-
Avukatın Üzeri Aranamaz!
Avukatın Üzeri Aranamaz!
14 Haziran 2007 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu değişiklikleri sonrasında karakollarda, yol denetimlerinde veya şüphe üzerine kolluk tarafından avukatların üzerleri ve aracı aranmaya çalışılmaktadır.
Yapılan uygulama aşağıdaki gerekçelerle tamamen hukuka aykırıdır:
Öncelikle, avukatın üzerinin, aracının, konutunun aranamamasında hukuki yararı korunan kişi avukat değil, müvekkilidir. Avukatın aranabilmesi, müvekkilin avukatına tam olarak güvenebilmesinin önüne geçecektir. Bu nedenle avukatın üzerinin aranamaması kişiye özel bir ayrıcalık değil, avukatın yapmakta olduğu kamu hizmetinin ve bağımsızlığının bir gereğidir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58.maddesinin 1.fıkrasına göre
’’…Avukat yazıhaneleri ve konutları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile aranabilir. Ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri dışında avukatın üzeri aranamaz’’
27 Ağustos - 7 Eylül 1990 tarihleri arasında Havana’da toplanan Suçların Önlenmesi ve Suçluların Islahı üzerine Sekizinci Birleşmiş Milletler Konferansı tarafından kabul edilen ve Türkiye’nin de taraf olduğu Avukatların Rolüne dair Temel Prensipler’in (Havana Kuralları) 16 vd. maddelerine göre:
“16. Hükümetler avukatların a) hiç bir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz bir müdahaleyle karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyeti yerine getirmelerini; b) yurt içinde ve yurt dışında serbestçe seyahat etmelerini ve müvekkilleriyle görüşebilmelerini; ve c) kabul görmüş mesleki ahlak kurallarına, görevlerine, standartlarına uygun faaliyette bulundukları için kovuşturma veya idari, ekonomik veya başka tür yaptırımla sıkıntı çekmemelerini veya tehditle karşılaşmamalarını sağlar.
22. Hükümetler, avukatlar ile müvekkilleri arasında mesleki ilişkiler kapsamındaki bütün haberleşme ve görüşmelerin gizli olduğunu kabul eder ve buna saygı gösterir.”
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 9. maddesine göre ise:
“Polis, tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla usûlüne göre verilmiş sulh ceza hâkiminin kararı veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mülkî âmirin vereceği yazılı emirle; kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kâğıtlarını ve eşyasını arar; alınması gereken tedbirleri alır, suç delillerini koruma altına alarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre gerekli işlemleri yapar.”
“…Polis, tehlikenin önlenmesi veya bertaraf edilmesi amacıyla güvenliğini sağladığı bina ve tesislere gelenlerin; herhangi bir emir veya karar olmasına bakılmaksızın, üstünü, aracını ve eşyasını teknik cihazlarla, gerektiğinde el ile kontrol etmeye ve aramaya yetkilidir. Bu yerlere girmek isteyenler kimliklerini sorulmaksızın ibraz etmek zorundadırlar. Milletlerarası anlaşmalar hükümleri saklıdır.”
Görüleceği üzere Avukatlık Kanunu md. 58 ile PVSK md. 9 arasında özel kanun / genel kanun ilişkisi bulunmaktadır. Bu nedenle de özel kanun olan 1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca avukatın üzeri aranamaz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 16.12.1992 tarihli bir Alman avukatının bürosunun aranması ile ilgili kararında ise şu yönde bir karar vermiştir:
“Aranan kişi avukat olduğunda, mesleki gizliliğe tecavüz edilmesi adaletin gereği gibi dağıtılması üzerinde olumsuz sonuçlar yaratarak, Sözleşme'nin 6. maddesinde güvence altına alınan hakları da ihlal edebilir. Ayrıca başvurucunun mesleki itibarını da etkileyebilecek bir durumdur. Olayda demokratik bir toplumda gerekli olmayan müdahale nedeniyle özel yaşama saygı hakkının, konuta saygı hakkının, haberleşmeye saygı hakkının ihlali sonucuna varılmalıdır. Bu gerekçeyle 8.madde ihlal edilmiştir”
Önleme araması niteliğinde olan cezaevi girişlerinde ve havaalanlarında ise avukatın duyarlı kapıdan geçtiğinde sinyal vermemesi halinde üzerinin elle aranması mümkün değildir. Ancak sinyal alınması durumunda elle aramayı kabul etmeyen avukatın girişine izin verilmez. Elle arama yapılması durumunda dahi, avukatın yanındaki ve üzerindeki evraklar okunamaz, incelemeye tabii tutulamaz.
Yukarıdaki düzenlemelere aykırı olarak avukatın üzerinin aranmaya çalışılması, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257 hükmü gereğince Görevi Kötüye Kullanma suçunu teşkil etmektedir.
Sonuç olarak; Ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri dışında ve önleme aramasında duyarlı kapıdan sinyal alınması dışında avukatın üzeri aranamaz. Üzerimizin hukuka aykırı aranmasında ısrar edilmesi durumunda bu uygulamayı kabul etmeyelim, kazanılmış hakkımızı savunalım.
Haklarınızı savunurken yaşayacağınız her türlü problemde Avukatlara Saldırı Grubu – Gönüllü Müşahitlerden 24 saat destek alabilirsiniz.
İletişim için :
Avukatlara Saldırı Grubu
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Alıntı:
Av.Duygu Tekay rumuzlu üyeden alıntı
Avukatlara Saldırı Grubu
Çok yerinde bir değerlendirme. Ancak "avukatlar saldırı grubu" ifadesini anlayamadım.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Düşüncem şöyle;
Yasalarla, statü ve ayrıcalık kazanmaya calısmaktansa hukuk eğitiminin ve eğitmenlerinin kalitesini arttırmaya calısmak daha yerinde bir girişim olacaktır.
Bu hakların savunucusu olduğunu söyleyen sayın avukatlardan;
1) Hangisi, 50 türkçe sorusunun 20'sine, 45 sosyal bilgisi sorusunun 15ine cevap verebilenlerin 40 bin dolar parayı basarak avukat olmasına karşı çıkmaktadır?
2) Hangisi, yeni adli sicil istek formundaki saygılarımla arz ederim ifadesinin "saygılarımla saygıyla bildiririm" anlamına geldiğini fark etmektedir? Bu cümlenin "yüce belediye başkanlıgı makamına" gibi yalap şapıldak dilekçe hitap cümlelerine benzemesi sizleri rahatsız etmemekte midir?
3) Dokunulmaz zırhı bu milleti yeterince ezmedi mi?
4) Müvekkil-avukat ilişkisini mühendis-işçi, doktor-hasta ilişkisinden ayıran nedir?
Tüm avukatlara en içten saygılarımla.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Pek muhterem sayın fischer'e hak veriyorum bu memlekette kimseye dokunulamayacak mı? Ne demek avukatın üzeri aranamaz.Bu ayrıcalık nereden geliyor size? Değil üzerini, gecenin 3'ünde evini bile arar davam ne oldu diye sorarım ama malesf cep telefonları kapalıdır. Sabah 07.00 de ararım yine kapalıdır. Bürosuna gider kapısını çat diye açar ararım, heyhat bulamam. Sabahki davam için adliyeye gider ararım avukatımı, bulamam.Geçenlerde alacağım için hacze gitmiş, şişlemişler. O da Baro'sunu aramış kimseyi bulamamış.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Pek muhterem milo, mesaj sayınız 360lardayken avukat oldugunuz gün gibi ortada. Dalga geçmeye çalışmanın ya da alınganlıgın anlamı yok.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Sayın Fischer,
Kusura kalmayın amma velakin resmen saçmalamışsınız. Ne demek mühendisle doktorla avukatı bir tutmak. Vallahi çarpılırsınız. Ya da yönetim sizi ihraç eder.
Cezaevlerine silahları, cep telefonlarını avukatlar mı sokuyor ki, üstleri aranacak.
Yargıtay baskınını bir simitçi yapmadı mı......
Hem eşyanın tabiatındandır bazı ayrıcalıklar. Bazıları ayrıcalıklı olmalıdır.
Avukatlar ise daha da ayrıcalıklı olmalıdır.
Adalet savunucularına saygılarımla,
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Alıntı:
Tarsolak rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Fischer,
Kusura kalmayın amma velakin resmen saçmalamışsınız. Ne demek mühendisle doktorla avukatı bir tutmak. Vallahi çarpılırsınız. Ya da yönetim sizi ihraç eder.
Cezaevlerine silahları, cep telefonlarını avukatlar mı sokuyor ki, üstleri aranacak.
Yargıtay baskınını bir simitçi yapmadı mı......
Hem eşyanın tabiatındandır bazı ayrıcalıklar. Bazıları ayrıcalıklı olmalıdır.
Avukatlar ise daha da ayrıcalıklı olmalıdır.
Adalet savunucularına saygılarımla,
Sn mühendis arkadaş, anladık, aldık mesajını. Yalnız bu üslupla sen de yolcusun söyleyeyim. Bir dahaki sefere başka bir kullanıcı adıyla girer, askıda olan üyeliğinle yazdıgın 4 mesajı okursun.
Benim bu sitede kalma amacım milletlerarası hukuk bölümünde bir yazı dizisi hazırlamaktı. Yazı dizim son bölümü hariç bitti, son kısmını da yazıp ayrılacagım.
Saçmalamışsın gibi bir kelime için ayrıyetten seni tebrik ediyorum, şakası dahi olmaz. 40 yıllık ahbap mıyız ya da burası msn penceresi mi...
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Alıntı:
Fischer rumuzlu üyeden alıntı
Pek muhterem milo, mesaj sayınız 360lardayken avukat oldugunuz gün gibi ortada. Dalga geçmeye çalışmanın ya da alınganlıgın anlamı yok.
Sizin de mesaj sayınız 75 ama ben bu mesaj sayınızla mühendis olduğunuzu anlayamadım doğrusu. Mesaj sayısıyla meslek bilinebiliyorsa commodore 1tr üyenin de mesleğini bi söyleseniz de merktan kurtulsam, onun mesaj sayısı heralde 5000 leri bulmuştur.Sitenin oldukça eski bir üyesiyim ve avukat da değilim.Tepkim, herşeye rağmen bu ülkede hukukçu kalmaya çalışanları küçümseyici, daha da ötesi 40.000 doları bastıranın avukat olduğı gibi bir izlenim yaratan aşağılayıcı ifadenizedir. Sözünü ettiğiniz aksaklıkların günahının avukatlık mesleğinin değil, ilköğretimden başlayarak yaratılan abuk eğitim sisteminin eseri olduğunu sizin gibi bir aydının ıskalaması da hayret vericidir. Adaletin bir sac ayağı olduğu söylenir. Bunun iki ayağı (hakim ve savcı) dokunulmaz olur da, avukata gelindiğinde neden feveran edilir. Devlet memurları bile bu ülkede dokunulmaz iken avukatlara dokunulmasının istenmesindeki bu şehvet nedendir.
Son söz: laksatifler bazen böyle terso etki yaratır.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Alıntı:
milo rumuzlu üyeden alıntı
.Tepkim, herşeye rağmen bu ülkede hukukçu kalmaya çalışanları küçümseyici, daha da ötesi 40.000 doları bastıranın avukat olduğı gibi bir izlenim yaratan aşağılayıcı ifadenizedir. .
O cümleyle anlatmak istediğimi yanlış anladınız sanırım, aydın kişiliğinizle ilgili (samimiyetle söylüyorum) şüphem olmadığı için açıklayayım:
Universite puan cetveline bakarsanız inanılmaz derecede düşük puanla hukuk öğrencisi alan özel üniversitelere denk gelirsiniz. Bunların da senelık ücreti 10 bin $ civarında olup ortalama bir çalışmayla mezun da olursunuz. Şahsen bu puanlarla ite kaka bir universite bitirmiş ne bir doktora ne de bir avukata ne de mühendise güvenirim, kimse kusura bakmasın. Siz en son ne zaman Türkiyede geçerli olan bütün hukuk bölümlerinin puanlarına baktınız ve kaç net alınması gerektiğini hesapladınız? Ben hesapladım Sn Milo, içiniz acır.
Avukatların da savcılar gibi belli noktada ayrıcalıklarının oldugunu, bunun uygulandıgını sanırım her birimiz biliyoruz. Bunlara itirazım yok. Nitekim benzer ayrıcalıklara doktorlar hastanelerde, mühendisler fabrıkada .... vs vs sahipler... Ama yukarıda fazlasının istendiğini görmekteyim ve bunun tersine bi adım olacagı kanısındayım.
Üstelik siz, hukukçu olmayanların, hukukçulara uygulanması talep edilen haklarla ilgili yorumlara kulak tıkayarak ya da alaylı bir üslupla dalga geçmeye çalışarak "fikir üretme"yi bile imkansız kılmıyor musunuz? Bu başlıkta dile getirilen talep hukukla ilgili değil, genel bir konudur. Milletvekili dokunulmazlıklarını sadece meclis mi tartışmalı?
Son olarak commoder1tr ya da diğer üyelerinin mesajlarına gelince... Sadece mesaj sayısıyla değil, kişi profilinde bulunan son yazdıgı mesajlara bakarak da anlaşılabiliyor meslekler.. Tıpkı sizin ağır ve ağdalı Türkçe'nizle yaşınızın anlaşılabildiği gibi..
Bana tahmin yürütün demişsiniz, üzgünüm o konuda merakınızı gideremeyeceğim. Bir mühendis tahmin yürütmez, hesap yapar, ispatlanabilir gerçeklerle fikir yürütür. Ben sizin yüksek mesaj sayınızdan yola çıkarak diğer başlıklardaki hukuki yorumlarınızı gördüm, hepsi bu.
Hem hukukçuluğunuza, hem de yaşınıza istinaden saygılarımı sunarım..
İyi geceler...
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Ben mühendis olduğum için, kafam fazla çalışmıyor. Oysa fischer kardeşimle aynı görüşte olduğumu ironi ile vurgulamak istemiştim. O da tersini anlayıp beni terslemiş. Olsun canı sağolsun. Sayın milonun eğitimle ilgili söylediklerine katılmamak mümkün değil. Benim mesleki dokunulmazlığa hiç itirazım yok. Görevin, konumun, mesleki gerekliliğin getirdiği ayrıcalıklar elbette olacak. Tepkim kişisel dokunulmazlık hülyalarına. avukatın savcının hakimin arabası neden aranamıyormuş anlayamadım. Başka yerde aranmıyormuş muş muş... Başka yerleri anlatmaya başlarsak bazılarının yüzünün kızarması gerekir.
Cezaevine girerken güvenlik kapısı ötmüyorsa zaten avukatların üzeri aranmıyor. Ama yetmiyor galiba. Daha ayrıcalıklı olma çabaları avukatlık mesleğini yaralıyor diye düşünüyorum.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Alıntı:
Tarsolak rumuzlu üyeden alıntı
Ben mühendis olduğum için, kafam fazla çalışmıyor. Oysa fischer kardeşimle aynı görüşte olduğumu ironi ile vurgulamak istemiştim. O da tersini anlayıp beni terslemiş. Olsun canı sağolsun. Sayın milonun eğitimle ilgili söylediklerine katılmamak mümkün değil. Benim mesleki dokunulmazlığa hiç itirazım yok. Görevin, konumun, mesleki gerekliliğin getirdiği ayrıcalıklar elbette olacak. Tepkim kişisel dokunulmazlık hülyalarına. avukatın savcının hakimin arabası neden aranamıyormuş anlayamadım. Başka yerde aranmıyormuş muş muş... Başka yerleri anlatmaya başlarsak bazılarının yüzünün kızarması gerekir.
Cezaevine girerken güvenlik kapısı ötmüyorsa zaten avukatların üzeri aranmıyor. Ama yetmiyor galiba. Daha ayrıcalıklı olma çabaları avukatlık mesleğini yaralıyor diye düşünüyorum.
Sevgili meslektaşım, ben senin ironi yaptıgını anladım ama dogrusu az çok tereddütte kaldım ve o yüzden tepki gösterdim, lütfen yanlış anlama. Senin bu forumdaki amacının ne oldugunu bilmiyorum ama inan bu cümlelerine karşılık fazla zamanın kalmamıştır. Ben bu forumdan ayrılıyorum, sen de fırsatı kaçırmadan soracagını varsa sor:)
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Konuyu ayırcalıklı olmak şeklinde yorumlarsanız tabiidir ki yanılırsınız. Objektif olarak biraz daha araştırıp tekrar yazar mısınız? Biz avukatların ayrıcalıklı olma endişesi yoktur ama hukukun üstünlüğü lafını ayrıcalık olarak algılarsanız o başka... Avukatları hukukun içinde saymıyorsanız o çok daha başka ve malesef o zaman durum çok vahimdir...
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Alıntı:
Av.Feyz Pazarbaşı rumuzlu üyeden alıntı
Avukatları hukukun içinde saymıyorsanız o çok daha başka ve malesef o zaman durum çok vahimdir...
Avukatları hukukun içinde saymamak kimsenin haddi değildir, olamaz.
Konuyu saptırmanın hiç gereği yok. Hukuk sadece hukuk fakültesi mezunlarının meselesi değildir, hepimizin meselesidir; zira hukuk her kesin vazgeçilmezidir. Ancak objektif bakış konusunda bizlere yaptığınız çağrıyı ben siz hukukçulara aynen tekrarlıyorum. Mesleğiniz gereği hep konuşup savunma yapmaya alıştığınızdan, öz eleştiri yapmak yerine sürekli başkalarında hata aramayı adet edinmişsiniz. Hukuk sistemimizin sıkıntıları hepimizin malumu ve çözülmesi de en öncelikli meselemiz. Ancak teşhis doğru olmadı mı tedavi de doğru olamaz. Bırakalım artık kenardan köşeden atışları ve hedefe atalım, gerçekleri tarafsız ve komplekssizce irdeleyelim.
Sizler hukukçular olarak aksaklıkların kaynağını başka yer ve kişilerde aradıkça, çözümü siyasetçilere bıraktıkça, çözüm gelmeyecektir. Sistem bozuktur da, o sistemi oluşturan, yürüten sistem elemanları sütten çıkmış ak kaşıkmıdır.
Hukukçu kardeşlerimiz şu iğneyi kendilerine batırmayı bir deneseler belki de sorunlar çözülmeye başlayacaktır.
Aynı fakültelerin aynı sınıflarında ve sıralarında okur, aynı hocalardan ders alır, aynı diplomaya sahip olursunuz. Mezun olunca hepiniz Hukuk Fakültesi mezunu olur ve hayattaki tercihlerinizi yaparsınız. Kiminiz avukat, kiminiz savcı, kiminiz hakim olmayı seçer.
İşte zurnanın ZIRT dediği yer de burasıdır. Ne olur da yıllarca birlikte okuyan sizler savcı, hakim olunca avukat arkadaşlarınıza tepeden bakmaya, eziyet etmeye başlarsınız. Hakim ve savcı olarak kendinizi avukat meslektaşlarıza karşı ayrıcalıklı görür, gösterir ve bundan anlaşılmaz bir haz duyarsınız.
Sizler kendi içinizde yaşadığınız bu anlamsız çelişkinin çözümünü bulmadıkça, sistemin aksaklıkları bence asla giderilemeyecektir; zira sistemlerin başarısı onu uygulayanlar ile gerçekleşir. Siz daha kendi içinizdeki sorunu akil insanlar olarak çözemezken, dış aksaklıklara, gerçek bile olsalar, sığınmaya hakkınız olamaz. Bırakın bu kişisel veya zümresel ayrıcalık hülyalarını da şapkanızı önünüze koyup düşünün.
Sistemdeki sorunların çözümüne sizler önderlik edeceksiniz. Artık birbirinizi anlamaya başlasanız nasıl olur acaba.
Anlayamadığım, avukatlık yapmayan bir insanın nasıl doğrudan savcı veya hakim olduğudur. Hiç futbol oynamamış birinin doğrudan hakem olması gibi bir şey bu. Teknik içeriğini tabii sizler kadar bilmem mümkün değil ama, bence belli bir süre avukatlık yapmayanı savcı, belli bir süre savcılık yapmayanı da hakim yapmamalı sistem. Böylece, emekli olunca maaş azlığı nedeni ile avukatlık yapmaya başlayan ve avukatların ve sistemin çektiklerini ancak o zaman anlayan muhteremler, sistemin sıkıntılarına işin başında vakıf olurlar.
Bir de, konuyu açan avukat hanımefendinin şu AVUKATLARA SALDIRI GRUBU na takıldım. Türkçe anlamı bakımından yaklaştığınızda avukatlara saldıran yasadışı bir örgütü çağrıştırıyor. Konu içeriği bakımından ise, avukatlara yapılan saldırılara karşı kurulmuş bir örgüt. Yorum yapmaya çalışıyorum zira avukat hanımefendi bu güne kadar hiç duymadığım bir kavramı anlaşılmaz bir şekilde, hiçbir açıklama yapmadan ortaya atmış.
Ürktüm doğrusu. 24 saat hazır vaziyette aportta bekleyen ve müracaat halinde karşı saldırıya geçen bir örgütmüdür.
Hanımefendi lütfedip açıklarsa, yorum yapmak yerine bilgilenmiş ve kendisine müteşekkir oluruz.
Saygılar
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Yarattığım obsesyon, korku ve anlaşılmazlık gibi hisler nedeniyle içsel sorgulama yapmalarına neden olduğum kişi ve tüm forum sakinlerinden özür dilerim.:)
Evet "Avukatlara Saldırı Grubu" ismini siz hukukçu olmayanlar gibi biz hukukçularda hiç duymadık.
"Çağdaş Genç Avukatlar" topluluğunun; CMK kurullarında görev yapan ve yeni mesleğe başlamış avukatlar için çalıştıkları bir taslak metindir.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
avukat olmayanlar bu konuda yorum yapamaz. o yüzden üsluplarınıza dikkat edin. polisin avukata yeterince saygısı var.
beylerbeyi polis evine istanbul valisi ve de emniyet müdürü gelmek üzereyken bir yemeğe davetli olarak gittim. yanımda devlet memuru adli tıp kurumunda başhekim yardımcısı doktor, mühendis vardı. üzereleri öylesine aranınca arkadaşların ben bir tuhaf oldum. vali gelmek üzere ararlar dedim ama yine de nazikçe ben avukatım dedim. beni aramadılar. elimde de çanta.
üstelik akşam karalığında.
bu yüzden çezavine girmediğim bile olmuştu. özel avukatlık yaptığım yıllarda.
önce avukat olun. bu işlerin içine girin öyle yazın
güvenlik şube müdürlüğüne mali suçlar müdürlüğüne giden avukatlar iyi bilir.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Alıntı:
Tarsolak rumuzlu üyeden alıntı
Avukatın arabası neden aranamıyormuş anlayamadım.
Sayin Tarsolak,
Simdi gozlerinizi kapatin ve bir suc nedeniyle yargilandiginizi ancak bu konuda da sizi suclayacak fazla bir delil olmadigini dusunun..Sizi savunmasi icin vekalet verdiginiz avukatinizin uzeri arandiginda, sizin kendisine guverenerek paylastiginiz bir metnin ele gecirilmesi halinde ne yapardiniz?Gozlerinizi acabilirsiniz.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Yazılanları okuduktan sonra birtakım kavramların karıştırıldığı izlenimine kapıldım.
Elbette bir avukatın mesleki olarak korunması, müvekkilinin haklarının korunması anlamına geldiği için gereklidir, sanırım buna kimsenin itirazı olmaz.
Karıştırılan konu, avukatın hangi şartlarda ve nasıl aranacağı hususu gibi geliyor bana.
Pek ala bir avukat da suç işleyebilir, mesleki kimliklerimizden önce her birimiz birer insanız ve hata da suç da insana mahsustur. Bir avukat ya da doktor ya da hakim/savcı, mühendis suç işlemez diye bir genelleme yapmak son derece yanlıştır. Tabii, bireyin işlediği suçu, mensubu olduğu meslek grubuna mal etmek de en az o kadar yanlıştır...
Avukatın üzeri, bürosu, evrak çantası müvekkili ile ilgili olarak bence de aranamamalıdır, aksi düşünce savunmayı zedeler, anlamsızlaştırır.
Ancak avukatın şahsi bir soruşturması varsa, yasaya ve usule uyularak, keyfi uygulamanın önüne geçmek ve aramanın kötüye kullanımına mahal vermemek kaydıyla, üstü de, bürosu da, aracı da elbette aranabilir, aranmalıdır... Aynısı hakimlerimiz, savcılarımız ya da herhangi bir meslek mensubu için, belki ütopik olacak ama milletvekilleri için de geçerli olmalıdır...
Avukatlar hakkında yapılan eleştirilerin bir kısmına katılıyorum. Maalesef her meslekte olduğu gibi bizim aramızda da unvanını kötüye kullanan, şahsi menfaatlerine alet etmek isteyenler var... Örneğin maç ya da konser izlemek için gireceği stadyumun, salonun kapısında üzerini aramak isteyen güvenlik görevlilerine "Kardeşim, ben avukatım beni arayamazsın..." diye karşı koyan meslektaşlarımıza bizzat şahit oldum... Ben bu davranışı da doğru bulmuyorum... Her ne kadar bu tip tutum ve davranışlar kişinin karakteri ile ilgli olsa da, mesleğimiz üzerinde ister istemez olumsuz etki yarattığını düşünüyorum...
Benzer bir örnek olarak, yakın geçmişte gazetelerden okuduğumuz ve sitemizde de tartışmaya açılan "Trafik polislerinin hakimlere ceza kesemeyeceği" konusunu ele alabiliriz... Trafik polisi, kural ihlali yapan hakime de avukata da generale de ceza kesecektir, kesebilmelidir... Doğru olan bunun mücedelesini vermektir... "Hakime kesemiyorsa bize de kesemez" demek değildir...
Hangi meslekten olursak olalım sanırım öncelikle şuna karar vermemiz gerekiyor; bizim istediğimiz "bize de kişisel ayrıcalık tanınsın" mı, yoksa "kimseye kişisel ayrıcalık yapılmasın" mı? Kararımız ilk seçenek ise vay halimize, yok eğer ikinci seçenek ise bunun için hep birlikte mücadele etmeliyiz, iğneyi önce kendimize batırmalıyız... Şahsen ben yukarıda saydığım davranışlarda bulunan meslektaşlarıma çok ama çok kızıyorum... Elbette bunu bir hakim, doktor, savcı, öğretmen, kaymakam, vali, asker, mühendis yapsa ona da tepkim aynı olur...
Lütfen mesleki kimliğimiz ile sosyal kimliğimizi birbirine karıştırmayalım...
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Alıntı:
Ulaş Değirmenci rumuzlu üyeden alıntı
Sayin Tarsolak,
Simdi gozlerinizi kapatin ve bir suc nedeniyle yargilandiginizi ancak bu konuda da sizi suclayacak fazla bir delil olmadigini dusunun..Sizi savunmasi icin vekalet verdiginiz avukatinizin uzeri arandiginda, sizin kendisine guverenerek paylastiginiz bir metnin ele gecirilmesi halinde ne yapardiniz?Gozlerinizi acabilirsiniz.
Sayın Ulaş Değirmenci,
Bu ülke ne çektiyse gözü kapalı insanlardan çekti. Onun için ben hep gözü açık olanlardanım. Size de tavsiyem, gözlerinizi kapatmayın; kapatmayın ki, okuduğunuzu doğru görün, gördüğünüzü de doğru anlayın. Ben yazımda çok açıkça mesleki dokunulmazlığa karşı olmadığımı, " Benim mesleki dokunulmazlığa hiç itirazım yok. Görevin, konumun, mesleki gerekliliğin getirdiği ayrıcalıklar elbette olacak. Tepkim kişisel dokunulmazlık hülyalarına." cümlelerimle açıkça dile getirmiştim.
Galiba dinleyip anlamadan savunmaya geçme hastalığı size şimdiden sirayet etmiş.
Açın gözünüzü güzel kardeşim....
Av. Dilek Kuzulu Yüksel Hanımefendinin yazdıklarına ise yürekten katılıyor, olaya getirdiği gerçekçi yaklaşım nedeni ile de kutluyorum. Olaya böylesine gerçekçi ve komplekssizce yaklaşan her hukukçu, sistemin düzelmesi yolunda yeşeren bir umuttur.
Saygılar.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
cezaevlerinde avukatlar elle bile aranabiliyor.danıştay öyle dedi.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
E. 2002/1026
K. 2003/924
T. 18.12.2003
• CEZAEVLERİNE GİRİŞTE AVUKATLARIN ÜZERİNİN VE EŞYALARININ ARANACAĞINA İLİŞKİN DÜZENLEME ( Savnunma Hakkının ve Gizliliğinin İhlali İddiasıyla İptal Talebi )
• AVUKATLARIN CEZAEVLERİNE GİRİŞTE ÜZERİNİN VE EŞYALARININ ARANACAĞINA İLİŞKİN DÜZENLEME ( Savunma Hakkının Kısıtlandığı İddiasıyla İptal Talebi )
• SAVUNMANIN GİZLİLİĞİ İLKESİNİN İPTALİ İDDİASI ( Avukatların Cezaevine Girişte Aranmasına İlişkin Protokol Maddelerinin İptali Talebi )
• TUTUKEVLERİNE GİRİŞTE AVUKATLARIN ARANMASINA İLİŞKİN PROTOKOL MADDELERİ ( Savunma Hakkının ve Savunmanın Gizliliği Prensibinin İhlali )
2992/m.1,2,11/m
1136/m.58
6/8517/m.11,24,Ek.1
ÖZET : Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevlerindeki Yönetim, Dış Koruma ve Sağlık Hizmetlerine İşlerlik Kazandırılmasına İlişkin Protokol'ün; ceza ve tutukevlerine girişte avukatların üzerlerinin, çanta ve eşyalarının fiziki aramaya tabi tutulacağını öngören 6. maddesinde, tutuklu ve hükümlülerin avukat görüş mahalline alınmadan önce ve görüşten sonra elle üzerlerinin aranacağını düzenleyen 11/2-3. maddesinde, kapalı infaz kurumları ile tutukevlerine giren ve çıkan tüm araçların aranacağını öngören 24. maddesinde hukuka aykırılık yoktur.
İstemin Özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 26.6.2002 günlü, E: 2000/776, K: 2002/2531 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davacı tarafından istenilmektedir.
Davalı İdarelerin Savunmalarının Özeti: Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Mürteza Güler'in Düşüncesi: 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 4667 sayılı Kanun ile değişik 58. maddesinde, ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri dışında avukatın üzerinin aranamayacağının kesin kurala bağlandığı, bu nedenle protokolün 6. maddesinde ceza ve tutukevlerine girişte avukatların üzerlerinin, çanta ve eşyalarının elle kontrol edilmek suretiyle fiziki bir aramaya tabi tutulacağı yolundaki düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı, diğer yandan aynı protokolün 11. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında tutuklu ve hükümlülerin avukat görüş mahalline alınmadan önce ve avukatı ile görüştükten sonra elle üzerlerinin aranacağı öngörülmüş olduğuna ve bu düzenlemelerde mevzuata aykırılık sözkonusu olmadığına göre, avukatı ile görüşen tutuklu ve hükümlülerin üzerlerinin aranması ve ellerindeki belgelerin incelenmesi ile yetinilmeyip, ayrıca görüşmeci avukatın üzerinin de aranması yoluna gidilmesinin kabul edilebilir olmadığı açık olup, davacının protokolün 6. maddesine yönelik temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının protokolün 6. maddesi ile ilgili red hükmüne ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından 6.1.2000 tarihinde imzalanan ve 17.1.2000 tarihinde yürürlüğe giren ""Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevlerindeki Yönetim, Dış Koruma ve Sağlık Hizmetlerine İşlerlik Kazandırılmasına İlişkin Protokol""ün 6, 11/2, 11/3 ve 24 üncü maddeleri ile bu protokolün uygulanması yönünde tesis edilen 14.1.2000 günlü Adalet Bakanlığı işleminin ve İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığının 12.1.2000 tarihli işleminin iptali talebiyle açılan davayı red eden Danıştay Onuncu Dairesi kararının temyizen incelenerek bozulması talep edilmektedir.
Dava konusu 6.1.2000 tarihinde imzalan ve 17.1.2000 tarihinde yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevlerindeki Yönetim Dış Koruma ve Sağlık Hizmetlerine İşlerlik Kazandırılmasına İlişkin Protokolün 6, 11/2, 11/3 ve 24 üncü maddeleri ile bu protokolün uygulanmasına ilişkin Adalet Bakanlığı işlemi ve bu düzenleyici işlemlere müstenid İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığının 12.1.2000 tarihli işlemi; 2992 sayılı Adalet Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkındaki Kanunun 2 nci maddesi A ve J fıkraları amir hükmü ile 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanunun 24 üncü maddesi hükmüne ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 16 ncı maddesi hükmüne ve 1721 sayılı Hapishane ve Tevkifhanelerin İdaresi Hakkındaki Kanun ile bu Kanuna müstenid Ceza İnfaz Kurumları ile Tevkif Evlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Tüzüğün 107 nci maddesi d fıkrası hükmü ile, 26 ncı maddesi hükmüne ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 10 uncu ve 11 inci maddesi ile 32 nci ve 33 üncü maddeleri hükmüne uygun bulunduğundan davayı red eden Danıştay Onuncu Dairesi kararı yerinde bulunduğu cihetle hukuki mesnedi bulunmayan temyiz talebinin reddi ile Danıştay Onuncu Dairesi kararının tasdiki gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, davacının yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeksizin dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava, Adalet, İçişleri ve Sağlık Bakanlıkları arasında imzalanan ve 17.1.2000 tarihinden itibaren tüm ceza ve tutukevlerinde uygulamaya konulan protokolün 6, 11/2, 11/3 ve 24. maddeleri ile protokolün uygulanmasını öngören Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 14.1.2000 günlü, 9/18 sayılı işlemi ve İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığının 12.1.2000 günlü, 9037 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onuncu Dairesinin 26.6.2002 günlü, E: 2000/776, K: 2002/2531 sayılı kararıyla; 2992 sayılı Adalet Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 1. maddesinde, adalet kurumlarının açılması, geliştirilmesi ve denetimi bu kanunun amaçları arasında belirlenirken, 2. maddesinin ""a"" fıkrasında, kanunlarda kurulması öngörülen mahkemeleri açmak ve teşkilatlandırmak ceza infaz ve ıslah kurumlarını, icra ve iflas daireleri gibi her derece ve her türdeki adalet kurumlarını planlamak, kurmak ve idari görevleri yönünden gözetim ve denetimini yapmak ve geliştirmek, ""h"" fıkrasında adalet hizmetleriyle ilgili konularda, gerekli araştırmalar ve hukuki düzenlemeler yapmak, görüş bildirmek, Adalet Bakanlığı'nın görevleri arasında sayıldığı; aynı Kanunun 11. maddesinin ""m"" fıkrasında ise, görev alanına giren konularda mevzuat yetersizliğine ve aksaklığına dair inceleme ve araştırmaları yaparak, bakanlığa tekliflerde bulunmak, tüzük tasarıları ve yönetmeliklerini hazırlamak ve takip etmek, yargı yetkisinin kullanılma alanına girmeyen konularda görüş bildirmek ve genelge düzenlemek, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayıldığı; Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tevkifevlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Tüzük'ün Ek 1. maddesinde ceza infaz kurumlarının disiplin ve asayişinin sağlanması, yasa, tüzük, yönetmelik ve bakanlık genelgelerine uygun olarak yönetilmesi bakımından yerel Cumhuriyet Savcısının gözetim ve denetimi altında olduğu, Cumhuriyet Savcısının sık sık ve belirsiz zamanlarda infaz kurumunu denetleyerek yasa, tüzük, yönetmelik ve genelgelerin uygulanmasını sağlayacağı, bu denetimlerde özellikle kaçmayla ilgili önlemler üzerinde titizlikle durulacağı, Cumhuriyet Savcısının, denetimde görülen eksiklik ve aksaklıkları denetleme defterine yazacağı ve bunların giderilmesi için gerekli önlemleri alacağı kuralına yer verildiği, mevzuatta belirlenen koşulların sağlanması amacıyla ceza infaz kurumları ve tutukevlerindeki yönetim, dış koruma ve sağlık hizmetlerinin bakanlıkların işbirliğiyle daha düzenli ve etkili bir şekilde yürütülmesi için Adalet, İçişleri ve Sağlık Bakanlıkları arasında düzenlenen dava konusu protokolün 6. maddesinde; eğitim ve öğretim çalışmaları ile sağlık hizmetlerini yürütmek üzere, kurum dışından görevlendirilecek her branştan öğretmen, öğretim üyeleri, müftü, vaiz ve din adamları, serbest çalışan meslek sahibi esnaf ve sanatkarlar, müzisyenler, konferansçılar, tabip, diş hekimi ve sağlık memurları ile hükümlü ve tutuklu avukatların, ceza ve tutukevine girişte duyarlı geçitten geçirileceği; ayrıca bu geçit ile idare binası arasında cezaevi müdürünün görevlendirileceği bir memur tarafından üzerleri, çanta ve eşyaları elle kontrol edilmek suretiyle ikinci bir fiziki aramaya tabi tutulacağı, bu aramaya Adalet Bakanlığınca atamaya tabi görevlilerden birisi ile rütbeli bir jandarma personelinin nezaret edeceği, 11. maddenin 2. fıkrasında, tutuklu ve hükümlülerin, avukat görüş mahalline alınmadan önce cezaevinde görevli iki memur tarafından elle üzerlerinin aranacağı, yargılama ve savunma ile ilgili olanlar hariç, bulunan her türlü madde, eşyanın, koğuşlarına dönerken kendilerine verilmek üzere alınacağı ve muhafaza edileceği, 3. fıkrasında, tutuklu ve hükümlülerin, avukatı ile görüştükten sonra koğuşuna gitmeden önce farklı memurlar tarafından tekrar aranacağı ve avukatı tarafından kendisine verilmiş evrak ve belge varsa; yargılama ve savunma ile ilgili olanları hariç, görevli memurlarca düzenlenecek bir tutanakla alınarak Cumhuriyet Başsavcılığına teslim olunacağı, bu evrak ve belgelerin suç teşkil etmedikleri ve yalnız savunma ve yargılama ile ilgili olduklarının tespiti halinde savunma hakkını kısıtlamamak için en seri şekilde ilgilisine iade edileceği, 24. maddesinde de, kapalı infaz kurumları ile tutukevlerinin çeşitli kapılarından giren ve çıkan motorlu veya motorsuz bütün araçların, ( mülki amir, hakimler, cumhuriyet başsavcısı ve cumhuriyet savcıları ile bu sınıflardan sayılanlar, kontrolörler ve kurum müdürünün aracı hariç ) jandarma tarafından aranacağı hususlarının öngörüldüğü, ceza ve tutukevlerinin özel nitelikte gözetim ve denetim gerektiren kurumlardan olduğunun, içerisinde bulunduğu koşulların, bu kurumların işleyişinin daha düzenli yapılmasını zorunlu kıldığının tartışmasız olduğu, kurumun özelliği gereği içeriye giriş ve çıkışlar sırasında yapılacak aramaların da daha özenli ve ayrıntılı olarak gerçekleştirilmesinin zorunlu bulunduğu, bu nedenle, ceza ve tutukevlerindeki gözetim ve denetim görevinin en etkin biçimde yapılabilmesi ve avukatlık görevinin her türlü isnat ve iftiralardan da korunmasını sağlamak amacıyla getirilen düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği, 1136 sayılı Kanunun 4667 sayılı Kanun ile değişik 58. maddesinde, ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri dışında avukatın üzerinin aranamayacağı hükmü getirilmiş ise de, dava konusu protokol ve işlemlerde öngörülen aranma amacının, nitelik ve kapsamı yukarıda açıklandığı üzere savunma hakkının kullanımıyla ve 4667 sayılı Kanun ile öngörülen esaslarla ilgisinin bulunmadığı, bu durumda kamu yararı ve güvenliği ile hizmet gereği olarak tesis edilen düzenleyici işlemin iptali istenilen hükümleriyle, bu doğrultuda Adalet Bakanlığının 14.1.2000 günlü ve Jandarma Genel Komutanlığının 12.1.2000 günlü işlemlerinde hukuka ve mevzuata aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı; dava konusu yapılan düzenlemeler ile yargının bir unsuru olan savunmanın kısıtlandığını, savunmanın gizliliği ilkesinin zedelendiğini, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun değişik 58. maddesi hükmünün dikkate alınmadığını öne sürmekte ve Daire Kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddine, Danıştay Onuncu Dairesinin 26.6.2002 günlü, E: 2000/776, K: 2002/2531 sayılı kararının onanmasına, protokolün 6. maddesi yönünden oyçokluğu, diğer maddeler ile dava konusu işlemler yönünden oybirliği ile 18.12.2003 günü karar verildi.
KARŞI OY :
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 58. maddesinde 4667 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda, ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri dışında avukatın üzerinin aranamayacağı kesin bir kurala bağlanmış bulunduğundan, dava konusu protokolün 6. maddesinin, Kanunun anılan maddesine aykırı hale geldiği, bu nedenle protokolün 6. maddesine yönelik davacının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının, 6. madde ile ilgili red hükmüne ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Hukuki olarak; Karşı oya katılıyorum. Kanun, tüzükten üstündür ! Avukatlık kanunu avukatın üzerinin hangi durumlarda aranabileceğini saydığına göre (mefhumu muhalifinden) diğer hallerde aranamaz demektir.
Kişisel olarak ise; biz avukatlar üzerimizin aranmasından gocunmuyoruz, kimsenin bize atfı cürümde bulunmasına hiçbirimizin tahammülü yoktur. Ancak konu malesef belki de bazı kesimlerce kanundan sayılmayan Avukatlık kanunun tatbik edilmemesinden, kaale alınmasından kaynaklanmaktadır. Bu yasa TC. Yasası ise her kurum ve kuruluş bu yasanın emrettiği kurallara uymakla mükelleftir.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Alıntı:
Tarsolak rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Fischer,
Kusura kalmayın amma velakin resmen saçmalamışsınız. Ne demek mühendisle doktorla avukatı bir tutmak. Vallahi çarpılırsınız. Ya da yönetim sizi ihraç eder.
Cezaevlerine silahları, cep telefonlarını avukatlar mı sokuyor ki, üstleri aranacak.
Yargıtay baskınını bir simitçi yapmadı mı......
Hem eşyanın tabiatındandır bazı ayrıcalıklar. Bazıları ayrıcalıklı olmalıdır.
Avukatlar ise daha da ayrıcalıklı olmalıdır.
Adalet savunucularına saygılarımla,
Bu iletinin üzerine internette küçük bir araştırma yaptım. 22. Dönem TBMM'nin 5.2.2003 tarihinde yaptığı 31. birleşiminde CHP Adana milletvekili Mehmet Ziya Yergök'ün konuşması dikkatimi çekti. Konuşmasının bir yerinde şu ifadeyi kullanmış; "Değerli üyeler, Türkiye'de 48 000 avukat var. Eğer, son üç yılda, cezaevine en yoğun biçimde giren bu meslek mensuplarından sadece 3 kişi bu şekilde mahkûm olmuşsa, 48 000 avukata hukukdışı uygulamayı getirecek bir düzenleme yapmanın haksızlığı da açık ve seçik ortadadır. Kaldı ki, avukatların üstünün aranması, avukatların belgelerinin aranması hem ulusal düzenlemeler açısından hem de uluslararası belgeler açısından yanlıştır."
Bir milletvekilimiz bunları söylediyse elbette araştırarak, dayanaklarına sahip olarak söylemiştir. Avukatların üzerinin aranıp aranmaması tartışması bir yana, birkaç kişi belirli bir suçun faili oldu diye bu suçu topyekun bir meslek grubuna mensup olan kişilere mal etme düşüncesini anlayamıyorum. Kaldı ki, ceza evlerine en çok girip çıkan kişiler avukatlardır. Şimdi üç beş avukat ceza evine uygun olmayan alet, edevat, cisim soktu diye bütün avukatlar zan altında mı bırakılacak? Peki, avukatlar yerine mühendisler, doktorlar, teknisyenler, öğretmenler... ceza evlerine giren insanlar olsaydı onlardan yukarıda bahsedilen fiilleri icra eden kimse olmayacak mıydı?
Sayın Yergök'ün son cümlelerinden; "Adalet Bakanlığı genelgesinin 5 inci maddesini aynen okuyorum sayın üyeler: "Alınan duyumlardan, tabanca, bıçak, uyuşturucu madde ve benzeri gibi yasak eşyanın daha ziyade tatil günleri ve gece mesaileri sırasında cezaevine sokulduğu anlaşıldığından, bu saatlerde daha hassas davranılması için nöbetçi müdürler ve vardiya başmemurları uyarılacaktır; gerekirse her türlü aramanın yapılması sağlanacaktır." Geceleyin ve tatil günleri bu suç aletlerinin sokulduğu belirtilmektedir. Geceleyin ve tatil günleri avukat cezaevine girmemektedir. Bu genelgenin bu maddesi bile bu suç aletlerinin avukatlar tarafından sokulmadığını çok açık ve kesin biçimde ortaya koymaktadır."
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
herkese eşitlik herkese özgürlük
dokunulmazlık zırhını giymek her iyi kişiye yakışır
ya kötüler giyerse.....
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Sayın Av.Başak Şahin'e bu mükemmel bilgi için teşekkür ediyorum...
Bana şimdi kimse Danıştay bombacısını hatırlatmasın... Polisin de doktorun da hakimin de mühendisin de suç işlemesi mümkündür. Ancak bir farkla, normal bir vatandaşın alacağı cezanın en az 2 katını alarak cezalandırılırlar... Külfet var ise nimet de vardır... Ayrıcalık varsa cezası da ayrıcalıklıdır. Bu açıdan konuyu eşitlik veya özgürlük ile bağdaştırmayı uygun görmüyorum.
Saygılar.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Ne varki insandaki aidiyet duygusu bazı meslek dallarında çok güçlü oluyor. Avukatlarda da bu görünüyor açıkça. Ki bu yanlışın çok çabuk bütün meslek kitlesine mal edilmesini sağlıyor. Polisin orantısız güç kullandığı her gün haber olabilir bu ülkede , dolayısıyla ingilterede 28 gün olan göz altı süresi ülkemde 24saattir. Yani güzel ülkemin güzel insanı polisine hala kimlik soramıyorsa bu her hata yapan polise pay edilebilir , hakeza hata yapan avukatlarada.
vatandaş çok acımasız olabiliyor...
Sn. Duygu Tekay yazdıkları ayrıcalık talebi gibi anlaşılıyor gibi yoksa bu kadar uzamamalı bu konu.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
doktorun da üzeri aranmasın. birisinin cinsellikle ilgili sorunu olsa ya da sorun her neyse bundan utanıyorsa polis doktoru arayınca ele geçirir kendi aralarında okurlar belki de.Halbuki sadece doktor bilecek diye adam güvenle anlatmıştır.
Şimdi çıkıp ta derseniz ki"avukatın üzerinde yakalananı polis okur çünkü hukukla ilgilidir.doktorun üzerinde çıkan şeyi neden okusun."ben de derim ki okuyablir.çünkü aranan aslında doktorun hastası olan adamdır belki de
Bilmeyenler için söyleyeyim.hasta bilgileri o kadar gizlidir ki çoğu zaman hastanın doktorundan başka diğer bir doktora ve hatta hastanın ailesine bile verilmez.durum böyleyken polis mi okuyacak aramada bulursa
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Avukat bu görevle kendini değil bir başkasını temsil eder ve adı "vekil" olur. Dolayısıyla ayrıcalığı, dokunulmazlığı kendine değil temsil ettiği topluma ait olur. Avukatların üzerinde temsil ettiği şahıslara ait belgeler olabilir bu belgeler müvekkilinin aleyhine de olabilir veya temsil ettiği şahsın konumuna göre ticari sır, devlet sırrı vs. de olabilir. Avukatın dokunulmazlığını kaldırmak için TBMM nin kararı gerekmiyor soruşturma izni savcı ve baro görevlisini nezareti vs. gibi kolay aşılabilecek bir kaç işlemden oluşuyor. Avukatın dokunulmazlığını kaldırmak avukattan ziyade kişilere zarar verir. Müvekkil dava ile ilgili her türlü bilgi belgeyi bize verir kendi değil de biz o belgeleri yakalatırsak adli veya ticari durumu zarar görürse ne olacak? Avukatlık hiç bir meslekle kıyaslanamaz çünkü her meslek sahibi kendini ancak avukatla temsil ettirebilir avukatların haklı tekeli vardır. Avukatın dokunulmazlığı her meslek sahibinin meslek sahibi olmayanın dokunulmazlığıdır.
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Alıntı:
fugue rumuzlu üyeden alıntı
doktorun da üzeri aranmasın. birisinin cinsellikle ilgili sorunu olsa ya da sorun her neyse bundan utanıyorsa polis doktoru arayınca ele geçirir kendi aralarında okurlar belki de.Halbuki sadece doktor bilecek diye adam güvenle anlatmıştır.
Şimdi çıkıp ta derseniz ki"avukatın üzerinde yakalananı polis okur çünkü hukukla ilgilidir.doktorun üzerinde çıkan şeyi neden okusun."ben de derim ki okuyablir.çünkü aranan aslında doktorun hastası olan adamdır belki de
Bilmeyenler için söyleyeyim.hasta bilgileri o kadar gizlidir ki çoğu zaman hastanın doktorundan başka diğer bir doktora ve hatta hastanın ailesine bile verilmez.durum böyleyken polis mi okuyacak aramada bulursa
Yasa böyleymiş elden ne gelir ki???
-
Re: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Avukatlar yasa adamıdır, hukuk adamıdır. Her mesleğin de kendine göre ayrıcalıkları olması doğaldır ve vardır.
-
Cevap: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Sevgili arkadaşlar ben bu siteye yeni kayıt oldum şimdiden hoşuma gitti. Av.Duygu TEKEY'inde ayrıntılı bir şekilde verdiği gibi avukatların üstü aranmaz. Burada aramayı sadece Kolluk kuvetleri yapıyor (Polis ve Jandarma) bizlerde yasanın izin verdiği yetkiler doğrultusunda hareket ediyoruz. Ben görev yaptığım sırada, Polis Merkezlerine girerken Avukatların üstlerini nezaketten ve onlara inandığım için aramadım, Ben avukatım diyor, kimliğini göstermiyor, özel görev için geldiyse görevlendirme yazısı göstermiyor. Kimlik göstermesini İstediğin zaman da burun kıvırıyor zoruna gidiyor,ters ters davranıyor. Sizlerde biliyorsunuz ki her mesleğin sahte mensupları var. Hatta sanıklara suç aleti temin eden veya suç aletini dışarı çıkaran avukatlar da oldu. Lütfen kimliklerinizi istemeden gösterin hatta baroya kayıtlı olup olmadığınızı da sormalarıı isteyin. Üzerinizde suç aleti yoksa aramak isteyen olursa yardımcı olun. Velakin makül şüphe durumunda gerekirse Hakim veya barodan görevli isteyip aranabilirsiniz. Gurur meselesi yapmayın. Her meslekte olduğu gibi bazı görevliler de görevlerini kötüye kullanabiliyor malesef. Gününüz güzel mesleğiniz başarılı olsun öpüldünüz.
-
Cevap: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Sayın TEKAY yukarıda açık olarak belirtmiş olduğunuz kanun maddelerini okudum ve bir cümlesi çalıştığım yer itibarı ile ve sürekli sorun yaşamam dolayısı ile dikkatimi çekti sizden tekrar teyid ettirmek istedim eğer yanlış anlamaz ve cevap yazarsanız sevinirim cümle ''Sonuç olarak; Ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri dışında ve önleme aramasında duyarlı kapıdan sinyal alınması dışında avukatın üzeri aranamaz. '' yani önleme araması yapılan bir devlet dairesi girişinde avukat arkadaş duyarlı kapıdan elinde çantası ile birlikte geçecek cihaz sinyal verdiği taktirde elindeki çantayı X-RAY cihazına bırakacak ve kendisi elle aramaya maruz kalmamak için üzerindeki metal eşyaları kenardaki kutuya bırakarak duyarlı kapıdan geçecekler doğrumudur acaba benim anladığım budur eğer yanlışım varsa lütfen düzeltin SAYGILAR....
-
Cevap: Avukatın Üzeri Aranamaz!
İstanbul Çağlayan adliyesinde özel güvenlik görevlilerinin avukatların üstlerini aramak istemeleri üzerine çıkan arbedeye Sabah Gazetesi yazarı SEVİLAY YÜKSELİR "avukatların üzerinin aranabileceği" yönünde yazı, akabinde özür dilemek yerine "gazetecilerin de üzeri aranamaz" şeklinde yazı geldi. Sabah gazetesinde yayınlanan yazılar şunlar;
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/yuk...-ustu-aranamaz
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/yuk...-ustu-aranamaz
Özetle; Avukatların üstlerinin aranmasının yasal olduğunu savunan yazar, madem yasal o zaman gazeteciler de aranmasın derken bir taraftan da avukatların üstü aranabilir şeklindeki çelişkili yazıları ile gündeme geldi.
Hukuki.Net olarak net ve kesin bir şekilde, sayın yazarın yazılarının kanunlar hiyerarşisi ve ilişkisi gibi hukuki bilgi eksiklikleri ile dolu olduğunu, bu forumun tam başında HUKUKİ gerekçeleri ile anlatıldığı üzere AVUKATIN ÜZERİ ARANAMAZ kuralının geçerli olduğunu belirtmek isteriz. Avukatlar statü peşinde değillerdir. Zaten yeterince statü ve kariyerleri mevcuttur. Avukatlar ayrıcalık değil, vatandaşın hak arama özgürlüğü nedeniyle aranamazlar. Bu kural çok uzun yıllardır cari olup, hiçbir milletvekili de aksine önerge vermemiştir. Neden? Çünkü hak arama hürriyetini ve o hakkı arayan kişinin ne ifade ettiğini bilirler. Roma Hukukundan beri gelen bu kural neden bazı insanları incitiyor?
Yazarın maalesef hukuki bilgiden yoksun yazısına İstanbul Barosundan da yazılı bir açıklama yapıldı. Bu açıklamada avukatın kim olduğu, neden aranamayacağı, neyi temsil ettiği mükemmel bir şekilde açıklanmış durumda;
Basında yer alan bir köşe yazısında, avukata yönelik, bilgi ve ciddiyetten yoksun yaklaşımı kınıyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir köşe yazısında “Ne demek avukatın üstü aranamaz ?” başlıklı, bilgiden ve bütünlükten yoksun, varsayımlarla ve çelişkilerle dolu, bir yazı yayımlanmıştır.
Hatırlatmak isteriz ki avukat, en kutsal hak olan savunma hakkını yerine getiren ve TCK 6.maddeye göre yargı görevi yapan kişidir. Avukat ile ilgili bir takım “farklı” düzenlemeler bir ayrıcalık olmayıp, savunma hakkının korkusuzca ve keyfi engellemeler olmaksızın yerine getirilmesini sağlamak içindir. Bir başka ifadeyle bu “farklı” düzenleme de aslında avukatın bizatihi kendisi için değil, savunma hakkını kullanabilmesi için vatandaşa getirilen bir güvencedir. Yoksa avukatların kendilerini ayrıcalıklı hissetmek gibi bir düşüncesi ve talebi bulunmamaktadır. Nitekim benzer düzenleme hâkim ve savcılarla ilgili mevzuatta da yer almaktadır.
Hal böyleyken, hiçbir bilgiyi yansıtmayan, bu yasal düzenlemeyi “abukluk” gibi garip ve düzeysiz bir ifade tarzı ile niteleyen yazı, gerçekleri yansıtmadığı gibi, savunma hakkının ve onu temsil eden avukatın önemi hakkında hiçbir fikrin bulunmadığını da göstermektedir. Avukatların üstünün aranamayacağı ile ilgili düzenleme “abukluk” olarak nitelenirken; “bir hâkimin ya da savcının bir avukatın canını yakmış olması(!) “, “bir dava dolayısıyla maddeten ve manen çökmüş, bunalım girmiş, bu sebeple de intikam hırsı ile yanıp tutuşan bir avukatın intikam peşine düşmüş olması (!) “ gibi film senaryolarını yansıtan zorlama varsayımlara, Danıştay saldırısı gibi uç ve kötü bir örneğe dayanılması iyiniyet ve mantık kuralları ile bağdaşmamaktadır.
Hukuk ve fikir ürütmek ciddi bir iştir; bilgi ve entelektüel düzey gerektirir. Yazıdan öyle anlaşılmaktadır ki “keşmekeşlik”, anılan düzenlemede değil, bu yazıyı kaleme alan kişinin zihnindedir. Neyse ki ilgili kişi ve kurumlar, bu düzenlemenin “yasadan derhal çıkartılması” gibi ciddiyetsiz çağrılara kulak asmayacak kadar sağduyu sahibidirler.
Meslektaşlarımıza ve kamuoyuna saygı ile duyurulur.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI
-
Cevap: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Sayın Sevilay Yükselir iyi bir gazeteciyse avukatın üstü başıyla değil yeni Adliye sarayının üstü başıyla ilgili bir araştırma yapsın. Neden tüm adliyelerde güvenlik polis tarafından sağlanmaktayken İstanbul Adliyesinde özel güvenlikçiler tarafından sağlanıyor. İhale yapıldı mı? Kamu ihale kanunu tam işletildi mi? İhaleyi alan güvenlik şirketi acaba kimin veya kimlere yakın güvenlik şirketi. Peki neden İSPARK işletiyor adliye otoparkını. Diğer adliye otoparklarda alınan ücret Adalet fonuna giderken İstanbul adliyesinde neden İSPARK alıyor ve hangi mevzuata göre?. Bakırköy adliye otoparkı 3 TL iken, İstanbul Adliyesi 7 TL. ve saata göre artan fiyat tarifesi uyguluyor. Yazar, İyi bir araştırsın da bazı partilerin veya partililerin tetikçiliğini bilmeden yapmış olmasın !
Konuya gelince; Biz avukatlar zaten o x-ray cihazlarına çantalarımızı koyuyoruz. Neden mi? Böyle çirkin düşünceler ortaya atılmasın, birileri sanki çok büyük bir ayrıcalıkmış gibi sanıp, mesleğimize dil uzatmasın diye. Hiçbirimizin üzeri aranırsa incilerimiz dökülür gibi bir kaygumuz yok. Biz halkın vekilleri olan milletvekilleri gibi kişi ve kurumların vekiliyiz. Bu nedenle onlar kadar zaten önemliyiz. Ama iş genel kurala gelince, avukatın üzeri aranabilir mi sorusuna cevap tabii ki HAYIR. Avukatın üstü aranamaz!. Yukarıda KANUNLARI bilen herkes de benimle aynı görüşte. Bilmeyenin yazacağı yazı da sanırım bir kuyruk acısı nedeni ile olsa gerek, yok yok aransın olacaktır. Ey yazar, bak seninle ilgili davaya girmeye çalışan avukat, özel güvenlik görevlileri tarafından, üzerinde şu var, çantanda bu var gerekçesi ile Adliyeye alınmaz veya oyalanıp da duruşmayı kaçırırsa ertesi gün şunu yazacaktın "avukatların üstü neden aranıyor"... Oysa tüm avukatların "SİLAH TAŞIMA RUHSATI ALMA" hakkı olduğunu ve çok azının silah taşıdığını, neden silah taşımadığımızı biliyor musunuz? Bakın işte ayrıcalık... Ama kullanmıyoruz bile. Çünkü bizim silahımız bilgidir, kalemdir. Biz hakimler savcılar kadar hukukçuyuz, biz milletvekilleri kadar vekiliz. Hatta bir de Noterden imzalı vekaletname sahibiyiz. Vekaletimiz sandıktan değil, öz kaynağındandır. Yani bakın gene ayrıcalık oldu... Eh kanunları bilmek de ayrıcalık olduğuna göre ANLAMSIZ VE BİLGİDEN YOKSUN yazılarla modern hukukun gerisinde kalan bir zihniyete daha fazla yanıt vermek de beyhude. Bak biz de yazıyoruz...
Gazetecilik de hukukçuluk da saygın mesleklerdir. Ama onu saygın yapan ilk şey bilgidir. Bilgi olmadan konuşmak, yazı yazmak, ne yazdığını, kanunun ratio legisi (amacı) nedir kısmını pas geçerek maddelerin çeşitli bölümlerinden alıntı yapmak bir gazeteciye asla yakışmaz. Bu yazıyı yazdıktan ama yayınlamadan önce Sabah gazetesi hukuk müşavirine bir danışsaydın, internette azıcık araştırma yapıp en azından bu forum konusunu okuyabilseydiniz, bu büyük gafı işlemezdiniz.!
Özetlersem, avukatın üstü çok önemli ve acil durumlar dışında A-RA-NA-MAZ !
-
Cevap: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Karın tokluğuna çalıştırdıkları güvenlik görevlilerine alışveriş merkezi güvenliği yapmadıklarını anlatan olmadığına göre oradaki Savcılık ne iş yapar? Birilerinin avukatların üstlerinin aranmayacağını (avukat kimliğini gösterdiği takdirde) söylemesi çok zor bir olay mı? Söylenseydi görevli de bilir, bu lüzumsuz tartışmaya ve bu lüzumsuz gazete yazısına mahal olmazdı. Hakim savcı milletvekili polis üzerini aratıyor mu? HAYIR. Neden ayrıcalıklılar sizce? İşte o nedenden avukatlar da ayrıcalıklılar. Hadi avukatın üzerinde silah buldunuz. Nerede muhafaza edeceksin ey bilinçsiz güvenlik firmasının bilinçsiz görevlisi ! Var mı emanet dolapların senin? Var mı silah teslim tutanağın? Bak gazetecilik bunları da düşünebilmektir. Araştırmacı yazarlık budur. İhtimaller ve nedenler üzerinde illiyet bağı kurabilmektir gazetecilik. Yoksa eli olan herkes yazar, ağzı olan herkes konuşur. Yazık, bir de Sabah gazetesi...
Sevilay hanımın YAZISINDAKİ ŞU GAFA BİR BAKIN;
Alıntı:
Ya o hâkim ya da savcılardan biri bir avukatın canını yakmışsa.
Ya kaybettiği dava dolayısıyla maddeten ve manen çökmüş, bunalıma girmiş, bu sebeple de intikam hırsı ile yanıp tutuşan avukat intikamının peşine düşmüşse?
Sevilay hanım biz vekiliz, asil değiliz. Davaları şahsileştiremeyiz. Hatta şahsileştirmemiz bile avukatlık mevzuatına göre YASAK. Nasıl böyle bir cümle kurabildiniz. Bravo, daha doğrusu kibarca YUH. Maddeten (ekonomik değer, para) veya manevi bunalıma girip, sinirlenecek ve intikam duygusuyla hareket edeceğimizi bile düşünebilen bu garabet düşünce tarzının Türkiye'nin en önde gelen gazetelerinden birinde yazarlık yapması çok acı. Ama ondan daha acısı, Yazı işleri genel müdürlüğünün ilk yazısı nedeniyle tekzip yazmak yerine 2.ci skandal ve bilgiden yoksun yazıyı yazmasına İZİN vermesidir. Severek okuduğum SABAH gazetesinden VAZGEÇİYORUM !
-
Cevap: Avukatın Üzeri Aranamaz!
Bazı insanlar Allah akıl dağıtırken sanırım şemsiye tutuyorlardı. Avukatın aranamaması esasen müvekkilinin yani vatandaşın aranamamasıdır. Avukatın üzerinde müvekkiline -ki müvekkili devlet dahi olabilir- ait bilgi belge sır olabilir sıradan bir aramada bu bilgi veya belgelerin ortaya saçılması müvekkili aleyhine netice doğurabilir. Avukatın sır saklama yükümlülüğü yasal mecburiyeti iken sıradan aramalara maruz bırakılması bu yasal düzenlemeyi de anlamsız kılacaktır.