Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Merhaba Sayın avukat abilerim ve ablalarım aynı zamanda belki de varsa yaşıtlarım, inşallah gelecekteki meslektaşlarım. Bir hukuk öğrencisi olarak ailemin başına gelmiş olan durumla alakalı bankalardan özellikle ikisiyle yaşanmış olan anektodları aktararak sizden tavsiye niteliğinde dönütler ve düşüncelerimin haklılık payları ile ilgili tabiri caizse onay verilebilir, kullanılabilir veya hayır kullanılamaz yorumlarını alabilir miyim? Umarım alırım.
Öncelikle ailemde annem ve babam iki emekli olup emekli maaşları dışında üzerlerine herhangi bir taşınır veya taşınmaz bulunan insanlar değiller. Son dönemde maalesef bu ekonomik bunalım süreci özellikle krediler/kredi kartları sebebiyle ailemi de yakalamış durumda. Başlangıçta bu bilgileri vermemin sebebi; sonrasında anlatacağım durumlar için gerekli parçalar olduğunu düşündüğümden.
Hemen durumla ilgili uzunca bir özet niteliğinde paylaşım yapıyorum; değerli yorumlarınız için.
Annem ve babam tahmin edebileceğiniz gibi bankalarla geri ödeme konusunda son dönemde problem yaşadılar ve maalesef ikisi de icra takibine düştü. Çünkü toplam aylık maaşlarının yaklaşık olarak 1,000,00 TL fazlasını ödemek zorunda bırakılmışlar ve aktar-dönder derken belli bir zamandan sonra içinden çıkılmaz hal almış ve durum bu hale gelmiştir. Yani bu şerefli insanlar sırf banka borçlarını ödemek için yeri geldi bana az para gönderdiler yüksek lisans yapan kız kardeşime az para gönderdiler ama yıllardır kredi notları yüksek iki insan olarak hayatlarına devam ettiler.
Ancak şimdi bu adını vermediğim biri kamu diğeri özel iki banka tarafından sorun yaşamaktalar. Bankalardan özel olanı annemin maaşına 13.Hukuk Dairesinin kararını sanki bir içtihat kararıymış gibi kullanarak blokelemekte. Evet yanlış okumadınız tamamını ve başka bir banka önce geldiği için İcra Müdürlüğüne verdiği muvafakat olduğu halde banka şuan "bizi ilgilendirmez, icra müdürlüğü keser sonra da biz blokeye devam ederiz" diyebilecek kadar hukuksuzlaşmışlar. Şimdi ben bu insanlara İİK 82-83 desem, bize hakaret etme onlar ne demek derler hatta üzerine bak bu bizim kararımız Yargıtay amca gönderdi böyle netten çıktı alıp siz emekli vatandaşlara okutup paralarını ellerinden haksız yere alabilmek için derler. Yani hukukun h sinden anlamazlar ama böyle davranmayı severler. Maalesef bilirsiniz. Öte yandan babam için olan kısmında ise kamu bankası olan banka tarafından aynı işlem yapılmakta tek fark 13.Hukuk Dairesinin kararı ağzımıza sokulmamaktadır. Tekrar söylememde fayda var annem ve babam kendilerine gelen ilk icra takiplerine muvafakat verip göndermiş insanlardır, birkez daha birkez daha gelinmesin eve ve uğraşmayalım, eşe dosta rezil olmayalım düşüncesiyle. Dolayısıyla ikisininde İcra Müdürlüğü tarafından muvafakati vardır.
Şimdi sorularım kısmına geleceğim lütfen dönüt sağlayın bana ve yol gösterici bir hareketin içinde bulunayım.
1-) 13.Hukuk Dairesinin kararında geçen emsal olayda kişi İcraya düşmemiş ve banka kişi hakkında sadece tahsilat adı altında takip parası kesmiştir. Dolayısıyla bizi durumumuzla alakalı hiçbir benzerlik bulamamaktayım. Sizce de öyle mi?
2-) Yargıtay kararları bildiğim kadarıyla.. Kişiye özel, kuruma özel, duruma özel olmak üzere verilebilmekte ancak genel kurul kararı dediğimiz içtihat kararları genele emsal olarak dillendirilebilmekte ve kullanılabilmektedir. Yanlışım varsa lütfen düzeltin.
3-) 13.Hukuk Dairesinin kararını incelediğimde; Karar kısmında "(TMK m.2) Tüketici haklı bir sebep olamadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini istemeyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez." denilmektedir, bildiğiniz üzere. Sorum ise; İcra Müdürlüğü muvafakati, hiçbir ipotek gösterilmeden verilmiş ve maaş toplamlarının dahi 1,000,00 TL civarı fazlası olan aylık ödemeye sahip olunması ve yıllardır ödenmiş borçlara sadakat dolayısıyla ahde vefa ilkesine aykırılığın mevzu bahis dahi edilemeyeceğini düşünüldüğünde, ben mevcut durumumuz hakkında bu kanuna aykırı hiçbir durum göremiyorum çünkü mevcut durumda para istenmiş ancak bir sadece blokelerin kaldırılmasını ve doğru olmadığını düşünüp, istemekteyiz. Sizce durum böyle değerlendirilmemeli mi?
4-) "Bizi, İcra Müdürlüğünün keseceği para bağlamaz, para kesilir kalanını da biz, 13.Hukuk Dairesinin kararıyla tamamına blokeyi uygularız" denilmesi hukuken sizce vehametin dibine karışılmış bir durum değil midir? "TMK" kısaltmasının dahi ne demek olduğunu bilmeyen insanların, bize sadece bu verildi gösterin dediler diyerek, davalarda karar merci olarak görülen ve son noktayı koyma açısından önem arz eden Yargıtay adının peçete parçası markası gibi bankalarda kullanılması yargının kutsal ve tarafsız olunmasının üzerine çizilmiş bir kara leke imajı vermekte değil midir?
Affınıza sığınıyorum ama eminim bu konuda sırf 13..Hukuk Dairesi kararı altında ezilen ve bilerek ezdirilen binlerce belki de on bin hatta yüz binlerce emekli insan bulunmakta ülkemizde. Bu kararın böyle sokakta çiğnenen sakız gibi kullanılmasından ailesinin başına bu durumlar gelince vakıf olan biri olmak durumunda kaldım ve çok rahatsız oldum. Sanmayın ki; sadece başıma geldi diye rahatsız oldum. Haklı haksız birileri kendini savunurken dahi hukuku bu kadar çiğnememeli ve merdiven altı yemek tarifi gibi insanlara pazarlamaya çalışmamalı diye düşünmekteyim. Bir hukukçu adayı olarak; suça daima karşıyım ancak suçta içerisinde kalite barındırmalı diye düşünen bir bireyim.
Tüm bu anlattığım duruma istinaden bize uygulanan bu baskıyı üzerimizden atmak ve bu hukuksuzluğu ortadan kaldırıp, üzerinde İcra Müdürlüğü muvafakati olan emekli maaşlarının kalanını bankadan alabilmek adına izlenmesi gereken yol nedir? Eminim vereceğiniz cevabı okuyan ve kendisine bu bağlamda hukuki bir yol bulabilecek binlerce insan buradan okuyacaktır. Çünkü eminim onlarında 13.Hukuk Dairesinin kararının bu derece suistimal edilerek kullanılması midelerini bulandırmaktadır. Yönlendirmeleriniz ve belki de topluma ışık tutacak değerli bilgilerinizi paylaşacağınız için şimdiden çok teşekkür ederim. Anlattığım duruma istinaden alt kısma Yargıtayın farklı daireleri tarafından her yıl tekrarını verdiği bir içtihat kararı ekliyorum konuma. Sizce de bu tip durumlarda uygulanması gereken özellikle İcra Müdürlüğü muvafakati sonrası karar bu değil midir? Yönlendirmeleriniz sonrası sonuçları mutlaka elime geçtikçe paylaşacağım.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/15994
K. 2014/17253
T. 10.11.2014
* TÜKETİCİ KREDİSİ NEDENİYLE EMEKLİ MAAŞI ÜZERİNE KONULAN BLOKE (Banka İle İmzalanan Tüketici Kredi Sözleşmesi Sırasında Verilen Muvafakatın İİK. Md. 83/a Gereğince Geçersiz Olduğu - Haczi Caiz Olmayan ve Kısmen Caiz Olan Şeyler Bakımından Haczedilebileceğine Dair Önceden Yapılan Anlaşmaların Muteber Olmadığı)
* EMEKLİ MAAŞININ HACZİ (Mal ve Hakların Haczedilebileceğine Dair Önceden Yapılan Anlaşmaların Muteber Olmadığı - Davacı Davalı Banka İle İmzaladığı Kredi Sözleşmesi Sırasında Bloke İşlemine Muvafakat Vermiş Olsa da Bu Muvafakatın İİK'nın 83/A Md.si Gereğince Geçersiz Olduğu/Bloke İşleminin Kaldırılması Gerektiği)
* MAL VE HAKLARIN HACZEDİLEBİLECEĞİNE DAİR ÖNCEDEN YAPILAN ANLAŞMALAR (Emekli Maaşı Üzerindeki Bloke İşleminin Kaldırılması İsteminin Kabulü Gerektiği - Mal ve Hakların Haczedilebileceğine Dair Önceden Yapılan Anlaşmaların Muteber Olmadığı)
* HACZİ MÜMKÜN OLMAYAN ŞEYLER (Haczi Caiz Olmayan ve Kısmen Caiz Olan Şeyler Bakımından Haczedilebileceğine Dair Önceden Yapılan Anlaşmaların Muteber Olmadığı - Emekli Maaşı Üzerindeki Bloke İşleminin Kaldırılması İstemi/Davacının Davalı Banka İle İmzaladığı Kredi Sözleşmesi Sırasında Muvafakat Vermiş Olmasının Geçersiz Bulunduğu)
* EMEKLİ MAAŞI ÜZERİNDEKİ BLOKE İŞLEMİNİN KALDIRILMASI İSTEMİ (Haczi Mümkün Olmayan Şeyler - Davacı Davalı Banka İle İmzaladığı Kredi Sözleşmesi Sırasında Muvafakat Vermiş Olsa da Bu Muvafakat İİK'nın 83/A Md.si Gereğince Geçersiz Olduğu/Davalı Bankanın Davacının Emekli Maaşından Yaptığı Kesintilerin Haksız Olduğu)
5510/m.88,93
2004/m.82,83 ÖZET : Dava, bankadan kullanılan tüketici kredisi nedeniyle emekli maaşı üzerindeki bloke işleminin kaldırılması istemine ilişkindir. 5510 sayılı Yasa'nın 93. maddesi uyarınca gelir aylık ve ödeneklerin, 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemeyeceği, bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine yönelik taleplerin, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedileceği öngörülmüştür. Yine İİK 83/a maddesi uyarınca haczi caiz olmayan mallar ve haklar ve kısmen haczi caiz olan şeyler bakımından aynı Yasa'nın 82-83 maddesinde yazılı mal ve hakların haczedilebileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir. Somut olayda da davacı davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesi sırasında muvafakat vermiş olup, bu muvafakat İİK'nın 83/a maddesi gereğince geçersizdir. Bu itibarla, davalı bankanın davacının emekli maaşından yaptığı kesintiler haksız olduğu halde mahkemece aksi yöndeki yazılı gerekçe ile yapılan kesintilerin haklı olduğu, davacının dava açmakta haksız olduğu gerekçesiyle, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi’nce verilen 21/05/2013 tarih ve 2012/1443-2013/426 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Sevim Özcan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı bankadan tüketici kredisi kullandığını, kredi borcunun SGK'dan almakta olduğu emekli maaşından tahsil edildiğini, maaş hesabının bir başka bankaya aktarılması yönündeki talebinin ise davalı banka tarafından yerine getirilmediğini, tahsil işlemine ilişkin sözleşme hükmünün haksız şart teşkil ettiğini ileri sürerek, emekli maaşı üzerindeki bloke işleminin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının davalı bankadan Erenköy ve Çemenzar şubeleri arasında 26/08/2010 tarihli 30.000,00 TL bedelli, 14/12/2010 tarihli 2.000,00 TL bedelli ve 17/03/2011 tarihli 2.500,00 TL bedelli üç adet bireysel kredi kullandığı kredilere ilişkin genel kredi sözleşmesi hükümleri uyarınca müvekkilinin, davacının hesabına yatırılan para üzerinde mahsup, hapis ve rehin hakkının bulunduğunu, müvekkilince bu hakkın kullanıldığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacıya ait emekli maşı üzerinde haciz yada bloke işleminin bulunmadığı, taraflar arasında düzenlenen bireysel kredi sözleşmelerine dayalı olarak davacının davalı bankadan üç kez kredi kullandıktan sonra maşına bloke konulduğu, davacının kredi kullanırken emekli maşı üzerine haciz konulmasına muvaffakat ettiği, ayrıca emekli maaşının başka banka hesabına aktarılması yönündeki tasarruf yetkisinin, SGK'ya ait olduğu ve talebin karşılanmasının sonuca etkili olmayacağı, bu haliyle davalı bankanın kredi alacaklarını tahsil amacı ile davacı borçlunun muvaffakatı doğrultusunda maaş hesabından kesinti yapması yönündeki işlemde sözleşme hükümleri ve yasal düzenlemelere aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Ancak mahkemece, 5510 sayılı Yasa'nın 93. maddesi gereğince muvafakat edilmesi halinde emekli maaşının haczinin mümkün olduğu, davacının davalı banka ile kredi sözleşmesi imzalarken kredi taksitlerinin, emekli maaşından tahsili konusunda davalı bankaya muvafakat verdiği bu nedenle yapılan kesintilerin haklı olduğu kabul edilerek, davanın reddine karar verilmişse de; 5510 sayılı Yasa'nın 93. maddesi uyarınca gelir aylık ve ödeneklerin, 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemeyeceği, bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine yönelik taleplerin, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedileceği öngörülmüştür. Yine İİK 83/a maddesi uyarınca haczi caiz olmayan mallar ve haklar ve kısmen haczi caiz olan şeyler bakımından aynı Yasa'nın 82-83 maddesinde yazılı mal ve hakların haczedilebileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir. Somut olayda da davacı davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesi sırasında muvafakat vermiş olup, bu muvafakat İİK'nın 83/a maddesi gereğince geçersizdir. Bu itibarla, davalı bankanın davacının emekli maaşından yaptığı kesintiler haksız olduğu halde mahkemece aksi yöndeki yazılı gerekçe ile yapılan kesintilerin haklı olduğu, davacının dava açmakta haksız olduğu gerekçesiyle, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Değerli arkadaşım,
Banka illa ki bir yargıtay kararı uygulamak istiyorsa aşağıda belirttiğim kararı kendilerine sunabilirsin.Aynen dediğin gibi gerek medya gerekse bankalar bu kararı çok istismar etti.Eğer herkes kendi alacağını bir şekilde kendisi tahsil etmeye kalkarsa hukuk denilen sistem neden var?
T.C.
YARGITAY 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5840
KARAR NO : 2013/23
6
Taraflar arasında görülen davada ...3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13.09.2011 tarih ve
2010/330
-
2011/249 sayılı kararı
n Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz
dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından
düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tu
tanakları ve
tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü
:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın ...Şubesi'nde maaş hesabının bulunduğunu, bu hesaba
yatan maaşı üzerine, icra memurluğunca verilmiş herhangi bir karar olma
masına karşın davalı
bankanın 2009 yılı Ocak ayından itibaren müvekkilinin kefil olduğu kredi borcunun ödenmemesi
gerekçesiyle bloke koyduğunu, maaş hesabının tamamının üzerine bloke konulmasının İİK'nun 83/2.
maddesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini ile
ri sürerek, müvekkilinin maaş hesabı üzerine konulan
blokenin kaldırılmasına, 28.899 TL'nın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve
dava etmiştir
.
Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde,
davacının bankada
bulunan mevduatları ve alacakları üzerinde bankanın rehin, hapis ve mahsup hakkının bulunduğuna
ilişkin hüküm olduğunu, müvekkilinin bu hüküm uyarınca işlem yaptığını savunarak, davanın reddini
istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, ben
imsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı
tarafın kefili olduğu kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle davalı bankanın davacıya yönelme
hakkının bulunduğu, kredi sözleşmesinde davacının bankada bulunan hesaplarına bloke konulmasına
ilişkin
hüküm bulunmakta ise de bu hükme dayalı olarak davacının tek geçim kaynağı olan maaşının
tamamının bloke edilerek geçim kaynağının yok edilmesinin kabul edilemeyeceği, İİK hükümleri
uyarınca maaşların ancak kısmen haczedilebileceği ve bu kısmın da 1/4 den
az olamayacağı, davacının
gelir durumu ve sosyo ekonomik durumu dikkate alındığında yapılan bloke işleminin maaşın 1/4'ünü
geçmeyecek şekilde uygulanmasının uygun görüldüğü, fazlaya ilişkin bloke işleminin yerinde olmadığı,
istirdat istemi yönünden ise yap
ılan kesinti işlemlerinin icraya yönelik bir işlem olmaları, kredi
alacağının halen tamamının tahsil edilmemiş olması, hukuka uygun olmayan şekilde uygulanan bloke
işlemleri ile tahsil edilen miktarların da alacak aslının belli bir kısmına tekabül etmesi v
e uygulanan
kesinti miktarını düzenleyici mahkeme kararının ancak karar tarihinden sonra uygulanabilecek
nitelikte bulunması karşısında talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle istirdat isteminin reddine,
davacının maaşından yapılan kesintinin, maaşının 1/4'ü
nü geçmeyecek şekilde uygulanmasına karar
verilmiştir
.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1
-
Dava, davacının maaş hesabı üzerine konulan blokenin kaldırılması ve bu yolla tahsil edilen paranın
isdirdadı
istemine ilişkindir. İİK'nun 83. maddesi uyarınca maaşların kısmen haczi mümkün olup
haczedilecek kısım maaşın ¼'ünden aşağı olamaz. Öte yandan, anılan maddede sayılan mal ve
hakların haciz olunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar da geçerli değildi
r. O halde, açıklanan
hükümler gözetildiğinde davacının maaşının yalnız ¼'ü oranında kesinti yapılabileceği halde, davalının
davacıya ait maaş hesabının tamamını bloke etmesi hukuki dayanaktan yoksundur. Esasen bu
hususlar mahkemenin de kabulünde bulunmakt
adır. Ancak, mahkemece davalının yaptığı kesintinin
icraya yönelik olması, kredi alacağının tamamının tahsil edilmemiş bulunması, kesinti miktarını
düzenleyen mahkeme kararının ancak karar tarihinden sonra uygulanabileceği gerekçesiyle istirdat
istemi redd
edilmiştir. Yapılan bu değerlendirme dosya içeriği ile uyuşmamaktadır. Zira, davalı tarafın
davacının maaşının tamamını bloke etmesinin yasal dayanağı olmadığına göre davalının haksız
biçimde tahsil ettiği parayı iade etmesi gerekmektedir. Bu itibarla, mah
kemece, yapılan açıklamalar
çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm
tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir
.
2
-
Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itir
azlarının incelenmesine şimdilik gerek
görülmemiştir
.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile
hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair
te
myiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde
temyiz edene iadesine, 09.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Değerli Volkan kardeşim. Vermiş olduğun cevap için minnettarım ve kesinlikle dilekçelerin içerisinde vereceğim kararlar arasında bu karara yer vereceğim. Diğer değerli üyelerden de yorumlarını hala beklemekteyim ve takipteyim.
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Alıntı:
-Justice- rumuzlu üyeden alıntı
Değerli Volkan kardeşim. Vermiş olduğun cevap için minnettarım ve kesinlikle dilekçelerin içerisinde vereceğim kararlar arasında bu karara yer vereceğim. Diğer değerli üyelerden de yorumlarını hala beklemekteyim ve takipteyim.
Neden hala bilgi donanımına sahip hukukçu büyüklerimiz kamuoyunun kanayan yarası olan konuda sarf ettiğim cümlelerle ilgilenmiyor? Konu çok ciddi sayıda okunduğu halde hala tecrübeli bir isimden açıklama gelmedi maalesef. Hukuk doğru olanı söylemeyi ve yapmayı gerektiriyorsa lütfen biz gelecek nesil hukukçulara örnek olacak davranışlarda bulunun ki önce biz sonra çevremiz aydınlansın. Teşekkürler.
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Maaşlarına bloke dediğiniz durum, bankaya olan normal ödemelerin gerektirdiği miktarı otomatik olarak tahsil etmelerimidir?
Bir de anlayamadığım durum;
Alıntı:
... bankalarla geri ödeme konusunda son dönemde problem yaşadılar ve maalesef ikisi de icra takibine düştü. Çünkü toplam aylık maaşlarının yaklaşık olarak 1,000,00 TL fazlasını ödemek zorunda bırakılmışlar ve aktar-dönder derken belli bir zamandan sonra içinden çıkılmaz hal almış ve durum bu hale gelmiştir.
aylık maaşlarının 1000tl fazlasını ödemek zorunda bırakılmaları ne demektir??
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Alıntı:
Erdoğan Kırcalı rumuzlu üyeden alıntı
Maaşlarına bloke dediğiniz durum, bankaya olan normal ödemelerin gerektirdiği miktarı otomatik olarak tahsil etmelerimidir?
Bir de anlayamadığım durum;
aylık maaşlarının 1000tl fazlasını ödemek zorunda bırakılmaları ne demektir??
Öncelikle teşekkür ederim yorumunuz için. Maaş blokesiyle ilgili durumu açıklayayım...
Normal ödenmesi gereken durum dışında olan durum var. Şöyle ki; kamu bankasına verilmiş olan otomatik ödeme talimatı(bankaya göre ise sözleşme muvafakati) var babamın ancak banka son dönemlerde kendisininde icra takibine düşürmesinin akabininde diğer alacaklılardan birinden gelen ilk tebligata karşılık verdiği muvafakati olmasına rağmen hala verdiği talimatı geçerli kılıp, hesabındaki para otomatik ödeme talimatına yetmediği halde bilinçli şekilde bloke etmektedir. Dolayısıyla maaşının tamamını alamamaktadır. İcra Müdürlüğü bizi ilgilendirmez, onlarda kimmiş diyerek emekli maaş hesabına sıradan mevduat hesabı yaklaşımı sergilenmekte, işlerine yaramadığı halde ve babamın o paraya ihtiyacı olduğu bariz ortada olduğu halde verilmemektedir. İcra da sıraya girmek yerine kendi hukuklarını yaratmaya çalışmaktadır banka. Bu babam için geçerli olan hukuksuz yaklaşım.
Diğeri ise; annemin özel bir banka ile yaşadığı problem. Bu banka ise yine aynı şekilde icraya vermiş olduğu halde annemin icra takibine düşen alacaklılardan ilk gelenle muvafakat imzalamış olmasına rağmen. Banka "aa bizimle imzalamamışsınız" diyerek emekli maaş hesabı olduğu halde sırf muvafakati onlardan önce gelen alacaklıyla imzaladı diyerek kafasına göre yine sözleşmede geçen muvafakati mevzu bahis edip 13.Hukuk Dairesi'nin suistimal edilen kararıyla İcra Müdürlüğü'ne verilmiş olan muvafakati yok saymaktadır. "Bizi ilgilendirmez İcra Müdürlüğü ve anayasa, İcra Müdürlüğü keser bizde kalan rakam ne kadarsa hepsine el koyarız" denilerek hukukun tüm kilitleri kendi ellerinde gibi davrandılar.
Son olarak toplam maaşlarının 1,000,00 TL fazlası olan ödemelerinden bahsedeyim...
Evet babam ve annem aldıkları hiçbir kredi için bankalara ipotek vb. hiçbir durum sunmadıkları halde bankalar sadece emekli maaşlarını bankalarından alınması koşuluyla vermişlerdir. Ve son hesaplamama göre maaşlarının toplamından yaklaşık olarak 1,000,00 TL fazla kredi ödemesi yapmak zorunda bırakılmışlardır. Bu durumun bana aykırı gelen kısmını sizinle paylaşayım Erdoğan bey. Takdir edersiniz ki; BDDK kriterleri ve Bankalar Birliği'nin ortak havuz anlayışına göre ciddi kıstasların olduğu kişi kredi alırken bankaların önce kişinin, ardından kişinin bağlı olduğu aile mensuplarının(eşi, çocukları vs.) gelirlerinin toplamlarına göre ve ancak hayatlarını idame edebilecekleri rakamların kişide/ailede kalması gerekecek şekilde verilmesine yöneliktir. Buna aykırı davranıldığı takdirde bu kriterleri aşma aşamasından sonra verilmiş ve imzalanmış her türlü sözleşmenin geçerliliğinin hukuki anlamda geçerliliğinin tartışmaya dahi açık olmadan havuz sistemine bakılarak verilmesine istinaden kasten yapılmış kişi ya da kişileri işlerinin halledilmesi için değil, hayat standartlarının daha da geriye gideceğinin öngörülerek verilmiş olmasından ötürü kast unsuru dahi aranılabileceğini düşünmekteyim. Tabi bu olayın vehametinin son aşaması. Bu bahsettiğim durumların temel yaklaşım sorunu yukarıda ilk aşamada yazdığım hukuku yok sayma girişimidir.
Değerli yorumlarınızı bekliyorum.
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Elde edebilecekleri toplam aylık gelirlerinden 1000tl daha fazla ödemesi olan kredi çekmişler değil mi anne babanız?
Çektikleri kredilerin taksitleri de maaşları toplamından daha fazla olduğu için , aldıkları aylıklardan daha fazlasını kredi taksidi olarak ödemek zorunda bırakıldılar, doğru mu anlıyorum??
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Elde edebilecekleri toplam aylık gelirlerinden 1000tl daha fazla ödemesi olan kredi çekmişler değil mi anne babanız?
Çektikleri kredilerin taksitleri de maaşları toplamından daha fazla olduğu için , aldıkları aylıklardan daha fazlasını kredi taksidi olarak ödemek zorunda bırakıldılar, doğru mu anlıyorum??
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Alıntı:
Erdoğan Kırcalı rumuzlu üyeden alıntı
Elde edebilecekleri toplam aylık gelirlerinden 1000tl daha fazla ödemesi olan kredi çekmişler değil mi anne babanız?
Çektikleri kredilerin taksitleri de maaşları toplamından daha fazla olduğu için , aldıkları aylıklardan daha fazlasını kredi taksidi olarak ödemek zorunda bırakıldılar, doğru mu anlıyorum??
Doğrudur. Ellerinde olan ve dolayısıyla ailenin tüm geliri olan rakamdan 1,000,00 TL fazla aylık ödeme durumunda bırakılacak şekilde toplam kredi ödemeleri mevcuttur. Bu nedenle de bir süre aktar dönder yaparak o bankadan çek o bankaya diğerinden çek bir diğerine. Asgari ödeyerek, aktar dönder yaparak gidebiliyorlar sonrasında ise kredi notları gayet yüksek olan bu iki insan icra takiplerine maruz bırakılıyor.
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Bir hukukçuda olması gereken en önemli özellik nedir sizce?
Bence TARAFSIZLIK tır ve siz olaya TARAF olarak bakıp değerlendiriyor ve yanlış anlamayın mağdur edebiyatı yapıyorsunuz.
Bankaların icra kararı olmadan uyguladıkları blokelerle ilgili elbette yasal haklarını kullanıp dava açıp blokeler kaldırılabilir. ( eğer bloke dediğiniz durum aslında icraya düşmemiş olan kredi borcunun otomatik ödeme talimatı nedeniyle tahsil edilmesi durumu değilse tabii)
Ama, başkaca tek kuruş harcama yapmamasına rağmen, ödeyebileceklerinden 1000tl daha fazla taksidi bulan kredileri kullanmak için, kusura bakmayın ama bankalar zorla kollarından çekip zorla vermedi o kredileri.
Eğitim masrafları, sağlık harcamaarı, tadilat masrafları, o, şu, bu... o an için haklı gördükleri herhangi bir sebeple çekilen , ama boylarını aşan krediler olmuş. Bu durumu bankalar anne babamı aylıkları toplamından 1000tl daha fazla tutarda kredi taksidi ödemek zorunda bıraktılar olarak lanse etmeniz de hiç gerçekçi değil.
Çözüm bulabilmek için öncelikle gerçeği görmeniz gerekir, ki gerçek çözümü bulabilesiniz.
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Alıntı:
Erdoğan Kırcalı rumuzlu üyeden alıntı
Bir hukukçuda olması gereken en önemli özellik nedir sizce?
Bence TARAFSIZLIK tır ve siz olaya TARAF olarak bakıp değerlendiriyor ve yanlış anlamayın mağdur edebiyatı yapıyorsunuz.
Bankaların icra kararı olmadan uyguladıkları blokelerle ilgili elbette yasal haklarını kullanıp dava açıp blokeler kaldırılabilir. ( eğer bloke dediğiniz durum aslında icraya düşmemiş olan kredi borcunun otomatik ödeme talimatı nedeniyle tahsil edilmesi durumu değilse tabii)
Ama, başkaca tek kuruş harcama yapmamasına rağmen, ödeyebileceklerinden 1000tl daha fazla taksidi bulan kredileri kullanmak için, kusura bakmayın ama bankalar zorla kollarından çekip zorla vermedi o kredileri.
Eğitim masrafları, sağlık harcamaarı, tadilat masrafları, o, şu, bu... o an için haklı gördükleri herhangi bir sebeple çekilen , ama boylarını aşan krediler olmuş. Bu durumu bankalar anne babamı aylıkları toplamından 1000tl daha fazla tutarda kredi taksidi ödemek zorunda bıraktılar olarak lanse etmeniz de hiç gerçekçi değil.
Çözüm bulabilmek için öncelikle gerçeği görmeniz gerekir, ki gerçek çözümü bulabilesiniz.
Erdoğan bey, sanırım siz sadece hukuki terimlerden değil küçükken edebiyat derslerinden de kalmışsınız diye düşünmekteyim ki; konunun başından sonuna bakın hangi cümle de hangi paragrafta "paramız verilmediği için aç kaldık, sefil olduk, neden paramızı vermezler, hakkımız söke söke alırız, bana toplanın ve para verin lütfen" yazdım, ben görememekteyim. Ancak anlaşılan o ki siz hukukçu olmadığınız için olayı büyük puntolarla kişi hak ve hürriyetlerini anayasal düzende yaptığınızın suç olduğunu bilmeksizin haksız ithamlarla öncelikle sayfanın duruşuna sonra kişi onurunun zedelenmesi gayesiyle insani duruşa aykırı hareket etmektesiniz. Ben değerli hukukçulardan yorum beklerken sizden bu yorumun gelmesi şaşırtmadı; neden derseniz bu son iletiniz itibariyle "ne diyor bu insan diyerek" inceleme yaptım güncel olan tüm yorumlarınız dahilinde anladığım ilk şey izlenimlerim doğrultusunda HUKUKÇU olmadığınız ve ANAYASAL düzende YASA ve içeriklerinin bir HUKUKÇU yelpazesinde nasıl yorumlanabilirliği kapsamında mevcudiyetinizde bu tip kriterlere hakim olamadığınızı gördüm maalesef. Üzülerek burası Türkiye dedirten bir resmi bana birkez daha gösterdiniz. Sorduğunuz soruların amaçsız olduğunu aslında tüm sorularınızın cevaplarını şayet konuya vakıf olabilmek adına tam anlamıyla okusaydınız(okusanız da hukuken anlayabileceğinize emin değilim) sormadan görebilirdiniz. Ancak sorun kesinlikle siz gibiler de değil, biz gibi vaktini herkesi dinlemeye verdikleri değerle harcayan insanlarda. Herkese, altını çiziyorum "her konuda" özellikle vakıf olamadıkları konularda adalet terazisine bakışımız gibi eşit değer anlayışıyla bakmamamız gerekiyor.
Sizde takdir edersiniz ki; avatar da profil de paylaşılan şekilci adalet ve tarafsızlık safsatalarına bu ülke doymuştur. Bırakın da en azından benim konumu gerçekten okuduğunu anlayan ve özellikle hukukçu olan kişiler yorumlasınlar. Yine de vakit ayırdınız, teşekkür ederim.
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Öncelikle tüm site sakinlerinin Mübarek Ramazan Bayramını kutlarım.
Ardından sorunumla alakalı bu kadar çok okunmasına rağmen değerli Volkan kardeşimin ilk ve güzel cevabı dışında, bir de hukukçu olmadığını birçok iletisinde belirtmiş olan zat-ı şahane Erdoğan beyin gereksiz ve hukuki içerik barındırmayan yorumu dışında, hukuki anlamda yasaların emirleri bu bağlamda çok net olmasına karşın keyfi davranışlarla hukuku kapılarında bağlı bir köpek gibi gören bankaların haksız ve sadece uğraştırıcı olduğunu, kurtulamayacaklarını bildikleri halde bu tavırlarından dolayısıyla beni bu çıkmazın içinden çıkartacak bir açıklama gelmemiş olması hem düşündürücü hem de üzücü. Bu kadar kıt bilgiye sahibiz ya da başıma gelmedi aman yazıp kötü görünmeyeyim millete kaygısı mı var bilemedim. Rica ediyorum bu bağlamda engin yorumlarınızı esirgemeyin. Her gün bizzat girip takip etmekteyim. Şimdiden teşekkür ederim.
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
:)
hala aynı çizgide devam etmektesiniz, ben de aynı şeyi diyeceğim.
O üstüne basa basa mağdur edebiyatı yaparak söylediğiniz gibi,
Alıntı:
-Justice- rumuzlu üyeden alıntı
Annem ve babam tahmin edebileceğiniz gibi bankalarla geri ödeme konusunda son dönemde problem yaşadılar ve maalesef ikisi de icra takibine düştü. Çünkü toplam aylık maaşlarının yaklaşık olarak 1,000,00 TL fazlasını ödemek zorunda bırakılmışlar .
bankalar sizi - büyüklerinizi, ödeyebileceğinden daha fazla rakamlarda geri ödemelere mecbur bırakmadı.
Yanlış hesap yapmışlar, bugün bunun sıkıntısını yaşıyorlar.
Bunu duymanın hoşunuza gitmemesi de normal, hoşunuza gitme garantili yanıt verileceğini kimse söylemedi size öyle değil mi?
Dediğim gibi, at gözlüğüyle baktığınız için olaylara küçüklüğümdeki edebiyat dersi notlarımla, veya benimle ilgili düşündüklerinizin hiç bir değeri yok benim için. Şahsımla ilgili düşündükleriniz her ne şekilde olursa olsun, kafatasınızın içinde kaldığı sürece sıkıntı yok...
Allah yardımcınız olsun, dilerim en kısa zamanda anne babanızla ilgili maddi sıkıntıları aşarsınız. Maddi sıkıntıdır, bir şekilde aşılır-aşılıyor, ama sizin (eğer bir hukukçu olacaksanız) tarafsızlık sorununuzu nasıl aşabileceğiniz muamma.
Büyüyünce onu da aşabileceğinize inanmak istiyorum.
iyi bayramlar
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Alıntı:
Erdoğan Kırcalı rumuzlu üyeden alıntı
bankalar sizi - büyüklerinizi, ödeyebileceğinden daha fazla rakamlarda geri ödemelere mecbur bırakmadı.
Yanlış hesap yapmışlar, bugün bunun sıkıntısını yaşıyorlar.
Bunu duymanın hoşunuza gitmemesi de normal, hoşunuza gitme garantili yanıt verileceğini kimse söylemedi size öyle değil mi?
Hala bankaların bu konuda sanki hiçbir suçu yokmuş gibi davranmanız, ardından sanki bankacılık sektöründe yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 10 yıldır havuz bilgi sistemi var, bildiğinizi umuyorum. Yani şunu demek istiyorum BDDK ve TBB der ki; Ey şanlı şerefli banka şayet bir vatandaşa kredi/kredikartı verecek isen mutlaka ama mutlaka havuz sistemine bak ve o şekilde talep al. Her istenildiğinde kabul edersen bu ileri ki zaman dilimlerinde hem borcun ödenememesi hem de borcun imkansızlaşmasına sebep olur, der... Bu bilgilerden anlaşılan habersiz olan biri olmanızın yanında acaba hiçbir hukuki madde üzerine yoğunlaşmadan sadece yazmış olduğum olay üzerinden ciddi bir manipülasyon ile bankalara gösterdiğiniz ciddi düzeyde hissedilen sempatinin sebebini merak etmekteyim. Sizin vakıf olmadığınız bir konuda sizden bilgi beklemediğimi söylediğimde beni hoşnut etse de sizin hiçbir bilgi verme girişiminizi dikkate almayacağımı sanırım anlamayıp, sizden sadece iyi birşeyler duymak isteyeceğimi düşünmüşsünüz. Diyorum ya; bu eğitimsel bir durum Erdoğan bey. Sizi bilmem ama benimle girmek istediğiniz bilgi düzeyinde bir kulvar varsa isterseniz sizinle beyin fırtınası yapmak isterim. 2 fakülte mezunu ve akabininde hukuk fakültesi öğrencisi olan biri olarak isterseniz bankacılık alanında, isterseniz eğitim kavramları üzerine ve bilginin analitik düşünce sistemi paralelinde insan yaşamına nasıl bir entegrasyonu yapılmalı konuşmak isterim. Dikkat ettiyseniz? Bilgi sahibi olduğum konularda sizinle sohbet istiyorum. Umarım bu mesajıma sübliminal mesaj diyerek taraftar toplamak istemezsiniz :).
Sonuç olarak, Erdoğan bey; lütfen rica ediyorum bırakında bu memlekette herkes yapabildiği işler hakkında yorum yapsın. Sizde gidin aynen bunu yapın. Asla hakaret ya da sizin gibi küçük düşürücü yazmayacağım çünkü ben aynada ne gördüğümü bilen bir insanım ve gayettir ki siz de aynı şekildesinizdir. Bana göre bir lamborghini asla siz gibi insanlarla ferrari olmuyor. Dolayısıyla ben değil ama birçok kişiyi etkileyebilirsiniz ancak ben önce o dalga geçtiğiniz kafa tasının içindekine bakar sonra kale alırım.
Saygılar... Esenlikle ve bilgiyle daha nice mutlu bayramlara.
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
2 kere 2 nin 5 etmediğini görmek için matematik profesoru olmaya gerek yok, ilkokul seviyesinde eğitimini tamamlamış herhangi biri bu hatayı görüp , yanlış olduğunu söyleyebilir.
Hukuk eğitimim olmadığını vurgulayıp duruyorsunuz da, benim ilk yorumumu tekrar okuyacak olursanız, olayın hukuk boyutuyla ilgili zaten söylediğim tek şey haksız blokeler varsa elbette dava ile bu blokeler kaldırılabilir şeklindeydi.
Yorum yaptığım konu sizin olaya tek taraflı bakışınızla empoze etmeye çalıştığınız yanlı düşüncenizdi. Bu yorum için de hukuk eğitimi almak gerekmiyor.
Olayı öyle bir anlattınız ki, gözümün önünde gelişen senaryo, iki emekli insan , örneğin toplamda 3.000tl emekli maaşı gelirleri var, bir gün bankaların önünden geçerken, birileri içerden fırlayıp içeriye çekiyorlar ve baskıyla , kandırarak vs , toplamda 4.000tl aylık ödemeye gelen kredi ve kredi kartı tutuşturulmuş ve bunları kullanmaya zorlanmışlar.
Yok canım!
2 universite bitirmemiş, hatta hiç üniversite bitirmemiş bir cahil olan beni bile bu gerçeklerden uzak düşünceye inandıramazken, bu yazılanları okuyan sizinle bir tarafında sessizlik içeren bir beyin fırtınasına girmek isteyen eşdeğer eğitim seviyesinde kişileri ( değer görürlerse tabii) nasıl inandırırsınız bilemiyorum .
Güzel şeyler duymak isteyeceğinizi düşünmemiştim en başta,
yorumumdan sonraki yanıtınızda siz kendiniz belirtmiştiniz. Volkan beyin blokeleri kaldırmakla ilgili yargıtay kararını içeren yanıtı güzel cevap olarak tanımlayıp ( gerçeknet güzel cevap), benim olayın diğer kısmıyla ilgili yaptığım yoruma tu kaka yı yapıştırarak
işine gelen cevabı bekleyen biri olduğunuz düşüncesini bende oluşturan sizsiniz, başkası değil.
BDDK , evet, dediğiniz gibi söyler, ama sonunda da borç verip vermeyeceğine kendin karar ver der, verdiğin borcu geri alamazsan, ben karışmam , senin yanında olmam der.
Yeryüzündeki en garanti maaştır emekli maaşı, hayat devam ettiği sürece alınır, yasal zorlamalarla bile bir kesinti yapılması yolu oldukça zorlaştırılmıştır. Hangi banka sevmez ki böyle garantiyi, o nedenledir tüm bankaların emeklilerin peşinde koşması, başka bir şeyden değil. Emekli gelir, maaşını alır, kredi kartı teklif edilir, kredi teklif edilir. Kimi kabul eder teklifleri kimi kabul etmez. Bu seçimlik bir haktır kendilerine sunulan.
BDDK nun sınırlamaları da vardır dediğiniz gibi, örneğin kredi kartları limiti maaşının 3 katını geçemez der. Bnaka da kişiye ait kartların limitini o sınırda tutar , fazlasını veremez limit olarak.
Diğer yandan o karıtn kullanımı sonucu geri ödenecek miktarın alt seviyesini de belirler, min.%30 olarak.
Örnek bir hesaplama yaparsak,
1500tl aylık alan emekli 5.000tl kredi çekmiş olsa 1 yıl vadeli , elinde de 4500tl lik kredi kartı olsa ve kullanmak zorunda kalsa kart limitinin tamamını. Aylık ödemesi kredi için 500, kart için 1500 = 2000 tl olur. Yandı gülüm keten helva, orada olay bitti artık. Bitiren kim, size göre banka, ama aslında kişinin kendi kararıyla yaptığı boyunu aşan ödeme planı.
1500 tl maaş alırken, 2000tl geri ödemek zorunda kalındığını görmek için insanların 2 universite bitirmiş, 3.sünü okuyan evladı olmasına veya matematik profesoru olmasına gerek yok ki, ben de bunu söyledim, sizin görmek istemediğiniz şeyi.
Beyin fırtınası konusu,
fırtınayı severim , ama karşınızda sadece sessiz bir meltem esintisi varsa, fırtına oluşturamazsınız. O nedenle fırtına beyin fırtınası konusunda bana eşlik edebilme şansınız yok gibi görünüyor uzunca bir süre.
Ebeveynlerinizin bu zor durumdan kurtulmalarını canı gönülden isterim elbette, ama 2 universite bitirmiş 3.nün yollarını aşındıran biri olarak sizin hayata , olaylara daha gerçekçi bakıp gerçekleri görmenizi daha çok isterim.
Beğenseniz de beğenmeseniz de, bu alanda , yanıt yazan herhangi bir kişiye , sen benim konuma cevap verme, yorum yazma deme hakkınız yok. Çünkü artık o konu sizin değil, bizim ve biz de herkese saygı sınırlarını aşmamak tek koşuluyla her türlü yorumda bulunma, yasalara ters düşmemek kaydıyla her türlü öneriyi -yanıtı verme hakkını tanıyoruz.
Son olarak,
inşallah hukuk fakültesini bitirip bir avukat olarak çalışmaya başladığınızda,
önceki bitirdiğiniz 2 universiteye değil, avukatlık hayatınızdaki başarılarınıza, yani tecrübenize bakacaktır size gelen insanlar.
Eğitimi tamamlamış olmak güzel bir şey elbette, tecrübeyle de değeri artar.
Üniversite ise öğretim kurumudur, eğitim değil.
Kolay gelsin.
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Alıntı:
Erdoğan Kırcalı rumuzlu üyeden alıntı
BDDK , evet, dediğiniz gibi söyler, ama sonunda da borç verip vermeyeceğine kendin karar ver der, verdiğin borcu geri alamazsan, ben karışmam , senin yanında olmam der.
Yeryüzündeki en garanti maaştır emekli maaşı, hayat devam ettiği sürece alınır, yasal zorlamalarla bile bir kesinti yapılması yolu oldukça zorlaştırılmıştır. Hangi banka sevmez ki böyle garantiyi, o nedenledir tüm bankaların emeklilerin peşinde koşması, başka bir şeyden değil. Emekli gelir, maaşını alır, kredi kartı teklif edilir, kredi teklif edilir. Kimi kabul eder teklifleri kimi kabul etmez. Bu seçimlik bir haktır kendilerine sunulan.
BDDK nun sınırlamaları da vardır dediğiniz gibi, örneğin kredi kartları limiti maaşının 3 katını geçemez der. Bnaka da kişiye ait kartların limitini o sınırda tutar , fazlasını veremez limit olarak.
Diğer yandan o karıtn kullanımı sonucu geri ödenecek miktarın alt seviyesini de belirler, min.%30 olarak.
Örnek bir hesaplama yaparsak,
1500tl aylık alan emekli 5.000tl kredi çekmiş olsa 1 yıl vadeli , elinde de 4500tl lik kredi kartı olsa ve kullanmak zorunda kalsa kart limitinin tamamını. Aylık ödemesi kredi için 500, kart için 1500 = 2000 tl olur. Yandı gülüm keten helva, orada olay bitti artık. Bitiren kim, size göre banka, ama aslında kişinin kendi kararıyla yaptığı boyunu aşan ödeme planı.
1500 tl maaş alırken, 2000tl geri ödemek zorunda kalındığını görmek için insanların 2 universite bitirmiş, 3.sünü okuyan evladı olmasına veya matematik profesoru olmasına gerek yok ki, ben de bunu söyledim, sizin görmek istemediğiniz şeyi.
Öncelikle isterseniz matematiksel olarak size 2 kere 2 nin aslında 4 olmadığını kanıtlayacak matematikçi arkadaşlarımla tanıştırabilirim. Yani hayat tek düze stabil kurallar üzerine değil değişken ve parametrik değerlerle canlılaşan ve değişim gösteren bir olgudur. Bunun ardından söyleyeceğim şeye eminim sizde katılacaksınız. O kadar güzel bir örnek vermişsiniz k; çocuk istismarcılarına geçtiğimiz yıllarda verilen karar aklıma geldi, evet bir çocuk tecavüzü, istismarı olayı var ancak "RIZASI VAR" diyerek verilen karar. Yani bu örnekle vurgulamak istediğim Erdoğan bey, banka ve bu tip kurum veya şirketlerde güçlü olan taraf vatandaş değil bankalardır. Dolayısıyla bankalar sizin sanki, bu BDDK ve TBB kararları var ama banka bunlara uymak zorunda değildir, düşüncesinde olamazlar. Hukuki ve yaptırımsal bağlar ile bu kurumlara bağlılıkları tartışılmaz olan bankaların bu kurumların yönlendirici ve düzenleyici şartlarından uzakta keyfi kararlar veremezler, kusura bakmayın ama bu tamamen sizin uydurmanız ve gerçek dışıdır. Yani, kusura bakmayın "TECAVÜZ EDEBİLECEĞİMİZİ SÖYLEDİK AMA RIZASI VARDI" diyemezler. Çünkü bankalar asla ve asla bu konuda özellikle emekli vatandaşını uyarmaz neden "iyi niyetli" olduklarından mı? Hayır. Emekliyi, bilgi ve hayat yıpranılmışlığı seviyesi sebebiyle kandırmak bu ülkedeki yürütülebilecek en kolay propagandadır, bu nedenledir ki; emekli maaşı özel korunumlu bir duruma yasalarla getirilmiştir. Yani lütfen kalkıp yazılarınızda bankalar tüm uyarıları yapar, bilinçlendirir, tüm aşamalardan teker teker bahseder ardından rıza ile imza alır demeyin. Çünkü bunları söylerseniz eminim Türkiye'deki bu durumda olan belkide sayıları yüz binleri bulan tüm emekliler maalesef size ağızlarıyla gülemeyebilirler. Bankaların sayfalarca olan sözleşmeyi imzalatma şekilleri gereği, "abi(amca) ya da abla(teyze) arkada müşteriler sırada bekliyor, sizinle ilgili bir sıkıntı problem olursa ben buralardayım dert etmeyin, şurayı şurayı bir de burayı" diyerek bir emekli vatandaşın okuması dahi belki de bir çalışma gününün yarısını alabilecek sayıda sayfaya ve uzunca yazıları barındıran sözleşmeyi, siz gibi biz gibi insanların tuvalette geçirdiğimiz vakitten daha kısa sürede imzalatan bankaların mağdur bırakıldığı zihniyetiyle yazmanız çok ama çok gerçek dışı ve sahada olanlarla hiç ama hiç alakası olmayan yanlı yaklaşımlardır. Mağdur edebiyatı yapıyor diyen emeklilere karşı kalkıp insanlar üzerinde bankalar bazında "halo etkisi" yaratmaya gerek yok çünkü bu anlamsız ve kabul görmeyen yaklaşımınızın gerçek hayatın içinden değil sadece taraflı olabilmek adına yapılmış olduğu 2 kere 2 nin 4 olmama durumunun gerçekliği kadar tabiidir.
Sonuç olarak beyin fırtınası, siz gibi fırtınanın merkezine oturmuş ve bilirsiniz ki; fırtınalarda en az zararı gören fırtınanın merkezidir. Yani siz gibi yağmur olamamış ancak gök gürültüsünü benimsemiş insanların bu tip fırtınalardan bahsedebiliyor olması Pavlov' un köpeğini bilirsiniz(umarım), işte onun klasik koşullanma deneyinden öteye gidemez. Yani maalesef görüyorum ki; siz ancak ve ancak dil dalaşı yapmayı bir beyin fırtınasının içinde bulunmak addedersiniz. Beyin fırtınasının en temel unsuru bilgidir, bilgi kırıntılarıyla sağa sola savurma eylemi yapmak değildir.
Üniversitelerin tanımını dahi kafanıza göre yorumlamışsınız bunu acaba kimden duydunuz da yazdınız diye düşündüğümü söylemez isem hakkınıza girmiş olurum :).
Üniversiteler öncelikle belli bir eğitim müfredatı çerçevesinde öğretim anlayışını insanlara kanalize eden ve bu insanların almış oldukları planlı bir "eğitim programı" içerisindeki "öğretim" anlayışını hayatta realize etmelerini sağlayan kurumlardır. Yani şunu demek istiyorum; sakın ola ki eğitimi ve öğretimi birbirinden bağımsız görmeye çalışmayın... Tıpkı BDDK, Türkiye Bankalar Birliği ve Anayasal düzende ilgili durumlar için olan mevzuatı bankalardan bağımsız tutma cehaleti gibi.
Saygılar, kolay gelsin.
Cevap: Emekli maaşına haciz uygulamasında 13.Hukuk Dairesi kararının istismar edilmesi
Merhabalar,
Konuyu bilerek hortlatmak istedim. Burayı aynı zamanda bir aydınlatma platformu gibi görmeyi seviyorum açıkçası.
Siz siz olun, Ziraat Bankası ve ING Bankasının şubelerinde borçlu ve emekli iseniz hemen kapatıp başka bir bankadan hesap açıp borcunuzu taşıyın. Çünkü bu adı geçen iki banka Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin kararını maalesef ama maalesef hukuku çiğnemenin bir yolu olarak görüp hareket etmekte ve icra müdürlüğünde haciz işlemi uygulanmış olmasına rağmen "İİK 83 ve diğer maddeleri bizi bağlamaz, biz sıraya girmeyiz hesapta olan paranın kalan neyse hepsini alırız, Yargıtay Genel Kurul kararları bizi bağlamaz. Bizim için geçerli olan 13.Hukuk Dairesinin kararıdır." diyen zihniyetlerin hakim olduğu iki bankadır. Elinizi ayağınızı mümkünse kirli peçetenizi dahi güvenip işlem yapmaya gitmeyin. Hukuktan habersiz hukuk danışmanlığı büroları gibi çalışmaya başlamış bu bankalar yargının itibarının dibe vurmasına sebep olmaktadırlar. Onlarda suç yok cahile ne verirsen ona inandırırsın. Sonrasında da 40 tane akıllı akla karayı seçer doğruyu anlatmak için. Hukuki girişimleri başlatmış bir birey olarak kesinlikle bu iki bankadan emeklilerimizi uzak tutmanızı rica ediyorum.
Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin Ocak ayındaki kararına ilah gibi taparak insanları yıldırabileceklerini düşünen insan görünümlü hukuk canavarlarına karşı hukuki yollarda elinizde ciddi bir silah olacağına inandığım...
2002-2015 yıllarının kararları doğrultusunda verilmiş 27.03.2015 yani 13.HD'nin kararından çok daha sonra ve en yeni...
YARGITAY GENEL KURUL KARARINI yani İÇTİHAT KARARINI sizlerle paylaşıyorum... Sağlıcakla...
T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
ESAS NO: 2013/11-1842
KARAR NO: 2015/1101
KARAR TARİHİ:27.03.2015
'İçtihat Metni'
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın Trabzon Şubesi'nde maaş hesabının bulunduğunu, bu hesaba yatan maaşı üzerine, icra memurluğunca verilmiş herhangi bir karar olmamasına karşın davalı bankanın 2009 yılı Ocak ayından itibaren müvekkilinin kefil olduğu kredi borcunun ödenmemesi gerekçesiyle bloke koyduğunu, maaş hesabının tamamının üzerine bloke konulmasının İİK'nun 83/2. maddesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek, müvekkilinin maaş hesabı üzerine konulan blokenin kaldırılmasına, 28.899 TL'nın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde, davacının bankada bulunan mevduatları ve alacakları üzerinde bankanın rehin, hapis ve mahsup hakkının bulunduğuna ilişkin hüküm olduğunu, müvekkilinin bu hüküm uyarınca işlem yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın kefili olduğu kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle davalı bankanın davacıya yönelme hakkının bulunduğu, kredi sözleşmesinde davacının bankada bulunan hesaplarına bloke konulmasına ilişkin hüküm bulunmakta ise de bu hükme dayalı olarak davacının tek geçim kaynağı olan maaşının tamamının bloke edilerek geçim kaynağının yok edilmesinin kabul edilemeyeceği, İİK hükümleri uyarınca maaşların ancak kısmen haczedilebileceği ve bu kısmın da 1/4 den az olamayacağı, davacının gelir durumu ve sosyo ekonomik durumu dikkate alındığında yapılan bloke işleminin maaşın 1/4'ünü geçmeyecek şekilde uygulanmasının uygun görüldüğü, fazlaya ilişkin bloke işleminin yerinde olmadığı, istirdat istemi yönünden ise yapılan kesinti işlemlerinin icraya yönelik bir işlem olmaları, kredi alacağının halen tamamının tahsil edilmemiş olması, hukuka uygun olmayan şekilde uygulanan bloke işlemleri ile tahsil edilen miktarların da alacak aslının belli bir kısmına tekabül etmesi ve uygulanan kesinti miktarını düzenleyici mahkeme kararının ancak karar tarihinden sonra uygulanabilecek nitelikte bulunması karşısında talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle istirdat isteminin reddine, davacının maaşından yapılan kesintinin, maaşının 1/4'ünü geçmeyecek şekilde uygulanmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davacının maaş hesabı üzerine konulan blokenin kaldırılması ve bu yolla tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkindir. İİK'nun 83. maddesi uyarınca maaşların kısmen haczi mümkün olup haczedilecek kısım maaşın ¼'ünden aşağı olamaz. Öte yandan, anılan maddede sayılan mal ve hakların haciz olunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar da geçerli değildir. O halde, açıklanan hükümler gözetildiğinde davacının maaşının yalnız ¼'ü oranında kesinti yapılabileceği halde, davalının davacıya ait maaş hesabının tamamını bloke etmesi hukuki dayanaktan yoksundur. Esasen bu hususlar mahkemenin de kabulünde bulunmaktadır. Ancak, mahkemece davalının yaptığı kesintinin icraya yönelik olması, kredi alacağının tamamının tahsil edilmemiş bulunması, kesinti miktarını düzenleyen mahkeme kararının ancak karar tarihinden sonra uygulanabileceği gerekçesiyle istirdat istemi reddedilmiştir. Yapılan bu değerlendirme dosya içeriği ile uyuşmamaktadır. Zira, davalı tarafın davacının maaşının tamamını bloke etmesinin yasal dayanağı olmadığına göre davalının haksız biçimde tahsil ettiği parayı iade etmesi gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece, yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun'un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 27.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.