erkek fiziksel yapısı itibariyle tek eşliliğe uygun değildir.Bunu ben değil tıp söylüyor.bu konuda fazla tartışma yaşanmaması için erkeğin bir kadınla yetinebilip yetinemeyeceğinin ,tıp uzmanı, bilirkişye sorulmasını arz ve talep ediyorum :o .
Printable View
Ben de Fatih Terim tarafımdan 2008 Avrupa şampiyonasına gideceğiz diye aldatılmayı affedemiyorum.
Bu olay tamamen duruma göre farklılık gösterir bence yani insanın düşüncelerine göre değil
Mesela sevgilim aldatsa beni "senine uğraşamam" der arkama bakmadan bitiririm ilişkiyi. Ama evli, çocuklu, ekonomik özgürlüğü olmayan bi kadın ya göz yumar ya da sıfırdan yeni bi hayata başlayacak cesareti bulursa annesinin evine döner ve yeni bir esaret dönemi başlatır kendine...
Evlilik birliği devam ederken kadın olsun erkek olsun, aldatmanın hiç bir haklı gerekçesi olamaz diye düşünüyorum. Evli olmayan kadın-erkek birlikteliği ise zaten tanışma va tanıma devresi. Başka bir ifade ile su götürür tarafı vardır. :) Ancak evlilik birliğinde " hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde, barışta ve savaşta.... :o " kararı verilmiştir artık.
Ancak, erkeğin doğası gereği günümüzde bu yemine pek sadık kalmadığı da aşikardır. Gerçi günümüz kadınları bu konuda da erkeklerle bir yarış halindedir ama, bir erkek sonuç itibariyle bir kadınla aldatır, dolayısıyla sayısal bir eşitlik sözkonusudur.
Diğer taraftan "ben kesinlikle aldatmam" diyen hemcinslerime açıkçası inanmıyorum. :o
Saygılarımla.
Affetmek o yuvayı kurtarmak için çözüm olmuyor.Affedilen eş benden nasılsa vazgeçemiyor,tedbirli davranırım yakalanırsam da yine kendimi affettiririm diyor.Bir kere aldatıldı mı öyle ve ya böyle evlilik bitiyor.(yaşamdan örnek)
"İhaneti affeden, ihanete müstehaktır!" diye düşünürüm ben. Şahsi görüşüm tabii, kimseyi bağlamaz...
Çelişki baştan var çok seviyor da neden aldattı?
Bence bizler sevgi kavramını tartışmalıyız...
Sevgi tensel temas ise çok aldatır başkalarına da bakar...
Sevgi bambaşka birşey olmalı merkezinde saygı olmalı...
Tüm bu söylenenlere bakınca aldatan saygı duymuyordur saygı sevginin merkezine oturmuş tezinden yola çıkacak olursak;aldatan sevmiyordur sonucuna çabucak varacagız.KArşıdaki şahıs tarafından kovalanan şahıs içerisinde bulundugu sevgi boşlugunu eski sevdiğinin kucagında aramaya kalkışacaktır...Ben böyle algılıyorum.Kırılan vazo aynı gibi olmaz...Kabul ederseniz içinizde hep bir aceba yine?...oluşacak kendiniz ile çelişeceksiniz güven eksikliği yaşayacaksınız ve ilişkiniz bozulacak...tüm bunları yaşammak için hayır demek gerek...
İnsanın hayattan zevk almasını sağlayan kavramlar vardır. Hayattan zevk almak için bu kavramlardan dürüstçe yararlanmak gerekir ki, diğerlerinin hayatı bundan etkilenmesin.
Aldatmamaya dair verilen söz, aldatmanın kelime anlamını uygulamaktan başka işe yaramaz: Burdaki ahlaki sorun verilen sözü tutmamanın karşı tarafta yaratacağı etkinin bilincinde olmaktır...
Belli bir yaştan sonra insan hayatında yenilik arayabilir; fakat bu arayışta karşısındakinin ilişkiye verdiği emeği ve sevgiyi yadsımamak gerekir. Tam da burda dürüstlüğün nereye kadar olacağı sorusu karşımıza çıkıyor, hayatta her zaman belli noktalarda karşımıza çıktığı gibi... Eşitsizliğe meydan vermeden uzlaşabilecek miyiz ? Elde ettiğimiz haktan, onu kötüye kullanmadan faydalanabilecek miyiz ? Kendimizi taviz verme düşüncesinden uzak tutabilecek miyiz ?
Aldatma kavramını hayatımızdan çıkarmak bu soruların yanıtına bağlı...
tanrı bile bir çok seyi affetmezken aşk sevgi neden affetsin ki..
Bikere aldatmışsa affetsen bile güven kalmamıştır ...hiç birşey eskisi gibi olmucağına göre...bir de şu var aldatılanda asla kusur yoktur.olsa dahi bu aldatmasını gerektirmez.tamamen kendi iradesizliğidir aldatan kişinin..yoksa bahane bazı şeyler kendini temize çıkarmak için..