Re: Cumhurbaşkanı kim olabilir?
Basın Metni
Sayın basın mensupları,
Kayseri Milletvekili, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı adayı sıfatıyla siyasi partiler ve meslek kuruluşları arasında Türkiye Barolar Birliği’ni de ziyaret ederek adaylığını ve bu konudaki düşüncelerini bizlerle paylaşma nezaketinde bulunmuşlardır. Türkiye’de bir ilk olan bu uygar, nazik ve demokratik davranışlarından dolayı kendilerine teşekkür ederiz.
Sayın basın mensupları;
22 Temmuz Milletvekili genel seçimi, demokrasimizin eksiklerini giderme sürecinde önemli bir aşama olmuştur. Seçime katılım konusunda yurttaşlarımızın duyarlılığı, oy verme işlemlerinin uygar bir ülkeye yakışır şekilde sakin ve huzur içinde tamamlanması, sonuçların kısa sürede alınması, hepsinden önemlisi seçim akşamı Sayın Başbakan ve seçimin galibi AKP’nin üst düzey yöneticilerinin sergilediği olgun demokratik duruş bizlere ülke geleceği için umut ve güven vermiştir.
Bu noktada Sayın Başbakanın bir hakkını da teslim etmeden geçemeyeceğiz. Sayın Başbakan, yasal koşulları uygun olsa da bir Başbakan ve siyasi parti genel başkanının Cumhurbaşkanlığını tercih etmeyebileceğini göstermiştir. Ülkemiz geçmişte bu yolda kullanılmayan tercihlerin sıkıntılarını yaşamıştır.
Tüm bu güzel, olumlu, demokratik gelişmelere karşın; erken genel seçimlere neden olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında yaşanan gerginlik ve krizlerden hiçbir ders çıkarılmadığı görülmektedir.
Sayın Gül’ün AKP’nin elde ettiği seçim başarısında kendisinin ilk adaylığı sırasında yaşadığını iddia ettiği mağduriyetin büyük etkisi olduğu düşüncesi, seçim sonuçlarını gerçeğe yakın öngören KONDA’nın ilk Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yaptığı tahmin ve tespitler karşısında dayanaksız kalmaktadır. Seçim başarısı AKP örgütünün top yekûn çalışmasının ürünüdür. Başka bir anlatımla milletvekili genel seçimleri Sayın Gül’ün yeniden aday olmasını, ya da önceki adaylığında ısrar etmesini gerektirecek bir mesaj vermemiştir. Bu sonucu Sayın Gül ve yakın çevresi çıkarmış ve kendileri yeniden aday olmuşlardır. Kuşkusuz Sayın Gül’ün adaylığını TBMM’nin sayın üyeleri değerlendireceklerdir.
Bu bağlamda biz, Sayın Gül’ün insan olarak kimliğine ve kişiliğine son derece saygı ve sempati duymaktayız. Ancak, Cumhuriyetimizin en yüce makamı ve simgesi olan Cumhurbaşkanlığı söz konusu olunca, bugüne kadar izlenen politikaları ve referanslarını da asla onamamaktayız. Bunu da demokratik bir hak olarak Cumhurbaşkanı adaylığı aşamasında açıkça ifade ediyoruz.
Cumhuriyetin sağladığı yaygın eğitim ve çağdaş olanaklarla kavuştuğumuz bugünkü durumumuz itibariyle, TBB ve barolar olarak elde ettiğimiz Cumhuriyet kazanımlarını, Atatürk devrimlerini, laik demokratik sosyal hukuk devletini, yaşatmayı ve korumayı bu değerleri bizlere emanet eden, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, kurtuluş savaşını kanları ve canlarıyla kazanan şehitlerimize, ulusumuza ve geleceğini ancak çağdaş bir Türkiye ve dünyada sağlayabilecek evlatlarımıza karşı bir borç ve ötelenemez bir görev olarak görmekteyiz.
Bu duygu ve düşüncelerle seçilmesi kesin olan Sayın Gül’e başarılar diler, TBB ve barolar olarak, büyük tarihsel sorumluluklar içeren yeni görevi süresince Cumhuriyetimizin temel değerlerinin korunmasında ve “Eksiksiz demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti” ilke ve kavramlarının yaşama geçmesi yönündeki çalışmalarında her zaman yanında olacağımızı yineler, saygılar sunarım.
Türkiye Barolar Birliği
Başkanı
Avukat Özdemir ÖZOK
AraŞtiriyorum, Gerekİrse SuÇ Duyurusunda BulunacaĞim
Baro başkanlığı görevinin KÖTÜYE KULLANILDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM,
Siyasal amaçlarla MAKAM VE YETKİLERİN KULLANILMASI DOĞRU DEĞİLDİR.
ÜSTELİK KARAR MEKANİZMASI İŞLETİLMİŞ DE DEĞİLDİR.
YANİ Bütün barolardan bir görüş alındı da ortak bir bildiri mi yayınlanmaktadır. Yahut bu konuda katkısı olan barolar da kendi mensuplarından görüş ve yetki almışlarmıdır.
ÇOK YAZIK,
HUKUK HERKESE LAZIM,
BAROLAR BİRLİĞİ HUKUKİ DAVRANMAZSA HUKUKA KİM UYACAK
LÜTFEN HERKES SİYASETİ BİR YANA BIRAKSIN VE HUKUK ADAMI OLARAK KONUYA YENİDEN BİR BAKSIN
SAYGILARIMLA
Re: Cumhurbaşkanı kim olabilir?
Kamer Genç olmalıdır.
Cumurbaşkanı adayı niçin madem baro başkanlığını ziyaret ediyor?
pastıra oynamak içinmi!!
Re: Cumhurbaşkanı kim olabilir?
Barolar Birliği'nin açıklamasındaki hukuka aykırı yanın ne olduğunu anlayamadım?
Türkiye Cumhuriyetinin pek çok kurumunun hassasiyetlerini görmezden gelmektese, kaynağını sorgulamak yerinde olmaz mı acaba?
İddianame (6)
XI-DEĞERLENDİRME VE HUKUKİ DURUM:
Devletle uzlaşmacı ve barışçı bir politika izleyen, toplumun bütün kesimleri ile diyalog kurmakta sakınca görmeyen Fethullah GÜLEN Grubunun başta milli eğitim ve emniyet teşkilatı olmak üzere bütün devlet kadrolarına sızma çalışmaları yaptığı ve önemli ölçüde bu faaliyetlerinde muvaffak olduğu bilinmektedir.
Sahip olduğu okul, yurt ve dershanelerinde yetiştirdiği iyi eğitilmiş kadroları ile Atatürk ilkeleri ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırarak şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmayı amaçlayan Fethullah GÜLEN gücünü iki kaynaktan almaktadır.
1- Oluşturmuş olduğu büyük sermaye imparatorluğu,
2- Son yıllarda dozajını gittikçe artıran ve zaman zaman teşekküle yardım boyutlarına ulaşan siyasi destek,
Kısa bir sürede oluşan sermaye imparatorluğu örgüte bağlı bütün okul, yurt, dershane ve sair kuruluşların finansmanını yaparken, siyasi destek sayesinde devlet kadrolarındaki örgütlenme sağlanmakta ve örgütün önüne çıkacak engeller bertaraf edilmek istenmektedir.
Tarikat okullarını övmek son zamanlarda moda haline gelmiştir. Oysa yukarıda belirttiğimiz gibi bu okullarda yetişen kadrolarla siyasi Islam’ın iktidar yapılması hedeflenmektedir. Bu itibarla tarikat okullarına destek verenler Atatürkçü olamazlar. Fethullah GÜLEN Laik Cumhuriyete karşı değilse, amacı sadece Türk toplumunu eğitime tabii tutmaksa;
Neden kuvvet dengesi mevcut değilse kuvvete başvurmayın talimatını vermektedir?
Neden, müritlerine “O kuvveti temsil edeceğiniz şeyleri elinize alacağınız ana kadar, Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün Anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır” demektedir.
Neden, Mülkiye, Adliye ve Askeriye başta olmak üzere devlet kadrolarında teşkilatlanma isterken, ayrıca;
Bu açıdan bizim ister bu dairede, ister diğer dairede arkadaşlarımızın korunması çok önemlidir. Bu koruma mevzuunda işte arz ettiğim gibi belki işin esnekliğinden istifade edilebilir,
Yani sivrilmeden, mevcudiyetinizi hissettirmeden, çok ilerlere gitmek, işte bu iki müessesede olduğu gibi hayati dinamik bir kısım müesseselerde söz konusudur. Ta ilerilere gitme, böyle can damarları içinde dolaşma ve eğer dönülüp gelinecekse yara almadan hissettirmeden dönüp geriye gelme meselesi geleceğimizin adına çok esaslı hususlardır,
Türkiye’de önünüzü kestiler. Yürüyemiyoruz, orada durgun sular gibi gölleşme imajı uyandıracaksınız. Zorlayacaksınız, yerinde yürüyor gibi yapacaksınız.
Talimatları vermektedir.
Neden, Arapça eğitimin kaldırılmasını, devletin bir yanılgısı olarak kabul etmektedir.
Neden, kitaplarında İslamcı silahlı çeteler gibi tebliğ ve cihad konuları üzerinde hassasiyetle durmaktadır.
Neden, oluşturduğu ışık evlerinin medrese, tekke ve zaviyelerin fonksiyonlarını ifa ettiklerini defalarca söylemekte, 30 Kasım 1925 tarihinde kapatılan bu kurumların özlemini çekerek Atatürk devrimleri ile ters düşmektedir.
Neden, Cumhuriyet dönemini kötülemekte ve bu dönemi kendi tarihi olarak kabul etmemektedir.
Neden, “Mahmut Efendi’nin görevi, sarığın, şalvarın, cüppenin propagandasını yapmaktır. Sen de emniyet teşkilatına girecek Vali ve Kaymakam olacak insanları yetiştir” demektedir.
Neden, Türkiye’de Atatürk düşmanlığının simgesi haline gelmiş bulunan ve Büyük Atatürk’e “Deccal” demek küstahlığını gösteren Said-i Nursi’nin yolundan gitmektedir. Aynı zamanda “Kürt Teali Cemiyeti’nin” mensubu olan bu şahıstan Bediüzzaman diye bahsederek bu şahsın ve risalelerinin yoğun bir şekilde propagandasını yapmaktadır.
Bütün bu faaliyetlerin hedefi İslam Devletini kurmaktır. Esasında bu hedef 1996 yılı baskılı Çağ ve Nesil 5 isimli kitabın önsözünde M.Garip isimli kişi tarafından ifade edilmiştir. Ancak bu ülkenin uyanık bekçileri buna fırsat vermeyecek, Laik Cumhuriyet ve Atatürk ilkeleri ilelebet yaşayacaktır.
12.04.1991 tarihli 3713 sayılı terörle mücadele kanununun 1 nci maddesinde:
Terör, baskı, cebir ve şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yollarından biri ile Anayasada belirtilmiş Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye Devleti’nin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak, yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemdir.
denilmiştir.
Aynı kanunun 7/1 nci maddesinde ise;
3 ve 4 ncü maddeler ile TCK.nun 168, 169, 171, 313, 314 ve 315 nci maddeleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bu kanunun 1 nci maddesi kapsamına giren örgütleri her ne nam altında olursa olsun kuranlar veya bunların faaliyetlerini düzenleyenler veya yönetenler cezalandırılır.
denilmektedir.
Fethullah GÜLEN’in oluşturduğu örgüt yukarıda izah olunduğu gibi devletin laik yapısını yıkmak amacıyla kurulmuş olup, istişare kurulu, bölge imamları, şehir imamları, semt imamları, ev imamları gibi illegal yapılanmayla bütün ülkeyi bir ağ gibi sarmıştır. Yine bu illegal yapılanmaya bağlı olarak yurt içinde ve yurt dışında legal görünüşlü şirket, okul ve vakıflara sahip bulunmaktadır. Bu legal ve illegal yapılanması ile büyük ve güçlü görünüm arz eden örgüt halk üzerinde bir manevi cebir ve baskı yaratmaktadır. Bu itibarla örgütün 3713 sayılı kanunun 1 nci maddesi delaletiyle aynı kanunun 7 nci maddesi kapsamı içinde ele alınması gerekmektedir.
Bu iddianame ile örgütün başı hakkında dava açılmış olup örgütün illegal ve legal yapılanması hakkında soruşturma sürdürülmektedir.
XII-NETİCE VE TALEP:
Sanığa isnat edilen suç yukarıda anlatılan delillerle sabit olduğundan 2845 sayılı kanunun 9 ve 20 nci maddeleri gereğince yargılamasının yapılarak,
Sanık Fethullah GÜLEN’in hareketine uyan 3713 sayılı terörle mücadele kanununun 1 nci maddesi delaletiyle aynı kanunun 7 nci maddesinin 1 nci fıkrasının 1 nci cümlesi, TCK.nun 31, 33, 40 maddeleri gereğince TECZİYESİNE,
Emanette bulunan suç eşyalarının TCK.nun 36 ncı maddesi gereğince MÜSADERESİNE karar verilmesi kamu adına İDDİA olunur.22.08.2000
Nuh Mete YÜKSEL
Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi
Cumhuriyet Savcısı
(19201)
Re: Cumhurbaşkanı kim olabilir?
Sayın Kronikyorgun,
ŞÜPHE SANIK LEHİNE YORUMLANIR,
YİNE MASUMİYET KARİNESİ GEREĞİ SUÇU SABİT OLUNCAYA DEK HERKES MASUM OLARAK KABUL EDİLİR.
BUNLAR TEMEL HUKUK PRENSİPLERİDİR.
İdeolojik ve siyasal tartışmalarla ne siz başkalarını değiştirebilirsiniz, ne de başkaları sizi. Böyle bir beklenti içinde olmanın da doğru olmadığını düşünüyorum. Herkes kendi gibi olsun yeter. Çeşitliliğin güzelliğin hissetmek gerekir.
Ancak neden günlük yaşantımızda bu TEMEL HUKUK KAİDELERİNİ KULLANMIYORUZ anlamış değilim.
Ben meslek hayatımda her gün, salt müştekinin şikayet ve iddialarına dayalı olarak (hiçbir delil ve tanık olmaksızın) hazırlanan iddianamelerle karşılaşmaktayım. Yargılama neticesinde bu insanların neredeyse tamamı beraat ediyorlar. Bu koşullar altında birbirimizi suçlamak için İDDİANAMELERİ EMSAL KABUL ETMEMELİYİZ.
Birgün arkadaşınızın yahut komşunuzun basit bir şikayeti neticesinde hazırlanan İDDİANAME İLE SANIK KONUMUNA DÜŞEBİLİRSİNİZ. İnanın ki gerçek hukukçuların hiçbirisi bunu alarak sizi zor durumda bırakmak istemezler.
İDEOLOJİK VE SİYASİ TARTIŞMALARIN YAPILDIĞI BİR ÇOK SİTE VAR, BİRÇOK FORUM VAR. ANCAK BURASI BİR HUKUK PLATFORMU.
ÖYLEYSE EVRENSEL VE TEMEL HUKUK KAİDELERİNE UYMAMIZ GEREKİR.
Hukuk emin olun bir gün size de lazım olacak, bizede
Saygılarımla,
Re: Cumhurbaşkanı kim olabilir?
Tartışmalara son noktayı koyuyorum...
cumhurbaşkanı benim...
rahat rahat uyuyun
:))
Re: Cumhurbaşkanı kim olabilir?
Sayın Av.Fahri Sürücü ;
Şüphenin sanık lehine kullanılmasından yanayım bende, suç sabit olana kadar masum olmakta çok doğru bir şey. Ama şunuda unutmamak lazım şüphe hukukta beraat ettirirken toplum ruhunda mahkum eder. Şuç isbat edilemediğinde o kişi delil yetersizliğinden beraat eder ama bu suçsuz demek değildir. İspat edilememiştir o yüzdende evrensel hukuk kuralları gereği sür güt dava devam etmeyeceğinden beraat gelir.
Bende biliyorum okuyorum duyuyorum ne kadar saçma sapan mahkemelerin olduğunu saçma iddianame yüzünden hatta bazen bizzat yaşadıklarımda olur. Hatta bazende kesin şuçsuz olan kişi nasıl ispat ediliyorsa edilip suçlu çıkıyor güzel ülkemde daha sonra gerçek suçlular ortaya çıkınca kuru bir ''pardon'' la serbest bırakılıyorlar bunlar o kadar sık oluyor ki film bile çekiliyor hakkında.
Siyasi yargılamalar ve mahkumiyetlerle gerçekler genelde çok ters çıkmaktadır hele hele ortada ideoloji değilde bir eylem varsa. Bir siyasi olay olan ''kültür sarayı yangını'' sonucu yakalanıp işgence gören hatta ciddi cezalara çarptırılanların masum olduğu işkence ile bu suçu kabul ettikleri bile ortaya çıkmıştır. İşin daha ilginci olay anında anından öte suçlu diye yakalananların bazılarının Ankara da olduğu İstanbul a hiç gelmedikleri bile ortaya çıkmasına rağmen ''oluş ve kabul de'' Ankarada istanbul daki Kültür sarayını yaktıkları kabul edilmiştir...
17 Yaşında ehliyetsiz bir gencin aşırı süratli ve kırmızı ısıkta durmayarak Sevim Tandürek adlı sanatçıyı öldürmesi ise gene İtfaiyenin anında olay yerini yıkaması bilir kişini değişmesi üç ay önceki tarihli ehliyet verilmesi kırmızının yayaya yandığının iddiası ( Aksine fotoğraf olmasına karşın ) kabul edilmiş ve genç beraat ederken bu itfaiye müdürü bilirkişiler v.s zevat anormal yükselivermişlerdir. Olay siyasi havaya bürünmüş ve ölenin değeri değil öldürenin Büyükşehir belediye başkanı RTE nin oğlunun olması çok değerli olmuştur...
Konumuza gelirsek, Fethullah Gülen in ...
''Adliye’de, Mülkiye’de mevcut olanlar mevcudiyetlerini korumazlarsa, arkadan gelenlerin mevcudiyetini koruyamayız. Bir taraftan o kanun ve kuralları, diğer taraftan da kanun ve kural adamı olma imajını kullanmalıyız. Yani sizi gören, ‘Bunlar kurallara harfiyen riayet ediyorlar’ demeli.”
Taa ilerilere gitmeli, can damarları içinde dolaşmalıyız. Cepheleri öğrenmeleri lazım arkadaşlarımızın. Hukuk sistemini didik didik etmeliler. Sistemin püf noktalarını bilmeleri lazım. Biz de çalışıp onları istifade edecekleri mevkilere getirmeliyiz.”
“Dikkatli olmalıyız. Erken harekete geçersek, tepemize binerler. Durmadan hazırlanmalıyız. Zamanı gelince, uygun boşluk bulunca maratona geçeriz. Devlet memuru arkadaşlarımız kahramanlık yapamazlar. Erken vuruş yaparlarsa dünya başlarını ezer. Bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır.”
Sözleri video kayıtlı olarak ispatlanmıştır. Neresinin ŞÜPHELİ OLDUĞUNU ben bu güne kadar anlayamadım. Kaldıki ben biraz fazla iyiniyetliyimdir unutur affederim. Ama bazılarına neden sinir olduğumu unutmamak için dediklerini yazarım kaydederim tıpkı bunun olduğu RTE nin ve Abdullah Gül üm dediklerini kaydetmem gibi ...
Bu bant KESİN DEDİL olarak ortaya çıkınca kendileri ABD ye gidip bir daha dönmemişlerdir. Gerçi geçn sene beraat etti gerekçesi tam açıklanmadan ama gene dönmedi. Tabii ki ben merak etmiştim o zamanlarda '' Bu kadar dini bütün Türk İslam büyüğü neden KAFİR bir ülkeye kaçtıda Suudi Arabistan İran gibi İSLAM ülkesine kaçmadı diye'' ... Yanıtını buldum bulmasınada genede düşünürüm zaman zaman .
Temel bir hukuk kaidesimi bilmem ama TEMEK BİR ATASÖZÜ olduğunu bilirim oda GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ dır.
Saygı ve sevgilerimle...
Re: Cumhurbaşkanı kim olabilir?
ABDULLAH GÜL cumhurbaşkanı olacak bu kesin artık ama bu makama uygun mu bence değil çünkü o 10 yıl önce laiklik dinsizliktir dedi öğrencilere din propakandası yapmaktan yargılandı o ATATÜRK'E düşman olan bir gelenekten geliyor allah sonumuzu hayır etsin
Re: Cumhurbaşkanı kim olabilir?
Sahi Çankaya kimin?
Tayyip Erdoğan soruyor:
“Köşelerinde ’bir kale düştü’diyecek kadar ileri gidenler var. Kale neresi? Bu kale kimin kalesiydi düştü? Şu anda iktidarda bulunanlar, bizler kim, nereden geldik? Çankaya kimin, birilerinin mi? Yoksa 70 milyon vatan evladının mı? Çankaya hepimizin. Çankaya şunun bunun bir seçkinci grubun değil.”
***
Soruları şöyle soralım:
Çankaya’yı fethedilmesi
gereken bir makam olarak gören kim?
Şu anda iktidarda bulunanlar, “Ne mutlu Türküm diyene” anlayışını reddederek gelmiş değil midir? Bu felsefenin temsil makamı, ona düşman olan bir
siyasi ekip tarafından ele geçirilirse kale gerçekten düşmüş olmaz mı?
Şu anda iktidarda bulunanların beslendiği iklimde Türkiye darül harp değil midir? Dolayısıyla bu ekolde “Türkiye’de Cuma namazı kılınmaz” diyenler yok mudur? Böyle diyenler şu anda devlet kadrolarına ve basına hâkim değil midir? Erdoğan’ın yakın çevresi bunlarla dolu değil midir? (Erdoğan örnek isterse veririm)
Çankaya elbette seçkinci bir grubun olmamalıdır! Fakat, Yenilikçi hareketini başlatırken CIA istasyon şefi Graham Fuller ile; AKP’yi kurarken kısa adı ADL olan ABD’deki en etkin Yahudi örgütünün başı olan Abraham Foksman ile görüşüp destek almak, ne anlama geliyor?
Türkiye’de iktidar olmak için CIA ve Yahudi kuruluşunun kanatları altına girmeye ne ad vermek gerekir? Hatta, CFR’nin gönderdiği gizli memorandumu parti programı haline getirmek, iktidara ulaşmak için dünya elitine, yani kendilerini seçilmiş ırk olarak görenlere boyun eğmek değil midir? Bu durumda iktidarın meşruiyeti ve onun Cumhurbaşkanı adayı tartışılmaz mı?
İktidarın arkasında başlangıç olarak üç kuruluş var: CIA, CFR ve ADL!
Çankaya yolundaki şahıs da bu üç kuruluştan destek sağlayan en önemli isim! Bu durumda Çankaya gerçekten düşmüş olmuyor mu?
Elbette Cumhurbaşkanlığı ele geçirilirse devlet oradan zaafa uğratılabilir ama böyle durumlarda sigorta atar ve herkese yeniden bir değerlendirme yapma imkânı verilir! “Sigorta zaten gevşemiş” diyenler olabilir! Görünmeyen sigortalar da vardır!
***
Aslında Çankaya’nın kime ait olduğu tartışmasından önce İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı tartışmak gerekir!
Dünyada para kimde var? Yahudilerde, Japonlarda!
Türkiye’de özelleştirilen stratejik kuruluşları kim satın alıyor?
Yahudi sermayesi?
Peki 60 yaşındaki Japon ev kadını Yukiko İkebe, İstanbul Borsası’ndan milyonlarca doları nasıl kazandı?
Yukiko, yenlerini dolara çevirdi, “dünyanın yüksek faiz veren ülkeleri” olan Türkiye, İzlanda ve Yeni Zelanda borsasına girdi.
Yukiko, Türkiye’de parasını TL’ye çevirip yıllık yüzde 17-18 faizle Hazine kâğıdı aldı; eline geçen parayı da dolara çevirdi. Yukiko bu gibi işlemlerle üç ülkede üç yılda 3.4 milyon dolar kazandı.
Vergisini ödemeyince Japon adaleti Yukiko’nun yakasına yapıştı, fakat dünyanın en yüksek faizini veren AKP hükümetinin yakasına kimse yapışmıyor? 70 milyon vatan evladının yüzde 46.6’sı, herhalde Yahudi bankalarına ve Japon ev kadınlarına kazandırmaktan memnun! CIA, CFR ve ADL’nin pışpışladığı bir kişiyi “Dindar Cumhurbaşkanı” diye destekleyen de aynı kitleler!
Bu durumda Çankaya kimin oluyor?
Veya bu vatan kimin?
ARSLAN BULUT
YENİÇAĞ 26.08.2007
Re: Cumhurbaşkanı kim olabilir?
Gerçi insanlar bıktı ama bu gene RTE nin bir çam devirmesinden öteye bir şey değil.
Bir kale daha düştü yazısını bir baş yazar yazdı ancak Bahsettiği kale yazısı okunduğunda ve anlaşıldığında Çankaya değildi. ADL denilen RTE ye ermeni soykırımı yasasına karşı çıkacağını belirten yahudi lobisinin son kararına bir tepkiydi. Yani yahudiler bize karşı döndü demek istemişti yazar özetle amma velakin bizimki kaleleri karıştırdı . Allahtan bir spor yazarını okumadı yoksa hangi kale olduğunu iyice karıştırırdı...