Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
İyi çalışmalar
Kırşehir İli Merkez İlçesi Tüketci Sorunları Hakem Heyetine konut kredisi dosya masrafları ile yeniden yapılan yapılandırma ücretinin iadesi için dilekçe ile başvuruda bulundum. TSHH Başkanlığı 02.04.2012 Tarih ve 536 Sayılı kararı ile toplam 2768,08 TL masrafın tarafıma iade edilmesi yönünde karara hükmetti. Bankanın yasal avukatı Tüketici sorunları hakem heyeti kararının iptali için Kırşehir Tüketici mahkemesine başvuruda bulundu. Kırşehir Tüketici mahkemesi de banka avukatının talebinin reddetti. Banka avukatı da tüketici mahkemesinin kararını temyiz etti.
Tüketici Mahkemesinin kararına dayanarak ( yalnız tüketici mahkemesi kararı kesinleşmeden ) ilamlı icra takibi başlattım. icra takibini başlattığım esnada banka avukatı kararı temyiz etti. Birde ilamlı icra takibinin iptali için Kırşehir İCra Hukuk Mahkemesine iptal davası açtı. İptal gerekçesi olarak da " Tüketici hakem heyeti kararı ile ilamlı icra takibi yapmam gerekirken tüketici mahkemesi hükmü ile ilamlı takip yaptığımı gerekçe göstermiştir." Banka Avukatının icra takibinin iptali ile ilgili icra hukuk mahkemesine verdiği iptal dilekçesinde iptal gerekçesi olarak aynen şu ifade yer alıyor " Davalı, Kırşehir İcra Müdürlüğünün 2012/5349 E.sayılı dosyasıyla yaptığı takipte Kırşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/159 Esas sayılı dosyasına dayanmış ve dayanak belge olarak mahkeme ilamını göstermiştir. Ancak dayandığı mahkeme kararı incelendiğinde hüküm kısmının bir eda hükmü içermediği görülecektir. Sayın mahkeme açtığımız davanın haksızlığına hükmederek davamızı reddetmiştir. Bu redde ilişkin hüküm bir tespit içermekte olup hüküm maddelerine bakıldığında eda hükmü içeren bir kayıt gözükmemektedir. Yani davalının icra takibinde talep ettiği 2768,08 TL takibine dayanak yaptığı hükümde yer almamaktadır. davalı taraf yanılıgıya düşürek yanlış ilama dayanmış ve hiçbir eda hükmü içermeyen ilama dayanarak icra takibi yapmıştır. Oysa ki davalı, ancak eda hükmü içeren Tüketici Hakem Heyeti Kararına dayanarak ilamlı takip yapabilir. Kısaca Kırşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin (tüketici mahkemesi sıfatıyla) 2012/159 Sayılı ilamının infazı kabil olmadığından ve eda hükmü içermediğinden bu ilama dayalı olarak yapılan takibin iptali gerekir. " şeklinde gerekçe göstermiştir.
İcra takibinin devamı için nasıl bir yöntem izlemeliyim
Cevap: Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
Kararın kesinleşmesini neden beklemiyorsunuz?
Cevap: Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
Merhaba,
Tüketici Sorunları Hakem Heyeti 2012 yılında 2.768 TL tutarında bir talep için icra edilebilir nitelikte hüküm kuramaz. Vereceği karar delil niteliğinde olur ve icra edilemez. Bu nedenle böyle bir karara karşı Tüketici Mahkemesinde iptal davası açılması da gerekmez. sizin aktardıklarınızdan tam bir usul karmaşası içine girildiği anlaşılıyor. Saygılarımla,
Cevap: Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
Av.Erduğrul Bey, durum anlattığım gibi Tüketici Sorunları hakem heyeti 2768,08 TL'nin banka tarafından ödenmesi yönünde karar verdi. Banka avukatı tüketici sorunları hakem heyeti kararının iptali için tüketici mahkemesine başvurdu. Mahkeme reddetti, bunun üzerine temyize götürdü tüketici mahkemesinin kararını,.
Ben tüketici sorunları hakem heyeti kararına dayanarak ilamlı icra takibi yapacaktım. Ancak icra müdürlüğündeki görevliler mahkeme kararı ile ilamlı icra takibi yapmam gerektiğini söylediler. Bunun üzerine mahkeme kararına dayanarak ilamlı icra takibi başlattım. Burada mahkeme avukatı yukarıda izah ettiğim şekilde icra hukuk mahkemesine ilamlı icra takibinin iptali için dava açtı.
Bu davaya nasıl cevap verebilirim.
Cevap: Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
2768,08 TL
Bu meblağ için keşke direkt Tüketici Mahkemesine dava açmış olsaydınız.
Zira; ''davalı taraf yanılıgıya düşürek yanlış ilama dayanmış ve hiçbir eda hükmü içermeyen ilama dayanarak icra takibi yapmıştır.'' sözünden de eda (Tahsil) hükmü için Tük.Mahkemesinin red kararında .....TL'nin Tüketiciye ödenmesine/İadesine vb. karar yazmadığından mı yola çıkmış acaba banka avukatı? Bir Yargıtay içtihatına mı dayanak yaptı ilave olarak? Aslında amaç belli gibi, uzattıkça uzatmak yargıyı da, neyse...
Gerçekten bir karmaşa yaratılmış gibi...
Cevap: Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
Tüketici mahkemesi, Tüketici Hakem Heyetine banka avukatınca itiraz üzerine yargılama yaptı, hüküm kısmında sadece davanın reddine karar verdi. Onun dışında hüküm kısmında herhangi bir meblağ belirtilmedi. Banka avukatı da tüketici mahkemesinin kararının tespit hükmü olduğunu eda hükmü içermediğini gerekçe göstererek, tüketici mahkemesi kararına dayanarak yapmış olduğum ilamlı icra takibinin iptali için icra mahkemesine dava açtı. Burada usul hatası yapıldığı doğrudur. Ancak Tüketici hakem heyeti kararı da ilam niteliği taşımadığından ben de mahkeme hükmüne dayanarak ilamlı icra takibi başlattım.
İcra mahkemesine açılan hukuka aykırı ilamlı icra takibinin iptali davasında davalı konumdayım. burada ben nasıl bir yöntem izlemeliyim
Cevap: Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
Merhaba,
Aşama aşama ilerleyelim:
1) Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 2.768 TL tutarındaki paranın tüketiciye iadesine karar vermesi icra edilebilir bir karar değildir. Çünkü bu tutar onun yetkisinin üzerindedir. Bu karar Tüketici Mahkemesinde sizin tarafınızdan açılacak bir davada delil olarak değer taşır.
2) Banka avukatının Hakem Heyeti kararının iptali için açtığı dava reddedilir. Gerekçesi, bu kararın icra edilebilir niteliği yoktur. Bu nedenle iptali için dava açılamaz.
3) Siz ister Hakem Heyeti kararına ister Tüketici Mahkemesinin bankanın açtığı davanın reddine ilişkin kararına dayanarak icra takibi yapamazsınız. Çünkü icra kabiliyeti olan bir karar ortada yoktur.
4) Başlattığınız icra takibinin usule uygun olmadığı yönünde İcra Mahkemesince karar verilmesi büyük ihtimaldir; yapılacak bir hamle yoktur.
5) Sizin Tüketici Mahkemesinde dava açmak suretiyle Hakem Heyeti nezdinde şikayet konusu yaptığınız talebinizi ileri sürmeli ve bu davayı kazanmaya bakmalısınız. Ne yazık ki, başkaca bir yol yoktur.
Saygılarımla,
Cevap: Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
Alıntı:
Av.Erduğrul Özbay rumuzlu üyeden alıntı
Merhaba,
Aşama aşama ilerleyelim:
1) Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 2.768 TL tutarındaki paranın tüketiciye iadesine karar vermesi icra edilebilir bir karar değildir. Çünkü bu tutar onun yetkisinin üzerindedir. Bu karar Tüketici Mahkemesinde sizin tarafınızdan açılacak bir davada delil olarak değer taşır.
2) Banka avukatının Hakem Heyeti kararının iptali için açtığı dava reddedilir. Gerekçesi, bu kararın icra edilebilir niteliği yoktur. Bu nedenle iptali için dava açılamaz.
3) Siz ister Hakem Heyeti kararına ister Tüketici Mahkemesinin bankanın açtığı davanın reddine ilişkin kararına dayanarak icra takibi yapamazsınız. Çünkü icra kabiliyeti olan bir karar ortada yoktur.
4) Başlattığınız icra takibinin usule uygun olmadığı yönünde İcra Mahkemesince karar verilmesi büyük ihtimaldir; yapılacak bir hamle yoktur.
5) Sizin Tüketici Mahkemesinde dava açmak suretiyle Hakem Heyeti nezdinde şikayet konusu yaptığınız talebinizi ileri sürmeli ve bu davayı kazanmaya bakmalısınız. Ne yazık ki, başkaca bir yol yoktur.
Saygılarımla,
Erduğrul bey merakımdan soruyorum;eğer ilamsız takip başlatıp ve karşı tarafça itiraz edildiği takdirde,itirazın iptali yoluna başvurulursa uyuşmazlık genel mahkemede çözümleneceğinden lehe karar çıkabilecekti diye düşündüm okurken ve bu sorunlarla da uğraşılmayacaktı değil mi?
Cevap: Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
kafam çok karıştı.Şimdi ilamlı icra takib başvurum icra mahkemesi tarafından iptal edilme ihtimali çok yüksek. karşı taraf da tüketici mahkemesi tarafından verilenkararı temyiz etti. Ben bu aşamada temyiz sonucunu beklemem gerekir mi? Tüketici sorunları hakem heyeti kararına dayanarak ilamlı veyahut ilamsız icra takibi mi yapmam gerekir. Meblağ 2768 TL,
Cevap: Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
THHK( Tüketici Hakem Heyeti Kararı)
Kafanızdaki karışıklığı baştan anlatarak gidereyim.
1160,00 TL nin altındaki THH Kararları ilam hükmündedir ve ilamlı icra ile tahsil edilebilir. Burada karşı tarafın bu karara 15 gün içerisinde Tüketici mahkemesinde itiraz hakkı vardır. Ancak bu itiraz THHK nı ilamlı icraya koymanızı engellemez. Burada Tüketici mahkemesi ihtiyati tedbire karar vermedikçe itiraz takibi durdurmaz.
Gelelim sizin kararınıza;
1160,00 TL nin üzerindeki THH Kararları yani sizin kararınız ilam hükmünde olmayıp, ancak kesin delil teşkil eder. Bu ne demektir; bu kararı aldıktan sonra kesinleşmesini bekliyoruz (karşı tarafın Tüketici Mahkemesinde yapmış olduğu itirazın sonuçlanması)ve sonrasında (THH kararını delil olarak dilekçemize ekleyerek) bu miktarın ödenmesini sağlamak için Tüketici mahkemesine davamızı açıyoruz. Sizin yaptığınız yanlış Tüketici mahkemesinde THH kararına itiraz eden karşı tarafın, itirazının reddi kararını ilamlı icraya koymak olmuştur. Halbuki bu itirazın reddi kararından sonra THH vermiş olduğu kararı dilekçemize ekleyerek Tüketici mahkemesinde dava açmalıydınız. Tüketici mahkemesinin vereceği bu kararı ilamlı icraya koymalıydınız. Sizin ilamlı icraya konu ettiğiniz karar karşı tarafın itirazının reddinden başka birşey değildir.
Bir başka deyişle 1160,00 TL ve 3.032,65 TL aralığındaki alacakları THH ne başvurmadan direk Tüketici mahkemesine dava açma yoluyla tahsil edilmesi gerekir. Ancak bu davada elinizde kesin bir delil olmasını istiyor iseniz THH ne başvurarak bu miktarın ödenmesi gerektiği yönünde bir karar alabilirsiniz ancak dediğim gibi bu karar sadece Tüketici mahkemesine açacağinız davada sadece delil olarak kullanılacaktır.
İnşallah yardımcı olabilmişimdir.
Cevap: Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
Sayın Av. Abdulkadir Aslan vermiş olduğunuz bilgiler için teşekkür ederim. Ancak Tüketici Mahkesine dava açmam için banka avukatının temyiz ettiği tüketici mahkemesi kararının sonucunu beklemem gerekir mi
Cevap: Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
Alıntı:
Av.Abdulkadir Aslan rumuzlu üyeden alıntı
THHK( Tüketici Hakem Heyeti Kararı)
Kafanızdaki karışıklığı baştan anlatarak gidereyim.
1160,00 TL nin altındaki THH Kararları ilam hükmündedir ve ilamlı icra ile tahsil edilebilir. Burada karşı tarafın bu karara 15 gün içerisinde Tüketici mahkemesinde itiraz hakkı vardır. Ancak bu itiraz THHK nı ilamlı icraya koymanızı engellemez. Burada Tüketici mahkemesi ihtiyati tedbire karar vermedikçe itiraz takibi durdurmaz.
Gelelim sizin kararınıza;
1160,00 TL nin üzerindeki THH Kararları yani sizin kararınız ilam hükmünde olmayıp, ancak kesin delil teşkil eder. Bu ne demektir; bu kararı aldıktan sonra kesinleşmesini bekliyoruz (karşı tarafın Tüketici Mahkemesinde yapmış olduğu itirazın sonuçlanması)ve sonrasında (THH kararını delil olarak dilekçemize ekleyerek) bu miktarın ödenmesini sağlamak için Tüketici mahkemesine davamızı açıyoruz. Sizin yaptığınız yanlış Tüketici mahkemesinde THH kararına itiraz eden karşı tarafın, itirazının reddi kararını ilamlı icraya koymak olmuştur. Halbuki bu itirazın reddi kararından sonra THH vermiş olduğu kararı dilekçemize ekleyerek Tüketici mahkemesinde dava açmalıydınız. Tüketici mahkemesinin vereceği bu kararı ilamlı icraya koymalıydınız. Sizin ilamlı icraya konu ettiğiniz karar karşı tarafın itirazının reddinden başka birşey değildir.
Bir başka deyişle 1160,00 TL ve 3.032,65 TL aralığındaki alacakları THH ne başvurmadan direk Tüketici mahkemesine dava açma yoluyla tahsil edilmesi gerekir. Ancak bu davada elinizde kesin bir delil olmasını istiyor iseniz THH ne başvurarak bu miktarın ödenmesi gerektiği yönünde bir karar alabilirsiniz ancak dediğim gibi bu karar sadece Tüketici mahkemesine açacağinız davada sadece delil olarak kullanılacaktır.
İnşallah yardımcı olabilmişimdir.
Sayın Abdulkadir Aslan ,
İyi çalışmalar,
Aynı hataya düşmemek için sormak siterim.
Ben özel bir bankadan aldığım krediden alınan dosya ,hesap işletim ücreti ve sigorta ücretinin toplamı olan 2.136 tl nin iadesi için Başakşehir tüketici hakem heyetine başvurdum.
Başvuru esnasında tüketici hakem heyeti yetkilisi verecekleri kararda 1.161.67 tl ye kadar olan kısmının bağlayıcı olduğunu söylemişti.
Karar lehime çıktı.
Ancak tekrar konuyu araştırdığımda 2012 yılı için değeri 1161,67-TL. ve üzerindeki uyuşmazlıklarda ise Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulabileceği gibi doğrudan Tüketici Mahkemesine de başvurulabilir. Bu değer ve üzerindeki uyuşmazlıklar için Hakem Heyetinin vereceği karar bağlayıcı olmayıp delil niteliği taşıdığından, taraflarca benimsenmemesi halinde yine Tüketici Mahkemesine başvurulması gerekiyormuş.
Benim öğrenmek istediğim bankanın ücretimi tamamını yani 2.136 tl yi iade etmemesi durumunda ne yapmam gerekiyor.Lehime verilen kararın 1.161.67 tl ye kadar yaptırımı yok mudur?1.161,67 tl yi icra dairesine başvurup ilamlı icra dosyası doldurarak alamaz mıyım?Eğer bu mümkünse bu şekilde paramın en azından 1.161,67 tl sini ilamlı icra ile almayı düşünüyorum.
bu mümkün değilse bunu delil olarak sunup tamamı için tüketici mahkemesine dava mı açmam gerekir?
Saygılarımla,
Cevap: Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 15.11.2012 tarih 2012/25177-25689 E-K sayılı bozma kararında
KARAR
DAVACI ; davalının, davacı bankanın Kırşehir Şubesinden Kredi Kullandığını, kullanmış olduğu krediden yapılandırma bedeli altında tahsil edilen 2768.08 TL'nin tarafına iadesi talebiyle yaptığı müracaat neticesinde, Kırşehir Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 02.04.2012 tarih ve 536 karar sayılı kararı ile söz konusu meblağın davalıya iade edilmesine karar verildiğini, ilgili kararın hukuka aykırı olduğunu belirtirek bu nedenle Kırşehir Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığının 536 karar sayılı 02/04/2012 tarihli kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI: Davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacı bankanın dava konusu giderlerin kredinin verilmesinde veya yeniden yapılandırılmasında zorunlu masraf niteliğinde bulunduğu hususunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Standart sözleşmeler içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklı müzakareleri sonucu değil, aksine, tarafların biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla Değişik 6.Maddesi ile, Avrupa Konseyinin 05.04.1993 tarihli, 1993/AET yönergesinde ve bu yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngürülmüştür.
Tüketicinin Korunması Hakkkında Kanunun 6.maddesinin 3.fıkrasına göre " Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakare edilemediği kabul edilir.Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakare edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez" hükmü yer almaktadır.
Yine 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6.Maddesi ile sözleşmelerdeki " haksız şartı" kurumu düzenlenmiş ve satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kurallarına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı veya sağlayacının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ise ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077 Sayılı Kanunun değişik 6. ve 31. maddelerine dayanılarak hazırlanan tüketici sözleşmelerindeki Haksız ŞArtlar Hakkında Yönetmeliğin 7.Maddesinde ise "satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu" hükmü getirilmiştir. Ne varki incelenen dosya içeriğine göre, davalıdan yapılan tahsilatlar içerisinde, dosya masrafı ve komisyon ödemeleri dışında, sözleşme kapsamında alınan sigorta pirim bedelinin de bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; her ne kadar mahkemece, kredi sözleşmesi kapsamında yapılan hayat sigortasına ilişkin hükümlerin ve bu kapsamda alınan sigorta priminin davacıdan tahsil edilmesinin tüketici aleyhine haksız şart oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de, bir sözleşme hükmünün haksız şart olarak kabulü için gerekli bulunan açık ve haksız oransızlık unsurunun gerçekleşen somut olayda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira sözleşmenin bir hükmünün, tüketicinin bir menfatini ihlal etmekle birlikte, ona önemli avantajlar da sağladığı anlaşılıyor ise bu kaydın tüketicinin zararına olduğunu söylemek olanaklı değildir.
Davacı bankanın kredi borçlusuna hayat sigortası yaptırmasındaki asıl amacının, kredi borucunu teminat altına almak olduğu ve hayat sigortası nedeni ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına girdiği anlaşılmakla birlikte, hayat sigortası kapsamına alınmasında davalı sigortalının da bir menfaatinin olduğu açıktır. Hal böyle olunca, sözleşme kapsamında davalıdan tahsil edilen sigorta primlerine ilişkin kayıtların haksız şart niteliğinde olduğu gerekçesiyle ödenen primlerin davalından tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda 1.Bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2.bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK'nun 440/111-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 15.11.2012 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yargıtay ilamı yukarıdaki gibidir. Dosya tüketici mahkemesinde yeni esas numarası alarak 13.03.2013 tarihine duruşma günü verilmiştir. Bu aşamada nasıl bir yol izlemeleyim.
- - - Updated - - -
Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 15.11.2012 tarih 2012/25177-25689 E-K sayılı bozma kararında
KARAR
DAVACI ; davalının, davacı bankanın Kırşehir Şubesinden Kredi Kullandığını, kullanmış olduğu krediden yapılandırma bedeli altında tahsil edilen 2768.08 TL'nin tarafına iadesi talebiyle yaptığı müracaat neticesinde, Kırşehir Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 02.04.2012 tarih ve 536 karar sayılı kararı ile söz konusu meblağın davalıya iade edilmesine karar verildiğini, ilgili kararın hukuka aykırı olduğunu belirtirek bu nedenle Kırşehir Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığının 536 karar sayılı 02/04/2012 tarihli kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI: Davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacı bankanın dava konusu giderlerin kredinin verilmesinde veya yeniden yapılandırılmasında zorunlu masraf niteliğinde bulunduğu hususunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Standart sözleşmeler içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklı müzakareleri sonucu değil, aksine, tarafların biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla Değişik 6.Maddesi ile, Avrupa Konseyinin 05.04.1993 tarihli, 1993/AET yönergesinde ve bu yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngürülmüştür.
Tüketicinin Korunması Hakkkında Kanunun 6.maddesinin 3.fıkrasına göre " Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakare edilemediği kabul edilir.Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakare edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez" hükmü yer almaktadır.
Yine 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6.Maddesi ile sözleşmelerdeki " haksız şartı" kurumu düzenlenmiş ve satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kurallarına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı veya sağlayacının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ise ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077 Sayılı Kanunun değişik 6. ve 31. maddelerine dayanılarak hazırlanan tüketici sözleşmelerindeki Haksız ŞArtlar Hakkında Yönetmeliğin 7.Maddesinde ise "satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu" hükmü getirilmiştir. Ne varki incelenen dosya içeriğine göre, davalıdan yapılan tahsilatlar içerisinde, dosya masrafı ve komisyon ödemeleri dışında, sözleşme kapsamında alınan sigorta pirim bedelinin de bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; her ne kadar mahkemece, kredi sözleşmesi kapsamında yapılan hayat sigortasına ilişkin hükümlerin ve bu kapsamda alınan sigorta priminin davacıdan tahsil edilmesinin tüketici aleyhine haksız şart oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de, bir sözleşme hükmünün haksız şart olarak kabulü için gerekli bulunan açık ve haksız oransızlık unsurunun gerçekleşen somut olayda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zira sözleşmenin bir hükmünün, tüketicinin bir menfatini ihlal etmekle birlikte, ona önemli avantajlar da sağladığı anlaşılıyor ise bu kaydın tüketicinin zararına olduğunu söylemek olanaklı değildir.
Davacı bankanın kredi borçlusuna hayat sigortası yaptırmasındaki asıl amacının, kredi borucunu teminat altına almak olduğu ve hayat sigortası nedeni ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına girdiği anlaşılmakla birlikte, hayat sigortası kapsamına alınmasında davalı sigortalının da bir menfaatinin olduğu açıktır. Hal böyle olunca, sözleşme kapsamında davalıdan tahsil edilen sigorta primlerine ilişkin kayıtların haksız şart niteliğinde olduğu gerekçesiyle ödenen primlerin davalından tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda 1.Bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2.bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK'nun 440/111-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 15.11.2012 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yargıtay ilamı yukarıdaki gibidir. Dosya tüketici mahkemesinde yeni esas numarası alarak 13.03.2013 tarihine duruşma günü verilmiştir. Bu aşamada nasıl bir yol izlemeleyim.
Cevap: Tüketici Mahkemesi kararına dayanılarak yapılan İlamlı İcra takibinin iptali
Tüketici mahkemesi yargıtay ilamı sonucudan tarafıma tekrar karşı tarafa ödenmek üzere mahkeme masrafları ile vekalet ücretine hükmedir mi ?