-
"Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22314914.asp
Hiçbir geliri ve sosyal güvencesi olmayan M.K. kendisinden 15 yaş büyük S.K. ile 29 Eylül 2009’da evlendi. M.K.’nın ailesinin rıza göstermemesi nedeni ile çiftin evliliği olaylı oldu. Çift bu nedenle kaçarak evlendi. Ancak çiftin birlikteliği 3 ay gibi bir süre devam edebildi. M.K., Ocak 2010’da evden ayrıldı; ailesinin yanına döndü. Çiftin yeniden bir araya gelmesi için S.K.’nın arkadaşları çeşitli girişimlerde bulunsa da olumlu bir sonuç alınamadı.
M.K., boşanmak için arayışa girdi. Gittiği birçok avukat, ellerinden yeterli delil olmadığı gerekçesi ile boşanma davasını kazanamayacaklarını söyledi. En son bürosuna gittiği Av. Esin Kılıç davayı kabul etti; 30 Eylül 2011’de İstanbul 4. Aile Mahkemesi’ne dava başvurusu yaptı.
‘KÜFRETTİ, TEHDİT ETTİ’
Dava başvuru dilekçesinde M.K., eşi S.K.’nın kendisine psikolojik şiddet uyguladığı, kendisi ve ailesine ağır küfürler ettiğini, boşanması durumunda ailesine zarar vereceğini söylediğini iddia etti. M.K. ayrıca, eşinin gelirini kendisinden gizlediğini, Kapalıçarşı’da kuyumcu dükkânı sahibi olduğunu, bankada parasının bulunduğunu öne sürdü. M.K., avukatı Kılıç aracılığı ile sunduğu dilekçede boşanma talebinin yanı sıra, aylık 2 bin TL nafaka ve toplam 80 bin TL tazminat talep etti.
‘EK İŞ YAPTIĞIMI EŞİME SÖYLEMEDİM’
S.K. ise savunmasını Av. Mehmet Benan Ülgen aracılığı ile yaptı. S.K., son duruşmada yaptığı savunmada, eşine hakarette bulunmadığını, ancak zaman-zaman tartıştıklarını kabul etti. S.K. tartışma konularının da, eşi M.K.’nın ablasının, evlerine gelmesini istememesinden kaynaklandığını iddia etti. S.K. ayrıca, saklayacak bir geliri olmadığını, hatta ek iş yaptığını, eve bu nedenle geç saatlerde gittiğini söyledi. S.K., ek iş yaptığını eşinden de sakladığını söyledi. S.K. son duruşmada ayrıca “Benim eşim tertemiz bir insandır” ifadesinden sonra boşanma talebinin kabul edilmemesini istedi.
ABLA E.A: HAKARETLERE TANIĞIM
Mahkeme tarafların gösterdiği 4 tanığı da dinledi. Boşanmak isteyen M.K.’nın gösterdiği tanıklardan biri aynı binada oturan komşularıydı. Ancak H.T. isimli kadın herhangi bir tartışma sesi veya dayak benzeri olaydan haberi olmadığını ifade ederek “Ben tanıklık yapmak istemiyordum” dedi. Diğer tanık olan M.K.’nın ablası E.A. ise, S.K.’nın ağır hakaretlerine tanık olduğunu detayları ile anlattı. S.K. tarafının gösterdiği iki tanık da, çift arasında sorun yaşandığını, ancak küfür benzeri durumlara tanık olmadıklarını, ihtimal de vermediklerini söyledi.
KOCAYA TAZMİNAT MAHKÛMİYETİ
Mahkeme 4’üncü duruşmada kararını verdi. Geçtiğimiz 6 Kasım’da yapılan karar duruşmasında mahkeme çiftin boşanmalarına karar verdi. Mahkeme ayrıca S.K.’nın, M.K.’ye aylık 400 TL nafaka ve toplam 8 bin TL’lik maddi-manevi tazminat ödemesine hükmetti. Mahkeme gerekçeli kararını ise geçtiğimiz günlerde açıkladı.
BAŞKAN VİCDANİ KANAATİNİ KULLANDI
Gerekçeli kararında dava sürecini genişçe anlatan mahkeme, kararını özetle şu şekilde açıkladı: “Yaşanan olaylar karşısında davacının boşanmak istemekte haklı olduğu vicdani kanaatine ulaşıldı. Kişilik hakları zedelenen davacının (M.K.) manevi tazminat talebi kabul edildi. Boşanma sebebi ile maddi beklentileri zarara uğrayan davacının maddi tazminat talebi kısmen kabul edildi. Davacının nafaka talebi yerinde bulundu; tarafların tespit edilen ekonomik-sosyal durumları dikkate alınarak nafaka miktarı belirlendi.”
‘HAKARET ONUR KIRICI DAVRANIŞTIR’
Yargıtay yolu açık karar ile ilgili Av. Esin Kılıç şunları söyledi: “Ülkemizde ne yazık ki, eş tarafından sarf edilen ‘hakaret’ tek başına bir boşanma sebebi olarak görülmüyor.
Daha da kötüsü, pek çok hukukçu da ‘hakaret’i yeterli ve kanıtlanabilir bir boşanma davası gerekçesi olarak görmüyor.
Oysa ki hakaret, onur kırıcı bir davranış ve kişilik haklarına açık bir saldırıdır. Kadınlar, ‘hakaret’in bir şiddet türü olduğu konusunda bilinçlenmeli.”
dgokce@hurriyet.com.tr
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Maalesef çok yanlış bir karar. Batıdaki medeni ülkelerdeki gibi boşanmadan sonra herkese kendi yoluna gitse anlarım. Ama, bizim medeni hukukumuz boşanma neticesinde erkeğe çok ağır maddi yük getiriyor. Yukarıdaki durumda bile 8 bin lira tazminat artı her ay 400 TL nin paket olarak değeri en aşağı 100 - 200 bin liralık maddi bir yükümlülük demektir. El insaf! Bir hakarete bu kadar ağır ceza nasıl bir adalet anlayışıdır?
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
sayın esin hanım vicdanın rahatmı.müvekkilin dogru söylüyormu acaba iç bunu düşündünmü insanoglu dünya hırsına kapılmış gidiyor.bu dünyadaki mahkemeler boş.asıl ahiretteki mahkeme.herkez hesabını orda verecek.benkendimce düşünüyorum.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Ablasının yalancı şahitlik yapmadığı nerden bilinecek.
Genelde akrabalar hemen yalancı şahitlik yapıyor bu durumda.
Bazı avukatlarda dolaylı sözlerle kurgulanmış yalancı şahitlik yapılmasını tevsik ediyor.
Yol gösteriyor böyle yapın diyor.
Benim bizzat şahit olduğum bir olayda bir avukat kurgulanmış yalancı şahitliği teşvik etti.
Uyanın erkekler kadınlar erkekleri devamlı gelir elde edebilecekleri para kaynağı olarak görüyorlar.
Evlenmeyin imam nikahı ile dost hayati yaşayın.
Maalesef hukukumuzda bu yönde düzenlenmiş yorumlanmış kanun maddeleri ile dolu.
Nafaka 3 ay evli kaldılarsa nafakada 3 ay süreli olmalı ömür boyu olmamalı.
Aldığı nafakayı bir başka erkekle afiyetle yiyecek artik.
Erkeklerin cinsel ihtiyaclarini ücret mukabili parasını ödeyerek karşılamaları daha ucuz.
Evlilik sözlesmesinde nafaka ve tazminat haklarimdan feragat ediyorum seklindeki bir evlilik sözlesmesinide noterler yazmiyor.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Alıntı:
Hakkaniyetli;469590? rumuzlu üyeden alıntı
Evlilik sözlesmesinde nafaka ve tazminat haklarimdan feragat ediyorum seklindeki bir evlilik sözlesmesinide noterler yazmiyor.
Noterin sözleşmenin içeriğine müdahale etme yetkisi var mı? Sadece sözleşmeyi imzalayanların kimliğini teyid ediyor zannediyordum...
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
yazsakda hukuken gecersizdir diyorlar.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Alıntı:
Hakkaniyetli rumuzlu üyeden alıntı
yazsakda hukuken gecersizdir diyorlar.
Çok enteresan bir durum. Noter neye dayanarak buna geçersiz diyor, biliyormusunuz? Neticede kararı hakim verir. Mahkemeler bu tip anlaşmaları otomatikmen red mi ediyor acaba?
- - - Updated - - -
Alıntı:
Hakkaniyetli rumuzlu üyeden alıntı
yazsakda hukuken gecersizdir diyorlar.
Çok enteresan bir durum. Noter neye dayanarak buna geçersiz diyor, biliyormusunuz? Neticede kararı hakim verir. Mahkemeler bu tip anlaşmaları otomatikmen red mi ediyor acaba?
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Evlilik sözleşmesini anca 2.3 eşlerinize imzalatabilirsiniz beyler ana babasının evinden tertemiz beyaz gelinliğiyle çıkarmaya talip olduğunuz hanımlar bu tür taleplerinizde ne mal olduğunuzu şakkadanak anlar. Kim kızını geçinmeyi beceremeyince kullanılmış yıpratılmış gururu incitilmiş hakaret ve şiddete maruz bırakılıp hırpalandıktan sonra beş parasız güvencesiz bırakacak tiplere verir?
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Atasözümüzde olduğu gibi davul bile dengi dengine çalar.
Herkes finansal olarak kendi dengi ile evlenmeli.
Böylelikle nafaka talepleride olmaz.
Mal ayrılığı sözleşmesini zengin bayanlar fakir koca adaylarına ileride ayrılırlarsa koca bir şey talep edemesin diye zaten imzalatıyorlar.
Ayrıca İran da uygulanan MUTA nikahı (süreli evlilik) Türk iyedeki erkekleri mağdur eden evlilik gibi değil.
Anlaşmalı birlikte yasam artik gelecekte modern insanların seçeneği olacak.
Noterlerin yazsak bile hukuken gecersiz demelerindeki sebep bu örnek yargitay kararlari.
FERAGAT (DOĞMAMIŞ HAKTAN VAZGEÇİLEMEYECEĞİ)
Doğmamış haktan peşinen vazgeçilemez ve feragat olarak nitelendirilemez.
Özet : Doğmamış haktan peşinen vazgeçilemeyeceği yolundaki evrensel hukuk ilkesi gözden kaçırılarak, davacının borç miktarına itiraz etmeyeceği ve dava açmayacağına dair beyanına dayanılmak suretiyle sonradan çıkarılan borca karşı dava hakkından feragat ettiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin kurucu başkanı olduğunu ve kooperatifçe yaptırılan iki grup inşaat içinde birer hisseli ortaklığı bulunduğunu, kooperatif yönetim kurulunca 31.12.1994 tarihine kadarki borcun tek ünite için ( 2.827.981.020 ) TL borç çıkartıldığını ve bu miktarın gerçek borçla ilgisi bulunmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatifin iki üniteye sahip ortağı olduğunu ve 31.12.1994 tarihine kadar olan gerçek borcunun tespitini, anılan yönetim kurulu kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, yönetim kurulu kararının iptalinin doğrudan dava edilemeyeceğini, davacı borcunun üyeliğe şartlı olarak kabul edildiği 25.12.1994 tarihli genel kurul kararı doğrultusunda hesaplandığını ve davacının bu hesaplamaya itiraz etmemeyi taahhüt ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, mübrez belgelere, kooperatif kayıt ve belgeleri ile bilirkişi raporlarına dayanılarak, ortaklıktan ihraç dışında kalan yönetim kurulu kararlarına karşı doğrudan iptal davası açılamayacağı gibi, yapılan borç hesabının iki ünite üyeliği için olduğu ve davacının şartlı olarak üyeliğe kabulünün kararlaştırıldığı, davacının çıkarılacak borca itiraz etmeyeceğini söylediği 31.12.1994 tarihli genel kurul kararına uygun ve yasanın 23. maddesince öngörülen eşitlik amacını gerçekleştirmeye yönelik olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Kabul şekline göre davanın, davalı kooperatif yönetim kurulu kararının iptali biçiminde nitelendirilerek bu çerçevede değerlendirilip sonuçlandırılması doğru görülmemiştir. Dava, teknik anlamda yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin olmayıp, davacı ortağın borç miktarının hesaplanması ve bildirimine ilişkin yönetim kurulu tasarrufunun geçersiz sayılarak gerçek borç miktarının belirlenmesi istenilmekle özde bir menfi tespit davası mahiyetindedir. Ayrıca, davacının iki üniteye sahip ortak olduğunun tespiti de talep olunmuştur Bu durum karşısında, davacının öncelikle ortaklık kapsamının araştırılması, ardından 1994 yılı sonu itibari ile davalı kooperatife olan borç tutarının saptanması gerekirken, doğmamış haktan peşinen vazgeçilemeyeceği yolundaki evrensel hukuk ilkesi gözden kaçırılarak, davacının, şarta bağlı olarak yeniden üyeliğe kabulünün yapıldığı, 25.12.1994 tarihinde toplanan kooperatifın olağanüstü genel kurulunda hakkında yönetim kurulunca çıkarılacak borç miktarına itiraz etmeyeceği ve dava açmayacağına dair beyanına dayanılmak suretiyle sonradan çıkarılan borca karşı dava hakkından feragat ettiğinden bahisle yazılı biçimde hüküm kurulması da doğru görülmediğinden, kararın bu yönlerden dahi bozulması gerekmiştir.
11.HD. 14.10.1997 E. 1997/4264 K. 1997/7002
Doğmamış haktan feragat edilemez.
Özet : Taraflar arasındaki sözleşmede her ne kadar cezai şartın fahiş olmadığına ilişkin hüküm bulunduğu iddia edilmiş ise de, doğmamış haktan feragat edilemeyeceğinden bu husus araştırılmalıdır. Mahkemece hükmedilen cezai şartın fahiş olup olmadığı tartışılmalı, şayet fahiş görülür ise indirilecek miktar belirlenip sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
Davacı doktor, laborant olan davalı ile tıbbi tahlil laboratuarı açtıklarını, ancak davalının kural dışı eylemlerini gördüğünü, kendisine ödemesi gereken aylık ücreti de ödemediğini öne sürerek, 4.500.000.000.- Lira ücret ile, 5.000.000.000.- Lira manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddini savunmuş, açtığı ve bu dava ile birleşen davası ile başka bir işyeri açan davacının haksız olduğunu ileri sürerek, sözleşme gereğince 5.000.000.000.- Lira maddi tazminat ile 5.000.000.000.- Lira manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı, hakkında açılıp bu dava ile birleşen davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu işyerindeki tabelanın davalı-birleşen dava davacısı tarafından kullanılmasının men'ine, ruhsatın davacı-birleşen dava davalısına iadesine, birleştirilen davada 5.000.000.000.- Lira cezai şartın davacı birleşen dava davalısı H'den tahsiline, her iki tarafın fazla taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı-birleşen dava davalısı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı-birleşen dava davalısının sözleşme devam ederken ikinci bir işyeri açtığı gerekçesiyle, sözleşmede belirlenen 5.000.000.000.- Lira maddi tazminatın davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Tarafların sözleşmede kararlaştırdıkları bu tazminat mahiyeti itibariyle sözleşmeye aykırı davranışı engellemek amacı ile konulmuş cezai bir müeyyide, yani cezai şarttır. Ancak, mahkemece B.K.'nun 161/son maddesi gereğince cezai şart olarak hükmedilen bu miktarın fahiş olup olmadığı tartışılmamıştır. Her ne kadar davalı-karşı davacı sözleşmenin 7.maddesinde bu cezai şartın fahiş olmadığına dair hüküm bulunduğunu belirtmiş ise de; doğmamış bir haktan peşinen feragat edilemeyeceğinden, sözleşmenin bu hükmü geçersizdir. Mahkemece hükmedilen cezai şartın fahiş olup olmadığı tartışılmalı, şayet fahiş görülür ise indirilecek miktar belirlenip sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı şekilde hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
13. HD. 11.10.2004 E. 2004/6611 K. 2004/14120
Doğmamış bir haktan feragat edilemez.
Özet : Kadastro Komisyonu tarafından karar verilmedikçe 3402 sayılı Kadastro Kanunun geçici 5. maddesi gereğince doğrudan Kadastro mahkemesine dava açması mümkün değildir.
Davacı, yasal prosedüre uygun dava açmadığını öğrenince, erken açtığı davayı yürütmek istememiş ve davadan feragat etmiştir. Doğmayan bir haktan feragat hukuken sonuç doğurmaz..
Taraflar arasındaki "kadastro tespitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ceyhan 2. Kadastro Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 19.10.1990 gün ve 1989/3 E-1990/116 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi'nin 24.1.1992 gün ve 1991/5715 E-1992-/664 K. sayılı ilâmı:
( ... Muteriz kadastro tespitine karşı usulen itiraz etmiştir. İtiraz hakkında kadastro komisyonunca herhangi bir karar verilmeksizin ve tutanak askıya çıkarıldığında doğrudan mahkemeye başvurarak 29.6.1987 tarihli dilekçe ile dava açmıştır. Davacı davanın 13.12.1988 tarihli oturumda davadan feragat ettiğini beyanla duruşma tutanağını imzalamıştır. Mahkemece önceki davada yapılan feragatin davacıyı bağladığı kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Kadastro komisyonu 13.1.1989 tarihli kararıyla itirazı kabul ederek tespiti değiştirmiş, bu karara karşı tespit maliki Belediye tarafından dava açılmıştır.
Kadastro komisyonu tarafından karar verilmedikçe 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun geçici 5. maddesi gereğince doğrudan kadastro mahkemesine dava açılması mümkün değildir. Davacı yasal prosedüre uygun dava açmadığını öğrenince erken açtığı davayı yürütmek istememiş ve davadan feragat etmiştir. Bir başka anlatımla davacının amacı 409 ada, 43 sayılı parsele ilişkin hakkın özünden feragat etmek olmayıp yanlış açılan davayı ortadan kaldırmaktır. Davacı için Kadastro Kanunu hükümlerine göre dava hakkı doğmamıştır. Doğmayan bir haktan feragatte hukuken sonuç doğurmaz. Hal böyle olunca tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanarak ve birlikte değerlendirilerek uyuşmazlığın esastan çözümlenmesi gerekirken, davacının beyanına yanlış anlam verilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
HGK. 31.03.1993 E. 1992/16-759 K. 1993/132
Doğmamış bir haktan peşinen feragat edilemez. Feragat tarihinden sonra oluşan zarar için feragat hüküm doğurmayacağından zararın hesaplanarak hüküm altına alınması gerekir.
Özet : Kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yapımı yüklenilen inşaatın gecikmesi nedeniyle cezai şart ve kira kaybı zararının tahsili istemiyle açılan davada, davalı yüklenici, mal sahibi olan davacının gecikmeden kaynaklanan cezai şart ve gelir kaybına ilişkin feragat verdiğini ileri sürerek davanın reddini istemiş ise de, feragat tarihinden sonra oluşan zarar için feragat hüküm doğurmayacağından zararın hesaplanarak hüküm altına alınması gerekir.
Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yapımı yüklenilen inşaatın gecikmesi nedeniyle cezai şart ve kira kaybı zararının tahsili istemiyle açılmıştır.
Davalı gecikme olmadığını, kaldı ki davacının gecikme zararından feragatı bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Gerçekten dosyaya giren 16.09.2002 tarihli Şekerbank Genel Müdürlüğü'ne hitaben yazılan belgede, mal sahibinin iyiniyetli olarak kira hakkından feragat ettiği, kooperatiften ileride herhangi bir tazminat talebinde bulunmayacağı belirtilmiş ve taraflarca imzalanmıştır. Davacı arsa sahibi imzasını ve belge içeriğini inkar etmiş değildir. Ancak inşaat bu tarihten sonra da tamamlanıp teslim gerçekleşmediğinden davacının gecikme zararının bulunduğu ortadadır. Feragat tarihinden sonra oluşan gecikme zararı için henüz doğmamış bir haktan peşinen feragat edilemeyeceğine göre davacı zararı hesaplanıp talep gözetilerek hüküm altına alınmalıdır. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
15. HD. 04.04.2007 E. 2006/1819 K. 2007/2112
Hakkın doğumundan önce feragat geçerli değildir.
Özet :Boşanma davasında tazminat ve nafaka talebinden vazgeçildiğine ilişin beyan, hakkın doğumundan önce feragat mümkün olmadığından geçerli değildir.
Davacının boşanma davası sırasında tazminat ve nafaka talebinden feragat ettiğine dair imzalı bir beyanı mevcut değildir. Boşanma kararı geçimsizlik nedenine dayalı olarak verilmiş olup, hüküm fıkrasında da nafaka ve tazminat yönlerinden bir ifadeye yer verilmediğinden temyize konu dava yönünden kesin hükümden de söz edilemez. Kaldı ki bir hakkın doğumundan önce feragat mümkün değildir. Davanın esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA 24.02.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
2. HD. 24.02.2003 E. 2003/1076 K. 2003/2320
Feragat ve kabul gibi irade beyanları kayıtsız ve koşulsuz olmalıdır
Özet : Dava, muhtesatın aidiyetinin tesbiti istemidir. Kural olarak feragat kabul gibi idare beyanları usulün 151. maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun biçimde beyanda bulunanın imzasıyla belgelendirilmiş olmak koşulu ile kesin hükmün bütün sonuçlarını doğurur. Öte yandan feragat ve kabul gibi irade beyanları kayıtsız ve koşulsuz olmalıdır. Feragat ve kabulle dava kendiliğinden son bulur. Ne var ki, hükmü temyiz eden davalı davayı ilk oturumda az yukarda belirtilen hukuksal olgular eşliğinde yöntemine uygun şekilde kabul etmemiştir. Hal böyle olunca adı geçenin dava açılmasına haksız davranışı ile neden olduğunun kabulü gerekir.
Muhtesatın aidiyetinin tesbiti istemiyle açılan davada mahkemece verilen kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan İbrahim Ketenci tarafından istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
Davacı Hüseyin Ketenci Rize ili Merkez Kasarcılar köyünde kain 35 ve 36 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan muhtesat niteliğindeki bir kısmı ev olarak kullanılan çay fabrikası binası ile içindeki makine ve aksamlarının kendisi tarafından meydana getirildiğinin tesbiti istemiyle davalı Yunus Ketenci ve müştereklerini hasım göstermek suretiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, "36 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan fabrika binasının 149.41 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacı tarafından yapıldığının tesbitine" uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen 23.6.2004 günlü rapor ve krokinin karar eki sayılmasına diğer dava konusu taşınmaz ve binalar yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm davalılardan İbrahim Ketenci tarafından temyiz edilmiştir.
İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava niteliği ve içeriği itibariyle 35 ve 36 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan muhtesatların aidiyetinin tespitine ilişkindir.
Davalı İbrahim Ketenci'nin temyizi yargılama giderleri ile ondan sayılan avukatlık parasına yöneliktir. Kural olarak feragat kabul gibi idare beyanları usulün 151. maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun biçimde beyanda bulunanın imzasıyla belgelendirilmiş olmak koşulu ile kesin hükmün bütün sonuçlarını doğurur. Öte yandan feragat ve kabul gibi irade beyanları kayıtsız ve koşulsuz olmalıdır. Feragat ve kabulle dava kendiliğinden son bulur. Nevarki, hükmü temyiz eden davalı İbrahim Ketenci davayı ilk oturumda az yukarda belirtilen hukuksal olgular eşliğinde yöntemine uygun şekilde kabul etmemiştir. Hal böyle olunca adı geçenin dava açılmasına haksız davranışı ile neden olduğunun kabulü gerekir.
Mahkemece bu olgular gözetilerek hükmü temyiz eden davalı İbrahim Ketenci hakkında yargılama giderleri ve ondan sayılan avukatlık parası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA 22.04.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. 7. HD. 22.04.2005 E. 2005/1253 K. 2005/1268
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Evlilik sözleşmesini anca 2.3 eşlerinize imzalatabilirsiniz beyler ana babasının evinden tertemiz beyaz gelinliğiyle çıkarmaya talip olduğunuz hanımlar bu tür taleplerinizde ne mal olduğunuzu şakkadanak anlar. Kim kızını geçinmeyi beceremeyince kullanılmış yıpratılmış gururu incitilmiş hakaret ve şiddete maruz bırakılıp hırpalandıktan sonra beş parasız güvencesiz bırakacak tiplere verir?
Birinci veya beşinci evlilik olsun, insanlar hür iradeleriyle böyle bir anlaşma yapmak istiyorlarsa yapabilmeli. Neticede siz karar veremezseniz sizin adınıza başka biri karar veriyor. Ve o karar çoğu zaman en temel eşitlik ve hakkiniyet anlayaşına ters oluyor.
Geçenlerde hakimlerden biri ben 10 yıllık aile hakimiyim daha tek bir tane nafaka veren kadın görmedim diyordu. Neticede adaletin en temel seviyede bile yerine getirilmediği bir ülkede yaşayoruz. Hak aramak için en son gidilecek yer mahkemeler. AIHM gide davaların yüzde 98 inde Türkiye mahkum oluyor. Bunu bir düşünmek lazım.
Adalet sisteminin tamamen iflas ettiği bir ülkede, insanların problemlerini mahkeme dışında çözmeye çalışmalarını anlayışla karşılamalı.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Evlilik sözleşmesini anca 2.3 eşlerinize imzalatabilirsiniz beyler ana babasının evinden tertemiz beyaz gelinliğiyle çıkarmaya talip olduğunuz hanımlar bu tür taleplerinizde ne mal olduğunuzu şakkadanak anlar. Kim kızını geçinmeyi beceremeyince kullanılmış yıpratılmış gururu incitilmiş hakaret ve şiddete maruz bırakılıp hırpalandıktan sonra beş parasız güvencesiz bırakacak tiplere verir?
Engin bey evliligin sifresi sizin bu cümlelerinizde gizli.
Demekti kadınlar paralı ve geleceğini garanti edecek erkekleri tercih ediyorlar.
Yani önyargılı ve menfaat üzerine kurulu bir evlilik.
Anlaşmalar eşit koşullarda yapılmalı.
Parası var geleceğim garanti altında diye evlilik yapılmamalı.
Bu şekilde yapılan bir evlilikte kadın önyargılı ve erkeği tuzağa düşürmüş oluyor.
Sevgi ve saygi evliliginin önemi yok gibi.
öyleyse erkekler paralı güvenceli bayanlar ile evlenmeli.
Finanasal olarak kendinden zayif durumda bir bayan ile yapilan evlilikler erkek icin bir tuzak.
Herkes finansal olarak kendi dengi ile evlenmeli.
Böylelikle nafaka talepleride olmaz.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Merhaba Hakkaniyetli,
Ayrıntılı cevabın için çok çok teşekkür ederim. Bu işlere kafa yoran insanlar olduğunu görmek sevindirici. İlginç vakalar geçmişsın, fakat tam olarak ortak noktaları ne anlayamadım.
Yazdıklarından esas olarak ben şunu çıkarıyorum: "Doğmamış bir haktan feragat edilemez" diye bir prensip vardır ve bu prensibe aykırı olarak düzenlenmiş her kontrat geçersizdir.
Her ne kadar kararı yazan hakim beyefendi/hanımefendi "EVRENSEL HUKUK İLKESİ" diye bir ifade kullanmışsada, bizim mahkemelerin verdiği kararların nerdeyse tamamına yakının AIHM den döndüğünü gözönüne alırsak, ben şahsen hakimlerimizin evrensel hukuk ilkelerini ne kadar anladıkları konusunda şüpheliyim. Zaten bir çoğuda yabancı dil falan bilmez. Neyse bu başka bir konu.
Neticede, ABD, Kanada ve Avrupa ülkelerinde evlilik anlaşması geçerli bir anlaşma. Nafaka tazminat gibi hükümleri bağlayıcı. Hadi evrenselliği falan bir tarafa bırakalım (belki o kararı yazan hakim evrensellikten başka ülkeleri kast ediyor olabilir; iran, kuzey kore, taleban gibi güzide hukuk ülkeleride var) nevi şahsına münhasır bir şekilde işleyen kendi hukuk sistemimizde "doğmamış hak" ne demek? neden vaz geçilemez? Her hangi bir kontratda olasılıksal bir ifade o kontratı otomatik olarak geçersiz mi yapıyor. O zaman iş dünyasında yapılan kontratların tamamı geçersiz mi?
Hakim evrensenlıkten dem vuruyor. Eğer olaya evrensel perspektifden bakacaksak,
gördüğüm kadarıyla kontratı geçersiz yapacak üç "genel" dayanak var:
1) Kanuna aykırı konuda yapılan kontrat (bankayı soyunca paraları şu şekide bölüşeceğiz)
2) Benimsenmiş prenslere aykırı yapılan kontrat (bizim şirketten ayrılırsan başka işte çalışamıyacaksın)
3) Şok edici hükümler (yüzde 500 ceza faizi)
Şimdi, yetişkin bir insanın ben nafaka veya tazminat istemiyeceğim diye imza atması hangi dayanağa ters düşüyor?
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Bu kural bence tüm oluşmamış kanunda tarif edilmiş hak feragatlerinde geçerli olmalı.
Maalesef evlilik kadının erkekten faydalanması ve geleceğinin güvence altına alınması garantisi olarak görülüyor.
Halbuki ileri ülke anlayışlarında evlilik karşılıklı saygı ve sevgiye dayanan birlikte yasam olarak görülüyor.
Menfaatlenme ve gelecek güvencesi garantisi üzerine değil.
Biyolojide hayvanlar dünyasında dişi en güçlü, gelecek nesilleri aç bırakmayacak, en çok yiyeceği olan erkeğin tercih edilmesi kuralina dayalı.
Biyolojik bu program kadinlardada bu dürtüler seklinde yansıyor.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Ben de aynı fikirdeymişim gibi geldi, bu yüzden somut bir örnek vereyim dedim ama bulamadım.
Doğmamış bir haktan feragat etmek anlamında olan ancak kabul gören somut bir sözleşme örneği verebiliyor musunuz?
Mesela bir işçi, işten çıkmadan önce, kıdem tazminatından feragat ettiğini bildiren bir sözleşme yapsa bu da geçersiz olur.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Avukatlara reklam konusunda yasak yokmuy du? :utangac
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Alıntı:
senoleker rumuzlu üyeden alıntı
Ben de aynı fikirdeymişim gibi geldi, bu yüzden somut bir örnek vereyim dedim ama bulamadım.
Doğmamış bir haktan feragat etmek anlamında olan ancak kabul gören somut bir sözleşme örneği verebiliyor musunuz?
Mesela bir işçi, işten çıkmadan önce, kıdem tazminatından feragat ettiğini bildiren bir sözleşme yapsa bu da geçersiz olur.
Şu örneğe ne dersiniz:
A ve B şirketleri aralarında bir kontrat imzalar. Kontrat da A nın B ye x hizmeti karşılığında 50 bin TL ödeyeceği, yanlız B nin x hizmetine falanca tarihte başlamaması halinde B nin A ya 20 bin lira tazminat ödemesi üzerinde anlaşmaya varılır.
Bu arada B çok daha karlı bir iş bulduğu için A nın işini yapmamaya karar verip, A ya 20bin TL tazminatı öder.
A, B nin soz verdiği hizmeti yapmaması karşılığında 300 bin TL zarara uğradığını iddia ederek, zararın ödenmesi için A ya dava açar.
A, mahkemede yapılan sözleşmenin geçersiz olduğunu, çünkü x hizmetini alamadıklarından dolayı uğranan zararı tazmin HAKKINI engellediğini iddia edebilir mi?
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Alıntı:
Hakkaniyetli rumuzlu üyeden alıntı
Bu kural bence tüm oluşmamış kanunda tarif edilmiş hak feragatlerinde geçerli olmalı.
Maalesef evlilik kadının erkekten faydalanması ve geleceğinin güvence altına alınması garantisi olarak görülüyor.
Halbuki ileri ülke anlayışlarında evlilik karşılıklı saygı ve sevgiye dayanan birlikte yasam olarak görülüyor.
Menfaatlenme ve gelecek güvencesi garantisi üzerine değil.
Biyolojide hayvanlar dünyasında dişi en güçlü, gelecek nesilleri aç bırakmayacak, en çok yiyeceği olan erkeğin tercih edilmesi kuralina dayalı.
Biyolojik bu program kadinlardada bu dürtüler seklinde yansıyor.
Siz onu bırakın da kadınların haklarını koruyun :) devlet bence kadına yeni bir hak vermeli adliyelere birde devletin maaşını ödediği kadınlara özel bunun adı aile mah. avukatı da olabilir avukat kadrosu açmalı hizmet ücretsiz olmalı sonuçta boşanmayı bir rant haline getirmemek lazım 8 bin tl nin icra vekalet ücreti ne kadardı?
- - - Updated - - -
Alıntı:
cemil1 rumuzlu üyeden alıntı
Şu örneğe ne dersiniz:
A ve B şirketleri aralarında bir kontrat imzalar. Kontrat da A nın B ye x hizmeti karşılığında 50 bin TL ödeyeceği, yanlız B nin x hizmetine falanca tarihte başlamaması halinde B nin A ya 20 bin lira tazminat ödemesi üzerinde anlaşmaya varılır.
Bu arada B çok daha karlı bir iş bulduğu için A nın işini yapmamaya karar verip, A ya 20bin TL tazminatı öder.
A, B nin soz verdiği hizmeti yapmaması karşılığında 300 bin TL zarara uğradığını iddia ederek, zararın ödenmesi için A ya dava açar.
A, mahkemede yapılan sözleşmenin geçersiz olduğunu, çünkü x hizmetini alamadıklarından dolayı uğranan zararı tazmin HAKKINI engellediğini iddia edebilir mi?
Karı koca arasındaki her şey tanıkla ispat olunabilir.
Dini nikah evlenmeden önce kıyılamaz suçtur ancak resmi nikahtan sonra kıyılabilir o halde dini nikah yasaya uygun şekilde yapılabilir yasaldır.
Dini nikah akti ise erkeğe bazı haklar tanır boşanmada erkek nafaka yerine nikahtan önce mihir verir 80 gr altın bu ilk eşe ödenir hoca mihri görmeden nikah kıymaz bu mihir miktarı ise kadının gebeliği belli olana kadar geçim teminidir yani erkeğin kadına karşı yükümlülükleri nikahın sonlanması ile sona erer bu açıdan bakıldığında dini nikah tanıkla ispat edilebilecek bir evlilik sözleşmesidir.
Yine dini olarak nikah esnasında kadın erkekten boşama hakkı talep etmemişse resmi olarak boşanılması dini nikahı düşürmez kadın boş olmaz bazı soytarılar her ne kadar resmi nikah düştüğünde dini akdin bozulacağını söylese de böyle bir düşünce roma hukukunun Kurana üstün ve bağlayıcı tutulmasını ifade eder.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Alıntı:
cemil1 rumuzlu üyeden alıntı
Şu örneğe ne dersiniz:
A ve B şirketleri aralarında bir kontrat imzalar. Kontrat da A nın B ye x hizmeti karşılığında 50 bin TL ödeyeceği, yanlız B nin x hizmetine falanca tarihte başlamaması halinde B nin A ya 20 bin lira tazminat ödemesi üzerinde anlaşmaya varılır.
Bu arada B çok daha karlı bir iş bulduğu için A nın işini yapmamaya karar verip, A ya 20bin TL tazminatı öder.
A, B nin soz verdiği hizmeti yapmaması karşılığında 300 bin TL zarara uğradığını iddia ederek, zararın ödenmesi için A ya dava açar.
A, mahkemede yapılan sözleşmenin geçersiz olduğunu, çünkü x hizmetini alamadıklarından dolayı uğranan zararı tazmin HAKKINI engellediğini iddia edebilir mi?
Feragat nerede burada? Göremedim.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Alıntı:
senoleker rumuzlu üyeden alıntı
Feragat nerede burada? Göremedim.
Eğer A firması kendini 20 bin TL tazminatla sınırlamamış olsaydı, karşı taraftan tüm kaybının tazminini isteyebilecekti. Sözleşme imzalıyarak A firması tazminat hakkından feraget etmiş oluyor.
Veya daha kanlı canlı örnek olması açısından şu senaryoyu düşünün (benim başıma gelmiş bir olay):
THY Ankaradan İstanbula uçmak için bilet aldınız. İstanbula geldiniz bavullar yok. THY tamamen kendi hatasından kaynaklanan nedenlerden bavulları kaybetmiş. İki ay bekliyorusunuz bavullardan haber yok. THY size şöyle diyor. Siz bizden bilet aldığınızda biz size kayıp durumunda en fazla 500 Tl ödeyeceğimizi taahhüt ettik. O da kaybınızın 500 TL veya yukarısı olduğunu ispatlamanız şartıyla. Ama benim bavulda 2 bin dolarlık kameram vardı. Bir önemi yok. Biz sana en fazla 500 TL öderiz.
THY ile benim aramda THY sorumluluğunu sınırlayan bir sözleşme olmasaydı, ben THY den tüm zararımı ödemesini talep edebilecektim.
Bilet aldığımda zımmen bir sözleşme imzalamış oluyorum. O sözleşmeyle, normalde hangi hakka dayanarak karşı taraftan tüm zararınızı tazmin etmesini istiyeceksem, o hakkımdan feragat etmis oluyorum.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Siz bavulunuzda 2000 dolarlık kamera olduğunu nasıl kanıtlayacaktınız onu bilemiyorum ama, eğer kanıtlayacak durumda olsanız, bilet arkasında yazan yazıların bir anlamı olacağını zannetmiyorum. Hiç bir şey değilse, "haksız şart" tan geri döner. Bence THY sizi yanıltarak hakkınızı yemiş.
Diğer örnekte ise, hiç sözleşme olmasaydı B işi yapmasaydı A hiç bir hak iddia edemeyecekti. Yani sözleşme ile bir şeyden feragat olmadığını düşünüyorum.
Bir hukukçu dahil olsa da tam netleşse :)
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Bu olayda hakim nasıl ikna edilmiş anlayamadım.O zaman iki şahit ki bunların birisi duydum diyor-o da kadının kardeşi-olaylar yada söylendiği gibi hakaret sırasında orada değil nasıl ikna oluyor.Çok ilginç.3 aylık evlilikle ömür boyu nafaka oh ne güzel gözüküyor.Burada temyiz mahkemesi ne diyecek acaba merak ediyorum.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Bu tür kararları verebilen hakimlere bu ülkenin ihtiyacı var.Tebrik ediyorum.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
http://www.memurlar.net/haber/491737/
artık karımın bana olan hakaret anama orospu babama pezeveng
bana orospu dölü dedigi 100 kusur ses kaydı elimde patladı
bu nebicim adalet illa bu kadını herkesin önünde mi patlatmam
ve bana sokak ortasında bu lafları dedirmem lazım (yargıtay oyle diyo)
şahit lazımmış, yani bu nasıl bir kafa, son 2 senedir belki haftada 3-4 kez
bu hakaretlere maruz kalıyorum, sırf annem ve babam cok yaşlı ve
boşanma sureci onları yorar veya vefat ederler diye boşanamıyorum
tam ses kaydı aile icinde olursa özel degildir deniyordu şimdi de tam
tersi bir karar alındı. Bu konuda site avukatlarının fikri nedir ?
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
Merhaba Esin Hanım,
Benim annem 47 yaşında, bu yaşına kadar hep kendi çalıştı didindi ve kendine ait taşınmaz mal varlığı var. İstemediği evliliği 25 yıldır sürdürüyor. Ve artık boşanmak istiyor. Babam yıllardır çalışmıyor. 1999 da işten ayrıldı ve 2014'e kadar boya-badana işi yaptı. Anlaşmalı boşanmaya yanaşmıyor ve davayı annemin vermesini istiyor ayrıca mallar hakkında hak talep edeceğini, boya-badana işinden kazandığını eve harcadığını bunun karşısında da hak talep etmeyi kendine hak görüyor. Bu konuda ne yapabiliriz. Babam mal paylaşımından yararlanamadan annem nasıl boşanabilir.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir
Çok merak ediyorum. Benide şuan karım evden kovdu ve hakareti alışkanlık haline getirmişti. En sonunda dayanamayıp çocuğumuda bırakıp gitmek zorunda kaldım şimdi dava açacağım. Dilekçemde tazminat talep etsem bende kazanırmıyım. Yoksa erkek olduğum için hakim yine kadınımı tutar?
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir.
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/11677
Karar: 2016/12188
Karar Tarihi: 23.06.2016
BOŞANMA DAVASI - HER İKİ TARAFINDA KARŞILIKLI BİRBİRLERİNE HAKARET ETTİKLERİ - TARAFLARIN EŞİT KUSURLU OLDUĞU - KARARIN KUSURA İLİŞKİN GEREKÇESİNİN DÜZELTİLEREK ONANMASI
ÖZET: Mahkemece boşanmaya neden olan olaylarda, davacı-karşı davalı erkek ağır kusurlu bulunarak her iki boşanma davasının da kabulü ile boşanmalarına karar verilmiş ise de, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, erkeğin evin kilidini değiştirme, eve almama ve şiddet eylemlerinden sonra tarafların bir araya gelerek 3-4 ay kadar birlikte yaşadıkları, davalı-karşı davacı kadın tarafından erkeğin bu eylemlerinin affedilmiş sayıldığı, barışmadan sonra gerçekleşen olaylarda ise her iki tarafında karşılıklı birbirlerine hakaret ettikleri anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda taraflar eşit kusurludur. Hal böyleyken, davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu bulunduğunun kabulü doğru değil ise de; eşit kusur halinde de boşanmaya karar verilebileceğinden, davacı-karşı davalı erkeğin, davalı-karşı davacı kadının kabul edilen boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının reddi ile kararın kusura ilişkin gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
(4721 S. K. m. 174) (1086 S. K. m. 438)
Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Mahkemece boşanmaya neden olan olaylarda, davacı-karşı davalı erkek ağır kusurlu bulunarak her iki boşanma davasının da kabulü ile boşanmalarına karar verilmiş ise de, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, erkeğin evin kilidini değiştirme, eve almama ve şiddet eylemlerinden sonra tarafların bir araya gelerek 3-4 ay kadar birlikte yaşadıkları, davalı-karşı davacı kadın tarafından erkeğin bu eylemlerinin affedilmiş sayıldığı, barışmadan sonra gerçekleşen olaylarda ise her iki tarafında karşılıklı birbirlerine hakaret ettikleri anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda taraflar eşit kusurludur. Hal böyleyken, davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu bulunduğunun kabulü doğru değil ise de; eşit kusur halinde de boşanmaya karar verilebileceğinden, davacı-karşı davalı erkeğin, davalı-karşı davacı kadının kabul edilen boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının reddi ile kararın kusura ilişkin gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiş (HUMK m. 438/son). Davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurludur. Eşit kusurlu eş yararına Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminata hükmedilemez. Mahkemece davalı-karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat talebinin reddi yerine, kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2 bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple hükmün kusura ilişkin gerekçesi düzeltilerek ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23.06.2016
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir
Tebrikler Esin Hanım.Benim eşimle çok ilginç bir süreç içerisindeyi.Bu durumda nasıl bir yol izlemeliyim.Ben de durum zıt diyebilirim.Kocam boşanmak istiyor ben istemiyorum.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir
Ben 7 aylik evliyim esim evi terk etti kayinpederim ev sahibi kapima yolladi oglum bosanmak istiyomus ulasamiyrm teli kapali 10 gun oldu ne aradilar ne sordulr tek basima bi haber bekliyrm hala napicami bilmiyrm bosanmak istemiyrm ailesi bitirdi bizi😭
- - - Updated - - -
Kayinpederim hakaret etti arayipda 10 gun boyunca kotu seyler yasadim esimi gostermiyolar bana bi bayan olarak zor durumdayim
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir
eşim le şiddetli geçimsizlik nedeni ile açmış olduğum boşanma davamız red edildi. şimdi ben kendisine bana hakaret ve onur kırıcı davranıştan dolayı dava açtım bu davayı kazanırsam dava kararına istinaden onur kırıcı davranıştan boşanma davası açsam hakim boşanma kararı verirmi
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir
Biz bu makalemizde eşe hakaret boşanma sebebi midir sorusuna cevap bulmaya çalışacağız. Son dönemlerde sık sık kadınlar tarafından işittiğimiz sözler kocam bana sürekli küfür ediyor veya kocam bana sürekli hakaret ediyor tarzındaki sözlerdir. Eşe hakaret boşanma için tek başına yeterli bir neden midir? Eşler evlilik birliği içerisinde birbirlerine karşı nazik davranmak, kırıcı olmamak ve özellikle hakaret etmemek yükümlülüğü altındadırlar. Eşlerin birbirlerine hakaret etmeleri evlilik birliğinin temelden sarsılmasına sebebiyet verecek boşanma nedenlerinden birini oluşturabilmektedirler.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 26.06.2018 Tarih, 2016/15484 E. 2018/8152 K. sayılı kararında şu sonuca ulaşılmıştır. Yapılan yargılama ve toplanan deliller üzerine mahkeme tarafından davalı erkeğin, davacı kadına küfür ettiği anlaşılmıştır. O halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik mevcuttur. Aynı zamanda eşler arasında birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik sabittir. Bu olay karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamak kanunen mümkün değildir. Tüm bu nedenlerle boşanmaya (TMK m.166/1) karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile davanın reddedilmesi doğru değildir.
-
Cevap: "Hakaret" başlıbaşına bir boşanma sebebidir