Bir düşünelim... Evraklar Sarıkaya'ya geldi...Savcı Sarıkaya da tüm Türkiye'nin -tabiri caizse- diken üstünde olduğu bir konuda bir iddianame hazırladı.Ve bu iddianameyi de hiç kimsenin haberi,bilgisi,yorumu ve önerisi olmaksızın mahkemeye gönderdi...
Bu ülkede (belki başka ülkelerde de) her nedense başarılar paylaşılıyor,hatta sahipleniliyor ama nedense başarısızlıklar,yanlışlar hep başkalarının oluyor.Bu ihraç kararı,Sarıkaya hakkında verilmiştir ama aslında ihraç edilen ve parmakla göstermeye hiç de gerek olmayan nice Sarıkaya'lar vardır,nice Sarıkayalar'ın kalemi vardır o iddianamede.Hukukçular daha iyi bilecektir.Sadece bir hukukçunun kalemi mi iddia etti?Yoksa kollektif bir sav mıydı?Ya da iddianame kimse görmeden mi ortaya atıldı?Peki başsavcı ve vekili hakkkındaki işlemler neden baştan gerçekleştirilmedi?Peki başka sorumlular da çıkacak mı?Yoksa bu kadar günah keçisi yeter mi?
İddianamenin "ne kadar hukukî olduğunu,ne kadar hukukun bağımsızlığını ve üstünlüğünü savunduğunu" yine hukukçulara bırakıyorum ki;görüşler ortadadır.Ne ilginçtir ki iddialar,yeni iddialara sebep olmuştur.
Acaba şimdiye kadar hazırlanan iddianamelerin ne kadarı hukuka uygundur?Mahkemeler iddianamelere -paralel- mi hareket etmektedir? Ya da Anadolu'nun herhangi bir ilçesinde her hangi bir savcı olayla hiç bağlantısı olmayan ve dahi bağlantı kurulamayacak olan kişiler hakkında sanıklık iddiasında bulunmamış mıdır şimdiye kadar? Bulunmuş ve o kişi beraat etmişse telafisi olmuş mudur?Savcı sorumlu görülmüş müdür?Bu karar yeni kararlara emsal olur mu?Artık iddianameler korkusuzca hazırlanabilir mi? HSYK bizi korur mu?(Ya da HSYK bizi siler mi?)