Subliminal / Psikolojik Harp
SUBLİMİNAL NEDİR?
Bilinçaltını fark ettirmeden etkileme yöntemi ve bilimselliği kanıtlanmış. Gözümüzle göremediğimiz, kulağımızla duyamadığımız fakat beynimizle alğılayabildiğimiz mesajlarla karşı kayşıya kalma durumu.
Örneğin aşağıdaki linkteki resimde gördüğünüz siyah beyaz bulanık lekelere dikatli bakarsanız bir şeyler yazdığını görebilirsiniz.Aynı şekilde dairenin dışındaki bölümde de yazılar göreceksiniz.
http://xprodoksit.blogspot.com/2006/10/subliminal-nedir.html
Sublımınal su an Türkıye'nın bır polıtıkası halıne gelmıs aynı abd gıbı ...Göz gördüğüne inanır diye bir söz vardır. Bu söz her zaman için geçerlimi acaba? Çünkü gözümüz gördüğü birçok bilgiyi beyne gönderir. Bizim bir anlık bile gördüğümüz her türlü bilgi bir yerlerde daha sonra karşımıza
çıkabileceğini hiç düşündünüz mü?.
Bunu bende şimdiye kadar düşünenlerden değildim. Takii Adana Milletvekili Atilla Başoğlu, Başbakan Erdoğan`ın İstanbul`da düştüğü atın 55 ülkede
yasaklanan "subliminal" teknoloji ile ürkütüldüğünü iddia ettiği güne kadar. Ve sayın vekil`in bahsettiğine göre Türkiye tam bir subliminal cenneti. Çünkü buna karşı en ufak bir tedbir yok. Ne de bir engelleme nede bir kanun.Peki bunca ülkede yasaklanan bu teknoloji nedir ona bakalım.
BİLİNCİ ÇALINAN TOPLUMLAR
Her ne kadar ülkemizde bilinmese de yabancı ülkelerde Subliminal mesaj kavramı birçok kişi tarafından bilinir. Subliminal mesajı kısaca "kişinin bilinçaltına gönderilen gizli mesaj" olarak tanımlayabiliriz. Kişinin bilinçaltına subliminal mesaj göndermenin bir çok yolu var. Bunları sesli,görsel ve yazı olarak aktarabiliriz. Bunlardan en çok kullanılanı dijital ses dosyalarına gömülen mesajlardır. Üzerinde oynanabilirliği ve işlenilmesi ve yayılması daha kolay olduğundan MP3 dosyaları gizli mesaj için biçilmiş kaftandır diyebiliriz. İnsan kulağı belirli frekans aralıklarındaki sesleri duyabilir.
Ama çeşitli hayvanlar köpekler ve atlar örneğinde olduğu gibi bu sesler verilerek hayvanları çılgına çevirmek mümkün. Eğer siz bir müzik parçasını rahatça duyabiliyorsanız bu sizin duyabileceğiniz frekans aralığında olduğunu gösterir. İnsan beynini algısı ise daha düşük ya da daha yüksek
frekansları algılayabilecek kapasitededir. Subliminal mesaj içeren bir MP3`ü kulağınızla dinlersiniz, ancak içindeki gizli mesajı beyniniz dinler. Bu esnada kulağınız hiçbir şey duymaz. Bu tür mesajlarında daha çok heavy metal müziklerde verildiği iddia edilmekte. Yine bu iddiaya göre de bu müziklerde
satan (şeytan) kavramı çokça işleniyormuş. Subliminal mesaj göndermenin bir yolu da görüntülü mesajlaşmadır. Siz ekrana bakarken gözünüzün yalnızca "göz kırpma" hızında bir görüntü ekrana gelip kaybolur. Gözünüz hiçbir şey görmez ancak bilinçaltınız bu mesajı çoktan almıştır. Bir dönem
sinemalarda bir kola firmasının ambleminin anlık olarak gelip kaybolduğunu savunan kişiler bazı iddialar ortaya attılar. Daha sonradan bu şirketin subliminal mesaj tekniği ile reklam yaptığı ortaya çıktı. Buda gizli reklam olarak çok defa kullanılmıştır.
GERÇEK GÖRMEDİKLERİMİZ Mİ?
Konunun uzmanlarına göre şu an Türkiye`de Kızılötesi ışınlar ve düşük frekanslı reklamlarla tüketiciye gizli propaganda yapılıyor. Bunu özellikle büyük markalar ticari kaygılar ile yapıyorlar. Büyük marketlerde insanlara alışveriş yapma isteği empoze edilmesinden tutunda terörist gösterilmek
istenen kişiyi terörist olarak algılanmasına kadar tam bir yönlendirme yapmak mümkün bu teknoloji ile. Subliminal teknik anlamı ile insanın bilinç altını etkileyen, insanın duyu organlarının algısı dışında olan sesler ve görüntülerdir. 1964`te İngiltere, 1974`te ABD olmak üzere dünyadaki 55 ülke insanlarını bu tekniklere karşı korumaya almıştır. O zaman ortaya ciddi bir sorun çıkıyor. Subliminal teknikle insanlar etkileniyorsa, o zaman insanların doğal olarak kanun yapıcılar tarafından korunması gerekiyor. Subliminal mesajlar bir film seansında saliselik görüntüler halinde verilebildiği gibi afişlere de gizlenebiliyor. Ayrıca müzik de etkili bir araç. Hızlı müziğin insanları alışverişe yönlendirdiği söyleniyor. Hatta psikologların yaptığı bir deneyde çalan müziğin milliyetinin alışverişinde ülke tercihini değiştirebildiği tespit edilmiş durumda.siyasi arana da ise bu teknoloji çok fazlası ile kullanılıyor. Bu teknoloji ile bir siyasi parti rakip partiyi halkın gözünde kötü gösterebiliyor.
REKLAMCILIKTA ÇOK KULLANILINIYOR
Subliminal teknolojisi deyince akla ilk gelen reklamcılık sektörü oluyor. Elli beş ülkede yasaklandığını bildiğimiz bu teknoloji zihne onun izni olmadan ne düşüneceğini, nasıl bir karar vermesi gerektiğini öğretiyor. Bir çeşit hipnoz diyebiliriz belki bu teknolojiye. Mesela siz sinemada bir film seyrediyorsunuz
ve filmin arasında birden canınız kola içmek istiyor. Bunu sizin o beylik keyfinizin karar verdiğini sanıyorsunuz ama olay o kadar masum değil ne yazık ki. Filmin ilk yarısında sizin beyninize filmi seyrederken gönderilen mesajlardan ötürü canınız buz gibi kolayı içmek istiyor. Size gidip kola
içmenizi söyleyen bir hayalet var ortada yani. Sanırım bu teknolojiyi yani bilinci yönlendirmeyi konu alan filmler de - hem de Hollywood filmleri- olmuştur. Bunlardan biri de hem Amerika`nın simgesi olmuş hem de Amerika`yla dalga geçen Simsons isimli çizgi filmin bir bölümüydü. Çizgi filmin bahsettiğimiz bölümünde insanlar çok popüler olan bir şarkıyı dinliyorlar ve ardından da askere yazılıyorlardı. Şarkı televizyon kanallarında radyolarda sürekli çalıyordu. Ve dinlerken kişinin bilinçli bir şekilde algılamadığı ama zihnin idrak ettiği "savaş" fikri dinlenen kulaklarca benimseniyordu.
ÇOCUKLARDA HEDEF
Subliminal teknolojisi maalesef çizgi filmlerde, şarkılarda, reklam panolarında, filmlerde yasal olmayan bir şekilde kullanılıyor. Çocuklara sevgiyi kardeşliği öğütleyen masum - zannettiğimiz- çizgi filmlerin arasına pornografik resimler, şiddet unsuru içeren görüntüler bu teknolojiyle saklanıyor. Çocuğunuz fark etmeden o görüntüleri beynine konuk ediyor ve kişiliğinin oluştuğu o en önemli yaş dilimde (sıfır yedi yaş arası) bu görüntüler içeride hapis oluyor. Artık siz siz olun her gördüğünüz ve
duyduğunuza çok dikkat edin.
İnternette oyun oynarken keyıflı keyıflı gazete okurken herseyı zıhnınızın kopyalayıp karakterınızı olusturdugunu ve bu karakterınızın fıkırlerınızın aslında bır kurguya baglı oldugunu dusunmek urkutucu degıl mı? Sadece dıkkat edın zıhnınızı ele gecırmelerıne ızın vermeyın ...
(İnternetten ve çeşitli yazılardan derlenmiştir,bana ait değildir.)
Re: Subliminal / Psikolojik Harp
Sayın:Arıza yazının devamını bekliyoruz tabiki yesil yazılarıda saygılar.
Re: Subliminal / Psikolojik Harp
* Bizi yanıltarak irademizi ele geçirmeye çalışan bir algı savaşı yaşıyoruz. Dış dünyadan bulasan algı virüsü uyutuyor, aldatıyor ve algımızı ele geçiriyor. Görmemiz istenenleri görüyor, yapmamız istenenleri yapıyor, küresel alginin figüranı oluyoruz. Algı yeteneğimiz bozulduğu için tehlike ve felaketler bitmek bilmiyor.
* Biz insanlar dünyayı algıladığımız şekilde görür ve yaşarız. Algımız ise beynimize akan bilgi tufanıyla oluşur. Dış dünyadan akan bu bilgi birikiminin hediye ettiği sanal gözlüğün gösterdiği şekilde de dünyayı görürüz. Yıllar içinde oluşan bu pembe gözlük, bilgi kirliliği yüzünden ne yazık ki gerçeği göstermiyor ve bizi sürekli yanıltıyor. Virüs girmiş bilgisayar gibi algimiz bozulmuş, zihnimiz karışık. Cağımızın önemli sorunu; algi kirlenmesi.
* Uzaktan kumanda ve cep telefonu elimizde, ekran karsısında hipnotize oluyoruz. Dış dünyanın yönettiği bir hayata bağımlı olurken, sigaradan her çeşit kotu alışkanlığa kadar, `elimde değil' diye sızlanıp duruyoruz. Yönetim bizim elimizde değilse kimin elinde? Elimizden giden her şeyi dış dünyanın egemenliğine terk ederken irademiz kayboluyor, algimiz yabancılaşıyor fakat farkında değiliz.
Algıyı yöneten toplumu esir alıyor
* Algıyı ele geçiren, özgür iradeyi yok ederek toplumları uzaktan kumandayla yönetilen yığınlara dönüştürüyor. Bu yüzden algi savası diğer savaşlardan daha etkili, kolay, ucuz ve onların üzerinde bir role sahip. Zaten gerekli algıyı yaratmadan hiçbir savası kazanmak mümkün değil. Savaşın kazanımlarını sihirli bir şekilde sağlayan bu kansız oyun, küreselleşen dünyanın yeni savaş yöntemi.
* Algi yönetimi, akil ve bilim oyunu. Bu akil oyunu ile kotu alışkanlıklardan sağlıklı yasama, ekonomiden milli güvenliğe her şeyi yönetebilirsiniz. Zor kullanmadan insanları Bermuda şeytan üçgenine bile hapsedebilirsiniz: İster borsa, faiz, döviz ister koltuk, asansör, taşıt. Yoksulluk ve borçlanma yüzünden iradesi çözülen insan ve toplumlar, algi virüsüne karşı tamamen korumasız ve çaresiz. Bağımlı hayatla özgürlüğünü değişmeye ve her istenileni yapmaya hazır.
Bilinçaltı kurgulama ve Algi oluşturma
* Bu akil oyunu tamamen bilinçaltı kurguya dayanıyor. Küresel film sektörü algi oyununa en iyi örnektir. Hem eğlendiriyor, hem de bilinçaltı teknikleri kullanarak geleceğin küresel algısını mükemmel bir şekilde oluşturuyor. Kanlı ve acımasız savaşlar, kıyamet sahneleri, soygun, hırsızlık, kapkaç, tecavüz ve insanlık dışı ne varsa hepsi, sıradan olaylar gibi zihinlere isleniyor. Amaç, insanlık vicdanini yok ederek vahşet dolu kotu bir dünyaya alıştırma. Hayatin önceden yasanmış olduğu algısı yüzünden, gerçekle hayal birbirine karışıyor. Bu yüzden Irak'taki vahşeti film gibi izliyoruz. Beyinlere kazınan algi ayni: kötülük dünyasında depremden teröre kadar kotu olan her şeyle beraber yasamaya alışmalıyız.
* Algi oyununa diğer bir örnek ise `hastalık satmak'.
Son yıllarda binlerce sanal hastalık uydurulması boşuna değil. Hastalık sattığınız zaman, ilaçtan teknolojiye kadar pek çok şeyi satmış oluyorsunuz.
Bunun için sadece hastalıkla ilgili algıyı satmanız yeterli. Tıpkı taşıt sattığınız zaman benzinden otoyola kadar her şeyi sattığınız gibi. Taşıt dışındakilerin reklamını yapmanız gerekmiyor. Taşıtın konfor ve kolaylık algısını satmanız yeterli.
Algi yönetimi nasıl yapılır? Yasam tarzını nasıl etkiler?
* Algi yönetimi ile kalp krizinden teröre kadar pek çok konuda toplumu yönlendirmek mümkün. Seçilen konu, planlanan davranış modeliyle birlikte toplumun bilinç altına binlerce kere kaydedilir. Mesela `kalp krizi belirtileri olduğunda derhal hastaneye gitmek gerekir' gibi. Ayni yöntemle sigarayı bırakma, şişmanlığı önleme, sağlıklı beslenme ve spor alışkanlığı yasam tarzına dönüşebilir ve bu yolla çok sayıda hayat kurtarılmış olur.
* Zararlı bir uygulama ise ekonomik kriz ve terör korkusunu kullanarak, yapılması istenen veya istenmeyen davranış modeline doğru toplumu yönlendirmek. Özellikle 11 eylül’den sonra dünya böyle yönetiliyor. Yapılacak is çok basit. Önce terör veya kriz felaketi, istediğiniz davranış modeliyle kodlanarak zihinlere servis edilir. Sonra da bu kotu olaya ait ses ve görüntü düğmesine basılır. Algi virüsleri hemen harekete gececiktir.
* Gelecekteki felaketi zihinde canlandırma yani korkutma yöntemi yeni değil. Elinizde medya gibi bir silah varsa, karsınızda hiçbir güç duramaz. İstediğiniz her şeyi binlerce kere toplumun bilinç altına üfleyerek, istediğiniz algıyı yaratabilirsiniz. İnsan ve toplumlar bu nedenle kurgulanmış bir hayatin dışına çıkamıyor. Çünkü yasam tarzımız bu algıya göre şekilleniyor. Bu yüzden beynimize yazılan sanal bir hayati yasıyormuş gibi yapıyoruz. Aslında yasadığımız, benliğimizi silen ve bizi balık sürüsüne çeviren dış dünyanın bitmek bilmeyen istekleri. Bunların hepsi `algi yönetimi’nin eseri.
* Diğer bir yöntem ise `beklenti yönetimi'. Beklenti yarat ve bu beklentiyi yöneterek istediğini yaptır. Çünkü her şey algıya dayanıyor. Oy verirken bile beklenti ve algımıza göre hareket ediyoruz. Vaat edilen geleceğin benimsenmesi, toplumun beklentilerine uymasına bağlı. Bu basit gerçeği bilmeyenlere, toplumun davranışları mantık dışı gelir. Beklentilere uymayan bir yasam tarzı, ne kadar iyi ve sağlıklı olursa olsun halkın ilgisini çekmez. Planlanan hayata özendirmek ve talep yaratmak gerekir. Bunun için de önce beklenti oluşturmalı, sonra da bunu yönetmelisiniz. İşin özü bu.
* Algi yönetimi bilinçaltı savaş yöntemi olarak kullanıldığında, özgürlük ve demokrasi için en büyük tehdit sayılır. Çünkü algıyı ele geçiren, algi sahibine ait olanları da ele geçirmiş oluyor. Bu savaşın en etkili ve eğlenceli silahı da medya! Gözümüze, kulağımıza, zihnimize hitap eden her şey algimizi ve yaşantımızı etkiliyor, şekillendiriyor. Televole yaşantısı moda oluyor.
Algi savaşını kazanmadan kurtuluş yok!
* Her yasam tarzının dayandığı temel algi dağları vardır. Bu algılar değişmeden bunun yansıması olan anlayış ve yasam tarzı değişmez. Üretmeden tüketen, borç alarak lüks ve israf içinde yasamaya alışan ve bunu konfor olarak algılayan insan ve toplumları, bu bağımlı hayattan kurtarmak kolay değildir. Çünkü tüketime dayalı yaşantı, sigara veya eroin bağımlılığı gibi mutlu ederken, zihinleri bu pembe esarete alıştırıyor. Bu yüzden bağımlı hayattan özgürlüğe geciş, yoksunluğa yol açan sıkıntılı bir süreçtir. Yeni alginin hayata yansımasının yolu, bağımlılık yaratan eski alginin silinmesine bağlıdır. Silme işlemi ise sancılıdır ve zaman ister. Kotu alışkanlıklardan uzak, özgür ve bağımsız yaşamanın yolu `elimde değil' algısı yerine, `özgür ve bağımsız bir iradeyim' algısını oluşturmaktan geçer. Öncelikle, irademizi esir alan temel algıyı değiştirmemiz gerekiyor. Başka yolu yok !
Ne yapmalı ve nasıl yapmalı?
* Algi yönetimi; toplum mühendisliğinin temelidir.
Öncelikle algimizi ve yasam tarzımızı bozan dilde yabancılaşma, kültürel yozlaşma ve yolsuzluk virüsünü yok etmeliyiz. Küresel algi virüslerini etkisiz hale getiren `anti-virüs' programları olmadan beynimizi korumak mümkün değildir. Ulusal algıyı bozan her çeşit yozlaşma ve çürümeye önlem almalıyız. Sağlıklı ve temiz bir toplum için milli ve manevi değerlerimizi korumak zorundayız.
* Türk milletini uyutmaya, aldatmaya ve algısını yönetmeye çalışan her turlu bilinçaltı kurgulamaya karşı caydırıcı yaptırımlar getiren `Ulusal Algıyı Koruma Kanunu' çıkarılmalıdır. Hiçbir toplum en değerli hazinesi olan algısını korumasız bırakamaz.
Bütün bunları kim yapacak, kim yönetecek?
* Topraklarımızı korumak için milli bir orduya ve toplum güvenliği için de polis teşkilatına neden gerek duyuyorsak, cağımızda beynimizi, zihnimizi, algimizi koruyacak bir kuruma da çok daha fazla nedenle ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü sahip olduğumuz her şeyi yöneten bu değerli merkezi korumak zorundayız. Saldırılar doğrudan veya dolaylı olarak algimizi ele geçirmeye yönelmiş bulunuyor. Sağlıktan ekonomiye, kültürden milli güvenliğe her turlu küresel tehlikeyi algılayan, küresel medyanın algi yönetimini izleyen ve ulusal refleksleri yöneten `Ulusal Algi yönetimi' acilen kurulmalıdır.
Kaynak: Yesilcimen K: Hastalık Üreten Yasam Tarzımız Nasıl Değişir.
Hayykitap 9. Baskı, 2007
(Yukarıdaki yazının devamıdır.)
Re: Subliminal / Psikolojik Harp
Sayın arıza;
Sayın milo;
Şu uğraştığınız şeye bakınca şaşıyorum sizin akl-ı perişanınıza..
Ne desem bilmiyorum ki..
Hayırlısı..
Bizim gibi "saflar" (yani sazanlar), sizin gibi havadaki bulutta tehlike sezenleri anlamakta zorlanıyoruz. Demek ki bizler sizin görebildiğiniz bu "havadaki buluttaki nemi" görme kabiliyetine sahip değiliz. İyi ki sizler varsınız. Ya olmasaydınız bu memleket ne yapardı?
Selamlar ve saygılar.