Re: Can sıkan dallar yazı dizisi...
Ulusal Deprem Konseyi lağvedildi !
17 Ağustos depreminden sonra, depremle ilgili çalışmaların bilimadamları tarafından koordine edilmesi amacıyla kurulan Ulusal Deprem Konseyi, kuruluş genelgesi güncelliğini yitirdiği gerekçesiyle lağvedildi.
Konsey Başkanı Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, henüz kararın resmen bildirilmediğini, kendilerinin de kararı çeşitli kaynaklardan öğrendiklerini söyledi.
Eyidoğan, gelecek hafta bir basın toplantısı düzenleyeceklerini belirtti.
Konsey'de 20 bilimadamı görev yapıyordu. Türkiye'deki deprem çalışmalarına yol gösterici 'strateji raporları' hazırlayan Konsey, Danışma Kurulu niteliğinde çalışıyordu.
Deprem konusuyla ilgili çeşitli alanlardan seçilen uzmanlardan oluşan ve bağımsız bir yapıya sahip olan Ulusal Deprem Konseyi'nin başlıca görevlerinin kamuoyuna güvenilir bilgi vermek, yasalara destek olmak, öncelikli araştırma alanları belirlemek, kamu yetkililerine danışmanlık yapmak ve etik konularıyla ilgili başvuruları değerlendirmekti.
Konsey'in TÜBİTAK'ın görüşü alınarak lağvedildiği öğrenildi.
Ulusal Deprem Konseyinden (UDK) yapılan açıklamada, konseyin lağvedilmesi eleştirilerek, "Bu karar, ülkemizde bazı kesimlerce Ulusal Deprem Konseyi gibi bir kuruluşa gereksinim duyulmadığı görüşünün egemen olduğunu göstermektedir" denildi.
Yazılı açıklamada, 1999 yılında art arda meydana gelen yıkıcı depremler sonrası ve Avrupa Konseyinin her ülke için tavsiye kararlarından esinlenerek kurulan UDK’nın bundan sonra bu görevlerini yerine getiremeyeceği ifade edilerek, Başbakanlığın 21 Mart 2000 tarihli genelgesi ile kurulan ve 20 bağımsız bilim insanı ile araştırmacıdan oluşan UDK’nın, Başbakanlığın 6 Ocak 2007 tarihli genelgesiyle lağvedildiği belirtildi.
İlgili genelgede belirtilen gerekçelerin hiçbirinin UDK’nın lağvedilmesini gerektirecek gerekçeler olmadığı ifade edilen açıklamada, "Bu karar Resmi Gazete’de tesadüfen fark edilmiş olup, ancak bu vesileyle UDK’nın karar hakkında bilgisi olmuştur" denildi.
Lağvedilme kararının yaklaşık bir ay önce imzalanmış olmasına rağmen, kararın ilgili ve yetkili merciler tarafından UDK’ya halen bildirilmediği belirtilen açıklamada, şöyle denildi:
"Bir deprem kuşağı üzerinde bulunan ve yaklaşık bir hesapla ortalama her 14 ayda büyüklüğü 6 ve daha fazla olan depremlerin meydana gelme tehlikesi ile karşı karşıya olan ülkemizde, UDK gibi bir kurul için genelgede ileri sürülen ’artık uygulama alanı kalmaması’ gerekçesi anlaşılmaz bir durumdur. UDK’da görevli bilim insanları bu görevlerini hiçbir karşılık beklemeden özveriyle yapmakta olup, görevler geçicidir. Bu nedenle, UDK üyelerinin söz konusu lağvedilme kararı üzerinde durdukları esas konu, dünyanın başlıca deprem bölgelerinden birinde bulunan ve pek çok depremde zarara uğrayan ülkemizde deprem konusuna verilen önemin, giderek artacağına, maalesef bu düzeyde kalmış olmasıdır. Bu gelişme karşısında ’UDK güncelliğini yitirmişse yerine ne konulacaktır’ ve ’Deprem konusunda bilimsel veriye dayanmadan hatalı bilgiler vererek toplumun sürekli kaygılanmasına ve yöneticilerin yanıltılmasına yol açan kişiler için daha uygun bir ortam mı yaratılacaktır’ gibi sorular ön plana çıkmaktadır. Örneğin, en son 29 Mart 2006 güneş tutulması olayı ile ’büyük deprem olabilir’ kaosunun yaratıldığı ve Niksar ve civarında yaşayan vatandaşlarımızın ne hale getirildiği hala belleklerdedir. Daha önce ilgili makamlarla yaptığımız görüşmelerde talepte bulunduğumuz UDK’nın yeniden yapılanması ve düzenlemeler ile ilgili olarak bu makamların herhangi bir girişimde bulunmadan UDK’nın yürürlükten kaldırılma gerekçesi anlaşılamamıştır. Bugüne değin birçok çalışmaları ve yayınlarıyla depremlerle ilgili konularda halkımıza ve yöneticilere doğru bilgileri sunmayı ve yardımcı olmayı ilke edinmiş olan UDK için alınan bu karar, ülkemizde bazı kesimlerce Ulusal Deprem Konseyi gibi bir kuruluşa gereksinim duyulmadığı görüşünün egemen olduğunu göstermektedir. UDK resmen kaldırılmış olsa da tüm üyelerimiz, kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimler ve halkımızdan gelen taleplere eskiden olduğu gibi yardımcı olmaya çalışacaklardır."
Re: Can sıkan dallar yazı dizisi...
e. çölaşan burda mı yazıyor ?
Alıntı:
Camiden, cuma namazı sırasında Karamanlis aranır mı? Bu nasıl iştir yahu?
e.ç.
Re: Can sıkan dallar yazı dizisi...
Emin Çölaşan, Hürriyet'te yazıyor.
Re: Can sıkan dallar yazı dizisi...
Cemaat lideri Esat Coşan'ın adı bir sokağa verildi. Başkanın adı 'Ahmet Genç Bulvarı'yla çok sayıda sokakta yaşayacak. Fahri Korutürk, Turan Güneş ve Kemal Türkler adları da silindi
Pierre Loti Tepesi'ne Eyüp Sultan Tepesi isminin verilmek istenmesi nedeniyle gündeme gelen Eyüp'te, "skandal" olarak nitelendirilecek cadde ve sokak isimlendirmeleriyle değişiklikleri yapıldı. 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, eski dışişleri bakanı Turan Güneş, suikasta kurban giden eski DİSK genel başkanı Kemal Türkler'in isimleri cadde ve sokaklardan silindi.
Nakşibendi İskenderpaşa Cemaati lideri Esat Coşan ile Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç'in ise bulvar ve sokağa verildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ulusal adres veri tabanının kurulması ve güncellenmesini kapsayan "Adres ve Numaralamaya İlişkin Yönetmelik" gereği, kent genelinde adres bilgi sistemi çalışmaları yürütüyor.
Bu amaçla Büyükşehir Belediyesi, Fatih, Beyoğlu, Beykoz, Pendik ve Eyüp ilçelerinin adres bilgi sistemi kurulması çalışmalarının ihalesini bitirdi. İlçe yönetimleriyle ortaklaşa yürütülen çalışmalar tamamlandıkça Büyükşehir Belediye Meclisi'nin onayına sunuluyor.
Eyüp'le ilgili çalışma da 14 Eylül 2006'da İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin onayından geçti. Eyüp Belediyesi'nin 29 Ocak 2007'de adres değişiklikleriyle ilgili vatandaşlara tebligatta bulunmasıyla çalışmanın boyutları ortaya çıktı.
Cadde, sokak isimlerinin bilgisayar ortamına aktarılması, mükerrer sokak isimlerinin kaldırılması, isimsiz sokaklara isim verilmesi ve düzgün bir numaralama sistemi kurulmasının dışında, bazı isimlerin tamamen kaldırıldığı tebligatlardan sonra anlaşıldı.
Yayla Yolu, Başkan'ın
İsim değişikliklerinde Başkan Ahmet Genç ve cemaat lideri Esat Coşan unutulmadı. "Yayla Köyü Yolu"nun adı "Ahmet Genç Bulvarı"na çevrildi. 6. Cumhurbaşkanı'nın adını taşıyan "Fahri Korutürk Caddesi" de, "Yusuf Muhlispaşa Caddesi" dönüştürüldü. Kıbrıs Barış Harekâtı döneminin dışişleri bakanı Prof. Dr. Turan Güneş'in adının verildiği "Turan Güneş Sokağı" ise "Güneş Sokağı" oldu.
22 Temmuz 1980'de Merter'deki evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Kemal Türkler'in adı da silindi. "Kemal Türkler Caddesi"nin adı artık "Kaynak Sokak".
Eyüp'te isimsiz bir sokağa ise 2001 yılında Avustralya'da geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden İskenderpaşa Cemaati lideri Esat Coşan'ın adı verildi.
Yeni konulan bazı sokak isimlerinde Belediye Başkanı'nın soyadı olan "Genç"e özel vurgu yapılması dikkat çekti. Örneğin "Bıçakçı Eyüp Çıkmazı" sokağının adı "GürGenç Sokağı" olarak listeye yazıldı. "Genç"li sokak isimleri bununla da sınırlı değil. Beş sokak ismindeki G harfi daha büyük yazıldı. Bu sokaklar şöyle: "ErGenç Sokağı", "ErGençkon Sokağı", "FiGenç Sokağı", "GezeGenç Sokağı", "ÖzGenç Sokağı".
Eyüp'te değişiklikten önce üç sokağın adı "Selvi Sokağı"ydı. Bu üç "Selvi" adı iptal edilerek, "Şehadet", "Süvari", "Tırak" sokağı yapıldı. Çırçır'daki "Arzu Sokağı"nın adı da "Ünye Sokağı" olarak değiştirildi.
'Kim bu dangalak bürokrat?'
Başkan Ahmet Genç, değişikliklerinin bürokratlarca yapıldığını savunarak, olayı 'aptalca' ve 'dangalaklık' olarak niteledi. Bürokratlarla dün yaptığı toplantıda ilçede isim değişikliği yapılmamasını, eski isimlerin kalmasını istediğini belirten Genç, "Toplantıda 'kim bu dangalak' dedim. Böyle bir isim koyabilir mi? Böyle aptalca bir şey olur mu?" diye konuştu.
Genç, "Çalışmayı Büyükşehir ve Eyüp Belediyesi ile TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) ekipleri yürüttü. Halen bu sokak isimlerinin hiçbirine bakmış değilim. 800 yeni ismin nereye konulduğunu bilmiyorum. Fahri Korutürk Caddesi de yerinde kalacak. Turan Güneş de yerinde kalacak. Hepsi yerinde kalacak" dedi. Genç, kendi adı ve soyadının sokaklara verilmesiyle ilgili olarak da "Bunlarla uğraşacak zamanım yok" ifadelerini kullandı.
Milliyet