Linki buldum. haziran sayısında,
http://www.turksolu.org/sehit/secmechp1.htm
Printable View
Linki buldum. haziran sayısında,
http://www.turksolu.org/sehit/secmechp1.htm
Kılıçdaroğlu'nun lakabı belli oldu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bülent Ecevit'e Karaoğlan lakabını koyan Şahzade Şahin'i ziyaret etti. Şahin, Kılıçdaroğlu'na "Yiğitoğlan" dedi.
www.gercekgundem.com 'un haberine göre CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Kars'ın Susuz ilçesinde yaşayan 83 yaşındaki Şahzade Şahin'i ziyaret etti.
GerçekGündem.com Genel Yayın Yönetmeni Barış Yarkadaş'ın babaannesi olan Şahin, Bülent Ecevit'in 1972'de kendisini ziyaret etmesi esnasında "Karaoğlan" lakabını takmıştı. Ecevit'in yakın çalışma arkadaşı Rasim Yarkadaş'ın annesi olan Şahin'in taktığı lakap dilden dile dolaşmıştı.
Kılıçdaroğlu'nun bugün yaptığı ziyaret karşısında duygulanan Şahzade Şahin, "Ecevit'e Karaoğlan demiştim, sana da Yiğitoğlan adını veriyorum. Gümanımız (ümidimiz) sensin" dedi.
Şahin'in bu sözleri üzerine Kılıçdaroğlu teşekür etti. Heyette bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay, CHP PM Üyesi Gürsel Tekin ve Kars İl Başkanı Çetin Bilgir, Şahzade Şahin'le birlikte fotoğraf çektirdi. Şahin ziyaret sırasında "Bana araba gönderin, köylere çıkıp hayır oyu toplayayım, yaşlıyım yürüyemiyorum" dedi.
'ŞAŞO HALA' LAKABIYLA TANINIYOR
Kılıçdaroğlu'nu ''Sen bizim starımızsın'' diyerek karşılayan Şahin, çevresindeki herkese ''Referandumda 'hayır' oyu verin'' dediğini anlattı.
Kılıçdardoğlu'ndan işsiz iki torunu için iş isteyen Şahin, ''Onları bir ekmek sahibi yap, ben de sana dua ederim'' dedi. Kılıçdaroğlu'na ''Umudumuz sende, sen kurtaracaksın'' diyen Şahin, Kılıçdaroğlu'na ne lakap taktığının sorulması üzerine, ''O karaoğlandı, senin adın da Yiğitoğlan'' karşılığını verdi.
Marmara Üniversitemizde bir Mehmet hocamız vardı. Sorduğumuz zaman sürekli CHP Cenab-ı Hakkın Partisidir:) 6 ok da imanın 6 şartını simgeler derdi:)
Mehmet hocanın bu yorumu güzel ama laikliğe aykırı galiba...
CHP Genel Sekreteri Önder Sav, İzmir’de partisine katılım töreninde konuşmasına başladıktan kısa süre sonra yatsı ezanı okunmaya başlanınca ezanın bitmesini bekledi.
Sav’ın ezan bittikten sonra yatsı ezanını iftarın açıldığı akşam ezanı ile karıştırarak, “Allah kabul etsin” dedi. Sav’ın bu hatası daha önce yaşanan ‘Yes-No’ skandalını hatırlattı.
Star
Aynı gün İzmir de beraber olduğu kişiler ile öğle sıcağında bunalıp ayran molası vermişler.Artık öğleni iftar sayıp yatsıyıda sahur yerine konulursa sorun yok.:DD
CHP başörtüsü için ulemaya gidiyor
2005 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın, başörtüsü yasağının kaldırılması çalışmalarında ulemanın da fikrinin alınması yönündeki sözlerine sert tepki gösteren; "Laik devlet fetva istemez" diyen CHP şimdi çözüm için ulemaya gidiyor.
Habere göre CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başörtü sorununun çözümü için parti meclis üyesi Sencer Ayata`yı görevlendirdi. CHP PM üyesi Ayata, "AİHM`in türban konusunda verdiği kararı inceliyoruz. Din adamlarıyla da toplantı yapacağız" dedi. Vatan
:DD
Büyük lokma ye ama büyük konuşma diye boşuna dememiş atalarmız!!!
Sahi ne olacak bu CHP nin hali???
KAZAN KALDIRMIŞLARDI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın 2005 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nin üniversitede türban yasağını onayan kararına yönelik olarak, "türban konusunda mahkemenin söz söyleme hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır" sözleri üzerine CHP'liler sert tepki göstermişti.
Dönemin CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, "Türkiye hiç bir zaman Ayetullahlar devleti olamaz, olmayacak" derken şu anda CHP İstanbul İl Başkanı olan istanbul Milletvekili Berhan Şimşek ise, "`Ulema sınıfı, Türkiye`nin iç hukuk düzeninde ve yönetim yapısında söz söyleme hakkı olan bir sınıf mıdır?` diye sormuştu... (Haber 7)
Ayrıca hangi din adamları.? Tv de meşhur ilahiyatçımız kendi çapında zina yı anlatıyor.Hülya avşar telefon ile bağlanıyor.Diyor ki eski eşim çocuğumun babası o öpüşürüm diyor.Bizim ilahiyatçı biz ona zina diyecek kadar yobaz değiliz diyor.:DD Ayrıca Sayın Çoban,ben tam eklediğiniz iletiyi ben ekleyecektim ama sizin eklediğinizi gördüm.Biraz eksik olmuş ama yeter.
Genel af MIŞ
Hedeflerini hayallerini gerçekleştirmek için vatandaşa geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Size gönül bağı ile bağlıyım, size umut bağı ile bağlıyım. Destek verin, 12 Eylül anayasasına, 12 Eylülde 'hayır' deyin, Türkiye'nin önünü açılsın, değişimin, demokrasinin önü açılsın, 'hayır' deyin haramilerin iktidarını yıkın. Halkın iktidarını kuralım. 'Hayır' deyin barışın, kardeşliğin alın terinin emeğin kutsallığı öne çıksın. 'Hayır' deyin, toplumsal mutabakatla, kardeşçe, doğudan batıya, güneyden kuzeye herkese özgürce genel affın yolu açılsın. Biz samimi söylüyoruz, içten söylüyoruz, Recep Bey gibi camdan konuşmuyoruz, candan konuşuyoruz, barışın kardeşliğin adresi CHP olacaktır." Vatan
:alala
Eski Türk filmlerinde olur ya,
- Size şeker vereceğim...
- Un vereceğim...
Sevgili yurtaşlarıııımmm !!!
Bence Sn. Kılıçdaroğlu gündemden en az 60 yıl geride kalmış.
Kulaklarıma inanamıyorum, napim!
- Un vereceğim...
Merak ediyorum.Acaba halkın genel eğiliminin seçimlerde yansıdığı itibariyle bir CHP/MHP koalisyon hükümeti varlık gösterebilir mi.Veya varlık gösterse ideolojik aklın mantığı bize entellektüel açıdan farklı 2 uç partinin uzlaşı noktasının azami sınırlarını gösterecek.Tabii bu sadece bir ideolojik ve siyasal bir düzlemin temsilcileri arasında yaptığım bir tasnif.Tabii böyle birşeyin siyasal realite açısından vuku bulmasını isteme.Acaba ne olurdu diye merak etmeden duramıyorum...
Spiegel: Erdoğan başa geçtiğinden beri ekonomiz yüzde 40 büyüdü ve dünyadaki nüfuzu arttı...
Kılıçdaroğlu: Ekonomi reformunu yapan Erdoğan değil, Ecevit’in hükümetiydi.
Spiegel: Ancak uluslararası arenada Türkiye artık göz ardı edilemez bir ülke haline geldi. Saygı duyulan bölgesel ve küresel bir oyuncu oldu.
Kılıçdaroğlu: Ancak bu Erdoğan yüzünden yaşanan bir durum değil.
Spiegel: Ankara dünyanın bir numaralı duraklarından biri haline geldi.
Kılıçdaroğlu: Ben şahsen Türkiye’de olduğu gibi yurtdışında da kutuplaşma yaratan bir başbakana sahip olduğumuzu düşünüyorum.
ORDU DÜNYANIN HER YERİNDE DENETLEYİCİ
Spiegel: AK Parti aynı zamanda ordunun gücünü de sınırlandırmak istiyor.
Kılıçdaroğlu: İnsan ordunun elinde ne kadar güç kalacağını merak ediyor.
Spiegel: Bir başka deyişle ordu kendisine Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği denetleyici rolünü artık oynayamayacak, öyle mi?
Kılıçdaroğlu: Ordu dünyanın her yerinde denetleyici rolündedir. Ancak görevini yasalar çerçevesinde yapması gerekir. Benim partim hiçbir zaman yasadışı faaliyetleri desteklememiştir. (STAR)
Bunda şaşıracak ne var? Ulema dedikleri Nur Serter olabilir.. Biliyorsunuz Nur hanım "başörtüsü çözme uzmanı"dır. İstanbul Üniversitesi'nde alemdar paşanın yamağı iken çok kişinin başörtüsü sorununu ikna odalarında çözmüştü.. Bu konuları iyi bilir. Eminim, Sencer Ayata'ya söyleyecekleri çözüm önerileri olacaktır.
(İşin şakası bir yana, Sencer Ayata çok değerli bir sosyologdur. Başörtüsü konusunda bazı sosyologların yaptıkları araştırmalar ve yayınladıkları kitaplar var. Belki bu aklı başında adam, bu sorunu CHP'ye adam gibi anlatır da sorun inşallah çözülür. CHP bugüne kadar bunun sorun olduğunu dahi kabul etmiyordu. Konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürerek, çözümü çözümsüzlüğe dönüştürmüşü. Belki bu vesile ile kendi yanlışını da düzeltir...).
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''türbanı rahibe kıyafetine benzeten'' afişlerin CHP'li Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci tarafından yaptırıldığını söyledi.
Atalay, bazı bilbordlara asılan ve ''türbanı rahibe kıyafetine benzeten'' afişlerle ilgili gazetecilere yaptığı açıklamada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu afişlerin partisince asılmadığını ifade ederek konuyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik ''hakaret içeren'' sözler sarf ettiğini söyledi. Atalay, CHP İl Başkanı Berhan Şimşek'in de afişleri kendilerinin asmadığı yönünde açıklamalarda bulunduğunu da hatırlattı.
İçişleri Bakanlığı olarak afişleri kimlerin astığını belirlediklerini belirten Atalay, ''Biz bunu bulduk. Bu afişler CHP'li Avcılar Belediye Başkanı tarafından yaptırılmış. Nerede basıldığını bulduk, kime sipariş edildiğini bulduk, ne kadar bastırıldığını bulduk. Bu kişilerin hepsi konuştular. Bilbordlara asanlar da konuştular. Bunu yapan Avcıların CHP'li başkanı'' diye konuştu.
Afişler asılırken CHP İl Belediye Meclis Üyesi Ali Oral'ın da bizzat başında bulunduğunu ifade eden Atalay, şunları kaydetti:
''Biz CHP'lilere diyoruz ki, 'Bunu siz yaptınız. Birinizin yaptığından diğerinin haberi olmayabilir. Veya haberiniz var, böyle gösteriyorsunuz ama utanmadan Başbakanımıza zavallı tabirini kullanıyorsunuz. Gelin özür dileyin.' Bunu isim isim ben açıklıyorum. Kimlerin yaptığını, hangi matbaada basıldığını, kimler tarafından asıldığını, İstanbul Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci'nin bizzat matbaalarla görüşerek bunu sipariş ettiğini, biz bunları açıklıyoruz.''
Kılıçdaroğlu ve Şimşek'in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'den özür dilemesini isteyen Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu CHP, kendi içlerinde birtakım numaralar çevirirler, oyunlar oynarlar. Bunun suçlusu olarak Hükümeti gösterirler. Genel Sekreterleri telefonu açıkta bırakır, karşıdaki gazeteci dinler. Ondan sonra vay 'Hükümet bizim genel merkezimizi, genel sekreterimizi dinletiyor' diye suçlamalarda bulunurlar. Hep böyle, kara kampanya. Şimdi CHP yine aynen o kara kampanyasını yürütüyor. Biz insanları ahlaklı, edepli olmaya, dürüst politika yapmaya davet ediyoruz. Şu Ramazan ayında hakaretlerle, kara kampanyalarla halk oylaması çalışması yürütmesinler, dürüstçe çalışsınlar.''
Bakan Atalay, AK Parti'nin referandum kampanyasının sadece Anayasa değişiklik paketini anlatmaya yönelik olduğunu, kimseye hakaret içermediğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu'nun ''AK Parti bilbordları paraları nereden buluyor?'' yönündeki sözlerine de değinen Bakan Atalay, bu paraların Devletin oy oranları doğrultusunda siyasi partilere verdiği yardımlar olduğunu söyledi. Atalay, aynı yardımdan CHP'nin de yararlandığını ifade etti.
CHP'nin dürüst politika yapmadığını ifade eden Bakan Atalay, ''Görüyorsunuz, şu iki günde yaptıklarının bile dürüstlük ile hiç ilgisi yok. CHP'nin mayasında bu var. Öyle bir genel başkanın değişmesi ile falan CHP'nin mayası değişmez. CHP bildiğiniz statükonun koruyucusu, geleneksel aynı bildiğiniz CHP'dir'' değerlendirmesinde bulundu.
AA
Sayın Üyemiz; (çarşambalıfaruk)
Ön izleme ile nasıl bir ileti göndermek istediğinizi kontrol edebilir, bu nedenle son iletinizi görmeniz için editlemeden aynen onaylıyoruz.
Kaynağı aslına uygun olarak düzeltmenizi ve tekrarlanmaması dileğiyle,
Saygılar..
Ne hali varsa görsün diyeceğim ama dilim varmıyor, varamıyor..
Güçlü bir Anamuhalefet olsun artık ya..
Ha gayret..
Amman üsluba ve sataşmalara dikkat bi de..
Çıtayı yükseltecek olan icraatlerdir!
'Eğer afiş doğruysa..."
İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın skandal afişin kimin astığını açıklamasının ardından CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek'ten açıklama geldi.
Berhan Şimşek: Bizim elimizde böyle bir bilgi yok ancak Beşir Atalay'ın bakan kimliğine dayanarak buna diyecek bir sözümüz de yok. Sonuçta bunları söyleyen bir bakandır. Eğer bu doğruysa partimizde işgüzarlık üzerine siyaset yapılmaz. CHP kurumsal bir partidir. Eğer bu işgüzarlığı yapan belediye başkanımız da olsa gereği yapılır.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın CHP'nin skandal rahibe afişini CHP Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci'nin astığını açıklamasının ardından NTV'ye konuşan CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek, AK Parti'den özür dileyecek misiniz? sorusuna, "Sayın Bakan görevini yapmıştır. Şimdi Bakan Atalay görevini yaptı diye bizim kalkıp özür dileyecek halimiz yok" sözleriyle cevapladı.
İşte çarşaflı rahibe afişini asan kişi!
Bazı bilbordlara asılan ve ''türbanı rahibe kıyafetine benzeten'' afişlerle ilgili, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Kesinlikle biz asmadık asanlar belli' diyerek AK Parti'yi işaret etmişti ama o afişleri asan CHP'li Avcılar Belediyesi çıktı!
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''türbanı rahibe kıyafetine benzeten'' afişlerin CHP'li Avcılar Belediye Başkanı tarafından yaptırıldığını açıkladı.
Atalay, bazı bilbordlara asılan ve ''türbanı rahibe kıyafetine benzeten'' afişlerle ilgili gazetecilere yaptığı açıklamada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu afişlerin partisince asılmadığını ifade ederek konuyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik ''hakaret içeren'' sözler sarf ettiğini söyledi. Atalay, CHP İl Başkanı Berhan Şimşek'in de afişleri kendilerinin asmadığı yönünde açıklamalarda bulunduğunu da hatırlattı.
CHP'Lİ BELEDİYE BAŞKANI YAPTI
İçişleri Bakanlığı olarak afişleri kimlerin astığını belirlediklerini belirten Atalay, ''Biz bunu bulduk. Bu afişler CHP'li Avcılar Belediye Başkanı tarafından yaptırılmış. Nerede basıldığını bulduk, kime sipariş edildiğini bulduk, ne kadar bastırıldığını bulduk. Bu kişilerin hepsi konuştular. Bilbordlara asanlar da konuştular. Bunu yapan Avcıların CHP'li başkanı'' açıklaması yaptı.
Afişler asılırken CHP İl Belediye Meclis Üyesi Ali Oral'ın da bizzat başında bulunduğunu ifade eden Atalay, şunları kaydetti:
''Biz CHP'lilere diyoruz ki, 'Bunu siz yaptınız. Birinizin yaptığından diğerinin haberi olmayabilir. Veya haberiniz var, böyle gösteriyorsunuz ama utanmadan Başbakanımıza zavallı tabirini kullanıyorsunuz. Gelin özür dileyin.' Bunu isim isim ben açıklıyorum. Kimlerin yaptığını, hangi matbaada basıldığını, kimler tarafından asıldığını, İstanbul Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci'nin bizzat matbaalarla görüşerek bunu sipariş ettiğini, biz bunları açıklıyoruz.''
KILIÇDAROĞLU, ERDOĞAN'DAN ÖZÜR DİLESİN
Kılıçdaroğlu ve Şimşek'in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti'den özür dilemesini isteyen Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu CHP, kendi içlerinde birtakım numaralar çevirirler, oyunlar oynarlar. Bunun suçlusu olarak Hükümeti gösterirler. Genel Sekreterleri telefonu açıkta bırakır, karşıdaki gazeteci dinler. Ondan sonra vay 'Hükümet bizim genel merkezimizi, genel sekreterimizi dinletiyor' diye suçlamalarda bulunurlar. Hep böyle, kara kampanya. Şimdi CHP yine aynen o kara kampanyasını yürütüyor. Biz insanları ahlaklı, edepli olmaya, dürüst politika yapmaya davet ediyoruz. Şu Ramazan ayında hakaretlerle, kara kampanyalarla halk oylaması çalışması yürütmesinler, dürüstçe çalışsınlar.''
http://haber.mynet.com/detay/politik...an-kisi/530798
Emniyet, polis merkezine giden mağdur kadınların dövüldüğü iddialarının kesinlikle doğru olmadığını, gerektiğinde kamera kayıtlarının gösterilebileceğini bildirdi.
Polisin, olayla ilgili araştırmasında, dövüldüğü iddia edilen kadına saldıran kişinin AK Partili olmadığı ve dağıtılan broşürü almadığı için hakarete uğradığını söyleyerek, broşür dağıtan bayanlar ile arbede yaşadığı öğrenildi.
Edinilen bilgilere göre; CHP Kadın Kolları üyesi oldukları söylenen Gülhan A., Eda Ö. ve Nuray T. dün Bahçelievler Fatih Caddesi üzerinde broşür dağıttıkları sırada, AK Partili olduğunu ileri sürdükleri bir kişi tarafından saldırıya uğradıklarını iddia ederek suç duyurusunda bulunmuştu. Mağdur olduklarını iddia eden kadınlar, saldırgan bir kişi tarafından sokakta sopayla dövüldüklerini ileri sürmüşlerdi.
Olayın ardından ilçe emniyet müdürlüğü ekipleri ile ilgili polis birimi harekete geçerek olaya ilişkin bilgi topladı. Yapılan araştırmaların ardından, olay yerindeki görgü tanıklarına ulaşıldı. İfadeleri alınan görgü tanıklarının verdiği bilgiler doğrultusunda, saldırganın Ç.E. (37) isimli bir zanlı olduğu ve İstanbul'a bir ay önce geldiği belirlendi.
Görgü tanıklarının ifadesine göre, CHP İlçe Kadın Kolları üyeleri Referanduma 'hayır' broşürü dağıtmak için müstakil bir evde yaşayan şahsın ziline bastı. Ç.E. broşür istemediğini söyledi ve kadınlardan gitmelerini istedi. Ancak tartışma çıktı ve iddiaya göre. sözlü hakarete uğradığı belirtilen Ç.E. ile kadınlar arasında arbede çıktı. Olayın ardından Ç.E. kayıplara karıştı.
Emniyet yetkilileri, Ç.E.'nin (37) ev ve iş yerinde bulunamadığı belirtilerek, şüphelinin yakalanması için çalışmanın sürdüğü belirtildi. Emniyet birimleri ifade için polis merkezine giden mağdur kadınların dövüldüğü iddialarının ise kesinlikle doğru olmadığı ve gerektiği taktirde kamera kayıtlarının gösterilebileceği belirtildi
Haberx.com yazarı Rauf Atilla Polat önceki gün yazısında, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun görüntülerinden bahsederek, “Ortaya çıkacak olan görüntülerde de göreceksiniz ki; CHP'li politbüro bir lidere nasıl da ikinci sınıf insan muamelesi yapıyor, adam yerine koymuyor ve aşağılıyor.” İfadelerini kullanmıştı.
Polat, CHP’li üst yöneticinin yaptığı hareket sonrası Kılıçdaroğlu’nun acziyet içinde kalarak yumruğunu sıktığını yazmıştı.
YUMRUĞUNU SIKIYOR
Rauf Atilla Polat’ın bahsettiği görüntüler bugün ortaya çıktı. Görüntülerde bir miting öncesi araçtan partililer sırayla inerken, kapıda bekleyen Kemal Kılıçdaroğlu hamle yaptığında Hakkı Süha Okay Kılıçdaroğlu’nu eliyle itiyor ve diğer elini havaya doğru kaldırdıktan sonra yoluna devam ediyor. Okay, otobüsten indiğinde yüzündeki ifade birine kızdığını gösteriyor. Kılıçdaroğlu’nun bu durumun ardından sol elini sıkıp yumruk yaptığı gözleniyor.
CHP, pankartı astıran belediye başkanını kesin ihraç kararı ile disiplin kuruluna verdi vermesine de, açıklamada diyorlar ki ; bu pankartın ifade ettikleri CHP 'nin üslubu ile asla ve asla bağdaşmayan bir üsluptur!..
İyi güzel de, peki .. bilmeden, anlamadan , soruşturmadan bir başka parti veya kişiyi suçlamak üslubu ne olacak, aradaki fark nedir?
Merkez bihaber olsa dahi kendinize mal ettiniz, bundan da haberiniz var mı?
Tüm bu çelişkileri zihinlerden nasıl silecekler çok merak ediyrorum!
İzmir'in Konak İlçesi Çankaya Mahallesi'nde bulunan Sezen Aksu Sokağı'nda oturanlar, sanatçının adının sokaklarından kaldırılması için imza kampanyası başlattı.
Sezen Aksu Sokağı'nda oturanlar Türkan Saylan ve Fazıl Say'a dönük saldırılar sırasında Sezen Aksu'nun hiçbir itirazda bulunmadığını, 12 Eylül referandumunda da ‘Evet’ oyu kullanacağını açıklamasını protesto etti.
"BİZ DEMOKRAT İZMİRLİLER SOKAĞIMIZIN İSMİNİN DEĞİŞMESİNİ İSTİYORUZ"
Sezen Aksu'nun bu sokakta doğup büyüdüğünü ve 15 yıl önce adının buraya verildiğini belirten mahalle sakinlerinden avukat Uluğ İlve Yücesoy, şöyle dedi: “Ülkemizin içinde bulunduğu ‘varlık-yokluk’ savaşında bu hanım sanatçı olarak ciddi bir ‘umarsızlık ve duyarsızlık’ içinde büyük bir ‘aymazlık’ göstererek siyasi iktidarın yandaşı olduğunu ilan etmiştir. Bizler demokrat İzmirliler olarak sokağımızın adının değiştirilmesini istiyoruz. Sezen Aksu’nun ‘demokrasi’ diyerek referandumda ‘Evet’ oyu kullanacağını açıklamasını protesto ediyoruz.”
İmza kampanyası düzenleyen ‘Sezen Aksu Sokağı’ sakinleri, toplanan imzaları İzmir Büyükşehir ve Konak Belediyesi'ne vereceklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın “Referandumda hayır diyenler bana göre darbe anayasasını savunduklarına göre darbecidir” ifadesini değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Madem ki hayır diyenler darbeci, toplumun yarısı darbeci oldu. Biz 'evet' diyenlere kızıyor muyuz?” değerlendirmesinde bulundu. (ANKA) Sayın Kılıçdaroğlu evetçilere kızmıyor,partiden ihraç ediyorlar.
13 Eylül'de ilk ceza namaz kılanlara
08-09-2010 / 05:47
Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Masum Türker, referandum için öyle sözler etti ki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı kızdıracak! DSP Genel Başkanı Masum Türker, Anayasa değiştiği zaman ilk cezanın namaz kılanlara verileceğini öne sürerek ''Bunlar camide namaz kılarken dedikodumu yapıyorlar, engelliyorum. Camiye 15'er kişi girsin diyecek'' dedi.
Türker, partisince Bartın'da düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, 12 Eylülde gerçekleştirilecek halk oylamasında 'hayır' oyu kullanacaklarını ve bunun birçok nedeni olduğunu söyledi.
''İLK CEZAYI NAMAZ KILANLARA VERECEKLER''
Türkiye'de onurlu hakim ve polislerin olduğunu belirten, ancak Başbakanın bunları istemediğini öne süren Türker, şöyle devam etti:
''O istediği gibi oynatacağı, insanları dinleyeceği, yatak odasına girebileceği polisler, hakimler istiyor. Bunları yapamıyor mu? Sağlam yapamıyor. Biraz daha açılarak yapmak istiyor. İşte bu anayasayı bunun için değişiyor. Anayasadaki engelliler ve kadınlar için pozitif ayrımcılık bunların hepsi süs. Şu anda namaz kılanlar camiden çıkıyor. Ama anayasa değiştiği zaman ilk cezayı namaz kılanlara verecekler. 'Bunlar camide namaz kılarken dedikodumu yapıyorlar, engelliyorum. Camiye 15'er kişi girsin' diyecek. Bunu nereden çıkarıyorum; bunun benzerini aynı maddeyle bir zamanlar Hitler yaptı. Bu anayasa değişikliğinde 3 önemli madde var ve bu maddeler bizim hayatımızı karartacak.''
''HSYK'YI ELE GEÇİRMEK İSTİYOR''
İktidarın, Hakimler Savcılar Yüksel Kurulunu (HSYK) ele geçirmek için Anayasayı değiştirmek istediğini savunan Türker, şunları söyledi:
''Kendisi belli cemaatlere, tarikatlara, etnik kitlelere mensup insanların Yargıtay üyesi olmasını sağlayacak. Sizin davanıza bakılırsa o zaman hukuk geçerli olmayacak. Hakim bir karar verecek, Yargıtaya gidildiği zaman taraftarları olduğu için o karar onanacak. Tayyip Erdoğan'ın değiştirmek istediği başka şey, Anayasa Mahkemesidir. Erdoğan niye acele ediyor, seneye seçim var ya gidip gelmemek var. Gidip gelmeyeceğini biliyor, bunun için anayasayı değiştirmek istiyor. Anayasa değişince istediği kanunu çıkaracak. İlk hedefi nedir biliyor musunuz? Bütün partileri kapatmak.''
Referandumda 'evet' diyenlerin dikta rejimini istediklerini ileri süren Türker, ''Evet diyenler Atatürk rejiminin değişmesini, cumhuriyetin yok olmasını, demokrasinin artık tarihe gömülmesini istiyorlar. Hayır diyenler ise 'diktaya hayır' diyor, Atatürk'e, demokrasiye, sesi çıkmayan güçsüz vatandaşa sahip çıkıyorlar'' dedi.
Türker, miting sonrasında Bartın Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası'nı ziyaret ederek, Oda Başkanı Aykut Oktay Ulu ile görüştü.
İşte Kılıçdaroğlu'nun türban şartı
07-09-2010 / 15:08
CHP Lideri Kılıçdaroğlu referandumda 'Hayır' oylarının daha yüksek çıkacağını söyledi, başörtüsü ile ilgili taviz verebileceklerini söyledi ve şartını açıkladı...
NTV Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularına yanıt veren Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Yargıtay'ın açıklaması demokrasilerde olması gerektiği gibi. Sayın Kadir Özbek'in açıklamalarıyla ilgili bir yorum yapmam zor, bilgim yok.
Başbakan Erdoğan yüzde 55 'evet' çıkacağını söyledi, ben şahsen 'hayır' çıkacağından umutluyum. Anadolu'yu sürekli geziyoruz, her tarafa gidiyoruz. Demokrasiye yurttaşlarımızın sahip çıkacağını düşünüyorum.
Avcılar'da kadınların rahibe gibi giyinmesini istemeyen afiş asıldı, bundan üzülenler varsa özür dileriz. Bu afişle ilgili gerekeni yapacağız. Bundan daha ağır bir şekilde AK Parti'li bir başkan 'Güneydoğu'dan kadın getirin, 4 evlilik yapın' şeklinde açıklama yaptı. Niye medyada diğeri kadar yer almadı bu? Başbakan'a neden bunu kimse soramadı. Avcılar Belediye Başkanı beni aradı ve olanları anlattı. Merkez Yönetim Kurulu'na sevk edeceğiz başkanı, gerekeni yapacağız.
Önce Cumhurbaşkanlığı ile ilgili AKP'nin süre sorununu çözmesi gerekiyor. Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül arasında bir çatışma çıkacak. Bu konu AK Parti içinde zemin kayması yaratacaktır. Benim görüşüm Cumhurbaşkanlığı seçimi 5 yılda yapılmalı ve 2012 yılında seçim yapılmalı. Yeri ve zamanı gelince biz de adayımızı çıkarırız, Baykal neden olmasın.
Genel seçimlerde başarsız olursak gideriz.
Başbakan Erdoğan evinin içini açsın, benim evimin içini herkes görebiliyor. Başbakan da açsın.
21 Eylül'den itibaren PKK koşulsuz silah bırakacaksa bundan da memnuniyet duyarız, kimsenin ölmesini istemiyoruz. CHP Kürt sorununun çözümüne ne zaman engel oldu ki? Hükümet hangi öneriyle geldi bize? Diyarbakır'da Kürt raporu açıklayacağım diye bir sözüm olmadı. Diyarbakır'a çözüm için gideceğim, önerilerimizi söyleyeceğim orada.
Toplumsal uzlaşma sağlanırsa, koşulsuz silah bırakılırsa, PKK'lılar teslim olursa gibi şartlarımız var... Genel af konusunda haksızca eleştirliyorum. Bir partinin yüzde 51'le seçim kazanması toplumsal uzlaşma değildir, muhalefetin ve toplumun her kesiminin ortak sesinin yansıması olmalıdır. Ben Başbakan'a şunu soruyorum, 2006'da getirdiğiniz af teklifinde Erdoğan'ın da imzası var ve orada şu ifade var: Terör örgütünün kurucusu bu aftan yararlanır. Başbakan buna neden yanıt vermiyor, niye dut yemiş bülbüle dönüyor? Bizim sözlerimizden sonra Başbakan neden şimdi kıyameti koparıyor?
TÜRBAN
Ergenekon siyasi bir dava, davanın savcısı Başbakan değil mi? Avukatlık farklı bir şeydir, devlet parasını verip avukat tutar ama savcı tutar. Orada belli yargıçlar belli amaçlar için tutuluyor. Bir intikam alma duygusuyla yürüyen bir dava bu.
Türban sorunu toplumsal mutabakatla çözülür. Her sorunda toplumsal uzlaşma sağlandığında biz de görüşlerimizden taviz veririz. Her sorunda toplumsal uzlaşma arayacağız, demokrasilerde dayatma yoktur."
CHP'nin 88. Kuruluş Yıldönümü...
CHP, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde 9 Eylül 1923’te önce "Halk Fırkası" adıyla kurulmuştur. 1924 yılında "Cumhuriyet Halk Fırkası", 1935 yılında ise "Cumhuriyet Halk Partisi" adını almıştır.
1927 yılında "Cumhuriyetçilik", "Halkçılık", "Milliyetçilik" ve "Laiklik" CHP’nin dört temel ilkesi olarak benimsenmiştir. 1935 yılında "Devletçilik" ve "Devrimcilik" ilkeleri de eklenerek Partinin ilkeleri altıya çıkarılmıştır. Partinin amblemi olan 6 ok bu ilkeleri simgelemektedir.
CHP, kurucusu ve ilk Genel Başkanı Atatürk’ün önderliğinde ulusal bağımsızlığı kazanan, Cumhuriyeti kuran, saltanatı kaldıran, hilafete son veren ve Ulusal Birliği sağlayan Partidir. Hukuk ve eğitim gibi toplumsal alanlarda gerçekleştirdiği reformlarla çağdaş Türkiye Cumhuriyeti"ni biçimlendirmiştir. Ulusal sanayinin ve ekonominin gelişmesine öncülük etmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında tek parti konumunun tüm olanaklarına karşın, çok partili rejime geçişi sağlayarak Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde de öncü misyonunu sürdürmüştür.
1950’li yıllarda üstlendiği muhalefet göreviyle demokratik bir rejimde muhalefetin kurumsallaşmasına da öncülük etmiştir. Bu kapsamda parlamenter demokratik rejimin kurumsallaşmasına dönük değişimleri gerçekleştirme ve temel hak ve özgürlükleri geliştirme mücadelesi vermiştir. 1960’lı yıllarda Türkiye’nin yaşadığı modernleşme sürecinin yansımaları olarak ortaya çıkan göç, kentleşme, sanayileşme gibi dinamikler çerçevesinde toplumsal sınıfların olgunlaşmasıyla birlikte CHP sola açılarak kendisini siyaset yelpazesinde "ortanın solu"nda konumlandırmıştır. 1970’li yıllarda ideolojisini "demokratik sol" kavramıyla tanımlayan CHP, önerdiği sosyal reformlarla "düzen değişikliği"ni hedeflemiştir. Bu süreçte CHP, "devlet partisinden" "halkın partisine", düzen partisinden" "değişimin partisine" dönüşmüştür.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma ve ülkemizin en köklü partisi olma gibi sahip olduğu ayrıcalıklı tarihsel miraslarıyla, geleneğini ve temellerini en iyi şekilde temsil eden ilkelerin yanı sıra sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini de benimseyen CHP bu çerçevede Uluslararası ölçekte faaliyetlerini sürdüren Sosyalist Enternasyonal ve Avrupa Sosyalistler Partisine de katılım sağlamıştır. Çağdaş sosyal demokrasinin evrensel değerleri olan "özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü ve etkinliği ile demokratikleşme" kavramları içinde bulunduğumuz dönemde CHP’nin Türkiye’de kurumsallaştırmaya çalıştığı ve Programlarında önemle vurguladığı başlıca ilkeler arasında yer almaktadır.
Çine CHP İlçe Başkanı Tahir Yaman, Bodrum Yurttaş İnsiyatifi Sözcüsü Ayhan Karahan ve otuz köylünün de destek verdiği eylem Çarşamba günü akşam saatlerinde Kahraman köyü merasında gerçekleştirildi.
Milliyet'de yer alan habere göre, Ankara Elmadağ Lisesi Felsefe Öğretmeni evli ve 1 çocuk babası 49 yaşındaki Cemal Beldek'in organize ettiği koyunlu "Hayır'' eyleminde akşam saatlerinde otlamaktan dönen 400 koyun merada önceden hazırlanan hayır yazısı şeklindeki yemliklerin etrafında toplanarak 60 metre genişliğinde 15 metre enindeki "Hayır'' yazısı şeklini aldı.
"Referandum yaklaştıkça baskı ve oyunlar o kadar arttı ki artık bunu koyunlar bile yememeye başladı'' diyen Öğretmen Cemal Beldek, "Türkiye'de tarım bitmiş durumda. Düne kadar iki üç umudumuzdan biri gıda egemenliğiydi. Şimdi ise Türkiye her bakımdan gıda ve besin ithal eden bir ülke haline geldi. Oysaki devlet büyüklerimiz devlet televizyonlarından yaptıkları açıklamalarda ülkenin geliştiğini ve ilerlediğini söylüyorlar. Gerçek şu ki tarım alanları da üreticinin cepleri de. Çiftçinin, besicinin durumunu anlatmak için referandum için düzenlediğimiz eylemde çobanlarımızla birlikte koyunlarla `Hayır' dedik. Referandumda oyum hayır olacak'' dedi.
Bodrum Yurttaş İnsiyatifi Sözcüsü Ayhan Karahan ise, Başbakan Erdoğan'ın sürekli olarak tarım kesimini köylülerini aşağılamasına hakaretlere varan üslup kullanmasına tanık olduklarını belirterek, "Köyleri dolaşıyoruz ve Başbakan'ın bu söylemlerinin etkilerini yankılarını görüyoruz. Aydın bölgesindeki köylülerde Başbakan'ın bu söylemlerine tepki gösteriyorlar. Mersin'de bir çiftçiye, `Ananı da al git' dedi.Başbakan bu referandum süresince de `Koyun güdemezler' diyerek, çobanları ve köylüleri aşağılamaya kalktı. Çoban tasviri ile köylülere açık hakaretler yağdırmakta. Bu nedenle koyunlar bugün burada Başbakan Erdoğan'a `hayır' diyerek gereken cevabı verdi. Referandumdan `hayır' oyu çıkacağına inanıyoruz'' dedi.
Kahraman köyündeki çobanlar adına konuşan 29 yaşındaki Volkan Alkan da, çiftçinin köylünün, çobanın sorunlarıyla kimsenin ilgilenmediğini ileri sürerek, "Dededen, babadan kalma yöntemlerle besicilik yapmayı sürdürüyoruz. Çünkü, yapabileceğimiz başka bir işimiz yok. Ve köylü olarak her geçen yıl ekonomik olarak daha da kötüye gidiyoruz. Bu seçimde bu gidişi `dur' demek için referandumda `Hayır' oyu vereceğiz'' diye konuştu.
CHP’nin İstanbul Avcılar’da ve Diyarbakır’da imza attığı ‘Müslüman kadınların rahibe gibi örtünmemesi için evet’ yazılı afiş skandalının ikincisi Antalya’da yaşanıyor. CHP’li Büyükşehir Belediyesi, İl Başbakanlığı, ilçe belediyeleri ve ilçe başkanlıkları tarafından dağıtıldığı iddia edilen Kaktüs Dergisi’nin arka kapağında Avcılar ve Diyarbakır’daki afişte yer alan sözlere yer verildi.
BAŞKANLARIN FOTOĞRAFIYLA
‘Antalya kararını verdi’ başlığı ile piyasaya çıkan derginin arka kapağında ‘skandal rahibe afişi’nin yanı sıra CHP’li Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, CHP’li İl Genel Meclis Üyesi Gülay Bolatan, CHP’li Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen, CHP’li Konyaaltı Belediye Meclis Üyesi Ayhan Zor’un fotoğrafları yer aldı. Bu isimlerin 12 Eylül’deki anayasa değişikliği referandumunda ‘Hayır’ oyu verecekleri duyuruldu.
İMZA PARTİZAN YAZAR!
Skandal ifadenin nereden alındığı da derginin kapağında açık açık yazıldı. Yazının sonundaki ‘Can Ataklı, Bakın bazıları neden Evet diyecekmiş, Vatan Gazetesi/4 Ağustos 2010’ ifadesi dikkat çekti. Avcılar’daki skandala adı karışanlar da ifadelerinde afişteki ifadelerin Can Ataklı’nın köşesinden alındığını açıklamıştı.
‘KOMPLO’DAN CHP ÇIKMIŞTI
Avcılar’daki afiş skandalının ardından, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Bizim hiçbir bilboardda afişimiz yok. Bu bize yapılmış komplo” diyerek hükümeti suçlamıştı. Bir gün sonra afişlerin Avcılar Belediyesi tarafından asıldığı ortaya çıkmıştı.
Star
CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek'in teşkilat mensuplarına verdiği talimat herkesi şaşırttı.
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek, partisinin referandum toplantısında parti üyelerine yaptığı konuşmada, referandum günü için söylediği sözler üyeleri şaşırttı.
CHP İl Başkanı Şimşek'in, 12 Eylül'deki halk oylamasına 8 gün kala 4 Eylül Cumartesi günü Bayrampaşa'da bir düğün salonunda CHP'lilere hitaben yaptığı konuşmada, "Öyle alkışlamak ile kalmayın, dışarıya çıkın ve çalışın. Ve sonra seçim günü 'ben görevli değilim' deyip de kenarda durmayın" diyor.
NEZARETTE KALMAKTAN BİR ŞEY OLMAZ
Sandık başlarında görevli olacak ya da olmayacak CHP'lilerin 2 değil, 4 değil, tam 32 gözü olması gerektiğine işaret eden Berhan Şimşek, aynı konuşmasında partilileri şiddete başvurmaktan kaçınmamaları gerektiğini vurgulaması dikkat çekti.
Şimşek, konuşmasını, "Gerekirse kavga edin. Bir gece nezarette kalmaktan bir şey olmaz. Çok uzun geceler kalmış bir arkadaşınız olarak söylüyorum bunu" diyerek sözlerini bitiriyor.
Sayın ŞİMŞEK 12 Eylül 1980 yılları öncesini özlemle arıyor herhalde. Şahsen ben şiddle bunu kınıyorum....
CHP neler yapıyor..Sorunun cevabı basit..
AKP iktidarının 8 yılını mercek altına alan CHP, hükümetin ekonomi icraatlarını rapor hale getirdi. CHP Merkez Yönetim Kurulu Raporu’na göre; 2002’den 2010’a kadar sabit ve dolaylı vergiler yüzde 195 oranında arttı, orta direğin ödediği vergilerde yüzde 500’e varan artış oldu. Beyaz eşyadan devletin aldığı ÖTV yüzde 804 artarken, başta Motorlu Taşıtlar Vergisi ve otomobil alırken ödenen ÖTV olmak üzere alkollü içkiler, sigara, beyaz eşyadan devletin aldığı vergi miktarı yüzde 400 ile 500 oranında yükseldi.
CHP MYK Raporu’nda yer alan tespitler şöyle:
“Türkiye’nin yaşadığı büyük kriz 2001’den sonra son 8 yılda enflasyon yüzde 80 artarken ağırlıklı olarak orta direğin ödediği vergilerde yüzde 500’e varan artışlar oldu. Başta Motorlu Taşıtlar Vergisi ve otomobil alırken ödenen ÖTV olmak üzere alkollü içkiler, sigara, beyaz eşyadan devletin aldığı vergi miktarı yüzde 400 ile 500 oranında yükseldi. Beyaz eşyadan devletin aldığı ÖTV yüzde 804 arttı.”
“HALKIN SIRTINDAKİ VERGİ YÜZDE 20 ARTTI”
Raporda, büyüme ve enflasyonun payı çıktığında halkın sırtındaki vergi yükünün net yüzde 20 artış kaydettiğine dikkat çekilerek, şöyle denildi:
“Ücretlilerin ödediği ve devletin her ay peşin kestiği gelir vergisi, ağırlıklı olarak otomobil sahiplerinin ödediği MTV olmak üzere mülkiyet üzerinden alınan vergiler, KDV, özel tüketim ve iletişim vergiler, harçlar, yol köprü gelirleri ve para cezalarının toplamda artışı yüzde 195’i buldu. 2009 sonunda 208 milyarlık bütçe gelirlerinin yüzde 60’ı olan 129 milyarı vatandaş otomobil, benzin, sigara, alkol, özel iletişim vergileri, harçlar ve para cezaları olarak ödedi. Aynı dönemde devletin gelirini beyan eden kuyumcudan, manifaturacıdan, doktordan, avukattan beyan yoluyla aldığı vergi yüzde 111 arttı.”
“VATANDAŞIN ÖDEDİĞİ SABİT VERGİLERİN PAYI 7 KAT ARTTI”
Raporda, emlak vergilerin bu yıl birçok ilde 3-4 kat arttığı belirtilerek, “Böylece hem merkezi bütçe hem belediye harcamalarında vatandaşların ödediği sabit vergiler ve KDV, ÖTV gibi vergilerin payı 7 kat arttı” denildi.
Kaynak: Birgün
Cumhuriyet Halk (!) Partisi.
Hımm... CHP'yi merak edenlere..
http://www.facebook.com/home.php?#!/...3834583&ref=mf
:).. Merak edenler için:).. Siz yorulmayın:)
CHP lideri nuh dedi peygamber demedi.. Oy kullanmaya da HAYIR demiş.
"CHP Genel Merkezi'nden yapılan açıklamada seçmen listesinde adı olmadığı için Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun oyunu kullanmadığı belirtildi.
Açıklamada Kılıçdaroğlu'nun 2009 yerel seçimlerinde İstanbul Kağıthane'de oyunu kullandığı belirtildi ve şöyle denildi: Kayıtlı seçmen lsitesinden ismi çıkarıldı. Seçmen listesinden kaydı düşürüldüğü için Genel Başkan Kılıçdaroğlu oyunu kullanamadı." Hürriyet
Eee milleti niye sandığa çağırıp durdu?
Bu da yine bir çelişki değilde nedir!..
Sanırım siyaset biliminde partiler arasında kitle ve kadro partisi şeklinde bir tasnif yapılmaktadır.Partilerin iç disiplin ve programları ve bu programlarının gereği olarak giriştiği faaliyetlere göre isminde HALK lafzını sunan CHP partisinin tam bir KİTLE partisi,AKP nin ise bir sosyal sınıfa meşruiyetini dayandırması sebebiyle de tam bir KADRO partisi olması gerekirken sanırım siyasal gerçeklik açıdan bir sorgulama yaptığımızda bu eşleştirme galiba TERSİNE dönmüş gibi görünüyor.
Sonuçlara bakıyorum da CHP yine kumsal partisi olmaktan ileri gidememiş.
Kılıçdaroğlu , CHP'ye , Öymen nin kaybettirdiği oyları geri kazandırabildiğini düşünüyorum. Bu nedenle ilk aday olarak gösterildiğini de.. Yine bu nedenle başarılı buluyorum diyebilirim, şimdilik..
Kalıcı bir lider mi değil mi ilerleyen zaman içerisinde göreceğiz.
Gidişatı, kaderini belirleyecektir.
CHP yi de MHP yi de başarısız saymak mümkün değil. Zaten genel oy oranlarına baktığımızda alabilecekleri maksimum oyları alıyorlar. Mesele AKP'den kurtulmaksa tek yol ya birleşmeleri (mümkün görünmüyor) yada çok daha etkili alternatif bir sağ partinin gelmesi. Tabi ergenekon vs. isimler altında toplatılmazlarsa...