Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/9383
Karar: 2007/1228
Karar Tarihi: 05.02.2007
ÖZET: ‘Bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir’ hükmündeki (her dava) sözcüklerini “bütün alacaklar” tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.
(4721 S. K. m. 5, 225, 178, 231) (818 S. K. m. 125)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine yönelik olup 25.8.2005 tarihinde açılmıştır.
Boşanma davası 16.9.2002 tarihinde açılmış, tarafların boşanmalara ilişkin karar 2.6.2004 günü kesinleşmiştir.
Davalı vekili 24.10.2005 havale tarihli dilekçesinde Türk Medeni Kanununun 178. maddesinde yazılı bir yıllık süre geçtiğinden bahisle zamanaşımı definde bulunmuş, mahkemece dava tarihi ile boşanma hükmünün kesinleştiği tarih arasında bir yıldan fazla zaman geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Katılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki <bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir> hükmündeki (her dava) sözcüklerini <bütün alacaklar> tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. (MK.m.225) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Bu nedenle davalının zamanaşımı itirazının reddi ile işin esası hakkında gösterilecek deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.05.02.2007 (Pzt.)
KARŞI OY YAZISI
Tarafların dava dosyasında mevcut nüfus kayıt örneğine göre 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, davacı kadın tarafından 25.8.2005 tarihinde katılma alacağı (TMK m. 231) davası açıldığı ve davalı koca tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’i üzerine yerel mahkeme tarafından <TMK m. 178 hükmüne göre evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı gerekçesiyle zamanaşımı sebebiyle davanın reddine verildiği, davacı tarafından davanın süresi içinde açıldığı gerekçesiyle hükmün temyiz edildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda <görüş birliği> vardır.
Çekişme nedir?
Tarafların 8.4.1978 tarihinde evlendikleri ve 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, aralarında bir mal rejimi sözleşmesi yapmadıkları için 1.1.2002-2.6.2004 tarihleri arasında kural mal rejimine (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) (= TMK. m. 202 f.I, 218-241) tabi oldukları (4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 10 f. II) bellidir.
Eşler arasında yapılmış bir mal rejimi sözleşmesi bulunmadığı için eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere 1.1.2002-2.6.2004 tarihleri arasında davalı kocanın edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktarın yarısı üzerinde katılma alacağı bulunan davacı kadın katılma alacağına (TMK m. 231) ilişkin istemini ne zaman gerçekleştirebilir?
Ne sebepten doğmuş olursa olsun <her türlü alacak> kural olarak zamanaşımına tabi olduğundan (EREN, s. 1234-1235, OĞUZMAN/ÖZ, s. 445) mal rejimlerine yönelik alacaklar için de belirli bir süre sessiz kalınırsa bu hareketsizlik o alacağın artık dava edilmesine engel oluşturur. Başka bir anlatımla zamanaşımı (Verjaehrung) söz konusu olur. (EREN, s. 1232, OĞUZMAN/ÖZ, s. 442, TEKİNAY, s. 829)
Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin katılma alacağından (TMK m. 231) doğan alacak hakkı ile ilgili olarak zamanaşımı hakkında kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır.
1) ZAMANAŞIMI SÜRESİ
BK. m. 132 b. 3 hükmüne göre evlilik süresince eşlerin birbirinden olan alacakları için zamanaşımı işlemez.
Eşler arasındaki mal rejimi ne olursa olsun, alacak ne zaman doğmuş olursa olsun BK. m. 132 b. 3 hükmü uygulanır. (BECKER, s. 138, OĞUZMAN/ÖZ, s. 451)
Hemen belirtmeliyiz ki dönüştürme davası (TMK m. 206) sonucu mal ayrılığına geçilmişse ya da eşler başka bir mal rejimine geçmişlerse (TMK m. 203) katılma alacağı (TMK m. 231) evlilik sırasında da doğar.
Zamanaşımı süresi eşler arasında mal rejimi sözleşmesi bulunup bulunmadığına göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
A) EŞLER ARASINDA BİR MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ VARSA ZAMANAŞIMI
Eşler arasında kural mal rejiminin (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) (= TMK. m. 202 f.I, 218-241) uygulanması asıl ise de eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini yani mal ayrılığı rejimi (= TMK. m. 242-243), paylaşmalı mal ayrılığı rejimi (= TMK. m. 244-255), mal ortaklığı rejimini (= TMK. m. 256-281) kabul edebilecekleri (TMK m. 202) gibi Kanunda öngörülen sınırlar içinde kural mal rejimi (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) ile ilgili farklı anlaşmalar da yapabilirler. (KILIÇOĞLU, s. 76)
Türk Medeni Kanununun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde özel hukuk alanına giren çekişme konusu tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Başka bir anlatımla Türk Medeni Kanununun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, sadece medenî hukuk ilişkilerinde değil Ticaret Hukuku, İş Hukuku vs. gibi özel hukuk alanına giren tüm özel hukuk ilişkilerinde uygulanacaktır. (Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2007, Kısaltma: GENÇCAN-TMK-2, s. 131)
Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi <varsa> katılma alacağı yönünden zamanaşımı süresi BK. m. 125 gereği <sözleşmelerden doğan> talep haklarının zamanaşımı süresi olarak doğal olarak <on yıldır”. (Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2004, Kısaltma: GENÇCAN-TMK, s. 1198-1199, GENÇCAN-TMK-2, s. 1958)
B) EŞLER ARASINDA BİR MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ YOKSA ZAMANAŞIMI
Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi <yoksa> katılma alacağı (TMK m. 231) yönünden zamanaşımı süresi:
- Bir yıllık süre: Mal rejiminin sona ermesi (TMK. m. 225) ve katılma alacağının (TMK m. 231) varlığının öğrenilmesinden itibaren başlar,
- On yıllık süre: Her durumda mal rejiminin sona ermesinden (TMK. m. 225) başlar.
a) BİR YILLIK SÜRE
Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi <yoksa> katılma alacağı (TMK m. 231) yönünden zamanaşımı süresi, mal rejiminin sona ermesi (TMK. m. 225) <ve> katılma alacağının (TMK m. 231) varlığının öğrenilmesinden itibaren <bir yıldır>.
Eksik katılma alacağında da (TMK m. 241) dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıldır. Eksik katılma alacağı davasında hak ihlalinin <tam olarak> bilinmesine gerek bulunmadığından (HAUSSER/BASLER, Art. 220 Nr.29, ZEYTİN, s. 247) benzer şekilde katılma alacağında da (TMK m. 231)) hak ihlalinin <tam olarak> bilinmesine gerek bulunmamaktadır. (Aksi görüşe göre bir yıllık sürenin başlaması bile olanaksızdır: DURAL/OĞUZMAN/ÖĞÜZ, s. 391.)
b) ON YILLIK SÜRE
Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi <yoksa> katılma alacağı (TMK m. 231) yönünden zamanaşımı süresi <her durumda> mal rejiminin sona ermesinden (TMK. m. 225) başlamak üzere <on yıldır.>
2) DOĞRUDAN ON YILLIK SÜRE KANUNUN SİSTEMATİĞİNE AYKIRIDIR
Değerli çoğunluk tarafından hiçbir ayrımlama yapılmadan doğrudan on yıllık zamanaşımı süresinin benimsenmesi Kanunun sistematiğine de aykırıdır.
a) BOŞANMA SEBEBİYLE AÇILACAK DAVALARA YÖNELİK DÜZENLEMEYE AYKIRILIK
Katılma alacağı (TMK m. 231) boşanma davalarının fer’i niteliğinde değildir.
Ancak TMK. m. 178 hükmüne göre evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasından doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden <bir yıl geçmekle> zamanaşımına uğradığı da bir gerçektir.
Bir yıllık süre için madde gerekçesinde;
<Madde boşanma sebebiyle açılacak davaların, evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasından itibaren bir yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğunu hükme bağlamaktadır. Bu hüküm sayesinde evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasına rağmen eşlerin ‘yıllar sonra’ maddî ya da manevî tazminat ya da ilk kez istenilen yoksulluk nafakası dolayısıyla karşı karşıya gelmeleri önlenmek istenmiştir. Bütün alacak istemleri gibi boşanmadan doğan tazminat ve yoksulluk nafakası istemlerinin de bir zamanaşımı süresinin olması gerekir. Bu süre, evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasına ilişkin hükmün kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlayacaktır.> açıklaması vardır.
Boşanma evliliği (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 63) ve mal rejimini sonlandıran bir sebeptir. Evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasına rağmen eşlerin <yıllar sonra> maddî ya da manevî tazminat ya da ilk kez istenilen yoksulluk nafakası gibi sebeplerle karşı karşıya gelmelerini önlenmek isteyen Kanun Koyucunun katılma alacağında (TMK m. 231) farklı düşünmesi 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu sistematiği ile de bağdaşmaz.
b) EKSİK KATILMA ALACAĞINA İLİŞKİN DÜZENLEMEYE AYKIRILIK
Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, <katılma alacağını> karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir. Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin <sona ermesinin> üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
Eksik katılma alacağı davasında (TMK m. 241) özellikle alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkının düşeceği gözetildiğinde katılma alacağı (TMK m. 231) için on yıllık zamanaşımı süresi uygulanması fiilen eksik katılma alacağı davasını uygulanamaz duruma getirmektedir.
3) DELİLLERİN EKSİLMESİ GERÇEĞİ
Zamanaşımı süresinin değerli çoğunluk görüşünde olduğu gibi mal rejimi <sözleşmesinin> yokluğu/bulunup bulunmadığı hiç dikkate alınmadan, eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi <yoksa> bile kısa süre (=bir yıl) olmaksızın/olmadan doğrudan <on yıl> olarak benimsenmesi eşleri <yıllar sonra> karşı karşıya getirmektir.
Eşlerin yıllar sonra karşı karşıya gelmesinin en önemli sakıncası ise kanıtlama güçlüğüdür.
Zamanaşımının dayandığı esas;
- Mahkemeleri aradan zaman geçtiği için inceleme zorluğu bulunan eski olaylarla uğraşmaktan kurtarmak,
- Tarafları ise delilleri (=makbuz, senet vb.) uzun süre saklamaktan kurtarmaktır.( EREN, s. 1233, OĞUZMAN/ÖZ, s. 443, JdT 1965 I 249, KILIÇOĞLU, s. 600, TEKİNAY, s. 830, BGE 90 II 428)
Ölüm sebebiyle oluşan bir katılma alacağı davasının diyelim 30 yıllık evlilikten sonra 10 yıl zamanaşımı süresi de eklendiğinde 40 yıl önceki bir olgunun kanıtlanmasında o belgenin saklanması bir yana tanıkların bile vefat etmiş olacakları gerçeği karşısında ne büyük zorluklar ve hak kayıplarına yol açacağı izahtan varestedir.
Uzun zaman alacağını aramayan katılma alacaklısı, borçlu eşinden;
- mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir <maddî tazminat>,
- boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan <manevî tazminat> olarak uygun miktarda bir para ödenmesini,
- boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafakayı (=yoksulluk nafakası) <10 yıl sonra isteyememesi> gibi katılma alacağı davası ile katılma alacağını da isteyememelidir.
Kamu yararı, hukuki güven ve sosyal barış bile bunu gerektirmektedir. Alacak hakkını uzun süre aramayan bir kimsenin hukuken korumadan yoksun bırakılması adalet duygusunu da asla zedelemez. (EREN, s. 1233, TEKİNAY, s. 830)
Değerli çoğunluğun <farklı görüşüne> açıkladığım sebeplerle katılmıyorum.
Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
TMK Madde 178 - Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Medeni Kanununun 178.md.sinin açık hükmü karşısında ve belirtilen gerekçelerle:
Karşı oy'un daha geçerli ve hukukumuza uygun olduğu inancındayız.
Saygılarımla.
Av.muratsadioğlu
Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
MK 178 gereğince, ben de karşı oy yazısına katılıyorum. Konu hakkında hüküm vardır ve 10 yıllık zamanaşımı süresiyle ilgisi yoktur. Edinilmiş mallarının gelirlerinden faydalanabilmek için boşanmanın kesinleşmesinden itibaren en geç 1 yıl içinde davanın açılması gereklidir.
Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
"Evliliğin sona ermesinden doğan dava hakları..."
Bu kadar açık bir hüküm karşısında Yargıtay'ın kararını anlamak mümkün değil. Ben de karşı oy yazısında belirtilen görüşe katılıyorum. Umarım zamanla böyle bir hatadan dönülür ve Yargıtay içtihat değiştirir.
Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
Sahan38 arkadaşımızın görüşüne aynen katılıyorum.Mk. 178. maddesi daha çok maddi manevi tazminat ile nafaka konularıyla alakalı,mal rejiminde isi bir alacak hakkı söz konusu,mal rejimleri bir sözleşme olarak nitelendirmek daha mantıklı değil midir,bunun içinde 10 yıllık zamanaşımı süresine ben katılıyorum.ama hukuk gelişen bir bilim dalı olduğu için Yargıtay görüşünü 2 ay sonra değiştirebilirde.
Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
Bu kararla ilgili dikkatimi çeken 2. bir husus var.Karardaki "Çekişme nedir?
Tarafların 8.4.1978 tarihinde evlendikleri ve 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, aralarında bir mal rejimi sözleşmesi yapmadıkları için 1.1.2002-2.6.2004 tarihleri arasında kural mal rejimine (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) (= TMK. m. 202 f.I, 218-241) tabi oldukları (4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 10 f. II) bellidir." paragrafında mal rejiminin bitiş tarihi olarak boşanma kararının verildiği tarih olan 2.6.2004 kabul edilmiş oysaki 4721e 225.- "Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer.
Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. " buradaki dava tarihini davanın açıldığı tarik olan 16.9.2002 olarak kabul edilmesi gerekmezmiydi?
Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
1984 nisan ayında evlendik. eşim 7/11/2003 tarinde boşanma davası açmıstır 25/2/2004 tarihinde red ile sonuclanmıs 4/1/2005 tarıhınde kesınlesmıstır. 7/1/2008 tarihinde tekrar bosanma davası acmıstır. şu anda dava devam etmekte edinilmiş mallarımızı satma yoluna gitmiştir boşanmadan önce. oturdugumuz eve aile konutu oldugu için serh koydurdum.şimdi eşim evi satmak için boşanma davası actı. 24senelık evlılıgımız var şuanda ben evden herhangıbı bir hak talep edebilirmiyim.ev eşimin üzerine tapu 2002den önce alınmıştır.evi üzerime tescil ettire bilirmiyim bu konuda bi açıklamanız olursa çok memnun olurum. şimdiden çok tesekkürler
Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
iyi günler
ben 2001 de bosanma davasi actim ve savam red edildi 3 sene bekledikten sonra yine dava actim ve 3 durusmadan sonra mahkeme bosanmaya karar verdi. karsi taraf itiraz edip dava yargitaya gitti. dava yargitayda usulden dolayi bozuldu ve geri geldi tekrar bir durusma yapildi ve usul düzeltilip ayri bir dosya ve mahkeme numarasiyla karara baglandi ve karsi taraf tekrar itiraz etti ve yargitaya gitti ve yargitay bu defa karar onama verdi. sorum bu durumda karsi tarafin bu kez karar düzeltme hakki olurmu saygilar
Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
Alıntı:
nietzsche75 rumuzlu üyeden alıntı
Bu kararla ilgili dikkatimi çeken 2. bir husus var.Karardaki "Çekişme nedir?
Tarafların 8.4.1978 tarihinde evlendikleri ve 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, aralarında bir mal rejimi sözleşmesi yapmadıkları için 1.1.2002-2.6.2004 tarihleri arasında kural mal rejimine (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) (= TMK. m. 202 f.I, 218-241) tabi oldukları (4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 10 f. II) bellidir." paragrafında mal rejiminin bitiş tarihi olarak boşanma kararının verildiği tarih olan 2.6.2004 kabul edilmiş oysaki 4721e 225.- "Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer.
Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. " buradaki dava tarihini davanın açıldığı tarik olan 16.9.2002 olarak kabul edilmesi gerekmezmiydi?
Meslektaşım sözünü ettiğiniz dava tarihinden esasında boşanma davasının tarihini değil, mal rejimi tasfiyesi davasının tarihini anlamak gerekir. 2.Hukuk Dairesi Hakimi Ömer Uğur Gençcan' ın 2007 baskı tarihli Mal Rejimleri Hukuku kitabının 186. sayfasında bu konuda detaylı açıklama vardır.
Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.HUKUK DAİRESİ
SAYI:
ESAS KARAR
2006/9383 2007/1228
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ :İzmir 5.Aile Mahkemesi
TARİHİ :19.122005
NUMARASI :819-1201
DAVACI :F. D.
DAVALI :M.R. D.
DAVA TÜRÜ :Mal Rejiminin Tasfiyesi
TEMYİZ EDEN avacı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine yönelik olup 25.8.2005 tarihinde açılmıştır.
Boşanma davası 16.9.2002 tarihinde açılmış, tarafların boşanmalara ilişkin karar 2.6.2004 günü kesinleşmiştir.
Davalı vekili 24.10.2005 havale tarihli dilekçesinde Türk Medeni Kanununun 178. maddesinde yazılı bir yıllık süre geçtiğinden bahisle zamanaşımı definde bulunmuş, mahkemece dava tarihi ile boşanma hükmünün kesinleştiği tarih arasında bir yıldan fazla zaman geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Katılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki “bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir” hükmündeki (her dava) sözcüklerini “bütün alacaklar” tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. (MK.m.225) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Bu nedenle davalının zamanaşımı itirazının reddi ile işin esası hakkında gösterilecek deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.05.02.2007 (Pzt.)
Başkan Üye Üye Üye Üye
Hakkı Dinç Necati Söz Nail Özkılıç Halim Kayapınar Ö.Uğur Gençcan (Muhalif)
-2-
KARŞI OY YAZISI
Tarafların dava dosyasında mevcut nüfus kayıt örneğine göre 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, davacı kadın tarafından 25.8.2005 tarihinde katılma alacağı (TMK m. 231) davası açıldığı ve davalı koca tarafından ileri sürülen zamanaşımı def’i üzerine yerel mahkeme tarafından “TMK m. 178 hükmüne göre evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı gerekçesiyle zamanaşımı sebebiyle davanın reddine verildiği, davacı tarafından davanın süresi içinde açıldığı gerekçesiyle hükmün temyiz edildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır.
Çekişme nedir?;
Tarafların 8.4.1978 tarihinde evlendikleri ve 2.6.2004 tarihinde boşandıkları, aralarında bir mal rejimi sözleşmesi yapmadıkları için 1.1.2002-2.6.2004 tarihleri arasında kural mal rejimine (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) (= TMK. m. 202 f.I, 218-241) tabi oldukları (4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 10 f. II) bellidir.
Eşler arasında yapılmış bir mal rejimi sözleşmesi bulunmadığı için eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere 1.1.2002-2.6.2004 tarihleri arasında davalı kocanın edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktarın yarısı üzerinde katılma alacağı bulunan davacı kadın katılma alacağına (TMK m. 231) ilişkin istemini ne zaman gerçekleştirebilir?
Ne sebepten doğmuş olursa olsun “her türlü alacak” kural olarak zamanaşımına tabi olduğundan (EREN, s. 1234-1235, OĞUZMAN/ÖZ, s. 445) mal rejimlerine yönelik alacaklar için de belirli bir süre sessiz kalınırsa bu hareketsizlik o alacağın artık dava edilmesine engel oluşturur. Başka bir anlatımla zamanaşımı (Verjaehrung) söz konusu olur. (EREN, s. 1232, OĞUZMAN/ÖZ, s. 442, TEKİNAY, s. 829)
Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin katılma alacağından (TMK m. 231) doğan alacak hakkı ile ilgili olarak zamanaşımı hakkında kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır.
1) ZAMANAŞIMI SÜRESİ
BK. m. 132 b. 3 hükmüne göre evlilik süresince eşlerin birbirinden olan alacakları için zamanaşımı işlemez.
Eşler arasındaki mal rejimi ne olursa olsun, alacak ne zaman doğmuş olursa olsun BK. m. 132 b. 3 hükmü uygulanır. (BECKER, s. 138, OĞUZMAN/ÖZ, s. 451)
Hemen belirtmeliyiz ki dönüştürme davası (TMK m. 206) sonucu mal ayrılığına geçilmişse ya da eşler başka bir mal rejimine geçmişlerse (TMK m. 203) katılma alacağı (TMK m. 231) evlilik sırasında da doğar.
Zamanaşımı süresi eşler arasında mal rejimi sözleşmesi bulunup bulunmadığına göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
2006/9383-2007/1228 -3-
A) EŞLER ARASINDA BİR MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ VARSA ZAMANAŞIMI
Eşler arasında kural mal rejiminin (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) (= TMK. m. 202 f.I, 218-241) uygulanması asıl ise de eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini yani mal ayrılığı rejimi (= TMK. m. 242-243), paylaşmalı mal ayrılığı rejimi (= TMK. m. 244-255), mal ortaklığı rejimini (= TMK. m. 256-281) kabul edebilecekleri (TMK m. 202) gibi Kanunda öngörülen sınırlar içinde kural mal rejimi (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) ile ilgili farklı anlaşmalar da yapabilirler. (KILIÇOĞLU, s. 76)
Türk Medeni Kanununun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde özel hukuk alanına giren çekişme konusu tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Başka bir anlatımla Türk Medeni Kanununun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, sadece medenî hukuk ilişkilerinde değil Ticaret Hukuku, İş Hukuku vs. gibi özel hukuk alanına giren tüm özel hukuk ilişkilerinde uygulanacaktır. (Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2007, Kısaltma: GENÇCAN-TMK-2, s. 131)
Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi “varsa” katılma alacağı yönünden zamanaşımı süresi BK. m. 125 gereği “sözleşmelerden doğan” talep haklarının zamanaşımı süresi olarak doğal olarak “on yıldır”. (Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2004, Kısaltma: GENÇCAN-TMK, s. 1198-1199, GENÇCAN-TMK-2, s. 1958)
B) EŞLER ARASINDA BİR MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ YOKSA ZAMANAŞIMI
Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi “yoksa” katılma alacağı (TMK m. 231) yönünden zamanaşımı süresi:
- Bir yıllık süre : Mal rejiminin sona ermesi (TMK. m. 225) ve katılma alacağının (TMK m. 231) varlığının öğrenilmesinden itibaren başlar,
- On yıllık süre : Her durumda mal rejiminin sona ermesinden (TMK. m. 225) başlar.
a) BİR YILLIK SÜRE
Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi “yoksa” katılma alacağı (TMK m. 231) yönünden zamanaşımı süresi, mal rejiminin sona ermesi (TMK. m. 225) “ve” katılma alacağının (TMK m. 231) varlığının öğrenilmesinden itibaren “bir yıldır”.
Eksik katılma alacağında da (TMK m. 241) dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıldır. Eksik katılma alacağı davasında hak ihlalinin “tam olarak” bilinmesine gerek bulunmadığından (HAUSSER/BASLER, Art. 220 Nr.29, ZEYTİN, s. 247) benzer şekilde katılma alacağında da (TMK m. 231)) hak ihlalinin “tam olarak” bilinmesine gerek bulunmamaktadır. (Aksi görüşe göre bir yıllık sürenin başlaması bile olanaksızdır: DURAL/OĞUZMAN/ÖĞÜZ, s. 391.)
2006/9383-2007/1228 -4-
b) ON YILLIK SÜRE
Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi “yoksa” katılma alacağı (TMK m. 231) yönünden zamanaşımı süresi “her durumda” mal rejiminin sona ermesinden (TMK. m. 225) başlamak üzere “on yıldır.”
2) DOĞRUDAN ON YILLIK SÜRE KANUNUN SİSTEMATİĞİNE AYKIRIDIR
Değerli çoğunluk tarafından hiçbir ayrımlama yapılmadan doğrudan on yıllık zamanaşımı süresinin benimsenmesi Kanunun sistematiğine de aykırıdır.
a) BOŞANMA SEBEBİYLE AÇILACAK DAVALARA YÖNELİK DÜZENLEMEYE AYKIRILIK
Katılma alacağı (TMK m. 231) boşanma davalarının fer’i niteliğinde değildir.
Ancak TMK. m. 178 hükmüne göre evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasından doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden “bir yıl geçmekle” zamanaşımına uğradığı da bir gerçektir.
Bir yıllık süre için madde gerekçesinde;
“Madde boşanma sebebiyle açılacak davaların, evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasından itibaren bir yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğunu hükme bağlamaktadır.Bu hüküm sayesinde evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasına rağmen eşlerin ‘yıllar sonra’ maddî ya da manevî tazminat ya da ilk kez istenilen yoksulluk nafakası dolayısıyla karşı karşıya gelmeleri önlenmek istenmiştir. Bütün alacak istemleri gibi boşanmadan doğan tazminat ve yoksulluk nafakası istemlerinin de bir zamanaşımı süresinin olması gerekir. Bu süre, evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasına ilişkin hükmün kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlayacaktır.” açıklaması vardır.
Boşanma evliliği (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 63) ve mal rejimini sonlandıran bir sebeptir. Evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasına rağmen eşlerin “yıllar sonra” maddî ya da manevî tazminat ya da ilk kez istenilen yoksulluk nafakası gibi sebeplerle karşı karşıya gelmelerini önlenmek isteyen Kanun Koyucunun katılma alacağında (TMK m. 231) farklı düşünmesi 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu sistematiği ile de bağdaşmaz.
b) EKSİK KATILMA ALACAĞINA İLİŞKİN DÜZENLEMEYE AYKIRILIK
Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, “katılma alacağını” karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir. Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin “sona ermesinin” üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
2006/9383-2007/1228 -5-
Eksik katılma alacağı davasında (TMK m. 241) özellikle alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkının düşeceği gözetildiğinde katılma alacağı (TMK m. 231) için on yıllık zamanaşımı süresi uygulanması fiilen eksik katılma alacağı davasını uygulanamaz duruma getirmektedir.
3) DELİLLERİN EKSİLMESİ GERÇEĞİ
Zamanaşımı süresinin değerli çoğunluk görüşünde olduğu gibi mal rejimi “sözleşmesinin” yokluğu/bulunup bulunmadığı hiç dikkate alınmadan, eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi “yoksa” bile kısa süre (=bir yıl) olmaksızın/olmadan doğrudan “on yıl” olarak benimsenmesi eşleri “yıllar sonra” karşı karşıya getirmektir.
Eşlerin yıllar sonra karşı karşıya gelmesinin en önemli sakıncası ise kanıtlama güçlüğüdür.
Zamanaşımının dayandığı esas;
- Mahkemeleri aradan zaman geçtiği için inceleme zorluğu bulunan eski olaylarla uğraşmaktan kurtarmak,
- Tarafları ise delilleri (=makbuz, senet vb.) uzun süre saklamaktan kurtarmaktır.( EREN, s. 1233, OĞUZMAN/ÖZ, s. 443, JdT 1965 I 249, KILIÇOĞLU, s. 600, TEKİNAY, s. 830, BGE 90 II 428)
Ölüm sebebiyle oluşan bir katılma alacağı davasının diyelim 30 yıllık evlilikten sonra 10 yıl zamanaşımı süresi de eklendiğinde 40 yıl önceki bir olgunun kanıtlanmasında o belgenin saklanması bir yana tanıkların bile vefat etmiş olacakları gerçeği karşısında ne büyük zorluklar ve hak kayıplarına yol açacağı izahtan varestedir.
Uzun zaman alacağını aramayan katılma alacaklısı, borçlu eşinden;
- mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir “maddî tazminat”,
- boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan “manevî tazminat” olarak uygun miktarda bir para ödenmesini,
- boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafakayı (=yoksulluk nafakası) “10 yıl sonra isteyememesi” gibi katılma alacağı davası ile katılma alacağını da isteyememelidir.
Kamu yararı, hukuki güven ve sosyal barış bile bunu gerektirmektedir. Alacak hakkını uzun süre aramayan bir kimsenin hukuken korumadan yoksun bırakılması adalet duygusunu da asla zedelemez. (EREN, s. 1233, TEKİNAY, s. 830)
Değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” açıkladığım sebeplerle katılmıyorum.
Üye
Ömer Uğur GENÇCAN
Cevap: Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
Yargıtay 8. H.D. yine önceki görüşüne dönerek Mal rejiminin tasfiyesinden doğan alacak haklarında 10 yıllık zamanaşımı süresini uygulama eğiliminde.
Bu oldukça sevindirici bir durum, zira davayı açmak için henüz uzun bir süreleri olduğunu düşünen pekçok kişi 1 yıllık zamanaşımını kaçırdı ise (ki kaçırdı) büyük bir hak kaybına uğrayacaktı.
Bir diğer yararı ise daha önce birkaç meslektaşımın belirttiği gibi, 1 yıllık zamanaşımını düzenleyen madde "boşanma sebebiyle" doğan dava haklarını kapsıyor. Önceki uygulamada boşanma ile mal rejimi sona eren tarafların bu davayı açma süresi 1 yıl iken, aynı davayı ölüm sebebiyle mal rejimi sona erenler 10 yıl içinde açabilecekti.
Ki gözlemlediğim kadarıyla hakimler ölüm sebebiyle mal rejiminin tasfiyesi davaları için BİLE kanunda bu yönde bir düzenleme olmadığı halde 1 yıllık zamanaşımını uygulama ve davaları zamanaşımı sebebiyle reddetme eğilimine girmişlerdi.
İşin diğer yönü; 3-4 aydır süren bu 1 yıllık zamanaşımı uygulaması sebebiyle davası reddedilen ve kesinleşen vatandaşın mağduriyetini giderebilecek çözümler üretilmesi gerektiği.
Yargıtay fikir değişikliği ile, kanun değişikliğinden daha mağdur edici ciddi sonuçlara sebep olabiliyor.
Velhasıl; mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak davalarında zamanaşımı süresi yeniden 10 YIL. (henüz yeni verilmiş bir karar yok, ama eğilim değişti, kuşlarım öyle söyledi, güvenilir kuşlardır) :)
Cevap: Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
faydalı bilgi için tşk ederim
Cevap: Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
paylaşım için teşekkürler
Cevap: Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
Alıntı:
Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı
"Evliliğin sona ermesinden doğan dava hakları..."
Bu kadar açık bir hüküm karşısında Yargıtay'ın kararını anlamak mümkün değil. Ben de karşı oy yazısında belirtilen görüşe katılıyorum. Umarım zamanla böyle bir hatadan dönülür ve Yargıtay içtihat değiştirir.
Sayın avukat hanım.Karmaşık bir mesele var ve ben sizden yardım istiyorum.
Ben 21 haziran 2012 de evlendim.bu tarhten sonra ESKİ KIZ ARKADAŞIMA duygusal içerikli sms mesajları gönderdim. Sonrasında ESKİ KIZ ARKADAŞIM bu mesajlara dayanarak dava açtı. Ben de davada " Eski kız arkadaşımla biz evlendikten sonra da görüştük ama ona gönderdiğim mesajları ailesi gördüğü için beni dava etmek zorunda kaldığını" ifade ettim. Davadaki ifadelerim arasında eski kız arkadaşımla geçen bir muhabbeti anlattım.Şöyle ki "Davacı ile konuştuk.Ben kendisine mutsuz bir evlilik yaptığımı ve en kısa zamanda boşanıp kendisi ile evleneceğimi söyledim" şeklinde. Bunlar duruşma tutanaklarında kayıtlı. Ayrıca gönderdiğim mesajlarda var dosyada. Bir örnek "Güzeller güzeli sevdiğim bize ve sevgimize iyi bak". Bu dava sonucunda kişilerin huzur ve sukünunu bozmaktan ceza aldım ve şu an karar temyiz sürecinde.( hiç bir gerekçe olmadan HAGB uygulanmadı)
Eşim eski kız arkadaşımla olan ilişkimi biliyordu.Ben kendisine unutamadığım bir ilişkim olduğunu söyledim. O da bunları bile bile benle evlenmeyi kabul etti.Ben de bir nevi mantık evliliği yapmış oldum. Bu dava ve mesaj olayları ortaya çıktığında eşim olayları öğrendi. (Hatta Savcılık soruşturmasının başladığı gün biz bir psikologdan randevu almıştık.)Eski ilişkimin sebep olduğu sıkıntıları gidermek için. Öğrendikten sonra ben bunu aldım karşıma konuştum. Bak ne yaparsan haklısın ama ben evliliği bitirmek istemiyorum dedim. o da bunu kabul etti. Ama bir ceza davası görülecekti. Ben madem evliliğe devam kararı aldık o zaman bu mahkeme sürecine hiç karışma ben halledeyim sonra yolumuza bakalım dedim. O da tamam dedi. Ancak geçen hergün bana baskıları arttı.Mahkemede ne söyleyeceğime,o insanı nasıl kötüleyeceğime kadar herşey.Sürekli telefonla taciz etti.Eşimle olmadığım zamanların hemen hemen hepsinde beni eski kız arkadaşımla olmakla suçladı.Baş başa kaldığımız zamanlar sürekli onu düşünüyorsun şeklinde bana baskı yaptı.Olur olmaz her konuşmanın sonu o meseleye bağlanıyordu.Cezadavası karar aşamasına gelmeden yazılan mesajları da okumak istedi. Ben de mesajları okuduğunda herşeyin kötü olacağını söyledim. O yine de istedi.Ben de kayınvalidemi arayıp durumu anlattım. Kayınvalidem:" okursa Okusun oğlum yapacak bişey yok biterse biter.Sen de bekar kalacak değilsin o da" dedi.Ve mesajları okudu.Sonra bizim hayatımız daha çekilmez hale geldi. Ben bu işe bir çözüm bulamadım ve onun iddia ettiği şeyleri kabul ettim. Eski kız arkadaşımla görüşmüş gibi yaptım.Bu duruma bir arkadaşı şahit olmuş.sonrasında eve gelen başka arkadaşlarının yanında eski kız arkadaşımla görüştüm şeklinde ifadelerde bulundum. Elimde bana baskıcı tutumunu kanıtlayan mesajları var.Anlayacağınız ne olursa olsun bu iş bitsin dedim. Şimdi bütün bunlara dayanarak bana "evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma(çekişmeli) davası açmış.50000 maddi 50000 manevi tazminat istiyor. İkimizde kamuda çalışıyoruz ve maaaşlarımız aynı.Benim üzerimde hiç bir mal varlığım yok. Bu arada kendisi evlendikten sonra takıların karşılığı olarak yatırdığımız parayı çekmiş ve aile konutundaki eşyaları alıp başka bir ev tutmuş.(para onun üzerindeydi ve mahkeme aile konutu ile ilgili bir karar almamıştı) İddia ettği gibi bir telefon görüşmesi veya yüz yüze bir görüşme olmadı eski kız arkadaşımla.Bunun bahsettiğim tanıklar haricinde bi kanıtı yok.Ne olursa olsun kurtulayım diyerekten böyle ifadeler kullandım.Ayrıca eşimin annesi bizim akrabaların numarasını bi şekilde bulup onlara beni kötüleyen şeyler anlatıyormuş.Eşim de bçalıştığım kuruma beni şikayet etmiş ve benim hakkımda bi soruşturma dosyası oluşturulmuş.Mesajlardan dolayı görülen ceza davasını öğrendmesi üzerinden 8 ay geçti ve bunu tanıklarla kanıtlayabilirim.Yani tam bir karmaşa içindeyim.Kendisine anlaşmalı olarak boşanmayı teklif ettim ama yanaşmadı.Bu süreçte ne yapmalıyım.fikirlerinize çok ihtiyacım var.Teşekkür ederim.
Cevap: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
Merhaba.. Bir sorum var ama buraya mı nereye yazacağımı bilemedim kusuruma bakmayın lütfen.
Babam psikolojik rahatsızlıkları ileri derecese olan bir bayan (aynı zamanda amcasının kızı) ile evlendi yaklaşık 3 sene önce.
Şu an ilişkileri çıkmaza girmiş halde. Bayanın doktoru evliliğinizin iptali olabilir demişti geçen sene ama babam karısını yarı yolda bırakmak istemedi.
Şimdi boşanmak istiyor. Kendisi devlwt memuru. Evlendikten sonra eşya alımı oldu. Eğer doktordan rapor alınıp evliliğin iptalini istersek sonuç hakkında bilgi verebilir misiniz? Birde iptal olursa nafaka talep edebilir mi karşı taraf?
Zahmet verdiğim için özür dilerim. Şimdiden teşekkürler.
Cevap: Re: Mal Rejimi Hakkında Emsal ve Tartışılabilir Yargıtay Kararı
Dilek Hanim ,
forumda paylaşdığım bir konu hususunda bana yardımcı olabılirmi siniz lütfen.
forum bilgileri :
Aile Hukuku
başlık : velayetin babaya verilmesi
paylaşan mr.nidi
şimdiden teşekkür ederim