Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü
Merhaba arkadaşlar,
Firar bir temadi suç. İlişik kesilme tarihi veya yakalanma tarihinde firar bitmiş sayılıyor ve o tarih suçun işleniş tarihi kabul ediliyor. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması yürürlüğe girerken de yine aman disiplin bozulmasın aman askerler sürekli bu suçu işler denerek yine ayrı bir kefeye konduk ve bizim firar suçu bu kapsam dışına alındı. 1 Mart 2008 öncesinde ilişiğiniz kesildiyse HAGB'den faydalanıyorsunuz. Her insan avukat, hakim gibi mecliste çıkacak kanunları çıkmadan takip edebilecek durumda mı bu ülkede? Yani komisyonlarda görüşülürken haberimiz olsa gidip teslim olur faydalanırız ama haberimiz yok. Bu nasıl eşitlik anlayışıdır. Kanun çıkıyor ve ardından askerler bu tarihten sonra faydalanamaz deniyor. Kanunlar, yönetmelikle hazırlanırken çok iyi düşünülmediği için uygulama esnasında da yorum yapamıyoruz. Yani kanun belli. Askerleri o kanundan mahrum bırakma nedenleri de belli. Disiplin. Peki güzel kardeşlerim bizler askerliği meslek olarak icra eden insanlar zaten başka mesleğe geçebilmek için firar ettik. Yani nedeni belli, sonucu belli. Bunu teknik olarak açıklamak sadece bizi mağdur etmektir. Firar temadi vs vs. Madem hem disiplin düşünülüyor diğer yandan da bütün sivillerin kapsam içindeki suçları erteleniyor, madem bizimki de temadi suç ve madem herkes bilgisayar başında komisyonlarda acaba hangi tasarılar görüşülüyor ne zaman meclisten geçecek takip edemiyor, neden oraya asker kişiler için firarda olanlara hagb'den faydalanmaları amacıyla 10 gün ya da 1 ay süre içinde birliklerine katılmaları gerekir diye ibare eklemiyorsun? Şimdi kıvranıyoruz. Teknik olarak şu an faydalanmamız imkansız. Hukuk da yazılı kuralların ötesine geçemiyor. Herkes sırası gelince anayasamızın bilmem kaçıncı maddesine aykırı demeyi biliyor. Gündeme gelen her konuyu kendi düşünce dünyasına göre oraya buraya çekiştirmeyi biliyor. Ülkemizde hukuk profesörleri 367 konusunda farklı düşünmediler mi? Gündeme gelen her konuyu feslefe yaparcasına herkes yorumlamıyor mu? Peki bizim bu duruma neden kimse dokunmuyor? Çünkü bireyin önemi yok. İdeal hayat şartlarında yaşamamız için yanlışlıklardan mağdur olanların sesini duyurması mı gerekir mutlaka? İyi bişeylerin yapılması için sesimizi duyurmamız için mutlaka çoğunluk mu olmalı. Ülkenin yaşam kalitesi mağdur olmayanların da mağduriyetleri hiçbir talep olmadan gidermesiyle sağlanır. Neresi mantıklı 15 yıl mecburi hizmetin? Hepimiz tazminatımızı çatır çatır ödüyoruz çünkü mecburuz. Yani devletimiz bizden harcadığı paraları alıyor. Alsın da. Ülkedeki her vatandaşın vergisiyle ayakta duran devletimizin o insanların hakkını araması gerekir ve ben ordaki tek kuruşun dahi cebime girmesini istemem. Ama bu ülkede zamanında bankaların içleri boşaltıldı, ve bu yüzden esnaf olan yüzlerce insan evine ekmek götüremez ve borcunu ödeyemez duruma düştü. Eğer idealizm ise bütünsel bir anlayış gerekli. Bizim gibi insanlardan o paralar alınıyorsa milyon dolarların dolandırıcılıkla, hile ile sağ cepten sol cebe girmemesi için de aynı hassasiyet gösterilmeli. Gösterilmiyor demiyorum. Ama bu tür şeyleri düşündükçe isyan ediyorum. Bu ülkede kanunları milletvekillerimiz hazırlıyor. Ve bizi ilgilendiren mevzu da gayet açık. Düzeltmek zor değildi. Şimdi de düzeltmek zor değil. Ama ne fayda! Ben klavye başında yazarak sadece anlık bir rahatlık yaşadım. Biz arada kaynar gideriz. Hapse de gireriz. Sonra zamanı gelince kanunlar da yönetmelikler de değişir. Biz de başarılarımıza, dimdik ayakta durma çabalarımıza rağmen bir tekme daha yiyerek işimizden aşımızıdan gelecek planlarımızdan olur hayata yine yeniden başlarız. Sonra yaşanmamış bir hayat arkamızdan bizi çekiştire çekiştire yaşlandırır. Zannedilir ki bu konu sadece üç beş yıla mal oluyor. Hayır efendim bir insanın hayatına mal oluyor. Mutluluğumuz çalınıyor. Huzurumuz kaçıyor. Hayata neresinden bakarsak oradan hava kaçırıyoruz.
Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü
Selamlar
Dun itibari ile TSK" dan ilisigimin kesilmis oldugunu ogrenmis bulunuyorum. Bundan sonraki sureci yasayan arkadaslar tavsiyelerinize ihtiyacim var. Yurtdisinda oldugum icin tazminat OYAK emekli sandigi gibi isleri takip edemiyorum Ne yapilmasi gerekir?
Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü
-Oyak daki paranızın İNG Bank değil de işbankasına yatırılmasını istiyorsanız Oyak ın sitesindeki ilgili formu doldurup İşbankasına veriyorsunuz banka da Oyak la irtibata geçiyo ve paranız (yaklaşık 2 ay içinde yatacaktır "benim ve bir çok arkadaşımının öyle oldu") yatacağı zaman İşbank a yatıyo...
-Emekli Sandığı' ndaki meblağ da yine 2-3 ay içinde yatacaktır..O da ikametgah adresinize en yakın Halkbank Şubesine adınıza yatırılacaktır..
-Tazminat ın hesaplanıp gelmesi 4-5 ayı buluyo genelde..2010 daki kanun değişikliği ile personel ve amortisman giderlerini hesaplamaya dahil edemiyolar ama hala bu konuda ısrarcılar..Gelince itiraz edin..İtirazınızın neticesini derhal bildiriyolar ona göre hareket edersiniz..
Şimdiden hayırlı olsun..
Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü
Sayın Gökmenler, ilişkinizin kesildiğini nasıl öğendiniz? Bir de sormak istediğim ilişkisi kesilenler artık karanette emekli diye gözüküyor mu?
Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü
Tesekkurler cevaplariniz icin. Firarda 19 ayi gecirdim birlikteki bir arkadasim ilisigimin kesildigini haber verdi. Zaten simdiye coktan kesilmesi gerekirdi ama ben arada kaldigim icin biraz gecikti. Soyleki bir kurumdan digerine tayin oldum yeni birligime katilmadim bu nedenle islemler biraz geciksede ilisigimin kesilmesine sevindim. Yurtdisinda oldugum icin sanirim vekalet yolu ile bu isleri takip edebilirim?
Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü
Radikal Gazetesinde Pınar Öğünç 'ün Manşetten haberi
http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=97
15 yıl boyunca istifa hakları dahi olmayan subaylar AİHM'e gidiyor
İstifa hakları olmadığı için 37 yaşına kadar hayatları ipotek altında olan bazı askerler bir araya geldi. Bu tarihi bir dava...
PINAR ÖĞÜNÇ
Koca bir masanın etrafında otuz kadar erkek... Onlar gözlerini ayırmaksızın karşılarındaki avukatı dinlerken ben onları izliyorum.
Kimi 20’lerinin ortasında, kimi 30’un sonlarını ve dahi fazlasını görmüş. Kılıkları kıyafetleri, seçtikleri kelimeler ele veriyor; ne kadar farklılar birbirlerinden. Ama öyle bir ortak noktaları var ki, o nokta gelmiş hayatlarının göbeğine çökmüş.
Bu masanın etrafındakilerin hepsi 12-13 yaşında kendini askeri okullarda bulan erkekler. Kimi bir Rambo filmine özenmiş, kimi bir asker yakınına... Kimi, kızlar askerleri sever efsanesine inanmış, kiminin kahramanlık hayalleri varmış. Ama çoğu düşünmemiş bile; anneleriyle babalarının kararıyla kendilerini ‘asker’ bulmuş.
İnsan büyüyor, değişiyor. Ama onlar için durum farklı. Tamam, mermi kovanından ayakkabı bağına, devletin kendileri için harcadığı parayı tazminat olarak öderlerse askeri okuldan ayrılmak mümkün. Fakat ekseri yoksul ailelerden gelen öğrencilerin tazminatı ödemesi çok zor. Peki, ondan sonrası? Devam... Subay olarak tam 15 yıl mecburi hizmet.
Devlet insan için
Üniversitede bölümünüzü, işyerinizi, yıllarca çalıştığınız sektörü değiştirebilirsiniz değil mi? Hayat sizin sonuçta. Ama hayır. “Ben artık asker olmak istemiyorum” diyemiyorsunuz, “Sevene lafım yok, mizacıma uymuyor”, “Kendi kararımla gelmemiştim”, “Militarizme karşıyım”, “Kurumun işleyişine dair sorunlarım var” yahut “Hayallerim başka” diyemiyorsunuz.
36-37 yaşınıza kadar hayatınız ipotek altında. Çünkü TSK Personel Kanunu subaylara, astsubaylara istifa hakkı tanımıyor. Tek seçenek: Firar! Macera filmlerindekine benzer bir kaçak hayatı başlıyor sonra. Resmi hiçbir işlem yapamıyor, araba kullanamıyor, geceleri uyuyamıyor, bu gerginlikle yeni dertlerin sahibi oluyorlar. Yurtdışına çıksalar giremezler. Dört dil bilenler, maaşlarını zarfla aldıkları, kapasitelerinin altında işlerde sigortasız çalışmak mecburiyetinde kalıyorlar.
Bu erkekler artık ‘Yeter’ diyor. Kimi firarda; İstiklal Caddesi’nin paralel sokaklarından gelmiş buraya. Kimi asgari altı ay cezaevinde yatmış, çıkmış, TSK’yla ilişiği kalmamasına rağmen bu hukuksuzlukla mücadele etmek için orada. Kimi muvazzaf; her an ‘istifaya’ hazır altı arkadaşından daha söz ediyor.
AİHM başvurusu yapmak üzere, avukatlarıyla ilk buluşmaları bu. Avukat Oğuz Evren Kılıç, kendisi gönüllü olmuş; bilabedel uğraşacak işlemlerle. Bunun ideolojik bir tavır olduğundan söz ediyor, “Bu, insan devlet içindir değil, devlet insan içindir ilkesini hatırlatacak çok önemli bir davadır” diyor. Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık, zorla çalıştırılma yasağı ve firarilerin orduyla ilişiğinin kesilmesine rağmen yakalandıklarında askeri mahkemelerde yargılanmaları gerekçeleriyle başvuracaklar.
Tarihi bir adım
Arada bazıları yanıma gelip aralık ayında firari subaylarla ilgili yaptığım haberde kullandıkları rumuzları söylüyor, “Şu bendim” diyor. Yüzlerini, isimlerini bilmiyorum ama onlara dair ne kadar özel teferruat biliyorum aslında. O kadar fazla mail aldım ki bu konuyla ilgili, artık tanımadığımı da tanır, derdinden anlar gibiyim. ‘Firari subaylar anlatıyor’ başlıklı haberi lütfen arşivden aratınız ve birinci tekil şahıstan hikâyelerini okuyunuz. O zaman netleşecek dertleri.
Sorular soruyorlar, tek tek yetki belgelerini imzalıyorlar. Bir grup geçen hafta Meclis’te lobi faaliyetinden dönmüş. İstifa hakkı ve çifte standart yüzünden askerlere uygulanmayan, hapis cezaları için ‘hükmün açıklanmasının geriye bırakılması’ kararından faydalanma talepleri Adalet Bakanı’na kadar gitmiş.
Ama artık kalıcı çözüm peşindeler, şu anda bambaşka hayatlar kurmuş olsalar dahi geçmişin hesabını sormak istiyorlar. İnanın, bu tarihi bir başvuru, simgesel bir dava. AİHM’nin ‘istifa hakkı’na dair kararından sonra TSK’da hiçbir şey aynı olmayacak.
Gelişmeleri bildireceğim.
Radikal
Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü
son bir af çıktı bu bizi kapsıyormu ?
Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü
Alıntı:
bestseller rumuzlu üyeden alıntı
Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle, hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyliyeceğime namusum üzerine and içerim.
Bu yemini edipte firar eden hizmet ve kanunlara itaat etmeyi reddetmiş olur.Namusu üzerine yemin etmiş kişiler bu yeminlerini firar ederek bozmuşsa ya namussuz olur ya da hain.İstediğiniz kadar sızlansanız da gerçek bu.
Adam Er Ryan beyler dağılın. :)
Cevap: Firar eden (firari) subay ve astsubaylarla ilgili ceza hükümleri ve muhakeme usulü
Bugün haberlerde okudum. MSB tarafından mec.hiz.süresinin 10 yıla düşürüleceği ve kısa bir süre içinde de gerçekleşeceği açıklanmış. Bunun artık balon bir tarafı kalmadı.
Fakat aklıma takılan; örneğin ben 12. yılında firar etmiş biri olarak bu durumdan bir fayda görebilecekmiyim? Yani geriye dönük işlemesi filan söz konusu denilmiş, ilişiğim kesilmeden bu kanun çıkarsa illa hapis yatacakmıyım yine? Çok karmaşık bir durum gerçekten. :alala
Bilgisi olan arkadaşlar görüşlerini, fikirlerini yazarlarsa sevinirim...