teşekkürler ataker57. bir an ümitsizliğe kapıldım kimse beni duymuyar diye...
Printable View
teşekkürler ataker57. bir an ümitsizliğe kapıldım kimse beni duymuyar diye...
bir araba dolusu adam var firarda ve hepsi de boyle bir is hayatini istemedikleri icin kendi kapasitelerini zorlayarak (inanin buna, hem de sonuna kadar zorlayarak) firar karari aliyorlar. Bu insanlar ortalamanin uzerinde beceriye sahip insanlar, en azindan karsilastirma yapmak gerekirse genel turkiye portresiyle; TSK herkesin "garanti is, devlet kapisi, serefli meslek" vs vs diyerek sinavlarina stadyumlari doldurdugu bir kurum sonucta. Ama dusunun firar eden insanlar o mentes kamplari, o zorlu surecler, askeri liseler, harp okullari, yasanmamis bir genclik vs vs tamamlayarak kazandiklari tum haklardan vazgeciyorlar. NIYE???? bunun altinda ne gibi kotu bir sebep olabilir, her insan istemedigi isten ayrilma hakkina sahiptir, gerekirse simit satar ama mutlu olur sonucta hayatin amaci mutlu olmaktir. Peki mecburi hizmet uygulamasi devam ettigi surece daha sonra ne oluyor? Ne yazik ki bu sekilde sistemde zorla tutulan insanlar butun hayatlarini devekusunun topraga soktugu kafasiyla gordugu gibi dunyaya kapali emeklilige gun sayarak geciriyorlar. Hatirlarsiniz lisede veya univesitede "bu yil da bitsin mezunuz, bu dersi de gectim mi bitti oh" diye gun saydigi gunleri. Bu surec 3-4 hadi bilemediniz 5 yildir. Bir insan 25-30 yillik meslek hayatini hergun "bu yil da bitsin su kadar yil kaldi emeklilige, bak seneye emekli maasim su kadar articak albay olucam, dur bir sene daha kalayim" diye gecirir mi? Amerikan ordusunda "colonel" dedim mi akan sular durur, niye? adamlarda albay olmak zordur, herkes olamaz, bizde ise kaza bela 14 yasinda askeri liseye girmis adamin albayligi cok buyuk bir kusuru olmadikca garantidir, emekliligi de tabi ki. simdi bu soyledigim bircok insan icin cok iyi gelebilir ama bu firar eden insanlar icin genelde dusunce mantigi su sekildedir: bu sistem benim emekli olacagim gunu bile hesapliyor, utanmasalar olecegim gunu bile hesaplayacaklar. diyerek sistemden soguyorlar, bu kadar belirlilik ve zorunluluk icerisinde asimile oluyorlar.
Neyse sonucta isin ozu sudur; bu sistemden cikmak icin ben de pek cok yolu denemek istedim. Arastirdim. Ticaret yapanlari atarlardi eskiden, baktilar TSK'da tabip kalmadi bu yuzden, kanun tasarisi mecliste; artik ticaret yapanlar atilmayacak, bu personele agirlastirilmis cezalar verilecek. Yani diyor ki "gidemezsin, surundurecegim seni istemedigin isi yapacaksin bana borcun var ama paran burda gecmez":alala. Bu olmadi, baska bir yol evlilik disi bir bayanla birlikte yasamak. O kadar kulfetli bir is ki, once kizi bulucan evde oturacan, "evli gibi" tabirini yaratican (inanin dunyanin en zor isi:alala), komsulari inandirican, hakim inanacak da seni atacaklar hapis yatmadan:alala. O da olmadi tabi, e geriye de yuz kizartici dedigimiz cinsel tercih degistirme, tarikat, uc gorusler, asiri borclanma vs gibi (en azindan benim icin) yapilamayacak olaylar ve tabi ki FIRAR kaliyor:alala. Bu mudur yukarida anlattigim kapasiteye sahip bu milletin evlatlarina, hem de ortalamanin uzerinde fayda saglayabilecek insanlarina Turkiye'nin verdigi deger? Bu mu insan haklari? Hayat bu bir kere yasanir, kusura bakmasinlar kimse de beni kisitlayamaz gerekirse Turkiye'den vazgecmek gerekirse de BU INSANLARI TURKIYE KAYBEDER!!!:k
Belirli bir meslek grubundan olup ise uzun sure gitmemek yoluyla subayliktan ayrilmayi tercih etmek isteyen benim tanidim bircok kisi suanda zaten yurtdisinda. O meslege sahip insanlari yetistirmek kolay mi ki bu insanlara bu kadar eziyet ediliyor anlamiyorum. Adamlarin sisteme inanclari o kadar kaybolmus ki artik sistemi gectim, Turkiye'yi birakmislar. Yazik yazik...
İşin içinde olan insan ne güzel anlatıyor işte...Ağzınıza sağlık...
Bırakın biz yolumuzu seçtik, TSK orada isteyen orada çalışır isteyen sivilde...
Kuru milliyetçilik yapıyolar, milliyetçilik meslek olarak askerliği seçmekle ölçülseydi 100-150 bin subay astsubayın dışındaki tüm Türkler hain olurdu...Neyse anlayana sivrisinek saz..
TSK'daki subay astsubaylara istifa hakkı tanınsın; kimse firar etmek zorunda kalmasın...
Vatandaş yapmak istemiyorsa istemiyordur , zorla mı?!!!
ne kadar manidar bir yorum, eminim cok yanki bulacaktir... rica ediyorum hukukcular bu konuda neler yapilabilir biraz daha somut konussunlar, yapilacak birsey yok ise daha da yazmayalim buralara guzin abla sayfasina icimizi doker gibi, yaptigimiz isin bi amaci olsun.
Yani, diyecegim sudur: YOK MU BU "Vatandaş yapmak istemiyorsa istemiyordur"U SOMUTLASTIRMANIN BIR YOLU???
Bu konunun hukuksal ve bilimsel olarak incelenerek bir çözüm bulunması gerektiği konusunda hem fikirim. Ancak sayın adminin kibarca belirttiği gibi böyle bir zeminde ''hukuktan'' ve ''bilimsellikten''uzak daha da acısı gereksiz bir TSK ya saldırı olduğunuda üzülerek görmekteyiz.
Öncelikle TSK nın muvazzaf subay/astsubay kaynaklarına; sonra mevcut duruma bakarak bir çözüm bulmak bunu da gerek bireysel hak ve özgürlükler gerekse TSK ihtiyaçları açısından değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum.
TSK muvazzaf subaylarını Harp Okullarından Astsubaylarını Astsubay yetiştirme okullarından temin eder. Harp okullarının öğrenci kaynağıda öncelikle askeri liseler sonra kaln ihtiyaca göre yüksek okul sınavlarına göre direk harp okuludur. Bu bağlamda Subay en az dört sene en fazla sekiz senelik eğitimle yetişmektedir. Astsubaylar ise çok daha kısa bir eğitimle TSK saflarına katılmaktadır.
Günümüzde her nekadar sınava girme sayısında düşme varsada Askeri okullar belirli bir eğitim ve zeka düzeyinin üzerindeki kişileri bünyesine alıp gerçekten taktire şayan bir eğitim öğretimle yoğurmaktadır. Askeri liselerin son sınıfından ayrılıpta istedikleri üniversiteye giremeyen duyduğum kimse yoktur... Hatta ''fikri ve ilmi yetersizlik''nedeniyle Askeri liseden uzaklaştırılanların çok iyi üniversiteleri kazandıklarıda bilinen bir gerçektir.
Askeri liseye girenlerin ailelerinin yüklenme senedi imzalattırılmasının konumuzla hiç bir ilgisi olmaması nedeniyle kapsam dışı bırakırsak... Bu tazminatın ödenmesi durumunda okuldan istekle çıkılabileceğini kabul etmemiz gerekir... Yani Harp okuluna kişinin devam mecburiyeti yoktur... Bunu niçin belirtme ihtiyacı duyduk şundan dolayıdır ki bir çok yerde ''13-14 yaşında çocuklar alınıyor daha reşit değilken olan bu durum nedeniyle hayat boyu asker kalıyorlar..'' sözünün doğru olmadığının görülmesi için... Yani kişi ''yemin etmediği sürece'' asker kişi sayılamaz...dolayısı ile tazminatı ödeyip gidebilir... Burada itiraz ''maddi ödemeye'' geliyor ki bunun temel bir kökü yoktur... Bugün İstanbul Erkek Lisesinin Anaokulu bölümüne çocuğunuzu gönderebilmek için kırk takla atmanız yetmezmiş gibi 20 bin tl ödemeniz yaklaşık 2 bin tl de ''servis'' parası vermeniz gerekmektedir. Karşılığında aldığınız aslında hiçbir şeydir... Neticede ''anaokulu''' ilkokul kısmı biraz daha iyidir umut nedir ? Umut o sınıflardan sonra ''istanbul erkek lisesine'' geçebilmektir.... Geçtikten sonra ne olacağı ise gene meçhuldür... Askeri liselerin eğitim düzeyinin istanbul erkek lisesine eşdeğer ve hatta daha iyi bile olabileceği göz önünde tutulup buna ilaveten tüm iaşe ve ibatesi ile birlikte belirli oranda maaşte verildiğini düşünürsek ne demek istediğim anlaşılacaktır.
Demekki hiç bir şekilde tazminat hakkında eleştiri yapmamamız gerekecektir. (Tazminatın hesaplanma hatası v.s hariç .Neden alınıyor diye...) Sorun kişilerin yemin ettikten sonra yani 18 yaşını çoğunluğun geçmiş olduğu bir dönemden sonra başlayan süreçle ilgilidir. Daha ötesi kişinin subay veya astsubay çıkmasıyla başlayan süreçtir.
Burada iki temel sorun vardır. Birincidi reşit olan kişinin kendi istek ve iradesiyle imzaladığı yüklenme senedi bir diğeri mecburi hizmet süresidir....
Şimdi bunlara bakarsak..