Özcan çok iyi bir insandı..Hala inanmakta zorluk çekiyorum..
Printable View
Özcan çok iyi bir insandı..Hala inanmakta zorluk çekiyorum..
Barolarımız sadece kınama ile mi yetiniyorlar ?
Baroların kınamaktan başka yapacak neyi kaldı ki? Davaya müdahil olsalar ne olacak? Meslektaşımızın ailesinin ücretsiz avukatlığını yapsalar geri mi gelecek?
Bunlar hep politikacılarımızın gazlamasıyla kendini devletten, kanundan ve herşeyden üstün sanan ve adını demokrasi diyerek çarpıtılan hak aramanın yanlış pompalanmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Ne demek avukat vurmak? Biz kendi şahsi işimizi yapmıyoruz. Nasıl Danıştay'a saldırdılar, hakimlere savcılara saldırdılarsa zaten mevzuatımızda da yerini bulan; "avukatlara karşı görevi başında işlenen suçların, hakim ve savcılara karşı işlenen suçlar ile aynı kategoride sayıldığını ve buna göre cezanın katbekat arttırılarak tatbik edileceğini" bilmeyenlere bari ben söylemiş olayım.
Biz avukatlar kimsenin adamı değiliz. Kimsenin kölesi hiç değiliz. Köle olmayız, köle de asla kullanmayız! Hukuka ve hukuk adamına saygısız insanlar emin olun hiçkimseye, dine, devlete ama hiçbir şeye saygı duymayacaklarından cehaletlerini de yanlarına alıp yok olacaklardır. Bana kalırsa avukatlara ve tüm hukukçulara ve bu çerçevede doktorlara karşı yapılan şiddet eylemlerinin en ağır derecede cezalandırılmasını istiyorum. Bu toplum en çok ihtiyacı olan hukuk ve sağlık personelini artık bu kadar harcayamaz. Bu konu inanın töre cinayetlerinden dahi ciddi bir konudur. Çünkü töre cinayetleri önce aileyi ilgilendirirken her iki meslek gurubuna yapılan saldırı ise tüm toplumu ilgilendirmektedir.
Davaya bakacak mahkemeye de bir çift sözüm var; Bugün bunu yapan veya yapanın yanına kar kaldığını gören biri hakime de savcıya da aynısını yapar. Bunu asla unutmayın. Bu kişilerin olabilecek en uzun süre toplumdan soyutlanması, "avukatın görevini yaparken sanığın tahrik altında kaldığı" gibi gayri hukuki gerekçelerle cezayı hafifletmemesini öneririm.
Bir dileğim de sanığa CMK avukatlığını hiçbir avukatın kabul etmemesidir. Eh değil mi sen "hukuka ve hukuk adamına saygı duymuyorsun?" o zaman sana hukukçu da yok. E hani savunma hakkı kutsal falanın arkasına saklanılmasın. Çünkü o kutsal savunma hakkını kendi ellerinle öldürdün sen iğrenç SUÇLU!
Bir ricam da cezaevi infaz memurlarına... Hani belki de sohbetler ettiğiniz, cezaevi psikolojisinin içinde bunaldığınız anlarda sizinle şakalaşan, halinizi hatrınızı soran, bir o kadar sizlere saygı duyan ve sizin de sevip saydığını bildiğimiz avukatlar var ya... Onlar sizden şunu rica ediyor; Aynı adalet mekanizmasının zincirlerinden olan hatta üstadınız denebilecek avukatlara karşı suç işleyenlerin ödüllendirilmelerine izin vermeyiniz!
Avukatı 3 kurşunla ayağından vurdular
DENİZLİ’de işyerinden önceki gece 21.00 sıralarında çıkan avukat Emine Devrim Topal (33), annesini ziyaret etmek için Çamlık Mahallesi’ne geldi. Demokrasi Parkı yakınlarına otomobilinden inen Topal’a kimliği henüz tespit edilemeyen bir kişi silahla 7 el ateş ederek kaçtı.
Kurşunlardan 3’ü bacaklarına isabet eden Topal, kanlar içinde yere yığıldı. Hastaneye kaldırılan avukatın sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. Saldırganın, avukatı işyerinden çıktıktan sonra takip ettiği anlaşılırken, olayla ilgili azmettirici olduğu iddia edilen bir kişi gözaltına alındı.
Hürriyet
Acil şifa dileklerimizle, geçmiş olsun.
AVUKATA SALDIRIYA 15 YIL HAPİS CEZASI
Tekirdağ'ın Çorlu İlçesi'nde evine hacze gelen avukata taşla vurarak başından yaralayan Süleyman Şakrak, 'Kasten öldürmeye teşebbüs' suçunu işlediği sabit görüldüğünden 15 yıl hapse mahkûm oldu. Kararı 15 yıl yerine 15 ay olarak anlayan sanık "Oh ucuz yırttık" dedi, ancak 15 yıl ceza aldığını öğrenince hayal kırıklığına uğradı.
Tekirdağ Barosu avukatlarından Savaş Kayan 17 Eylül 2008 tarihinde alacaklı vekili sıfatıyla Süleyman Şakrak'ın (63) evine icra memurlarıyla birlikte gitti. Evde haciz işlemi yapıldığı sırada Avukat Savaş Kayan dışarıda telefonu ile konuşmaya başladı. Haciz yapıldığını öğrenen sanık Süleyman Şakrak eline büyük bir taş alarak evine geldi. Önceden icra takibi nedeniyle sanığı tanıyan Avukat Savaş Kayan sakin olması konusunda kendisine seslendi. Bunun üzerine sanık Süleyman Şakrak, Avukat Savaş Kayan'ın üzerine yürüyerek elindeki taşla başına vurdu. Sanığın ikinci kez taşla vurmasını engelleyen avukat Savaş Kayan sanıktan şikayetçi oldu. Kayan'a 6 Şubat 2009 tarihinde Adli Tıp Kurumu'ndan verilen raporda avukatın "Hayati tehlike geçirdiği" belirtildi.
Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi'nde 9 celsede karar duruşmasına çıkan sanık Süleyman Şakrak, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, "Benim öldürmeye yönelik bir hareketim yoktur. Mağdurum, pişmanım" dedi. Şakrak, "Benim 25 kuruş borcum olsa (hak ettim) diyebilirim. 13 aydır yatıyorum. 33 milyar para oğlum ödemiş. Başımın gözümün sadakası olsun. Pişmanım, tahliyemi talep ediyorum" dedi.
MAHKEME 15 YIL HAPSE MAHKÛM ETTİ
Kararı açıklayan mahkeme başkanı, haciz işlemi sırasında avukatlık görevini ifa eden Avukat Savaş Kayan'ı 'Kasten öldürmeye teşebbüs' suçunu işlediği mahkemece sabit görüldüğünden sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme başkanı, sanığın avukat Savaş Kayan'a karşı "kasten öldürmeye" yönelik eyleminin teşebbüs aşamasında kalmasından dolayı cezayı 18 yıla, duruşmalardaki iyi hali nedeniyle de 1/6 oranında indirim yaparak 15 yıla indirdi.
Yüzüne karşı okunan kararı 15 yıl yerine 15 ay olarak algılayan sanık Süleyman Şakrak'ın "Oh ucuz yırttık" dediği duyuldu. Fakat sanık Süleyman Şakrak 15 ay yerine 15 yıl ceza aldığını öğrenince hayal kırıklığına uğradı.
SAVCI MÜEBBET İSTEMİŞTİ
Cumhuriyet savcısı mütalaasında sanığın kastının adam öldürmek olduğunun düşünüldüğünü, müdahilin avukat olması ve o esnada icra takibi yapması nedeniyle kamu görevi yaptığını, sanığın silahtan sayılan taş ile adam öldürmeye teşebbüs suçunu işlediği anlaşıldığından Türk Ceza Kanunu'nun 82. maddesi gereğince "ağırlaştırılmış müebbet hapisle' cezalandırılmasını talep etmişti.
haberturk.com
Sanığın savunmasına bakıldığında; Borcu olmadığını, buna rağmen 33 milyar ödediğini, başının gözünün sadakası olduğunu söylemesinin yanısıra fiilin avukat tarafından engellenmesi, sanığın da "öldürme niyetim yoktu" demesi bana samimi gelmediğinden 1/6 indirim yapılmasını doğru bulmadım. Bir insan diğerinin başına taşla neden vurur? Daha fazla saç çıksın diye değil herhalde. Bu nedenle gerçekten de ucuz yırtmış.
Meslektaşımıza ise geçmiş olsun dileklerimle.
Duruşmada savcıya yumruk
Haluk Ziya ATALAY/ İSTANBUL, (DHA)
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki bir çete davasında 7 yıldır tutuklu olan sanık, “Aynı mütalaayı tekrar ediyorum“ diyen Savcı Nuri Ahmet Saraç'a yumruk attı. Hastaneye kaldırılan Savcı Saraç'ın burnunun kırıldığı öne sürüldü.
Ergenekon soruşturmasının yürütüldüğü Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde hareketli saatler yaşandı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 9 yıldır devam eden ”adam öldürme” suçunu işlediği iddia edilen bir çetenin davasında duruşma savcısı yumruklandı. Yargıtay 'ın bozma kararı vermesinden sonra yapılan ilk duruşmada Savcı Nuri Ahmet Saraç, Yargıtay'ın bozma kararından önceki mütalaasını tekrar etti.
Bozma kararının sanıklar lehine olmasına rağmen, Savcı Sara'’ın ikinci kez fazla ceza istemesi 7 yıldır tutuklu yargılanan ve Edirne F Tipi Cezaevinden getirilen sanık Ejder Çetinkaya 'yı kızdırdı. Mahkemenin ara kararını hazırlaması için askerlerin arasında salondan dışarı çıkartılan Ejder Çetinkaya, savcının ön tarafında bulunan sandalyeye basarak Saraç'ı yumrukladı. Duruşma salonuna çağrılan Adli Tabip'in Savcı Saraç'a ilk müdahaleyi yapması sırasında ise seyirciler arasında yer alan Ejder Çetinkaya'nın ağabeyi Engin Çetinkaya da mahkeme heyetine yönelik olarak ”Yeter ulan bu kadar zamandır yatıyorlar” diye bağırdı.
Duruşma salonunda yaşanan bu olaydan sonra ara kararlarını açıklayan mahkeme, ”Duruşmanın bitimi sırasında salondan ayrılmak üzereyken Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç'a saldırarak burun ve göz hizasına yumruk atan ve Cumhuriyet Savcıs'nın yaralanmasına neden olan Ejder Çetinkaya hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu” belirtti.
Mahkeme ayrıca ”Yeter ulan bu kadar zamandır yatıyorlar” sözleriyle mahkeme heyetine hakarette bulunan Çetinkaya'nın ağabeyi Engin Çetinkaya hakkında da suç duyurusunda bulundu. Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme duruşmayı 5 Mayıs 2010'a erteledi.
Olaydan sonra Adliye binasından ayrılan Savcı Saraç'ın tedavi olmak için isminin açıklanmadığı bir hastaneye gittiği öne sürüldü.
http://www.milliyet.com.tr/Yasam/Son...1165465&PAGE=1
Hacze giderken,polis istenildiğinde polisin gelmesi kanunen zorunlu değil mi.Öyleyse niçin polisle gidilmiyor.Polis para istiyorsa da savcılığa suç duyurusunda bulunmak gerekmez mi.Avukatların,baroların,barolar birliğinin bu yönde kararlı bir tutum sergilemeleri gerekir.