-
Cevap: Fıkralar
Ölüm Döşeğinde Bir Kadının Düşünceleri
Geçirdiği çok kötü bir kaza sonrası komaya giren kadını yaşama döndürmekte zorlanan doktorlar son çare olarak kocasını çağırmışlar.
Kadının yatağının başında doktor üzücü durumu kocasına anlatmış
“Uyandıramıyoruz onu” demiş, Onunla konuşmaya çalışın. Cevap vermezse yapacak bir şeyimiz kalmıyor
Acı haberi duyan kocası:
Bir şeyler yapın doktor demiş, O daha 43 yaşında!
Kadından mırıltılarla hemen cevap gelmiş;
Otuz beeeeeşşş
-
Fıkralar
Adamcağız ölmek üzereymiş.Yalnız tüm yaşamı boyunca dur durak bilmeden çalışıp edindiği servetini yanında götüremeyeceği fikrine çok bozuluyormuş.Sonunda karar vermiş ve hiç değilse servetinin birazını yanına alabilmek için dua etmeye başlamış meleklerden birisi duasını duyup gelmiş. ve adama yanına hiçbir şey alamayacağını söylemiş.Ama adam yalvarmış Tanrı'yla konuşmak istediğini,o'nu kuraları azıcık değiştirmeye ikna edebileceğini söylemiş.(bizim ısrarcı müşterilere benziyor :-) )
Melek bir süre sonra tekrar adamın yanına gelmiş ve tanrının onca dürüst çabasını göz önüne alarak ve bir seferliğine istisna yapmayı kabul etiğini bildirmiş.'yalnız demiş melek yanına sadece bir valiz alabilirsin adam çok sevinmiş bulabildiği en büyük valizi almış içini altın külçeleriyle doldurmuş ve baş ucuna koymuş
Adam çok geçmeden ölmüş ve yoları altın taşlarla döşeli Cennet kapısına varmış.Kapıdaki
Aziz Peter valizi görünce dur bakalım demiş içeri bir şey sokamazsın
Adam durmuş anlatmış ve inanmıyorsa Tanrıya sormasını söylemiş Aziz peter bir süre sonra kapıya gelmiş Haklıymışsın demiş bir valiz getirmene izin verilmiş Pekala yalnız seni içeri almadan önce valiz dekileri kontrol etmem lazım
Adam valizi uzatmış.
Aziz peter adamın ta Cennete getirecek denli değer verdiği şeyleri görmek için valizi açmış ve hayretle Ne demiş kaldırım taşımı getirdin yani? :)
-
Cevap: Fıkralar
Adam meyhanede kafayı çekmiş, ortalığı birbirine katmış. Karakola götürüldüğünde de camı çerçeveyi indirmiş. Tutup hakimin karşısına çıkarmışlar. Adam hakimden özür dilemiş ve “Avukatım gelmedi” demiş. Hakim duruşmayı sonlara bırakmış. Son duruşma saati geldiğinde avukat hala ortalıkta yok. Hakim dosyayı incelemiş ve “Sen hem karakolda, hem savcılıkta, hem de mahkemede suçunu itiraf etmişsin... Tanıklar da var... Avukatın gelip ne söyleyecek?” adam boynunu bükmüş “Valla benim 100 milyonumu aldı... Ben de onun gelip ne söyleyeceğini merak ediyorum!..” (Hasan Pulur)
-
Cevap: Fıkralar
Bakan olan görgüsüz birisi şöförüne sorar. "Şöför söyle bakalım eşekle şöför arasında ne fark vardır? " Şoför bir süre düşündükten sonra mahcup bir sekilde; "Bilemedim bakanım" diyor Bakan cevap olarak: "Eşeğe çüs diyince, şoföre ise dur diyince durur" demiş. Bunun üzerine şöför çok sinirlenmiş ama karşıdaki bakan olduğu için birşey söyleyememiş. Belirli bir süre sonra bu defa şöför bakana: "Bir soru sorabilir miyim bakanım?" der. Bakan da: "Sor bakalım" der. Şoför sorar: "Eşekle bakan arasında ne fark vardır?" Bakan bir süresonra: "Bulamadım şöför söyle bakalım" diyor. Bunun üzerine şöför de: "Vallahi bakanım ben de bulamadım...
-
Cevap: Fıkralar
Bir işadamı, oldukça yoğun ve yorucu geçen bir seneden sonra tatile çıkmaya karar verir. Eşi de kendisi gibi meşgul olduğu için birlikte tatil yapacakları bir dönem ayarlamak zor olur. İspanya kıyılarında bir otel bulur ve bulduğu ilk uçakla oraya gider. Otele yerleşirken bir aylık bir rezervasyon yaptırır. Bir hafta kadar güzelce tatil yaptıktan sonra, bir akşam yemeğinde garson kendisine bir mektup iletir. Mektubu okuyan işadamı, tatilini geçirdiği otelin yöneticisinin yanına gider. "Ne yazık ki tatil sona erdi..." Yönetici şaşırır ve üzülür. "Ama beyefendi, bir aylık rezervasyon yaptırmıştınız, ne oldu böyle aniden?" İşadamı çaresiz bakışlarla cevap verir: "Evet bir ay kalacağım, ama tatil bitti. Karım işinden izin almayı başarmış ve iki gün sonra burada olacakmış..."
-
Cevap: Fıkralar
Birgün halk otobüsünde yaşlı bir teyze şöförün tam arkasına oturmuş. Şöföre dokunarak elini uzatmış, şöför bakmış bir avuç dolusu badem. Teşekkür ederek almış ve afiyetle yemiş. 5dk sonra yaşlı teyze tekrar dokunmuş 1 avuç daha badem vermiş. Şöför yine almış ve bitirmiş. 3. defa teyze badem uzatınca şöför :
- Teyzecim teşekkür ederim, hepsini bana verdin birazda sen yesene demiş. Teyzenin cevabı :
- Olum ben bademli çikolata alırım hep. Ama sadece çikolatasını emmeyi severim. İçinide sana veriyorum işte
-
Cevap: Fıkralar
Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömleğin içine her gün bir taş atar, Hoca. Bir avuç taş doldurur çömleğin içine Hoca’nın yaramaz oğlu, muziplik olsun diye. Bir zaman sonra arkadaşları: “Bugün Ramazan’ın kaçı acaba? diye sorarlar Hoca’ya. Hoca’da: “Şimdi eve gider öğrenirim. Biraz sabredin.” der ve evinin yolunu tutar. Çömleği boşaltır; bir sayar, iki sayar… Taşların yüz yirmi beş tane olduğunu görür. Şaşkın bir halde döner arkadaşlarının yanına Hoca.
- “Arkadaşlar, bugün, Ramazan’ın kırk beşi” der. Hoca’nın bu cevabına gülüşürler arkadaşları. Aralarından biri:
- “Aman Hocam, bir ay otuz gündür. Hiç Ramazan’ın kırk beşi olur mu?” diye itiraz eder. Hoca, biraz şaşkınlık biraz da kızgın bir ifadeyle:
- “Ben yine insaflı davrandım. Benim çömlek hesabına bakacak olursak; bugün Ramazan’ın yüz yirmi beşi!”der.
-
Cevap: Fıkralar
Komik ►Üç korner Bir penaltıydı
►Maçlar plastik topla oynanır, top patlası bile ufacık topla maça devam edilirdi.
►En iyi oynayan iki kişi aynı takımda yer alamazdı
►Maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu.
►Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip küfür edilirdi.
► Maçların hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi.
►Anne-baba çağırınca maç biterdi.
►Topu patlatan parasını öderdi
►Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi.
►Kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe Açılsana 3 kere sektirdim derdi rakip açılırdı.
►Top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse işetilirdi
►Penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. Eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı.
►Frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin kocaman 3 adım atmasıyla belirlenirdi.
►Top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. Topu ilk kim kaparsa o takımda başlardı.
►Gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse gol yiyen takım 180 derece dönerek durumu kabullenirdi.
►Eğer bir oyuncu faule maruz kalmışsa ama devam etmek istiyorsa, rakip futbolculardan birinin yürümesini dahi bahane ederek: “Adamın devam ediyor.” derdi.
►Atan alır mevzusu vardı. Eğer top kime çarpıp abuk zubuk biyere kaçmışsa topun gittiği yer neresi olursa olsun koşa koşa gidip alırdı.
►Eğer kaleci dahil herkes çalımlanmışsa kale çizgisinde yere yatılarak topa kafa vurulurdu.
-
Cevap: Fıkralar