-
Fıkralar
Uc bayan bankaci islerinden vakit bulup da tuylerini aldiramazlar. Kendi aralarinda bir gun kararlastirip, is yerinde bu sorunlarini
halletmeye karar verirler.
O gun geldiginde gereken hazirliklar yapilmistir. Ogle yemegi tatilinde hemen ofislerden birine kapanirlar ve hazirladiklari agdayla
isleme girisirler.
Birinci bayan isini bitirdiginde, soyle bir bacaklarina bakar ve der ki:
"Akbank" gibi oldu.
Ikinci bayan da isini bitirip, kendi bacaklarini suzer ve "Sekerbank" gibi oldu der.
Ücuncu bayan altta kalmaz ve : Benimki de "Pamukbank" gibi oldu der.
Onlari saklandigi yerden izleyen kat gorevlisi ise dayanamaz ve der ki :
"Aha bagyan, benimgi de Demirbang gibin oldu"
-
Mühendisleri sinir eden sorular
- yaw sen inşaat mühendisiydin di mi?
- evet?
- sen şimdi telefon felan yapabiliyon mu bana da yap
- bu uydu kanalları şifresiz felan nasıl izleniyo onun bi aleti varmışvar mı sende
- senin okuduğun bölüm ne yiğenim?
- genetik mühendisliği diyorlar teyzecim.
- vah vah tıp fakültesi tutturamadın mı yavrum, böyle geretik mühendisolucan.?
- kandan cerahatten pek hoşlanmam.
- hmm yazılım mühendisliği nasıl oluyor o?
- bilgisayar yazılımı üzerine. yazı mı yazıyorsun yani bilgisayarda? evet yazı yazıyorum bilgisayarda. (la havle)
- ne mühendisi olcan sen?
- nükleer enerji mühendisi. (10 sn. lik bir sessizlik olur ve akabinde)
- hııı..... iş buluyo musunuz siz?
- valla işte yurt dışı hık mık ıhhımııhı hede hödö.. (karşı taraf konuşmayı yarıda keser ve)
- hmm..... iyi bakalım hayırlısı olsun (ömrüne edilmis olm senin iyisimibu konuyu kapatalım)
- ne okuyosun? inşaat mühendisliği
- bu deprem ler var ya ben araştırdım okudum hep Kuran'da yazıyogünahkarların başına geliyomuş siz boşuna okuyosunuz ...
- iyi ilahiyata yatay geçiş yapıyorum yarın
- abi sen ne mühendisisin?
- bilgisayar
- abi toplama mı daha ucuz hazır mı?
- şimdi seni bi dağıtırım, feriştahın toplayamaz.
- sen şimdi ne okuyodun?
- bilgisayar mühendisliği
- evladım boşuna okuyosunuz siz, şimdiki çocukların hepsi bilgisayar kurdu, bizim oğlan bütün gün internet cafede.
- tabii amca, anlıyorum..
- ne okuyorsun sen?
- peyzaj mimarlığı
- ne yapar o?
- doğal çevreyi bozmadan insan gereksinimlerini karşılamak için incelemeler ve planlar yapar. Kentlerdeki parkların, bahçelerin, tarım alanlarının ve yolların....
- ha yani bahçıvan olucan!
- !!!!
-
54 - 18 ???
Matematik profesörü esine bir faks göndermis:
Sevgili karicigim;
54 yasina geldin, bildigin gibi bazi ihtiyaclarimi artik karsilayamiyorsun.
Esim olarak seninle mutluyum ve sana hic yalan söylemedim.
Bunu da sana anlatinca anlayisla karsilayacağindan eminim.
Bu gece 18 yasindaki asistanimla Büyük Otelde kalacagim.
Gece yarisindan evvel gelirim.
KOCAN"
Adam eve dönünce yemek masasinin üzerinde bir not bulmus:
Sevgili kocacigim; Sen de 54 yasindasin .
Bu notu aldiginda ben de Deniz Otelde 18 yasinda bir delikanliyla birlikteolacagim.
Sen ki matematikcisin bu isi cok iyi bilirsin.
18, 54 ün icinde üc kere ama; 54, 18 in icinde kac kere ???
Bilmem anlatabildim mi? Onun icin sen bu gece beni bekleme yarin görüşürüz.
KARIN''
-
Temel sehirlerarasi seyahatinde treni tercihetmis ve yatakli olan kompartmana yerlesmis. Az sonra kompartmana cok guzelbir kadin
gelmis ve tanismislar.Kadin Is bankasinda calisiyormus. Uzun bir sohbetten sonra gece olmus ve yatmak uzere kompartmandaki ranzayi acmislar.Kadin ust kata, Temelde alt kata yerlesmis. Yatmalarindan 10 dakika sonra kadin pijamasinin ustunu cikartip yere atmis. Temel bunu goruncekadinin kendisinden birseyler bekledigini dusunerek kadinin yatagina alttan hafifce vurarak:
- "Handan Hn"
- "Buyrun Temel bey"
- "Is bankasinin kapilari acildi mi acaba?"
- "Ne munasebet Temel bey teessuf ederim, bu davranisiniz cok cirkin"
- "Ozur dilerim Handan Hn. ben sanmistim ki ... !!!"
Yaklasik on dakika sonra kadin pijamasinin altini cikarmis ve
yeniden yere atmis. Temel bunu gorunce cildiracak gibi olmusve kendini tutamayarak yeniden kadinin yatagina hafifce vurmus.
- "Handan Hn"
- "Buyrun Temel bey"
- "Is bankasinin kapilari acildi mi acaba?"
- "Temel bey lutfen kendinize gelin, cok ayip."
Temel olanlar karsinsinda cok zor durumdaymis ama dayanacak durumdada degilmis. Yine de sabretmis ancak 5 dakika sonra kadin
bu defa camasirinin ustunu cikarmis ve atmis. Sabredemeyecek durumda olan Temel yeniden ranzaya vurarak:
- "Handan Hn"
- "Buyrun Temel bey"
- "Is bankasinin kapilari acildi mi acaba?"
- Temel by bu son olsun lutfen, bir daha ayni seyolursa guvenligi cagiracagim."
Temel buyuk bir hayalkirkligi ile yeniden yatmis. 5 dakika sonra kadin camasirinin altini cikartip yere atmis ve bu defa kadinda istekliymis ama aradan 10 dakika gecmesine ragmen Temelden ses gelmeyince uyudugunu sanarak endiselenmis ve dayanamayarak seslenmis:
- "Temel By"
- "Buyrun Handan Hn"
- "Temel By Is bankasinin kapilari acildi da !!!"
- "Gerek kalmadi Handan Hn, biz ceki elden bozdurduk!!!
-
Fıkralar
Eskiden buralarda biryerlerde fıkralar vardı bende naçizane günde bir tane eklerdim (sanıyorum emin değilim beyin travmasından sonra hiç bir şeyden emin değilim. Kim olduğumu bile bilmiyorum ben kimim burası neresi ? Ben niye habire Fırat abi diyorum ? Benim abim mi ? O kim ? Ödüle layık yönetici nedemek ? Diğerleri neden ödüle layık değiller ? Ödül nedir ? bunlarıda bilmiyorum )
Ben buraya fıkrada yazmak lazım gerektiğini düşünüyorum Fıkra dediğin genel konularda olur değil mi ?
Ülkede kriz gerçekleşmiş, iki genç Türk gazeteci atmışlar
kendilerini yurtdışına... Bir iki hafta barlarda zaman geçirip,
hayatın tadını cıkartmışlar. Sonra iş aramak için kapıları çalmaya
başlamışlar. Bir gün, iki gün, bir hafta, iki derken, ümitleri
iyice kırılmaya başlamış.
O sırada bir ilanı görünce gözleri parlamış. Çiftlikte çalışacak
işçi aranıyor' Koşarak gitmişler. Çiftlik sahibi, tepeden tırnağa
süzmüş bizimkileri, sonra ellerine birer kürek tutuşturmuş, büyükçe
bir ahırın kapısına götürmüş. Günde üç öğün yemek, saati 5 Euro
karşılığında, ahırdaki gübreyi, 50 metre
ilerideki kuyuya
taşımalarını istemiş. Yatacak yer de vermiş. Umutsuzluktan umuda
ulaşan bizim Genç Türkler bir haftalık işi iki günde
bitirivermişler. Ahır pırıl pırıl olmuş. Çiftlik sahibi ağzı
kulaklarında, bizimkilerin çalışmalarından son derece memnun,
çiftlikte sürekli iş önermiş. Bizimkiler, bir daha sokaklara
düşmemek için kabul etmişler.
Adam, bu sefer onları tavuk çiftliğine götürmüş. Makinenin başına
gelmişler, anlatmış olayı. Düğmeye basın, yürüyen bant çalışmaya
başlar. Önünüzde iki kutu var, irileri sağ taraftakine, küçükleri
sol taraftakine oyup, kutuları bantlayıp, ait oldukları kolilere
yerleştireceksiniz."
İş bu kadar basit, anlatmış ve gitmiş. Geçmişler bizimkiler birer
tarafa basmışlar
düğmeye, bant hareket etmiş, önlerine bir yumurta
gelmiş, almışlar ellerine, bakmışlar, bakmışlar, "iyi mi, kötü mü,
büyük ü, küçük mü" tartışmaya başlamışlar.
Bu arada bant akmaya devam etmiş ve yumurtalar, bantın ucundan çöp
tenekesine düşmeye başlamış.
Çiftlik sahibi tesadüfen gelmiş yanlarına bakmış,
onlarca yumurta boşa
gidiyor, bizimkiler hala ellerinde bir yumurta tartışıyor.
Durdurmuş bantı, "Ne yapıyorsunuz?" demiş kızgınlıkla... Gençler
şaşkın bakınca,
" Siz Türkiye'de ne iş yapıyordunuz?" diye sormuş.
"Gazeteciydik!"
"Belli" demiş adam, "Bok atmayı çok iyi beceriyorsunuz ama, iyiyle
kötüyü ayırt etmeyi bir türlü
beceremiyorsunuz!"
-
Karacı'ların
komutanı bir asker çağırmış. Asker - "Emret komutanım" diyerek
yanına gitmiş. Komutanı
Yere yatmasını istemiş.
Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve malumunuz ezilmiş. Komutan diğerlerine dönerek :
"İşte cesaret" demiş.
Havacı'ların komutanı bir asker çağırmış. Asker yine;"Emret komutanım"diyerek komutanının yanına gitmiş.
Komutanı helikoptere binmesini emretmiş.
Asker helikoptere binmiş ve havalanmış daha sonra Komutani askere aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş. Asker de Emre itaat etmiş ve atlamış. Yere çakılmış ve can vermiş. Komutan da digeri gibi dönerek : "İşte cesaret" demiş.
Sıra gelmiş Denizci'lerin komutanına. Komutan askerini çağırmış.Asker çakı gibi hazırola geçmiş ve; "Emret komutanım" demiş.
Komutan :"Derhal denize atla ve 30 dakika yüzeye çıkma" demiş.
Asker : "S... yavşak yiyosa sen atla!" demiş. Komutan,diğer komutanlara dönerek :
"İşte asıl cesaret budur" demiş...
-
İngilizce bilmeyenler tercüme ettirsin ;
TEACHER: Why are you late?
WEBSTER: Because of the sign.
TEACHER: What sign?
WEBSTER: The one that says, "School Ahead, Go Slow."
_____________
TEACHER: John, how do you spell "crocodile?"
JOHN: K-R-O-K-O-D-A-I-L"
TEACHER: No, that's wrong
JOHN: Maybe it's wrong, but you asked me how I spell it!
_____________
TEACHER: What is the chemical formula for water?
SARAH: H I J K L M N O!!
TEACHER: What are you talking about?
SARAH: Yesterday you said it's H to O!
______________
TEACHER: George, go to the map and find North America.
GEORGE: Here it is!
TEACHER: Correct. Now class, who discovered America?
CLASS: George!
______________
TEACHER: Willie, name one important thing we have today that we didn't have ten years ago.
WILLIE: Me!
______________
TEACHER: Tommy, why do you always get so dirty?
TOMMY: Well, I'm a lot closer to the ground than you are.
______________
TEACHER: Ellen, give me a sentence starting with "I."
ELLEN: I is...
TEACHER: No, Ellen..... Always say, "I am."
ELLEN: All right... "I am the ninth letter of the alphabet."
_____________
TEACHER: "Can anybody give an example of COINCIDENCE?"
JOHNNY: "Sir, my Mother and Father got married on the same day, same time."
_____________
TEACHER: "George Washington not only chopped down his father's cherry tree, but also admitted doing it. Now do you know why his father didn't punish him?"
JOHNNY: "Because George still had the ax in his hand."
______________
TEACHER: Desmond, your composition on "My Dog" is exactly the same as your brother's.Did you copy his?
DESMOND: No, teacher, it's the same dog!
______________
TEACHER: What do you call a person who keeps on talking when people are no longer interested?
PUPIL: A teacher.
______________
SILVIA: Dad, can you write in the dark?
FATHER: I think so.What do you want me to write?
SYLVIA: Your name on this report card.
-
İngilizce bilmeyenler tercüme ettirsin ;
TEACHER: Why are you late? öğretmen: neden geç kaldın
WEBSTER: Because of the sign. işaret levhası yüzünden
TEACHER: What sign? ne levhası
WEBSTER: The one that says, "School Ahead, Go Slow."
_____________"dikkat okul yavaş git"
TEACHER: John, how do you spell "crocodile?"
öğretmen: kertenkele; nasıl hecelersin?
JOHN: K-R-O-K-O-D-A-I-L" K-E-R-T-E-N-P-E-L-E
TEACHER: No, that's wrong öğretmen ; "yanlış"
JOHN: Maybe it's wrong, but you asked me how I spell it!
" ama bana nasıl hecelersin diye sordunuz""
_____________
TEACHER: What is the chemical formula for water?
SARAH: H I J K L M N O!!
TEACHER: What are you talking about?
SARAH: Yesterday you said it's H to O!
"ama bu amerikancaaaaaaaa[V]" tercümesi anlamsız kalır
______________
TEACHER: George, go to the map and find North America.
Öğretmen: Corç haritada Kuzey Amerika'yı bul
GEORGE: Here it is! -"işte burda
TEACHER: Correct. Now class, who discovered America?
öğretmen: şimdi çocuklaaarr, Amerika'yı kim buldu
CLASS: George! Bütün sınıf: COOORÇÇÇ
______________
TEACHER: Willie, name one important thing we have today that we didn't have ten years ago.
ÖĞRETMEN: Villii, bana 10 sene önce var olmayan bişey söyle
WILLIE: Me! : BEN
______________
TEACHER: Tommy, why do you always get so dirty?
TOMMY: Well, I'm a lot closer to the ground than you are.
______________
TEACHER: Ellen, give me a sentence starting with "I."
ELLEN: I is...
TEACHER: No, Ellen..... Always say, "I am."
ELLEN: All right... "I am the ninth letter of the alphabet."
_____________
TEACHER: "Can anybody give an example of COINCIDENCE?"
JOHNNY: "Sir, my Mother and Father got married on the same day, same time."
_____________
TEACHER: "George Washington not only chopped down his father's cherry tree, but also admitted doing it. Now do you know why his father didn't punish him?"
JOHNNY: "Because George still had the ax in his hand."
______________
TEACHER: Desmond, your composition on "My Dog" is exactly the same as your brother's.Did you copy his?
DESMOND: No, teacher, it's the same dog!
______________
TEACHER: What do you call a person who keeps on talking when people are no longer interested?
PUPIL: A teacher.
______________
SILVIA: Dad, can you write in the dark?
FATHER: I think so.What do you want me to write?
SYLVIA: Your name on this report card.
-
Bir gün profesörlerin aklına rahatsız edici bir soru takılmış.
Eşleriyle olan cinsel hayatları acaba bir zevk mi yoksa angarya mı?
Düşünmüşler, aralarında tartışmışlar ama bir sonuca varamamışlar .
İçlerinden biri doçentlere danışalım bakalım onlar ne düşünüyor bu konuda demiş, Gitmişler
sormuşlar.
Doçentler düşünmüş ve "siz bilirsiniz hocam" demişler proflara.
Proflar için bu soru karın ağrısı olmuş. Gidip yardımcı doçentlere başvurmuşlar, onlar da bir süre düşünüp "siz daha iyi bilirsiniz" hocam demişler.
Proflar bir cevap bulamamanın sıkıntısı içinde bir de asistanlara soralım demişler.
Neyse SIKILA SIKILA sormuşlar.
-"Sizce bizim eşlerimizle olan cinsel hayatımız bir zevk midir yoksa angarya mı?"
Asistanlar hep bir ağızdan "ZEVK" diye bağırmışlar.
Proflar şaşırmış bu çabuk ve net cevaba. Merak etmişler, sormuşlar asistanlara.
-"Nasıl ve neden bu kadar emin ve çabuk cevap verebildiniz?"
Asistanlar cevap vermiş:
-"Angarya olsaydı bize yaptırırdınız..."
-
Bektaşi Cuma'ya gitmiş. Camide hoca yüksekçe bir yere çıkmış boyuna
nutuk atmakta... hem de şarap içenleri açıkça kınamaktadır. Bektaşi can kulağıyla dinlemeye başlamış,hoca devamla "şarap içenler öbür tarafta her türlü ceza görecek. Şarap içmeyenler her türlü sefa görecek.. Hatta herbirinin emrine kırk huri verilecek... Huriler şöyle güzel,böyle hoş,başka türlü mültefit.... Şarap içenlerinse içtikleri her şişe şarap..kıl köprüden geçerken boyunlarına asılacak..!!'!! " demiş. Bektaşi dayanamamış durduğu yerden seslenmiş : "Hoca efendi şişeler dolu mu olacak boş mu !"
Hoca gürlemiş "Bre zındık sen dolu şişelerle öbür tarafı meyhanemi sanırsın !"
Bektaşi boynunu büküp itiraz etmiş "İyi ama hoca,adam başı kırk huri ile sen de öbür tarafı kerhane mi sanırsın !"