Düşündürücü bir video görüntüsü;
http://www.zaman.com.tr/multimedya.d...an-sok-goruntu
Printable View
Düşündürücü bir video görüntüsü;
http://www.zaman.com.tr/multimedya.d...an-sok-goruntu
Düşünmek iyidir. Zihni diri tutar. Yeterki düşündükten sonra varılan noktalar doğru olsun. Yoksadüşün düşün. b.ktur işin durumunda kalırız ki hiç iyi olmaz.
İki çapulcu olmaktan öteye gidemeyen ergin kardeşler denilen mafya bozuntusu tiplerin insanlık dışı görüntüleri ve sözleri gerçekten iğrenç iğrenç ötesi ... Vede düşündürücü. Belki de ben Veli Küçüğü biraz küçümsedim amma bu kadarıda abartılı gibi geldi bana ( bu görüntüler değil tüm dosya ve olaylar.)
Jitem jitem denip duruluyor ve birileride tutuklanıyor amma benim bildiğim ve sanırım gerçeğide Jitemin kurucusu ve fikir babası 24 Ekim 1993 te Ankara ya ifade vermeye giden ve 4 kasım 1993 te cesedi bulunan Emekli binbaşı Ahmet Cem Erseverdir. Gerçekten de 12 Eylül sonrası teşekkül eden bu servisin başına ilk geçen kişidir. 1993 yılında bir takım arkadaşlarıyla ilginç bir şekilde istifa etmiştir . istifasının en ilginç boyutu istifasından kısa bir süre önce Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in çok kuşkulu ölümüdür. O tarihteki olayları anımsamakta herkesin kendi sorunudur. Amma pek bilinmeyen ilginç istifada "Güneydoğu'da yetkili organlar içerisinde oluşturulan bir çete, cereyan eden hadiselerin gerçek boyutlarının Türk Milleti tarafından görülmesini engellemektedir." sözü beni o günde bugünde düşündürmektedir. İşin ilginci bu olaylar ergenekon dosyası çersinde YOKTUR.
Neyse bu benim kendi düşüncelerimden bir kesit olarak sizlerle paylaşmış olayım. Ancak ben hala ergenekon olayının saçma span bilinmez bir olay olduğunun ve çözümsüzlüğün bizzat savcı tarafından yaratıldığı iddiamdayım. Bu görüntüler aslında onu doğrulamaktadır iyi bir analiz yapılırsa derin devleti bu çapulcu oluşum sanan varsa çok yanılacak böyle garip davalarlada duvara toslayacaklardır. Çapulcuyla ne derin ne sığ devlet olmaz. Neyse bu aradan sonra ben devam edeyim.
Ergenekon un en azılı işkencecisinin fatih ürek ile Ayşen Gruda çıkmasına çok şaşırdım. Fuhuşun başına da İbo yu layık görmüşler. Gördüğünüz gibi hemen hemen hiç bir sanatçı pas geçilmemiş.
Eğer bu dava Türkiyenin avrupa sınır kapılarının ötesinde olsaydı yada manş ı açıp İngiltere yada Okyanusu aşıp ABD yada kanada da sanırım devlet ekonomik olarak çökmüştü. Savcının da hayatı kaymıştı bir daha düzelmemek üzere Devlet bütçesi açılacak tazminat davalarını karşılamaya yetmezdi. Akla zarar çoğunun yalan olduğu daha öncede belgelenmiş bir çok konuşmayı yada yazışmayı dosyalarda tutuldu diye. Ülkenin yaklaşık yetmiş te ikisinin adının dolaylı olsa da geçtiği bir dava olabilir mi? Hele dolaylı geçenleride alırsak neredeyse ülkenin yedide birinin adı var !!!
İşin en düşündürücü tarafıda genelde her türlü pisliğin altından çıkan emekli polis yada savcuı hakimin hiç olmaması !! Her türlü fuhuş tapu yolsuzluğu rüşvet gasp yol kesme çek senet mafyası adam kaldırma uyuşturucu işlerinde çıkan polis buna bulaşmamış !!! MİT dert üstü Murat üstü !! Paksüt ün eşi dışında adli merci yok . O konuşmanında ne anlama geldiğini anlayabilmiş değilim. O konuşmanın tek etik olmayacak tarafı kapatma davası süresince karşı taraftan birilerinin konuşmuş olmasıdır. Amma gene aynı şekilde kapatma davasının tam arifesinde 11. zatın ilgisiz bir şekilde kelaka bir yerde 60. ile görüşmesi ve bu görüşmede üçüncü bir şahıs olduğu ve bunun Anayasa mahkemesi başkanı olduğu yolunda basında çıkan çok ciddi haberlerde olmasına karşın bunu savcıların neden soruşturmadığını da aynı etik kurallar içinde anlayabilmiş değilim.
Soruşturma bir bütün olarak ekleriyle birlikte kendi kendine çelişik ifadeler bütünüdür. Maalesef benim çok merak ettiğim bir çok ciddi soruda bu yüzden güme gideceğini sanıyorum. Dağ fare doğurmuştur doğurmasınada o fareyi de kaçıracaktır bu sistem ... Şimdi ona bakalım.
Bu arada sanıyorum ki Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ile ilgili soruşturma başlatıldı.
''Savcı Öz ile ilgili Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) yapılan suç duyurularının Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderildiğini ve Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün de konuya ilişkin olarak iki müfettiş ve bir Cumhuriyet Savcısını görevlendirdiğini söyledi.
Bakan Şahin adli yılın başlaması nedeniyle verilen resepsiyonda Ergenekon soruşturmasına ilişkin sorular üzerine soruşturmayı yürüten Savcı Öz ile ilgili başlatılan idari soruşturmaya ilişkin müfettiş raporunun tamamlandığını, ancak raporu henüz görmediğin belirtti.
Müfettiş raporları Savcı Öz hakkında kınama, uyarma yer değişikliği, meslekten ihraç veya soruşturmaya yer olmadığına dair görüşlerini raporlarına yazarak Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne sunacaklar. Genel Müdürlük soruşturma izni vermesi durumunda dosya HSYK üyelerinin önüne gelecek. Kurul üyelerinin vereceği karar ise nihai karar olacak.''
Buyurun devam edin.
Beklenen oldu izin çıkmadı.
Ama ergenekonda bir garabet daha oldu. Eruygur paşa yüksek tansiyon nedeniyle merdivenlerden düştü ve durumu kritik. Demiştik bin kere yüksek tansiyonu olan yaşu yetmiş olan birisinden terörist olmaz ama dinletemedik. Şimdi bu da tarihe not oldu. iddianame ortada yok ! Paşanın durumu kritik. Okkır rahmetli oldu suçu yok ! Vay anam ne hukuk ne hukuk...
Bu aradabiten deniz fenerinde ki kesin suçlular hala üst düzey ne hükümet ha... Daha beteri ne vatandaşmışız ha...
Bu gün barodaydım.Bizlerden yaşça ve kıdemce fazla bir büyüğümüz ve geçmişte birkeç dönem de baro başkanlığı yapmış bir abimiz;"Yahu haberiniz var mı cezaevlerinde film çevireceklermiş" dedi.
Ben hemen sazan oldum atladım."Hayrola abi ne filmi?"
"Belgesel çekeceklermiş"
"Allah allah.İlginç" derken .
Meslekdaşım abimiz haberin gerçeğini açıkladı."Baksanıza Nurseli İdiz falan.Ergenekon soruşturması deyip aldılar içeri.İçerde bunların ne işi var.Demekki film çekecekler ki artisleri,sanatçıları topluyorlar"
Bende jeton düştü.
"Abi" dedim "Olur mu olur.Belki ceza evleri tarihi falan.Olmaz mı?"Gülüştük.
Sonra ben:"Abi,bu cezaevlerinin,emniyetin merdivenleri neden kaygan.?İçeri her giren kafasını gözünü kırıyor?Sağlıklı giriyorlar sedyede çıkıyorlar?Biz bu filmleri 12 Martlarda 12 Eylüllerde de çok görmüştük.Emniyete girip ertesi gün cenazesi teslim edilenleri,emniyetde intihar edenleri çok görmüştük.Ne oluyor.Koskoca paşa.Yürümesini mi bilmiyorda düşüp boynunu kırıyor?Yoksa tarihin film makarası geriye mi sarmaya başladı?"
Bir başka meslekdaşı söze girdi"Yahu bu kaçıncı dalga be kardeşim?Allah sekisincisinden korusun?Bir bakarsınız sıra baro başkanlarına gelir.Avukatlara gelir.Şunun şurasında biri kalkıp soruşturma sırasında dese ki aha çetenin başı şu avukat yandı gülüm keten helva"
"Hele bir de senin soruşturma evrağının üzerine "Gizlilik kararı "alınırsa seyreyle sen o zaman?"dedi bir başka meslekdaşım.
Ben her zamanki salak halimle "Gizlilik kararı nedir arkadaşlar? demişim.
"Ooo "dediler hep beraber."Sen yenisin galiba" dedi bir meslekdaşım.
"Yok yahu ne yenisi.Meslekde göğsümüzün kılı ağardı"
"Öyleyse nasıl bilmezsin gizlilik kararını.Şimdi örneğin seni bir ifaden var diye emniyete çağırdılar mı"
"Eee çağırsınlar ne olacak giderim"
"Gidersin de ifadeni aldıktan sonra ifadeni ve evraklarını ceza mahkemesine gönderirler ve derler ki efendim bu avukat şu şu çetelere üye olabilir.Bak işte buna ilişkin ifadeler telefon dinleme kayıtları.Nurseli İdizle yaptığı çetleşme kayıtları"
"Eee.."
"Eeesi.Hakimde gizlilik kararı verdi mi.Verdi.Bundan sonra seninle ne avukat görüşebilir ne de başka bir hukuksal yardım alırsın.Ta ki hakkında dava açılıncaya kadar."
"Yok canım olur mu öyle şey"
"Olur olur."
"Olsun dava açılır.Ben de mahkemede tahliyemi isterim"
"Vay benim saf avukatım" dedi kıdemli bir meslekdaşım."Öyle hemen dava açma falan yok.Artık şansına 3 ay mı yatarsın beş ay mı 13 ay mı? Bak içerde yatanlar daha hakim karşısına çıktılar mı?Çıkıp ta dertlerini anlatabildiler mi?Yat Allah yat."
Şok oldum donup kalmıştım.Sesim soluğum çıkmaz oldu.
"Kıdemli ve baro başkanlığı yapmış abimiz.Bana bir çukulata uzattı.ve sen yenisin galiba" dedi.Ben salak salak uzatılan çukulatayı alırken hala içerde yatanları düşünüyordum.:kızgın: :kızgın: :kızgın: :kızgın:
Eruygur paşa tahliye edildi.Paşanın içerde önce kafası gözü kırıldı.Komaya girdi.Sonra sağlık durumundan tahliye edildi.Bana göre her halde demek isteniyor ki"Aman ölürse dışarda ölsün"
Oysa eğer Eruygur paşa için gerçekten tutuklama nedeni var idiyse tutuklama devam etmeliydi.Yok eğer başından beri tutuklama nedeni yok idiyse paşayı içeri alıp ölümüne sebep olmanın ne alemi var?
Şimdilerde moda oldu.İnsanlar sapasağlam içeri giriyor ölüm döşeğinde tahliye ediliyor ve dışarda ölüyor.Yemezler beyler yemezler.Biz bu filmi yıllar önce gördük.
Eruygur paşa ve diğer tutuklular,suç isnatları ne olursa olsun,devletin gözetim ve denetiminde ve sorumluluğu altındalar.Dışarda olsalar devletin sorumluluğu yok.İsteyen intihar eder,isteyen merdivenden düşer isteyen pencereden atlar isteyen hasta olur komaya girer.Ama tutuklu bir insanın yaşamından devlet direkt sorumludur.İntihar etmesinden,merdivenden düşmesinden,zehirlenmesinden ve hasta olmasından.Yemesinden, içmesinden, banyo yapmasından devlet direkt sorumludur.Neden?
Çünkü o insanın özgürlüğünü devlet kısıtlamıştır. Elini ayağını bağlamıştır.Sen devlet olarak tutukladığın insanları koruyamıyorsan onların sağlıklarına halel getiriyorsan devletim diye ortalık yerlerde gezme.Birleşmiş Milletlerde falan babalanma.Kalkıpta insan hakları,avrupa müktesabatı gibi parlak nutuklar atma.İnsan haklarını koruyan ve güvence altına alan metinlerin altına imza atma.Kaldır hukuku.Koy mahalle kabadayısı kurallarını.İstediğini döv,istediğine söv.İstediğini pencereden at. İstediğini sokak ortasında kurşunla.Ama o zaman da kalkıp ben hukuka uygun davranan devletim deme.İnsan haklarına saygılı davletim deme.Ya olduğın gibi görün yada göründüğün gibi ol.Ol da biz de ne yapacağımızı bilelim.Savunma makamı olarak seni ele güne karşı,yedi düvel ecnebiye karşı nasıl savunacağımızı bilelim.
Şimdi biz ne diyeceğiz elin gavuruna? Sizin devlet şöyle sizin devlet böyle deseler ne diyeceğiz. Sizin devlet tu kaka deseler ne cevap vereceğiz. Eruygur paşanın ve diğerlerinin devlete yüklediği ağır yükün ve sorumluluğun altından devleti kim kurtaracak? :kızgın: :kızgın: :kızgın: :kızgın:
Sabır sabır Eli kanlı Terör örgütü sözde lideri Apo denilen o aşalık adamı dalga operosyonlarıyla Alsalarda Ada sefası bitse.
Kılevyem gözyaşlarıyla ıslanmaya başladı 20 yasındaki delikanlıyı vatan'ını savunurken şehit edenlere yapılanları gördükce bu utancın altında eziliyorum.
Özay Şendir'in yazısından. (Haberturk)
AKP de "Ergenekoncu", CHP de...
AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat Kanal 24'te Baykal'ı borsa spekülasyonu yapmakla suçladı. Fırat'ın seslendirdiği bu iddianın kaynağı Aydınlık Dergisi'nin 2001 yılında yaptığı bir haber.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroglu,Cuma günü Balçiçek Pamir'in programında Dengir Mir Mehmet Fırat ile ilgili uyuşturucu kaçakçılığı iddialarını gündeme getireceğini söyledi. Kılıçdaroğlu'nun daha önce de imalarda bulunduğu bu konun kaynağı da Aydınlık Dergisi'nin Temmuz 2008'de yazdıkları...
AKP de CHP de birbirlerini Aydınlık'ta çıkan haberlerle vuruyorlar.Türkiye garip bir ülke...Aydınlık ekibinden Doğu Perinçek,Serhan Bolluk ve Adnan Akfırat
Ergenekon Davası'nın tutuklu sanıkları...İddianamede Aydınlık Dergisi'nin
tam 117 yerde adı geçiyor.Buna karşın hem iktidar hem de muhalefet, yıllar, aylar önce yayınlanmış ve içi boş çıkan bu haberlerle siyaset
yapıyorlar.
İddianamenin ardından ..."Yargılama sonunda pazartesi günü ayın 20 si itibariyle başlıyor" diyebiliriz sanırım burdan..