Cevap: ÖmÜr boyu nafaka Ödemek
Alıntı:
rpanatli rumuzlu üyeden alıntı
KARŞI OY YAZISI
İtirazen iptal başvurusunda bulunan mahkeme, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun yoksulluk nafakası ile ilgili 175. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…süresiz Kültürümüzden kaynaklanan yardımsever eğilimlerinin, aile dayanışmasının, hayır kurumları ve vakıflar gibi geleneksel kurumların yoksullukla mücadele bağlamındaki faaliyetleri sık sık övgüyle anılmaktadır. Ancak, aynı zamanda toplumsal bir olgu olan ve Devletin aktif olarak mücadele etmesi gereken yoksulluğun sorumluluğunun, boşanan taraflardan birisinin üzerine ömür boyu yüklenmesi, kanımca, sosyal devlet ilkesine, hakkaniyete ve mantığa da uygun bir çözüm değildir.
Açıkladığım nedenlerle; itiraz istemine konu kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğundan iptali gerekir. Bu nedenle çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.
Üye
Hicabi DURSUN
Sadece bir üye karşı oy kullanmış. Diğer 17 üye süresiz nafakayı anayasa aykırı bulmamışlar.
Aslında burada ilginç olan anayasa mahkemesi gerekçeleri. Mesela, evlilik boyunca eşler arasında var olan dayanışmanın evlilikten sonrada kısmen devam ettiğini iddia ediyorlar (ki büyük bir iddia - aynı prensip başka hususlarda uygulanabilir mi? mesela velayet). Nafakada ASGARI yaşam gereksinmelerinin karşılanması düşünülmüştür deniyor (evlilikdeki yaşam standardı değil). Nafaka alıcı tarafı zengileştirmemli deniyor.
Sanıyorum Türkiye deki problem hukuk sistemi içinde belli bir tutarlılık olmaması. Anayasa mahkemesi bu gerekçeleri sıralıyor ama, bunlar sıradan bir hakim için bağlayıcı olmuyor. Sistemde yanlış verilen kararı düzeltici bir mekanizma yok. Maalesef yargıtayında böyle bir işlevi yok.
Netıcede her hakim sadece yargı değil yasama yetkisinide kendinde görüyor. Hep siyasetın yargıya müdahalesinden bahsediliyor ama aslında olan yargının yasama yetkisini gasp etmesi.
Cevap: ÖmÜr boyu nafaka Ödemek
Tam bir sosyal devlet olabilseydik işsizlik sigortası gelişmiş olsaydı, nafaka bu kadar değerli olmazdı. Mesele kanunu uygulayan yargıçlara ilgili değil. Tamamen ekonomi ve hükumetlerin gücü ile dolayısıyla de kanunkoyucu ile ilgili.
Cevap: ÖmÜr boyu nafaka Ödemek
Alıntı:
litigation rumuzlu üyeden alıntı
Tam bir sosyal devlet olabilseydik işsizlik sigortası gelişmiş olsaydı, nafaka bu kadar değerli olmazdı. Mesele kanunu uygulayan yargıçlara ilgili değil. Tamamen ekonomi ve hükumetlerin gücü ile dolayısıyla de kanunkoyucu ile ilgili.
İşsizlik sigortası olayın sadece ufak bir kısmı. Yargıçların (ve savcıların) keyfi tavırları Türkiyede sistematik hale gelmiş bir problem ve sadece aile mahkemeleri sınırlı değil. Bakın Türkiye Cumhuriyetinin Genel Kurmay Başkanı terrör örgütü kurup/yönetmekle suçlanıyor. Peki Türk hukuk sisteminde söz konusu iddıa edilen fiilın gerçekleşip gerçekleşmediğini test edecek kriter ne? Eminim rastgele 10 savcıya sorsanız 10 tane değişik cevap alırsınız.
Yargıdaki bu başıbozukluğu yaratan siyasi otorite değil bizzat yargı bürokrasisinin kendisi. Neticede sistem ne kadar keyfi ve yoruma açık olursa, onların gücüde o kadar fazla olacak. Sistemin suistimale açık olması onların direk menfaatine olan bir şey.
Cevap: ÖmÜr boyu nafaka Ödemek
Alıntı:
scorpion35 rumuzlu üyeden alıntı
Merhabalar 2.celseden sonra önce çocuklar pedagogla tek tek görüştüler sonra da ayrı günlerde anne-baba olarak biz görüştük bu görüşme sonunda velayet karşı tarafa verildi, sonrasında itiraz üzerine psikolog ile aynı şekilde ayrı ayrı görüşmeler yapıldı bu sefer velayet bana çıktı en son eşitlik bozulsun diye sosyal çalışma uzmanı ile görüşüldü ve buradanda velayet babaya uygun görüşü çıktı, sonrasında boşanma velayet gibi konuların detaylarını içeren üç uzmanın ortak raporu çıktı bu raporla pek çok konu hakkında görüşler bildirilmiş aslına bakarsanız hakime karar verecek pek bir şey bırakmamışlardı zaten hakimde her şeyi rapora göre karar bağladı.
Saygılarımla.
Davanızda Yargıtay süreci olup olmadığını, olduysa sonucu öğrenmek istiyorum,ilginize teşekkür ederim.
Cevap: ÖmÜr boyu nafaka Ödemek
Eski eşime hatırı sayılır bir nafaka ödüyorum. Tamı tamına asgari ücret miktarında. Boşanmanın kesinleştiği tarihin üzerinden bir yıl geçmedi. Ama eski eşim dava açtı ve dava kabul edildi. Sebep olarak da enflasyon, hayat şartlarının zorlaşması ve çocuklarının ihtiyaçlarının artmasını gösterdi. Forumda açılan konuya ve verilen tüm cevaplara baktığımda, eski eşim her yıl nafaka davası açma hakkına sahip. Yani ömrüm boyunca yüzünü görmek istemediğim biri resmi yollardan da olsa, her yıl benimle muhatap olacak.
Genelde erkeklerin yaptıkları ispatlanabilirken, kadınların erkeklere çektirdikleri öyle ispatlanabilecek türden şeyler değil. Dırdır, mızmız, kafa ütüleyen, insanı işinden gücünden eden, canına okuyan bir kadının yaptığı hangi şeyi nasıl ispat edebilirsin ki? Evliliğim boyunca bu sebepten dolayı kaç gece uykusuz kaldığımı hatırlamıyorum bile. Evliliğimin yarısı, onun yol açtığı gereksiz sorunlar yüzünden uykusuz geçti desem abartmış olmam. Sonuçta; olan biten kapanan kapıların ardında oluyor. Boşanma davalarında da çoğunlukla kadının lehine karar veriliyor. Hele bir de kadın çalışmıyorsa yandın. Çalışmaya başladıysa da çalıştığını ispat yükümlülüğü yine sana ait. Oysa, öyle bir sistem kurulmalı ki, tarafların ekonomik durumunda meydana gelen her değişiklik, ilgili aile mahkemesine bildirilmeli ve durum kendiliğinden yeniden değerlendirilmeli. Benim davamda karşı tarafın kusurunu ispat etmiş olmama rağmen, hakim bizi eşit kusurlu kabul etti. Dolayısıyla da karşı tarafı nafaka talep edebilecek hale soktu. Ben de bir an önce dava sürecinden ve ondan kurtulmak için yargıtaya temyize gitmedim.
Ömür boyu nafaka meselesine gelince:
Bu nası bir kafa, nasıl bir mantık, nasıl bir anlayıştır anlamış değilim. Bu konuda makul olan, nafaka konusunda süre sınırının konulmasıdır. Anayasa mahkemesinin konu ile ilgili verdiği kararda bu konu reddedilmiş. Forumda 32 yıl nafaka ödeyen insan olduğundan bahsedildi. İnsan ister istemez soruyor. Bir ömür boyu gelirinin yarısını nafaka olarak veren biri nasıl yeni bir hayat kuracak. Nasıl yeni bir aile kuracak. Nasıl ekonomik olarak kendisini garanti altına alacak? Bu soru yasa yapım sürecinde niçin sorulmaz? Hele de benim gibi yüzde yüz haklı olduğum bir boşanma sebebinden sonra, elli tane şahidim varken, kör gözün parmağına bir karara muhatap olup, ömür boyu nafaka ödemek mecburiyetinde kalmak insanı gerçekten çileden çıkarıyor.
Evlilik süresi boyunca oluşan tüm borçları üstlendim. Dolayısıyla kredi ödemesi yapıyorum. Ayrıca nafaka ödüyorum. Nafaka davası açılınca, yaptığım araştırmaya göre gerek yerel mahkemeler, gerekse yargıtay nafaka artırım taleplerinde nafaka borçlusunun yaptığı ödemeleri nafaka miktarının tespitinde dikkate almıyor. Kadın, babasının evinde kira ödemeden otursa bile, babasından yetim maaşı alsa bile, asgari ücretle ya da değil, çalışıyor olsa bile nafaka artırım talepleri genelde kadınların lehine sonuçlanıyor. Komik olan, eski eşim, boşanma sürecimizde çalışmıyorken, şimdi çalışmaya başladı. Yani basit mantıkla, ekonomik durumu boşandığımız zamandan daha iyi. Ama dava açma hakkına sahip ve dava dilekçesinde ekonomik durumunun zorlaştığını iddia edebiliyor ve yüzde doksan dokuz nafaka artırım talebi kabul edilecek. Aksi bir kararı neredeyse görmedim. 2005 yılında alınmış bir yargıtay kararı dışında, bütün kararlar nafaka artırım talebinde bulunan kadının lehine. İnsan ister istemez soruyor? Bu ne iş diye :)
Ne diyeyim! Bu nafaka konusunu istismar edip, erkeklerin canına okuyan tüm kadınları Allah'a havale ediyorum. Bu ülkede asıl boşanmış erkekler sahipsiz.
Cevap: ÖmÜr boyu nafaka Ödemek
Sanıyorum bu nafaka kanunu kazara çıkmış bir kanun. Her şeyden önce akla mantığa ters. Her ne kadar İsviçre Medeni Hukukundan aldık diyorlarsa da palavra. İsviçre medeni kanunda böyle bir nafaka yok.
Türkiye de kanunların hazırlanması sanıldığı gibi komplike bir olay değil. Neticede bürokratın biri yazıyor, onaylana onaylana yukarıya çıkıyor ve kanun oluyor. Mecliste milletvekilleri zaten kanunları okumuyor. Parti ne karar almışsa ona göre parmak kaldırıyor.
Şimdi bu kanunda büyük ihtimalle kendisi boşanmış, içi erkeklere karsı kin dolu adelet bakanlığı bürokratı olan bir bayan tarafından yazılmıştır. Kimse de kalkıp karşı bir şey demediği için kanun haline gelmiştir. Zaten bizim hukuk sistemimiz tamamen dışarıya kapalı bir sistem. Ne hakimi ne de avukatı Avrupa da veya başka ülkelerde neler oluyor, onlarda sistem nasıl işliyor anlıyabilecek kapasitede insanlar değiller. Burada bir parantez açıp Sayın Turgut Özalı rahmetle anıyorum. Türk vatandaşlarına AIHM gitme hakkını getirerekek sistemi bir nebze olsun dışarıya açmıştır. En azından hakimler adil yargılama kavramından haberdar oldular. Belki ilerde uygulamayada başlarlar.
Aslında yapılacak tek (belkide en iyi şey) lobicilik. Ortada belli büyüklükte bir grup olursa gidip milletvekilleri ile yüz yüze görüşebilirsiniz. Meydan boş olduğu için kanun yapma süreci üzerinde etkili olunabileceği kanaatindeyim. Bireysel seviyede bile bir şeyler yapılabilir. Ben mesela bir mektup yazıp tüm milletvekillerine göndermeyi düşünüyorum. Yüz taneden bir tanesi bile ilgilense başlangıç için fena sayılmaz.
Cevap: ÖmÜr boyu nafaka Ödemek
Alıntı:
cemil1 rumuzlu üyeden alıntı
Sanıyorum bu nafaka kanunu kazara çıkmış bir kanun. Her şeyden önce akla mantığa ters. Her ne kadar İsviçre Medeni Hukukundan aldık diyorlarsa da palavra. İsviçre medeni kanunda böyle bir nafaka yok.
Türkiye de kanunların hazırlanması sanıldığı gibi komplike bir olay değil. Neticede bürokratın biri yazıyor, onaylana onaylana yukarıya çıkıyor ve kanun oluyor. Mecliste milletvekilleri zaten kanunları okumuyor. Parti ne karar almışsa ona göre parmak kaldırıyor.
Şimdi bu kanunda büyük ihtimalle kendisi boşanmış, içi erkeklere karsı kin dolu adelet bakanlığı bürokratı olan bir bayan tarafından yazılmıştır. Kimse de kalkıp karşı bir şey demediği için kanun haline gelmiştir. Zaten bizim hukuk sistemimiz tamamen dışarıya kapalı bir sistem. Ne hakimi ne de avukatı Avrupa da veya başka ülkelerde neler oluyor, onlarda sistem nasıl işliyor anlıyabilecek kapasitede insanlar değiller. Burada bir parantez açıp Sayın Turgut Özalı rahmetle anıyorum. Türk vatandaşlarına AIHM gitme hakkını getirerekek sistemi bir nebze olsun dışarıya açmıştır. En azından hakimler adil yargılama kavramından haberdar oldular. Belki ilerde uygulamayada başlarlar.
Aslında yapılacak tek (belkide en iyi şey) lobicilik. Ortada belli büyüklükte bir grup olursa gidip milletvekilleri ile yüz yüze görüşebilirsiniz. Meydan boş olduğu için kanun yapma süreci üzerinde etkili olunabileceği kanaatindeyim. Bireysel seviyede bile bir şeyler yapılabilir. Ben mesela bir mektup yazıp tüm milletvekillerine göndermeyi düşünüyorum. Yüz taneden bir tanesi bile ilgilense başlangıç için fena sayılmaz.
Çok zor. Yasama yetkisi siyasetçinin elinde. Nüfusun yarısının kadın olduğunu unutuyorsunuz galiba :) Hiçbir siyasetçi böyle bir kumar oynamaz. Meseleyi kadın-erkek meselesinden çıkarmak, insan hakları çizgisinde sürdürmek gerekiyor. Bir kadından boşandığım için ömür boyu nafaka ödemek benim en temel yaşam haklarımın tamamımın birden elimden alınması demektir. Böyle bir yaptırımla karşı karşıya kaldıktan sonra, ileride ne para biriktirebilirim, ne yeniden evlenebilirim ne de yeni bir hayat kurabilirim. En makul olanı belli bir süre tayinidir. Bu yönde bir girişim karşılık görebilir diye düşünüyorum. Ancak erkekler olarak daha çok çekeceğimizi söylememe gerek yok herhalde. Bakın gecenin bu vaktinde oturmuş çalışıyorum. Niçin biliyor musunuz? E tahmin ettiniz değil mi? :) Allah vicdanlı hakimlere denk getirsin bizleri. Akıllı siyasetçiler nasip etsin.
- - - Updated - - -
Alıntı:
cemil1 rumuzlu üyeden alıntı
iŞTE ANAYSA MAHKEMESİNİN HAKLI !!! NEDENLERİ
Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olan yoksulluk nafakasının özünde, ahlâki değerler ve sosyal dayanışma düşüncesi yer almaktadır. Yoksulluk nafakasının amacı nafaka alacaklısını zenginleştirmek değildir. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünülmüştür.
-----------------------------------------------
Vay be..... Yükümlülük hala devam ediyormuş.... Peki karşı tarafın KISMI yükümlülüğü ne oluyor acaba? Yani bir taraf nafakayı veriyor diğer taraf karşılığında ne yapıyor?
Ne yapacak? Keyfine bakıyordur! Bu ülkede nafaka borcunu ödeyemediği için hapse düşen o kadar çok erkek var ki? Erkeğe gelince hapis cezası vermekte hiçbir beis görmüyorlar. Adam borcunu bilerek isteyerek ödememişse tamam anlarım. Ama işşiz kaldığı, geliri azaldığı, ticari olarak güçlük çektiği için borcunu ödeyemeyenler de bu hapis cezası ile karşı karşıya kalıyorlar. Dün bir haber okudum. Ege'de bir ilde, adamcağız nafaka borcunu ödeyemediği için hapse düşmüş. 90 günlük hapis cezasından sonra, hapisten çıkar çıkmaz gitmiş bir kahvehanede işe başlamış. Akşam eve döndüğünde ne görsün. Evinin camlarında bu ev nafaka borcunu ödeyemediği için satılıktır yazıları. Adamcağızın da zoruna gitmiş ve kendini asmış. Şimdi ben çok merak ediyorum. Bu kadına hukuk ne yapacak! Tabi ki hiçbir şey yapmayacak! Böbreğini satılığa çıkaran, kendini asan, şiddete başvurmaktan başka çare bulamayan bir sürü erkek var artık bu ülkede. Birkaç yıla kalmaz bu nedenlerle cinayetler, şiddet olayları artarsa kimse şaşırmasın. Allah erkek milletine sabır versin!
Cevap: ÖmÜr boyu nafaka Ödemek
hep öldürenin sucu var iç ölenin sucu yokmu.önceden hep kızardım kadın cinayetlerine şimdi ise neyin ne oldugunu anlıyorum.bütün boşanma süreci yaşayan erkeklerin piskolojisini bozuyorlar.allah bütün erkeklere hayırlısını ihsan etsin.rabbim yardımcımız olsun
Cevap: ÖmÜr boyu nafaka Ödemek
Öncelikle yukarda sevcanakay rumuzlu insana birkaç cümle söylemek istiriyorum. Yazdıklarının tamamen kin ve nefret dolu olduğunu görüyorum.İnsanları paylamayı, insanlara haddini bildirmeyi bir meziyet olarak gördüğü açık. Kişi aslında yazdıklarında gizlidir. Bu şahsın yazdıkları kısmen evlilik kurumundaki menfi konumuna ilişkin sinyaller taşıyor.Burda tanımadığı insanlara bile saldırgan davranan birinin evlilik sürecinde ne olduğunu sorgulamaya gerek yok. ben insanların cinsiyet odaklı değil de ; insan ve hak odaklı bakmasını temenni ederdim.
Kusura bakmayın biraz amiyene olacak ama şu an benim gözümde adliyeler boşanma davası babında mezbahalar gibidir. Boşanma davasındaki bir erkeğin durumu ise mezbahaneye düşmüş bir kurbanlık gibidir. Oradaki kasap için kurbanın boğazına bıçak atmak bir görev halini almıştır. Gözyaşı döken korkan bir kurbanlığın gözyaşlarını belki oradaki sadece bir
küçük bir çocuk kalbi farkedebilir.
Buradaki yazıları okudum çoğusu mezbahanedeki kasaptan farksız. Herkesi kurban olarak gören bir zihniyet. Yasa buymuş , yasa ne diyorsa o imiş. Evliliğin ciddi bir kurum olduğunu nafakaya bağlayanlar olmuş. Kimse kimseyi hayatına kolay kolay almıyor malesef. Yıllarca karşısına doğru insanın çıkmasını bekleyen , sevgi özlemi içinde yanan tutuşan kadınlar ve erkekler var. Kimse ileride boşanacağını bile bile evlenmez. Kadınları melek gören zihniyet, her boşanmanın vebalini erkekteymiş gibi bakan bir zihniyetle bu tartışmaları yapmanın bir anlamı yok. Muhtemelen o dur ki bu kanunları yapan zihniyetlerde aynı. Nafakanın kadınlar arasında gizli bir silah gibi kullanıldığı yalan mı? Nafaka korkusu ile erkeklere şantaj yapan , mutsuzluğu karşı tarafa dayatan kadınlar yok mu? Soyut baskı ve şiddete maruz kalan erkekler yok mu? yaşadıkları manevi işkenceyi ispatlayamayan yüzbinlerce erkek yok mu? Bütün bunlar ortada iken erkeklere idam fermanı vermek bu kadar kolay olmamalı.
Haksız yere nafakaya hükmedilen insanlara da şunu söylemek istiyorum. Malesef insanların adaleti eksiktir. Allahın adaleti ve terazisi ince tartar. Allaha güvenin ve inanın. Yasaları yapan insanların adaleti bu kadar olur. İnanın ödediğiniz belki her haksız nafaka karşı tarafın boynundaki bir zincirin baklasıdır. Bunu zamanla herkes görecektir. İlahi denge şaşmaz ve kesindir.
Bir kaç sözde büyük! devletimize ve onun yöneticilerine söylemek istiyorum; malesef sosyal devlet özelliği anyasada geçen sadece boş bir cümledir. Karşımızda insanı ancak ve ancak vergi alacağı zaman tanıyan bir devlet var. Devletin üstlenmesi gereken sosyal sorumluluk konumuzla alakalı oalarak nafakayı devlet kolaycığı seçerek erkeğin sırtına yüklemiştir. Sen ki devlet olarak insanlara ödedikleri prim karşılığı bile emekli etemk istemiyorken. Ölümüne yakın emekli maaşı bağlamak istiyorken , süresiz ve erkeğin ekonomik gücüne dayanmayan bir nafakayı bir insana nasıl bir ömür boyu yüklersin!!! Söylenecek o kadar çok şey var ki bu konuda sayfalar dolusu yazılabilir.
Son olarak kadın cinayetlerine varan bu boşanma hukuku tümüyle gözden geçirilmelidir. Aile ve sosyal politikalar bakanlığın elektronik kelepçe vb uğraştığı şeylere bakınca bakanlıkların sosyal olaylara çok uzak olduğu çok açık. Saygılarımla
Cevap: ÖmÜr boyu nafaka Ödemek
Alıntı:
munzevi rumuzlu üyeden alıntı
Çok zor. Yasama yetkisi siyasetçinin elinde. Nüfusun yarısının kadın olduğunu unutuyorsunuz galiba :) Hiçbir siyasetçi böyle bir kumar oynamaz. Meseleyi kadın-erkek meselesinden çıkarmak, insan hakları çizgisinde sürdürmek gerekiyor.
!
Toplumun yarısı kadın ama diğer yarısıda erkek. Ayrıca kadınların oğulları veya kardeşleride nafaka kurbanı olabilir.
Mahkemede uygulanan boşanma rejimi garip bir sistem. Aslında yasalar aklı selimle yorumlansa o kadar kötü değil ama hakimlerin yarattığı oldu bitti sistemi ucube bir hale getiriyor. Mesela, yasalar nafaka için süresiz verebilir diyor süresiz vermelidir demiyor. Ama istisnasız tüm hakimler süresiz nafaka veriyor. Neden?
Benim nacizane fikrim şu: Türkiyede hakimler aynen ordu gibi kendilerini rejimin bekçileri görüyor. Sanıyorum bir çoğu modern tabirle fundamentalıst "ulusalcı" denen insanlar. Mesela benim davaya bakan hakimin odası ulusalcı hediyelik eşya dükkanı gibi. Dolayısıyla yasa yapan meclise karşı tepeden bir bakış, küçümseme var. Yani, sen istediğin kanu yap, biz mahkemlerde bildiğimiz okuruz tavrı.
Demokrasilerde yasaları meclis yapar, mahkemelerde uygular.