Kadın kocasına kıskançlık ile iftira ve Küfür ederse, şiddete maruz kaldığım için eşimi evden uzaklaştırabilirmiyim.

Kadın kocasına iftira hakaret ve küfür ederse erkek ne yapmalı, polis karakoluna gidip sığınma talebinde bulunsak olurmu, bu talebimizi karşılamak zorunda değillermi, kadın evden uzaklaştırılamaz mı ? Yoksa olurmu öyle şey hiç kadın evden uzaklaştırılır mı, en iyisi meseleyi kendimiz halledelim ve kadına bir tokat yeter mi diyelim o zamanda haklıyken haksız duruma geçiyoruz. Yada Hemen gidip boşanma davası mı açayım. O zamanda ömür boyu nafaka ödemek zorunda kalıyorum. Ödemezsem hapis cezası var fakat ödeme gücüm yok olsa öderdim. Bu olayda erkeğin doğru hareket tarzı nedir Allah aşkına biri yol gösterebilirmi ?

Bu durumlarda erkeğin doğru hareket tarzı en başından kendine küfür edebilecek, iftira atabilecek bir kadınla evlenmemek olarak açıklanabilir.Bunun içinde mutlaka 2 sene veya daha fazla zaman karşı tarafı tanımalı güven, sevgi, saygı, uyum gibi öğeler %100 oluşmadan gaza gelip evlilikler yapmamalıdır.

3 ayda evlenip 3 senede boşanamayan her hafta karakol, adliye gezen(ki hayatında buraların yolunu bilmeyen) hayatı kaymış bir arkadaşım var.

Ha yaptı ise şu anki hukuk sisteminde(hele son yıllarda kadına şiddete hayır gazıyla hepten coşmuş) derdini anlatacak merci bulamaz.kadın kolunu çizip karakola gitse dünya ceza yer, tehdit edildim dese daha erkek dinlenmeden uzaklaştırma yer evine gidemez, boşanmaya kalkarsan tüm altınlar kanunen kadınındır, verdiği ifadeyi bile mahkemede tamamlayamaz, üstüne nafaka tazminat öder vs.Böyle bir durumda ise en az zararla kurtulmak için önce çok sakin olmalı ve avukat desteğiyle dikkatli adımlar atarak en az zararla bu işten sıyırmaya bakmalıdır.Allah bu durumdaki erkeklerin yardımcısı olsun.

- - - Updated - - -

Bu durumlarda erkeğin doğru hareket tarzı en başından kendine küfür edebilecek, iftira atabilecek bir kadınla evlenmemek olarak açıklanabilir.Bunun içinde mutlaka 2 sene veya daha fazla zaman karşı tarafı tanımalı güven, sevgi, saygı, uyum gibi öğeler %100 oluşmadan gaza gelip evlilikler yapmamalıdır.

3 ayda evlenip 3 senede boşanamayan her hafta karakol, adliye gezen(ki hayatında buraların yolunu bilmeyen) hayatı kaymış bir arkadaşım var.

Ha yaptı ise şu anki hukuk sisteminde(hele son yıllarda kadına şiddete hayır gazıyla hepten coşmuş) derdini anlatacak merci bulamaz.kadın kolunu çizip karakola gitse dünya ceza yer, tehdit edildim dese daha erkek dinlenmeden uzaklaştırma yer evine gidemez, boşanmaya kalkarsan tüm altınlar kanunen kadınındır, verdiği ifadeyi bile mahkemede tamamlayamaz, üstüne nafaka tazminat öder vs.Böyle bir durumda ise en az zararla kurtulmak için önce çok sakin olmalı ve avukat desteğiyle dikkatli adımlar atarak en az zararla bu işten sıyırmaya bakmalıdır.Allah bu durumdaki erkeklerin yardımcısı olsun.

Bill187 <<Bu durumlarda erkeğin doğru hareket tarzı en başından kendine küfür edebilecek, iftira atabilecek bir kadınla evlenmemek demişsiniz hadi adam evlenmiş bir hata yapmış gayet doğal bir durum asıl bu hatadan sonra ders çıkarması önemli olan

- - - Updated - - -

Bill187 <<Bu durumlarda erkeğin doğru hareket tarzı en başından kendine küfür edebilecek, iftira atabilecek bir kadınla evlenmemek demişsiniz hadi adam evlenmiş bir hata yapmış gayet doğal bir durum asıl bu hatadan sonra ders çıkarması önemli olan

- - - Updated - - -

mt8mt8 Eğer böyle bir olay yaşadıysanız Bunun üzerine bulunduğunuz yerdeki Aile Mahkemesi’ne başvurarak, eşinizden şiddet gördüğünüzü öne sürerek evden uzaklaştırılmasını talep edebilirsiniz, tanıklar burda önemlidir tabiki

Aile Mahkemesi eğer sizi haklı bulup eşinizi kusurlu bulursa sizi korumak için

"Kusurlu eşe kocasına ve aynı çatı altında yaşayan aile bireylerine 6 ay süreyle müşterek evin tahsisi ve eve veya işyerlerine yaklaşmamasına, varsa silah veya benzeri araçların kolluk kuvvetlerine teslimine, 4320 sayılı Yasaya göre verilen koruma kararlarının 6 ay için geçerli sayılmasına, Hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması halinde tutuklanacağı veya hürriyeti bağlayıcı cezaya çarptırılacağı kararını verir."

Elbette olmuşa yapacak bir şey yok sn. Demir ama burada cevaplar herkese verildiği için bu yazıları okuyan bekar genç kardeşlerimizi de uyarmış olalım.Malum son 10 senede ki boşananların sayısı Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren boşananlardan fazla.Etrafımızda aldığı asgari ücretle nafaka ödeyen ve maalesef yarı aç yarı tok yaşayan insanlar var.Burada da bu durumdan yakınan sayısız erkek üye oldu.Kimine hak verdik kimine yol gösterdik bazısına üzüldük.Toplum açısından da sıkıntılı bir durum.

Onun dışında ispatlanabilir tehdit ve hakaretler için harekete geçilebilir ama karşı tarafta böyle bir durumda boş durmayacaktır.Kadına bu gibi durumlarda yapılan pozitif ayrımcılığı da hatırlamak durumundayız.Kolaylıklar diliyorum.

Sayın Bil187 ben sizin görüşünüze katılmıyorum kadına bu gibi durumlarda pozitif bir uygulama yok...Yasalar cinsiyet ayrımı gözetmediği halde karşımıza sürekli şiddete uğrayan kadınlar çıkar ve tedbir erkeğe karşı alınırdı. Ama Bu Olayda aile içi şiddetin mağduru bir erkek olduğundan kadına karşı koruma talebi size ilginç gelebilir. Zaten Kadın, erkek fark etmez Yasa da ayırmıyor sonuç olarak

Eşiniz size hakaret ediyorsa ev ortamında olmak şartıyla bunu kayda alın (dikkat telefondaki konuşmayı değil evdeki tartışmayı) Hakaret ettigini ispatlarsanız nafaka ödemezsiniz. Ortak çocuğunuz varsa tabiki onlara nafaka ödeyeceksiniz. Saygılarımla.

sayın bill187 derdimi güzel anlatmışsınız. Bunun sonu nereye gidecek. Bu erkeklerin hali ne olacak. Bu da erkeğe devlet şiddeti değilmi. Evden uzaklaştırma süresi 6 ay kadın isterse devamlı verilebiliyormuş. Yani eve gitmediğim halde karım gidip şiddet ve tehdit tehlikesi hala var derse devamlı evden uzaklaştırılılorum. Anayasa mahkemesine gitsem mi diyorum acaba. Anayasanın 36.Md. de herkesin kendini kanıtlamak için delil göstermeye ve savunma yapmaya hakkımın olduğu yazıyor. Ben bu hakkımın ihlal edildiğini düşünüyorum. Bu ihlali yapan kanun. Kanunu şikayet etmek için Anayasa mahkemesine gitsem mi acaba.

- - - Updated - - -

sayın bill187 derdimi güzel anlatmışsınız. Bunun sonu nereye gidecek. Bu erkeklerin hali ne olacak. Bu da erkeğe devlet şiddeti değilmi. Evden uzaklaştırma süresi 6 ay kadın isterse devamlı verilebiliyormuş. Yani eve gitmediğim halde karım gidip şiddet ve tehdit tehlikesi hala var derse devamlı evden uzaklaştırılılorum. Anayasa mahkemesine gitsem mi diyorum acaba. Anayasanın 36.Md. de herkesin kendini kanıtlamak için delil göstermeye ve savunma yapmaya hakkımın olduğu yazıyor. Ben bu hakkımın ihlal edildiğini düşünüyorum. Bu ihlali yapan kanun. Kanunu şikayet etmek için Anayasa mahkemesine gitsem mi acaba.

Anayasa mahkemesine gidebileceğiniz bir durum yok ortada önce mağdur olacaksınız sonra mahkeme sizin amacınız evliliğinizi yaşanır hale getirmek mi? boşanmak mı?

Alıntı:

---

Av.Mustafa Demir rumuzlu üyeden alıntı

Sayın Bil187 ben sizin görüşünüze katılmıyorum kadına bu gibi durumlarda pozitif bir uygulama yok...Yasalar cinsiyet ayrımı gözetmediği halde karşımıza sürekli şiddete uğrayan kadınlar çıkar ve tedbir erkeğe karşı alınırdı. Ama Bu Olayda aile içi şiddetin mağduru bir erkek olduğundan kadına karşı koruma talebi size ilginç gelebilir. Zaten Kadın, erkek fark etmez Yasa da ayırmıyor sonuç olarak

---

Sn Demir siz Türkiye'de mi yaşıyorsunuz ?Sizin yukarıda belirttiğiniz durum medeni ülkelerde geçerli..

Alman hükümeti almanyada yaşayan bayan yeğenimi kadın sığınma evine kabul etti ama boşanma talebini red etti. her ikisine bir yıl psikolojik destek şartı getirdi. sonra bana gelin dedi. 1 yıl ayrı yaşadılar ama boşanamadılar.Bu sırada kadının tüm ihtiyaçlarını alman hükümeti karşıladı. Bir yıl sonra proplemlerinin kaynağı kaynanasının yanında kalması olduğu için kaynanayı evden zorla çıkarma kararı aldılar yine evliliği bozmadılar. Her hafta eve türk ve türkçe bilen bir bayan gelip durumlarını kontrol ediyor. Bu kontrol sırasında karısının kollarını sıkmış, çocuklarını dövmüş ve bağırıp çağırmış ama kontrole gelen bayan bu kızgınlık anıyla yapılan birşeydir hemen işlem yapmıyorum demiş. Almanyada erkeğinde bir sürü hakkı var. Ama Türkiyede üç beş kadın aklıyla bir günde çıkmış yasalarda erkek katliamı yapılıyor. Bazı erkerler boşananlara kızar. önceden bende kızardım. ama benimde başıma geldi. Hiç aklınızda olmadan her erkeğin başına her an gelebilir. o zaman erkekler anlıyorlar neyin ne olduğunu

Alıntı:

---

SEA DEMİR rumuzlu üyeden alıntı

Sn Demir siz Türkiye'de mi yaşıyorsunuz ?Sizin yukarıda belirttiğiniz durum medeni ülkelerde geçerli..

---

Haklılık payınız olsa da erkeklerin hak aradıkları pek söylenemez erkeklerin yaşadıkları zulmün yarısını kadınlar yaşasa her akşam haberlerde kendini oraya buraya zincirlemiş protestocu kadınlar görürüz kendinizden pay biçin bu sitede sizin kadar cesur biri var mı?

mt8 mt8 sorumu yanıtlamamışsınız yanıtlayınız ki bende kendimce yorumumu yapayım

Alıntı:

---

Av.Yusuf Günveren rumuzlu üyeden alıntı

Eşiniz size hakaret ediyorsa ev ortamında olmak şartıyla bunu kayda alın (dikkat telefondaki konuşmayı değil evdeki tartışmayı) Hakaret ettigini ispatlarsanız nafaka ödemezsiniz. Ortak çocuğunuz varsa tabiki onlara nafaka ödeyeceksiniz. Saygılarımla.

---

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E. 2002/2-617 K. 2002/648 T. 25.9.2002

• BOŞANMA DAVASI ( Taraflar Arasında Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsıldığı İddiasıyla )

• EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

• ORTAK YAŞANILAN EVDE BULUNDURULAN NOT DEFTERİ ( Ortak Yaşanan Evde Bulundurulan Not Defterinin Elde edilmesinde Hukuka Aykırılık Bulunmaması )
• ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK ( Taraflar Arasında Ortaya Çıkan Geçimsizliğin Davalı Kadının Evi Terk etmesiyle Neticelenmesi )
• GÜNLÜK TUTULMASI ( Ortak Yaşanan Evde Bulundurulan Not Defterinin Elde Edilmesinde Hukuka Aykırılık Olmaması )
• GÜNLÜK DEFTERİNİN DELİL NİTELİĞİ ( Uyuşmazlığın Davalı Tarafından Tutulan Günlük İsimli Defterin Delil Niteliğinde Değerlendirilip Değerlendirilemeyeceği Noktasında Olması )
• ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ ( Özel Hayatın Gizli Alanını İlgilendiren Davalıya Ait Hatıra Defterinin Delil Olarak Değerlendirilebilmesi )
ÖZET : Ortak yaşanan evde bulundurulan not defterinin elde edilmesinde, hukuka aykırılık yoktur. Hukuka aykırı olarak elde edilen delilin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda da geçerli olan dürüstlük kuralı esas alınarak karar verilmeli ve bu konuda her somut olayda değerlendirme yapılmalıdır. Bu konuda ihlal edilen kanun hükmü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esas alınmalıdır. Diğer taraftan gizli şekilde ele geçirilen tüm deliller hukuka aykırı delil olarak değerlendirilmemelidir. Örneğin, bir telefon görüşmesinde, telefondaki ses yükseltici veya ikinci bir dinleme aleti sayesinde tarafların söylediklerinin duyulması sonucu yapılan açıklamalar ve bu konudaki tanıklık geçerli olmalıdır.

Alıntı:

---

SEA DEMİR rumuzlu üyeden alıntı

Sn Demir siz Türkiye'de mi yaşıyorsunuz ?Sizin yukarıda belirttiğiniz durum medeni ülkelerde geçerli..

---

Evet Türkiye'de Yaşıyorum Bununla ilgili örnekler vardır. İstanbul Kadıköy'de müteahhit Mesut Yurtbaşı, eşi Şafak Yurtbaşı'nın kendisine şiddet uyguladığını, tehdit ve hakaret ettiğini öne sürerek tedbir talebinde bulundu. İstanbul Aile Mahkemesi hâkimi de, Şafak Yurtbaşı'nın 6 ay evden uzaklaştırılmasına karar verdi. Çift, 17 yıl önce evlendi. İki çocukları oldu. 2010'da ise boşanma süreci başladı. Mesut Yurtbaşı, boşanma davası dilekçesinde eşinin evlilik süresince aileye sadakatsiz davrandığını öne sürdü. Çocukların velayetini istedi. Eşinin kendisine saldırdığını ve tehditler savurduğunu iddia eden Yurtbaşı, "Nereye gitsem önüme çıkıyor. Şiddet görüyorum. Arkadaşlarımla yemek yerken salata tabağını kafama geçirdi" dedi. "Dayak ve tehdit" yüzünden sürekli karakolluk olduğunu iddia eden Yurtbaşı, "Kısa bir süre önce araçla beni takip etti. Arkadan arabama çarptı. Arabamın önünü kesti. Trafiğin ortasında camdan elini sokup kafama vurdu. Elindeki anahtarı gözüme soktu. Saçlarımı yoldu" dedi. Tutanak ve hastane raporlarıyla mahkemeye başvuran Yurtbaşı, eşinin hem evine hem de kendisine yaklaşmaması için tedbir talebinde bulundu. Mahkeme, Yurtbaşı'nın sunduğu deliller ve ifadeler üzerine, Şafak Yurtbaşı'nın 6 ay evden uzaklaştırılması kararını aldı.

"KAHRAMAN OLACAĞIM!"
Henüz 16 yaşındayken evlenen Şafak Yurtbaşı ise, "17 yıl önce eşimin küçük bir dükkânı vardı. Evliliğimizden sonra müteahhitlik yapmaya başladı. Eline fazla para geçince geceleri geç gelmeye başladı. Evli olduğunu unuttu. Daha sonra beni kıskanmaya başladı. Aslı astarı olmayan yalanlar attı" dedi. Yurtbaşı, velayeti geçici olarak babaya verilen kızının kendisinden kaçırıldığını savundu. "Bir erkeği dövmek çok zordur" diyen Yurtbaşı ekledi: "Çocuklarımı bana göstermeyen mahkeme hâkimi, eşime koruma kararı verdi. Bir kadın olarak verilen bu kararı kınıyorum. Ben 36, eşim 38 yaşında. Boylu poslu bir erkek. Onlarca kadın hem dayak yiyor hem de ölümle tehdit ediliyor. Mahkemeler ve devlet bu kadınları koruyamazken, 38 yaşındaki bir adam korunma kararı aldı. Kadına şiddet davalarının görüldüğü, herkesin ayaklandığı bu dönemde eşini döven bir kadın olarak kahraman olacağım sanırım."

Alıntı:

---

ismail32 rumuzlu üyeden alıntı

Anayasa mahkemesine gidebileceğiniz bir durum yok ortada önce mağdur olacaksınız sonra mahkeme sizin amacınız evliliğinizi yaşanır hale getirmek mi? boşanmak mı?

---

6 ay evden uzaklaştırma nasıl ceza kabul edilmez. Amacım tabiki evliliğimi yaşanır hale getirmek ti ama Fatma ŞAHİN sağolsun Aile diye birşey bırakmadı ortada. hem maddi hemde manevi tükendim. Evden uzaklaştırmanın ikinci ayında eşim arkamdan boşanma davası açtı. Benim bir iki kere telefonla arayıp çocuklarımla konuşmak istememe kızıp beni telefonla arayarak sen savaş mı istiyorsun diyerek beni tehdit etti. Sabah saat:09.15 sıralararında 4060 mesaj servisinden dosyaya dilekçe verildiği yönünde adalet sisteminden mesaj geldi.ertesi gün aramaba, oyaktaki parama, bankada ihtiyaçlarım için tuttuğum az bir miktar paraya tamamına ihtiyati tedbir kararı koydurdu. Bunu yapmak için avukata bile ihtiyacı yoktu. kendi başına gitmiş kalemden formatı öğrenmiş ve dosyaya dilekçe vermiş.daha bu savaşın başlangıcıymış kendisi öyle söylüyor. İlerde altınları,eşyaları ve babamdan miras kalan evi kazanılmış mal olarak göstermek için dava açacağını söylüyor. oysa ben evden uzaklaştırıldğım için hiç bir eşyayı almadan sadece kendi özel eşyalarımı alarak çıktım.Ben giderken paket halindeki bilgisayarlarımın fotoğrafını çekmiş eşya götürdüğümü söylecekmiş. zulme bak.

Evden uzaklaştırma alan sizmisiniz Konunun başlangıcı böyle değildi sanırım sizin yazdıgınız (kadın evden uzaklaştırılır mı, en iyisi meseleyi kendimiz halledelim ve kadına bir tokat yeter mi diyelim o zamanda haklıyken haksız duruma geçiyoruz) demiştiniz ve daha sonra (Evden uzaklaştırmanın ikinci ayında eşim arkamdan boşanma davası açtı) dediniz sin tam olarak ögrenmek istediğinizi anlamadım konu açarken laf olsun diye bence hayali bir kurgu yapıp yazmayın bilgi almak istiyorsanız şuanki durumunuzdan açıkca bahsedinki arkadaşlarımızda ona göre cevaplasın

ilk yazdığım olayı ben tokat değil tehdit ile bitirdim. neticesinde evden uzaklaştırıldım.Bu yüzden bundan sonraki yaşamımda ne olacağını merak ettiğim için ve bilmeyenlere örnek olsun diye sordum. Televizyonlara çıkan bir olayı örnek vereyim size: Adanada kadın kocasının kulağına jilet atmış ve parçalamış. Bu esnada boşanma davaları devam ediyor. iki çocukları var. erkek mahkemede boşanmak istemiyor. erkek şiddede uğrayınca polis ve ambulans çağırıyor. olay yerinde tedavisi yapılıyor ve ambulans gidiyor. Adam kadından kameraların önünde şikayetçi olduğu halde polis elini kolunu sallaya sallaya gidiyor. Kameraman yarı espiri adama efendim niye karşı koymadınız gücünüz yetmedi mi diye sorunca adam cevap olarak "el kaldırmak kolaymı 6 ay ben nerde yatım kalkım haklıyken neden haksız duruma geçeyim ""ayrıca ortada iki çocuk var boşanmak istemiyorum" şeklinde beyanda bulunuyor. Kadında arkadan bağırıyor "boşanacaksın ulan şerf............." diye. Bunları yalnızca insanlar başlarına gelirse dikkate alıyor diğer türlü seyredip geçiyorlar. Arkadaşlar sadece bu olaya manevi destek şeklinde yorum yapabiliyorlar. ortada hukuki yaptırım çok zor. Gerçektende mahkemeler kadından yana. Peki Devletimiz kadın şiddetini neden görmüyor. Bir annenin kızına gel buraya seni öldüreceğim diye evin için dört dolandırması kadın şiddeti değilmi. Kolunu çok kuvvetli tırnaklaması sonucu deri koparması kadın şiddeti değilmi. Ben görevimi yaptım ve polis karakoluna kızımı götürdüm. Yanlış karakola gitmişiz ve çocuk şubesine gitmemizi söylediler. Ama bana abi sen istersen eşini karakola şikayet etmede bir psikiyatriye götür şeklinde nasihat verdiler. Bende kendisine şikayet mi edeyim yoksa askeri hastanenin pskiyatri bölümüne gelirmisin diye telefon açtım ve kabul etti geldi. Doktor ilk önce kızımı muayene etti sonra benimle konuştu. asıl muayene olması gereken eşim iken eşimi muayene etmedi ve hastane polisini çağırdı. Bu kadından şikayetçiyim lütfen görevinizi yapın dedi. Ortada ben kaldım. Biz erkeklerin hemen koruma duygusu kabarır ve ben devreye girdim. Doktoro rica ettim polise rica ettim . Polis doktor bey bilinçli bir babası var zaten babası ilgileniyor dedi. Bende doktor bey biz kendi aramızda hallederiz eşim nezarethaneye gitmesin diye yalvardım. Doktor kabul etti ve evimize geldik. Eşim birdaha böyle tırnaklama olayını yapmadı. Bakın ben nasıl çözüm yoluna gittim. Kadınlar olsaydı asla laf anlatılmazdı. Hemen erkek dışarı. Annelerin çocuklarına attıkları dayaklar ne olacak. Kadınlar kendileri şiddet uygularken iyi Erkekler kendilerine uygularken kötü. Devlet asıl koruması gereken çocukları unutup kadınlara yöneldi. Ben demiyorum ki hiç hanzo yok. Tabi ki var. Darp raporu alan gözü morarmış kadınları, Şahiti olmak kaydıyla manevi şiddete uğrayan kadınları devlet tabiki korusun. Ama bunlar için çıkan kanunlardan yararlanan kaç uyanık var buda biliniyormu. Benim amacım daha ilkokulda bize öğretilen çekirdek ailenin türkiyede korunması. ama maalesef devletimiz yıkma yoluna gidiyor. 6 ay evden uzaklaştırılan bir aile daha sonra zaten yıkılmış oluyor. Demek istediğim 6 ay evden uzaklaştırma yapıcı değil kökten bitirci bir uygulama. Proplemlere proplem katan bir uygulama. Halbuku yaptırım olarak her iki çifte Aile psikologlarına gitme mecburiyeti getirilseydi daha iyi olurdu. Aile psikoglarına giden çiftler psikologun bir şöy çözemeyeceğini söyleyerek gitmişler ve %80 çift boşanmaktan vazgeçmiştir.Bunları benim bilmem değil Sayın Fatma ŞAHİN in bilmesi gerekir diye düşünüyorum.