TEDBİRLİ TAŞINMAZ CEBRİ İCRA İLE SATILABİLİRMİ??[}:)]
Printable View
TEDBİRLİ TAŞINMAZ CEBRİ İCRA İLE SATILABİLİRMİ??[}:)]
(forum yazılarınızı küçük harf yazınız)
Tedbirin mahiyetine bağlı.
kont 10 tedbirin mahiyeti derken kastedilen tedbirin ihtiyati olup olmadığı değildir zaten tedbirler ihtiyatidir. Mahiyetten kast edilen şudur. Eğer icra takibi yapılmasını veya devam edilmesini engelleyen bir tedbir yok ise cevabımız evettir
Üzerinde mahkemece tedbir bulunan taşınmaz cebri icra yoluyla satılamaz. Tedbirin kalkması beklenmelidir.
(Tabi tedbirin tapu siciline işlendiğini ve satıştan önceki son durum yazısında bunun belli olduğunu farzediyoruz...)
sevgili meslektaşım tedbirin mahiyetinin ne olduğunu sorduğunda anlatılmak istenen neyin kimin tarafından yapılması veya yapılmaması hususunda bir engelin varlığı idi
diyelim ki tedbirin mahiyeti şu şekilde üzerinde her hangi bir yapılaşmaya izin vermeyen bir tedbir olabilir, bir tecavuz söz konusudur o sırada her ne yapılıyorsa onun durdurulmasına yönelik bir tedbir olabılır, kiraya vermeye, rehin vermeye yönelik olabilir. Bütün bunlar söz konusu taşınmazın haczine ve satışına engel olmadığı açıktır.
Kaldı ki; bir an için taşınmazın üçüncü kişilere devrinin engellenmesine yönelik bir tedbir olsa dahi bu tedbirin uygulandığı tarih de önemlidir.
Bunun dışında benim fikrime göre şahsi haklara yönelim uyuşmazlıklar ile ilgili davalarda verilen tedbirlerin davanın tarafları açısından bağlayıcı olduğunu bu tedbirin üçüncü kişilerin haklarını almasına engellemeye yönelik olarak geniş bir şekilde yorumlanamayacağı fikrindeyim
Bu nedenle icra takibi yapılmasına, devam edilmesine, icra satışının durdurulmasına yönelik olarak açık bir karar olmadığı sürece icra satışının engellenemeyeceği kanatindeyilm
Sevgili meslekdaşım, satış açısından baktığımızda, tedbir zaten mahkemenin "dur, sakın işlem yapma" demesidir. Gerek hukuk ve gerekse ceza hakimi işlem yapma derken satışın gerçekleşmesi tedbirin anlamını ortadan kaldırmaktadır. Bu itibarla "açıkça" sakın satma denmesi gerektiği fikrinize iştirak edememekteyim.
Saygılarımla.
ÖZET : Savcılık tarafından aracın sicil kaydına konulan "satılamaz" kaydının, aracın cebri icra yoluyla satışını engellemeyeceği
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ
T: 30.12.2004
E: 2004/22041
K: 2004/27422
Tavas Emniyet Müdürlüğünün 13.08.2003 tarihli yazılarından anlaşıldığı üzere Havran Cumhuriyet Savcılığının 26.05.2003 tarih ve 2003/216 sayılı yazılan ile "başkalarına devir ve temlik edilemez üzerinde bir hak tesis edilemez" şerhi bulunan 20 HN 714 plakalı aracın satışı alacaklı vekili tarafından icra dosyasında kesinleşen haciz sonucu talep edildiğinde icra müdürlüğünce yukarıda açıklanan şerhin rızai satışları engellemek amacıyla alındığı bu nedenle de aracın cebri icra yolu ile satışına engel olamayacağı (aracın haciz tarihi 13.05.2003 olmakla) nazara alınmaksızın #8220;alacaklının talebinin reddine#8221; karar verilmesi doğru bulunmadığından icra mahkemesince İİK'nun 16/2. maddesi gözetilerek şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme karannın yukarıda açıklanan nedenlerle İİK'nın 366. ve HUMK 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 30.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Av.Tayfun bey, sayın Av.Feyz bey doğru söylüyor. Konu taşınmaz mal dikkat edin. Siz araç üzerindeki tedbire ilişkin içtihat sunuyorsunuz. Araç taşınmaz mal mıdır.
Sayın feyz ve Sayın funda görüşlerinizi destekleyen mahiyette kararlarda arıyorum ama bulamıyorum bir karar daha var kararın sonunda talih uyarın notu biraz farklı ama olmayana ergi metodu ile bir sonuca varılabilir diye düşünüyorum
ÖZET: Tasarrufun iptali davası sırasında mahkemece İİK. 281/II uyarınca ;ihtiyati haciz; yerine -hatalı olarak- ;ihtiyati tedbir kararı verilmiş dahi olsa düzenlenen sıra cetvelinde lehine ihtiyati tedbir kararı verilmiş olan alacaklıya da pay ayrılması gerekeceği
YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ
T: 17.2.2005
E:2004/6608
K:2005/1465
Davacı vekili ;davalı Süleyman;dan alacaklı olduklarını, borçlunun mal kaçırmak gayesiyle 481 parsel sayılı taşınmazının damadı olan diğer davalı Mücahit;e devrettiğini, bu tasarrufun iptali için Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davada taşınmazın tapu kaydına 2.10.2001 günü ihtiyati tedbir konulduğunu, taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde, bu ihtiyati tedbirin dikkate alınmadığını; ileri sürerek ;sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalılar yargılamaya katılmamışlar, davalıya müdahil sıfatıyla katılan sıra cetveli alacaklısı Cengiz Yeşilçay vekili ise ;ihtiyati tedbirin sıra cetveline alınmasının mümkün olmadığını#; bildirerek, ;davanın reddi gerektiğini; savunmuştur.
İcra mahkemesince ;yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; İİK.nun 100. maddesi uyarınca ihtiyati tedbirini hacze iştirak edemeyeceği, bu nedenle sıra cetveli düzenlenirken dikkate alınamayacağı; gerekçesiyle ;davanın reddine; karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı yan dava dilekçesinde ;borçlunun, satışa konu 481 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muvazaalı tasarrufun iptali için açtıkları davada taşınmazın tapu kaydına 2.10.2001 tarihinde ihtiyati tedbir konulduğunu, bunun da düzenlenen sıra cetvelinde dikkate alınmasını; bildirmiştir.
Tasarrufun iptali davaları, İİK.nun 277 ilâ 284. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, anılan yasanın 281/II. maddesine göre hakim, davada alacaklının talebi üzerine iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında ihtiyati haciz kararı verebilir. Bu maddede sözü edilen ihtiyati haciz, aynı yasanın 257 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati hacizden ve HUMK.nun 101. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbirden farklı ve özel nitelikli bir haciz türüdür. Bu ihtiyati haciz türünde, alacağın tahsilinin temini için borçlunun diğer mallarına değil, doğrudan doğruya iptale tabi tasarrufun konusu olan mallar üzerine haciz konulması sözkonusudur.
Uygulamada ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kavramlarının zaman zaman birbirine karıştırılarak tapu kayıtlarına farklı yazımlar sözkonusu olabilmektedir.
Bu durumda, mahkemece tasarrufun iptali istemiyle açılan Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/503 E. ve 2004/104 K. sayılı dosyasının ve 481 parsel sayılı taşınmaz üzerine bu dosyadan konulan ihtiyati tedbire ilişkin evrakı müsbitenin celbi ile, kayıttaki şerhin HUMK.nun 101. ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 920/I. maddeleri kapsamında ihtiyati tedbir mi, yoksa İİK.nun 281/II. maddesi kapsamında ihtiyati haciz mi olduğunun tesbiti ile varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilme gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
NOT: Yüksek mahkemenin yukarıdaki içtihadı son derecede isabetli ve övgüye değer niteliktedir. Çünkü uzun yıllardır icra daireleri düzenledikleri "sıra cetvelleri"nde sadece hacizlere ve ihtiyati hacizlere yer vermekte olup, ihtiyati tedbirlere pay ayırmamaktaydılar. Uygulamada ise, mahkemeler "ihtiyati haciz" ya da "ihtiyati tedbir" kararı verirken özenli davranmamakta, birinin yerine diğerini vermektedirler. Hatta tasarrufun iptali davalarında açıkça İİK. 281/II'de "mahkemelerin davacı-alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği" öngörülmüş olmasına rağmen maalesef uygulamada genellikle mahkemeler, davacı-alacaklının bu konudaki taleplerini reddetmekte ve "ihtiyati haciz" yerine "ihtiyati tedbir" kararı vermektedirler. Mahkemeleri bu yanlış tutumundan vazgeçiremeyeceğini anlamış olmalı ki yüksek mahkeme çok isabetli şekilde "tasarrufun iptali davalarında mahkemelerce verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarının da niteliği itibari ile ihtiyati haciz kararı sayılması gerektiğini" vurgulayarak "mahkemelerce verilmiş olan diğer tedbir karalarının da, ihtiyati haciz kararları gibi sıra cetvelinde yer alacağını" vurgulayarak, uygulamada çok gereksinim duyulan yepyeni bir içtihat oluşturmuştur...
Belkide yanılıyorumdur.
Yukarıdaki karardan anladığım şudur;
karar aslında ihtiyati haciz kararı olması gereken bir ihtiyati tedbirin sıra cetvelinde dikkate alınmamasını eleştirmiştir.
Bu itibarle demekki
karar gerçekten tedbir mahiyetinde olsa idi sıra cetvelinde dikkate alınmasına gerek olmayacaktı
kararda sıra cetveli yapılması hususunda bir olumsuzluk belirtilmemiştir. Sıra cetveli yapılabileceğine göre satış gerçekleşmiştir. Başka bir değişle satış yapılabilir (haciz olsa dahi) tedbirde ise hiç sıkıntı olmaması gerekir
Örneğin bir trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davasında ya da her hangi bir alacak davası nedeniyle davalının taşınmazı üzerine konulan tedbir var iken davalının bir başka alacaklısı ,alacağının tahsili amacıyla bu taşınmazı tedbir kararı yüzünden satışa çıkaramayacak mıdır? Böyle bir şey mümkün değil, bu tedbir kararı gerçekte ihtiyati haciz yerine kaim olan bir tedbirdir ki satışa asla engel olamaz. Tedbir satış bedelinden arta kalan meblağ üzerinden devamla tebdil edilmiş olur. Yani şahsi hakka ilişkin tedbir kararları tarafları bağlarsa da iyiniyetli 3. kişileri bağlamaz, taşınmaz icra yoluyla satılır. Taşınmazın aynına ilişkin bir ihtilaf söz konusu ise eğer bu durumda bu tedbir kararı tedbirin tarafları ile tüm 3. kişileri bağlayacağından icra yoluyla taşınmazın satışı mümkün değildir.
------------
HD 12 Esas : 2004/007667 Karar: 2004/010410 Tarih: 27.04.2004
* TAŞINMAZLARIN CEBRİ İCRA YOLU İLE SATIŞI
* İHTİYATİ TEDBİR
İhtiyati tedbir kararı, borçluya ait taşınmazların üçüncü kişilere rızaen devir ve temlikinin önlenmesine yönelik olup, bu taşınmazların cebri icra ile satılmasını önleyici nitelikte değildir.
(1086 s. HUMK. m. 101)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/238 esas sayılı dosyası üzerinden verilen 09.04.1959 tarihli ihtiyati tedbir kararı, borçluya ait taşınmazların üçüncü kişilere rızaen devir ve temlikinin önlenmesine yönelik olup, bu taşınmazların cebri icra ile satılmasını önleyici nitelikte değildir. İcra Müdürlüğünce satış isteminin anılan ihtiyati tedbir kararının satışa engel teşkil ettiğinden bahisle reddine dair 23.12.2002 tarihli kararı doğru değildir. Mahkemece anılan icra müdürü kararına yönelik şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ :Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 27.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
tartışılan konuda kilit nokta, söz konusu taşınmaz ile ilgili olan tasarrufun iptali davası taşınmazın aynı ile ilgilimi, değilmi ? bu sorunun cevabı neticeyi etkiler.
Yani biraz daha genel olarak değerlendirecek olursak; taşınmazın üzerine zaten aynından doğan bir ihtiyati tedbir kararı vaz edildiğinde, artık taşınmazın satışı söz konusu değildir. Taşınmaz haciz edilebilir. dava sonunda söz konusui hacizin semeresiz kalması riski hacizi koyduran alacaklı tarafa ait olmak üzere konulan haciz, verilen ihtiyati tedbir kararına dayanak dava sonuna kadar süresi işlemeden bekler. Eğer ki ; ihtiyati tedbir kararı aynından doğmamakta ise, burada da ihtiyati tedbir kararı verilmesi yanlıştır. Yıllarca mahkemelerimiz yanlış olarak ihtiyati haciz kararı yerine ihtiyati tetbir kararı vermiştir. Son yıllarda bu husus fark edilmiş olacak ki artık ihtiyati haciz kararı verilmektedir. İşin doğrusu bu olmalı, yoksa başta yapılan bir yanlışı daha sonra ikinci bir yanlış ile yani ihtiyati tedbir kararının derece kararına alınması ile düzeltmeye gitmek bir çok konuda olduğu gibi bu hususta da kargaşaya sebebiyet verecektir.
Sayın Av. Fırat Bayındır Bey' in görüşüne de aynen katılıyorum.
sorun şu tapu iptal davasında ki ihtiyadi tedbir konulmuş taşınmaz bir alacaklı eski bir borç gösterip cebri icra yolu ile bu taşınmazın satışını isteyebilirmi?? ve basarırsa tapu iptalini isteyenler olarak biz ne yapabiliriz.
konu ile tam olarak ilgili olabilecek bir Yargıtay kararını sizlerle paylaşmak istiyorum
T.C. YARGITAY 12. H.D
2.7.2004 tarih, 2004/13384 E ve 2004/17655 K
DAVA : Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Şikayete konu Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 03.07.2003 tarih ve 2003/503 sayılı tedbir kararında taşınmazın devir ve temlikinin önlenmesine karar verildiği bu tedbir kararında alacaklının taraf olmadığı anlaşılmaktadır. Sözü edilen tedbir kararının mahiyeti itibariyle rızai devir ve temlikleri önleyici nitelikte olduğu, cebri icraya engel durumun bulunmadığı ve alacaklı taraf olmadığından tedbir kararının onun yönünden bağlayıcı olmadığı, davacı adına tescil kararı verilse bile haciz şerhinin mahkemece kaldırılmadığı sürece geçerli bulunduğu cihetle icra müdürünün satış işlemlerine devam etmesi gerekirken aksine karar vermesi doğru olmadığından alacaklının anılan karara yönelik şikayetinin mahkemece kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca
BOZULMASINA, 02.07.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Haczedilen gayrimenkulünün satışı istenen borçlu, başka biriyle anlaşarak anlaştığı kişiyle alacak-borç ilişkisi yaratır ve daha önceden haczedilmiş olan gayrimenkulüne haciz tarihinden sonra tedbir (veya aile şerhi koydurur, intifa hakkı verir vs. vs.) koydurur, sonra da cebri icra satışını koydurduğu tedbir sayesinde durdurmaya çalışır. Bu olay, alacaklısı olduğum dosyalarda defalarca başıma geldi.
Tedbir, satışı isteyen alacaklının haczinden önce koyulmuşsa cebri icra satışı olmaz. Tedbir hacizden sonra koyulmuşsa ve satış istenen alacak dosyasının aynı ile ilgili değilse satış olur. Ama satıştan sonra alıcının tapuyu alıp almaması icra müdürlüğünün insafına kalmış. Bazısı tescil yazısını veriyor bazıları da kendi satış kararını kendileri vermelerine rağmen alıcılara " dava aç tedbiri kaldır daha sonra tescil yazısını verelim" diyor... Bu da işin diğer yüzü !!!!
Yönetim notu : cevabınızı madde numarası yargıtay kararı vererek gerekçelendiriniz lütfen. Hukukçu değilseniz olmadığınızı da belirtiniz
Eğer tedbir o icra ile ilgili verilmemişse, yani başka bir davadan veya hukuki uyşmazlıktan dolayı verilmişse, satılmasına engel değil. Ancak satış gerçekleşse dahi tedbir kararı alıcıyı bağlar ve tedbir kararı verilen davanın kararı, yeni alıcıyı da bağlar
Kanımca, üzerinde ihtiyati tedbir bulunan bir taşınmazın satışı talep edildiğinde, ihtiyati tedbirin mahiyetine bakılmalıdır. Eğer, ihtiyati tedbir gayrimenkulün aynından kaynaklanan bir sebeple konulmuş ise ( örneğin mülkiyet uyuşmazlığı ) tedbir cebri icrayı engelleyecektir. Tapu iptal ve rescil davasının davacı lehinde sonuçlanması halinde tapu kaydı iptal edilecek ve davacı adına tescil edileceğinden gerçekte borçluya ait olmayan bir taşınmazın satılması tehlikesi baş göstereceğinden, davacıya taşınmazın tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etme hakkı tanınmıştır.
Bunu dışında, trafik kazasından mütevellit yahut da sair bir tazminat alacağından mütevellit olarak açılmış bir davada, davacı, ileride alacağının tahsilinin garanti altına alınması için mahkemeden davalının taşınmazları yahut da araçları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep edebilir. Bu durumda mahkemece, taşınmazın cebri icra yolu ile dahi satışının engellemesine dair tedbir konulmadığı müddetçe, taşınmazın cebri icra ile satılşı mümkün olacaktır. Kaldı ki, mahkemeler sadece rızai temliki önleyecek mahiyette tedbire karar vermektedirler.
Uygulamada icra dosyasında satış talep edildiğinde, tedbiri koyan mahkemeye müzekkere yazılarak tedbirin cebri satışı engeller mahiyette olup olmadığı sorulmakta, yazı cevabına göre hareket edilmektedir.
İlgili Yargıtay Kararı :
T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/13877
Karar: 2005/17335
Karar Tarihi: 16.09.2005
ÖZET : Asliye Hukuk Mahkemesinin tedbir kararı taşınmazların üçüncü kişilere ( rızaen devir ve temlikinin önlenmesine ) yöneliktir. Karar, cebri icra yolu ile satışı engelleyecek ve icra dosyasındaki takibi durduracak nitelikte olmadığı gibi tedbir kararında ve dava dosyasında takip alacaklısı taraf da değildir. İcra dosya numarası belirtilerek satışın durdurulması yönünde anılan kararda bir açıklama yoktur. Bu durumda, icra takibinin sürdürülmesine ve satış işlemlerinin başlatılmasına bir engel bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle icra müdürlüğünün satış isteminin reddi yönündeki kararı yasaya uygun değildir. Ayrıca, kabule göre de, tedbir kararı kapsamı dışında kalan taşınmazlar hakkında da satış isteminin kabul edilmemesi doğru değildir. O halde, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekir.
(1086 S. K. m. 101)
Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Isparta 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce 2004/487 esas sayılı dava dosyasının yargılaması sırasında verilen 08.07.2004 tarihli tensip ara kararı ile dava konusu taşınmazların 3. şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi bakımından tedbir kararı verildiği ve aynı tarihte kararın infazı için ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü'ne tedbir kararı gereğince işlem yapılmak üzere yazı yazıldığı görülmektedir. Sözü edilen dava dosyasının davalısı Zübeyde itiraz konusu takip dosyasının borçlusudur. Alacaklının, 09.03.2005 tarihinde borçlunun hacizli taşınmazlarının satışını istemesi üzerine icra müdürlüğünce yukarıda sözü edilen tedbir kararı gerekçe gösterilerek tedbir kararının kapsamında kalan taşınmazlar yönünden istemin reddedildiği anlaşılmıştır.
Asliye Hukuk Mahkemesinin tedbir kararı taşınmazların üçüncü kişilere ( rızaen devir ve temlikinin önlenmesine ) yöneliktir. Karar, cebri icra yolu ile satışı engelleyecek ve icra dosyasındaki takibi durduracak nitelikte olmadığı gibi tedbir kararında ve dava dosyasında takip alacaklısı taraf da değildir. İcra dosya numarası belirtilerek satışın durdurulması yönünde anılan kararda bir açıklama yoktur. Bu durumda, icra takibinin sürdürülmesine ve satış işlemlerinin başlatılmasına bir engel bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle icra müdürlüğünün satış isteminin reddi yönündeki kararı yasaya uygun değildir. Ayrıca, kabule göre de, tedbir kararı kapsamı dışında kalan 1826, 615, 470 Parsel sayılı taşınmazlar hakkında da satış isteminin kabul edilmemesi doğru değildir. O halde, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi isabetsizdir.
Sonuç: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 16.09.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sayın avukat Arkadaşlar
Hukukçu değilim, üyesi olduğum, kooperatif adına tescilli olan taşınmazımın üzerine kooperatif borcundan dolayı mütaahhüt firma tarafından haciz konuldu, bu konuda Asliye ticaret mahkemesine hem kooperatif hemde haciz koyan alacaklı firmaya tapu iptali tescil davası açarak taşınmaz üzerine 3üncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konuldu. Dava ve ihtiyati tedbir devam etmektedir.Şu anda icra dairesi tedbirli daireyi cebren satıyor. Dava taşınmazın ayni ile ilgili olduğu halde satış yapılabilirmi,bu konuda yargıtay kararı varmı, durdurulması için ne yapmam gerekiyor. Saygılarımla
Ali KARACA
Alacağım nedeniyle borçlunun tescil davası devam eden ve tapu kaydında davalıdır şerhi bulunan taşınmazına 22.06.2007 de haciz koydurdum.Hacizden sonra tescil davası 3.kişiler lehine karar 13.09.2007 de kesinleşerek sonuçlandı.3.kişilerin talebi üzerine haciz icra müdürlüğünce kaldırıldı ve ben işlemin iptal davası açtım.Hakim tedbir talebimi reddetti ve duruşma günü verdi.icra müdürlüğü de yanlış yaptığını kabul ediyor.Avukatım ve ben konuyu araştırıyoruz .
Haczin devam etmesi gerekmezmi,hacizden sonra tescil kararı verilmesiyle taşınmaz hacizle yükümlü olarak 3.kişilere intikal etmesi gerekmiyormu ?(Haciz tarihinde tapu kaydında sadece davalıdır şerhi vardı).
Bu konuda görüşü olan arkadaşların cevabını bekliyorum.Herkese selamlar