Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Oytun Orkır (Kuddisi Orkır'ın oğlu)
*Babam 20 Haziran 2007'de tutuklandı. Üç hafta kadar Bayrampaşa cezaevinde kaldıktan sonra örgütlü bir suçla suçlandığı için Tekirdağ F Tipi cezavine gönderildi.
*Orada tek kişilik bir koğuşta kalıyordu. Biz haftada bir görüşmeye gidiyorduk. Bir iki ay önce sağlık durumu kötüleşmeye başladı. Çok yaşlandı, aşırı zayıfladı, bilinci gelip gitmeye başladı.
*Oradaki görevlilerle görüştük. Bize babamın ağır bir depresyon geçirdiğini, yemek yemediğini söylediler. Her gün hastaneye götürülüp geri getiriliyordu. Bir süre sonra tek başına yürüyemez hale geldi.
*Bunun üzerine sosyalleşebilmesi için üç kişilik koğuşa konuldu, bazı sosyal aktivitelere dahil edildi fakat durumu iyileşmedi. Bir iki hafta sonra Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesine sevk edildi. Bu durumdan bizim haberimiz olmadı.
*Depresyonun yanı sıra fizyolojik sorunlar da yaşamaya başladı. Ciğerleri iflas etme noktasına geldi. Bu sırada bir günde dört ayrı hastaneyi dolaştırdıkları oldu.
*Bu süreçte biz ancak iyi niyetli doktorlarla karşılaştığımızda durumuyla ilgili bilgi alabildik. Üç hafta boyunca nerede olduğunu öğrenip görüşemedik. En sonunda savcının yazılı bir belge vermesiyle sağlık raporlarını hastaneden alabildik ve tahliye talebinde bulunabildik.
*Geçen hafta Bayrampaşa cezaevinde gördüğümüzde çok kötü koşullar altında, bir koridorda, sedyenin üzerinde bırakılmıştı. Hastanede yer yok diye koridorda yatırıyorlardı. Sonra tekrar Tekirdağ cezaevine yolladılar. Tekirdağ devlet hastanesinde de yer olmaması üzerine de Edirne'ye gönderildi. Şu an annem yanında fakat bizi tanımıyor ve konuşmuyor.
14 Mayıs 2008, Çarşamba
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Tangör Evren rumuzlu üyeden alıntı
Her fırsatta AKP yi savunan gazetenin bu yorumu dikkat çekici onlarda bıkmış sanırım.
Türkiye’yi sarsan Ergenekon operasyonu kapsamında yapılan tutuklamaları değerlendiren İngiliz Reuters haber ajansı, söz konusu örgütlenmenin uyduruk olduğunu savundu.
Reuters ajansının güvenlik uzmanı İstanbul muhabiri Gareth Jenkins, konuyla ilgili olarak, "Ergenekon bir suç örgütü olabilir ve soruşturulmalıdır da. Ancak böylesine uyduruk bir örgütlenme ve başında da yaşlı adamlarla çok ciddi bir şey olarak görülmesi, hayli şüpheli bir durum yaratıyor" diye konuştu.
Türkiye’nin uzun bir süredir ideolojik ve dinsel çizgilerle bölündüğünü öne süren Reuters, modern Türkiye’yi Osmanlı’nın külleri üzerine kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün, din ile devlet işlerini ayırdığını hatırlattı. Ajans, "Laik elitler" diye adlandırdığı, generaller, yargıçlar ve profesörlerden oluştuğunu iddia ettiği kesimin, ülkenin laik yapısını korumayı görev edindiğini ve şimdi de AKP’yi, laik yapıyı bozmaya çalışmakla suçladığını yazdı.
Dışarıdan bakıldığında her şeyin çok net göründüğünün güzel bir örneğidir bu analiz.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
21 Temmuz 1905 yilinda II. Abdulhamit'e yapilan suikast girisimi ile 16 Haziran 1926'da Gazi Mustafa Kemal Ataturk'e yapilan suikast girisiminde Ergenekon'un parmagi varmis..
Kaynak : Yobaz Medya :p
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Darbe ve medya
Her darbenin bir medyaya ihtiyacı vardır.
Darbe silahsız olur ama medyasız olmaz.
Çünkü darbelerin altyapısını medya hazırlar, ülkeyi “korkunç” bir tehlikeyle karşı karşıya olduğuna ikna etmek, insanlarda “biri gelsin bizi kurtarsın” duygusu yaratmak medyanın görevidir.
Bu ülke yıllarca “komünizm” tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna nasıl inandı?
Türkiye’de komünist bir sistemin kurulmasının ne imkânı ne ihtimali vardı.
İşçi sınıfı bile yoktu o zamanlarda.
Gencecik çocukların hiçbir sosyal temeli, hiçbir toplumsal tabanı olmayan hareketleri bu ülkeye büyük komünist ayaklanması diye nasıl yutturuldu?
12 Mart’ta ihtiraslı generallerin kendi aralarındaki iktidar mücadelesini, bu halk nasıl oldu da “komünist devrimin” önlenmesi olarak kabul etti?
Bu insanlar ne olduğunu bile bilmedikleri komünizmin bir “öcü”, ordunun da tek kurtarıcı olduğuna nasıl inandı?
Medya sayesinde inandı.
Darbe yandaşı medyanın birinci görevi bir “korku” yaratmaktır.
Ortada toplumsal bir “korku” olmadan darbe olmaz çünkü.
Darbe, bir korkunun üzerine inşa edilir.
Eğer vaktiniz varsa gidin bir kütüphaneye bizim gazeteleri bir tarayın.
Nasıl bir dehşet duygusu yarattıklarını göreceksiniz.
Darbeciler de kendilerine bağlı “Ergenekon”larla bu dehşetin yaratılmasına yardımcı olacak eylemleri ateşlerler.
12 Eylül’de yakalanan bir tabancanın sabahleyin bir solcuyu, öğleden sonra bir sağcıyı vurmuş olduğunun ortaya çıktığını hiç unutmayın.
Bir Ergenekon varsa mutlaka bir de medyası vardır.
Ergenekonların beslediği dehşeti halka çarpıtarak sunacak bir medya olmasa, o dehşet eylemleri ne işe arar?
Medya o terörü apaçık yazsa Ergenekonlar teröre mi bulaşabilir?
Ne yazık ki darbeler her zaman kendilerine yandaş medya bulurlar.
Çünkü darbeler çok para dağıtırlar.
Hiç kimse onları denetleyemediği, kimse onlara hesap soramadığı için darbeciler yandaş medyayı paraya boğarlar.
28 Şubat’ın en büyük banka soygunlarının gerçekleştiği dönem olduğunu her zaman aklımızda tutmalıyız.
Darbeci medyanın ne beklediğini anlayabilmek için o dönemi iyi bir incelemek gerekir.
Bugün de Ergenekon’un ve darbenin bir medyası var.
Dehşet yaratmak için programlanmış bir silahlı çeteyi “vatansever” grup, darbecileri “ülkeyi kurtarmak isteyen insanlar” olarak göstermeye çalışan bir medya.
O medyada “darbe” sözcüğüne pek rastlamazsınız.
Eğer rastlarsanız, “aslında böyle bir darbe tehlikesinin olmadığını” anlatan satırlarda rastlarsınız.
Organize bir eylemin sonucu öldürüldüğü, jandarma istihbaratının cinayeti çok önceden bildiği anlaşılan Hrant Dink cinayeti onlar için “birkaç serseri çocuğun” işidir.
Buna inandırmak için çok uğraşırlar.
Darbeleri, çete cinayetlerini perdelemeye çabalarlar.
Ve, “tehlikeyi” abartırlar.
Laiklik tehlikededir.
Kadınlarımızın başlarını bağlamak için gelmektedirler.
İçki yasaklanıyordur.
Avrupa Birliği, Türkiye’de “İslami bir cumhuriyet” kurmak için kıvranmaktadır.
“Cahil” halk irticayı desteklemektedir.
Türkiye’yi “irticadan” kurtarmak için ne halktan ne Avrupa’dan bir ümit vardır.
Ve, Türkiye kurtarılmalıdır.
Bu şartlarda sizce “kurtarıcı” olarak kimi göstermektedir bu gazetelerle televizyonlar?
Adres bellidir.
Daha önce onları paraya boğan bir adres.
“Darbeci paşaların” gözaltına alınması, Ergenekon çetesinin yakalanması onlar için hüzün verici olaylardır.
Bütün bu gözaltıları, soruşturmaları, “Türkiye’yi kurtarmaya uğraşanları sindirecek” operasyonlar olarak sunarlar okuyucularına.
Paşaların darbe hazırladığını ortaya koyan günlükler “unutulmalıdır”, çetenin işlediği cinayetler, attığı bombalar konuşulmamalıdır.
Televizyonlara bakın.
Gazeteleri okuyun.
Kullandıkları sözcüklere dikkat edin.
Darbe medyasını göreceksiniz.
O medyada çalışan çok dürüst insanlar da var ama oralarda “psikolojik savaş” elemanı olan yazarlar ve yöneticiler de var.
Ama bu sefer beceremeyecekler.
Bütün bu gelişmeler, onların beceremeyeceğinin işareti.
Demokrasinin tehlikede olmasına hiç aldırmayan bu medya şimdi şaşkınlıkla bu ülkede “demokrasi” isteyen insanlar olduğunu görüyor.
Ve, komik bir şekilde yüksek tirajlarına rağmen marjinalleşiyorlar.
Çünkü artık darbenin ve Ergenekon’un bir medyası olduğu gibi...
Demokrasinin de bir medyası var bu ülkede.
Onları öfkeden çıldırtan da bu.
Ama onları öfkelendiren, halkı sevindiriyor.
Artık darbe istemiyor çünkü bu ülke
Yukarıdaki yazı sizce kime aittir?
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Av.Fırat Bayındır rumuzlu üyeden alıntı
Yukarıdaki yazı sizce kime aittir?
Ahmet ALTAN, Taraf, 3 Temmuz 2008
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Ergenekon soruşturması, hepimizin artık öğrendiği üzere Oramiral Özden Örnek’in Nokta dergisinde yayınlanan günlüklerindeki iddialar temel alınarak yürütülüyor.
Özellikle işin “Generaller”le ilgili kısmında Oramiral Özden Örnek’in günlüklerinin rolü büyük.
Soruşturma kapsamlı bir şekilde yürütülüp, ilgi alanı sürekli genişlerken, günlüklerin sahibi Özden Örnek’in şimdiye kadar, en azından bilinği kadarıyla savcılığa çağrılmamış ve günlüklerle ilgili fadesine başvurulmamış olması, aralarında benim de bulunduğum pek çok kişi tarafından “İlginç” bulundu.
Bu gibi olaylarda tesadüflere çok da inanmadığım için, küçük çaplı bir soruturma yaptım.
Ve Oramiral Özden Örnek’le ilgili çok ilginç bazı bulgulara ulaştım.
Biliyorsunuz, Oramiral Özden Örnek’in kamuoyunca tanınan bir oğlu var.
Yönetmen-yapımcı Tolga Örnek.
Tolga Örnek bir dönem çektiği film-belgesellerle halkın önüne çıkmıştı.
Tolga Örnek’in çektiği en bilinen iki film-belgesel 2003 yılında gösterime giren Hititler ve 2005 yılında gösterime giren Gelibolu’ydu.
Oramiral Özden Örnek’in oğlu Tolga’nın çektiği Hititler filminin sponsorları arasında İMKB, Çalık Holding, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, THY, İstikbal ve Nur İnşaat gibi kuruluşlar yer alıyordu.
Amiral’in oğlu Tolga Örnek’in diğer filmi Gelibolu’nun sponsorları arasında dikkat çekenler ise şöyleydi: Çalık Holding ve İstikbal.
Şimdi diyeceksiniz ki, “Ne var canım bunda. O filmlerin başka sponsorları da vardı.
Doğru.
Bu yüzden soruşturmamı biraz daha derinleştirdim.
Ve çok ilginç başka bir bulguya daha ulaştım.
Çalık Holding yani kamu bankalarının parasıyla Sabah ve ATV’yi alıp iktidarın emrine tahsis eden grup, 2004 yılının Mayıs ayında Çalgaz Doğalgaz Dağıtım Pazarlama Taşımacılık Sanayi ve Ticaret A.Ş. adında bir şirket kurmuştu.
Şirketin ortakları Çalık Enerji, Ahmet Çalık, yine Çalık’a ait Altındağ Yatırım, Aksel Goldenberg, Ruben Goldenberg ve Aşer Goldenberg yer alıyordu.
Büyük bölümü ve yönetimi Çalık Grubuna ait Çalgaz A.Ş., 20 Haziran 2005’te adını değiştirdi ve Naturelgaz Sanayi ve Ticaret A.Ş. ünvanını aldı.
Ve sıkı durun şirketin yönetim kurulu üyeliğine Çalık Enerji’yi temsilen Oramiral Özden Örnek’in diğer oğlu, Burak Örnek getirildi. İlginç bir buluşma değil mi?!
İlginçlik bu kadarla da sınırlı değil.
Aynı şirkette Başbakan’ın damadı Berat Albayrak 1. derece imza yetkisiyle danışmanlık yapıyor.
Nokta Dergisi'nin eline nasıl geçtiği hala anlaşılamayan “Darbe günlükleri”nin yazarı Oramiral Özden Örnek’in oğulları, iktidar tarafından medya sahibi yapılan ve bu dönemde rafineri lisansı almayı başaran Çalık Grubu’nun şirketleriyle son derece içli dışlı.
Doğrusunu isterseniz ilginç bir “Tesadüf”
Tabii başka tesadüfler de var ama bence bunlar kadar önemli değil.
Mesela Başbakan’ın oğlu, Tolga Örnek’in Kalendar Orduevi’nde yapılan düğününün davetlileri arasında(Bu bilgi o dönem basına da yansımıştı).
Değerli okurlar Türkiye’de çok garip şeyler oluyor.
Hem de çok garip
Ya bu yazı kime ait?
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Av.Fırat Bayındır rumuzlu üyeden alıntı
Ya bu yazı kime ait?
Fatih Altaylı, Haberturk
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
"Merhaba…
Uzuuun gelen bir aradan sonra merhaba…
Yazıda peşrev olmaz, konuya girelim…
Tabii zorunlu durumlar hariç!
Uğur Mumcu’dan çok şey öğrendim… Sevdiğim sözlerinden biri şuydu:
Nereden gelirse gelsin, amacı ne olursa olsun, terörün her türlüsüne hayır!
Uğur Mumcu vahşi bir terör saldırısı sonucu öldürüldü…
Ahmet Taner Kışlalı’dan da çok şey öğrendim. O da kimi saldırılar karşısında şunu söylerdi:
“Balbaycığım, eğer gerçek olmayan bir saldırıyla karşı karşıya kalırsan hiç üzülme. O sana bulaşmaz.”
Ahmet Taner Kışlalı da Uğur Mumcu gibi terör saldırısı sonucu öldürüldü… Kışlalı öldürüldüğü güne dek oda komşumdu…
Ve ben bir terör örgütüne üye olma iddiasıyla gözaltındayım!
İki meslek büyüğüm terör saldırısı sonucu öldürülmüş, her ölüm yıldönümlerinde 24 Ocaklarda, 21 Ekimlerde köşemi onlara ayırmayı, teröre lanet okumayı görev sayıyorum…
Ve ben bir terör örgütüne üye olma iddiasıyla gözaltındayım!
Vuruldum…
Vuruldukça dirildim…
Ama yaralıyım…
Terör yaralısıyım…
Yazı aramızda biraz ağır geldi!
Ama olsun…
Hukuk büyüktür!
Yazı yazmayı özlemişim…
Yeniden merhaba, hepinize yürekten merhaba…
Size de merhaba Türkçenin güzel sözcükleri…
Sana da, Ankara’nın en kara gündemi…
İç barışımız, siyasal gerilimlerimiz, yeni arayışlarımız…
Hepinize merhaba…
Sözümüz bitmedi… Söyleyecek daha çok sözümüz var…
Hepinize merhaba sevgili okurlar…
Kucak dolusu, satırlar dolusu, sözcükler dolusu…
Gönül dolusu…
Merhaba!"
Bunu da okuduktan sonra akil insan sanırım sorunu çözecektir.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Ahmet Altan'ın yazısına tamamen katılıyorum.
Fatih Altaylı çok zorlama çıkarsamalar yapmış.
Fatih Altaylı'nın yazısını beğenenler Özden Örnek'in Tayyip Erdoğan'la gizli çıkar ilişkisi içinde olduğuna mı inanıyorlar? Çünkü bu yazıda geçen iddia bu.
Fatih Altaylı'nın yazısını şu bilgilerin ışığında okumakta fayda var:
1. Bulunduğu Ciner grubu, enerji ve medya sektöründe Çalık grubunun rakibi. Ciner grubu Sabah'ı alıp başına Altaylı'yı geçirecekti. Dolayısıyla Çalık grubu hakkında bu tip iddialar ortaya atması klasik Fatih Altaylı davranışı.
2. Her şirketin yönetim kurulunda generallere veya general çocuklarına yer vermesi Türkiye'de olağan bir durumdur. İhlas Finans yönetim kuruluna emekli generaller doldurulduktan sonra battı. 28 Şubat sonrasında batan pek çok banka gibi. Şirket yönetimine bir emekli general veya general çocuğu alarak dokunulmazlık sağlama çabası Türkiye'de sıkça görülen bir olay.
(Generaller yüzünden battı demiyorum. Şirketler işlerini daha kolay yürütüp kendilerine imtiyaz sağlamak için beni veya sayın Fırat Bayındır'ı değil, generalleri ve çocuklarını yönetim kurulu üyeliklerine getirerek kullanır.)
3. Hafızam zayıf olduğu için kontrol ettim. Berat Albayrak Temmuz 2004'te Esra Erdoğan ile evlendikten sonra Mart 2007'de Çalık Holding genel müdürü olmuş:
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=121871
http://www.milliyet.com.tr/2007/03/3...i/axeko03.html
Bundan önce 6 ay vekaleten yürütmüş. Daha öncesinde Çalık Holding'in genel müdürü Serhat Albayrak, yani ağabeyi. Dolayısıyla Çalık Holding'e genel müdür yapılmasının Başbakan'la çok bir ilgisi yok. Başbakan kızıyla evlenmeseydi de o makama gelecekti.
4. Kala kala Fatih Altaylı'nın iki iddiası kalıyor:
i.) "Mesela Başbakan’ın oğlu, Tolga Örnek’in Kalendar Orduevi’nde yapılan düğününün davetlileri arasında"
Düğün Burak Örnek'in düğünü, davet edilen Başbakan, davet eden Özden Örnek. Ne Tayyip Erdoğan, ne de Burak Erdoğan düğüne katılmıyor. Nezaket icabı yapılmış bir davet.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=157781
ii) Yazının webde okuduğum ilk versiyonunda "Burak Erdoğan'ın askerlikten elverişsiz raporunu Kasımpaşa Deniz Hastanesi'nden aldığı" da yazıyordu.
Ama "yuh" dedirten bu iddia yazının şu anki metninden çıkarılmış:
http://www.haberturk.com/yazioku.asp?id=8374
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
Bundan önce 6 ay vekaleten yürütmüş. Daha öncesinde Çalık Holding'in genel müdürü Serhat Albayrak, yani ağabeyi. Dolayısıyla Çalık Holding'e genel müdür yapılmasının Başbakan'la çok bir ilgisi yok. Başbakan kızıyla evlenmeseydi de o makama gelecekti.
Bu insanlar tanistiklari gun mu evlendiler?Benim pek bilgim yok da bu konu hakkinda..