-
Tutuklama
Bir hukukçu olarak kişilerin çok kolayca tutuklanmasını,hemen her olur olmaz olayda cezaevine atılmasını ve bu yapılırken de hakim-savcıların oldukça keyfi davranmasını içime sindiremiyorum. Halbuki tutuklama çok zorunlu hallerde başvurulacak bir tedbir olması gerekir. Sözgelimi CMUK 104 vd'nda öngörülen tutuklama şartları yeterince irdelenmeden çoğu kez paraya çevrilip ertelenen mahkumiyetlere varan hatta beraate varan yargılamalarda tutuklamalar yaşanıyor ve yine örneğin ceza alt sınırı 3 yılın altında kalan suçlamalarla ilgili yagılamalarda yine ilgili yasa hükümlerine rağmen küçükler hemen her defasında tutuklanabiliyor. Bizler hukukçular toplumu olarak bu konuda neler yapabiliriz?Sayın meslektaşlarımın bu konuda çözüm önerilerini bekliyorum.Saygılarımla,
-
Tutuklama bir tedbir ancak yargıç çoğu zaman bunu bir tedbir olarak görmemekte. Çoğu yargıç yasa uygulayıcısı olduğu gerçeğini bir tarafa bırakarak kendini toplumu denetleme ve düzenleme fonksiyonu olan bir güç olarak görmekte. Yaptığı işte de sanığa yada sanığın temsil ettiğine inandığı suç gurubuna adeta ders vermek gerektiğine inanmakta ve bu yolla birşeyleri düzeltmeye çalışmakta. Çoğuzaman da tutuklamaya hükmederken sanığa verilecek cezanın delil yetersizliğinden beraatle yada tecille sonuçlanacağını bilmekte... Ayrıca bu konuda yasayı bir kere değil birden çok kere ihlal ettiğinin de farkında. Ceza yargıçlarının da çok büyük bir çoğunluğu böyle ise acaba aralarındaki bu konsensüs ü oluşturan güç ne? Yasaya karşı geldiğini bileceksin ama yine de bunu yapacaksın. Hemde yargıçken. Acaba bu bir çeşit yasaya başkaldırı içgüdüsü mü? Ezilmişliğin bir dışa vurum biçimi mi? Tatmin aracı mı? Kendini ve varlığını kanıtlama gereksiniminin yansıması mı? ........
-
Cezaevinin,tutuklamanın ve tutuklanmanın ne olup olmadığını hakimlerin bilhassa ceza hakimlerinin daha iyi anlayabilmeleri için ceza hakimlerini bir süre cezaevinde yatırsak nasıl olur?Belki o zaman daha olgun,tutarlı,adil,yerinde tutuklama kararları verirler.Neden olmasın?Söz gelimi Çocuk Mahkemelerinde hakimlerin en az 30 yaşında olması ve çocuk sahibi olması şartı öngörülmüştür,burda amaç çocuğu anlayabilecek ve çocuğu koruma gereğini duyumsayabilecek hakimlerin ilgili mahkemelerde çalışmasını sağlamaktır.Nasıl ki çoluk çocuğu olmayan,çocuk sevgisi nedir bilmeyen,çocuğun ailesi ve toplum için önemini kavrayamayan hakimin çocuk mahkemesinde çalışması uygun görülmemişse,cezaevini filmlerden bildiği kadariyle bilen,haksız ve/veya gereksiz tutuklanmanın verdiği acıyı ve küskünlüğü bilmeyen hakimlerin ceza hakimi yapılması doğru mu?Sadece dosyalar üzerinde teorik bilgilerle hakimlik yapmak,soluk-cansız kağıt parçaları üzerinde hüküm vermek doğru mu?İnsanlar ne olacak?Hakimler cezaevinin ne olup olmadığını bilmeden ne kadar da kolayca tutuklama yapabiliyorlar.Ne dersiniz?
-
Peki arkadaşlar. Biraz da hakimlere hak verseniz. Polisin günlerce yaptığı tahkikat hakkında belki de 15 dakikada karar vermek zorunda kalacak hakim sizce hata yapıp sanığı serbest bırakmaya cesaret edebilir mi. Bence etmemeli, polis tabiri ile "sanığı cami avlusunda bulmadıklarına göre" ve "ateş olmayan yerden duman çıkmayacağına göre" hakimin takdir hakkını kullanıp tutuklama yapmasında ne yanlışlık vardır.
Sonra "Sadece dosyalar üzerinde teorik bilgilerle hakimlik yapmak,soluk-cansız kağıt parçaları üzerinde hüküm vermek doğru mu?" diyorsunuz. Peki ne yapsınlar, Polisin yaptığı tahkikatta mı bulunsunlar, her olayda keşif mi yapsınlar?
-
Tutuklama konusunda uygulamada meslektaşlarımızın yeterli bilgiye sahip olmadığı düşüncesindeyim.En basitinden tutuklamaya itiraz konusunda halen tutuklamaya itirazın süreye tabi olduğunu düşünen daha doğrusu süreye tabi olduğunu sanan meslektaşlarımız azımsanmayacak kadar çok.Tutukluluk durumuna itiraz süreye tabi değildir,nitekim CMUK'nda tutuklamaya itiraz acele itiraz hallerinden sayılmamıştır,herhangi bir süre de öngörülmemiştir.
-
merhaba
ozcanhukuk seni tüm kalbimle kutluyorum gerçekten çok önemli bir konuyu tartışmaya açmışsın tebrikler
recepsarıoğlu senin yazdıkarınada cani gönülden katılıyorum.
Ben bir hukukcu değilim.Ben anlımın teriyle ekmek parası kazanmaya çalışırken hakimin keyfine hapis cezası almış bir vatandaşım.
İsterseniz bu konuyu anlatayım.ben 1999 senesinde çalıştırmak üzerebir işyeri açtım,dükkanım 2000 senesinin haziran ayında ruhsat yüzünden mühürlendi
yaklaşık bir yıl mühürlü kaldı bu süre içindede ben ruhsat müracaatı yaptım ama dükkanımın İSKAN'ı olmadığından
ruhsat alamadım.2001 senesinin mayıs ayında dükkanıma hırsız girdi,yani mühürü hırsız koparmış oldu.
Bunun üzerine yaklaşık 6ay dükkan boş kaldı ve birdaha gelip mühürlemediler,bu arada bende maddi açıdan bayağı batağa girmiştim çünki başka yerdende gelirim yoktu.
polisinde tekrar gelerek mühürlememesini fırsat bilerek ve böyle bir ceza alacağımıda bilmeden tekrar dükkanı açtım ve çalıştırdım.
1 hafta çalıştım benim çalıştığımı gören bölge karakol amiri gelerek dükkanı tekrar mühürledi ve benide MÜHÜR FEKKİ suçundan savcılığa çıkardı hakkımda kamu davası açıldı.
iki celse mahkemeye çıktım,Hakime mühürü benim koparmadığımı dükkanıma giren hırsızların kopardığını,polislerinde tekrar gelip mühürlemediklerini
maddi açıdan çok zor durumda olduğum için çalıştırdığımı ve bununda suç olduğunu bilmediğimi hırsızlık tutanakların karakolda mevcut olduğunu söyledim.
ikinci celsede hakime hırsızlık dosya numarasını vermeme rağmen dosyanın araştırılmasına gerek olmadığını söyleyerek karar verdi.
verdiği kararda 5ay hapis 118 milyon para cezası bu cezayı verirken şöyle diyor VİCDANİ KANAATE varılmıştır!
İLKEL sen hakim olduğun için böyle düşünüyorsun ama sana katılmadığımı belirteyim
peki bir hakim suçsuz bir insanı içeriye atmaya o insanın hayatını karartmaya psikolojisini bozmaya nasıl cesaret ediyor?
bence hakim yerine göre tahkikatde incelemede yapmalı insan hayatının ucuz olduğu bir ülkedemi yaşıyoruz
İLKEL YARGITAY ve TEMYİZ neden böyle bir yargı organı koymuşlar acaba?demekki hakimler yerinde ve dogru karar veremediklerinin onlarda farkındalar!!
İLKEL sana sormak istiyorum.
bu nasıl bir vicdandırki alnının teriyle ekmek parası kazanmaya çalışan bir bayanı hapse atabilecek kadar karadır!!
bu nasıl bir vicdandırki tam araştırmadan karar veriyor!!
Peki benim cezaevine girmem devlete ne kazandırır?
Topluma ne kazandırır?
En önemlisi BANA ve AİLEME ÇOCUĞUMA ne KAZANDIRIR!!!NE KAYBETTİRİR!!!Bir hakim bunları göz önünde bulundurması gerekmezmi?
Annesi cezaevinde olan çocuk okulunda ne kdar başarılı olur? ileride devlete ne kadar yararlı olur?hayata küsmezmi
birde madalyonun arka yüzüne bakalım.hapis cezası caydırıcı olduğunu düşünüyorlar, ama bence tam terside olabilir
adam öldürsem yüz kızartıcı bir suç işlesem,tamam saygı duyarım işte ozaman adaletin kestiği parmak acımaz derim.
ben bu dosyayı belki 30 tane avukata gösterdim hayretlere düştüler, hepsi aynı noktada buluştular dedikleri
"tamam bu bir suçtur ve bunun cezasıda vardır,hakim bu cezayı verir ve 647 sayılı yasanın 4.ve6. maddesi gereği paraya çevirip ertelemesi lazım" (sabıkam yok)
Şimdi ben bu kararı temyize verdim bu karar onanıpda gelirse(yargıtayda bu gibi ufak davalara tam bakılmadan onadıklarını söylüyorlar)
suçun ne derlerse ne cevap vermeliyim.?"hükümetin yol açtığı hayat şartlarına karşı direnmeye çalıştığım içinmi ceza aldım.
yada "hakim bana cezayı verdiği gün karısıyla kavga yapmış hırsını benden çıkardı"mı demeliyim.
İLKEL sen ülkede adalet olduğunu ve adaletin adaletli dağıtıldığı bir ülkede yaşadığına inanıyorsun ama ben buna inanmıyorum keşke öyle olsaydı keşke,kim istemezdi göğsünü gere gere benim ülkemde adalet sistemi çok güzel çalışıyor demeyi.
Gelecekte bari haklı çıkman dileğiyle
ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR
SAYGILARIMLA
serenay
-
Bence tutuklama konusunda uygulamada yapılan en büyük yanlışlardan biri de yasada öngörülmesine rağmen kefaletle tahliye kurumunun yeterince uygulanmamasıdır. Sanığın ekonomik durumuna ve diğer şartlarına nazaran kaybetmeyi/vazgeçmeyi göze alamayacağı kefalet miktarının öngörülmesi ve buna göre sanığın tutuksuz yargılanabilmesi yasal engeli bulunmayan ancak uygulamada pek başvurulmayan bir yoldur. Kanımca kefaletle tahliye uygulamasının yaygınlaştırılması pek çok yönden fayda getirecek ve sanık açısından da mağduriyetleri asgariye indirecektir.
-
Kopenhag Kriterleri çerçevesinde hazırlanan CMUK tasarısı, soruşturma ve yargılama sürecinde tutukluluk uygulamasına son verecek. Tutuklama yerine hakim kararı ile ev veya mahalle hapsi uygulanacak
Anayasa değişikliği paketinin yürürlüğe girmesinin ardından Meclis'e sevk edilecek Ceza Muhakemeleri Usulu Kanunu tasarısı, istisnai durumlar dışında tutukluluk uygulamasını rafa kaldırıyor. Alman, İtalyan ve Fransız hukuk sisteminden esinlenilerek hazırlanan tasarı ile adli kontrole olanak sağlayan 'ev veya mahalle hapsi' uygulaması başlatılacak.
Ev hapsinde alkol yok
Can güvenliği tehdit altında bulunan kişilerle, başkalarının can güvenliği ve kamu güvenliği için tehdit oluşturabilecek kişiler, uygulamadan yararlanamayacak.
Ev veya mahalle hapsi uygulaması karar verilen şüpheli veya sanık, sorgusu tamamlandıktan sonra hakimin belirleyeceği sınırların dışına çıkmamak koşuluyla serbest bırakılacak. Bu durumdaki kişiler, saptanan yerleşim bölgesi veya konuttan ancak hakimin belirleyeceği neden ve koşullarla ayrılabilecek. Şüpheli veya sanık, eğitim, iş ve tedavi gibi gerekçelerle belirlenen sınırların dışına her çıkışında savcı veya hakime haber verecek. Uygulama süresince, hakimin sakıncalı bulduğu kişilerle ilişki kurulamayacak ve hakim tarafından yasaklanan bar, pavyon, meyhane gibi mekanlara gidilemeyecek.
Araba kullanamayacak
Uyuşturucu madde alışkanlığı bulunanlar ise tedavi görmeyi kabul etmeleri halinde ev veya mahalle hapsi uygulamasından yararlanacaklar. Yargılamaya konu olan suç, mesleki ve sosyal nitelikli uğraşıyla ilgiliyse, örneğin sahte para suçundan yargılanan sanık matbaacılık yapıyorsa, ev veya mahalle hapsi döneminde bu işle uğraşamayacak. Bu uygulaması süresince şüpheli veya sanığın pasaport, nüfus kağıdı ve diğer kimlik belgelerine savcılıkça el konulacak, bu belgelerin yerine sanığın kimliğini belirtecek özel bir belge düzenlenecek. Sanığın sürücü belgesine de hakim kararı koşuluyla el konulabilecek.
Taksitle kefalet
Tutuklama yerine ev veya mahalle hapsi uygulamasından yararlanan şüpheli veya sanıklar, maddi durumları dikkate alınarak hakim tarafından belirlenen miktarda kefalet ödeyecekler. Peşin ödeme gücü olmayanların kefalet bedeli taksitlendirilecek. Ev veya mahalle hapsi döneminde hakimin belirlediği kuralları ihlal edenler hakkında, tutuklama kararı verilecek.
-
benim bu konuya yanıtım bayağı geç oldu ama kusura bakmayın böyle düzeyli ve kaliteli bir sitenin varlığından tesadüfen 3 gün önce haberim oldu. Yani sayın admin bu konuda sitesini tanıtmada birzıcık yetersiz kalmış gibi geliyor bana. Uyduruk abuk sabuk porno siteleri ve bilinmeyen yerlere telefon yönlendirerek haksız kazanç sağlayan bir takım pisliklerin siteleri hep ortadayken böylesi pırıl pırıl bir sitenin TESADÜFLERLE BULUNMASI üzücü kendi WEB sayfama reklamınızı koyacağım haberiniz ola...
Tersten başlayayım ben azıcık serenay1 isimli arkadaşın yorumunu okudum. Sonunu adalet mülkün temelidir, diye bitirmiş. Oradan aklıma geldi ben bu ülkede bazı hakim ve savcıların bu sözü 'ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR.' bilmediklerine şahit olmuş birisiyim. Utansam mı şaşırsam mı bilemedim ama bu sözün içinde geçen MÜLK ü eşya mal sanan hakim savcı da gördüm bu sözü ATATÜRK söylemiş diyende gördüm. Daha kendisinin temelini bilmeyen kişilerin vereceği kararların sağlıklı olması zaten şansa kalmıştır.
Hukukun temelinde direkt insan yatar yani konusu insan olan tek bilimdir. Bundan dolayı da hatanın en az yapılması gereken bir daldır olmalıdır. Ancak güzel yurdum da bunun böyle olmadığı çok açıktır. Nedenlerini söyliyeyim
1. Hukuk temelde insanı alırken insanın endeğerli haklarına yani yaşama özgürlük ve savunma hakkına saygı duymak gerekir. İşte duyulmayan uyulmayan kuralın ilki bu. Bunun çözümü inanılmaz yaptırımlarla engellemektir. İngilterede Amerikada hele hele kuzey ülkelerinde bir savcılık tutuklama talebi yazarken beş kere düşünüyorlar çünkü sonra haksız çıkarsa devlet olarak ve kişisel olarak inanılmaz para cezası ve hak mahkumiyeti alıyorlar dolayısıyla konulara çok daha çok ciddi bakıyorlar.
2. Gelişmiş ülkelerde siz hiç savcıların hakimlerin yanında yukarıdan baktığını gördünüz mü ? Sanık savunma bir tarafta savcı onların diğer tarafında oturur yani suçlama makamı ile savunma makamı eşittir. Bizde ise savcı hakimin yanında oturup yüksekten bakar 'yani üst makam'gibi. Ben baroların yerine olsam bu uygulamaya itiraz ederim . Çünkü mahkemelerde tek üst hakimdir.
3. Siz hiç 'ben anlamadım yaaa doğru yanlış bir iddianame yazdım mahkeme karar versin' diyen savcı gördünüz mü ? Hemde bu doğru yanlış iddianamesi yüzünden tutuklu yargılanan kişi ? Ben gördüm ve yaşadım. Demekki sorumsuz yetkiyle donatılan ve yeterli bilgi ve birikimi olmayan yerde bu olabilir. Çünkü yanlış çıkarsada sadece tutuklu salınıveriyor.
4. bir mahkeme 'suçun işlenmesine dair kuvvetli delillerin olması sanığın delilleri karartabileceği ' gerekçesi ile bir sanığı tutukladığında eğer dava sonunda o tanık beraat ediyorsa ciddi bir yargı hatası var demektir. Bunun ceremesinide adalet bakanlığı ciddi bir şekilde çekmelidir. Ama uygulamada sadece ttuklu salıverilirken birde 'birdaha yapma' denmektedir.
5. Toplumcada ciddi bir şekilde suçlu görülen arsız hırsız tecavüzcü mafya bozuntuları hortumcular ve katiller 'beyefendi 'statüsüne alınır sa ve bunlara dokunulmazsa 'ENSESİ KALIN 'olmayanlar ezilir. Mafya lideri bozuntusu ülkeye iade edildiğinde yetkili birisi 'hoşgeldin ağam 'diyorsa KARTAL TUTUKEVİ devlet lojmanı gibi oluyorsa hukuktaki bozukluk tartışılamaz artık.
Suç ve ceza yapışık kardeştir ama HATA ve cereme de aynıdır. Hakim ve savcıların haksızlık keyfiyet ve veya ciddi adli hata yaparak birisinin yaşam hakkını kısıtladığı ortaya çıktığında tüm baroların ve insanların ayağa kalkması lazım. Savcıların sadece SAVCI olduklarını bilmesi lazım. AVUKATLARIN her davaya sadece PARA olarak bakmamaları çok detaylı incelemeleri lazım
bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
-
sevgili hukukçu arkadaşlarım;
benim size soracağım soru tutuklamaya itirazın reddine itiraz edilebilir mi? edilebilrse süreye tabimidir?
cvp verirseniz çok sevinirim..saygılarımla