N'olacak Bu CHP'nin Hali?

Helal olsun şu ÖYMENE Üstlerinde nekadar pislik varsa kurtulmalarına vesile oldu. Memleket meselerinden Kuru temizlemecilerde yer kalmamıştı herkez temizlendi aklandı paklandı yuh olsun demekten başka bir şey demiyorum.
M.E.Sezen


12 Temmuz 2007 Perşembe 12:11 Ekonomi
Bunlar da AKP'nin 'ekonomiyi bozan' icraatları

http://www320d.mackolik.com/Nethaber...ikonik8880.jpg
EMİN ÇÖLAŞAN, AKP'NİN EKONOMİYİ BOZAN İCRAATLARINI LİSTELEDİ:

Çölaşan'ın Hürriyet'teki listeli yazısı şöyle:

GAZETEMİZİN yazarı Prof. Dr. Şükrü Kızılot, ekonomide AKP iktidarının halkı kandırmaya dönük masallarını rakama dökmüş. Bunlar devletin resmi rakamları.

Ancak iktidarın masallarından, pembe tablolarından çok farklı. Biraz bol rakamlı olacak ama okumaya değer. Her biri ibret belgesi. Kısaca özetliyorum:

AKP iktidar olduğunda cari açık (Türkiye’ye gelen dövizle çıkan döviz arasındaki fark) 2002 Aralık ayında 1.5 milyar dolar. 2006 Aralık rakamı ise 3l.5 milyar dolar. Artış oranı yüzde 2 bin. Bu döviz açığı ağırlıklı olarak sıcak para denilen (kara para dahil) emanet para ile karşılanıyor. Riski çok büyük.

Dış ticaret açığı (ithalatla ihracat arasındaki fark) 2002 Aralık ayında 15 milyar dolar. 2006 Aralık ayında ise 53 milyar dolar. Artış oranı yüzde 241.

AKP iktidar olduğunda Türkiye’nin toplam borcu 222 milyar dolar. Bugün 400 milyar dolar. İç borçta artış yüzde 114, dış borçta artış yüzde 64.

AKP iktidar olduğunda kişi başına borç 3187 dolar. Bugün 5458 dolar. Doğan her çocuk bu miktar borçla doğuyor. Artış yüzde 71.

Özel sektörün dışarıya borcu 2002 Aralık ayında 44 milyar dolar. Bugün dışarıya borcu 126 milyar dolar. Artış yüzde 187.

Ailelerin bankalara borcu 2002 Aralık ayında 4.3 milyar YTL. 2007 Mayıs itibariyle bu rakam 24.4 milyar YTL. Artış oranı yüzde 467.

Tüketici kredilerinde 2002 Aralık ayı rakamı 2.3 milyar YTL. 2006 Aralık ayında 45.5 milyar YTL. Artış korkunç: Yüzde 1878. Halkımız borçla yaşar duruma getirildi. Ayrıca kredi kartı borçları toplamı 2002’de 4.3 milyar YTL. Geçen yıl 21.2 milyar YTL. Artış yüzde 393.

Yabancılara özel ayrıcalık: Temmuz 2006’da yabancıların devlet tahvili, Hazine bonosu ve borsa kazançlarının vergisi yüzde 15’ten sıfıra indirildi. Yabancılar vergi ödemiyor, Türkler bu gelirlere yüzde 10 vergi ödüyor.

Yabancı sermaye üretken ve ihracatçı olmayan sektörlere geldi. İş olanağı yaratmayan hazır tesisler yabancılara satıldı ve Türkiye bu parayla yönetildi. Bankalar, limanlar, havaalanları, Telekom, Petkim, araziler...

AKP iktidar olduğunda bankacılık sektöründeki yabancı payı yüzde 3. Bugün itibariyle yüzde 42. Artış oranı yüzde 1300. Cüzdanımız, evimiz, paramız, yabancıların denetimine girdi. Aynen borsamız gibi! Şu anda borsanın yüzde 7l’i yabancıların, sıcak paranın, kara paranın emrinde.

AKP iktidarı, rantiye kesimi ihya etti. Yabancıların 2002’de borsaya yatırdığı her bin dolar, şu anda 3586 dolar oldu. Dolar bazında kazanç oranı yüzde 259. Böyle bir örnek dünyada yok.

Esnaf zulüm altında. AKP iktidarından bugünkü rakamlara karşılıksız çeklerde artış yüzde 102, protesto edilen senetlerdeki artış yüzde 204.

Pek çok işyeri kapandı. Bu ne biçim büyümedir ki, AKP iktidar olduğunda 8 milyon olan vergi yükümlüsü sayısı, 2006 yılı sonunda 470 bin azalarak 7 milyon 530 bine indi.

Türk halkı, beş yıl boyunca dünyanın en pahalı akaryakıtını kullandı.

Pembe tablolar, büyümeler falan filan işte böyle!

Ne oldu da Alevi'den çok Alevici kesildiler?
Ülkenin de devletin de sahibi olan Alevileri azınlık haline getirmeyi kim istiyor? Avrupa Birliği ve ABD değil mi? Peki AKP destekçisi medyada bugüne kadar içtenlikle bir Alevi muhabbeti gördünüz mü? Ne oldu da birdenbire Aleviden çok Alevici kesildiler?
Çünkü Habur’daki görüntülerden sonra Kürt açılımında tıkandılar; büyük bir toplumsal tepki ile karşılaştılar.
Yeniden toplumsal destek sağlamak için istismar edebilecekleri bir konu, bir kitle arıyorlardı. Derken Onur Öymen’in “Dersim’de analar ağlamadı mı?” sözünü çarpıtarak bu fırsatı bulduklarını zannettiler.
Cumhuriyetle ve Atatürk ile hesabı olan kim varsa, yeniden ortaya çıktı. ARSLAN BULUT . YENİCAĞ
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_...p?hityaz=10896

Burada yazan bazı arkadaşlarımızın ''Dersim'' isyanının ne olduğunu Sayın Onur Öymen'in ne dediğini anlamadan yazdıkları çok açıktır.

Sahibinin sesi olan basın yayın organlarını anlamak onların abartmalarını yalanlamak yerine bilmeden konuşmak biraz ayıp oluyor.

Dersim (Tunceli) bölgesi, Osmanlı döneminde idari yapılanma ile ilgili olarak sahip olduğu, bağımsız, özerk yapılanmasını Tanzimat'tan sonra kaybetmiş ve bu durum, bölgeyi dilediği gibi sömüren feodal unsurlar tarafından her vesile ile isyan nedeni yapılmıştır.

İsyan , 1937 Mart’ında askeri birliklere yapılan saldırı ile başlamış ve asker mevcudunun tamamı katledilmiştir. Bunun duyulması üzerine isyanın bastırılması için sert önlemler ve idari tedbirler alınmıştır. Burada unutulmaması gereken ASIL GERÇEK FEODAL YAPIYI KORUMAK İSTEYEN AĞABABALARIN ÇIKARDIĞI BİR İSYAN OLMASI VE KATLEDİLEN ASKER ANALARININ AĞLAMASIDIR.

Sayın Öymen ''anaların ağlamasına'' karşın isyanın bastırılması gerekliliğine işaret etmiş, “Bunu göz ardı edecek bir devlet yapılanması düşünülemez. Devlet, bütün tedbirlerini hukuk içinde kalarak almalıdır. Çağımız hukuk devletinin vazgeçilmez önşartı budur. Devlet aynı zamanda kendini de savunmak zorundadır. Bu da devlet olmanın gereğidir” demiştir. Yani PKK ile pazarlık , İmralı şerefsizi ile dirsek teması görüş alış verişi yol haritası yapılamayacağını belirtmiştir.

Burada bir hata varsa onu tartışalım yoksa bilgisiz konuşmayalım. Anaları asıl ağlatanın PKK olduğu gerçeğini saklamaya çalışan bir AKP yi kabul etmek, bunun parçası olmak asla düşünülmemelidir. Bazı analar ağlamasın diye tümden VATAN SATILIRSA ortada ağlayacak ana bile kalmayacağı bir gerçektir.

Dönemin dersim manşetlerine göz atmak ister misiniz?

http://www.ensonhaber.com/galeri/gun...leri.html?no=1

Gözlerimizle görüp , kulaklarımızla işittiklerimizden ötesi değildir, o intihal denilenler.

Kimsenin keyfine göre de yazacak değiliz kusura bakmayın. Haklıdan yana olmak için Alevi ya da Sünni olmak da gerekmiyor.

O vicdanın sesine bakar, rengi de vicdandan vicdana değişir...

Öymen in renginden değilse , intihale mi giriyor her söylediğimiz!

Tescilli CHP düşmanıymışız, peki ya siz?!

Bi zahmet dönüp kendi yazdıklarınıza bakarsanız propogandayı görürsünüz!

Pehh...

Dersim isyanını de bilmeyen yoktur.

Alttan alttan yönetime direktif verme hakkını da kendimizde bulmadık hiç bu güne kadar... Haddimiz de değil, onlar bilir ne yapacaklarını!

Eğer paylaştıklarım siteye uygun değilse hiç kimseninki de uygun değil demektir!

https://www.hukuki.net/showpost.php?p...2&postcount=73
https://www.hukuki.net/showpost.php?p...6&postcount=74

İstediği kadar özür dilesin , içindekileri kustu bi kere, temizlemesi de Baykal'dan , ne de olsa avukatlığa da soyunmuştu!!!

http://www.yurthaber.com/images/othe...1811089-02.jpg

18 Kasım 2009

CHP İl binası içerisinde bulunan üzerinde "Güzel Günler Göreceğiz" yazılı afişi elleriyle işaret eden işçiler; "Bu şekilde mi güzel günler göreceğiz, CHP'nin okları hangi yönde "şeklinde CHP'nin Genel Merkezi'ne serzenişte bulundu. Serkan Çankır isimli Kent A.Ş. işçisi, mağdur olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Bizleri 1 Mayıs İşçi Bayramı'nda işten çıkardılar. Bizi işten çıkardıklarında üç firma ile ihaleye gittiler ve hemen 300 işçi aldılar almaya da devam ediyorlar.Cevat Durak da Karşıyaka ve Bayraklı bölünmesinden kaynaklı işten çıkarıldığımızı söylüyor ama CHP Genel Merkezi kendisine rant sağlıyor. Ankara'ya kadar yürüdük, çadır kurduk ama sesimizi kimselere duyuramadık. Ölümüzde olsa cesedimizde çıksa, biz asla pes etmeyeceğiz."

http://www.google.com.tr/search?sour...a=lr%3D&aq=&oq=

İnsanları kandırmak bu kadar mı kolay...
http://www.yurtsevercephe.org/yc-sit...19nden-ziyaret

CHP'deki deprem son sürat devam ediyor...

Kılıçdaroğlu gittiğim yerde Erdoğan 'a yanıt vereceğim demişti ammaa geldikten sonra vermeye çalışır gibi oldu sanki :DD :DD :DD de...

Sanırım teğet geçti.

Hiç duymadık, izlemedik, okumadık ya neyse..

Geçmiş olsun.

Pülümür Belediye Başkanı Mesut Coşkun, Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Nazimiye Belediye Başkanı Cafer Kırmızıçiçek CHP'den istifa etti.
Ayrıca, CHP il ve ilçe teşkilatlarından 100'ü aşkın partili partisinden ayrıldı. NTV

HAKKARİ'nin Çukurca İlçesi'nde CHP İlçe Başkanı M.Selim Turnç ve ilçe yönetimi partilerinden istifa etti. Tunç, İlçe yönetiminde ve üye olan 24 kişinin istifa dilekçelerini CHP Genel Merkezine gönderdiklerini belirtirken, karara gerekçe olarak CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in TBMM'deki `Dersim isyanı' ile ilgili sözlerini gösterdi.
VATAN

Demek ki neymiş?

Bu halk koyun değilmiş; vezir de yapar , rezil de ...

İşte bu kadaaarrr

Sayın çoban,

Yazdıklarınızdan anlaşıldığı kadarıyla CHP'den çok çekmiş bir "aşiret"ten geliyorsunuz...

Elinize bir çift zil versek çıkıp bir güzel köçek havası oynayacaksınız...

Gerçekten merak ettim:

SİZ NEREDEN VE NASIL BİR CHP MAĞDURUSUNUZ?

Bir de merak etmeyin siz

önemli olan sürü olmak değil özgür ve bağımsız bir BOZKURT olmaktır...

Bir bozkurt, değil sürüyü

o sürünün sahiplerinin bile ödünü patlatmaya yeter de artar bile...

Şimdiki iktidarsız iktidarlar gibi...

VESSSELAM!

Sayın horasan ,

Sizin başka işiniz yok mu Allah aşkına !!!

Teşekkür ederim ihtiyacım yok zile mile. Canınız sıkıldıkça takar kendiniz oynarsınız. Hem köçek oyunu bilmeyiz biz. Çizerlerin CHP aşireti için karaladıklarını bana mal etmeye kalkışıyorsunuz , tövbe tövbe...

CHP mağdurları mı? e buna da tövbe tövbe...

CHP milletin önünde diz çökmüştür şu zamana kadar... Bundan sonra da nasıl çöker bilemem , ama bence Aşıklar tepesindeki o "Çile" yerine gidip kırklanıp dönsünler... Kim bilir belki işe yarar...

Kurttan kurda fark vardır desem!

B. Coşkunca yazdırmanın alemi yok şimdi !..

Komik olmayın, öd patlamaymış, tövbe tövbe...

Herkesin bir canı var, sizinkisi dokuz mu?!

CHP aşireti küçülüyorsa suç benim mi?! İktidara gelmek istemiyorsa suç AKP aşiretinin mi?!

Özür dilerim ama bunları söyleten sizsiniz, kimseye saygınız yoksa kendinize , partinize olsun bari...

*

Unutmadan, tüm partilere ve her bir partiye oy veren vatandaşlarıma saygım sonsuzdur!

Ancak sayanı sayarım, saymayanı da yok sayarım!

OYLAR MECBURİYETTEN CHP'YE
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım Genç:
Türkiye’deki Alevilerin çizgisi sol ve sosyal demokrasiden yanadır. Bugüne kadar çizginin sol tarafında olanlara oy vermişlerdir. Bu noktada CHP dışında bir yapılanma yok. Ancak Aleviler’in CHP’den memnun olduğunu söylemek de mümkün değil. Başka bir siyasi oluşum olmadığı için Aleviler CHP’ye mahkumiyetten ve mecburiyetten oy veriyor. Yüzde 10 barajını aşacak solda bir başka parti görse onlara verirler.

Türkiye’de Aleviler 10-12 milyon nüfusla geniş bir yelpaze. AKP ve MHP’ye oy veren yok mu olmaz mı. Tabiî ki var, ama bu bütün oyların yüzde 10’unu geçmez.

CHP dışındaki siyasi partiler de Alevilerin CHP’den memnun olmadığını, mecburiyetten oy verdiklerini görüyorlar. Ama aleviler sağduyuludur. Daha demokratik bir Türkiye için adım atacak solda bir parti olmadığı sürece bir değişiklik olacağını sanmıyorum.

CHP’NİN STATÜKOCU ANLAYIŞI İFLAS ETTİ
Dünya Ehli Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun:
Bugün CHP’nin statükocu devlet ideolojisi düzeyindeki siyaseti iflas etmiştir. Ama hala direniyor. Atatürk sağ olsa Türkiye 100 defa değişirdi. Halen 70-80 yıl önceye takılmak yanlış. CHP 40 yıldır Alevilerin oyunu alıyor. Daha demokratik bir Türkiye sivil bir Anayasa için çalışması gerekirken bugüne kadar hangisini yaptı. Ne CHP ne AKP’ye inanmıyoruz. Siyasi rant yarışı içinde samimiyetlerine güvenmiyoruz. Açılımdan bahsedenlerin bünyesinde alevi var mı, yok. Alevileri dışlıyorlar. Söylemler güzel ama icraatlarında göremiyoruz. CHP bütün eleştirilere karşın en azından Alevilere iyi kötü görev veriyor. Diğerleri ise bunu hiç yapmıyor.

Çalıştayları da anlamak mümkün değil. Alevilerin sorunları araştırılması, oraya buraya sorulması gereken sorunlar değil. Alevi toplumu var ve onlar taleplerini sıralıyor. Açılım Alevilerin görüşleri dikkate alınarak yapılır. Bunun dışındaki çabalar birer şov zinciri dışında bir şey değil. Yine de umudumu korumak istiyorum. Yüzde 50 şans veriyorum hepsine.

CHP İLE ALEVİLERİN İLİŞKİSİ DEFOLU
Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Fevzi Gümüş:
Bizim taleplerimiz belli. 6 madde halinde sıraladık. Bunların dışındakiler Alevileri biçimlendirmeye dönük çabalardır. Bu tür yaklaşımlara da sonuna kadar karşıyız. Alevilerle siyasi partiler arasındaki ilişkilere kimsenin hakemlik yapmasını da doğru bulmuyoruz. Dersim tartışması üzerinden gelen çağrıları kimden gelirse gelsin doğru bulmayız. Alevilerin kendi siyasi gelecekleri açısından zorunlu-sorunlu siyasi ilişkilerden kurutulup bir özeleştiri yapması gerek. CHP’yle Alevilerin ilişkisi defolu bir ilişkidir. AKP’de 8 yıldır iktidarda ama bir arpa boyu yol alınamadı. MHP’nin Maraş katliamındaki rolünü biliyoruz. Var olan siyasi zemin Alevileri tatmin etmiyor. Bu doğru. Daha laik, demokratik ve eşitlikten yana bir yaklaşıma ihtiyaç var. Aleviler artık bunu kendi içinde tartışmalı.

http://www.alevihaberajansi.com

Bunları da çoban aşireti uydurmuyor herhalde...

Sayın çoban,

Burada ben açık açık oy verdiğim ve güvendiğim bir parti adına yapılan psikolojik savaşa, iftiralara, yalanlara ve yanlış anlamalara sıradan bir insan olarak yanıt vermeye çalışıyorum.

İnsanların inandıkları şeyler uğruna yapması gereken bu tür işler varlık nedenleri ve yaşamsaldır.

Pekala, aşiretinizi söylemediniz.

Cesur olun da şu an hangi parti ve lidere inandığınızı, güvendiğinizi söyleyiniz...

Bilelim kimmiş bu müstesna lider ve partisi?

Bilsin şu "garip gureba, fakir fukara" da sürüden ayrılıp en azından sizin gibi bir "çoban" olsun...

Bakalım ödü patlayan mı patlamayan mı bir çobansınız...

Buyurun sayın çoban, söyleyin parti ve liderinizi...

...

(Söyleyemezsiniz, söyleyemeyeceksiniz... Bu dönem öyle bir dönem ki insanların inandığı ve oy verdiği partiyi söyleyemediği ödlek bir fetret dönemi...)

...

"Bir şeyi güzel olarak mı algılıyorsunuz? demek ki yanlış algılıyorsunuz."

nietzsche

Bu arada isimler ve kurumlar güzel algılanabilir...

Cemevi’ne cümbüş evi diyen kimdi?

Neymiş efendim Dersim katliamı yeni bir Kerbela imiş.. Kim söylüyor bunu? Ülkenin Başbakan’ı... İyi de ben o Başbakan’ın yani Recep Bey’in başka sözlerini de hatırlıyorum.. Hangisini mi?Belediye Başkanlığı günlerinde Karacaahmet’de Cemevi açma izni isteyen Alevi kardeşlerimize hitaben, “Cemevi Cümbüş evi, ne izni!” demesini!.. Şimdi soruyorum size Cemevi’ne böyle bakan birinin ortaya çıkıp Dersim mugalatalarını yapması nasıl kabul edilebilir? Alevilerin inanç merkezlerini cümbüş evi olarak gören bir zihniyetin Dersim-Kerbela özdeşleştirmesinin sadece bir izahı olabilir ki o da ajitasyondur.. İyi de bir Başbakan kendi vatandaşını birbirine karşı kışkırtacak şekilde nasıl ajite eder?

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_...p?hityaz=11005

Kayınvalide; gelininden şikâyetçi…
“Köpek gibi mübarek… Evleneli daha on yıl bile olmadan üç tane doğurdu… Zavallı oğluma acıyorum… Kolay mı üç çocuğun ihtiyacını karşılamak?”.
Soruyorlar:
“Kızın kaç yıllık evli*”
“Kızım mı?..On yıl oldu herhalde...”
Kaç çocuğu var?”
“Sekiz tanecik!”…

Yine bir kayınvalide gelinini şikâyet ediyor:
“Gelinimin elinden hiçbir iş gelmiyor canım!.. Salatayı oğlum yapıyor, bulaşıkları oğlum yıkıyor; çamaşırı makineden çıkarıp asan oğlum, ütüleyen de oğlum… Bizim gelin hanım devirip kıçını yatıyor”…
“Peki ya sizin damat nasıl biri?”
“Ah şekerim öyle iyi bir damadım var ki şükürler olsun… Kızımın eli soğuk sudan sıcak suya girmiyor… Salatayı damadım yapıyor… Bulaşıkları yıkıyor; çamaşırı makineden çıkarıp asıyor… Vallahi ütüyü bile damadım yapıyor… Güzel kızım çok şanslı, çok”…

http://www.gazeteciler.com/ikiyuzlul...-news9085.html[

Biri vurduysa diğeri de öldürmemeli, bakınız bunu da en iyi sayın Taha Akyol dile getirmiş:

Milliyet - 27 Kasım Cuma 2009

Dersim olayı, tarihimizdeki büyük acılardan biridir. Yeniden gündeme gelen bu olayı maalesef yaraları sarmaya ve birlikte yaşamaya hizmet edecek özenli bir üslupla ele almadık.
Siyaseten ‘kullanma’ yolunu seçtik. Tabii siyaseten ‘kullanma’ söz konusu olunca, Dersim dramı ‘siyasi savaş malzemesi’ haline getirildi ve ülkedeki kutuplaşma daha bir sertleşti.
Dersim konusunda 1937’de de bugün de birinci derecede kusurlu olan elbette ’CHP'dir fakat ben öncelikle Başbakan Erdoğan’ın "katliam" nitelemesini eleştirmek istiyorum. Çünkü ülkeyi yöneten, bunun sorumluluğunu taşıyan odur.
Bazı lobilerin Dersim dramını, ikinci bir ”soykırım" iddiasıyla uluslararası camiaya kabul ettirmek için çalıştığını biliyoruz.
Bir tarihçi, bir entelektüel, muhalefetteki bir politikacı bu olaya “katliam” diyebilir; nihayet kişisel görüşüdür. Fakat başbakanların beyanlarının ‘resmi’ niteliği vardır, yarın ‘fatura’ halinde geri dönebilir!
“Katliam” terimi uluslararası hukukta “soykırım” suçunun maddi unsurudur! Elbette Başbakan “katliam” kelimesini bu terimsel anlamında kullanmadı ama siyaseten fevkalade istismara açık bir ‘terim’dir bu.
İnsani bir dramı, bir fecaati eleştirmek ve acıları paylaşmak doğrudur ama istismara yol açabilecek ‘terim’lerden sakınmak gerekir.

1930’ların rejimi
CHP’ye gelince... 1937’de Dersim’de yaşanan, rejime karşı bir “isyan” değildi. Alevi Dersimlilerin, Seyyid Rıza ve bağlılarının laik cumhuriyetle hiçbir sorunları yoktu. Hatta Milli Mücadele’yi desteklemiştir, Şeyh Said isyanından da uzak durmuşlardı. Dersim’deki olay, sadece aşiretçi toplum yapısından gelen yaygın kanunsuzluklardı.
Buna rağmen maalesef “aşırı güç” kullanılmış, çok büyük acılara yol açılmıştır.
Şeyh Seyyid Rıza ve oğlu da haksız ve hukuksuz olarak idam edilmiştir!
Tunceli'nin uzun yıllardan beri radikal sol hareketlere zemin oluşturmasının sebebi, bu acıların doğurduğu tepkilerdir.
Dersim’de aşırı güç kullanılması münferit bir “yanılgı” değildi, rejimin 1930’lardaki karakterinden geliyordu: Eleştirip itidale sevk edecek muhalefet ve hür basın yoktu. Sosyal sorunların kuvvet kullanarak çözülebileceği şeklindeki ‘devrimci’ ideoloji her şeye hâkimdi...

Temel mutabakatlar
Bugün, bu kadar derin izler bırakmış tarihi hadiseleri görmezden gelebiliriz ama “ateşin düştüğü yerler”de ıstırap ve tepkiler devam ediyor; hatta zaman zaman patlamalar halinde dışa vuruyor.
Türkiye'nin hâlâ temel mutabakatları sağlayamamış, istikrarsızlığa çok yatkın bir toplum olmasında bunun rolü büyüktür. Bütün radikallere bakın, geçmişteki acılardan, bire bin katarak besleniyor.
Yapılması gereken, yaraları kaşıyarak değil, merhem sürerek ele almaktır. Bunun siyasi adı, demokratikleşmedir, insani adı ‘empati’dir.
1930’larda değiliz. Çağ değişmiştir, anlayışlar, çözüm metotları değişmiştir. CHP bu değişime uyum sağlayarak çağdaş bir sosyal demokrat partiye dönüşecek yerde, hâlâ 1930’lara referans yapması, hem büyümesini engelliyor, hem temel sorunlarda Türkiye’nin büyük mutabakatlarla çözümler üretilmesini engelliyor.
Buna ‘irtica’ paranoyası dahildir!
CHP’nin bugünkü kusuru budur.
Sorunlarımızı darbe değil de siyaset çözecekse...
Erdoğan’la Baykal’ın, bir bayram gününde tokalaşıp “temel mutabakatlar bildirgesi” üzerinde çalışmaya karar vermelerini hayal ediyorum. Biliyorum hayal ama hayali bile güzel...
Nice güzel bayramlara...

*

Eğri oturup doğruyu söylemek gerekirse işte böyle... Yoksa "gelin -kaynana" örneği gibi olur ki "kendin söyle, kendin inan"maktan öteye gitmez!..

"...

1930’larda değiliz. Çağ değişmiştir, anlayışlar, çözüm metotları değişmiştir. CHP bu değişime uyum sağlayarak çağdaş bir sosyal demokrat partiye dönüşecek yerde, hâlâ 1930’lara referans yapması, hem büyümesini engelliyor, hem temel sorunlarda Türkiye’nin büyük mutabakatlarla çözümler üretilmesini engelliyor.

..."

Çağın değişmesine rağmen ekonomik bakış açılarının değişmediğini sağır sultanlar bile biliyor ve yaşıyorken yolu AK olanların bilmemesinden bilmemezlikten doğal ne olabilir...

TANZİMAT....... AVRUPA BİRLİĞİ

DUYUNU UMUMİYE........İMF

İNGİLTERE.......... ABD

OSMANLI.......... DEĞİŞEN 21 YY'DA TÜRKİYE

BABIALİ.......... YANDAŞ BASIN

A Lİ K EMAL.......... :)

...

Bu arada "sosyal demokratlık" nasıl bişeydir?

Başı açık olmak mıdır?

Evi, mahallesi, ili, vatanı AÇIK;

bayrağı, atası, tarihi dili GDO'lu yaratıklar mıdır?

Avrupa Parlemontosu üyesi Ozan Ceyhun, Adana Barosu'nun davetlisi olarak Adana'da bir konuşma yapmıştı ve özel sohbette, babası ünlü yazar Demirtaş Ceyhun'un ölümü nedeniyle Başbakan R. T. Erdoğan'ın kendisini aradaığını, başsağlığı dileğinde bulunduğunu, ama CHP'den arayan olmadığını, oysa kendisinin CHP'den bunu beklediğini söylemişti.

Aşağıdaki yazıyı okuyunca Ozan Ceyhun'un söyledikleri aklıma geldi..

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...1&hid=13128862

CHP Resmi internet sitesinden;

"CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Demirtaş Ceyhun’un yaşamını yitirmesi nedeniyle bir mesaj yayımladı.
Baykal, mesajında, Demirtaş Ceyhun’un yaşamının her döneminde emeğe, insan hak ve özgürlüklerine ve hukukun üstünlüğüne en büyük değeri veren aydınlardan biri olduğunu belirterek, Ceyhun ailesine, edebiyat dünyasına başsağlığı ve sabır; yeri doldurulması çok zor olan Demirtaş Ceyhun’a da rahmet diledi."

Haberde Demirtaş Ceyhun'un Cumhuriyet Mitingi'nde eli bayraklı resmi de var.

Aklıma Turgenyev'in "Babalar ve Oğullar" romanı geldi.

Oğul Ceyhun'u ise ekşi sözlük yazarları şöyle hicvediyor:

1960 dogumludur, 70 li yillarda avusturya lisesinde okumustur, adi bir cinayet davasina karistigindan 12 eylul oncesi yurdu terkedip almanya'ya yerlesmistir.


ah su biz karabiyikli turkler'i yazan demirtaş ceyhun'un oğlu. ilginç olan yazarın da karabıyıklı bir türk olması, ama oğlunun da buna uygun bir tip olmasına karşın bir alman olarak avrupa parlamentosu üyesi olması. 80 öncesi almanya'ya gidip almanlaşmış kendisi.
hayır, anladık almanya'ya olan bağlığını da birtakım röportajlarında "nasıl diyorlar, siz türkler ..." formatındaki açıklamaları için bir kez daha bakınız vermeden duramıyorum (ah evet evet biz türkler)


Benim Harun olarak son sözüm şu:

"Yurdum insanı doğru yolu elbette bulur, biraz daha eğitimlisi daha önce bulur."

Hikmet Bey bence ya Beşiktaş Kulüp Başkanlığı'na adaylığını koysun, ya da yeni oluşturulan Balkız'ın Alevileri, Uras'ın özgürlükçü solu, 10 Aralık 'ın sendikacı-akademisyenleri temsil ettikleri iddiasındaki yeni sol?!!! oluşuma katılsın.

Seçim sonrası arayanı olur mu bilinmez...

Sayın GÜR,

Gelinen bu aşamada

konu başlığının

"NE OLACAK BU ABBAS BEYİN HALLARI"

olmasını öneriyorum... :)

Sayın Gür,

CHP'nin sitesinde Demirtaş Ceyhun için yapılan açıklama elbette memnuniyet verici. Ama benim anlatmak istediğim farklı bir şey. Ölüm gibi ciddi ve (ve hayatın gerçeği) konusunda ölenin yakınlarına başsağlığı dilemek insani bir görev veya davranıştır.

Ozan Ceyhun da bir sosyal demokrat olarak bunu sosyal demokrat olarak bildiği bir partiden beklediğini, ama onlardan hiç ses çıkmadığını, AKP'den telefonla arandığını ve buna şaşırdığını ifade etmişti. Bu ya vefa için yapılır, ya da "politika" için yapılır. Ama o ortamda insanlara "bunu politika için yapıyorsun" denmez. Hangi amaçla yapılırsa yapılsın, muhatabını memnun eder. CHP, Demirtaş Ceyhun'u kendisine daha yakın, oğlunu da daha uzak görmüş olabilir, ama bunlar konumuz için mazeret olmamalı. Böyle durumlarda insan rakibi de olsa görevini yapmalı diye düşünüyorum.

Hikmet Abi'nin ve Ozan Ceyhun'un yakınmaları da gösteriyor ki, CHP bu işi beceremiyor. Bunu CHP'yi kötülemek için söylemiyorum. Bir gerçeği vurgulamak için söylüyorum.

Ekşi sözlükteki dedikodular ciddiye alınacak şeylerdeğil. Ben Ozan Ceyhun'u yakından dinledim ve sohbet ettim. Hiç de Almanlaşmış falan değil. Babasından farklı düşündüğünü ben de kendisine sordum kendisi de zaten bunu açıkça söylüyor. Babam gibi düşünmüyorum diyor, ama babasıyla gurur duyuyor. Babam da dedem gibi düşünmüyordu, ben de babam gibi düşünmnüyorum diyor. Bu düşünce farklılığını normal görüyor. Türkiye için Almanya'da ve AB'de neler yapabilirm diye uğraşıyor. Oralarda Türkiye'yi destekleyen politikacıların olması büyük fırsat. Bunu değerlendirmek gerekir. Kafayı kuma sokarak, oralardaki gelişmelerden soyut yaşamak Türkiye'yi sosyal ve ekonomik anlamda çölleşmeye götürür.

Sayın horasan;
Ben halimden memnunum.

Sen adamı zorla CHP avukatı yaparsın Abbas Üstad.

Bir haber :

CHP`li muhalifler, eylem provası yaptı
Sarıgülcüler dün İstanbul İstiklal Caddesi`nde büyük eylemin provasını yaptı.

Bazı Avrupa Parlamentosu eski ve yeni milletvekillerinin destek verdiği yürüyüşte, Baykal`ın istifası istendi. Muhalifler, `Baykal gitme vaktin geldi` yazılı şemsiyeler açtı.
Mustafa Sarıgül`ü destekleyen 200 kişilik grup, Galatasaray Meydanı`nda toplandı. Grup adına açıklama yapan Avrupa Parlamentosu eski milletvekili Ozan Ceyhun, Almanya`daki Türklerin kalbinin CHP için attığını; ancak seçim sonrası alınan yenilginin bedelinin ödenmesi gerektiğini söyledi. Ceyhun, Baykal`ın artık gitme vaktinin geldiğini kaydetti. CHP`nin Sosyalist Enternasyonal`den atılmak üzere olduğunu belirten Ceyhun, bir sosyal demokrat olarak buna göz yummayacaklarını ifade etti. Sarıgül hareketinin `şahıs hareketi` olmadığını savunan Ozan Ceyhun, bu hareketin `utanç tablosuna karşı girişilen onur hareketi` olarak görülmesini istedi. Açıklamanın ardından grup, açtıkları şemsiyelerle Taksim`e yürüdü. `Baykal istifa` şeklinde sloganlar atan grup, Taksim Meydanı`nda kısa bir açıklama yaptı. Açıklamada, `Parola 999, hedef iktidar. Bu bir halk hareketidir. Yarın 9`da 9 gerekçeyle Ankara`da CHP Genel Merkezi önünde buluşalım.` denildi.


Şimdi soralım: Bir Alman milletvekilinin böyle bir toplantıda bulunması bir tarafa, böyle bir konuşma yapması doğal mıdır?

Doğal değildir diyorsanız, kendisine CHP'den başsağlığı dilenmemesi de doğaldır.

Sayın Gür;

Mustaf Sarıgül'ün ekibi Adana'da da ofis açtı ve ofis, bizimle aynı binada..

Yani adamlarla komşu olduk..

Bir çay içmeye gitsek yanlış anlaşılır mı acaba?...

Alıntı:

---

Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı

Sayın Gür;

Mustaf Sarıgül'ün ekibi Adana'da da ofis açtı ve ofis, bizimle aynı binada..

Yani adamlarla komşu olduk..

Bir çay içmeye gitsek yanlış anlaşılır mı acaba?...

---

Bu forumda yazdıklarını okurlarsa, onların sana çaya geleceklerine emin olabilirsin.:):):)

Kılıçdaroğlu espri konusu oldu

CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun son dönemde elinde belgeyle çıkıp “yolsuzluk, usulsüzlük var” deyip ertesi günde belgelerle tekzip edilmesi mizah konusu oldu.

Kılıçdaroğlu, son olarak usülsüz dinleme iddiasıyla ilgili bir belge göstermiş, ertesi gün tekzip edilince de asıl belgeyi sakladığını itiraf etmek zorunda kalmıştı. Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’na ait olduğunu iddia ettiği tahrif edilmiş belgeyle ekranlara çıkan CHP’li Kılıçdaroğlu, gerçek belgelerin açıklanmasıyla medya sohbet sitelerinde de alay konusu oldu.

Medya sohbetlerinde ve internet sitelerinde “Kemal bey bir belge açıklarsa iki manşeti kurtulur! Birinci gün iddia ikinci gün yalanlama manşet olur” esprisi yapılıyor.

1. GÜN
http://91.93.103.35/icerik/091228-124605-p6k.jpg

2. GÜN

http://91.93.103.35/icerik/091228-124611-p6k2.jpg

http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=224188

Kaynak: YANDAŞ MEDYA

:)

CHP milletvekili Muharrem İnce'nin konuşmasının internette çok ilgi gördüğü fazla tıklanmasından anlaşılıyor;

http://www.youtube.com/watch?v=8lomMUm-icM

CHP'liler birbirine girdi

İzmir'de olaylı geçen CHP kongrelerinin Çiğli'de yapılan sonuncusunda birbirlerine giren tarafları çevik kuvvet polisleri ayırdı.

Partinin grup kararına aykırı davrandıkları gerekçesiyle ihraç edilen Çiğli Belediye Meclis üyeleri, kürsüde konuşan CHP İzmir İl Sekreteri Hüseyin Mutlu Akpınar'ın etrafını sarararak, "Ne yüzle burada konuşuyorsun, defol" diye bağırdı. Meclis Üyesi Önder Özdemir, kongrede divan başkanlığını yapan Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi Mehmet Ali Susam'ın önünde duran içi su dolu cam bardağı yumruk atarak, parçaladı. Elit Düğün Salonu'nda yapılan kongrenin divan başkanlığını MYK üyesi, İzmir Mlletvekili Mehmet Ali Susam yaptı.

Kongrede CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu tarafından desteklenen Ali Rıza Koçer ile Çiğli Belediye Başkanı Metin Solak tarafından desteklenen İsmail Arıcı aday oldu. Nalbantoğlu'nun katılmadığı toplantıda CHP İzmir İl Sekreteri Hüseyin Mutlu Akpınar kürsüde konuşurken, bir süre önce partinin grup kararına aykırı davrandıkları gerekçesiyle ihraç edilen Çiğli Belediye Meclis üyeleri, 20 partiliyle birlikte kürsünün etrafını sardı. Çiğli Belediye Başkanı Ensari Bulut'un vefatının ardından partinin grup kararı alarak çıkardığı Şeref Bektaş'a karşı AK Parti'lilerle birlikte hareket ederek, Metin Solak'ı seçtiren bu gerekçeyle de partiden ihraç edilen meclis üyelerinden Önder Özdemir, Muhlis Yıldırım, Mesut Akın'ın başını çektiği grup, Akpınar'a "Siz nasıl CHP'lisiniz?. O makama yakışmıyorsunuz. O yüzden mi bizi partiden ihraç ettiniz? Ne yüzle buraya geliyorsunuz. Burada konuşma yapamazsınız" diyerek, bağırdı.Araya giren Mehmet Ali Susam, meclis üyelerini ve onlara destek veren partilileri yatıştırmaya çalıştı. Önder Özdemir, Susam'ın oturduğu masaya gelerek, "Salonu terk etmiyoruz, ne yapacaksınız?" diye bağırdı ve içi su dolu cam bardağı yumruk atarak, parçaladı. Susam, polisten yardım istedi, çevik kuvvet polisi, tarafları ayırdı.Susam'ın sahneyi boşaltması için uyardığı partililer arasında bulunan Çiğli Belediye Başkanı Metin Solak, sinirlenerek, salonu terk etti.

http://haber.mynet.com/detay/guncel/...e-girdi/492890

CHP ile ilgili Milliyet'te yayınlanan 3 köşe yazısını aşağıya alıyorum.

http://www.milliyet.com.tr/chp-ciftl...ult.htm?ver=01

http://www.milliyet.com.tr/baykal-de...ult.htm?ver=86

http://www.milliyet.com.tr/chp-ve-sa...ult.htm?ver=27

'Bazı davalarda sanık olmak iyidir'


CHP lideri Deniz Baykal, Başbakan'la aralarındaki "Ergenekon'un avukatı-savcısı" tartışmasına, yeni bir boyut getirdi. Grup'ta konuşan Baykal, "Bazı davalar vardır ki, o davada savcı olmaktansa bırakın davanın avukatı olmayı, sanığı olmak tercih edilir" ifadesini kullandı. Baykal, Erdoğan'ın "Orgeneral İlker Başbuğ ile paslaşıyoruz" sözlerine ise "Çok paslaşmayın, kendi kalenize gol atarsınız" yanıtını verdi. Baykal, Anayasa değişikliğini olanaklı görmediğini belirtirken de iktidarın referanduma cesaret edemeyeceğini savundu.
Pes artık :)

Sayın BİLGİLİ,

Sizi fahri CHP bekçisi ilan ediyor halka karşı uyarı görevinizi layıkıyla yaptığınız için can-ı gönülden kutluyorum...

:)))))))

"Bazı davalar vardır ki, o davada savcı olmaktansa bırakın davanın avukatı olmayı, sanığı olmak tercih edilir"

Yukarıda vurgulamış olduğunuz cümle haricindeki diğer yorumları hakkında

"Pes artık!"

demiş olsa idiniz

başka bir Parti hakkında fal bakma nedenleri ile size katılabilirdim Sayın OĞUZ...

Ancak yukarıda cümlenin tarih, felsefe ve sosyoloji gibi bilim dallarıyla hukuku bütünleştirerek lisansa ulaşmış biri tarafından peslenmesine

PES VALLAHİ! :)

Sn. Horasan siz hangi davalarda sanık olmayı yeğlerdiniz mesela?

Antalya'nın CHP'li belediye başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydınz; "camiye ayakkabı ile giriliyor mu ki, GATA'ya türbanla girilsin" demiş.

Bunu söyleyen bir porf.

Ama GATA'yı bilmiyor,
Camiyi bilmiyor,
Mantıktan haberi yok..

http://www.sondakika.com/haber-chp-l...mu-ki-1905181/

Sayın OĞUZ,

Aşağıda bir link vereceğim size...

Girin ve dinleyerek izleyin lütfen...

Sorunuzun yanıtını bulabilirsiniz umarım...

http://fizy.com/q/adagio

8. sayfayı tıkladıktan sonra

"adagio (2000) hq" u tıklayınız...

bilahare TV logosunu tıklayıp kulaklığızı da takarak izleyin...

Umarım anlaşılmışımdır...

Aksi takdir de PES diyeceğim vallahi yine...

:)

Denizli'nin CHP'li milletvekili 30 sene önce üniversite sınavına kendisinin yerine başkasını sokmuş ve bu eyleminden dolayı mahkum olmuş. Parti içi muhalifler de bu haberi medyaya sızdırmış. Bir de CHP'de parti içi demokrasi yok derler. Bakın parti içi demokrasi nasıl çalışıyor, adamlar kendi vekillerini dahi teşhir ediyor. Daha ne yapsınlar? Darısı diğer partilerdeki çürük elmalara...

http://www.haberarz.com/haber/729/Er..._Macerasi.html

Gerçekten doğru bir tespit Sayın BİLGİLİ...

Bu tespit ve değerlendirmelerin ülke çıkarları ve siyasetimizin kalitesi maksadından uzak sözde halka hizmet noktasında kişisel çıkarlara hizmet maksadıyla kullanılması ise ülkemizin acı gerçeği...

Konu başlığının uygun olmaması nedeniyle diğer siyasi partilerimizin sicili hakkında bir şeyler yazmamın doğru olmayacağını düşündüm ve vazgeçtim... :))))

Alıntı:

---

Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı

Denizli'nin CHP'li milletvekili 30 sene önce üniversite sınavına kendisinin yerine başkasını sokmuş ve bu eyleminden dolayı mahkum olmuş. Parti içi muhalifler de bu haberi medyaya sızdırmış. Bir de CHP'de parti içi demokrasi yok derler. Bakın parti içi demokrasi nasıl çalışıyor, adamlar kendi vekillerini dahi teşhir ediyor. Daha ne yapsınlar? Darısı diğer partilerdeki çürük elmalara...

http://www.haberarz.com/haber/729/Er..._Macerasi.html

---

Bu birazda hangi açıdan baktığınıza bağlı bir yorum.

Partinizde birinin eski bir mahkum olduğunu öğreniyorsunuz ve bunu medyaya "sızdırıyorsunuz". Parti içi demokrasisi tam olan bir partide bu iş böyle mi olur acaba?

Sakık'tan şok iddia

Habur'da teslim olan PKK'lılarla ilgili hakkında gensoru önergesi verilen İçişleri Bakanı Atalay'la ilgili oturum, şok bir iddia ile sarsıldı. BDP'li Sakık, CHP'nin kendilerinden aday göstermek için 20 militan istediğini açıkladı.

CHP’lilerin Habur’da teslim olan PKK’lılar için DTP ile AKP pazarlık yaptı iddialarını gündeme getirmesi üzerine Sırrı Sakık şok bir iddia ortaya attı

Sakık 1999 seçimlerinde CHP’nin kendilerinden 20 militan aday istediğini öne sürdü. Sakık, 1999’da Eşref Erdemir’in evinde gerçekleşen görüşmede kendilerine bu talebin iletildiğini söyledi.

Bu iddiaya CHP’li Özyürek cevap verdi: “Teröre bulaşan hiç kimseyle görüşme yapmamız mümkün değildir. Böyle bir görüşme olmamıştır.”


http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13932490.asp?gid=229

Peygamber olduğunu iddia edenler bile bu kadar iftiraya uğramamışlardı...

Tanrım, eğer var isen o peygamberlerinden gayri Sayın Baykal için, gerçi biraz imar problemi olacak ama cennetinde benzersiz bir mekan hazırlasan fena olmayacak...

Yazık...

Adamcağıza "Ahmet TÜRK'ü meclise soktun!" diye iftira atıldı...

Adamcağız "Hayır Sayın Başbakan, yalan söylüyorsun ve sen bir yalancısın!" dedi...

O Sayın Başbakan bu sözleri nedeniyle Baykal'ı mahkemeye verdi...

Mahkeme karar verdi:

EVET SAYIN BAŞBAKAN! BAYKAL DOĞRU SÖYLÜYOR...

Güvercin Ahmet'e yol vermeyen bu Baykal mı militan siparişi veriyor?

Sayın OĞUZ,

En azından bir hukukçu olarak eleştirmeye gayret sarfettiğiniz bir insan hakkında süre gelen, biten, sonuca bağlanan davaları takip ediniz...

Yakışmıyor bu fanatiklik size, üstelik bir avukatsınız...

...