Cevap: Baykal istifa etti!
Vatan millete hayırlı olsun.
Cevap: Baykal istifa etti!
Alıntı:
CeeK rumuzlu üyeden alıntı
Bir komplo yaparken bazen haneye tecavüz edersiniz. Duvarlara, eşyalara kameralar yerleştirirsiniz. Gizli çekimlerle insanların en korunaksız görüntülerini alırsınız, kesersiniz, biçersiniz, aktarırsınız, montaj yaparsınız, çarpıtırsınız.
Komplonun nasıl yapıldığını da öğrenmiş olduk sayelerinde :alala
Bence asıl bu komplonun arkasında başka komplolar yatıyordur... Bekleyelim görelim! Nasıl olsa çıkar ortaya..
CHP'ye geçmiş olsun.
Cevap: Baykal istifa etti!
CHP Merkez Yürütme Kurulu, Deniz Baykal'ın istifasının ardından toplandı ve kurultaya kadar başkan vekilliği görevi için, Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi'nin parti meclisine önerilmesine karar verdi.
Bu kritik toplantı sonrası açıklamalarda bulunan Genel Sayman Mustafa Özyürek, istifaya ilişkin, Başbakan Erdoğan'ın 'yalanlayamaması bizi üzdü...' şeklinde özetlenebilecek değerlendirmesine yanıt verdi.
"Onurlu bir insanın, onurlu çıkışını bile kavrayamayacak bir Başbakan ile karşı karşıyayız. Deniz Baykal, kendisine yöneltilen çirkin komploya karşı görevinden istifa ederek onurlu bir duruş sergilemiştir, ancak Sayın Başbakan'ın bu onurlu duruşu anlayamadığını görüyoruz.
Sabahki konuşmasında Genel Bakanımız Deniz Baykal 'suçlu ayağa kalk' demiştir. Bu çirkin komployu düzenleyenleri işaret etmiştir. O, suçlu 'benim' diye ayağa kalkmış ve cevap vermiştir. O suçlunun Başbakan olduğu böylece ortaya çıkmıştır.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25093119/
Altını çizerek belirttğim söylemlere de pes artık!!!
Kaldı kı kendileri neden yalanlayamıyorlar acaba???
Cevap: Baykal istifa etti!
Deniz Baykal'ın siyasi görüşleri, geçmişi, kişiliği, ülkeye olan yararı-zararı... Ve subjektif manada kendisine beslediğim çok da olumlu olduğunu söyleyemeyeceğim hisler bir yana... Bu olay, ülkemiz siyasi ahlakının en baştan bir kez daha sorgulanması ve siyasi vicdanımızın kendi kendisini sorgulaması gerektiğinin göstergesidir bence. Ülke başkasının yatak odasına kamera koyabilecek kadar basitleşebilen-utanmazlaşabilenlere ve buna çanak tutan ve hatta belki de destek olan bir siyasete kaldı ise yazık. Olayın hukuki boyutundan da öte etik yönü iç acıtıyor bence. Ve maalesef "biz ne kadar da arlanmaz bir ülke olduk" diyor insan içinden.
Cevap: Baykal istifa etti!
"Baykal'a suikast" ihbarı yapan çocuk serbest
Televizyonlardaki haberlerden etkilenerek resmi bir kurumun internet sitesine "Deniz Baykal'a suikast düzenleneceği" şeklinde elektronik posta gönderen çocuk, emniyetteki ifadesinin ardından serbest bırakıldı.
Alınan bilgiye göre, resmi bir kuruma ait internet sitesine dün gelen söz konusu ihbarın ardından yapılan araştırmada, e-postanın Kocaeli'nin Gölcük ilçesindeki bir internet kafeden gönderildiği tespit edildi.
Polis ekiplerince yapılan araştırmada elektronik postayı gönderdiği tespit edilen 13 yaşındaki çocuk, emniyette ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.
Bu arada, çocuğun emniyetteki ifadesinde televizyonda izlediği haberlerden etkilenerek bu maili gönderdiğini söylediği öğrenildi.
Önemli Not: Bu suikast ihbarı, CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın basın toplantısıyla duyurduğu ve Emniyet tarafından doğrulanan ihbardan farklıdır CNNTürk
Gülelim mi :DD yoksa ağlayalım mı? :'(
Cevap: Baykal istifa etti!
Deniz Baykal'la ilgili açıklama yapan Fethullah Gülen, kaset skandalını haber bültenlerinden öğrendiğini belirtti. Gülen, "'Bizim çocuklara sordum. Bizimle ilgisi yok. İktidara baksınlar' gibi tırnak içine alınarak verilen sözler kesinlikle bana ait değildir, yalan ve iftiradır" değerlendirmesinde bulundu
Cihan Haber Ajansı'na açıklamalarda bulunan Fethullah Gülen, "CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal ile ilgili kaset skandalını haber bültenlerinden öğrendim. İnsani olarak fevkalade üzüntü duydum. Bu samimi hislerimi çevremdeki arkadaşlarımla paylaştım. Beni ziyarete gelmiş bir arkadaşım bu hislerimi Sayın Baykal'a iletti" dedi.
Gülen, 'Bunun ötesinde medyada yer alan "Bizim çocuklara sordum. Bizimle ilgisi yok. İktidara baksınlar.' gibi tırnak içine alınarak verilen sözler kesinlikle bana ait değildir, yalan ve iftiradır" diye konuştu.
http://www.cnnturk.com/2010/dunya/05...0.0/index.html
Cevap: Baykal istifa etti!
Deniz Baykal'la ilgili açıklama yapan Fethullah Gülen, kaset skandalını haber bültenlerinden öğrendiğini belirtti. Gülen, "'Bizim çocuklara sordum. Bizimle ilgisi yok. İktidara baksınlar' gibi tırnak içine alınarak verilen sözler kesinlikle bana ait değildir, yalan ve iftiradır" değerlendirmesinde bulundu
Cihan Haber Ajansı'na açıklamalarda bulunan Fethullah Gülen, "CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal ile ilgili kaset skandalını haber bültenlerinden öğrendim. İnsani olarak fevkalade üzüntü duydum. Bu samimi hislerimi çevremdeki arkadaşlarımla paylaştım. Beni ziyarete gelmiş bir arkadaşım bu hislerimi Sayın Baykal'a iletti" dedi.
Gülen, 'Bunun ötesinde medyada yer alan "Bizim çocuklara sordum. Bizimle ilgisi yok. İktidara baksınlar.' gibi tırnak içine alınarak verilen sözler kesinlikle bana ait değildir, yalan ve iftiradır" diye konuştu.
http://www.cnnturk.com/2010/dunya/05...0.0/index.html
Cevap: Baykal istifa etti!
Bahçeli'den ilk yorum
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Deniz Baykal'ın CHP Genel Başkanlık'tan istifa etmesini yorumladı. Bahçeli, yaptığı açıklamada, "Siyasi aktörler üzerinde yoğun bir kampanya başlattı. Hükümet gerçekleri acilen günışığına çıkarmalıdır" dedi.
Cumhuriyet Haber Portalı/ANKA
İstanbul/Ankara- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Deniz Baykal'ın istifasıyla ilgili, "Ana Muhalefet Lideri'nin özel hayatına yönelik muhatap olduğu utanç verici tertibin kara bir leke olarak siyasi tarihimize geçeceği de açıktır" açıklamasını yaptı.
Bahçeli, Deniz Baykal'la ilgili iddialara ve sonrasında ortaya çıkan gelişmelere ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Türkiye'nin içine düştüğü puslu siyasi ortamın gerilimlerini ve gerginliklerini alabildiğine yaşadığını ifade eden Bahçeli, ardı ardına meydana gelen son derece düşündürücü olaylar dizisinin milleti tam anlamıyla şaşırttığını ve endişeye sevk ettiğini kaydetti. Bahçeli, "Kutuplaşma ve çatışmanın tırmandığı bugünkü ortamda kurumların birbiriyle çarpıştığı; çekişmelerin had safhaya ulaştığı; insanların birbirinden kuşku duyduğu tam bir çöküntü hali yaşanmaya başlanmıştır" dedi.
Milli ve manevi değerlerde olduğu kadar, siyasette de ahlaki ve vicdanı bütün ölçülerin kaybolduğunun altını çizen Bahçeli, açıklamasında şunları kaydetti: "Çok ciddi sosyal çözülme, ahlaki çöküş ve hayatın her alanında ortaya çıkan yozlaşma hali, üst düzey siyasetçileri de etkisi altına almıştır. Bunun en son örneği Sayın Deniz Baykal'ın da içinde yer aldığı iddialarda ortaya çıkmıştır.
Kişisel ilişkilerin ve özel hayatın mahremiyetinin sınırlarını tayin etmek elbette ki şahısların belirleyeceği bir alandır. Ancak Ana Muhalefet Liderinin özel hayatına yönelik muhatap olduğu utanç verici tertibin kara bir leke olarak siyasi tarihimize geçeceği de açıktır.
Elbette ki medyaya kadar yansıyan görüntülerin meşruiyeti ve doğruluğu, suçlama ve komplolara maruz kaldığını iddia edenlerin bileceği ve açıklayacağı hususlardır.
Ancak burada esas üzerinde durulması gereken nokta, Türk siyasetinin gizli mihraklar tarafından tanzim edilmeye çalışılıyor olması, kritik bir sürece giren ülkemizde siyaset aktörleri üzerinde yoğun bir kampanyanın başlatılmış bulunmasıdır.
İki kişiye ait olduğu iddia edilen görüntülerin, özel hayatın dokunulmazlığı ve gizliliği ilkelerini hiç dikkate almadan ve umursamadan, medya üzerinden ahlaksız yöntemlerle sızdırılması tarifi olmayan bir alçalma halinin son şeklidir.
Bu gelişmeler üzerine Sayın Baykal'ın, CHP Genel Başkanlığından istifa kararını açıklarken iddiaların komplo olduğunu vurgulaması, ülkemizin her sorununu çözmekle görevli ve yetkili olan AKP hükümetine de büyük bir sorumluluk yüklemiştir.
Yaptıkları görev itibariyle göz önünde olan siyasetçilerin; internet üzerinden yayımlanan ahlak, vicdan ve hukuk dışı saldırılara hedef haline gelmiş olması, ülkemizin hangi karanlık noktalara sürüklenmek istendiğinin en son delili olmuştur.
Bu kapsamda Başbakan Erdoğan'ın ve hükümetinin iddia edilen komployu bütün yönleriyle ve en kısa sürede çözüme kavuşturması en önemli siyaset sorumluluğu haline gelmiştir.
Türk siyasetinin, kaset savaşlarının ortasına düşmesi; çapsız ve ahlaksız gelişmelerin odağına gerilemesi hiç kimseye bir şey kazandırmayacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi, son olayla birlikte ortaya çıkan bireysel hak ve özgürlük alanlarını doğrudan ihlal eden, bu ve benzeri kanunsuz girişimlerin ve arkasındaki mihrakların tespitini ve gerçeklerin gün ışığına çıkarılmasını hükümetten acil olarak beklemektedir."
Cevap: Baykal istifa etti!
Baykal'a suikast iddiası
Deniz Baykal'a suikast iddiasıyla ilgili olarak aralarında Mithat Yılmaz'ın da bulunduğu 15 kişi gözaltına alındı.
Suikast iddiasını soruşturan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul'da yapılan operasyonlarda 15 kişiyi gözaltına aldı.
İhbarda adı geçen Mithat Yılmaz ile e-maili attığı ileri sürülen Şeref Kasap'ın da aralarında bulunduğu 15 kişi Vatan Caddesi'ndeki Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi.
Polis ekiplerinin Mithat Yılmaz'ın evinde arama yaptığı öğrenildi.
http://www.cnnturk.com/2010/turkiye/...1.0/index.html
Cevap: Baykal istifa etti!
CHP'li muhalifler: Baykal dönmemeli
Deniz Baykal'ın istifasının ardından parti içi muhalefetten de, "Baykal dönmemeli" sesleri yükselmeye başladı.
Ankara- Baykal'a yakın isimler 22-23 Mayıs'ta yapılacak kurultay için, "Kimse bulanık suda balık avlamasın. Kimse bundan nemalanmasın" diye konuşurken, muhaliflerden de, "Baykal bu dik duruşunun arkasında durmalı, dönmemeli. CHP kurultayda genel başkan çıkaramayacak kadar küçük bir parti değil" yanıtı geldi.
CHP eski Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır, Baykal'ın ciddi bir duruş gösterdiğini ve tekrar geri dönmemesi gerektiğini belirterek, "Bence dönmemeli. Bu dik duruşunun arkasında durursa parti açısından iyi olur. Dönmemelidir. Ülkenin önünü açacak, partiyi ilk seçimde iktidar yapacak, kendini kanıtlayan bir isim kurultayda seçilecektir. Bence Baykal'ın istifasıyla yeni bir dönem başlayacak. Haluk Koç ya da Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkan olabilir" dedi.
"Birkaç gün içinde aday çıkar"
CHP eski Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin de, "Baykal'ın bu aşamada döneceğini ihtimal vermiyorum" dedi. Birkaç gün içinde aday çıkacağını vurgulayan Çetin, "CHP, kurultayda genel başkan çıkaramayacak kadar küçük bir parti değil. CHP kendi iç dinamiklerini harekete geçirir ve birkaç gün içinde de aday çıkar. Şimdi duygusallık ortamında bazı sözler söylenebilir ama kurultay olgunluğu yakalar" diye konuştu.
Koç: Herkes sorumluluğu içinde hareket etmeli
CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç da, Baykal'ın istifasına, "Genel Başkan açık ve net konuştu. İstifa kararı kendi değerlendirmesi sonucudur" dedi. Yaklaşan kurultay öncesi Baykal'ın istifa kararını değerlendiren Koç, "CHP köklü bir partidir ve kurumsal yapısı ortadır. Herkes sorumluluğu içinde hareket edecektir. Kişisel beklenti önemli değildir. Kendime düşen sorumluluğu taşıyorum. Önemli olan mücadele çizgisini (AKP ile) aşağıya çekmemektir" dedi.
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=138874
Cevap: Baykal istifa etti!
CHP'de emanetçi başkan Cevdet Selvi
CHP Parti Meclisi, Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi'nin, 22-23 Mayıs'ta gerçekleştirilecek olağan kurultaya kadar Genel Başkan Vekilliği görevini üstlenmesini kararlaştırdı.
CHP Parti Meclisi (PM), Genel Başkan Vekilliği görevine en kıdemli genel başkan yardımcısı, Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi'yi getirdi.
Deniz Baykal'ın istifasının ardından bugün olağanüstü toplanan PM, Merkez Yönetim Kurulu'nun 22-23 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilecek olağan kurultaya kadar Genel Başkan Vekilliği görevini Selvi'nin yapması yönündeki önerisini değerlendirdi.
PM'nin aldığı karar doğrultusunda kurultaya kadar genel başkanlığa Selvi vekalet edecek.
Özgeçmişi
PM tarafından 22-23 Mayıs tarihlerinde yapılacak olağan kurultaya kadar genel başkan vekilliğine getirilen CHP Kocaeli Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, 1943 yılında Eskişehir'de doğdu.
Eskişehir Yüksek Tekniker Okulu Makine Bölümü'nden mezun olan Selvi, Eskişehir Hava İkmal Merkezi Tayyare Fabrikası'nda ve Türkiye Gübre Sanayi Kütahya Fabrikası'nda çalıştı. Harb-İş Sendikası Yönetim Kurulu Üyeliği, Petrol-İş Kütahya Şube Başkanlığı, Teşkilatlanma Sekreterliği ve Petrol-İş Genel Başkanlığı da yapan Selvi, Türk-İş Başkanlar Kurulu Üyeliği, ILO Türkiye Delegeliği ve İş Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu.
SODEP'in kurucu üyelerinden olan, SHP'de PM üyeliği, Genel Sekreter Yardımcılığı, Genel Sekreterlik ve Genel Başkan Yardımcılığı görevlerini yürüten Selvi, CHP'nin 1998 yılında yapılan kurultayında PM üyeliğine ve Genel Başkan Yardımcılığına seçildi. Selvi, 1998 yılından bu yana CHP Genel Başkan Yardımcılığı görevini sürdürüyor.
Cevdet Selvi, Deniz Baykal'ın CHP'nin genel seçimlerde parlamento dışında kalması nedeniyle 22 Nisan 1999'da istifa etmesinin ardından da genel başkan vekilliğine getirilmiş, 22 Mayıs 1999'da Altan Öymen'in genel başkanlığa seçildiği olağanüstü kurultaya kadar bu görevi yürütmüştü.
İlk kez 1987 seçimlerinde milletvekili seçilen Selvi, halen CHP Kocaeli Milletvekili olarak parlamentoda görev yapıyor.
http://www.cnnturk.com/2010/turkiye/...8.0/index.html
Cevap: Baykal istifa etti!
Çiçek: ''Ben ilk gün Baykal'a üzüntümü ilettim"
Çiçek, Cenevre dönüşü Atatürk Havalimanında düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a ait olduğu iddia edilen video görüntüler ve istifasıyla ilgili sorularını yanıtladı.
Çiçek, Cenevre dönüşü Atatürk Havalimanında düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a ait olduğu iddia edilen video görüntüler ve istifasıyla ilgili sorularını yanıtladı.
"Sayın Baykal istifasını açıklarken hükümete yönelik sert eleştirilerde bulundu. Bu konudaki görüşünüz nedir?" diye sorulan Çiçek, bu olayla ilgili şahsi düşüncelerini ve üzüntülerini, ilk gün kendisini telefonla arayarak ifade ettiğini belirtti.
Cemil Çiçek, bu konudaki kanaatini de söylediğini, Deniz Baykal'ın da bununla ilgili basın açıklaması yaptığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla benim düşüncem o günkü açıklamalarımdır. Bir parti mensubu olarak düşüncelerimi soruyorsanız, bu konuyla ilgili olarak Sayın Başbakan ve ilgili arkadaşlarımızın bugün gazetelerdeki açıklamalarını okudum. Dolayısıyla ben Pazar gününden beri dışarıdaydım. İçerideki gelişmeleri sizler kadar yakından takip etme imkanım olmadı. Kaçamak bir cevap vermek için de bunu söylemiyorum.
Eksik bilgiyle böylesine önemli bir konuyu değerlendirmek, hem konu açısından, hem de bir kısım değerli insanlar açısından yanlış sonuçlara götürür."
Çiçek, "Referandum öncesinde böyle bir komplonun ortaya çıkmasını neye bağlıyorsunuz?" şeklindeki soruya "Ben bu konunun yargıya intikal ettiğini biliyorum. Yargıya intikal ettiğine göre kafamızda bir soru varsa onun beraber aydınlatılması yargı yoluyla olacaktır ve olmalıdır. Bizlere de düşen yargının bu soruşturmayı yaparken, Cumhuriyet savcıları bu soruşturmayı yaparken, istediği bilgilere ulaşabilmesi, bizden istediği herhangi bir husus varsa bunların süratle ve mümkün olan imkan çerçevesinde bunların karşılanmasıdır. Belki o, o tartışmaların da doğru bir mecrada yapılmasına imkan verir. Ben şahsen böyle düşünüyorum" karşılığını verdi.
"Üzerimize düşeni yaptık, yapacağız"
Cemil Çiçek, "Hükümet olayın arkasında ne olduğunu ortaya çıkaracak mı?" şeklindeki bir soruya da, "Sadece hükümet olarak değil. Hükümet, bu olayları nasıl ortaya çıkarır; bunun anayasamızda, yasalarımızda yolu, yöntemi bellidir. O çerçevede elbette her
türlü suç teşkil eden bir olayın ortaya çıkarılmasında biz üzerimize düşeni bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yaparız. Yargıya intikal eden bir konuda oraya vaziyet eden yargı makamlarıdır. Bize düşen onların ihtiyaçlarını karşılamak ve bizden istenen hususlar olursa onları da süratle yerine getirmektir" yanıtını verdi.
Çiçek, "Özel hayatın gizliliğinin ihlalinin Türkiye'de bir sorun olduğunu düşünüyor musunuz?" diye soran bir gazeteciye, özel hayatın gizliğinin ihlalini zaten 2005'te yaptıkların ceza kanununda suç haline getirdiklerini söyledi.
"Bizim açımızdan özel hayatın gizliliğine müdahale suç. Bu durum TCK'nin 135 ve takip eden maddelerinde suç olarak kabul edilmiştir" diye konuşan Çiçek, geçen günlerde medyadan gelen bir kısım telkinlerle de özel hayatın gizliliğine müdahalede cezaların artırılması noktasında bir talep olduğunu ve bununla ilgili cezaları da arttırdıklarını hatırlattı.
Hazırlık soruşturmasının gizliliğini ifşa eden hususların da ceza hükmüne bağlanması noktasında gazetecilerden de bazı itirazlar geldiğini söyleyen Çiçek, Adalet Bakanlığının da bu konuda bir çalışma yaptığının bilindiğini ifade etti.
Çiçek, "Demek ki biz daha 2005'te hem anayasa, hem de ceza kanunu açısından özel hayatın gizliliğine müdahaleyi suç kabul eden bir düşünceye sahibiz. Tercihimiz bu yöndedir. Onun için de ceza kanununa birtakım hükümler konmuştur" şeklinde konuştu.
http://www.cnnturk.com/2010/turkiye/...3.0/index.html
Cevap: Baykal istifa etti!
Yarın ,öbür gün baskılara dayanamadım geri döndüm derse hiç şaşırmam.
Cevap: Baykal istifa etti!
Millet i alıştırdılar artık haberlerde her türlü tecavüz olayı,artık normal geliyor.
Cevap: Baykal istifa etti!
"Döner, döner.. Turkish döner şahane"
İstifa ediyorum konuşmasını tv'den canlı izledim. "'22 Mayıs'a kadar demeyi unuttu dedim kendi kendime..."
Baykal bu... Şimdiye kadar hep köşeye sıkıştığında verin misketlerimi ben gidiyorum edasıyla evine çekilip, sonra halk beni çağırıyor, kıramadım, dayanmadım deyip geri dönmedi mi. Yine döner... Bu tebaa ona biat ettikçe turkish doner şahane.
Cevap: Baykal istifa etti!
Baytok da ‘Komplo’ dedi
CNN TÜRK ve NTV’deki canlıgaste’ye konuşan CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok da Baykal gibi kaset skandalı için “Komplo” dedi.
Olaydan sonra Deniz Baykal ile bir kez telefonla görüştüğünü belirten Baytok, “Ankara dışına çıkmadım. Evimdeyim. Ailemle birlikte yaşananların üstesinden geleceğim” dedi ve şunları söyledi:
“Eşim Can, siyasi çizgimin bedelini ödüyor. Hakkında uyduruk haberler çıkıyor ve CHP’li belediyelerden iş aldığı iddia ediliyor. Biz etik anlayışımız gereği siyasi nüfuz kullanmayız. Eşim Can, sadece 2003 yılında Şişli Belediyesi’nin ihalesine girdi ve bilgisayar ihalesini kazandı. Bunun dışında ben yıllardır CHP’de olmama rağmen, eşim hiçbir CHP’li belediyenin kapısının önünden bile geçmedi.” Vatan
İhale mi? ne alaka?!..
Cevap: Baykal istifa etti!
Gözlerimde ki kara bulutlar Baykal'ın istifasın ı açıkladığı anda sicim gibi bir yağmuru içimin cehennem gibi yanan ateşine delicesine boşalttı,
Baykal gitmeden gitmesinin ne anlama geldiğini hiç bilmiyormuşum meğer.
yetim bir çocuk gibi kala kaldım öylece...
öylece kaldım...
ülkemin son sigortasınıda devre dışı bırakmayı başardılar...
kına var kınaaa
bir alana ikincisi bedavaaaa!
ayazoglum
Cevap: Baykal istifa etti!
Deniz Baykal'a yönelik suikast ihbarı yapan Şeref Kasap, akşam saatlerinde serbest bırakıldı.
Bu kişi ile ilgili 2009'da 5 ayrı ihbarda bulunulduğunu da tespit ettik. Başkalarının adını kullanarak ihbarda bulunduğunu söylüyor. Bunların hepsinin sebepleri sorgulandığında babasının inşaat işiyle ilgili ihtilafa düştüğü, alacakları olduğu veya kendilerine haksızlık yapıldığını iddia ettiği kişilerle ilgili bu tür ihbarlar yaptığı tespit edildi.
http://www.internethaber.com/baykala...ti-251592h.htm
Cevap: Baykal istifa etti!
BUNLAR BAYKAL'IN BAŞINA NEDEN GELDİ
AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu temsilcisi Günter Verheugen, seçimlerden hemen sonra, 15 Kasım 2002’de Baykal’la görüşür. Baykal o tarihte, Varşova’da PES (Avrupa Sosyalist Partisi) toplantısındadır. Verheugen, Baykal’la yaptığı görüşmenin ardından siyasi yasaklı “AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan”la bir araya gelir. Verheugen Erdoğan’a “Deniz Baykal seni Başbakan yapacak” der. Olay 22 Kasım 2002 tarihli Hürriyet gazetesinde şu şekilde yer alır: “Verheugen, Baykal’a ‘Başbakan kim olacak’ diye sorduğunu ve ‘Tabii ki seçimin galibi başbakan olacak’ yanıtını aldığını anlattı. Verheugen Baykal’la yaptığı sohbetten aldığı izlenimi Erdoğan’a, ‘Deniz Bey galiba sizin başbakan olabilmeniz için önünüzün açılmasına yardımcı olacak.’ sözleriyle aktardı. Erdoğan, Verheugen’in bu değerlendirmesi karşısında herhangi bir yorum yapmazken yanında bulunan kurmaylarının keyiflendiği gözlendi.”
Bu görüşmelerden birkaç ay sonra Baykal Erdoğan’a el uzattı; önce Anayasa değiştirildi sonra Siirt seçimleri iptal ettirildi. Anayasa değişikliğinden faydalanan Erdoğan’ın siyasi yasağı kalktı ve yenilenen Siirt seçimlerinde milletvekili seçildi.
İşin daha vahimi, gerekli Anayasa değişikliğinin yapılabilmesi için ABD Büyükelçisi bizzat devreye girmiş, Yüksek Seçim Kurulu’na bile dikkat çeken bir ziyaret yapmıştı.
Baykal, konuyla ilgili olarak 2 yıl sonra, 14 Mart 2005’te şu açıklamayı yapmıştı: “Erdoğan’a milletvekilliği ve Başbakanlık yolunun açılması, bizden hiçbir şekilde talep edilmemiştir. Siyasal hayatımızın normalleştirilmesi için gereken Anayasa değişikliğini yapma girişimimiz, bizde herhangi bir ödün karşılığı olmamıştır. İnandığımız için bunu yaptık ve buna karşılık da kimseden bir ödün istemedik, hiçbir talepte bulunmadık.”
Bunu neden hatırlattık?
Siyasi yasaklı Erdoğan’ı Türkiye’ye başbakan yapan Baykal’ın 8 yıl sonra aynı Erdoğan’ı kendisine komplo yapmakla suçlamasının paradoksunu dile getirmek için değil elbette…
Operasyon, İnönü’ye Hitler benzetmesiyle başladı
Baykal neden hedef alındı?
Sorunun yanıtına geçmeden, önce olan bitenin adını koyalım: Birinci, üçüncü, beşinci, onuncu, onüçüncü Ergenekon dalgasından; Poyraz, Balyoz, Kafes, Erzincan, Erzurum Ergenekonlarından sonra sıra Baykal Operasyonu’na geldi…
Ya da sırasıyla İşçi Partisi, Türk Ordusu ve Yargı’nın hedef alınmasından sonra sıra Cumhuriyet Halk Partisi’ne geldi…
Yaşananın adı Ergenekon’un yeni aşaması olarak Baykal Operasyonu’dur!
Kim ne derse desin, Baykal son iki yıldır, 40 yıllık siyaset hayatının en önemli sınavını verdi! Bakmayın siz CHP dostu görüntüsü altında, “Baykal olmasa CHP iktidar olur” şeklinde söyleyenlere, yazanlara…
Ki aslında Baykal zirve yaptığı bu son iki yılın sinyalini 1 Mart 2003 tezkeresiyle vermişti ilk…
Ama asıl önemlisi Baykal’ın son iki yıllık çizgisidir. O çizginin temelinde ABD’nin AKP eliyle uyguladığı BOP’a direnmek vardır! Ve BOP’a direnen Baykal’a operasyon, “İnönü’ye Hitler benzetmesi” işaretiyle başlatılmıştır!
Baykal Operasyonu’nun zamanlaması
Erdoğan’ın İnönü’yü Hitler’e benzetmesi hangi şartlarda yapılmıştır?
1.. Anayasa Değişikliği paketinin en önemli maddesi olan “parti kapatmayı olanaksız hale getiren” 8. Madde 327 oyda kaldı. Böylece hem AKP paketi delindi, hem AKP içinde Erdoğan’a direnenler olduğu ortaya çıktı hem de seçim yılına girilirken AKP’nin aslında kaygan bir zeminde olduğunun ipucu görüldü!
2.. CHP iki hafta içinde Büyük Kurultay yapacak. Kuşkusuz AKP, Cumhuriyet mevzisinde direnen Baykal’ın yine Genel Başkan olmasına olumlu bakmıyordu.
3.. Anayasa Değişiklik Paketi Referanduma gidecek. Referandum bir bakıma AKP’nin halk nezdinde güven oylaması olacak.
4.. Türkiye genel seçim yılına girdi. “Kriz teğet geçti” söylemlerinin karın doyurmadığı, AKP’nin Açılım yüzünden şehit cenazesine bile gidemez hale geldiği, sınıfın Tekel direnişiyle güç olduğunu yeniden keşfettiği ve AKP’nin tüm anketlerde büyük güç kaybettiği gerçeği, seçimin de en somut ipucuydu!
İşte bu şartlarda “İnönü’ye Hitler benzetmesi” işaretiyle Baykal Operasyonu başlatılmıştır!
Baykal Operasyonu’nda dikkat çeken üç konuyu da hatırlatalım:
1.. Ergenekon avukatlığından Ergenekon sanıklığına
Kendini savcı ilan eden Başbakan’a karşı Ergenekon’un avukatı olduğunu ilan ederek Cumhuriyet mevzisinde direnişe geçen Baykal, tıpkı kendinden önceki Ergenekon avukatları gibi operasyona maruz kaldı. Birkaçını anımsamak gerekirse… Em. Yüzbaşı Muzaffer Tekin tutuklandığında, avukatı Kemal Kerinçsiz’di; sonra Kerinçsiz de operasyona uğrayıp tutuklandı. Doğu Perinçek tutuklandığında avukatı Nusret Senem’di; sonra Senem de operasyona uğrayarak tutuklandı. Em. Albay Levent Göktaş tutuklandığında, avukatı Serdar Öztürk’tü; sonra Öztürk de operasyona uğrayarak tutuklandı. Kemal Aydın tutuklandığında, avukatı Yusuf Erikel’di; sonra Erikel de operasyona uğradı. Vd.
2.. Erdoğan kasetleri mi, Baykal kaseti mi?
Mesele sulandırma konusunda deneyimli liberallerimiz koro halinde soruyorlar: “Başbakan’ın telefonu dinlenirken nerdeydiniz?” Koroya değil ama koro karşısında mahcup duranlara şu prensibi ve gerçeği hatırlatalım: Erdoğan’ın Talat’la telefon görüşmesi Türkiye’yi ve 70 milyon Türk’ü ilgilendirir; Baykal’ın kaseti ise –ki gerçek mi değil mi henüz bilinmiyor- sadece Baykal’ın ve Baytok’un ailelerini ilgilendirir!
Kaldı ki, internette yayınlanan o telefon görüşmelerini yayınlayan meslektaşlarımız Deniz Yıldırım ve Ufuk Akkaya tam 6 aydır tutuklular; ki bu süre, hüküm giyse bile alacağı cezadan daha fazla! Öte yandan bir başka meslektaşımız ama yandaş olanı aynı tür suçlamadan, üstelik 1.5 yıl hüküm giymiş olduğu halde, bir daha yapmamak şartıyla, tutuklanmayıp dışarıda mesleğini sürdürebiliyor!
3.. Başbakan ve Vakit arasındaki emir komuta zinciri mi var?
Baykal Operasyonu’nun birinci kaseti, sırada ikinci kasetin olduğu bilgisiyle bitiyordu. Ancak kamuoyuna yansıdığı şekliyle Başbakan Erdoğan haberi duyar duymaz kurmaylarına “çektirin şunu” talimatını vermiş! Böylece sıradaki kaset de çekilmiş oldu. Demek Başbakan’ın Vakit üzerinde böylesi bir gücü varmış! Başbakan talimatıyla kaseti çekenler, yine Başbakan talimatıyla acaba bugüne kadar neler yaptılar? Öte yandan sitenin digital izini sürenler, 1 değil tam 5 kasetin-görüntünün çektirildiğini belirtiyorlar.
CHP’nin iki yanlışı
Türkiye’nin Baykal Operasyonu’na direnmesi için, CHP’nin pusulayı şaşırmaması gerekiyor. Bu nedenle krizi yönetmeye çalışan CHP’nin iki yanlışına dikkat çekmemiz gerekiyor:
Birincisi, “Fethullah Gülen’in samimiyetine güvenme” açıklamaları yanlıştır. Fethullahçı Gladyo bu operasyonun göbeğindedir!
İkincisi, suikast iddiasına Sarıgül adının karıştırılmasıdır. Operasyonun gerçek failini perdelemek için ortaya sürülmüş bu iddianın peşine düşmek, CHP’yi gerçeklerden uzaklaştırır ve Türk milletinin direnme kabiliyetini zayıflatır.
Bahçeli’nin alacağı ders!
Yazımızın girişinde, Baykal’ın Erdoğan’ı başbakan yapmasının öyküsünü hatırlatmıştık. Bitirirken de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye hatırlatalım: Tek bir kurmayına bile danışmadan, gelen bir telefon sonrasında ‘3 Kasım 2002’yi seçim günü ilan eden ve önce AKP’ye iktidar olma yolu açan sonra Abdullah Gül’e Cumhurbaşkanlığı yolu açan Bahçeli, Baykal’ın düştüğü durumdan iyi ders çıkarmalıdır!
Mehmet Ali Güller
Odatv.com
Cevap: Baykal istifa etti!
“PENSİLVANYA” TAKTİĞİNİN KODLARI
Hukukta “Müddei iddiasını ispatla mükelleftir” (iddia sahibi iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür). AKP son birkaç yıldır hukukun bu temel ilkesini tersyüz ederek bir canavar yarattı. İnsanlar telefon konuşmaları kayda alınarak, CD kurgulamalarıyla, ihbar mektuplarıyla, gizli tanık ifadeleriyle suçlandılar ve suçsuz olduklarını kanıtlamak zorunda bırakıldılar.
İktidarın şimdi artık kendi yarattığı bu canavardan şikayete hakkı yoktur: o kaset komplosunu kendilerinin yapmadığını kanıtlayamazlarsa ve aynı zamanda kimin yaptığını ortaya çıkarmazlarsa bu lekeden kurtulamazlar. Şimdi bütün projektörler derin AKP’ye çevrilmiş durumdadır. Bu komplonun -en azından- yayılmasına alet olma suçunu işleyen gazetenin AKP’nin zirvesiyle yakın ilişkisi, her dış seyahatte uçağın başköşesine alındığı bilinmeyen bir şey değildir. Başbakanın “durdurun o yayını” der demez videonun siteden çıkarılması da aralarında bir "emir-komuta" ilişkisi olduğunu gösterir. İstifadan sonra bile söylem ortaklıkları sürüyor: Dün Erdoğan, Baykal için “kaseti yalanlamadı” dedi, bugün de Vakit “İnkar edemedi, istifa etti” manşetini attı.
İktidarın elinde her türlü teknolojik istihbarat olanağı vardır, bu komplo kısa sürede açığa çıkarılmazsa MİT de “derin AKP’yle ilişki” töhmeti altında kalacaktır. Sadece muhalifler değil, bütün toplum bugüne kadar özel hayatın dokunulmazlığına karşı işlenmiş bütün suçlarda iktidarın kimleri kullandığını sorgulamaya başlayacaktır.
ŞARK AYMAZLIĞI
İstifa konuşması Erdoğan’ın danışmanlarında öyle bir panik yaratmıştı ki, seçmeni uyutma açısından başarıyla uyguladıkları camdan okuma yöntemini bile yetiştiremediler; Başbakan konuşmasını danışmanların alelacele karalayıp eline tutuşturdukları kağıttan okuyunca karizmayı çizdirdi. Konuşmayı prova etmeye zamanı olmadığı belliydi, yabancı sözcüklerle dolu kısımları okurken tekledi. Biat kültüründe istifa diye bir olay olmadığı için Baykal’ın bu kültür açısından beklenmedik davranışı AKP ve yandaşlarında şaşkınlık yaratmıştı.
Konuşmada geçen “Hezeyan bataklığında debeleniyor”, “bizi suçlayarak kendi kabahatini örtüyor” gibi ifadeler, AKP’nin bu olayda çok çaresiz bir savunma mevzisine çekildiğini gösteriyordu. “Bildikleri varsa yargıya götürsünler” demesi ise yazımın başında söylediğim kendi yarattıkları canavarla baş başa kaldıklarının itirafıydı. CHP’nin anayasa paketi tartışmaları sırasındaki önerilerini “şark kurnazlığı” diye niteleyen AKP, şimdi “şark aymazlığının” ceremesini çekiyor.
Herkes anketlere, AKP’nin kan kaybına vs. bakarken aslında önemli bir gelişme oldu; CHP son günlerde savunmadan hücuma geçti ve bunun toplumda olumlu yankılanmasıyla moral buldu. Hücumdaki ilk adım, Van’da Baykal’a saldıran AKP’lilerin polisle işbirliği halinde suçüstü yakalanıp teşhir edilmesiydi. Anayasa paketi meclise geldiğinde ise önce “boş kağıda imza” skandalını ortaya çıkardılar. Daha sonra da “üç maddeyi ayırın, gerisini destekleyelim” diyerek AKP’nin paketi “hap gibi yutturma” taktiğini deşifre ettiler.
AKP, bu ataklardaki derinliği süzemedi. Şark aymazlığından kurtulsaydı, Van örgütüyle emniyet işbirliğini cezalandırır, paketle ilgili tekliflere olumlu yaklaşarak CHP’nin bu hücum taktiğini etkisiz bırakabilirdi. Şimdi kaset olayında da aynı açmazın içindedir. Baykal’ın tam bir hücum taktiğiyle hazırlanmış istifa konuşmasına karşı “geçmiş olsun diyoruz, bu komployu açığa çıkarmak için devlet olanaklarını seferber edeceğiz” dese bu hücumu bertaraf edebilirlerdi. Ama biat kültürünün eleştirel yaklaşıma yer bırakmayan katılığıyla kimseyi ikna edemeyecek bir savunmaya geçtiler.
“PENSİLVANYA” TAKTİĞİ
Son gelişmeler AKP’nin müttefiklerinde de dalgalanmalar yarattı. Paket oylamasında BDP’nin “Ergenekonculukla” suçlanması, bizzat Erdoğan’ın başdanışmanının “BDP karanlık oyunların figüranı” demesi ittifakın Kürt kanadında çatlak yaratmıştı.
Kaset olayında ise yandaş liberaller komploculara tavır aldı. Taraf çıkmaya başladığından beri ilk kez CHP’yi suçlamadı, “Alçaklık Vakti” manşetini atarak komplocuları suçladı. Taraf’ın Hürriyet’teki adamı da bugün olaydan “a-l-ç-a-k-l-ı-k” diye söz ediyordu. Çünkü bu grup Osman Can’ın eşiyle ilgili çıkan haberlere “katliam”, “cinayet” demişti. Kaset olayında komplocuya değil mağdura vursalar, bu çifte standardı “eski solcudan dönme” taraftarlarına açıklamakta güçlük çekerlerdi.
Baykal’ın istifa konuşmasındaki bir cümle, bu olayla ilgili olarak AKP’nin başka bir müttefiki olan Gülen cemaatinden destek almasını da güçleştirdi. Cemaatin yandaş medyadaki önde gelenlerinden biri dün gece bir TV kanalında Baykal’ın o cümlesinden “yiğitlik” olarak söz etti.
O sözlerden “CHP’de Ecevit’in izinden gidecek” sonucunu çıkarmak tahlilde sığlığın bir ifadesidir (bakınız Fatih Altaylı’nın yazısı). Solda da bunu “yığınak hatası” diye değerlendirenler var ki, bu da “düşmanı tecrit” taktiğini en iyi bilmesi gereken solcular açısından bir sığlıktır. Baykal “onlar komplo yapmaz” demiyor, “başka sorumlu arayışına çıkmayın” diyor. AKP’yi müttefikinden ayırma taktiği uyguluyor. Fikret Bila’nın bugünkü yazısına bakarsanız, Baykal’a tekrar “Fethullah Gülen Hoca, neler söyledi?” diye sormuş. Baykal da “Onlarla ilgisi yok. Bu iktidarın sorumluluğunda, iktidarın onayıyla imal edilmiş bir komplodur” diye yinelemiş. Bir detayı atlamayalım: Baykal ABD iması yapmak yerine, “Gülen cemaati de üzüntülerini bildirdi” diyemez miydi? “Pensilvanya” sözcüğü orada titizlikle seçilmiş bir mesaj gibidir. Ne olursa olsun, bu konuşma cemaatle ilgili olarak literatüre bir sözcük daha kazandırmıştır!
TÜRKİYE TEKİN BİR YER DEĞİLDİR
19 Mayıs yaklaşırken, manzarayı umumiyeye bakacak olursak: Obama’nın dört emrinin yerine getirilmesi için önce cumhuriyetçi muhalefetin etkisizleştirilmesi gerekiyordu. AKP seçmeninin balık hafızalı olmasına güvenmiş, bunu zamana yayarak götürmeye çalışıyordu. Şu son komplo savaşın o cephesinde bir acele olduğunu gösteriyor. Referandum ve/veya seçim öncesi cumhuriyetin tüm kurumlarına karşı her türlü kirli silahı kullanarak topyekun bir saldırı mı düşünülüyor? Böyle bir hamle AKP’nin yabancı danışmanlarının tavsiyesi olabilir. O zaman, 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi Türkiye’nin tekin bir yer olmadığını bir kez daha öğrenmeleri gerekecektir.
AKP bu taktiğin kendi aleyhine dönmesi karşısında gündem değiştirmek üzere yeni bir operasyon, “şok” bir gözaltı ya da yeni bir komploya başvurur mu? Elbette yapabilir ama bu kez o silahı kendi ayağına sıkması olasılığı daha yüksektir.
Çünkü istifa olayı ve konuşması cumhuriyetin saldırı altındaki öteki kurumlarına da moral verecektir. TSK’yı tertip davalarla sersemlettiklerini ve MGK’da dikensiz gül bahçesi yarattıklarını sananlar ummadıkları bir dirençle karşılaşabilirler. Hatta artık Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bile çantada keklik olmayabilir.
Türkiye düşmanları bugünkü durumu “kansız iç savaş” diye niteliyor. Savaşın cumhuriyetçi cephesi, meseleyi Baykal’ın yerine kim gelecek, Baykal daha sonra geri döner mi gibi karşı cephenin işine yarayacak basit konulara indirgememelidir. Böylesine amansız bir mücadelede cumhuriyeti yıkmak isteyenlerin bugüne kadar kullandığı hukuk ve ahlak dışı silahlar tek bir hamleyle ıskartaya çıkmıştır, olaya her şeyden önce bu açıdan bakmak gerekir.
Doğan Yurdakul
Odatv.com
Cevap: Baykal istifa etti!
Hiç şüphe yok ki adı geçen kişilerin arasında milletin iradesini hiçe sayarak menfaatle milletvekili belirlemek gibi kabul edilebilir tarafı olmayan ilişkiler ağı söz konusu. İş bu noktada çatallaşıyor yoksa kime ne kimsenin özel hayatından. Ama burda özel hayat değil bizzat milletin iradesinin kötüye yönlendirilmesi söz konusu olmuş. Benziyor ayrıca. Mustafa Sarıgül üzerinden hedef saptırma ve zaman kazanmak dahası iftira çalışması da insanların iyi niyetini suistimal anlamına geliyor bence.. Sayın Baykal özür hükümetten beklemekle birlikte henüz ispatladığı bir şey yok ortada. Ama ispatlanan bir şey varsa da Mustafa Sarıgül'e iftira atılması ve henüz özür dilenmemiş olması (takip edebildiğim kadarı ile) koskoca bir siyasi parti kendi içinden yeni bir fikir adamı yetiştiremeyecek kadar zayıf yapıda ise (ki öyle görünüyor) demokrasimiz ülkemiz açısından durumun ne denli acıklı olduğunu da ortaya koyuyor. Başka ülkelerde bundan çok daha basit sebepler kişileri politik hayattan siliyor...
Cevap: Baykal istifa etti!
Kaset iddiasında gelişme...
Milliyet 13 Mayıs 2010
CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa eden Deniz Baykal ile Ankara Milletvekili Nesrin Baytok’a ait olduğu ileri sürülen görüntüleri “metacafe” isimli internet sitesine ilk olarak “webfatihi” rumuzlu kullanıcının “Şok şok şok” başlığıyla koyduğu belirlendi.
Hürriyet Gazetesi'nden Arda Akın'ın haberine göre, Ankara Emniyet Müdürlüğü Bilişim Suçları Bürosu uzmanları, yaptıkları ön incelemelerde, görüntüyü Metacafe’ye 6 Mayıs tarihinde 23.13’de ilk olarak “webfatihi” rumuzlu kullanıcının eklediğini belirledi.
“webfatihi” rumuzunun da görüntülerden birkaç saat önce kullanıma açıldığı anlaşıldı. Metacafe’de görüntünün yayınlanmasından 1 saat 10 dakika sonra, Habervaktim sitesi link vererek “Deniz Baykal’ın seks kaçamağı-İZLEYİN” başlığı altında görüntüleri yayımlamaya başladı.
Görüntüler 00.23’de Habervaktim’de yayınlanmaya başlamasına rağmen, sitenin sahibi Murat Demirci gözaltına alındıktan sonra polise verdiği ifadede, “Görüntüleri 02.00’de sitemizde yayınladık daha sonra da kaldırdık” demişti.
“webfatihi” rumuzlu kullanıcının profilinde, “habervaktim’s Chanel” yazması dikkat çekiyor.
Görüntülerin Habervaktim sitesi aracılığıyla Metacafe’ye yüklendikten sonra site üzerinden link verilip servis yapıldığı iddiası da araştırılıyor.
Polis, “webfatihi”nin görüntüleri birkaç saat sistemde tuttuktan sonra yayından kaldırdığını, siteye daha sonra hiç giriş yapmadığını da tespit etti. IP numarası belirlenemeyen “webfatihi” rumuzlu kullanıcının bulunması için Metacafe’den, Adalet Bakanlığı aracılığıyla yardım talebinde bulunulacak.
Cevap: Baykal istifa etti!
CHP'li vekilden Baykal'a eleştiri
Genel başkanlıktan istifa eden ve parti yönetimi tarafından geri dönmesi istenen Deniz Baykal'a parti içinden ilk eleştiri İstanbul Milletvekili Ali Topuz'dan geldi. Baykal'ın istifa ettiğini hatırlatan Topuz, şimdi Baykal'ın geri dönüş yollarını aradığını, eğer dönerse partiye zarar vereceğini söyledi.
Bir televizyon kanalının canlı yayınında eleştirilerini sıralayan Topuz, Deniz Baykal’ın genel başkanlığa geri dönmesinin partiye zarar vereceğini söyledi.
Topuz, Baykal’ın istifa ederek güzel bir iş yaptığını ancak daha sonra geri dönüşün yollarını aramaya başladığını ifade etti.
Baykal’ın geri dönüşünün partiye hiç bir yarar sağlamayacağını kaydeden Topuz, bu mesele halledilene kadar Baykal’ın önünün açılma ihtimalinin bulunmadığı ve CHP’nin Baykal’ın geri dönüşünü düşünmemesi gerektiğini söyledi.
Yeni genel başkan seçiminde Baykal ve parti üst yönetiminin etkili olmaması gerektiğini söyleyen Topuz, “Bu yapılırsa üzerinde büyük bir ittifakla yeni bir genel başkan seçilecektir. Bu sayede parti yenilenebilecek ve toplumla kucaklaşabilecektir. Bu olursa CHP kesin iktidar adayı olacaktır” diye konuştu.
BASIN TOPLANTISINDAN VAZGEÇTİ
Topuz, bugün saat 13.30'da düzenleyeceği basın toplantısından son anda vazgeçti. “Gelişmeleri görmek istiyorum, basın toplantısını daha sonra yapacağım” diye konuşan Topuz, “Deniz Bey istifa etmiştir. Yeni genel başkanımızı seçeceğiz. Önümüze bakmamız lazım. Böyle ambargo koymak, icazetler almayı hoş karşılamıyorum” dedi.
'AMBARGO KOYMAK, İCAZET ALMAK HOŞ DEĞİL'
Baykal'ın geriye dönmemesi gerektiğini söyleyen Topuz, şöyle dedi:
“Yapay şeylerle, zorlamalarla olmuyor. Bir durum var, kendi seyrinde seyretmeli. Ambargo koymak, yasaklamak, icazet almayı hoş bulmuyorum. Bir olay olmuştur. Bunu geriye döndürmenin bir olanağı yoktur. Deniz Bey istifa etmiştir. Yeni genel başkanımızı seçeceğiz, önümüze bakacağız. CHP’de ‘hiç kimsenin yeri doldurulamaz’ diye kabul edilemez.”
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14722768.asp?gid=373
Cevap: Baykal istifa etti!
Webfatihi isimli kullanıcı tarafından yüklenen Deniz Baykal' ait olduğu iddia edilen montaj videoların sorumluları korunuyor mu?
Webfatihi kullanıcı adı ile metacefe.com ve habervaktim.com sitesine Deniz Baykal ile ilgili montajlanmış komplo videosunu koyan kişi galiba biliniyor ve korunuyor.
Yayınlayan bilindiği gibi videoyu hazırlayanların da bilindiği düşünülüyor.
Neredeyse bir haftadır bu kişinin bulunmaması, herhangi bir işlemin yapılmaması, ihmalden çok olayı kapatma veya kollama gibi bir durumu akla getiriyor.
Birkaç internet sitesi ve sıradan vatandaşlar bile neredeyse videoyu yükleyen kişiye ulaşılabilecek bilgileri elde etti. Bunlardan en önemlisi Odatv’de çıkan bir yazı.
Tüm bunlar ihmali, suçluyu kollamayı ve olayı kapatmayı düşündüren oldukça ciddi şeyler.
Webfatihi isimli kullanıcı ziyaretçi çekmek ve kendi sitelerinin reklamını yapmak için, birkaç cemaat liderinin, din adamının sesini ve videosunu da yüklemiş. Videolarında bir çok cemaatle ilgili kayıt bulunuyor.
Dailymotion isimli siteye de video yüklemiş ve Deniz Baykal ile ilgili bir resim üzerinde de fotomontaj yapmış.
Webfatihi’nin fethettiği sitelerden bir kaçı..!
cemaatler.com
biyografiler.somee.com
Ve eteresan olan, hepsinde whois bilgilerinin gizlenmiş olması.
Ve şimdi olayın çözüldüğü noktaya gelelim.
http://net.sabah.com.tr/net/saidi_nu...k_istermisiniz
Webfatihi’nin cemaatler ile ilgili nedense tuhaf hareketleri gözüküyor.
Bazı din adamlarının ve cemaat liderlerinin sohbetlerini yükleyip, daha sonra bu sitelerde son zamanlarda çok tartışılan ve genelde askere ait gizli video ve ses kayıtlarını da aynı siteye koyması garip bir durum. Tek bir cemaat değil, birden çok cemaati hedef alması da düşündürücü.
http://www.facebook.com/CEMAATLERcom
Webfatihi’ne ait cemaatler.com sitesinin Facebook sayfasında “Asker ocağında rezillikler-2” isimli bir video yayınlanıyor. Tarih 05 Mayıs ve saat 15:43
Odatv sitesi Habervaktim’de eklenen ve sonra silinen 7-8 videoyu ID ile tespit etmiş ve bu silinen videoların Deniz Harp Okuluna ait olan videoalar olduğunu iddia etmişti.
İşte o videolar Facebook sayfasında yayınlamış.
Daha da ilginci bu videoların Deniz Baykal ile ilgili olduğu iddia edilen videolar yayınlanmadan önce yani 5 Mayıs’da yayınlanmış olması.
Yani AKP’li Ömer Çelik’in “5 Mayıs’da Başbakan’ın haberi vardı” dediği tarihlerde..!
“AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik Başbakan Erdoğan'ın Baykal'ın olduğu iddia edilen kasedi önceden bildiğini açıkladı.
CNNTürk'te Cengiz Çandar ve Hasan Cemal'in sunduğu "Tecrübe Konuşuyor" programına dün gece katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, çok önemli bir açıklamada bulundu.
Çelik, CHP Lideri Deniz Baykal'ın kaset haberinin Meclis'te en kritik oylamanın yapıldığı zaman geldiğini ve Başbakanın bu haberi aldığı zaman yanında olduğunu açıkladı.
Çelik, haberi öğrenen Başbakan Erdoğan'ın şaşırdığını, inşallah doğru değildir dediğini ve hemen ilgili kurumlara "Komployu yapanların bulunması" için talimatını verdiğini söyledi.
Kritik gün 5 Mayıs mı 7 Mayıs mı?
Ömer Çelik'in açıklamalarından kritik oylamadan hangi günü kastettiği net olarak anlaşılmazken, 5 Mayıs'taki kritik oylamanın dışında 7 Mayıs'ın ilk saatlerinde de kritik bir oylama yapılmış, Baykal'a ait olduğu iddia edilen görüntüler de aynı gün ortaya çıkmıştı.”
Vatan Gazetesi’nde yayınlan bu haber daha sonra siteden kaldırılıyor ve Ömer Çelik tekrar açıklama yapmak zorunda kalıyor.
http://www.kanaldhaber.com.tr/Haber/...ordu-3209.aspx
Ayrıca webfatihi Habervaktim.com sitesinin haber yayınlarının gösterimi için HTML kod paylaşımında bulunmuş.
Vakitçilerin çarşaf çarşaf yayınladığı Adnan Oktar videoları da yine webfatihi’nin videoları arasında görülüyor.
Webfatihi’nin yaşı (doğum tarihi Ekim ayı.şu an yaşı 29-30 civarı)
http://www.islamiforum.com/index.php...eaded&pid=4417
Webfatihi’nin Dailymotion’daki sayfası:
http://www.dailymotion.com/webfatihi
Webfatihi’nin tüm cemaatler ile ilgili video yayınladığı grubu
http://www.dailymotion.com/group/cemaatler
Webfatihi’nin site içine habervaktim haber yayını koymak için kod tavsiyesi:
http://zone.org/bedavalar-diyari/285...r-ekleyin.html
Webfatihi’nin reklamını yaptığı kendisine ait olma ihtimali yüksek forum siteleri :
İslamiforum.com , Dindarforum.com
Webfatihi ile habervaktim.com arasındaki ilişkiye ait şu bilgi de dikkat çekici:
“….görüntüyü Metacafe’ye 6 Mayıs tarihinde 23.13’de ilk olarak “webfatihi” rumuzlu kullanıcının eklediğini belirledi.
“Webfatihi” rumuzunun da görüntülerden birkaç saat önce kullanıma açıldığı anlaşıldı. Metacafe’de görüntünün yayınlanmasından 1 saat 10 dakika sonra, Habervaktim sitesi link vererek “Deniz Baykal’ın seks kaçamağı-İZLEYİN” başlığı altında görüntüleri yayımlamaya başladı.
Görüntüler 00.23’de Habervaktim’de yayınlanmaya başlamasına rağmen, sitenin sahibi Murat Demirci gözaltına alındıktan sonra polise verdiği ifadede, “Görüntüleri 02.00’de sitemizde yayınladık daha sonra da kaldırdık” demişti.
“Webfatihi” rumuzlu kullanıcının profilinde, “habervaktim’s Chanel” yazması dikkat çekiyor.
Görüntülerin Habervaktim sitesi aracılığıyla Metacafe’ye yüklendikten sonra site üzerinden link verilip servis yapıldığı iddiası da araştırılıyor.
Polis, “webfatihi”nin görüntüleri birkaç saat sistemde tuttuktan sonra yayından kaldırdığını, siteye daha sonra hiç giriş yapmadığını da tespit etti.”
Hürriyet’in haberi : http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14709372.asp?top=1
Son olarak aklımıza takılan bir konuya daha okurlarımızla paylaşmak istiyoruz.
Vakit’in veya Habervaktim.com sitesinin Fatih’i , Fatih Akkaya’nın bu konu ile ilgili ifadesi alındı mı?
Vakit ile habervaktim.com aynı değil diye milleti kandıracağını düşünenler, acaba TBMM rehberinde yazan Anadolu’da Vakit Gazetesi’nin karşısındaki Fatih Akkaya ismi için ne söyleyecekler?
http://www.tbmm.gov.tr/rehber/basin.htm
Peki Fatih Akkaya’nın Vakit Gazetesi Anakara Haber Müdürü olarak 13 Ekim 2006’da basın kartı alışına ne diyecekler?
http://www.tgs.org.tr/index.php?opti...d=212&Itemid=8
Bir haftadır hiçbir gelişmenin olmaması Deniz Baykal’ı giderek haklı çıkarıyor.
Vatandaş bile neredeyse suçluyu ilan edecek..!
Bu işin sorumluları suçluları söylesin mi, yoksa vatandaşlar ilan etsin mi?
Radikal Gazetesi’nin cevap aradığı sorular:
“* Çekimler nerede yapıldı, burası bir ev mi yoksa otel odası ya da misafirhane gibi bir yer mi?
* Çekimlerin yapıldığı yerle ilgili somut bir tespit yapıldıysa burada kamera araması yapıldı mı?
* İki farklı sahnenin olduğu görüntüler, aynı mekânın farklı odaları mı, yoksa bu odalar farklı mekânlarda mı?
* Görüntüleri internete ilk veren kim? İnternete ilk yükleyenlerin IP adresleri tespit edildi mi?
* İnternete ilk yükleyenlerin IP adresi üzerinde araştırma yapılarak, yükleyenlerin kimliği konusunda herhangi bir tespit yapılabildi mi?
* Bu görüntülerin Anayasa oylaması öncesinde 7 Mayıs 2010’da sabaha karşı saat 02.00’de www.habervaktim.com internet adresine düştüğü biliniyor. Vakit gazetesiyle bağlantılı olan habervaktim adlı internet sitesinin yöneticileri bu görüntüleri www.metacafe.com adresinden aldıklarını açıkladılar. Görüntüler www.metacafe.com adresine hangi tarih ve saatte yüklendi?
* www.habervaktim.com bu görüntülerin varlığından nasıl haberdar oldu. Site sorumlularına gece yarısı telefon ya da başka bir iletişim aracıyla mı bildirildi yoksa tesadüfen mi öğrendiler?
* habervaktim.com internet adresine görüntülerle ilgili konulan link hangi saatte verildi. Linkin internete yüklenmesiyle www.habervaktim.com adresine yüklenmesi arasında kaç saat fark var?
* Savcılık eldeki görüntüler üzerinde yurtiçinde ve yurtdışında teknik uzmanlara herhangi bir inceleme yaptırdı mı?
* CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın iddiaları savcılığa ulaştı mı? Savcılık bu iddialarla ilgili ne yanıt verdi?
* Görüntülerle ilgili sürdürülen soruşturmada şu ana kadar ifadesine başvurulan kimse oldu mu? Savcılık Deniz Baykal ve CHP Milletvekili Nesrin Baytok’un ifadesine başvurdu mu?
* Deniz Baykal, istifasını duyurduğu basın toplantısında Fethullah Gülen’i kastederek ‘Pennslyvania’nın mesajı samimi’ dedi. Baykal’ı, Fethullah Gülen’in bu işte parmağı olmadığına ikna eden neydi?
* Deniz Baykal’ın elinde, bu görüntülerin arkasında devletin ya da hükümetin olduğu düşüncesine sevk eden somut bir kanıt var mı?
* Baykal basın toplantısında görüntülerin servis edenlerin aynı zamanda ‘CHP’yi yeniden tanzim etmek isteyenler’ olduğunu söyledi. Baykal, bu sözleriyle kimi ya da kimleri işaret etti?”
Odatv’nin habervaktim’in videolarla ilgili yaptığı işlemleri araştırdığı yazısı:
http://www.odatv.com/n.php?n=vakitte...nu--1005101200
Habertaraf’ın habervaktim’in videolarla ilgili yaptığı işlemleri araştırdığı yazısı:
http://www.habertaraf.com/haber/56036.html
Cevap: Baykal istifa etti!
Yakında Deniz Baykal kasedi Anayasa mahkemesine götürür.