-
Kürtaj iyidir diyenlere
Genç kadın, bebeğin güzelliği karşısında büyülenmiş gibiydi. Kıvırcık sarı saçları, iri mavi gözleri, kalkık bir burun ve küçük kırmızı dudaklarıyla bir kartpostalı andıran bebek, kadının şimdiye kadar gördüğü en cana yakın kız çocuğuydu.
Onun ipek yanaklarını doya doya öpmek ve cennet kokusunu içine çekmek için eğildiğinde :
"Dokunma bana ..." diye bir ses duydu.
"Beni okşamaya hakkın yok senin..."
Kadın korkuyla irkilip etrafına bakındı.
Bebekle kendisinden başka içerde kimse yoktu.
Aynı sesi tekrar duyduğunda bebeğe döndü.
Aman Allahım!.. Yeni doğmuş gibi görünmesine rağmen konuşan oydu.
"Bana yaklaşmanı istemiyorum" diye devam etti.
"Hemen uzaklaş benden..."
Kadın, biraz olsun kendini toplayarak :
"Çocuklarımız hep erkek oluyor" dedi.
"Onlar da güzel ama kız çocukları başka. Bu yüzden seni öpmek istedim."
"Beni öpemezsin" diye ağlamaya başladı bebek.
"Benim de seni öpemeyeceğim gibi..."
"Neden ?" diye sordu kadın."Neden öpemezsin ki ?"
Bebek, hıçkırıklara boğulurken :
"Bunun sebebini bilmen gerekir" dedi.
"Düşünürsen mutlaka bulacaksın..." Kadın, neler olup bittiğini hatırlamak üzereyken kendine geldi.
Özel bir hastanenin en lüks odasında yatıyor ve narkozun tesirinden midesi bulanıyordu. Aile dostları olan tanınmış doktor, odayı dolduran çiçeklerden bir tanesini vazodan çıkartıp kadına uzatırken :
"Geçmiş olsun hanımefendi" dedi. "Başarılı bir kürtajdı doğrusu. Ha..! Sahi, "kız"mış aldırdığınız bebek."
-
Bir bebegin yarim kalmis gunlugunden...
5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayım. Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor.
Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama, varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum. Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.
19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kımıldamam mümkün değil. Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum. Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum. Annem beni çok sevecek. Annem için güzel bir sürpriz olacağım.
23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı. Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum. Bu "el"in dokunduğu yerler dudağım damağım oluyor. Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde tebessümler açacak, güleceğim. Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek. Herhalde önce "Anne!" diyeceğim. Anne duyuyor musun beni? Seninle konuşacağım. Sana güleceğim. Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim Nasıl olur? Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle değil mi anneciğim? Ah bir konuşabilsem!
27 Ekim: Bugün pek mutluyum. İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Artık bir kalbim var. Kalbim atmaya başladı. Hayatım boyunca böyle atıp duracak. Sevgilerle dolduracağım kalbimi. Tıpkı anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne?
2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum. Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı. Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim. Şu ayaklarım da tamamlansın da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz. Belki birlikte okula gideriz.
12 Kasım: Ah evet Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman Allah'ım parmaklarım da çıkmaya başladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, annemin elini tutacağım, kalem tutacağım. Belki de güzel bir şiir yazacağım. Anneciğim, orada mısın? Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum.
20 Kasım: Oh, nihayet.. Annem doktora gitti. Burada olduğumu öğrendi.. Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Resmimi bile çekti. Sevinmiyor musun anneciğim? Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım
25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğumun farkında değiller. Onlara sürpriz yapacağım..
10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı. Artık iki güzel gözüm, bir küçük burnum, dudaklarım ve yanağım var Anneme benziyorum galiba
13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum. Etrafım çok karanlık ama olsun. Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve varım. Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıyacağım. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok merak ediyorum.. Anneciğim, babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanışacağız. Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..
24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık. Anneciğim, senin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne kadar tatlı Hiç duymadığım bir şey bu Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım. Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakacağım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim? Sen de beni özlüyorsundur mutlaka Beni koklayacaksın.. Çok seveceksin, değil mi?
28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle... Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun. Benimle niye konuşmuyorsun anne? Anne Anne Anneciğim Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar... Anne bir şeyler yap Anne Kolumu çekiyorlar anne Canım yanıyor anne... Anne Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne... Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne Anne kalbimi parçalıyorlar Anneciğim Anne Anne An...
Ah! Kürtajınız tamamlandı hanımefendi. Geçmiş olsun !..
-
Şimdi bu iki ufacık öykücükten alınacak dersler yok mu? Sözde biz yetişkinlerin. Azıcık gözünüz yaşardıysa bazı şeyler için geç demek değildir sanırım. Öyleyse ders alalım ne dersimi ? Bilmem isteyen yazsın alacağı dersi...
-
Sayın commodore1tr,
Yazınızı okurken ağlamamak elde değil.
Ne var ki, kürtajı, "bir bebeği hunharca katletmek" olarak nitelendirmek hem sığ hem de anne babaya acımasız bir yaklaşım olur.
Kürtaj bir bebeğin yakarışları şeklinde yazılan duygusal bir yazı ile tanımlanamayacak kadar geniş, derin ve tartışmalı bir konudur.
-
O zaman küretajın hukuki ve sosyal yönlerini tartışmaya başlamanın tam zamanıdır.
Bir yandan hastalıkların belirlenmesi için taramalar teknikleri ilerlemişken, diğer yandan doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyete neden olacağı bilinen hastalıklarda gebeliğin sona erdirilmesi için tıbbi olanakların kullanımı ailelerden esirgenmemelidir.
Tabi bu husus zorunlu küretajdır. Daha doğrusu belki de etik değil tıbbi gerekliliktir.
Anne karnında saptanan özürlülük kapsamında hayat boyu devam edecek ve takip edecek kuşaklara taşınabilecek çok ciddi hastalıklar kastedilmektedir. Bunlar aileleri damgalayan, onları kaldırılması çok zor yükler altına sokan, zaman zaman toplumdan soyutlayan ve hatta ailelerin parçalanmasına neden olabilen; kısacası maddi ve manevi sıkıntılar yaşatan hastalıklardır. Bu nedenle, sadece tanı koyup, bu tarz hastalıklarla aileleri baş başa bırakmak hekimlik meslek ilkeleri, insancıl yaklaşım ve hukuki açıdan kabul edilemez.
Devletimizin şu anki olanakları özürlülere en azından eğitim, tedavi ve rehabilitasyon fırsatı ve hakkı tanımak adına oldukça yetersizdir. Aileler bu açıdan da çok ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Uygun hizmet verilemediği için arka arkaya iki - üç tane özürlü çocuk sahibi olan aileler de bulunmakta ve onlar bu sorunu belki de olabilecek en ağır biçimiyle yaşamaktadırlar.
Diğer taraftan işin etik boyutuna indiğimizde, küretaj; Bir canlının varlığına son vermektir. Her ne kadar yaşayıp yaşamayacağı belirsizse de canlıdır. Sayın comodorenin belirttiği gibi canlıdır...
Çocuk sahibi olup olmamaya karar verme hakkı yalnızca eşlere aittir. Dolayısıyla hekimler tarafından bilimsel kanıtlarla saptanmış bir özürlülük durumu, ana babaya yeterince bilgi verilerek ve onlara seçenekler sunularak aktarıldıktan sonra, bebeğin geleceğine ilişkin karar verme hakkı da, yine onlara ait kalmalıdır. Peki özürlülük durumu yoksa bu etik midir? Ahlaki midir?
Bunu da bu forumda tartışalım.
-
Sayın Esin Sayın Feyz ;
Olayın en azından bir boytunu yakalamanız çok hoş , burada yakalanmak istenilen Sayın Fulya83 'ün şu mesajıdır. ( Bu arada kişisel yanıt veremememin sebebi sitedir. İletileri sildiğim halde yanıt olanağı vermemesi enteresandır. ) Sayın Fulya83 diyor ki :
'sayın commodore1tr,
rahatsız ettiğim için kusura bakmayın ama kürtajla ilgili forumda özellikle ikinci iletiyi silmenizi öneririm. benim bile tüylerimi diken diken etti. olayı yaşamış okuyan birini derin bir bunalıma itecek bir yazı bu. yine de siz bilirsiniz. saygılarımla.'
Çok güzel bir mesaj ancak yanıtını veremedim çünkü mail kotam dolmuş sildiğim halde. Bu arada şunuda söyleyeyim ki bu siteyi asla eleştirmem çünkü seviyorum , sadece mail yazamamamın nedenini öğrenmek istiyorum.
Yanıtı buradan vereyim çünkü gizlim saklım yok ...
Sayın Fulya83 forumun asıl amacı bu değil mi? Tüyleri dikendiken ederek bir şeye damga vurmak, Ali olan ismimi Veli olarak değiştirmek içim ne yapayım ? Forumuna hepimiz yazarız önemli olan buna yazmak...
İki dakikalık zevk için nelere mal olduğumuzu daha güzel ne anlatır ? Silerim iletiyi silmesine hiç önemli değil ama o zaman gerçek hukukla birleşir mi?
Hukuki yorumum bilahare gelecek avukatları dinleyelim hele bir ...
-
Buyurun foruma anket açalım konu kürtaj ileti bu ..... kim ne diyor görelim gerçi benim avukatlardan ümidim yok ama öylesine dedim...
-
Buraya tekrar eklemeyi gereksiz gördüğüm Sevgili İpek Derya'nın çok önce açtığı konuyu okumanızı tavsiye ederim
https://www.hukuki.net/topic.asp?TOPIC_ID=3000
-
İstenmeyen gebelikleri önleme yolu kuşkusuz ki kürtaj değil. Bunun nedeni bence baştansavma hayat yaşamanın dayanılmaz hafifliği. Kürtajı etik bulmamakla birlikte zorunluluk halleri ki bunlar; tecavüz, kocanın hıc bır şekilde doğacak çocuğu istememesi, özürlülük gibi nedenlerde yapılabileceğini düşünüyorum.
Negatif etkileri cok fazla olan kürtaj işlemi iki sonuc doğuruyor;
a-katil olmak hissi
b-Özellikle hiç doğum yapmamış kadınlarda bir kürtaj işlemi kadınının cocuk yapma kabiliyetini önemli oranda düşürüyor. İkinci bir kürtajın tekrarı ile bu oran dahada düşmekte.
Zor bir durum.
-
Sayın Duygu Tekay,
Katil olma hissinin olması çok doğal. Çünkü bence belli bir aydan sonra yapılan kürtajlarda eğer kadının hayatı tehlikeye girmeyecekse (burada nefsi müdafaa olabilir) Kürtaj yapanlar ve yaptıranlar katildir.