-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
^^Tt^^ rumuzlu üyeden alıntı
Tanrım!
Harika bir yazı
her harika kadar kafalara soru işareti çakabilen bir yazıda
sorumun kaynagı yukarıdaki alıntı..
Gerçek din nedir? iman nedir?
yanlıs anlamayın lutfen dininizi sogulamak dgil bu tabi merak etmiyrda degilim!
Fakat bu ulkede sizin dinsizlik dediginiz seyin o olmadıgı konusunda gorus bildirip muhalif olacak o kadar kisi var ki..
Bu durumda nicel dogruyu ararsak kesinlikle toplumun cogunlugunun benimsedigi gorus dogrudur ilkesi gecerki sanirim bu sansızlıgımız
Din ve iman ın ne olduğunu burada benim yazmam doğru olmaz . Bu konuda yetkin değilim. Ama en azından NE OLMADIĞINI belirtiyorum kısa kısa buradan artık ne çıkartıyorsanız o. Ama çok isterseniz size bir tarif verebilirim kalan din dir....
Dinimi sorgulamayın merak ta etmeyin. Ben yaşamım boyunca Başta İslam peygamberinin tüm yaşamında ki dinleri dahil olmak üzere kimsenin dinini merak etmedim. Onun takipçisi kontrolcüsü ceza/ mükafatlandırıcısı Allah olduğu için haddimi aşmadım. Aslında umrumda da olmadı kimsenin dini bu güne kadar benim...
Çoğunluk görüşünün ve isteğinin haklı olmadığını çoğu zaman tam tersine haksız olduğunu bilecek kadar yaşadım yaşıyorum. Bu ayrıntıları üst üste koyunca ortaya çıkan analiz çok güzel bir şekilde din ve imanın ne olduğunu gösteriyor bana.
Neyse iyice karıştı . Nerede kaldığımı bulup devam edeyim izninizle.
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
iğrenç cinsel saldırılara ''islami klıf'' uydurma çabası ve bunu olağanlaştırarak topluma özellikle kadınımıza kabul ettirmek islam felsefesinde sanki bu varmış gibi bunu kullanmak ve halka empoze etmenin sonucu olarak toplumun kadına çocuk yaşta istismar ve şiddet in dinsel bir içerik olduğu yönünde uzlaşması istenmekte...
Ufacık çocuğa taciz /tecavüz eden sapık zihniyetli kişiler ''sevilen islam değerli şahsiyetleri '' olarak gösteriliyor. Kadın aşağılanıyor kadın kapatılıyor kadın yok ediliyor. Dinle hiç ilgisi olmayan sahte uygulamalar din gibi yutturuluyor. İnsanların en değer verdikleri duygu olan inanç olan dinde bu erezyon oldukça ne kadınımız kadın nede dinimiz çağdaş seviyesine gelir.
Bu çarpıklığı körüklemek isteyen bazı abuk gazeteler fizik,kimya,matematik, mantık, akıl, izan ,ahlak, namus ve aklınıza gelen tüm kavramlara aykırı yazılar yazmaktan geri durmadılar. Bunda iki esas ele aldılar.
1. Hz. Zekeriya bir gecede 1000 karısıyla yatıp hamile bırakmış. İşte kudret buymuş ... ( Ötesini yazacağım ayıp olacak...) Bunu yazan İlahiyat Profesörü Süleyman Uludağ, bir İslam âlimi. Vakit Gazetesi’nde İslami ahlak uzmanı Hüseyin Üzmez de bir İslam âlimi. İkisi yan yana, olur size ulema. Üstelik cevazı oybirliğiyle verirler, çünkü çok anlaşırlar: Biri teoride, öteki pratikte seri cima allamesi.Hüseyin Üzmez ana kız, erişkin sübyan, arkadaş torunu falan, ilmini pratikte götürüyor. Bulsa 1000 hatun Yoksa Süleyman Hoca’yı yalancı çıkarmaz.. Türkiyenin uleması bunlar... Neyse konuyu gene kaydırdım da diyeceğim o ki bu İlahiyat profesörünün hiç bir bilimsellikten haberi yok. Ne tarihi ne fiziki varsa yoksa Zekeriye'nın pipisi...
Şimdi bu Zekeriya peygamberli ilgili tam bir bilgi yok.Bazı kaynaklara göre MÖ 800 lerde bazılarına göreyse mö 50 lerde yaşamıştır. Kur'an ı baz almamız gerektiğine göre MÖ 50 ler daha mantıklı Çünkü Kur'an da Zekeriya peygamber'den Meryem in koruyucusu olarak söz edildiğine göre ve Meryem hz. İsa yı doğurduğuna göre o zamanlar daha mantıklı olması gerekiyor. Asıl mesleği marangozluk Ama her ahvalde ''islam'la'' uzaktan yakından ilgisi olmayan birisi. Öldürülen ilk Peygamber. Öldürülmesiyle ilgili çok rivayet var. Karısının adı Elizabeth ( Geri kalan 999 unu bilmiyorum. ) İşin çok ilginç yönü ise şimdi anlatacağım yer. Ben şimdi İlahiyat Profesörü Süleyman Uludağ'ı vakit te okuduktan sonra normal birisi olmadığım için taktım. Bu iş böyle olmamalı diye yukarıda kısacık bilgi verdiğim Hz. Zekeriya ile ilgili ( Özellikle uçkur konusunda ) en muhteşem bilgi Kur'an ı kerimde... Kur'an ın 19. suresinin adı Meryem. Bakınız Kur'an bu konuda ne demiş...
'' 1 - Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.
2 - Bu, Rabbinin, kulu Zekeriyya'ya olan rahmetini anmadır.
3 - Bir zamanlar o, Rabbine gizlice (içinden) yalvarmıştı.
4 - Şöyle demişti: "Ey Rabbim! Şüphesiz (artık öyle bir durumdayım ki) benim kemiğim zayıflayıp gevşedi ve başım(ın saçı) bembeyaz alev gibi tutuştu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hiçbir zaman bedbaht olmadım."
5 - "Gerçekten ben, arkamdan yerime geçecek varislerden endişedeyim. Karım da kısır bulunuyor. Onun için katından bana bir çocuk ihsan et."
6 - "Ki bana da mirasçı olsun, Yakub ailesine de mirascı olsun. Rabbim, onu sen rızana kavuştur."
7 - (Allah şöyle buyurdu): "Ey Zekeriyya! Şüphesiz biz sana Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bundan önce ona hiçbir adaş yapmadık."
8 - Zekeriyya: "Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?" dedi.
9 - (Allah yahut Cebrail ona şöyle) dedi: "Dediğin gibidir, (fakat) Rabbin buyurdu ki, bu işi yapmak bana kolaydır. Nitekim bundan önce seni yarattım. Halbuki sen hiçbir şey değildin."
10 - Zekeriyya şöyle dedi: "Rabbim! Bana alâmet ver." Allah: "Senin alâmetin, sapasağlam olduğun halde, üç gün, üç gece insanlarla konuşamaz hale gelmendir." buyurdu.
11 - Nihayet (birgün konuşamayınca) mihrabdan kavmine karşı çıktı da onlara "Sabah ve akşam (Rabbinizi) tesbih edin" diye işaret etti.
12 - "Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" (dedik) ve daha çocukken ona hikmet verdik.
13 - Hem de katımızdan bir merhamet ve (günahlardan) paklık verdik, o çok takva sahibi idi.
14 - Anne ve babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, zorba ve isyankâr değildi.
15 - Doğduğu gün, öleceği gün ve dirileceği gün ona selam olsun.'' ve devam eder sure...
Şiğmdi açık ve net anlıyoruz ki :
1. HZ. ZEKERİYANIN TEK KARISI VARDIR.
2. KARISI KISIRDIR. ÇOCUKLARI OLMAMAKTADIR.
3.HZ. ZEKERİYA ÇOK YAŞLIDIR ARTIK ÇOCUK YAPAMYACAĞINI DOLAYISIYLA SOYUNUN DEVAM ETMEYECEĞİNİ DÜŞÜNMEKTEDİR.
4 ALLAH MUCİZESİNİ GÖZTERİR KISIR KARISI HAMİLE KALIR HZ YAHYA NIN BABASI OLUR. YANİ TEK ÇOCUĞU VARDIR.
Şimdi Kur'an dan anlaşılan bu, adamın yazdığı o !! Birisi ciddi yalan söylüyor acaba kim ??? Garip soru oldu değil mi? Yanıtı belli soru Ama millet vakit gazetesinin o şarlatan profesörünün yazısına inanıyor.... Kur'an ise nedense ilgilenilmiyor. İşte insanları dinle kandırmak kadını yok etmek budur böyle başlar... Bunlar Hüseyin Süleyman işi götürürler hem zevk i sefa hem ceplerini doldururlar gık dedin mi dinsizsin ....
Bir husus daha var burada garabet...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
O garabette 1000 kadının bir gecede aynı kişi tarafından hamile bırakılmasının fiziki yeterliliğinin olup olmamasıdır.
1927 de Türkiyede 1000 nüfusun altında 100 den fazla ilçe bulunuyordu. Milad kabul edilen 0 yılında ise tüm dünya nüfusunun 230 milyon olduğu tahmin ediliyor. Hendek savaşı 675 kişi arasında olmuştur....
Bu örneklemeleri çoğaltabilirim. Ama sadece adamın iddiasına göre hz. Zekeriya yattığı kadınları hendek savaşına soksa tarih değişirdi !!! Çok büyük olasılıkla Hz. Zekereya nın yaşadığı yerin nüfusu anca bin vardı o dönemde. Nerede sırf sadece 1000 kadın bir kişiye...
Hepimizin malumu bir kadının normal olarak hamile kalabilmesi için bir erkekle cinsel ilişkiye girmesi gerekir. Amaç sadece bu ise makina gibi bu ilişki yapılsa bile 5 dakika sürer. Diğer tüm fizyolokik koşulları bir kenara bırakırsak 1000 kadının yan yana yattığını ve hiç vakit kaybı olmadığını farz edersek 1000*5=5000 dakika eder. 5000/60=83,34 yani 83 saat 20 dakika buda 3 gün 11 saat 20 dakika eder ki hiç bir gece bu kadar uzun değildir !!!!
Sonra yapılan eylemin fizyolojik unsurlarını düşünecek olursak inanılmaz bir söylence ortaya çıkar ki benim bunu burada terbiye sınırları içerisinde anlatmaya sözcük bilgim yetersiz kalır. Abuk sabuk örneklemelere girerim ki hiç te güzel olmaz... Komedi olur. Onu da bu forumda yapmayayım...
Özetle bu sahtekar uçkur düşkünü alim bozuntusu her türlü fizik ve doğa kanunlarına aldırmadan '' Peygamber'' ve '' din '' maskesi altında yalan söylüyor. İşin daha acısı bu konuda tek doğru kaynak Kur'an tam da bu peygamber hakkında bilgi vermişken yapıyor bunu. Ya Kur'an ı bilmiyor yada önemsemiyor . Kendi çıkarı için her yolu deniyor. Neden bin kadının bir erkeğe mahkum olduğu ise satır arasında gizli... Kadınlar ikinci sınıftır maldır....
Cinsel rezalete dini alet edenler son derece aşağılık bir şekilde bizzat islam peygamberinide kullanıp bir rivayete göre onun 9 yaşındaki kızla evlendiğini bundan dolayı dinen caiz olduğunu söylüyorlar ki bu aşağılık duruma bir sözcük bulamıyorum.
Peygamberin hayatı maalesef çok net bilinmemektedir. Yaşadığı dönemde ha keze bilinmeyeni bol bir dönemdir. Dolayısıyla o günün şartlarını ve gerçekliğini bilmeden böyle bir konuda aşağılıkça yorum yapmak hiç doğru değildir. Kaldı ki bu şarlatan sapkınların hiçbirisi peygamber değildir !!!!
Kadınların artık bu gerçekleri çok net görerek din adına kendilerini sömürtmekten cinsel meta olarak kullandırmaktan vaz geçmeleri birbirlerini ikaz ederek çağdaşlaşma zamanları gelmişte geçmektedir. Kadınlar ikinci sınıf değildir. Ana eş kız kardeş sıfatlarıyla yanıbaşımızda bizle aynı olmalıdırlar. Fiziki doğal zayıflıkları ikinci sınıf olmalarından değil doğurgan sevecen olmalarındandır. Tarihte yolculuğumuza devam etmeden önce bu bölümü kendimce Aziz Nesin in şu şiiriyle bitirmek istiyorum...
Bütün anneler, annelerin en güzeli,
Sen, en güzellerin güzeli.
Onüçünde evlendin,
Onbeşinde beni doğurdun,
Yirmialtı yaşındaydın,
Yaşamadan öldün.
Sevgi taşan bu yüreği sana borçluyum.
Bir resmin bile yok bende,
Fotoğraf çektirmek günahtı.
Ne sinema seyrettin, ne tiyatro.
Elektrik, havagazı, su, soba,
Ve karyola bile yoktu evinde.
Denize giremedin,
Okuma yazma bilmedin.
Güzel gözlerin,
Kara peçenin arkasından baktı dünyaya.
Yirmialtı yaşındayken
Yaşamadan öldün...
Anneler artık yaşamadan ölmeyecek...
Böyle gelmiş,
Ama böyle gitmeyecek!
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
cümlelerimi 'kadınların' anlayamaması ne hazin!!!! yegane anlayanın ise 'bir erkek' olması trajikomik)))
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
cognis rumuzlu üyeden alıntı
cümlelerimi 'kadınların' anlayamaması ne hazin!!!! yegane anlayanın ise 'bir erkek' olması trajikomik)))
Bu nedir şimdi? Ne demektir? Hangi cümlelerinizi "kadınlar" anlamamış da "YEGANE" anlayanlar erkekmiş..???
Bırakın Allah aşkına!! Olaya kadınlar anlamaz, erkekler anlıyor gözüyle bakmaktan vazgeçin. Aslında bakış açısı yanlış..Ben KADINLAR-ERKEKLER olarak bile bakmıyorum bu olaylara konulara. İNSAN olarak bakıyorum..
Evet kadınlar sömürülmüştür. Bu genelleme bile yanlış buna BAZI kadınlar sömürülmüştür demek daha doğru. Ve bazı kadınlar da hemcinsini sömürmüş ve sömürmektedir. Olay kadın-erkek olayı değil. Olay insan olarak baktığınızda bir cinsin diğerine üstün sayılmasından kaynaklanan bir insan hakları sorunudur.
Hiç mi cahil erkek yok sanki memlekette de cahil! anlamaz kadınları konuşuyoruz burada??? Kadınlara kadın oldukları için değil insan oldukları için değer verilsin kafi.. İnsan olduğumuz hatırlansın..İnsan diye bakılsın. Kendi adıma şunu söylüyorum, sırf kadın olduğum için kendi adıma en ufak bir ayrıcalık dahi istemiyorum ve beklemiyorum..ÖNÜMDEN ÇEKİLSİNLER KAFİ..YA DA BİZ ÖNÜMÜZDEN ÇEKMESİNİ BİLİRİZ.. ne bu yaaaa!! kadınlar anlamıyor da yegane sadece bir tek erkek anlıyor:))) HAYRET Kİ NE HAYRET..valla sabah sabak kızdım..
Hııı bana yanıt yazacaksanız öyle uzunnn uzadıya yazılar yazmayın. az ve öz.. şöyle tam olarak ne demek istiyorsanız onu yazın ki yanıt alasınız. hiç sevmem dolambaçlı yollardan bir sürü laf kalabalığını.. az öz yazın ki ANLAYABİLELİM:)
beni bile patlattınız ya afferin size:)
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sağolasın Ali Rıza Güngör Bey
http://w10.gazetevatan.com/pics/yazarlar/142.jpg
Geçen hafta Kutlu Doğum Haftası’nın Hicri Takvim yerine Miladi Takvim kullanılarak Nisan ayında sabitlendiğini yazmış ve bunu İslam’da bir reform olarak nitelendirerek “Peygamberimizin doğum günü Miladi Takvim’e göre sabitlenebiliyorsa, örneğin Ramazan da sabitlenebilir mi?” diye sormuştum. Ardından da başta gazetemiz yazarlarından Süleyman Ateş olmak üzere, bu konuda dini bilgisi olanlardan cevap rica etmiştim.
Süleyman Ateş Bey, anladığım kadarıyla benim yazılarımı okumuyor. Herkesin her yazarı okuma zorunluluğu yok elbette. Bu nedenle bana bir cevap verme imkânı bulamamış.
Ama rastlantıya bakın ki, tam benim yazdığım sırada Ali Rıza Güngör adlı bir Vatan okuru Süleyman Ateş’le “Kutlu Doğum Haftası sabitlenebildiğine göre Kurban ve Ramazan Bayramı ile Ramazan ayı da sabitlenemez mi?” diye sormuş.
Süleyman Ateş Bey de gayet güzel bir cevap yazmış. Herhalde okumuşsunuzdur. İki nokta üzerinde durmuş.
Birincisi kutladığımız 4 kandilin de uydurma olduğunu açıklamış. Bir din âliminin “kutsal” sandığımız bu günler için “uydurma” tanımını kullanması ve hatta “Bunlara dini gün demek de aslında doğru değildir. Bir şeyin dini olması için ya Kurân’da veya Peygamber sünnetinde belirlenmiş olması gerekir. Bu kutlamaların ne Kurân’da ne de sünnette yeri vardır. Peygamberimiz dine sokulan uydurmaların sapıklık olduğunu söylemiştir” demesi de son derece önemli.
İkincisi ise Ramazan ayı, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı’nın Kuran ile sabit olduğunu ve değiştirilemeyeceğini söylüyor. Kanıtlamak için de Kuran’daki Bakara Suresi’nin 185- 197 ve 203’üncü ayetleri ile Fecr Suresi’nin 1 ve 2. ayetlerini gösteriyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın internet sitesinden Kuran’ı Kerim’in mealini bulup ilgili ayetleri okudum. Ramazan ayı ve bayramlarla ilgili bir şey bulamadım. Tabii bu benim Kuran’ı anlamaktaki eksikliğimden kaynaklanabilir. Süleyman Ateş’in söylediği mutlaka doğrudur. Ama kafama takılan şu: “Bu günler Kuran’da sabittir ve değiştirilemez? Peki hangi takvime göre belirlenmiştir bu? Biz bu dini günleri Hicri Takvime göre kutlamıyor muyuz? Hicri Takvim İslamiyet’in doğmasından çok sonra Hazreti Muhammet’in Mekke’den Medine’ye göçü esas alınarak hazırlanmadı mı? Böyle bir takvim düzenlemesi Kuran’da yok ki”.
Tabii Süleyman Ateş Bey benim yazımı okumayacağı için yine Vatan okurlarından birinin bu soruları kendisine iletmesi gerek.
12/MAYIS/2008 CAN ATAKLI
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
İzmir'in Urla İlçesi'nde denize giren tesettürlü kadın ve genç kızlardan oluşan 48 kişilik gruptan 5 genç kız, yüzme bilmedikleri için boğularak yaşamını yitirdi. Büşra Kılınç ise son anda kurtarıldı.Piknik yapmak için İzmir `in Yeşilyurt semtinden Urla İlçesi `ne bağlı Zeytineli Köyü Böğürtlen Koyu`na gelen 6 genç kız, önceki gün saat 15:00`te el ele tutuşup denize girdi. Yüzme bilmeyen genç kızlar, dalgalara kapılarak açığa sürüklendiler. Dilek Doğan (16), Arife Teker (16), Mine Yardımcı (16), Havva Avcı (16) ve Meliha Baskın (17), arkadaşlarının gözü önünde boğulurken Büşra Kılınç (15), baygın halde kurtarılarak Urla Devlet Hastanesi `ne kaldırıldı. Yoğun bakıma alınan genç kızın hayati tehlikeyi atlattığı bildirildi.
Genç kızşarın, Eski İzmir semtindeki Yıkık Camii yanında yasadışı faaliyet gösteren Kuran ve meslek edindirme kursuna devam ettikleri öğrenildi.
Grubun başında Hacı Öğretmen dedikleri orta yaşlı bir hanım vardı. Denizde birden panik yaşandı. Bu hacı öğretmen erkeklerden yardım istemedi. Yardım edenlere engel oldu. Ama sonunda yardım edildi ona rağmen fakat çok geçti. `Koy, hafta sonları türbanlılarla dolup taşıyor. Başörtülü kadınlar kumsalda topluca namaz kılıyor. Türbanlılar, mahrem yerleri görünmesin diye erkeklerden yardım istemiyorlar.
Yada bir başkası gene günümüzden ....
Uluslararası Masörlük diplomasına sahip Türkan Özsu (24), gece yarısı kaldırıldığı hastanedeki doktor tarafından alkollü olduğu için muayene edilmedi. Özsu, olayı şöyle anlattı: “4 Nisan günü kuzenlerimle bir barda eğlendikten sonra evime gittim. İki bardak votka içmiştim. Uyuduktan kısa bir süre sonra rahatsızlandım. Sabah 05.00 sularında sancım artınca kuzenlerim Etlik Özel Lokman Hekim Hastanesi’ne götürdü. Türbanlı hemşireler hiç müdahale etmedi. Ardından gelen nöbetçi doktor ilk olarak ’Alkollü müsün?’ diye sordu. ’Evet’ yanıtını alınca da ’Prensiplerime aykırı. Alkollü hastaları muayene etmem’ diyerek odadan ayrıldı. Kuzenlerim hemen 100. Yıl Hastanesi’ne götürdü. Burada yapılan müdahalede ağır bir enfeksiyon geçirdiğim belirlendi.” Türbanlı hemşirelerde dokunmadılar...
Yada bir başkası alkolsüzünden...
Genç yanlışlıkla elini kesmiştir. Acil hastahaneye götürülür. Ancak acilde bulunan hemşire ve doktor yaralananın erkek oldğunu söylerler ve ''dinen dokunamayacaklarını'' belirterek kabul etmezler. Yaralı genç üçüncü hastahanede tedavi edilir bu yüksek din sahibi kişiler yüzündende üç ünite kan verilir gence yaşasın diye...
Bu üç olay ve daha niceleri 2000 li yılların Türkiyesinde yaşanıyor. İnanılmaz bir şekilde din dışı bir dindarlığa gidiyoruz. Güzel ülkemize yazık ediliyor. Çıkarcılar ceplerini doldururken ülkem karanlıklara vede acısı bölünmeye itiliyor. Ülkemin kadını ise bir paçavra gibi kullanılıyor bu uğurda... Peki hep böylemiydik biz ? Ne olursa olsun hastaya bakılmaz mı? Kadına yada erkeğe din gereği sağlık için bile dokunulmaz mı? Bakalım kısaca ...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
1915 in ortaları Çanakkale...
Cephede yaralanan askerler bir kısmı Mürefteye getirilir. Yaralıları halk ve sağlıkçılar karşılar kucaklarında taşıyarak tertemiz bir binaya taşırlar. Burası mürefte okuludur aslında. Ancak savaş nedeniyle subayların, yargıcın,savcının ve o çevredeki hastane doktorlarının eşlerinin çabası ve halkında desteği ile tertemiz pırıl pırıl bir sağlık ocağına dönüşmüştür...
Sağlıkçılar yaralıları yıkarlar traş ederler pansuman yaparlar. Tertemiz çamaşırlar giydirirler karınlarını doyurup yaralıları yerde serili sabun ve lavanta kokulu yataklara yatırırlar. Bu güzelliği bu muhteşem olayı yaratanlar yatağın , çarşafın ve yastık kılıflarının kenarına kırmızı iplikle isimlerini işlemişlerdi '' Mürefte Kadınları''
Sabah olunca erkenden bu '' mürefte kadınları'' sağlık ocağına üşüşür yaralılara bakarlardı. Hepsinin yüzleri açık dudaklarında gururlu bir gülümseme ile işe başlarlardı. Peçesiz örtüsüz yaralıları tek tek dolaşıp bir isteklerinin olup olmadığını sorarlar ufak tefek pansumanlarını yaparlardı. İşin ilginci hiç birisi doktor yada hemşire değildi...
Aynı yıllarda İstanbulda da kadınlar savaşta yaralanan askerlerimiz için seferber olmuş hatta cepheye giderek savaşmak dahi isteyenler çıkmıştı. Bu talep Enver Paşaya kadar gelmiş çok zor durumda kalmıştı. Sonunda gönüllü kadınların Hemşire olarak görev yapması kararlaştırılmıştı. O zaman ki Türk kadını namusun veya dinin peçede olmadığını anlamıştı....
1921 yılı su gibi akıyor Türkiye inanılmaz bir istiklal sevaşı veriyordu. Zaten yetersiz olan hastahaneler yaralı dolup taşıyor yaralılar kendi durumlarına bakmaksızın cepheye dönmek istiyordu. Hastahaneler genelde gönüllü hemşireler ile ayakta duruyor herkes canla başla çalışıyordu. Bir kadın hemşirenin erkek hastaya pansuman yaptığını gören akrabası tutucu bayan kadını bir yere çekip
''Na mahrem erkeğe dokunulur mu? Cehennemlik olursun ...'' diyordu...
Güleryüzlü hemşirenin yüzü soluyor gözleri çakmak çakmak oluyor ve
'' Ne cehenne mi ? Bunlar bizim vatanımız namusumuz dinimiz için savaşıyorlar , bunlar olmasa hangisi kalır ? Ne namusumuz ne dinimiz... Dinimizde böyle bir şey yok...'' diyor çekip gidiyordu...
Bu kadının adını bilmiyoruz ama bugün iktidar Cumhurbaşkanı ve başbakanının eşleri ''kadın ''olduklarını unutup... '' En doğal haklarıdır. Dinimizce öyleyse yapacak bir şey yok'' deme aczine düşüyorlardı. Ama ne hikmetse İslamda kadının konuşmadığını erkellerin işlerine karışmadıklarını hangi erkek olursa olsun ona saygılı olmak zorunda olduklarını unutuyorlardı... Garip bir islam anlayışları vardı vesselam...
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
Akademik Sultan rumuzlu üyeden alıntı
Bu nedir şimdi? Ne demektir? Hangi cümlelerinizi "kadınlar" anlamamış da "YEGANE" anlayanlar erkekmiş..???
ne bu yaaaa!! kadınlar anlamıyor da yegane sadece bir tek erkek anlıyor:))) HAYRET Kİ NE HAYRET..valla sabah sabak kızdım..
Hııı bana yanıt yazacaksanız öyle uzunnn uzadıya yazılar yazmayın. az ve öz.. şöyle tam olarak ne demek istiyorsanız onu yazın ki yanıt alasınız. hiç sevmem dolambaçlı yollardan bir sürü laf kalabalığını.. az öz yazın ki ANLAYABİLELİM
beni bile patlattınız ya afferin size
Ama üstüme baskı ve otorite kuruyorsunuz.:( Özgürlüğümü kısıtlıyorsunuz.:(
Diyelim ben böyle düşündüm,:mahcup: sizin neden hoşunuza gitmeli??? gitmemeli?? neden sinirleniyorsunuz?? Aslında cevap yazmayacaktım, çünkü sizin bu tavrınızı da anlamak mümkün değil.. Zira benim kişisel tespitim ('kadınların' anlayamaması ne hazin!!!! yegane anlayanın ise 'bir erkek' olması trajikomik))) şeklinde ve bu tespit de tamamen bu foruma yönelik. Yani bir genelleme değil, ya da hayat ile ilgili böylesi bir sonuç çıkarmış dahi olabilirim. Suç mu???? Taciz mi???
Alıntı kısmına yazınızdan almadığım bölümlerde açıkladığınız fikirlerinize ise saygı duyuyorum,,, gerçi katılmadığım birkaç husus da var ama, sukut geçiyorum.:) mecburen mecburiyetten,,,
Ben bu forumun,,, cezalısı mıyım??? anlamadım ki? Ne etsem 'uyarı' alıyorum,,,
-
Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
cognis rumuzlu üyeden alıntı
Ama üstüme baskı ve otorite kuruyorsunuz.:( Özgürlüğümü kısıtlıyorsunuz.
Diyelim ben böyle düşündüm,:mahcup: sizin neden hoşunuza gitmeli??? gitmemeli?? neden sinirleniyorsunuz?? Aslında cevap yazmayacaktım, çünkü sizin bu tavrınızı da anlamak mümkün değil.. Zira benim kişisel tespitim ('kadınların' anlayamaması ne hazin!!!! yegane anlayanın ise 'bir erkek' olması trajikomik))) şeklinde ve bu tespit de tamamen bu foruma yönelik. Yani bir genelleme değil, ya da hayat ile ilgili böylesi bir sonuç çıkarmış dahi olabilirim. Suç mu???? Taciz mi???
Alıntı kısmına yazınızdan almadığım bölümlerde açıkladığınız fikirlerinize ise saygı duyuyorum,,, gerçi katılmadığım birkaç husus da var ama, sukut geçiyorum.:) mecburen mecburiyetten,,,
Ben bu forumun,,, cezalısı mıyım??? anlamadım ki? Ne etsem 'uyarı' alıyorum,,,
Susmayın efendim:) Sustukça sıra size gelecek..
Farkında değilsiniz ancak kadınları anlamazlıkla itham ediyorsunuz. Kendi kişisel çıkarımınız dahi olsa Bunun gerekçesini de vermeniz ve alacağınız tepkilere karşı da hazırlıklı olmanız gerekir. Zira hiç bir kadının kendisine ilişkin sorunlarda duyarsız olduğunu düşünmüyorum. Bazıları daha az, bazıları daha fazla. Anlama kapasitelerimiz)) ise birbirinden farklı olmakla birlikte erkeklerle kıyaslayarak kadınları anlamaz ilan etmek hoş değildir..Sizin yaptığınız bu idi, bundan dolayı tepki aldınız..
Özgürlüğünüze sınır getirmek benim haddime değildir. Sizin de benim özgürlüğüme aynı şekilde. Yasal çerçevede bunu kullanırız.. Sizden kısa ve öz yanıt istemem size baskı koyma değil aksine anlamamızı:) kolaylaştırma açısından gereklidir..
Bugün beni kızdırmaz hiç bir şey))) Valla çok keyifliyim..aslında şu yazılan cümle kolay yutulur bir şey değil ama, bu kadar yanıtı kafi buluyorum..