlu üyeden alıntı

Bu denli yolsuzluğun ayyuka çıktığı bir ülkede, eğitim, silahlı kuvvetler, hukuk, insan hakları konularında işine geldiği gibi düzenleme yapan ve başarılı olamayan bir hükümeti nasıl savunabiliyorsunuz! Okuyup anlamaya çalışıyorum. Yıllardır okudum yüksek öğrenim gördüm, hala görmekteyim. Aklım bir çok şeye hasıl oldu ama bu yapılanları ve verilen olumlu tepkileri anlayamayacak kadar cahilmişim bir de bunu anlamış oldum..

---

Birkaç cümle ile herşeyi yeterince hatta fazlasıyla özetlemişsiniz. Hiçbir tartışma kazanılamaz. Bütün tartışmalarda havanda su dövülür, tartışma bittiğinde ortada galip de olmaz mağlup da..

Herkes çeşitli oranlarda akla, mantığa, zekaya sahiptir. Herkes önüne sandık konulunca dilediğine oy vermekte de serbesttir.

Bir yorumda 1950'den sonra solun Türkiye'de hiçbir zaman tek başına iktidar olamadığından söz edilmiş. Olamaz tabi çünkü Türkiye'de solun seçmen sayısı sağınkinden az.

Ancak unutulmamalıdır ki, kural olarak değerli olan az bulunmaktadır bu dünyada. Tüm dünya için soruyorum; profesör sayısı mı fazladır yoksa ilkokul mezunu sayısı mı?

Dünyada demir stokları mı fazladır altın stokları mı?

Alıntı:

---

Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı

Birkaç cümle ile herşeyi yeterince hatta fazlasıyla özetlemişsiniz. Hiçbir tartışma kazanılamaz. Bütün tartışmalarda havanda su dövülür, tartışma bittiğinde ortada galip de olmaz mağlup da..

Herkes çeşitli oranlarda akla, mantığa, zekaya sahiptir. Herkes önüne sandık konulunca dilediğine oy vermekte de serbesttir.

Bir yorumda 1950'den sonra solun Türkiye'de hiçbir zaman tek başına iktidar olamadığından söz edilmiş. Olamaz tabi çünkü Türkiye'de solun seçmen sayısı sağınkinden az.

Ancak unutulmamalıdır ki, kural olarak değerli olan az bulunmaktadır bu dünyada. Tüm dünya için soruyorum; profesör sayısı mı fazladır yoksa ilkokul mezunu sayısı mı?

Dünyada demir stokları mı fazladır altın stokları mı?

---

O halde en değerli parti bizim parti. Şimdiye kadar hiç bir zaman %1 e ulaşamadık :)

- - - Updated - - -

Alıntı:

---

Fixit rumuzlu üyeden alıntı

Yönetici dediğiniz İsmet paşa sanırım, cumhurbaşkanı olanın resmi basılır diye kanun olduğu için olabilir mi para bastırması? :) Türkçe ezan bu ülkede 2 gün okunmadı, 18 sene okundu. Aynı dönemde Kur'an Türkçeleştirildi. Ülke ve din açısından gelişme, iyi sayılacak bu olaylar neden size negatif geliyor?

---

Türkçe ezanın "iyi" olduğunu ancak ezanla işi olmayanlar söylüyor. Ezan okunduğunda camiye gidenlere sorarsanız bahse girerim tek biri bile "iyi" olduğunu söylemeyecek. Ezanla ilgilenmeyenlerin, onun dili ile ilgilenmeleri çok absürt. "Ezan okunmasın, kafamız şişiyor" diyenleri anlarım. Ama "Türkçe okunması iyidir" diyeni anlamam bu yüzden.

Paranın üstüne kimin resminin basılacağının kanunu çıkartılmadan basılmaz para doğal olarak. Bunu öne sürmekle "ama klişelerde o resim vardı ondan o resim çıktı" arasında çok fark göremiyorum ben. O resim basılacaktı. O yüzden kanunu da çıkarıldı klişeler de hazırlandı. :)

İlk Kuran tercümesinin de daha 10. yüzyılda yapıldığını ve halen de yapılmakta olduğunu göz önüne alırsak o yıllarda da yapılıyor olmasından doğal bir şey yok bence. Şîrazlı Muhammed'in yedi sekiz yüz sene önce yaptığı tercüme Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde halen duruyor.

Alıntı:

---

Fixit rumuzlu üyeden alıntı

1950den sonra Türkiyede hep ya tek başına sağ partiler, ya sağ-sağ parti koalisyonları yada sağ-sol parti koalisyonları iktidarda. Chpnin sorumlu tutulacağı şekilde hiçbir zaman iktidar olmamışlarki. Hali ile chpninde zamanında nasıl yönettiğini görmeniz pek mümkün değil :) 1950den öncesi hakkında ise, "camileri ahır yaptılar" gibi saçmalıklar var sadece :)

---

buyrun ozaman kanıtlarıyla sunuyorum...

RESİM 1 -) http://i.hizliresim.com/MWaZLg.jpg
RESİM 2 -) http://i.hizliresim.com/QWpnZZ.jpg
RESİM 3 -) http://i.hizliresim.com/XJEgLk.jpg

Yorumu size bırakıyorum bunada bahane bulun millet görüyor değerli üyeler....


( Amacımız Kimsenin ne yaptığı yada yapmadığı deildir eleştiriye yönelik inkar edilmesidir lütfen inkar etmeyiniz!!!)

Hayır, Türkçe ezana, "ezanla işi olan" namaz kılan pekçok kişide olumlu bakıyor. Bu kişilerin sayısının az olması önemli değil. Ama evet maaleseftir ki caminin çıkışında anket yapılsa çoğunluk olumlu bakmaz.

Kanun Atatürk zamanı çıkmış bir kanun. (1925).

Düzgün, doğru çeviri ilk kez cumhuriyet döneminde yapıldı. Öncekiler kaynak olacak kadar kapsamlı çalışmalar değil. Bu yüzdendir ki kuran ayet sitelerinde, mealler arasında Şirazlı Muhammed'in çevirisi olmaz.

Yaklaşık on gün kadar önce ilahiyatçı Prof. Yaşar Nuri Öztürk, Uğur Dündar ve Müjdat Gezen'in katıldığı bir televizyon programında Yaşar Nuri Öztürk'ün bana çok ilginç gelen düşüncelerine tanık oldum:

1- Ezanın hoparlörle değil de müezzin tarafından minareye çıkılıp bağırarak okunması gerektiğini savunuyordu. Buna gerekçe olarak da namazla ilgisi olmayanların rahatsız edilmemesi gerektiğini ileri sürdü. Uğur Dündar'ın bu şekilde okunan ezan sesinin yeterince duyulmayacağını belirtmesi üzerine herkesin saati olduğunu, namaz kılacak olanların bu saatleri zaten bildiğini söyledi.

2- Namazı para ile kıldıran birisinin arkasında kılınan namazın namaz olmadığını, sadece cami içerisinde birtakım bedeni hareketler yapmak olduğunu söyledi. Yani imamların devletten maaş aldığından bahisle bunların kıldırdıkları namaz caiz değilmiş.

Ben kendimi bu tür konularda yorum yapacak kadar bilgili hissetmediğim için hiçbir yorum yapmıyorum. Ancak söylediklerini oldukça ilginç buldum. Eğer söyledikleri doğru ise şimdiye kadar okunan ezanlar doğru okunmamış oluyor. Ayrıca camide kılınan namazlar da geçerli değil.

Kendisi bir ilahiyat profesörüdür. Benim kendisinin söylediklerine karşı çıkacak ya da onaylayacak bilgim olmadığı için bir yorum yapmıyorum. Yorumu bu konuda bilgisi olanlara bırakıyorum.

Alıntı:

---

Şenol Eker rumuzlu üyeden alıntı

O halde en değerli parti bizim parti. Şimdiye kadar hiç bir zaman %1 e ulaşamadık :)

---

Şenol Bey,

Siz konuyu parti bazında ele almışsınız ancak ben genel olarak sol ve sağ olarak ele almıştım.

Herkesin bildiği gibi 1923 ten 1950 lere kadar ülke CHP tarafından yönetildi.

Türkiye'de sağın oyu neden solun oyundan daha fazla?

Cumhuriyetin ilk yıllarında kalkınma hamlesinin öncüsü olan Köy Enstitüleri, babası da bir toprak ağası olan Adnan Menderes gibilerin işlerine gelmediği için kapatıldı. Sol, din düşmanı, komünist, servet düşmanı olarak tanıtıldı ve bunda da başarılı olundu. İlk kez o dönemde din siyasete alet edildi. Eğer Köy Enstitüleri kapatılmasa idi ülkedeki durum çok daha farklı olacaktı. Tek sebep bu değil tabi ama başlıca sebep bu diyebilirim.

Ülkemizde sol daima yurtsever, antiemperyalist ve ülke zenginliğinin hakça paylaşılmasından yana olmuştur. Sağ ise genellikle başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin uşaklığını yapmıştır.

Hiç kimse bu durumun yalan ya da yanlış olduğunu savunamaz. Çünkü tarih yalan söylemez.

Alıntı:

---

Fixit rumuzlu üyeden alıntı

Hayır, Türkçe ezana, "ezanla işi olan" namaz kılan pekçok kişide olumlu bakıyor. Bu kişilerin sayısının az olması önemli değil. Ama evet maaleseftir ki caminin çıkışında anket yapılsa çoğunluk olumlu bakmaz.

Kanun Atatürk zamanı çıkmış bir kanun. (1925).

Düzgün, doğru çeviri ilk kez cumhuriyet döneminde yapıldı. Öncekiler kaynak olacak kadar kapsamlı çalışmalar değil. Bu yüzdendir ki kuran ayet sitelerinde, mealler arasında Şirazlı Muhammed'in çevirisi olmaz.

---

Neden maalesef? :)
Gerçek bu "maalesef".
Çoğunluk diyorsunuz da, siz tek bir kişinin "Türkçe olsun" diyeceğine inanıyor musunuz?
Onu demesi için oraya birini koymadığınız sürece bunu bulamazsınız.

Kanun Atatürk zamanı değil. 30 Aralık 1925'te çıkartılmış. Bilin bakalım o zaman kanun çıkartma makamında kim varmış? Evet, kendisi varmış. Cumhurbaşkanlığına hazırlanırken bu kanunu da ihmal etmemiş.

Şîrazlı Muhammed'in olmaz çünkü onu da günümüze tercüme etmek gerek. Dil o kadar değiştiriliyor ki, ben çocuklarımla anlaşmakta zorlanıyorum. Bırakın onu, şu anda o bahsettiğiniz çeviri dahi anlaşılmaz olmuştur, yenileri yapılmıştır. Zira özellikle bir arala TDK, dilimizi yok etmek için elinden geleni yaptı. birkaç eski kelime yerine geçen yeni kelimeler ile dilimiz "zenginleştirildi". Biraz daha devam etseydi her halde her kelime yerine geçecek "miyav" diye bir kelime ile dilimiz zenginleştirilecek ve biz de birbirimizle "miyav miyav" diye anlaşacaktık. Allahtan o kadar uzun sürmedi. Ufak tefek sıyrıklarla atlattık.
Bu konudaki "misal"lerden biri, "örnek" kelimesidir. "numune", "misal", "model" kelimelerinin yerine gelmiş bu tek kelime. Böylece 3 kelime 1'e inerek dilimiz zenginleşmiş.

Alıntı:

---

Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı

Şenol Bey,

Siz konuyu parti bazında ele almışsınız ancak ben genel olarak sol ve sağ olarak ele almıştım.

Herkesin bildiği gibi 1923 ten 1950 lere kadar ülke CHP tarafından yönetildi.

Türkiye'de sağın oyu neden solun oyundan daha fazla?

Cumhuriyetin ilk yıllarında kalkınma hamlesinin öncüsü olan Köy Enstitüleri, babası da bir toprak ağası olan Adnan Menderes gibilerin işlerine gelmediği için kapatıldı. Sol, din düşmanı, komünist, servet düşmanı olarak tanıtıldı ve bunda da başarılı olundu. İlk kez o dönemde din siyasete alet edildi. Eğer Köy Enstitüleri kapatılmasa idi ülkedeki durum çok daha farklı olacaktı. Tek sebep bu değil tabi ama başlıca sebep bu diyebilirim.

Ülkemizde sol daima yurtsever, antiemperyalist ve ülke zenginliğinin hakça paylaşılmasından yana olmuştur. Sağ ise genellikle başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin uşaklığını yapmıştır.

Hiç kimse bu durumun yalan ya da yanlış olduğunu savunamaz. Çünkü tarih yalan söylemez.

---

Hakkari, Şemdinli'nin filan dağ köyünden bir çoban bile bu gerçekleri görebilirken bazı sözde profesörlerin bile bu gerçekleleri görememesi düşündürücüdür.

Alıntı:

---

Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı

Şenol Bey,

Siz konuyu parti bazında ele almışsınız ancak ben genel olarak sol ve sağ olarak ele almıştım.

Herkesin bildiği gibi 1923 ten 1950 lere kadar ülke CHP tarafından yönetildi.

Türkiye'de sağın oyu neden solun oyundan daha fazla?

Cumhuriyetin ilk yıllarında kalkınma hamlesinin öncüsü olan Köy Enstitüleri, babası da bir toprak ağası olan Adnan Menderes gibilerin işlerine gelmediği için kapatıldı. Sol, din düşmanı, komünist, servet düşmanı olarak tanıtıldı ve bunda da başarılı olundu. İlk kez o dönemde din siyasete alet edildi. Eğer Köy Enstitüleri kapatılmasa idi ülkedeki durum çok daha farklı olacaktı. Tek sebep bu değil tabi ama başlıca sebep bu diyebilirim.

Ülkemizde sol daima yurtsever, antiemperyalist ve ülke zenginliğinin hakça paylaşılmasından yana olmuştur. Sağ ise genellikle başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin uşaklığını yapmıştır.

Hiç kimse bu durumun yalan ya da yanlış olduğunu savunamaz. Çünkü tarih yalan söylemez.

---

Bana da komik gelir bu durum :)
Sağ zenginlerin, sol ise fakirlerin partisi olmalı iken en güzel örnek İstanbul'dur; solun zengin semtlerden sağın ise fakir semtlerden oy aldığını görürüz. Solun bana göre en büyük sorunu, dine karşı olmasıdır. İslama inanan insanlar, dine düşman olduğunu düşündükleri bir partiye oy vermek istemezler. Sol ise eline her fırsat geçirdiğinde, bu insanların bu fikirlerini pekiştirecek icraatler yapar. Müslüman olmayı suç gibi gösterir.
Ama sanılmasın ki falanca parti doğru şeyler yaptı diye düşünüyuorum.
Ben şahsen, %1'in üstünde oy alan bir partiye güvenmem - inanmam :)
Zaten şu andaki demokrasiye de inanmam.
Çok sevdiğim birisi var, Milletvekili olsun isterim, X partisinden aday olmuş, onu üçüncü sıraya koymuşlar. Birinci ikinci sırada ise hırsızların ve sahtekarların önde gidenleri var. Ben bu sevdiğime oy verecek olsam, o hırsızları seçmiş olacağım. Belki üçüncü sıradaki benim sevdiğim adam gitmeyecek bile meclise. Hani demokrasi insanın istediğini seçmesi idi?
Demokrasinin şu andaki uygulanışı, kırk katır mı kırk satır mı yöntemi :)

İnsanların sağ ya da sol görüşe sahip olmaları şu veya bu partiye oy vermeleri sadece maddi durumları ve dini inançlarına bağlı değildir.

Bunda eğitim, akıl, zeka, mantık yürütebilme, ülkede olan olayları görme, dinleme, anlama, doğru bir şekilde değerlerdirebilme yeteneği, kendisinin ve ülkesinin çıkarlarını koruyabilme yetisi (şahsi çıkarcılık hariç) vb gibi pekçok faktör önemlidir.

Vay babam memlekette 2002 öncesi Türkiyeyi özleyen ne çok aydın varmış valla biz hiiiiiiç özlemiyoruz size uğurlar ola selametle gidin önümüz 29 ekim şöyle 1923'e kadar gidebilirsiniz ıslıkla onuncu yıl marşını da söyleye söyleye gidin (o rekor denemesi ne oldu hakket takip edemedim) ne diyordunuz o marşta sahi? "Türk önde Türk ileri"

Yılmaz ÖZDİL
yozdil@hurriyet.com.tr

Bidon kafa...
12 Ağustos 2007

Depo var...

Su yok.

Suyu bulsa...

Boru yok.

Boru döşese, o döşeyene kadar zaten su kuruyor.

Yani darılmayın ama, hakikaten Allah cezanızı versin be kardeşim.

Bakıyorum televizyonlara...

Şöhret olmuşsun yahu!

BBC, CNN hep seni gösteriyor.

Akmayan çeşme başında, elindeki boş bidonu kameraya sallayarak, "elim kırılsaydı" diye bağırıyorsun.

Hiç bağırma.

Senin paranla sana köfte ekmek ısmarladılar, hizmet sandın... Sudan ucuz senin oyun.

Hiç bağırma.

Düşün şöyle bir...

Maazallah CHP-MHP iktidar olsaydı, ne diyeceklerdi?

"Uğursuz bunlar..."

"Bereketsizler..."

"Geldiler, kuruttular..."

Demeyecekler miydi?

Diyeceklerdi.

Sen de kafanı emme basma tulumba gibi sallayarak, "he valla" demeyecek miydin?

Diyecektin.

Hatta, şu anda tek satır bile susuzluktan bahsetmeyen liboşları, satılık kalemleri okuyup okuyup, "şerefsiz bu laikler" demeyecek miydin öfkeyle?

Diyecektin.

Hiç bağırma.

Bak şimdi sen, çoluk çocuk kokarcaya döndün, Afrikalılar gibi fellik fellik yıkanacak dere arıyorsun...

Senin sırtından koltuk sahibi olanlar, borsa vurgunu yapanlar, ihale kapanlar, dolar-faiz volisi vuranlar ise, Perrier’le San Pellegrino’yla jakuzide banyo yapıyor, köpük köpük.


Reina’da sular kesik mi sanıyorsun, a benim bidon kafalım?

Şimdi iyi dinle...

Yap elini yumruk.

Şeytan kulağına kurşun der gibi vur bakayım kafana iki defa...

Ne duydun?

"Donk donk" di mi?

Sen önce onu doldur.

Su kolay.

- - - Updated - - -

Bekir COŞKUN
bcoskun@hurriyet.com.tr

Göbeğini kaşıyan adam...
02 Mayıs 2007

Ayağını altına alıp oturur.

Elinde bayraklarla yürüyen kadınları görünce "Ne vınaklıyo bunlar len..." diye kızar.

"Haberleri" sevmez.

O "Ti-Vi eğlence programına" bakar.

Dünyada neler olup bittiği konusunda, bildiği tek dış politika yorumu "İngiliz yaman olur" görüşüdür.

Kitap okumaz.

Çok da gerekiyorsa "Bi bakıver kitap ne diyor?" diye sorduğu bir "hoca"sı vardır.

Gazete bilmez.

İlgi duyduğu tek gazete, turşu kavanozlarının altına serdiği geçen senenin gazetesidir.

Liderlerle ilgili en kapsamlı düşüncesi "Müslüman adam", demokrasi ile ilgili tek fikri ise "Çalsın ama iş yapsın"dır.

Sonra göbeğini kaşır...



İşte; Tayyip Erdoğan’ın bir anda "Her şey için sandık" derken, güvendiği adamdır o...

Büyük kentlerde her partiden, her yaştan, her meslekten, her görüşten, her kesimden milyonlar meydanlara dökülürken... Eski-şimdiki cumhurbaşkanları, üniversiteler, akademisyenler, yüksek mahkemeler, askerler, sivil demokratik örgütler "endişelerini" dile getirirken... Dünya medyası "Türk halkı siyasi İslam’a dur dedi" kanaatine varırken...

Tayyip Erdoğan’ın güvendiğidir o:

Göbeğini kaşıyan adam...


Atatürk’ün kızları al bayraklarla yürürken, bu ülkenin aydınlık yüzlü erkekleri meydanları doldururken, çocuklar annelerinin-babalarının elini tutup yarınlarına şimdiden sahip çıkmaya kalkarken...

Göbeğini kaşıyan adam uzakta bıyık altından güler.

Ve sandık ortaya konulduğunda...

Göbeğini kaşıyan adamın dediği olur.

Çünkü demokrasi, bilinçte aşağı-yukarı eşit insanların rejimidir. Bir toplumun çoğunluğu "göbeğini kaşıyan adam" ise, orada demokrasi olmaz, olamaz...

Tayyip Erdoğan işte ona güvenir:

Göbeğini kaşıyan adama...

Diyorum ya hep nostalji :) akmayan çeşme, kesilen elektirik, kuyruklar, kıtlıklar karaborsalar geçmişte kaldı mirim biz o yıllara dönmek istemiyoruz eskileri çok seviyorsanız açın youtubeyi eski Türkiye yazıp çıkan videoları izleyip hasret giderin.
"Einstein’ın bir lafı var; şartlar aynıyken farklı sonuç beklemek geri zekalılıktır. Aynı tablo çıkacak. Defalarca seçim kaybetmiş Kemal Kılıçdaroğlu ile seçim zaferi bekleniyorsa, burada bir problem var demektir. Ya da defalarca seçim kaybetmiş Devlet Bahçeli ile seçim zaferi bekleniyorsa, burada da bir problem var demektir." YILMAZ ÖZDİL Tarih 26.10.2015... Şimdi dediği üzerinden gidelim; bugünkü muhalefet partileri 2002 den önceki iktidar ortakları liderleri de o günkü bitmiş tükenmiş çaresiz ümitsiz Türkiye'de görevdeydiler aynı şahıslar aynı partilerle bugün neyi değiştirecekler eşek bile çukura bi defa düşer yahu.

Gelişmenin cumhuriyet dönemindeki kadar ivme kazandığı başka dönem var mı? 2002 ve öncesinde sanarsın sol partiler iktidar. Yine aynı kafa hep iktidardaydı. Ayrıca "akmayan çeşme, kesilen elektrik, kuyruklar, kıtlıklar karaborsalar..." yine var, tam gaz devam. Üstüne birde sizlerin göremeyeceği soyut şeyler var kaybedilen. Fikir ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, kadın erkek eşitliği, Atatürk ilke ve inkilapları, ulus millet bilinci... Baştakiler Türklükten, Türk kelimesinden rahatsız oluyorken yandaşlarının "Türk önde Türk ileri" sözlerinden rahatsız olması normal tabi.

Üstadım, ben aynı tablo çıkmayacak demedim ki..

Üstelik yukarıda açıkça da vurguladım. Ne demiş Bekir Coşkun?

"Ve sandık ortaya konulduğunda...

Göbeğini kaşıyan adamın dediği olur.

Çünkü demokrasi, bilinçte aşağı-yukarı eşit insanların rejimidir. Bir toplumun çoğunluğu "göbeğini kaşıyan adam" ise, orada demokrasi olmaz, olamaz..."


- - - Updated - - -

Her kim ne söylerse söylesin, ne tahminde bulunursa bulunsun "göbeğini kaşıyan adam" karşısında mağlubiyetimiz kaçınılmazdır.

Alıntı:

---

Fixit rumuzlu üyeden alıntı

Gelişmenin cumhuriyet dönemindeki kadar ivme kazandığı başka dönem var mı? 2002 ve öncesinde sanarsın sol partiler iktidar. Yine aynı kafa hep iktidardaydı. Ayrıca "akmayan çeşme, kesilen elektrik, kuyruklar, kıtlıklar karaborsalar..." yine var, tam gaz devam. Üstüne birde sizlerin göremeyeceği soyut şeyler var kaybedilen. Fikir ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, kadın erkek eşitliği, Atatürk ilke ve inkilapları, ulus millet bilinci... Baştakiler Türklükten, Türk kelimesinden rahatsız oluyorken yandaşlarının "Türk önde Türk ileri" sözlerinden rahatsız olması normal tabi.

---

Akmayan çeşmeler tarih oldu şimdi yavru vatana su taşıyor bu ülke, kuyruk varsa ayfon kuyruğudur kimse "hiç bir yerde şu ihtiyacı bulamıyorum" demiyor ben 2 kilo şeker almak için gittiğim bakkaldan bir kilo alıp çıktığımı hiç unutmam.
Fikir ve ifade özgürlüğü cumhurbaşkanına başbakana bakanlara hakarete varıncaya dek özgür isim vermeden "hırsız" demek suç bile değilmiş bu millet hırsızın alasını gördü oysa 30 banka soyulup soğana çevrildi unutuldu gitti sanmasın unutmayan bir kesim var göbeği kaşıyor kıçını kaşımamak için. Bal bal demekle ağız tatlanmıyor Türk ileri demekle de ileri gidilmiyor icraat lazım. Gazetecilerin işkencelerde ve sokaklarda öldürüldüğü yılları biliriz biz "faşist polis" denirdi de iktidara tek laf edilmezdi emniyet özerk bir kurumdu sanki. Kadın erkek eşitliği de üniversite kapısına nizamiye kapısına kadardı ben eskiyi hatırlamak bile istemiyorum bugünle kıyaslamak bile zulümdür. Atatürk "beni övme sözlerini bırakın gelecek için neler yapacağız onu anlatın" demiş bir kesim hala bildiğini okuyor memlekete ne kadar faydan varsa o kadar Türksün o kadar vatanseversin gerisi lafı güzaf.

- - - Updated - - -

Alıntı:

---

Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı

Üstadım, ben aynı tablo çıkmayacak demedim ki..

Üstelik yukarıda açıkça da vurguladım. Ne demiş Bekir Coşkun?

"Ve sandık ortaya konulduğunda...

Göbeğini kaşıyan adamın dediği olur.

Çünkü demokrasi, bilinçte aşağı-yukarı eşit insanların rejimidir. Bir toplumun çoğunluğu "göbeğini kaşıyan adam" ise, orada demokrasi olmaz, olamaz..."


- - - Updated - - -

Her kim ne söylerse söylesin, ne tahminde bulunursa bulunsun "göbeğini kaşıyan adam" karşısında mağlubiyetimiz kaçınılmazdır.

---

Aynı tablo çıkmayacak demediğinizi biliyorum ben de farklı bir şey söylüyorum deki farklı oldu 2002 den önceki aktörler bugünkü muhalefet iktidar oldu ne olacak? muhalefeti beceremeyen bu adamlar ki iktidarı da becerememişlerdi ülkeyi eskinin karanlığına götürmeyeceklerine dair kimin ne umudu olabilir? bir boyacı çağırsanız evinize yaptığı işi beğenmezseniz bi daha ona boyatmazsınız aynı şahısları çağırıp hadi gel yönet demenin ne mantığı var?

https://www.youtube.com/watch?v=Ni7l...=youtu.be&t=5s

inanılması çok zor, ama gerçek. yandaş değil misin? polis al bunu... bide destek çağırmayalım diyor.

Alıntı:

---

Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı

Akmayan çeşmeler tarih oldu şimdi yavru vatana su taşıyor bu ülke, kuyruk varsa ayfon kuyruğudur kimse "hiç bir yerde şu ihtiyacı bulamıyorum" demiyor ben 2 kilo şeker almak için gittiğim bakkaldan bir kilo alıp çıktığımı hiç unutmam.
Fikir ve ifade özgürlüğü cumhurbaşkanına başbakana bakanlara hakarete varıncaya dek özgür isim vermeden "hırsız" demek suç bile değilmiş bu millet hırsızın alasını gördü oysa 30 banka soyulup soğana çevrildi unutuldu gitti sanmasın unutmayan bir kesim var göbeği kaşıyor kıçını kaşımamak için. Bal bal demekle ağız tatlanmıyor Türk ileri demekle de ileri gidilmiyor icraat lazım. Gazetecilerin işkencelerde ve sokaklarda öldürüldüğü yılları biliriz biz "faşist polis" denirdi de iktidara tek laf edilmezdi emniyet özerk bir kurumdu sanki. Kadın erkek eşitliği de üniversite kapısına nizamiye kapısına kadardı ben eskiyi hatırlamak bile istemiyorum bugünle kıyaslamak bile zulümdür. Atatürk "beni övme sözlerini bırakın gelecek için neler yapacağız onu anlatın" demiş bir kesim hala bildiğini okuyor memlekete ne kadar faydan varsa o kadar Türksün o kadar vatanseversin gerisi lafı güzaf.

- - - Updated - - -



Aynı tablo çıkmayacak demediğinizi biliyorum ben de farklı bir şey söylüyorum deki farklı oldu 2002 den önceki aktörler bugünkü muhalefet iktidar oldu ne olacak? muhalefeti beceremeyen bu adamlar ki iktidarı da becerememişlerdi ülkeyi eskinin karanlığına götürmeyeceklerine dair kimin ne umudu olabilir? bir boyacı çağırsanız evinize yaptığı işi beğenmezseniz bi daha ona boyatmazsınız aynı şahısları çağırıp hadi gel yönet demenin ne mantığı var?

---

Aynen katılıyorum. Seçimlerde Ak Parti'mizin zaferini hazmedemediler Engin bey.

Alıntı:

---

Şenol Eker rumuzlu üyeden alıntı

O saçmalıkları hatırlayanlar halen hayatta korkarım :)
"Tanrı uludur" diye ezan okunduğunda "Tanrı işte böyle uludur adamı" dendiğini hatırlayanlar da hayatta.
TCMB web sitesinde paralarımızın üzerindeki Ulu Önder Atatürk'ün resimlerini kaldırılıp kendi resmini bastıran yöneticilerin olduğunu da görebiliyoruz.

---

18.Yüzyıl sonlarından başlayarak 19. yüzyılda Türkçülük akımının başlaması ile ( ki Kuran-I Kerimde kavimler olarak yaratıldığımız açıkca belirtilir, ırkçılık değil kavimer özellikle belirtirim ) Sultan Abdülaziz zamanında Ali Suavi ezanın, hutbelerin ve namaz surelerinin bile Türkçeleştirilmesi gerektiğini savunmuştur. Yani bu düşünce akımı Osmanlı Imparatorluğu zamanında ortaya çıkmıştır..

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulumu sonrasında açılan Diyanet İşleri de 18. YY sonu ve 19. YY başındaki akımdan etkilenerek cumhuriyetin kurucu partisi konumundaki Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminde 18 Temmuz 1932'de bir genelge ile Türkçe Ezan uygulamasını başlatmıştır.
NOT: ATATÜRK bu karar sonrasında 1932'de, Türkçe ezan okunmasının dinen caiz olup olmadığının Islam Alimlerince araştırılmasını ve neticelendirilmesini istemiştir. Alimlerin incelemeleri sonucunda caiz olduğu kanaatine varılmış ve uygulamaya devam edilmesine ATATÜRK onay vermiştir. ( Yazılı ve ıslak imzalı kaydı vardır. )

Döneme ait; Türkçe ezan okunması konusu bazı aydınlar tarafından da dile getirilmişti. Bunu Ziya Gökalp şöyle şiirleştirmiştir:


"Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın."


Şiirden de anlaşılabildiği üzere burada bir düşmanlığı olmamakla beraber ALLAH'ın Emirlerinin ne olduğunun daha net anlaşılabilir hale geldiğine vurgu yapılmaktadır. Kuran-ı Kerim insanlara öğütler verir ve bu öğütleri de birden fazla ayetlerde örneklendirerek pekiştirir. Arapça bilmeyen bir insanın neden bahsettiğini anlama şansı yoktur.
Günümüzde Kuran-ı Kerim de kullanılan Arapça'nın bile sadece bu konuda ehil insanlar tarafından tam net anlaşıldığı da ISLAM Aleminde ortak kabul görmüş bir gerçektir.

Bu nedenle Kuran-I Kerim'in tasfirinde Elmalı Hamdi'nin Tasviri kullanılır. Yaptığı tasvir tüm Islam alemince genel kabul görmektedir.

Şayet sizin mantığınıza göre; Islam'dan daha eski bir din olan Hristiyanlık kesinlikle Ibranice'den Latince'ye çevrilmemeliymiş. Aynı mantıkla bugün Vatikan'da bile Incil Ibranice değil Latince okunur.
Zaten Islama geçmeyerek günahkarlar diye şirk koşma.. Kimin amelinin o teraziden geçmeye yeteceğini sadece Allah bilir, zannına yenilme.

Kuran-ı Kerim'in indiği kavim Türkçe bilmiyor.. Bu nedenle o coğrafya'ya Arapça iniyor. Zatı Muheterem savunucular bunu bilmiyor.. Hala Hz. Muhammed SAV gibi giyinmeyi sadece sünnet kabul edip onun hal, durum, fikir ve kişiliğine uygun yaşamanın sünnet olduğunu unuttukları için Arapça olmalı diye atıp tutuyorlar.
O dönemin kıyafetlerin giymek, arapça okumak sünnet ise o zaman Teknolojiyi kullanma Araba yerine Deve tercih et..

Umarım faydalı açıklamalarda bulunabilmişimdir,

Saygılarımla

Yorumlamış herkese teşekkür ederim uzun bir aradan sonra gülmek için sebebim oldu. Değerli Yorumcular, toplumda bir kişiliksizlik hakim olmuş durumda. Bunun da ne sağı var ne de solu!
Yorumları okuduğum kimi 60 sene önceyi kimi 1 yıl önce olan şeyleri örnek göstererek kendini haklı çıkarma gayretinde ve rüştünü ispat etme çabasında. Beyler,Bayanlar siyasi partileri öncelikle lütfen futbol takım tutar gibi savunmayı bırakın.
Değerli bir arkadaş 30 banka soyuldu demiş evet bu ülkenin yakın döneminde gerçekleşti ama bu 30 bankanın soyulması şuan ki gerçekleri değiştirmiyor.. Türkiye Cumhuriyeti 428Milyar dolar borca batmış, cari açık her sene rekor üzerine rekor kırarken, ülken mülteci kampı haline getirilmişken, 6 milyon işsiz vatandaşın varken neyi savunuyorsunuz ?
Tek üretimi İnşaat sektörü bırakılmış ( oda özel firmalar ) bir ülke var şuan yaşadığımız ve geleceğe bıraktığımız!!
Birisi Ezan Türkçe demiş..

Kuran-ı Kerim'in indiği kavim Türkçe bilmiyor.. Bu nedenle o coğrafya'ya Arapça iniyor. Zatı Muheterem neye savaş açıyorsun neyi aşalıyorsun. O kadar sünnet peşindeyse Hz. Muhammed SAV döneminde Deve kullanılıyor arabanı , toplu taşımayı bırak deveye bin.
18.Yüzyıl sonlarından itibaren ve 19. yüzyılda Türkçülük akımının başlaması ile ( ki Kuran-I Kerimde kavimler olarak yaratıldığımız açıkca belirtilir, ırkçılık değil kavimer özellikle belirtirim ) Sultan Abdülaziz zamanında Ali Suavi ezanın, hutbelerin ve namaz surelerinin bile Türkçeleştirilmesi gerektiğini savunmuştur. Yani bu düşünce akımı Osmanlı Imparatorluğu zamanında ortaya çıkmıştır..
Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminde 18 Temmuz 1932'de bir genelge ile Türkçe Ezan uygulamasını başlatmıştır. ATATÜRK bu karar sonrasında 1932'de, Türkçe ezan okunmasının dinen caiz olup olmadığının Islam Alimlerince araştırılmasını ve neticelendirilmesini istemiştir. Alimlerin incelemeleri sonucunda caiz olduğu kanaatine varılmış ve uygulamaya devam edilmesine ATATÜRK onay vermiştir. ( Yazılı ve ıslak imzalı kaydı vardır. )
"Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın."
iyice anlaşılması için şiir bile yazılmıştır..
O dönemde de Kuran-I Kerim'in tasfirinde Elmalı Hamdi'nin Tasviri kullanılır. Bu tasvir için harcamada bizzat Cumhurbaşkanlığı Bütçesi ve Atatürk'ün şahsi yatırımı ile tamamlanır. Yaptığı tasvir tüm Islam alemince genel kabul görmektedir, hala da kullanılmaktadır.

Günümüz sorunlarına dönersek, Türkiye'de yapılan havyancılık şuan Uruguaydan az.
Nüfusumuz 80 milyon, 14 milyon ineğimiz var. Uruguay’ın nüfusu 3.5 milyon, 16 milyon ineği var. Yüz ölçümü ve elverişli toprağı bizden az ama bize ET satıyor..
Hiçbir zaman tam anlamıyla birşey üreten bir toplum olmadığımız gibi malesef AKP döneminde kenarında tutunduğumuz üretimden tamamen koptuk.
Kendi topumuz tüfeğimiz helikopterimiz demeyin lütfen çünkü bunlar yiyecek olarak tüketilmiyor..

Dünyada ekonomi devrimi başarmış tüm toplumların temelinde halen 1. gelir kaynağı GIDA Üretimi yani TARIM ve HAYVANCILIKTIR.. 2008 Senesi sonrası TR'de yapılmaz hale getirilmiştir..

Daha 100'lerce şey yazılabilir. Bu esnada hiç mi olumlu hareketi yoktur illaki var. Ama SWOT analizine döktüğünde işi zararı yararından fazla olduktan sonra Gelecek Nesillere Ne FAYDA ???

ak partili diye bir taban yokki ülkede. ülkenin yarısı ak partiye oy verdi. demekki adam doğru yolda ilerliyor. ayrıca tanrılaştırmak tabiri bir müslümana yakışmaz. Haşa huzurdan bizim tek bir yaradanımız rabbimiz Allahımız var.