Re: Korkunç Şaka..........Korkunç Şaka-3
Korkunç Şaka-3
Ertesi gün, doktor yanında başka bir doktor arkadaşıyla yanına girdi.
-İşte sizin hayranınız. Kendisini uyardım, "yalnız kalmak istiyor, ziyaretçi hayran filan istemiyor" diye ama ısrar etti, "doktorunu kırmaz, senin hatırın için kabul eder" dedi. Kabul ediyor musunuz ?
Gazeteci yerinde şöyle bir kıpırdadı, yüzüne ciddi ve önemli bir insan tavrı takmaya gayret ederken, bir yandan da doktoruna -ister istemez- kuşkulu bir bakış fırlattı. Doktor gülümsedi; "-Sizi yalnız bırakayım." deyip odadan çıktı. gazeteci, düşündü "Sinsi bir gülüş müydü yoksa!... Yok canııım.., bunda kuşkulanacak birşey yok ki". diye kendini ikna etti.
Yüzüne kattığı ifadenin büyük bir sanatçıdan mı yoksa havalı bir politikacı ifadesi mi olduğuna bir türlü emin olamadı. Ciddi bir sesle mırıldandı,
-Hoşgeldiniz.
-Hoşbulduk, umarım rahatsız etmedim.
-Estagfurullah.
-Kitaplarınızı okudum, cümlelerinize, kurgu düzenlerinize hayran oldum.
-Teşekkür ederim.
-Yoo, gerçekten sizin hikaye tarzınız çok hoşuma gidiyor.
Gazetecinin yüzünde beliren ifadeye dikkat etmeden devam etti.
-Siz de O'Henry tarzı seziyorum. Hikayelerinizi geliştiriyor, beklenmedik bir finalle okuyucuyu şaşırtıyorsunuz.
Gazeteci gülümsemeye çalıştı;
-Makalelerimde özel bir tarz yakalamaya çalışıyorum, bazen güncel hayattan olaylar anlatıyorum ama onlara hikaye demek uygun olmaz sanırım.
-Ooo makale de mi yazmaya başladınız. Bakın bundan haberim yoktu.
-Aslında şey… bir yanlış anlama olmasın, ben hikaye yazmam ki…
-Bıraktınız mı hikaye yazmayı. Buna çok üzülürüm ama devamını beklediğimiz öyküleriniz ne olacak ?
-Sanırım bir yanlış anlaşılma var, ben hiç öykü yazmadım.
Misafir doktor bir an duraladı, kendini geri çekip dikkatle süzdü, elindeki “Bırakıp gittin beni yaralı” adlı kitabı gösterek sordu ;
-Siz; hikaye yazarı “Ahmet Ünal ÇAM” değil misiniz ?
-Yoo…
Bir an daha birbirlerine şaşkınlıkla baktıktan sonra, doktor öfkeyle ayağa kalktı;
-Öyleyse siz kimsiniz, niçin beni kandırıyorsunuz ki !
-Kusura bakmayın da, ben sizi kandırmadım. Sanırım doktor arkadaşınızın kara mizah anlayışının kurbanıyız.
-Hımm.. bu çocukca şakaları bıraktı sanıyordum. Ben ona gösteririm.
Doktor çıkacakken, gazeteci seslendi;
-Madem o yazarın hayranısınız da niye tanımıyorsunuz ?
-Hikayelerini internette görüp okudum, fotoğrafını görmedim ki !
Doktor arkadaşını bulmak için hızla çıkıp uzaklaşırken, yüzünde derin bir gülümseme ile diğer doktor içeri girdi.
-Nasıl tanıştınız mı ?
-Bakıyorum da ağzınız kulaklarınızda.
-Pardon, yanlış estetik işte. Durun düzelteyim.
Yüzündeki gülümsemeyi zorlukla durdurdu, ciddi görünüşüne dönmeye çalışarak;
-Sanırım bir yanlışlık olmuş.
Gazeteci sitemle;
-Yaa… benim hayranım değilmiş.
-Sizin hayranınız olsa, o zaman daha büyük bir yanlışlık olurdu.
Gazeteci bakışlarına öfke katmaya çalıştı;
-Estetik hatası geri döndü, ağzınız yine kulaklarınıza kaydı.
-Ah haa! Olur böyle şeyler.
-Demek hayran lafı yalandı !
-Olur mu ! Ben size hiç yalan söyler miyim ? …şey “Çoğu zaman söyler miyim?” diyelim.
-Ne demek bu ?
-Maalesef bir hayranınız var. Hazır gelmişken norolojiye görünmesini rica edecektim ama cesaret edemedim.
-Cesaret mi edemediniz ! Niçin ? Tehlikeli biriyse getirmeyin lütfen. Artık her iyiliğinizden(!) kuşku duyar oldum.
-Korkmayın, o sadece benim için tehlikeli.
-Sizin için tehlikeli demek, dünya için faydalı demektir.
-Yok o kadar umutlanmayın dünyayı kuratramaz, sadece benim eşim.
-Kaderin cilvesine bak, eşiniz benim hayranım ha !
-Aslında sizin hayranınız denmeyebilir, … yazılarınızın hayranı.
- Hayda… biz de o manada dedik. Yalnız, sizin için tehlikesini anlayamadım.
-Sanırım, anladınız ama benden duyup mutlu olmak istiyorsunuz.
- Yorum yok, cevabı rica ediyorum.
-Evde oklava veya fırlatacak bir şey yoksa fazla tehlikeli olmuyor, diyebilirim.
-Tanışmak için can atıyorum.
-Sanırım artık vazgeçirme şansım kalmadı, odamda bekliyor. Fakat istemezseniz, müsait değilseniz hemen iletirim kendisine.
-Çoook müsaitim. Ama keşke önceden haberim olsaydı.
-Niçin ?
-Kendisine bir hediye alırdım, meşe ağacından yapılmış yeni oklavalar çıkmış.