Avukatın biri bir gün ofisinde çalışırken telefonu çalmış.
-Efendim demiş............................................. ..........................
Printable View
Avukatın biri bir gün ofisinde çalışırken telefonu çalmış.
-Efendim demiş............................................. ..........................
Efendimle kala kalmamıştır tabi ki.. Kesin biri (müvekkil) "imdattt beni boşa da nasıl boşarsan boşa" demiştir. ( demiştir demesine de sıra ücrete gelince!)Alıntı:
-Efendim demiş............................................. ........................
Kredi kartına 10 taksit wada dersem 3 ek taksit imkanım varmı diye sorar.
Avukat ise karşısındaki duvara bakmaya başar ve gözünün önünden şu sahne geçer.................
Ben çok karışığım avukat hanım ,ne olcak sonum.Karar veremedim psikolağada gitsem yine size gelcem .ben az ücret ödemek için bu evlilikle ilgili kararı ;siz verin istiyorum. Diyen oluyormu?
"Ver de nasıl verirsen ver!" diye, düşünürkeeenn, sonra birden o sahne canlanır gözünde "o da ne?" der; onca çabaya rağmen müvekkil ortadan yok olmak üzere , hadi bu kez kendi alacağı için koşturmaca başlar..., başlar başlamsına da ama ne koşturmaca ne koşturmaca..., tam yakaladım derken ne olabilir sizce?Alıntı:
Avukat ise karşısındaki duvara bakmaya başar ve gözünün önünden şu sahne geçer.................
Koştururken kaçan müvekkil önüne gelen ilk duraktan belediye otobüsüne biner.Yakaladım diye arkasından koşan Avukatına camdan gülerek el sallar:p
Eminim pizzacının hem boşanma ile ilgili ve hem de işten atılma ile ilgili bir sorunu vardır ve başladı derdini avukata anlatmaya...
....pizzacı derdini tam olarak anlatabilmek için, zamandan kazanmak istiyordu ama nafile, trafiğin akışını etkileyemezdi, derken, tam da Anadolu yakasında boğaz köprüsünün en sıkışık yerinde üç durak sonra otobüse yetişebildiler. Avukat, pizzacının durmasını bile beklemeden hızla, yola bırakıverdi kendini. Bu kovalamacayı büyük bir korkuyla izleyen müvekkili, bu kez de yaya olarak kaçmak üzere iken hemen yakaladı. Yakaladı yakalamasına da , zaten kaç günden beri boğazından bir lokma ekmek bile geçemeyen müvekkil, oracıkta bayılıverdi....
Trafik alt üst oldu , Tarfik Polisleri geldi fakat ne çare; emniyet şeridi bile ihlal edilmişti. Ambülansın gelmesi, bir de gitmesi vardı, bu da çok zaman alacaktı, ne de olsa ağır yaralı değildi. Tarfiği açabilmek adına oradan bir araçala göndermek için bakınmağa başladılar, ama herkes işine yetişebilme tasasında idi. Ağır yaralı değildiki , sadece bayılmıştı, üstelik dertsiz başımıza dert mi alacağız diye, düşünmüşlerdi. Diğer yandan şöfürüne söylenmekte olan palabıyıklı; " Hadi git bak bakalım neymiş sorun" diye emir verdi...
Emir büyük yerdendi; şöfür, hemen atladı, seke seke olay yerine koşar adımla gitti, durumu öğrenir öğrenmez yine koşar adımla büyük patron Palabıyık'a tüm detayıyla anlattı.Avukat sözünü duyan Palabıyık:
- Onları alabiliriz, anlaşılan bu gün çok işimiz var, dedi.
Merakla bekliyoruz Deniz hanım devam devam
Palabıyık gözünü, ekmeğinin peşinden koşan avukattan ayırmıyordu, tam da o gün bir avukata danışması gerekiyordu ki Allah karşısına çıkarmıştı işte...
( top sizde.. ben nasıl uydurayım tek başıma o kadar!)
Avukat ekmeğini kovalıyordu da ekmek neden kaçıyordu. Hem undan yapılan cansız bir şeydi ... Avukatın canıda sıkılmıştı hem parasını alamamış hemde durduk yere bayılan müvekkiline yemek ısmarlayacaktı.
Avukat hafif toplu uzun boylu kafasının yanlarında kalan bir tutam saç aklaşmaya başlamış renkli gözlü konuşurken havalara bakıyor izlenimi veren bir avukattı '' İhtiyar '' dediği çok sevdiği avukat arkadaşını aradı . '' ULAN MÜVEKKİL BENİ DOLANDIRDI PARAMI VERMEDEN KAÇTI .'' DİYE DERT YANDI. Tesadüf bu ya ''ihtiyar'' da İstanbuldaydı '' gel'' dedi '' gel beşiktaş taki tarihi balık çarşısında ki XXX balıkçısındayız.''
Beşiktaş taki Tarihi balık çarsısındaki balıkçının adı sizce ne olabilir?
Tangör bey bileni masanıza davet edermişiniz?
Gün görmüş balıkçısı.
Tam o sırada palabıyık ın şöförü kendisini patronunun çağırdığını söylemişti. Yahu burası boğaziçi köprüsümüydü yol geçen hanı mı? Hikayenin burasında bir kargaşa olmuştu ne işse herkes boğaziçi köprüsünde buluşmuştu halbuki köprü yaya trafiğine halihazırda kapalıydı ne çok dolaşan vardı köprü üzerinde polis hariç. Boşuna bu kadar rahat canı sıkılan buradan intihar etmiyor diye düşünerek palabıyık a bakmaya gitti...
Palabıyık ın bıyığı kendisinkinden biraz daha kalındı o kadar. Mutat alışkanlığı ile havaya bakıp palabıyıkla konuştu.. Palabıyığın bir çok çek senet sorunu vardı ama aslında çoğu yasadışıydı. Ne yapabiliriz ıvır zıvır konuşurken İçinden şunun bıyıklarını yolsammı diye geçirdi. Nede olsa Avukat danışma ücreti vardı hemde Boğaziçi köprüsünün üzerinde hemde arkadaşı beklerken hemde mesai bitmişken hemde canı rakı isterken...
Palabıyık ın konuşması bitecek gibi değildi bir şekilde kestirdi ''beni bekleyenler var ...'' '' Her ne kadar İstanbul Barosu Avukatı değilsemde ben daha çok İstanbul da dururum yarın konuşalım ...'' dedi.. Ayrıldı İyide köprünün üzerinde hemde Anadoluya geçiş tarafından Beşiktaşa nasıl gidecekti... Palabıyık ta şaşkındı ... '' Ula bu baroya kayıtlı olmayan avukatta neyin nesi nasıl bir avukat ? '' diye düşünürken göz ucuyla avukata baktı ... Avukat intihar için milletin tersine aşağı atlayacağına Avrupa tarafına akan tarafa atlamıştı.... Çok ilginçti çok....
:) )))))))
Boğazın serin sularına atlayıp yüze yüze Beşiktaş'a gitmeyi düşünmüştü ki son anda vaz geçti, "Kadıların Köyün"de Balıkçı mı yoktu sanki...Hem kısmet bu ya, Palabıyık onun için en güzel balıktı....
orda bayılmasa idi zaten mahkeme salonunda kesin bayılırdı.bırakın orda kalsın.zavallı.
:) orda bayılmasa idi mahkeme salonunda kesin bayılırdı zavallı.bırakın kalsın orda
Hayal gücü ne kadar geniş insanlar var aramızda
tebrikler doğrusu :)
Fakat hiç beklemedikleri bir anda Ramazan çıkıvermişti ortaya, önce gözlerini kısarak şöyle bir bakınıverdi etrafına, sonra hazırdaki meclise dönerek:
-"Ne balığı, ne Kadısı? İmsak vaktinden akşam ezanına kadar yemek yemek yasak, ha bir de avukat tutmak yasak, beni tutacaksınız beni, aksine çok büyük ceza yazarım ona göre..." dedi ve gözden kayboldu. Ertesi gün....
Cep telefonuna gelen mesajla uyandı. şöyle yazıyordu.
ornitorenkler doğuruyor mu yoksa yumurtluyor mu?
çook hüzünlendi....
Avukat inthar için milletin tersine aşağı atlayacağına Avrupa tarafına akan tarafa atlamıştı...Çok ilginçti çok... çünkü avukatın bir bildiği vardı intar edecek adammıydı O kalabalıktan kurtulmak iştemişti biliyordu o tarafta olta balıkçıları için 1 mt. eninde üsten görünmeyen uzantı vardı.
Atladı yere düsünce ulan bir müvekkil için düştüğümüz duruma bak diyerek Kadılar Köyüne gitmeye karar verdi.Hem ayak üstü fıroncola ekmek ayagına gelmişti bu pala bıyıktı!
Fakat bütün bular olurken orada bayılan müvekkili ayılmış ve Avukatın atladığını görmüştü ulan Avukat benim yüzümden intar etti ben bukadar onursuzmuyum Allahım sen beni affet diyerek kendini bogazın serin sularına bıraktı.
Avukat köprünün altında oldugu için bu olan bitenden haberi yoktu.
Alıntı:AV Duygu Tekay :Cep telefonuna gelen mesajla uyandı.şöyle yazıyordu ornitorenkler doğuruyor mu yoksa yumurtluyor mu?
çook hüzünlendi...
...sonra birden pala aklına geldi.şu müvekkilin ve paranın zor bulunduğu günlerde onu kaçırmamalıydı. Üstüne bişeyler aldı kahvaltı bile yapmadan fırladı, hemen boğazın yolunu tuttu. Suya atlamak yerine adamın telefonunu alsaydı ne olurdu ki üstelik diğer müvekkili de kaçırmıştı elinden...
Hüzünlenmemek elde değildi..
3 sayfayi da okudum, hic bir sey anlamadim.
Ne menem hikaye bu..!
Bir de annem beni, zeki bakisli oglum..! diye severdi.
Yuf olsun bana..:)
Efendilere gelin gidesin denmiştir kendisine.