Ödenmeyen taksit için ürüne el koyma

Teknik servisten gelen ürünümü almak için satın aldığım mağazaya gittiğimde bana bir taksitimin gecikmede olduğunu dolayısıyla ödeme yapmadan ürünü teslim etmeyeceklerini söylediler. Ben de kendilerine böyle bir haklarını olmadığını, gecikme varsa yasal faiz uygulayacaklarını, eğer 3 aylık süre aşmışsa da hacze gidebileceklerini söyledim (geciken birkaç günlük bir taksit). Hangi gerekçe ile bunu yaptıklarını sorduğumda, uygulamalarının böyle olduğunu söylediler. Ben de bunu söyledikleri için ödeme yapmayıp karakola gittim ve şikayetçi oldum. Sağolsun bir polis yardımcı oldu ve 'güveni kötüye kullanmak'tan tutanak tutup savcıya gönderdi. Sormak isteğim şu; bir mağazanın gecikmiş taksidi gerekçe göstererek ürüne el koymaya yasal dayanağı var mıdır? Ürünü teslim etmedikleri için 20 iş gününü aşmış bulunuyor ki bu durumda yeni ürün talep etme hakkım doğar mı? Saygılar...

Tüketici hakem heyetine de başvurun.Miktar parasal sınırın üstündeyse tüketici mahkemesine başvurun.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 950. maddesinde belirtilmiş olan alacaklının "Hapis Hakkı" nın şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılmaksınızın doğrudan savcılığa "Güveni Kötüye Kullanma" suçlamasıyla başvurulması yolundaki görüş ile;

6502 sayılı Yasa ile tüketiciye tanınmış hakların kullanılması gerektiği yolundaki görüşe katılmıyorum.

Alıntı:

---

Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 950. maddesinde belirtilmiş olan alacaklının "Hapis Hakkı" nın şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılmaksınızın doğrudan savcılığa "Güveni Kötüye Kullanma" suçlamasıyla başvurulması yolundaki görüş ile;

6502 sayılı Yasa ile tüketiciye tanınmış hakların kullanılması gerektiği yolundaki görüşe katılmıyorum.

---

Satıcı bu hakka sahip midir değil midir? Yani anladığım kadarıyla rehin olayı alıcının rızası çerçevesinde olur.. Mağaza taksit gecikmesi nedeniyle ürünü teslim etmeme hakkına yasal olarak sahip midir?

"Alacaklı borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı borcun muaccel olması ve niteliği itibariyle bu eşyanın alacak ile bağlantısı bulunması halinde borç ödeninceye kadar hapsedebilir."

Benim anladığım o ki, borçlu rızası hilafına hapis hakkı kullanılamaz.

Sayın poet19,

Maddede geçen "ONUN RIZASIYLA" yani "borçlunun rızasıyla" ifadesinden tereddüt hasıl olduğunu anlıyorum.

Maddenin uygulanabilmesi için gerekli şartların şunlar olduğu hususunda bir çekişme bulunmamaktadır;

1- Söz konusu mal bir taşınır ya da kıymetli evrak olacak
2- Borçluya ait olacak
3- Alacaklının elinde borçlunun rızasıyla bulunacak
4- Borç muaccel olacak (vadesi gelmiş, alacaklı tarafından istenebilir durumda olacak)
5- Bu taşınır ya da kıymetli evrakın borç-alacak ilişkisi ile bağlantısı olacak

Çekişme yalnızca 3. maddede belirtilen konuda olup, yakınana ait ürünün satıcı firmanın elinde yakınanın rızasıyla bulunup bulunmadığı hususundadır.

Yakınan, ürünü firmaya veya servise tamir edilmesi amacıyla vermiştir. Elbette el konulması için vermemiştir.

Ancak ürün, elinden kendi rızası ile çıkmıştır. Alacaklının bu ürünü yasa dışı bir yolla ele geçirmiş olması söz konusu değildir.

İşte bu noktada yasa koyucunun maddeye neden "onun rızasıyla" ifadesini koyduğu çok büyük bir önem arzetmektedir. Bunun konulmasındaki amaç, boçluya ait ancak yasal olmayan bir yoldan alacaklının eline geçmiş bir taşınır üzerinde alacaklının hapis hakkını kullanmasının önüne geçmektir.

Bunun aksi savunulduğunda 950. maddenin uygulama alanı ortadan kalkmış olacaktır. Çünkü hiç kimse malını bir başkasına rehnedilmesi amacıyla vermez.

Maddenin uygulanabilmesi için borçlunun kendisine ait taşınırı alacaklıya kendi ya da bir başkası eliyle teslim etmiş olması yeterlidir. Bu durumda da bu taşınırın alacaklının eline hukuk dışı bir yoldan geçmiş olduğu iddia edilemez. Borçlunun ürünü alacaklıya tamir edilmesi amacıyla verdiği, rehnedilmesi amacıyla vermediği gibi savunmalara itibar edilemez.

Zaten yukarıda da yazdığım gibi bu tür iddialara itibar edilebilseydi 950. maddenin uygulama alanı kendiliğinden ortadan kalkacaktı.

Durumu bir örnekle açıklamakta da fayda görmekteyim, geçen gün forumda yaşanan somut örneğe benzesin;

Kiracısı olduğunuz evin sözleşmesini feshettiniz. Ancak özel nedenlerden dolayı evde bir kısım eşyanız kaldı ve ev sahibine kira vb borçlarınız var. Dikkat edin siz bu eşyaları ev sahibine rehnetmesi için bırakmadınız ve daha sonra alacaksınız. Ev sahibinizin eşyalarınız üzerinde hapis hakkını kullanma hakkı vardır.

ÖZET VE NETİCE: Somut olayda rehnedilmesi amacıyla vermemenize rağmen elinizden kendi hür iradeniz ile çıkan ve alacaklı şirketin elinde yasal yolla bulunduğu anlaşılan ürününüz üzerinde MUACCCEL BORÇ (taksit sayısı fazla ise muaccel olmayan borçlar hariç) ödeninceye kadar hapis hakkını kullanma hakları vardır. Açıklanan gerekçelerle polise yapmış olduğunuz güveni kötüye kullanma suçlaması ile ilgili olarak savcılık tarafından takipsizlik kararı verilir. Yine aynı gerekçelerle tüketici hakem heyeti ve tüketici mahkemesinden sonuç alabilmenizi mümkün görmüyorum.

Polis bir hukukçu olmadığından bu tür bir işlem yapmış olabilir. Elbette bir arzuhalci de hukukçu değildir. Ancak açıklamalarım sizi tatmin etmedi ise değişik avukatlardan görüş almanızı tavsiye ediyorum. Kolay gelsin.

Saygılarımla,

Hakkarili Arzuhalci

Siz 20 iş günü geçtiğinden dolayı bedel iadesi yada birebir aynı ile değişim talepli olarak Tshh ne başvuru yapın. Kaybedeceğiniz bir şey yok.

Sayın ceceli341,

Merhaba. Ben şu bakımdan riskli görüğüm için o yolu önermedim;

Biliyorsunuz hakem heyetini ouşturan üyeler içinde bir avukat dışında hukuk nosyonuna sahip olan kimse pek olmuyor genelde. Karşı taraf mağaza zinciri olduğuna göre hukuk müşevirlikleri büyük ihtimalle vardır. Ayrıca hakem heyetlerinden çıkan kararlara itiraz edildiğinde tüketici mahkemeleri tarafından aksi yönde karar alınması da az rastlanan bir durum değil.

Bu durumda karşı taraf hapis hakkını kullandığını bildirirse yakınanın davayı kaybedeceğine kesin gözüyle bakıyor ve mağdur olacağını düşünüyorum. O nedenle bence en mantıklısı taksidi ödeyip ürünü teslim alması. Kendi bileceği bir şey tabi. Ben sadece olacakları söyledim kendisine.

Alıntı:

---

Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı

3- Alacaklının elinde borçlunun rızasıyla bulunacak

---

Harika bir açıklama, Teşekkürler.

Alıntı:

---

Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı

Sayın poet19,

Maddede geçen "ONUN RIZASIYLA" yani "borçlunun rızasıyla" ifadesinden tereddüt hasıl olduğunu anlıyorum.

Maddenin uygulanabilmesi için gerekli şartların şunlar olduğu hususunda bir çekişme bulunmamaktadır;

1- Söz konusu mal bir taşınır ya da kıymetli evrak olacak
2- Borçluya ait olacak
3- Alacaklının elinde borçlunun rızasıyla bulunacak
4- Borç muaccel olacak (vadesi gelmiş, alacaklı tarafından istenebilir durumda olacak)
5- Bu taşınır ya da kıymetli evrakın borç-alacak ilişkisi ile bağlantısı olacak

Çekişme yalnızca 3. maddede belirtilen konuda olup, yakınana ait ürünün satıcı firmanın elinde yakınanın rızasıyla bulunup bulunmadığı hususundadır.

Yakınan, ürünü firmaya veya servise tamir edilmesi amacıyla vermiştir. Elbette el konulması için vermemiştir.

Ancak ürün, elinden kendi rızası ile çıkmıştır. Alacaklının bu ürünü yasa dışı bir yolla ele geçirmiş olması söz konusu değildir.

İşte bu noktada yasa koyucunun maddeye neden "onun rızasıyla" ifadesini koyduğu çok büyük bir önem arzetmektedir. Bunun konulmasındaki amaç, boçluya ait ancak yasal olmayan bir yoldan alacaklının eline geçmiş bir taşınır üzerinde alacaklının hapis hakkını kullanmasının önüne geçmektir.

Bunun aksi savunulduğunda 950. maddenin uygulama alanı ortadan kalkmış olacaktır. Çünkü hiç kimse malını bir başkasına rehnedilmesi amacıyla vermez.

Maddenin uygulanabilmesi için borçlunun kendisine ait taşınırı alacaklıya kendi ya da bir başkası eliyle teslim etmiş olması yeterlidir. Bu durumda da bu taşınırın alacaklının eline hukuk dışı bir yoldan geçmiş olduğu iddia edilemez. Borçlunun ürünü alacaklıya tamir edilmesi amacıyla verdiği, rehnedilmesi amacıyla vermediği gibi savunmalara itibar edilemez.

Zaten yukarıda da yazdığım gibi bu tür iddialara itibar edilebilseydi 950. maddenin uygulama alanı kendiliğinden ortadan kalkacaktı.

Durumu bir örnekle açıklamakta da fayda görmekteyim, geçen gün forumda yaşanan somut örneğe benzesin;

Kiracısı olduğunuz evin sözleşmesini feshettiniz. Ancak özel nedenlerden dolayı evde bir kısım eşyanız kaldı ve ev sahibine kira vb borçlarınız var. Dikkat edin siz bu eşyaları ev sahibine rehnetmesi için bırakmadınız ve daha sonra alacaksınız. Ev sahibinizin eşyalarınız üzerinde hapis hakkını kullanma hakkı vardır.

ÖZET VE NETİCE: Somut olayda rehnedilmesi amacıyla vermemenize rağmen elinizden kendi hür iradeniz ile çıkan ve alacaklı şirketin elinde yasal yolla bulunduğu anlaşılan ürününüz üzerinde MUACCCEL BORÇ (taksit sayısı fazla ise muaccel olmayan borçlar hariç) ödeninceye kadar hapis hakkını kullanma hakları vardır. Açıklanan gerekçelerle polise yapmış olduğunuz güveni kötüye kullanma suçlaması ile ilgili olarak savcılık tarafından takipsizlik kararı verilir. Yine aynı gerekçelerle tüketici hakem heyeti ve tüketici mahkemesinden sonuç alabilmenizi mümkün görmüyorum.

Polis bir hukukçu olmadığından bu tür bir işlem yapmış olabilir. Elbette bir arzuhalci de hukukçu değildir. Ancak açıklamalarım sizi tatmin etmedi ise değişik avukatlardan görüş almanızı tavsiye ediyorum. Kolay gelsin.

Saygılarımla,

Hakkarili Arzuhalci

---

Açıklamanız için teşekkür ederim... Borç gecikmesi olan taksiti ödeyince bitmeyecek.. Yani devam eden taksitler de var. (taksit sayısı fazla ise muaccel olmayan borçlar hariç) ifadesinin anlamı nedir?

Taksit muaccel borç mudur?

Zamanı gelene kadar muaccel değildir. Zamanı geldiğinde muaccel olur.
Hatta birçok sözleşmede, bir taksit ödenmediğinde, o taksit dışında ondan sonrai taksitler de muaccel olur.
Muaccel, "hemen / derhal ödenmesi gereken" anlamında kullanılıyor hukukta. Kelime anlamı olarak "acele olunmuş" manasında bir sıfattır.

Alıntı:

---

poet19 rumuzlu üyeden alıntı

Açıklamanız için teşekkür ederim... Borç gecikmesi olan taksiti ödeyince bitmeyecek.. Yani devam eden taksitler de var. (taksit sayısı fazla ise muaccel olmayan borçlar hariç) ifadesinin anlamı nedir?

---

Yani ürünü teslim etmek için vadesi gelmemiş olan borçlarınızın ödenmesini isteyemezler. Örneğin ürünü 10 taksitle aldınız.
5 taksitini ödediniz. 6.yı geciktirdiniz. 7.nin de vadesi henüz gelmedi. Siz sadece geciktirdiğiniz 6. yı ödediğiniz anda ürünü geri alırsınız. 7, 8, 9 ve 10. taksitleri vadeleri gelince ödeyeceksiniz.

- - - Updated - - -

Alıntı:

---

Şenol Eker rumuzlu üyeden alıntı

Zamanı gelene kadar muaccel değildir. Zamanı geldiğinde muaccel olur.
Hatta birçok sözleşmede, bir taksit ödenmediğinde, o taksit dışında ondan sonrai taksitler de muaccel olur.
Muaccel, "hemen / derhal ödenmesi gereken" anlamında kullanılıyor hukukta. Kelime anlamı olarak "acele olunmuş" manasında bir sıfattır.

---

Şenol Bey,

Alışveriş senetle mi yapılmış kredi kartı ile mi bilmiyoruz. Ancak sıralı senetler üzerinde yazan:

...işbu bono vadesinde ödenmediği takdirde müteakip bonoların da muacceliyet.....

İfadesinin hiçbir hukuki değeri yoktur. Vadesi gelmeyen bono muaccel olmaz, icra takibi de yapılamaz.

Bununla birlikte sıralı senet (bono) lerdan ayrı olarak bunlarla ilgili bir sözleşme yapılarak böyle bir şart kararlaştırılmışsa vadeleri gelmeyen senetler de muaccel hale gelir ve icra takibine konu olur.

Kredi kartı ile alınmışsa vadesi geldiğinde ödeneceğine kuşku yok tabii.