Şimdi asıl mesele bu soruşturmanın altından Sn. Zekeriya ÖZ ün nasıl kalkacağıdır. Bu kadar tutuklu insanı salıvermek için hangi gerekçeleri bulacaktır. Zor durumda olan Sn. Zekeriya ÖZ dür.
Printable View
Şimdi asıl mesele bu soruşturmanın altından Sn. Zekeriya ÖZ ün nasıl kalkacağıdır. Bu kadar tutuklu insanı salıvermek için hangi gerekçeleri bulacaktır. Zor durumda olan Sn. Zekeriya ÖZ dür.
Zekeriya Öz 1. Sınıf hakimliğe ayrılamadı: Hayırlısı.....:)
Belli ki bu dalga daha da devam edecek. Merak ettiğim bu filmin sonu nasıl bitecek. Toplum kutuplaştı. Erdoğan ve taraflar davanın savcılığına soyunup bütün muhalifleri suçluyorlar. Ama hiçbiri hukuk okumamış. Hal böyle olunca Deniz Baykal da davanın avukatlığına soyundu. Neyse ki o hukuk mezunu ve bir avukat.
İP Genel Başkanı Doğu Perinçek savunmasında hem ağladı hem ağlattı. Diyarbakır ın Bismil ilçesinin köylerinde yaptığı Türk Bayrak lı mitingleri mahkeme heyetine sunan Perinçek in bu sunumunu izleyen mahkemede bulunanlar gözyaşlarını tutamadı.
"Savunma"sında hakkındaki iddialara cevaptan başka herşey vardı.
Dediğim gibi duygusallığı, hamaseti bırakıp iddialara cevap bekliyoruz.
Apo ile samimi muhabbetini gösteren fotoğraflarıa bir açıklama getirir mi acaba bunlar?
Bu Türk bayraklı mitingler, Hz.Ali'ye karşı mızraklarının ucuna Kuran yaprakları takan Muaviye ordusunu hatırlattı.
sdt23'ün dikkatine..
(sayın demiyorum..)
Av.Mehmet Aydın ve Av.Tevfik Aşlama isimlerini gizlemezler...
Her ikisine de TBB internet sitesine ulaşmanız mümkündür....
Fakat birileri kendini sdt23 nicki arkasına gizler ve ruhunun derman bulmaz maraz ve cerahatini akıtmaya tevessül eder... İşte o zaman bir iki sözümüz olur....
Doğu Perinçek'i hiç sevmedim ve sevemem de..
Oldum olası bu memlekete hayretmeyecek bir adam derim O'nun için...
Her duruma rağmen Perinçek Apo ile olan resimlerini "gazetecilik gereği" diye ifade etti ve 8 sene gazetecilik yapmış birisi olarak bunu "normal" karşılıyorum.. Ülkemin başbakan olmuş şahsı aynı kişiye "sayın öcalan" derken Perincek gibi kıyıda köşede kalan birinin resim çektirmesi çok farklı değil.. Ki Perincek hapiste olmasa bugün gider Güllü Abdullah Efendi ile resim çektirmekten de epey keyif alırdı..
Muaviye ordusundan söz ediliyor..
Kur'an yaprakların mızrağa takan muaviye ordusundan..
Perinçek o kada zeki değil...
Bu ihaneti akleden birisi varsa o da Amerika'da...
Minberlerde salya sümük ağlayan...
Güya hürriyeti tehdit altında olduğu için kısa bir tedavi amacı ile Amerika'ya giden... Tedavisi de hiç bir şekilde bitmeyen..
İslam islam derken islam aleminden bir coğrafya yerine Amerikan'yayı seçen..
Sonra da BOP'un dümen suyunda kur'an yaprakları yanında mızraklarına müslümanların kafatasını takan birileri maviye ordusu yakıştırmasına çok daha uygun gider.
-
Kazakların bilge lideri Sarı Kine derki;
"Başkaları için namertçe tuzaklar kuranlar o tuzaklarına önce kendi haysiyetlerini kaptırır"..
-
Destursuz bağa girenlere haddeden çıkmış nezaketle ikram borcumuzdur.
Esen kalın.
Bu Fettullah çı organizasyon bozulacak ama nasıl?...Göreceğiz.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI ZEDELENDİ.
Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yasama, yürütme yargı organlarının başkanlarına verdiği yemeğin, güçler ayrılığı ilkesine aykırı olduğunu söyledi. Kanadoğlu, YARGININ BAĞIMSIZ OLMADIĞINI ifade etti.
Antalya Barosu tarafından Uğur Mumcu Özel Ödülü verilen Kanadoğlu, tören öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Hiçbir gücün Türkiye'yi herhangi bir diktanın esareti altına sokmaya cesaret edemeyeceğini belirten Kanadoğlu, Gül'ün yasama, yürütme ve yargı organlarınınbaşkanlarına verdiği yemek için "BU DOLAYLI OLARAK YARGININ EGEMENLİĞİNE YAPILMIŞ BİR SALDIRIDIR." diye konuştu. Kanadoğlu, törende yaptığı konuşmada ise hukuk devleti ve yargı bağımsızlığının demokrasinin vazgeçilmez koşulu olduğunu ancak bugün gelinen noktada, yargı bağımsızlığından sözetmenin mümkün olmadığını vurguladı. Kanadoğlu, "YARGI, YÜKSEK MAHKEMELER HARİÇ BAĞIMSIZ DEĞİLDİR. YÜRÜTMENİN ETKİSİ ALTINDADIR." dedi.
Vedat Yenerer bilindiği üzere serbest bırakıldı. Tek tek serbest bırakılacaklar. Bahane arıyorlar. Ne niçin aldıklarını ne de neden serbest bırakıldıklaarını anlayamayacağız.
7 AYIN HESABINI KİM VERECEK
Huşit Tolon delil yetersizliğinden serbest kaldı.
Tolon Paşa'yı "deliller yeterli" deyip içeri attılar. 220 gün sonra "yetersiz" dediler. Bu nasıl adalet.
Em. Org. H. Tolon, geçen yıl gözaltına alındığında sanki teröristmiş gibi polis ablukasında adliyeye götürülmüştü. Tolon Paşa tahliye için tam 4 defa başvurmuş ama reddedilmişti.
Bir PKK itirafçısı ve bir 'topitop' saçmalamalarıyla bu kadar aydın ve vatanseverin çektiği acıların birgün yansıması olmayacak mı sanıyorsunuz?
Tuncay Güney hakkındaki dava 7.5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu için düştü.
Sami Hoştan İbrahim,Çiftçi cinayeti ile ilgili olarak yeniden gözaltına alındı.
Sami Hoştan sorgulanmak üzere İzmir'e götürüldü.
Terörü övenler toprak talebinde bulunanlar geziyorlar.
Ozan Abdurrahim Karakoç, ne de doğru demiş Ayrılık Havasında.
Ben nefret eyledim sizin gerçekten
Yalanı severim, yalanı gayrı..
Tiksindim bülbülden, gülden, çiçekten
Yılanı severim, yılanı gayrı..
'Sapıtmış bu' diye beni yeriniz
Hakkımda bin türlü hüküm veriniz
Omuzumda yüktür dirileriniz
Öleni severim, öleni gayrı..
Uzun yaşamayı saymadım sanat
Kurda yürek oldum,kartala kanat
Oturup ağlayan korkağa inat
Güleni severim, güleni gayrı..
İyinin ardından 'kötü' demezdim
Kötünün elinden ekmek yemezdim
Birlikten kopana selâm vermezdim
Böleni severim, böleni gayrı..
Yıllarca boş yere canımı sıktım
Nihayet yol buldum, çığırdan çıktım
'Bey'den, 'efendi'den, 'sayın'dan bıktım
'Ulan'ı severim, 'ulan'ı gayrı..
Tuncay Özkan AİHM'e gidiyormuş. Şimdi Tuncay Özkan'ın bu davranışı aşağıdaki yorumlardan hangisine uygun düşüyor?
1) Ülkesini Avrupa gibi emperyalist ve ikiyüzlülere şikayet etmek Tuncay Özkan gibi bir ulusalcıya yakışıyor mu?
2) Kendi ülkesinde gerçek adaleti bulamayınca, egemenliğimizi kısmen de olsa devrettğimiz AİHM'de gerçek adalet olduğunu mu anladı Tuncay Özkan?
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu,
“Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır”
demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç,
“Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir”
diye düşünecek; ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek,
“demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”
Onu hapse atacaklar.
YASAL YOLLARLA KARŞI ÇIKIŞLARLA BİRLİKTE BANA, BAŞBAKANA VE MECLİSE TELGRAFLAR YAĞDIRIP, HAKLI VE SUÇSUZ OLDUĞU İÇİN SALIVERİLMESİNE ÇALIŞILMASINI, KAYIRILMASINI İSTEMEYECEK. Diyecek ki,
“ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Mustafa KEMAL
05 Şubat 1933
/////
Sayın Bilgili,
Şu an adalet henüz tecelli etmiş değildir. Bu nedenle ilk sorunuzun yanıtı yok. Ama şu bir gerçek ki geciken adalet sistemi adaletsizliğin ta kendisidir...
İkinci soruya gelecek olursak, burada sanırım Özkan kendine adalet istemekten daha ziyade halkın anlayabileceği şekilde AİHM'nin iki yüzlülük ve çifte standartlarını ortaya koyma derdindedir...
Bursa nutku da nereden çıktı diyorsanız o da sizin sözde serzenişleriniz özde varmak istediğiniz sonuç için... :)
Tuncay Özkan'ın kaldığı koğuşa sadece Yeni Şafak ve Zaman gazetelerinin veriliyor olmaası insan haklarına aykırı mıdır, değil midir?
Avrupa birliğini ben çıkar birlikteliği(Türkiyenin üzerinde oyunlar oynuyorlar, usame bin ladin diyin bi hristiyana,size en iyi ihtimalle pis pis bakar,ama pkknın avrupada cirit atmasına seslerini çıkarmıyor ab ülkeleri)olarak görüyorum ve 2020ye kadar dağılmasını bekliyorum.Ama yargı derseniz,dünyanın neresinde olursa olsun ben mahkemelere güvenirim,aihmnin taraf tutacağını ve kasıtlı olarak adaletsiz kararlar(bazı kararları yanlış olabilir tabi tüm mahkemelerin olabileceği gibi) vermeyeceğini düşünüyorum.
Hayrünisa Gül, AB karşıtı değil, AİHM karşıtı değil, kanunlarımızın tanıdığı hakkı kullanarak başvurusunu yaptı.
Geçmişte AB karşıtlığı yapmış, AİHM'ye başvurmayı ihanet olarak sayan ulusalcıların günün birinde AİHM'ye başvurmasındaki hazin çelişkiye dikkat çekti sayın Av. Bilgili.
Yoksa AİHM'ye başvurmak ayıp değil, kınanacak bir şey değil, vatana ihanet hiç değil. Hepimize bir gün gerekebilir. Ama nalıncı keseri gibi kendimize yontmamalı.
PS: Ne Tuncay Özkan ne de Hayrünisa Gül, AİHM'e dava açmadı, AİHM'de dava açtı. :p
"Aslında Gümrük Birliği`ne, Türkiye`nin gayretleriyle girilmedi. Türkiye`nin AB`ye giremeyeceği kesindir; bunu Avrupalılar söylemektedir. Çünkü Avrupa Birliği bir Hıristiyan birliğidir. Bunu Avrupa`da herkes söylüyor, herkes biliyor.
Avrupa Parlamentosu`nda (AP), Türkiye`de bölücülüğün, otonom idarelerin nasıl istendiğini göreceksiniz. Fakat Türkiye`de, bu milletin Müslüman`ca yaşaması söz konusu olduğunda, kökten dincilik denilecek; Avrupa, budur.
Burada her şey tek taraflı olarak gitmektedir. Avrupa`nın çıkarları söz konusu olduğunda hiçbir direniş, hiçbir ısrar olmamaktadır. Bu şudur: Ne pahasına olursa olsun Türkiye, Avrupa Birliği`ne girecek anlayışıdır. Siz eğer bu zihniyette olursanız, işte o zaman sizi o zenginler köşkünün bahçesindeki bir kulübeye böyle koyarlar işte.
Türkiye`nin AB girip de o bahsettiğiniz avantajlardan faydalanması hikayedir. Böyle bir şey söz konusu da değildir, olamayacaktır.
Medyaya bakarsanız (AB işi bittiğinde) Türkiye`ye zenginlik gelecek, mallar girecek, bir pembe tablo!.. Tabii ki en çok çıkarı olan grup medya olacaktır. "
Bunları da Hayrünisa Hanım'ın üniversite önünde türban şov yapan, ardından AİHM'de dava açıp, sonucunu kestirince davasını geri alan pek sevgili eşi söylemişti...:o
Hayrünisa Gül, lise ikinci sınıftayken evlendiği için öğrenimine ara vermiş, ancak daha sonra önce liseyi dışarıdan bitirmiş, ardından da üniversite sınavına girmiş.Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü kazanan Hayrünisa Gül, 8 Eylül 1998'de kayıt yaptırmak istediğinde türban engeli ile karşılaşmış. Türbanlı fotoğrafını verdiği için kaydı yapılmayan Hayrünisa Gül, önce bu işlemin iptali için Danıştay'da dava açmış, sonuç alamayınca, AİHM'ye başvurmuş. Hayrünisa Gül'ün davası halen sürüyor. Bu davanın Türkiye için ‘ceza’ değil ‘onur’ olduğunu öyleyen Hayrünisa Hanım şöyle konuştu: ‘‘Davayı açmıştım ama hiç takip etmemiştim. Unutmuştum bile. Bir anda önüme geldi, şok yaşadım. İnsan haklarıyla ilgili bu anlaşmaları devletim imzaladı. Ben de bunu, ülkem bu hakkı bana veriyor diye savunurum. Davayı çekersem, makam-mevki için hakkından vazgeçiyor demezler mi? Ben kendi nefsim için birşey yapmam, insanlık için düşünürüm. AİHM bir karar verirse, bu kendimizi geliştirmemiz bakımından fırsat olabilir. Türkiye'nin kendisini ispatlaması açısından bir şansı olarak görüyorum.’’
Hayrünisa Gül'ün davayı çekeceğine ilişkin sürpriz açıklama önceki gece eşi Abdullah Gül'den geldi. Gül, Kanal D'de Fatih Altaylı'nın hazırlayıp sunduğu Teke Tek programında, şunları söyledi: "Eşim bu davayı kendi hukukunu korumak, Türkiye Cumhuriyeti'nin kendisine verdiği hakkı kullanmak için açtı. Ben o zaman milletvekiliydim, bakan veya başbakan değildim. Şimdi bu iş hukuk meselesinden çok siyasi iş haline geldi. Eşim kendisi davayı çekecek." (A.GÜL) 02.03.2004
Hadi hayırlı tıraşlar Sn. sdt23...
Bu başlık altında başka bir soruya verdiğim cevap 48 saattir yayınlanmamışken bu cevabım ne zaman yayınlanır bilmiyorum ama yine de yazayım.
"O davada AKP ve PKK dışında her kesimden sanık var." iddianız koca bir çarpıtma. Gerçekten muhalifleri sindirme hareketi olsaydı CHP'liler ve MHP'lilerin ağır toplarını içeri alırlardı.
Solcu, faşist, milliyetçi, komünist, her kesim dedikleriniz kızıl elma koalisyonu adı altında bir araya gelmiş ve toplasanız ülkede desteği yüzde buçuklara varmayacak marjinal siyasi hareketlerle her türlü gayrimeşru faaliyetini maskelemeye çalışan "faşist"ler ve "baasçı"lar.
Tuncay Özkan konusunda ise yanılmışım.
Onun hep iki yüzlü olduğunu unutmuşum...
Sanki ondaki çelişki ilk kez burada ortaya çıkmış gibi yazmışım.
O zaten böyle çelişkilerin adamıydı.
Birileri mebus kundurasını asker postalına değişiyor bi başkalarıda asker postalını övmek için cübbesinden vazgeçiyor durum ortada....
"... Gerçekten muhalifleri sindirme hareketi olsaydı CHP'liler ve MHP'lilerin ağır toplarını içeri alırlardı.
..."
Siz zannettiğimden de saf veya
azılı bir provokatörmüşsünüz de bir avaz avaz bağırmadığınız kalmış...
Bak kardeş!
AB gibi bir hayalin peşinden koşarken,
Rusya gibi bir devle iş icabı yatağa girmiş iken,
ABD ürünü sahte demokrasi ve çağdaşlık ürünleri ile makyajını yapabiliyorsan,
İsraile karşı vehhabilerden farklı bir ağabeylikle yola çıkmak istiyorsan,
o bahsettiğin legal partilere dokunmanı özellikle SAHİPLERin istemez...
İnanmaz isen git SOR!
Bu arada "baasçı" fobisi yine hortlamak üzere...
Hayırdır? Nesi dokunuyor bunların sizlere?
Antiemperyalist duruşları mı?
Milli olmaları mı?
Yoksa LAİK olmaları mı?
Bu seçenekler düşünüldüğünde fobinden HOBİne ulaşmak hiç de zor değil...
:)
Siz ABANT BİLEMNESİ diye ağzı kulaklarında kutlama sözcükleriyle bir şeyler anlatmaya çalışan KOALİSYONdaki renklerden bahsedin biraz...
Ahhh ah...
Açlık yok mu...
Dayanamazlar,
dalar YEŞİLliklere ve DOLAR işkembeleri de geviş getire getire yeni otlak hayalini kurarlar...
Bak kardeş,
Anlaşılan sizi buraya, arpasız samanlığa mahkum etmişler...
Durumunuza üzülmemek elde değil...
YAZIIIKK!
"O davada AKP ve PKK dışında her kesimden sanık var." iddianız koca bir çarpıtma. Gerçekten muhalifleri sindirme hareketi olsaydı CHP'liler ve MHP'lilerin ağır toplarını içeri alırlardı.
Acaba yasama dokunulmazlığı diye bir kurum var mı ülkemizde.Ağır toplar meclisde zaten.Emin olun ki dokunulmazlıklar omasaydı mhp ve chplilerin de tamamına yakını gözaltına alınırdı bu davada.
Ağır toptan maksadınız nedir.İsterseniz rahmetli Ecevit ve İnönüleri de mezarlarından çıkarıp gözaltına alsınlar.
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Gazeteci Yazar Sn. Mustafa Balbay tıtuklanarak cezaevine gönderildi.
[QUOTE=Av.Mehmet Aydın;261312]Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Gazeteci Yazar Sn. Mustafa Balbay tıtuklanarak cezaevine gönderildi.[/QUOTE
Nedir bu yapılmak istenen; Türkiye 80 ve öncesi döneme döndü!!!...
PS: Ne Tuncay Özkan ne de Hayrünisa Gül, AİHM'e dava açmadı, AİHM'de dava açtı.
Sn sdt23, yorumunuzu ve yorumunuza eklenen iletileri yeni gordugumden yanitlama hakkimi gecikmeli kullaniyorum..
Oncelikle yazinizi bitirirken dustugunuz yukaridaki nota degineyim...
Buyuk bir olasilikla keyboarddaki bir arizadan kaynaklandigi icin eksik kalan bir -d- harfini malzeme olarak kullanmaniza sasirmadigimi soylemeliyim...Monitorumden, size oyuncagini bulmus cocuk sevinci yasattigimi tebessum ederek izliyorum...Ben izin verdigim surece oyuncaginizla oyalanabilirsiniz..Gule gule oynayin Sn .sdt23..:)
Sn. Bilgili'nin yonelttigi soruyu aciklama gorevini yuklenmenizi takdir ediyorum Sn sdt23....Engin bakis aciniz ve muthis algilama yeteneginizle bilgi dagarcigima katkida bulundugunuz icin kendinizle ovunebilirsiniz. Konuyla ilgili olarak Sn Harun Gur'un kendi adina verdigi 253 no.lu iletisiyle gerekli yaniti almissiniz.. Bu yanitla da gule gule oynayin Sn. sdt23..:)
Tuncay Ozkan'in AİHM'de actigi davayi farkli bir bakis acisi ile degerlendirelim..
Bugunun Turkiye'sinde, ozellikle Ergenekon davasinda yarginin bagimsizligindan soz etmemiz mumkun degildir..
Ergenekon davasında taraflara bir bakalim..
Bir tarafta antiemperyalistler, ulusalcilar.
Diğer tarafta, emperyalist komplo ve bunlarin yurt icindeki destekcilleriyle, Fetulah Gülen'i, Ufuk Uras'i, Yazicioglu'nu vs. icine alan genis bir yelpaze..
Bu davanın savcısıyım diyen bir Başbakan..
Ve artik mevcut iktidar adina calistigi acikca gorulen, AKP'ye muhalefet eden herkesi Ergenekoncu olarak suclayan eli tespihli bir savci..
Turkiye'de ilk kez sivil bir iktidar, yargıya bu kadar kaba şekilde müdahale etmektedir. Oysa kuvvetler ayriligi ilkesi ve yargi bagimsizligi bati demokrasisinin olmazsa olmaz kosullarindan birisidir..
Yargiyi kontrol etmeye kalkan iktidarlar fasist rejimlerdir..Bu, butun dunyada boyledir..
Ve Turkiye bugun AKP'nin yargiyi kontolu altina aldigi, muhaliflerine konusma hakki tanimak istemeyen, baskici bir iktidar ornegini yasamaktadir..Ve bu nedenle de Ergenekonu sonuna kadar kullanacaktir..
Ozellikle Ergenekoncu oldugu iddiasiyla suclanan ve aylarca iceride tutulan kisilerin yargiya guvensizligi son derece dogaldir..
Bu baglamda AİHM'de actigi dava ile ilgili olarak, salt garnitur olsun diye Tuncay Ozkan'in etiksel yaklasimini gundeme getirenlerin, Turkiye'deki yarginin bugunku durumunu tarafsiz olarak gozden gecirmeleri kulfetine katlanmalarini oneririm...
Etik bunu gerektirir de..
Sayın Gaye A. Siz gecikmeli de olsa cevap hakkınızı kullanabildiğiniz için şanslısınız. Benim zaman zaman cevaplarım yayınlanmıyor. Bu sonuncusunu teknik bir arızaya bağlamak istiyorum. Çünkü benim mesajımı gönderdikten sonra bir süre database hatası yüzünden siteye bağlanamamıştım.
Umarım bu yayınlanır da, o yayınlanmayan mesajımı özetleme imkanı bulurum:
Ben mesajımda AB ile AİHM'yi aynı cümle içinde kullanma hatasını yapınca Sayın Harun Gür de çok güzel bir noktadan yakalayıp Abdullah Gül'ün AB'nin samimiyetini sorgulayan beyanatlarını sıralamış.
Öncelikle -pek çok kişi gibi benim de yaptığım bir yanlışı düzelterek- şunu söyleyeyim:
AB ile AİHM birbirinden farklı kavramlar.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 20 Mart 1950'de Roma'da imzalandı, 3 Eylül 1952'de yürürlüğe girdi, Türkiye 1954'te onayladı. Muhtelif protokollerle AİHS birkaç kez değiştirildi, en son 14. protokol kabul edildi.
İşte bu AİHS kapsamında Türkiye 1987 yılında Özal hükümeti sırasında Türk vatandaşlarına AİHM'ye bireysel başvuru hakkı tanındı. (O sırada mecliste Refah Partisi yok. Refah Partisi'nin bunun aleyhinde beyanatına rastlamadım.)
Bireysel başvuru hakkı (MHP genel başkan yardımcısının bir mülakatında söylediği üzere) Refahyol hükümeti sırasında kanunlaştırıldı.
http://www.referansgazetesi.com/habe...=57&ForArsiv=1
Mehmet Şandır, Abdullah Öcalan'a idam cezası verilememesi konusunda
"Ama hükümet olduğunuz dönemde Abdullah Öcalan’ın idam kararı ile ilgili yani bu kararda Sayın Bahçeli’nin de imzası var?" sorusu üzerine partisini savunurken diyor ki:
Bir yanılgı bu. Tansu Çiller-Necmettin Erbakan hükümeti döneminde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının AİHM’ye bireysel başvuru hakkı kanunlaştırıldı.
(Bu kanunda da Abdullah Gül'ün bakan olarak imzası var.)
Demek ki Abdullah Gül AİHM'ye bırakın karşı olmayı, desteklemiş.
Ortada bir çelişki söz konusu değil.
Yani o günün Refah Partisi AİHM'ye başvuru hakkını en başından beri desteklemiş. O günden bugüne (bu destek doğru veya yanlış demiyorum) bir tutarlılık söz konusu. Ama Tuncay Özkan'da bu tutarlılıktan bahsedemeyiz.
Tuncay Özkan'la fikir birliği etmiş ulusalcı çevrelerin AİHM'ye başvuruyu vatana ihanet ile eşdeğer tutan beyanatları ise ortada. Tuncay Özkan'ın da doğrudan bu yönde sözleri olduğunu hatırlıyorum ama şu an için bulamadım.
Bir sonraki mesajım da doğrudan sayın Gaye A.'nın mesajıyla ilgili olacak...
Ergenekon davasını bir emperyalist komplo olarak nitelemek çok basit bir yaklaşım olur.
Ergenekon bir fil. Pek çok farklı yönü var. Yelken kulakları, hortum burnu, sütun gibi bacakları ve dişleri. Ergenekon ne hortum burundur, ne de yelken kulaklardır.
Olaya emperyalizm perspektifinden bakacak olursak, Ergenekon'un Gladio bağlantısını da unutmamak lazım.
- Gladio kimin maşası?
Emperyalist güçlerin.
- O zaman Gladio'yu ortaya çıkarmak ve tasfiye etmek isteyen emperyalist midir, antiemperyalist mi?
Antiemperyalisttir.
Tabii ki Ergenekon sadece Gladio değil. Ama Gladio Ergenekon'un hortum burnu.
Gelelim yargı bağımsızlığına.
Evet savcılar ideolojik hareket etmemeli. Yalnız ve yalnız suç olan fiilleri ortaya çıkarmak için çalışmalı. Ve bunu yaparken hiç bir engelle karşılaşmamalı.
Peki Türkiye'de öyle mi?
Sacit Kayasu. Kenan Evren hakkında iddianame hazırladığı için meslekten ihraç edildi. Ferhat Sarıkaya. İddianamesinde (sanık olarak değil) dönemin genelkurmay başkanının adı geçtiği için meslekten ihraç edildi.
Böyle icraatlar varken yargı bağımsızlığından söz edilebilir mi?
Kayasu'nun AİHM başvurusu geçenlerde sonuçlandı ve Türkiye mahkum oldu.
Meslekten ihraç edilme derken... Şener Eruygur'un eşiyle meslek etiğiyle bağdaşmayan konuşma kayıtlarını kabul eden Tabip Albay Nusret Demircan hakkında Tabipler Odası ne gibi bir işlem yaptı?
En başta söylediğim gibi. AİHM hepimize lazım.
Türkiye'de yargı bağımsızlığı konusunda ciddi sıkıntılar var. Ama bağımsızlığı engelleyen Ergenekon savcıları başta olmak üzere savcıların özgür hareket etmesini engellemek için üzerinde baskı kurmaya çalışanlar.
Ergenekon davası Fettullah'çı gladyo'nun emperyalistlerle işbirliği içerisinde gerçekleştirdiği bir komplodur.