Re: Zinanın yasal olarak tespiti
Alıntı:
cognis rumuzlu üyeden alıntı
Üvey anneniz 'babanızın maaşını' almamaktadır.
Üvey annenizin aldığı ödenti/maaş dul aylığı olup (ölüm aylığı) kanuni bir ödenti/maaştır.
Bu maaşın kendine bağlanması için yasal mevzuatta şart şudur...,
Sigortalının ölümü ile dul kalan eşe aylık bağlanabilmesi için ölüm tarihinde sigortalı ile arasında Medeni Kanuna uygun olarak evlilik bağının bulunması gerekmektedir.
Evlilik; boşanma, ölüm, gaiplik, cinsiyet değişikliği, evliliğin en baştan yokluğu (butlan), irade yetersizliği sebepleri ile sona erer.
Üvey anneniz; babanızın ölümü ile artık evli bir kadın olmayıp, bekar bir kadındır. Her halükarda özel hayatını kendi tercihleri ile icra edecektir.
Nikah yaptırmaksızın birlikte yaşam bir tercihtir. Yasal olarak müdahalesi gereken yaşam biçimlerinden değildir.
Her halükarda ölüm aylığı almaktadır ve aldığı maaş ile özel yaşamı birbirine ilintilenemez.
Sn. Cognis,
Bu kadın eğer boşanmış bir kadın olsaydı ve eşinden nafaka alsaydı ve yine başka bir erkekle evlenme olmaksızın yaşasaydı diğer eş haysiyetsiz yaşam sürdüğü için nafakasını kestirebilirdi. Hiç böyle düşündünüz mü? Nikahsız beraberlikleri destekler gibi bir yaklaşımınız var ve bu hiç hoş değil. Saygılarımla.
Re: Zinanın yasal olarak tespiti
Sn.swan,
Konu dul aylığı alınıp alınmaması.
Bu durumda gereksiz ihtimallere girip gereksiz tartışmalara yol açmak da yersiz.
Re: Zinanın yasal olarak tespiti
Sn swan,
Öncelikle nikahsız birliktelikleri ne destekliyorum, ne de kınıyorum.
Nikahsız birlikteliğin taraflarını toplumun sair bireylerinin
'hayasız/ahlaksız/namussuz' kişiler olarak yargılamasına ise; evet muhalefetim.
Nikah akdi olmaksızın yaşam tercihine ne kişiler, ne yasalar müdahale edebilir. Etmemelidir.
Bu tercihe uygun yaşam icra eden kişiler için sadece sonuçları bağlayıcıdır.
Nasıl??? Nikah akdi yapılmak suretiyle yaşanan birliktelikleri düzenleşen yasal mevzuattan yararlanamazlar. Bu mevzuata müracaat edemezler. Ancak yine de yeni Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu nikahsız birlikteliklerde tarafların birbirlerine olan belli müdahalelerini, ihmallerini,,, bu ilişkiden doğan çocukların haklarına karşı düzenlemeler içermektedir.
Nikahsız birliktelikleri tartışır ve 'hayasız' addederken dikkate alınmamış binlerce faktör var...
En temel ve en anlaşılır teori maslow teorisidir;
Maslow teorisi, insanların belirli kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşılamalarıyla, kendi içlerinde bir hiyerarşi oluşturan daha 'üst ihtiyaçlar'ı tatmin etme arayışına girdiklerini ve bireyin kişilik gelişiminin, o an için başat olan ihtiyaç kategorisinin niteliği tarafınan belirlendiğini sözkonusu etmektedir. Maslow'un kişilik kategorileri kendi aralarında bir dizilim oluştururlar ve her ihtiyaç kategorisine bir kişilik gelişme düzeyi karşılık gelir. Birey, bir kategorideki ihtiyaçları tam olarak gideremeden bir üst düzeydeki ihtiyaç kategorisine, dolayısıyla kişilik gelişme düzeyine geçemez.
Maslow, gereksinimleri şu şekilde kategorize etmektedir.
1. Fizyolojik gereksinimler
2. Güvenlik gereksinimi
3. Ait olma gereksinimi
4. Sevgi, sevecenlik gereksinimi
5. Saygınlık gereksinimi
6. Kendini gerçekleştirme gereksinimi
Maslow'a göre birey için o an başat olan gereksinimler hangi kategoriye ait gereksinimler ise, diğer deyişle günlük etkinlikleri ağırlıklı olarak hangi gereksinimleri doyurmaya yöneliyorsa, kişilik gelişmişlik düzeyi de onun istencinden ya da seçiminden bağımsız olarak bu gereksinim kategorisine karşılık gelen düzeyde bulunacaktır.
Belirli bir kategorideki gereksinimler tam olarak karşılanmadan kişi bir üst düzeydeki kategorinin gereksinimlerini algılamaz, böyle gereksinimleri yoktur.
Örnek olarak günlük olarak karnını doyurabilen fakat güvenlik içinde bulunmayan, kendini sürekli olarak olası bir tehdit altında algılayan bir insanın, dünya görüşünü geliştirmek için kitap okumak gibi bir gereksinimi yoktur.
Belirli bir gereksinim kategorisindeki gereksinimlerin karşılanması durumunda kişi, bir üst kategorideki gereksinimleri karşılamaya yönelecektir. Bu durum kişilik gelişme düzeyini de bir üst düzeye sürükleyecektir.
Ben kadınların 'nikahsız birliktelik' tercihine; ülkemiz şartlarında ekonomik ve psikolojik kaygılarla yöneldiğini düşünüyorum.
Ülkemizde ayrıca kadın kendi değerini 'insan' olarak takdir etmekte yetersiz.
Pekçok kadın kendini ancak bir erkeğin varlığı ile doğrulayabilmektedir.
Pek çok kadın ancak bir erkeğin himayesinde kendini güçlü ve korunaklı hissetmekte,,, bu tercihi yapmayan, belli değerlere ve kararlılığa sımsıkı sarılarak yaşam icra etmeye çalışan kadına dahi sosyal çevresi pekçok yakıştırma yapmakta, takdir ve onay yerine bu kadını küçümsemekte, kararlılığını saçma sapan yargılar, yorumlar, davranışlarla teste tabii tutmaktadır.
Ayrıca yasalarca; 'aileyi korumak' aile vasfını korumak olarak algılanmamaktadır.
Bu bakış açısı da; evliliğin benimsenen vasıflarını kaybetmiş birlikteliklerin
resmiyette sonuçlanMAmasını desteklemekte; insanların temel ihtiyacı olan
sevgi ihtiyacını karşılamalarını 'nikahsız birliktelikler' 'geçicici ilişkiler' şekline mecbur bırakmaktadır.
Ben; evli kadının 'kocasının sadakatsizliğinden' dolayı nikah akdinin bozulup bozulmama hususunda söz sahibi olmaya ihtiyacı olmadığına, bu ihtiyaca kanalize edilmemesine taraftarım.
Gerek erkeğin ikrarı ile, bu mümkün değil ise; sadakatsizliğin tespitinde kolaylıklar sağlıyacak yasal düzenlemeler ile,,, işbu durumun varlığının ortaya çıkması halinde; bu durumda kadının (ya da ihanet eden taraf kadın ise erkeğin) mağduriyetinin adilane ve gerçekçi telafisinden, evliliğin ise sonlandırılmasından yanayım. Zira hayat çok değerli bir zenginliktir. Asla tahakküm altına alınmamalıdır.
Eşlerinden aldatıldıkları için boşanmayan kadınlar bence kendi sevebilirliklerini, kendi sevilebilirliklerini, kendi güzelliklerini, kendi ruhlarını hiçe saymaktalar.
Ve ne yazık ki bu vaziyette; hem masumlar, hem eziyet çekmekteler...
Bu düşüncelerimi; tavrımı yorumlama da açıkça hata yaptığınız için açıklama ihtiyacı duydum.
Ve unutmayın ki; siz de bir kadınsınız..., kendinizi heba etmekte kararlılığınıza
evet hemcinsim olmanız hasabiyle destek vermiyorum...
______________________________
Sn erkutyıldız'ın konu ettiği ölüm aylığı sosyal güvence mevzuatı ile hak sahibi olunan bir ödentidir.
Bu ödentiyi ortadan kaldıran haller de yasal olarak bellidir.
Sigortalının hak sahiplerine bağlanmış bulunan aylıkların hangi hallerde kesileceği ve hangi hallerde yeniden bağlanabileceği aşağıda belirtilmiştir.
Eş: Evlendiğinde bağlanmış bulunan ölüm aylığı kesilir. Aylığın kesilmesine neden olan evlenmenin, ölüm ve boşanma nedeniyle son bulması halinde kesilmiş bulunan aylık yeniden bağlanır. Sonraki eşinden de ölüm aylığına hak kazanan dul eşe, bu aylıklardan yüksek olanı ödenir.
Re: Zinanın yasal olarak tespiti
Alıntı:
cognis rumuzlu üyeden alıntı
Babanızın adına yatan key bedelindeki hissenizi veraset ile bankaya müracaatınız halinde tahsil edebilmelisiniz.
bankaya gittiğimde alamayacağımı söylediler ya hak sahiplerinin hepsi yada bunların verecekleri vekaletname ile başvurursam alabileceğim söylendi, biraz mantıksız geldi bana çünkü ben sadece kendi hisse mi alabilmeliyim, bu konuda yardımcı olursanız yol gösterirseniz sevinirim...
Re: Zinanın yasal olarak tespiti
Madem Zina sucuna ceza yok. Ozaman zina ilede boşanma davası acılmasın ve tazminatta hükmedişlmesin.ben aslında köten kaldırıması taraftarıyım. Madem böyle.
Re: Zinanın yasal olarak tespiti
Alıntı:
cognis rumuzlu üyeden alıntı
Üvey anneniz 'babanızın maaşını' almamaktadır.
Üvey annenizin aldığı ödenti/maaş dul aylığı olup (ölüm aylığı) kanuni bir ödenti/maaştır.
Bu maaşın kendine bağlanması için yasal mevzuatta şart şudur...,
Sigortalının ölümü ile dul kalan eşe aylık bağlanabilmesi için ölüm tarihinde sigortalı ile arasında Medeni Kanuna uygun olarak evlilik bağının bulunması gerekmektedir.
Evlilik; boşanma, ölüm, gaiplik, cinsiyet değişikliği, evliliğin en baştan yokluğu (butlan), irade yetersizliği sebepleri ile sona erer.
Üvey anneniz; babanızın ölümü ile artık evli bir kadın olmayıp, bekar bir kadındır. Her halükarda özel hayatını kendi tercihleri ile icra edecektir.
Nikah yaptırmaksızın birlikte yaşam bir tercihtir. Yasal olarak müdahalesi gereken yaşam biçimlerinden değildir.
Her halükarda ölüm aylığı almaktadır ve aldığı maaş ile özel yaşamı birbirine ilintilenemez.
dul aylığı almasına sebep olan babam, dolayısıyla onun haklarından faydalanıyor, babam zamanında çalışmamış yada sigortalı olmasaydı üvey annem bu maaşı alabilirmiydi ortada böyle bir maaştan söz edilemezdi bile, ben babamın maaşı derken babamın kazandığı haklardan maaş, sigorta vb. bahsediyordum, birlikte yaşama olayına gelince kesinlikle karşı çıkmıyorum tabiiki olabilir ama nufüs müdürlüğünden belge almaya gittiğimde belgede üvey anneminde ismi var ve hala babamın eşi olarak gözüküyo, bende düşündümki herhalde kendisi hala evli gözüküyor babamla, ben bu yüzden sordum ki hani yukarıda zina suç değil sadece bir boşanma sebebidir diye işte buna dayanarak bir işlem vefat etmiş kişi adına yapılabilirmi yani babamın yerine ben dava açabilirmiyim? birde bunun anlamı nedir, evliliğin en baştan yokluğu (butlan)? kusura bakmayın şimdiden sözlerimde sitem yada herhangi birşey yok sadece yapılabilir birşeyler varsa onları öğrenmek istiyorum...
Re: Zinanın yasal olarak tespiti
Alıntı:
esmerman rumuzlu üyeden alıntı
Madem Zina sucuna ceza yok. Ozaman zina ilede boşanma davası acılmasın ve tazminatta hükmedişlmesin.ben aslında köten kaldırıması taraftarıyım. Madem böyle.
banada mantıklı geliyor aslında :) madem suç değil sebep neden olsun :)
Re: Zinanın yasal olarak tespiti
Bahsi geçen olayda suçun oluşmasına neden olan organın kısmen ortadan kaldırılması işlemi zaten uygulamada vardır.
Kökten ortadan kaldırılması ise ayrı bir suç olarak karşımıza çıkacaktır.O nedenle kökten çözümlerden uzak durmak faidelidir.
Re: Zinanın yasal olarak tespiti
Alıntı:
swan rumuzlu üyeden alıntı
Tekrar merhaba,
görüyorumki benden başka herkes herşeyi öğrendi. Ama ben hala soruma bir cevap alamadım. Sorumu bir kere daha tekrarlamamın bir faydası olurmu bilemiyorum. Lütfen kesin ve net bir cevabı olan bir arkadaş bilgilendirirse çok sevinirim. Çünki diğer kadın içinde dava açmak istiyorum ve durumun yasal olarak belgelenmesi önemli kim ne derse desin yaşadığım acıları ancak ben bilirim, hiçbir ceza ve hiçbir tazminat bunu telafi edemez. Saygılarımla.
Sayın swan;
zina nedeniyle yapılacak şikayetten bir netice alamazsınız. Zira savcılık suç olmayan bir konuyla ilgilenmez.
Ancak İmam nikahlı yaşıyorlar iddiası ile şikayette bulunursan savcılık tabiki işlem yapacaktır. En azından eşinizi ve birlikte yaşadığı insanın ifadesi alınacaktır. İFadelerinde biz imam nikahı yaptırmadık ama birlikte yaşıyoruz derlerse, işte size belge, bunun dışında ayrıca bir tespit tutanağı düzenlemezler. Çünkü savcılığı bu konu ilgilendirmiyor. Görev alanında değil...
Tabi siz bu durumu ayrıca şahitlerle ortaya koyabilirsiniz. Fotoğraflayabilirsiniz, oturdukları binadaki insanların, bakkalın, manavın beyanına başvurabilirsiniz,
saygılarımla...
Re: Zinanın yasal olarak tespiti
Alıntı:
Av.Fahri Sürücü rumuzlu üyeden alıntı
Sayın swan;
zina nedeniyle yapılacak şikayetten bir netice alamazsınız. Zira savcılık suç olmayan bir konuyla ilgilenmez.
Ancak İmam nikahlı yaşıyorlar iddiası ile şikayette bulunursan savcılık tabiki işlem yapacaktır. En azından eşinizi ve birlikte yaşadığı insanın ifadesi alınacaktır. İFadelerinde biz imam nikahı yaptırmadık ama birlikte yaşıyoruz derlerse, işte size belge, bunun dışında ayrıca bir tespit tutanağı düzenlemezler. Çünkü savcılığı bu konu ilgilendirmiyor. Görev alanında değil...
Tabi siz bu durumu ayrıca şahitlerle ortaya koyabilirsiniz. Fotoğraflayabilirsiniz, oturdukları binadaki insanların, bakkalın, manavın beyanına başvurabilirsiniz,
saygılarımla...
Sn. Fahri Sürücü,
Yanıtınız için öncelikle teşekkür ederim. Bende evli eş olarak imam nikahı konusunda şikayet etmeyi düşünüyorum. Ancak açacağım davada oturdukları binanın yönetici ve kapıcısını da şahit göstermek istiyorum, ancak yönetici o zaman kadının soyadını vermekten kaçınmış ve komşusu olduğu için eşimden yana tavır koyacağını belirtmişti. Aile beyanlarını alıp muhtara yada karakola bildirmemiş zira muhtarda kayıtlarını bulamamıştım, ancak sanırım nufus sayımı sırasında kapıya gelen görevliye vermişler kimlik numarlarını ancak TUİK'ten bulabilmiştim. Her ikisinin adreside aynı hane görünmektedir. Dava açıldığında ADNKS kayıtlarını mahkeme kanalıyla istetebilirmiyim? Tekrar teşekkür ederim.Saygılarımla.