-
Cevap: Referandum Anketi
Öyleyse daha çook bekleriz..
Soruma yanıt gelmediği gibi yanlış anlaşıldığımı da görüyorum. Parti söylemlerine kulak asmadığımı önemle belirtmek isterim.
Değişikliğin karşılaştırmalı tablosuna http://dosyalar.hurriyet.com.tr/anay...silastirma.pdf göre düşüncelerimi dile getirdim. Partilere bakacak olursak ağzımız açık şaşar kalırız.
Sorduğum sorunun yanıtını alabilirsem sevinirim. :ok
-
Cevap: Referandum Anketi
ANAYASA MAHKEMESİ ve HSYK İLE İLGİLİ DEĞİŞİKLİKLER YARGIDAKİ PROBLEMLERİ ÇÖZMEYE YÖNELİK DEĞİŞİKLİKLER MİDİR?
KESİNLİKLE HAYIR. ÜSTELİK BU YENİ DÜZENLEME, 12 EYLÜL DARBE ANAYASASINDAN BİLE DAHA GERİDİR.
NEDEN Mİ? BU DÜZENLEME İLE ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİNİN TAMAMI ABDULLAH GÜL VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN TARAFINDAN SEÇİLECEKTİR. BÖYLELİKLE İLERİDE KENDİLERİNİ YÜCE DİVAN OLARAK YARGILAYACAK MAHKEMENİN TÜM ÜYELERİNİ KENDİLERİ SEÇMİŞ OLACAKTIR.
ÜSTELİK ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİ ARASINDA, ESKİDEN 11 ÜYEDEN 4 TANESİ, TAMAMI İLE YÜRÜTMENİN TAKDİRİNE YANİ MUTLAK TERCİHİNE BIRAKILMIŞTI.
BUGÜNKÜ DÜZENLEMEDE İSE, 17 ÜYEDEN 10 TANESİ İKTİDARIN MUTLAK TAKDİRİNE BIRAKILMIŞTIR. YANİ ÜYELERİN ÇOĞUNLUĞU.
NASIL MI?
4 ÜYE TAMAMEN CUMHURBAŞKANININ TAKDİRİNDEDİR.
3 ÜYE YİNE CUMHURBAŞKANININ SEÇTİĞİ YÖK 'TEN GÖNDERİLMEKTEDİR.
3 ÜYE TBMM'DE OY ÇOKLUĞUYLA YANİ İKTİDAR PARTİSİNCE SEÇİLMEKTEDİR.
BU SİZCE TESADÜF MÜ? AKP NE YAPTIĞINI BİLMİYOR MU?
ESKİDEN YÖK'E KIZARKEN, ŞİMDİ GÖNDERDİĞİ ÜYE SAYISINI NEDEN ARTTIRMIŞ DERSİNİZ? NEDEN 1 ÜYEDEN ŞİMDİ 3 ÜYEYE ÇIKARMIŞ SİZCE?
ÜSTELİK 1982 ANAYASASINDAN GERİYE GİDİŞ BUNUNLA DA SINIRLI DEĞİL .
AYRICA, HSYK’YA İLİŞKİN OLARAK DA; ADALET BAKANI İLE MÜSTEŞARI, YENİ DÜZENLEMEDE DE HSYK’DA YER ALMAKTADIR.
BUNUN YANI SIRA AYRICA,
1-KURULUN BAŞKANI ADALET BAKANIDIR.
2-ADALET BAKANLIĞI MÜSTEŞARI DOĞAL ÜYEDİR.(MÜSTEŞARI BAKAN ATAMAKTADIR)
3-KURULUN YÖNETİMİ VE TEMSİLİ KURUL BAŞKANINA AİTTİR.(BAŞKAN ADALET BAKANIDIR.)
4-HAKİM VE SAVCILARIN DENETLENMESİ,HAKLARINDA İNCELEME VE SORUŞTURMA İŞLEMLERİ HSYK BAŞKANININ OLURU İLE (ADALET BAKANI’NIN) KURUL MÜFETTİŞLERİNE YAPTIRILMAKTADIR.
5-HSYK GENEL SEKRETERİ KURUL BAŞKANI (ADALET BAKANI) TARAFINDAN ATANMAKTADIR.
6-ADALET BAKANLIĞININ MERKEZ VE BAĞLI KURULUŞLARDA GEÇİCİ VE SÜREKLİ OLARAK ÇALIŞTIRILACAK HAKİM VE SAVCILAR İLE ADALET MÜFETTİŞLERİNİ ATAMA YETKİSİ ADALET BAKANINA AİTTİR.
OYSA TÜM BU DÜZENLEMELER NEDENİYLE 1982 ANAYASASI, BUGÜNE KADAR ELEŞTİRİLMİŞTİR. BU DÜZENLEMELERİN “YARGI BAĞIMSIZLIĞINA AYKIRI OLDUĞU” KABUL EDİLMİŞTİR. AVRUPA NORMLARINA AYKIRI OLDUĞU TÜM RAPORLARDA AÇIKÇA İFADE EDİLMİŞTİR.
ÜSTELİK KESİNLİKLE, BU DEĞİŞİKLİKTE, 1982 DARBE ANAYASASININ KOŞULLARINDAN BİLE GERİ GİDİŞ VAR .
NASIL MI? ESKİDEN ADALET BAKANININ YARGIÇLAR YA DA SAVCILAR HAKKINDAKİ SORUŞTURMA AÇMA YA DA AÇMAMA KARARLARINA KARŞI “YARGI YOLUNA” GİDİLEBİLİYORDU . BU DEĞİŞİKLİKLE İSE, BU KARARLARA KARŞI YARGI YOLU TAMAMEN KAPATILMIŞ .
NEDEN Mİ? ÇÜNKÜ YENİ DÜZENLEMEDE ADALET BAKANI “SORUŞTURMA İZNİNİ, ADALET BAKANI OLARAK DEĞİL, KURUL BAŞKANI OLARAK VERİYOR. VE KURUL'UN TÜM KARARLARINA (İHRAÇ HARİÇ) KARŞI YARGI YOLU KAPALI. YENİ DEĞİŞİKLİK BÖYLE SÖYLÜYOR.
ŞİMDİ BU DÜZENLEME, ESKİSİNDEN GERİ DEĞİL Mİ? AKP İKTİDARI BUNU BİLMİYOR MU? FARKINA VARMADAN MI BUNU HAZIRLAMIŞ?
GERÇEK BU İKEN, BUGÜN AKP İKTİDARI ‘AVRUPA STANDARTLARINDA YARGI REFORMU YAPIYORUZ’ DİYEREK HALKIMIZI ALDATMAKTADIR.
-
Cevap: Referandum Anketi
Akp “memurlara toplu sözleşme hakkı” getirdiğini söylüyor
kesinlikle doğru değil.
Eski düzenlemede yer alan “toplu görüşmenin” adı toplu sözleşme yapılmış o kadar.
Pekiyi “toplu sözleşme yapılması sırasında” memurlar idare ile uzlaşırlarsa iş tamam, ama ya uzlaşmazlarsa?
Akp anayasası şöyle diyor; “uyuşmazlık çıkması halinde taraflar kamu görevlileri hakem kuruluna başvurabilir”. Nasıl bir kurul bu? Bürokratlardan oluşan bir kurul. Yani memurlar idare ile anlaşamazlarsa, idare'nin kurduğu “hakem kurulu” karar veriyor.
Pekiyi nasıl bir sözleşme bu? Sonucu yine idare'ye bağlı.
Acaba “kamu görevlileri hakem kurulu'nun” kararlarını beğenmezlerse, memurların yargıya gitme hakları var mı? Hayır .
Akp anayasası onu da engellemiş; “kurulun kararları kesindir” diyor.
Yani tam bir “yalan” . Ortada ne toplu sözleşme var. Ne uzlaşma olmazsa grev hakkı var. Ne uzlaşma var. Ne de yargıya gidebilme hakkı var.
Akp anayasasında bunun adı “toplu sözleşme” oluyor.
üstelik “grev hakkı da” kesinlikle yer almıyor. Sözü bile edilmemiş.
Ve dahası da var. “memurların mali hakları, özlük hakları” eskiden yasa ile düzenlenirken, yani güvence altında iken, yeni değişiklik ile artık “toplu sözleşme” ile düzenleniyor. Yani iktidarın kurduğu ve yargıç denetimine de bağlı olmayan “hakem kurulunun” iki dudağının arasına bırakılmış.
Siz buna gelişme mi diyorsunuz? Iyileştirme mi diyorsunuz? Hak tanınmış mı diyorsunuz?
Yoksa tesadüf mü zannediyorsunuz? Ya da beceriksizlik mi diyorsunuz? Ne diyorsunuz?
-
Cevap: Referandum Anketi
Akp “çocukları cinsel istismardan koruduğunu” söylüyor
anayasa aynen şöyle bir düzenleme getirmiş. “devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır”.
Pekiyi bu düzenleme olmazsa, “devlet çocukları istismara ve şiddete karşı” koruyamayacak mı? Engel mi var?
Sokakta yaşayan ve çalıştırılan 240 bin çocuk bu madde ile sokaklardan kurtuluyor mu? Bu korkunç durumun nedeni, bu maddenin olmaması mıdır ?
Anayasada zaten 41. Maddede “çocukları korur” diye bir düzenleme yok mu? Bunun yeni getirilenden farkı ne?
Hayır hiç bir farkı yok . Amaç zaten “yeni bir hak getiriyormuş” gibi yapmak. Ve göz boyamak. Esas amacı saklamak. Yani akp temsilcilerinin söyledikleri gibi “hapı hazırlamak” .
öyle bir hazırlamak ki, hapı kolayca yutabilelim.
Kaldı ki türkiye, taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle, çocukları çok daha kapsamlı korumak zorunda olduğu halde, bu değişiklikle sanki bu haklar ilk defa tanınıyormuş gibi gösterilmektedir. Yani asıl bu yolla kadınlar ve çocuklar oy avcılığı yapılarak istismar edilmektedir.
-
Cevap: Referandum Anketi
Akp “kamu denetçiliğini” getirdiğini söylüyor
akp anayasası şöyle diyor; “kamu denetçiliği kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikayetleri inceler”.
Bu kadar. Tabii bir de “iktidar partisi çoğunluğunun tek başına seçeceği” getirilmiş.
Sakın bu değişiklikle, kamu denetçiliği kurumunun yetkileri, kapsamı ve başdenetçinin seçimi iktidar çoğunluğuna bırakılarak, özerk kurumlar ve idare üzerinde baskı kurabilecek bir tür parti müfettişliği kurumu oluşturuluyor olmasın? Yani bürokratın denetlenmesi de iktidar partisine bırakılıyor olmasın?.
Pekiyi kurumun yetkileri, görevleri? Bunların hiçbiri anayasada yok.
örneğin ne zaman başvurulur? Kararları yargı ile çatışabilir mi? çatışırsa ne olur?
şikayetleri inceler incelemesine de, sonra ne yapabilir?
Pekiyi akp iktidarı neden bunları düzenlememiş? Acaba unutmuş mu? Oysa dünyadaki örneklerinde de, en çok sıkıntı yaratacak konular bunlar. Ve anayasa'da bunlara çözüm getirilmesi gerekir. Acaba akp iktidarı, tüm bu konuları ve dünyadaki örnekleri ve uygulamaları bilmiyor olabilir mi?
Bu denli “yetersiz bir düzenlemeyi” sakın bilerek, isteyerek getirmiş olmasın? Yani diğer maddeler gibi, sadece “dostlar alışverişte görsün” düşüncesi ile getirilmiş olmasın?
Sakın bu hali ile kamu denetçisi sadece işlerin yavaşlamasına neden olan, vatandaş-idare anlaşmazlıklarında yargıya gidişi bir süre erteleyen bir kurum olmasın?
Yani esas amaç “yeni bir hak getiriyormuş” gibi yapmak ve göz boyamak olmasın. Yani akp temsilcilerinin söyledikleri gibi “hapı hazırlamak” olmasın.
-
Cevap: Referandum Anketi
Akp, “kişisel verilerin korunmasını sağladığını” söylüyor
kesinlikle doğru değil.
Telefon ve ortam dinlemelerini olağan hale getirerek, özel hayatın gizliliğini ayaklar altına alan bir iktidar, kişisel verilerin korunmasından söz ederek, halkımızla alay etmektedir.
çünkü aynı akp iktidarı, “kişisel verilerin korunması kanunu” adı altında hazırlanan ve tbmm adalet komisyonu’nda bekleyen yasa tasarısında; “özel niteliği olan kişisel veriler, kişilerin, ırk, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep veya diğer inançları, sağlık ve öel yaşamları ve her türlü mahkumiyetleriyle ilgili kişisel verileri”, bakanlar kurulu’nun atadığı 7 kişilik bir kurulun iznine bağlamaktadır.
Yani kişilerin işlenmesine yani “fişlenmesine” olanak tanıyan yasa, akp iktidarının açık amacını ortaya koymaktadır.
Akp iktidarı, telefon dinlemelerini, fişlemeleri, teknik izlemeleri, gizli tanıklığı olağan hale getiren tüm yasaları yapmadı mı? Dinlemeleri sadece “başbakan tarafından atanan bir telekomünikasyon başkanına” bırakan yasayı yapmadı mı? Bu yasa anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmesine karşın, “o kişiyi” halen görevde tutmadı mı?
Yoksa bu çelişkiler sadece tesadüf mü?
Ya da tüm bunları yalanlayan anayasa değişikliğine inanıyor musunuz?
-
Cevap: Referandum Anketi
Akp, 12 eylül darbecilerine yargı yolu açıyor mu?
Bugün artık sadece simgesel bir anlam taşıyan geçici 15nci maddeyi kaldırmak, 12 eylül darbecilerine yargı yolu açmayacaktır. çünkü geçici 15. Madde bir tür sorumsuzluk getirmiş. Bu “dokunulmazlıktan” farklı bir düzenleme. Yani o dönemde yetki kullananların sorumsuz olduklarını söylüyor. Bir anlamda “genel af” gibi, tüm sonuçları yani cezayı kaldıran bir düzenleme.
Bu nedenle daha sonra çıkarılan bir düzenleme ile “tekrar sorumluluk” getirmek mümkün değil.
Zaten bu nedenle akp yöneticileri, “onlara bir şey yapamasak da” diyorlar. Ama hemen ardından da “12 eylül'le hesaplaşıyoruz” yalanını söylüyorlar. üstelik 28 şubat’ı yapanlar, 27 nisan e-muhtırasını verenler, böyle bir korumanın altında değilken, başbakanla “dolmabahçe'de sırdaş olarak” yaşamlarını sürdürmüyor mu? Kendilerine sağlanan olanaklardan yararlanmıyor mu? Onlar için böyle bir koruma yok iken, akp onlar için ne yaptı?
Ama iş halkı kandırmaya gelince “anayasa'ya evet çıkarsa, 12 eylül ile hesaplaşacağız” yalanı!
Kaldı ki chp, bu sorumsuzluk engelini aşmak için bir “geçici madde” önermişti. Bu öneri belki “mutlak sorumsuzluk engelini” aşamayacaktı, ama en azından “adı sanı belli olmayan bir çok kişinin” değil ancak “belli sorumluların” yargılanabilmeleri için bir öneri idi.
Ama ne oldu? Chp'nin bu önerisi tbmm'deki görüşmelerde akp'nin oyları ile reddedildi .
Acaba bu bir “tesadüf mü” dersiniz? Yoksa akp bunu bile bile mi yaptı?
Akp gerçekten de “darbeler” ile darbeciler ile hesaplaşmak mı istiyor, yoksa sadece bundan oy kazanmak mı istiyor? Siz ne dersiniz?
-
Cevap: Referandum Anketi
örneğin akp anayasası, hsyk kararlarını denetime açmıyor
kesinlikle açmıyor .
Oysa hakimler ve savcılar yüksek kurulu'nun tüm kararlarının denetime açılması, tüm hukukçular tarafından istenen bir düzenleme idi. Ve 1961 anayasasında “idari görevleri bulunan hsyk’nın tüm kararları yargı denetimine bağlı idi”.
Bugüne kadar, tüm kararların yargı denetimine bağlı olması gereği, hem hukukçular, hem bizzat yargı mensupları tarafından, hep dile getirildi.
Oysa akp anayasasında, bu yok. Sadece “ihraç kararları” yargı denetimine bağlanmış, diğer tüm atama, terfi, yer değiştirme, soruşturma izni, soruşturma gibi kararlar, yargı denetimi dışında kalmış.
Acaba basit bir unutkanlık mı ? Yoksa bilgisizlik mi? Yoksa başka bir nedeni var mı?
Bu denli “yetersiz bir düzenleme” sakın bilerek, isteyerek getirilmiş olmasın?
Adalet bakanının, yani yürütmenin yargı üzerindeki baskısını devam ettirmek için unutulmuş(!) olmasın
-
Cevap: Referandum Anketi
Akp anayasası, cumhurbaşkanının işlemleri konusunu da unutmuş
akp iktidarı, 2007 yılına kadar “cumhurbaşkanının yetkilerinin fazlalığından” şikayet ediyordu.
Ancak anayasa değişikliğinde, bu konuyu tamamen unutmuş görünüyor. Hatta cumhurbaşkanının yetkilerini çok daha arttırmış.
Nasıl mı arttırmış? Anayasa mahkemesine “kendi başına” seçtiği üyelerin sayısını çoğaltmış. Eskiden 11 üyeden 4 tanesini (3 üye doğrudan + 1 üye yök'ten) atarken, şimdi bu üyelerin sayısı yedi (7) ye çıkartılmış.
Hani cumhurbaşkanının yetkileri çok fazla idi? Hani bu yetkileri ile bir “vesayet kurumu” olurdu?
Acaba yine “nasıl olsa artık ele geçirdik” mantığının bir uzantısı mı?
-
Cevap: Referandum Anketi
Eski cumhurbaşkanımızda,anayasa mahkemesi başkanıyken An.md. 104 te belirtilen cumhurbaşkanının yetkilerinin bir siyasal rejim olarak parlementerizmin sorumsuz devlet başkanı ve sorumlu başbakan/bakanlar kurulu şeklinde temel ilkesine aykırı olduğunu ve kamu hukukunun genel bir ilkesi olan yetki-görev-sorumluluk üçlemesi açısından bir paradoks olduğunu nitelemişti.Ancak o makama gelince herhalde insan tabiatı böyle herkes unutuyor.Özellikle de 2007 değişiklikleri ışığında halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı bu yetkileri kullanırken geniş halk yığınlarının verdiği demokratik meşruluk ortamında bu yetkileri kullanırken elbette daha rahat olacaktır.Yoksa 2007 değişiklikleri cumhurbaşkanının yürütme içindeki konumunu hukuki açıdan etkilemedi sadece bu geniş yetki demetini kullanırken belki TBMM DEN BİLE daha meşru bir organ halie geldi.Pakette ihtilaflı olarak bu alana da değinilmiş olsaydı dokunulmazlık zırhının kaldırıması ile birlikte bu durum bir samimiyet işareti olabilirdi.