-
Cevap: Perikondrit
Arkadaşlar,
"Yazmayayım" deyip duruyorum ve hep yazıyorum. Mecbur kalıyorum da ondan...
Aha size bugünkü haber:
"Kadir İnanır'ın Yengesi Hayatını Kaybetti
Böbrek yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yuman Fatma İnanır, Kadir İnanır'ın da katıldığı törenle toprağa verildi."
Beni boş verin, Hukuki Net'in Sağlık ve Hastalıklar forumunda yazdığım üç başlığı okuyanlar, bu ölümün SAÇMALIK olduğunu bilirler.
Daha ne diyeyim?...
Sağlıcakla kalın...
-
Cevap: Perikondrit
Arkadaşlar,
6,5 yıldır; HTT ile uğraşıyorum, biliyorsunuz. HTTnin bir yüzünü özet olarak toparlayacağım. Öteki yüzü de; sonraki yazıda olacak.Klavyenin başına geçtiğimde; plan yapmadığım için, unuttuklarım olabilir.
Astım-Bronşit, KOAH, akciğerin düşük yüzdeyle çalışması, zatürre ve akciğerde mantar yoktur...
Kansızlık, ilik yetmezliği sebebiyle kansızlık yoktur...
Böbrek yetmezliği, dolayısiyle; diyalize bağlanmak yoktur. Protein kaçağını bilmiyorum.
Karaciğer yağlanması, büyümesi, fibroz, akut karaciğer sendromu yoktur...
Reflü, gastrit, ülser, kabızlık yoktur...
Bağırsak çatlağı, aort anevrizması, peyroni ve prostat büyümesinden ameliyat olmak yoktur...
HTTnin "aldoz redüktaz inhibitörü" özelliği sebebiyle; şeker hastalığının yan etkileri yoktur...
"...İT"li bir hastalık da yoktur... Bundan dolayı da; artrit, romatoit artrit, ankilozan spondolit gibi romatizmal hastalıklar da yoktur...
HTT, Dünya'nın en iyi iltihap gidericisidir. "Pankreasımda, bağırsağımda... iltihap var." cümlesini kurmak yoktur...
HTT, Dünya'nın en iyi antiviral ilacıdır. O özelliği sebebiyle; tıp tarihinde ilk defa; HPV hastalığını tedavi etmiştir...
İnanmayacaksınız; HTT domuz gribinde bile kullanıldı, Ocak 2016 sonu, şubat ayları filan... "Yapma hocam, o aylarda, basında domuz gribi haberi bile olmadı. Olsaydı; haber olurdu." diyeceksiniz. Siz, öyle sanın...
Hastayı, kardeşini, annesi ve babasını tanıyorum, uzun hikâye...
Şehir ve hastahane adı vermiyorum. Sadece şu sahneyi anlatayım:
Hasta, karantina ve yoğun bakımdan servise çıkarıldığında; HTT kullanılmaya başlanır...
4-5 günlük kullanımdan sonra, hekim şunu der:"Yoğun bakımdayken de aynı ilaçları kullandım. Şimdi de... Nasıl oluyor da; 4-5 günde bu kadar iyileşme görülüyor, aklım almıyor."
Şaka demiyorum; bir saat önce, o hastanın babasıyla birlikteydim ve aynı şeyi yine anlattı... Dedi ki: "Kulaklarımla duydum."
Şimdilik aklıma gelenler bunlar.
HTTnin öteki yüzü sonraki yazıda.
Sağlıcakla kalın...
NOT:Hukuki Net'in Sağlık ve Hastalıklar forumunda açtığım üç konu başlığındaki anlattıklarım; hiç kimse için SAĞLIK/TEDAVİ tavsiyesi değildir.
-
Cevap: Perikondrit
Arkadaşlar,
Önce, önceki yazıda unuttuğum bir bölümü tamamlayayım. Yazılarımdan birinde şöyle demiştim. "HTT sayesinde, yıllardır çektiğim; sinüzit, ülser, artrit ve son 2,5 yıldır gıcırdayan sol dizimdeki dertlerden kurtuldum."
Dizdeki bu gıcırdama; kireçlenme miydi, bilmiyorum. Daha sonra şunu öğrendim. Finlandiya Torku Üniversitesindeyken, Japon bir bilim insanı ile Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu'nun birlikte ıspatladıkları; "Kireçlenmenin sebebi nano bakterilerdir." gerçeği...
Biliyorsunuz, HTT; antibakteriyeldir. Acaba diyorum, HTT bu özelliği sebebiyle, kireçlenmeye sebep olan bakterileri yok etti de mi; kireçlenme sona erdi, bilmiyorum.
Ayrıca, HTTnin; Dünya'nın en iyi yanık ilacı olduğunu unutmayın. Sürdükten 2-3 dk. sonra acı sona erer. Büyüklüğü ne olursa olsun; iz bırakmadan tedavi eder. Tabii ki; günde 3-4 defa sürmek gerekir.
Şimdi geleyim, HTTnin öteki yüzüne.
Yazmaya başlayalı 6,5 yıl, HTTye bulaşalı 7 yıl oldu.
Bu sürede; yüzlerce kanser hastası ve yakınıyla temasım oldu.
Edindiğim tecrübe, bana bir şeyler öğretti.
Demem şu:
Tıp bana; beyin, dil kökü, gırtlak, yemek borusu, mide, kolon, küçük hücreli dışı akciğer, meme, rahim, rahim ağzı, karaciğer, pankreas, testis, mesane ve prostat kanserisin dese...
(Lenfoma, mide lenfoması, ince bağırsak lenfoması, böbrek, yumurtalık, rektum, kemik, lösemi, sarkom... yazmadım, bilmiyorum.)
Dedi, diyelim. Asla; ameliyat olmam, RT-KT almam. Sadece HTT kullanırım. HTT kurtaramaz ise; değil Türkiye, Dünya'da; hiç bir hastahane, hiçbir hekim ve hiç bir paranın beni kurtaramayacağına inanıyorum.
Hocam, bu cümle epey ağır oldu derseniz; üç cevabım olacaktır:
Birinci cevap: HTTnin, tıbbın "hastanın şansı yok." dediği bazı hastaları kurtardığını biliyorum.
İkinci cevap: Maltawildplants sitesindeki HTT dosyası; bilimsel araştırmalara dayalı, çok ciddiye alınması gereken bir dosyadır.
Orada, "Medicinal Properties" başlığı altında, tıbbi özellikleri yazılırken ne deniyor:
Antiproliferative:....and morbid cysts. Yani; kötü huylu tümör/ur/kistler. Daha ne yazsın?...
Üçüncü cevap:
Önce bilgi: Geçen yıl Türkiye'de günde ortalama 250 civarında kanser hastası öldü. Dünya'da ise; dakikada 15-16 kişi kanserden ölmekte...
Soru şu: Bu hastalar, ameliyat olmadılar mı? RT-KT almadılar mı? Evet, öyleyse niye öldüler?...
Sizin bu soruya vereceğiniz cevap; benim de üçüncü cevabımdır.
Sağlıcakla kalın...
NOT:Hukuki Net'in Sağlık ve Hastalıklar forumunda açtığım üç konu başlığındaki anlattıklarım; hiç kimse için SAĞLIK/TEDAVİ tavsiyesi değildir.
-
Cevap: Perikondrit
Arkadaşlar,
Epey okudunuz. Son yazının sonunda sorduğum soruya; cevabınız ne oldu?...
Sizin cevabınızla, benim cevabım; uyuştu mu, uyuşmadı mı?
Benim cevabım; zaten belli...
Siz; ne dediniz?...
Sağlıcakla kalınız...
-
Cevap: Perikondrit
Arkadaşlar,
Şimdi sözünü edeceğim konuda; asla yazmayacağım diye düşündüğüm halde, bugün duyduğum bir haber üzerine yazmak zorunda kaldım.
Hastaya "kansersin"denir ve KTyle tedavi başlar. Ktler devam etmekte, hasta da; her gün; daha kötüye gitmektedir.
Hastanın Söke'deki akrabaları beni bulurlar. HTT alırlar ve hastaya gönderirler. Hasta kullanmaya başlar. Başlamadan önce; yüzünün fotoğrafını çeker. Bir ay sonra, yine yüzünün fotoğrafını çeker. Hastada; müthiş değişikliler görülmeye başlanır. 11 hafta kadar kullanıldıktan sonra, hekim; zamanından önce PET çeker. Öncekiyle son durumu karşılaştırdıktan sonra, hastaya: "Mösyö, süper süper..." der.
Bundan kısa bir süre sonra; hasta ve yakınları bulunduğum köye gelirler. Hasta; "Hocam, bu fotoğraf; kullanmaya başlamadan önceki, bu da; bir ay sonraki... Şimdiki halimi de görüyorsunuz."
İlk fotoğraf; kara sarı çökmüş bir surat, 2. fotoğraf; daha renkli ve daha dolgun. Karşımdaki ise; taş gibi, hiç bir hastalık belirtisi yok. Demesine göre; kaybettiği 20 kiloyu geri almış.
-Daha KTin var mı?
-Var.
-Ben olsam KTyi bırakırım. HTTyi kullanmadan önce; KTnin bir halt olmadığını gördün. Bundan sonra alacağın KT sebebiyle; hangi kürde
bağışıklık sisteminin pert olacağını bilemezsin. Bağışıklık sistemin pert olunca; HTT bile işe yaramaz. Bu kadar iyileşmene rağmen; ölürsün.
Akrabaları; "Sakar Hoca doğru diyor." diye beni tasdik ettiler ve gittiler.
Ve; KTye devam ettiğini (Sebep; hekimin kandırması olmalı...) ve öldüğünü öğrendim.
Lâfımı (İyiye gittiğini gördüğün an; tıbbı terk et.) dinlemediği için ölen o kadar hasta biliyorum ki... Hangi birini yazayım?...
Ben, boşuna mı diyorum: "Asla; ameliyat olmam, RT-KT almam."
Bu cümlenin temelinde; yüzlerce hastaya dayalı TECRÜBE var.
Sağlıcakla kalın...
-
Cevap: Perikondrit
Arkadaşlar,
HTT ile ilgili yeni bir haber.
Bir kaç gün önce Konya'dan bir telefon:
+ Sakar Beyle mi görüşüyorum?
- Evet.
+ Hocam, bende; "Rahim duvarı kalınlaşması sebebiyle kanama" var. Hekim, rahmi alacağız diyor.
- Abla, bana desen ki; "Bağırsak çatlağı sebebiyle kanama var." HTT nin bu tip, iki hastayı, en geç 15 günde tedavi ettiğini söylerdim. Ama; "Rahim duvarı kalınlaşması sebebiyle kanama"yı tedavi edip etmediğini bilmiyorum.
+ Tedavi ediyor, ben biliyorum.
- Abla, bilmediğimi; siz nasıl bilebilirsiniz ki?...
+ Hocam, iki yıl kadar önce, İzmir'den birisi sizi aramış ve demiş ki:"Rahim duvarı kalınlaşması sebebiyle kanamam ve rahmimde tümör var." Siz de, bana dediğiniz gibi; bu konuyu bilmediğinizi, rahimdeki tümör için de; dört ay kadar kullanması gerektiğini söylemişsiniz. O sizden ilaç(!) almış. İki ay kadar kullandıktan sonra bırakmış. Kontrole gitmiş. Hekim: "Tümör küçülmüş. Bu konuda; can sıkıcı bir şey yok. Başka bir sıkıntın da yok." Tümörle ilgili olarak; dört ayı tamamlamamış...
Hocam, ben telefonunuzu; İzmir'deki Sevda isimli hastanızdan aldım. Buna dayanarak; hastalığımı tedavi edeceğinizi biliyorum. Üstelik; bende tümör de yok!...
-?!%**... (Yani; mos mor oldum, demek istiyorum.
Sevda kim, hatırlamıyorum. Bana bu konuda; bilgi verdiğini de hatırlamıyorum. Haber verse; hatırlamam gerekirdi... Her ne ise...
Bilginize...
Sağlıcakla kalın...
-
Cevap: Perikondrit
Arkadaşlar,
17. 11.2016 tarihli yazıma nasıl başladıysam, yine; aynı şekilde başlıyorum.
Haber şu: "Türkolog - Yazar Erk Yurtsever, 3 haftadır tedavi gördüğü Maltepe Üniversitesi Hastanesi'nde hayata gözlerini yumdu. Yurtsever'in cenazesi öğle namazını müteakip Bostancı Kuloğlu Câmii'nden kaldırılacak.Ünlü Türkçü yazar ve fikir adamı Hüseyin Nihal Atsız'ın öğrencisi ve yakın çalışma arkadaşı olan Erk Yurtsever, 3 haftadır Maltepe Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi görüyordu. Zatüre hastası olan 82 yaşındaki Yurtsever, bu sabah tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yumdu."
Peki, ben size: "Beş yıldır zatürre tedavisi gören, her ay hastahaneye giden, 7 yaşındaki, İzmir'deki bir çocuktan ve HTT kullanmaya başladıktan sonraki ilk hastahaneye gidişinde, hekimin 'İlk defa çok iyi bir gelişme yakaladık.' dediğini." yazmadım mı?
Daha sonra; HTTnin iki yüzünü anlatan yazımda: "zatürre diye bir hastalık yoktur." demedim mi?
Eeee, bu haber ne?...
Sağlıcakla kalın...
-
Cevap: Perikondrit
Arkadaşlar, yazmazsam; çatlarım...
Sevinçten; ne halt edeceğimi şaşırdım.
Az önce Denizli'den telefon geldi "Hocam, deneme için yarım litre almıştık. Bir kaç günlük (21 gündür kullanıyordu) kaldı. Devam etmek istiyoruz."
Abla, ne fark gördünüz de; arkasını istiyorsunuz dedim.Cevap; yünün rengi düzeldi, yemek yemeye başladı, karnındaki şişlik sona erdi.
Yarın; kasabaya gideceğim, yarım litre daha göndereyim derim.
Görüşme biter...
Salak kafam; hastalığı hatırlayamadı.
Mesaj yazdım: "Ne teşhisi konmuştu?"
Cevap: SİROZ
Bilginize...
"Yapın, yapın..." diye niye yalvardığımı anladınız mı?
Sağlıcakla kalın...
-
Cevap: Perikondrit
Arkadaşlar,
Nereden başlayacağımı bilemiyorum...
Dünkü yazıdan başlayayım.
Size o mesajı yazdıktan sonra; aklıma geldi. Denizli olayının başlangıcı şöyle oldu:
Bir kadın beni aradı:
+Hocam, sizin telefonunuzu birisi verdi. Annem siroz hastası. Nasıl yardımcı olabilirsiniz?
- Abla, ben siroz konusunda; eczacımızın tanıdığı ve benim tanımadığım bir siroz hastasına,Samsun mu, yoksa; Sinop mu hatırlayamadığım bir yere gönderildi. (Bu konuyu daha önce yazmıştım.) Gönderen de; eczacı idi... HTT oraya ulaştıktan bir hafta on gün sonra hasta öldü. Yani; siroz konusunu bilmiyorum. Ama, şunu biliyorum:Kendisini ve kocasını tanıdığım, emekli öğretmene "karaciğer büyümesi var. 2. evredesiniz (3. evresi yok) Tıbben yapılacak hiç bir şey yok. (Bunu da daha önce yazmıştım.) Yürüyüş yapın." denmiş bir hastayı 50 günde kurtardığımı (Tıptaki adı: primer biliyer siroz) ama; sirozu bilmediğimi." söylerim.
+ Hocam, zaten şansımız yok. Denemek zorundayız.
- Tamam o zaman. Adres verin, yarım lt. göndereyim, şu dozda kullanın. Bu bitinceye kadar; işe yarayıp yaramadığı belli olur.
+Tamam, telefonunuza; adresi mesaj olarak göndereceğim.
Ve dünkü telefonu anlattım.
İnternet; siroz hakkında şunu der:"Şüphesiz vücudun kimya fabrikası dediğimiz organın bozulması hayati tehlikeye yol açan bir sorundur. Bu sebeplerden dolayı iyileşmesi imkansız olan siroz hastalığı ortaya çıkar. "
Yazdığım üç konu başlığını okuyanlar; "Tıp tarihinde ilk" olan bir çok şeyi okudular. Yazdığım üç konu başlığını ezbere bilenleri saymıyorum. Yazdıklarımı, ezbere bilenlerden bir ablaya; "doz bilgilerini" de verdim.
Yazmamın sebebi şu: PBS hastalığının tedavi edilmiş olması; tıp tarihinde ilktir.
Denizli'den gelen haberin gidişine göre de; Siroz hastalığı; tıp tarihinde; ilk defa tedavi edilmiş olacaktır.
HTTnin, tıp tarihinde; ilk defa tedavi ettiği bazı hastalıkları okudunuz. O kadar çok ki...
Gözünüzü seveyim: "Maltawildplants" sitesindeki dosyayı çok ciddi olarak okuyun. "İngilizce bilmiyorum." diyeceksiniz. Sanki; ben biliyorum...
Arkadaşlar; "tıbbi sözlük" diye bir şey var internette...
Şimdi geliyorum, PBS hastalığı ve siroza...
PBSnin tedavi edildiği okudunuz. Bu gidişle de; sirozun tedavi edileceğini de göreceğiz...
Siz, şimdi; şaşırıyorsunuz: "Tıbbın yapamadığını yapmak, ulan bu ne?"
Cevap gayet basit ve maltawildplants sitesinde yazılı:"HEPATOPROTECTİVE"
Arkadaşlar, "hepat" demek karaciğer demek.
Ha, şunu da yazayım: Maltadaki site, daha önce de yazdığım gibi; "Bilimsel araştırmalara dayalı bir dosyadır."
Siz; tıbbın tedavi edemediği, romatizmal hastalıkların tedavi edildiğini yazdığım başlıklarda okudunuz. Cevabı; o sitede yazılı: "Anti-inflamatuar."
Siz, tıp tarihinde ilk defa; peyronie hastalığının ameliyatsız tedavi edildiği okudunuz. Konuyu incelerseniz; penisteki sünger dokunun bir bölümünün iltihaplanması olarak okursunuz. Cevap, yine o sitede: "Anti-inflamatuar"
Ben size, tıp tarihinde; ilk olarak tedavi edilmiş HPV hastasından söz ettim. Size göre; "İnanılmaz." Bana göre; normal. Sitedeki dosya ne diyor: "Anti virütik" Yani; olması gereken bu.
Bu dosyaya ilk ulaştığımda; antiviral-anti hiv (aids) yazısını gördüğümde; HPV yi tedavi ettiğini görmeden, yıllar önce şunu yazdım:"KKKA hastalığı yoktur. Benim yaşadığım coğrafyada karşılaşmam mümkün değil, ama; kesin tedavi edeceğine inanıyorum." diye yazalı 5-6 yıl oldu. Aynı şekilde; aids, domuz gribi, tavuk gribi... gibi virüs kökenli hastalık olamaz.
Benim anlamadığım şu: Çok şeyi bilen Malta'daki site, nasıl oluyor da; KOAH'ın, bağırsak çatlağının tedavi edilebileceğine dair, bir ip ucu taşımaz?... Romatizmayı, kanseri, kansızlığı, ...itli hastalıkları... hep biliyor...
Yakında, muhtemelen; ewing sarkomunda kullanılacak. Hasta; 17 yaşında bir kız...
Lüzûmsuz bu yazımdan dolayı; özür dilerim.
Sağlıcakla kalın...
- - - Updated - - -
Arkadaşlar,
Özür dileyerek eklemek zorundayım.
Hatuna ne demişti göz hekimi: "Bir şeker hastasına göre çok iyi gözleriniz var." Bir hastahanenin kardiyoloji bölümünde, kardiyologun: "şeker ve tansiyon hastası olmanıza rağmen; hiç bir damarınız tıkalı değil, ayrıca; aort damarınızda hiç bir bozulma yok.Çok tuhaf!..." Bir endokronoloji prof.unun "Bir şeker hastasına göre; çok iyi böbrek ve karaciğeriniz var."
Bunlar, size; tuhaf, inanılmaz gelebilir.
Cevabı yine; malta'daki sitede.
Damar konusunda: "capillarifortificant"
Şekerin yan etkileri konusunda da: "aldoz-redüktaz inhibitörü."
Bu kadar....
Bir, iki konu hariç; sakar, Amerika'yı yeniden keşfetmedi. Demek istediğim; bilim dünyası bunları zaten biliyor.
Size, yillar önce sorduğum soru şu, hatırladınız mı, "Bilim dünyası böyle derken, niye; ilaç sektörü görmezden gelir?"
Sağlıcakla kalın...
- - - Updated - - -
Arkadaşlar,
Özür dileyerek eklemek zorundayım.
Hatuna ne demişti göz hekimi: "Bir şeker hastasına göre çok iyi gözleriniz var." Bir hastahanenin kardiyoloji bölümünde, kardiyologun: "şeker ve tansiyon hastası olmanıza rağmen; hiç bir damarınız tıkalı değil, ayrıca; aort damarınızda hiç bir bozulma yok.Çok tuhaf!..." Bir endokronoloji prof.unun "Bir şeker hastasına göre; çok iyi böbrek ve karaciğeriniz var."
Bunlar, size; tuhaf, inanılmaz gelebilir.
Cevabı yine; malta'daki sitede.
Damar konusunda: "capillarifortificant"
Şekerin yan etkileri konusunda da: "aldoz-redüktaz inhibitörü."
Bu kadar....
Bir, iki konu hariç; sakar, Amerika'yı yeniden keşfetmedi. Demek istediğim; bilim dünyası bunları zaten biliyor.
Size, yillar önce sorduğum soru şu, hatırladınız mı, "Bilim dünyası böyle derken, niye; ilaç sektörü görmezden gelir?"
Sağlıcakla kalın...
- - - Updated - - -
Arkadaşlar,
Özür dileyerek eklemek zorundayım.
Hatuna ne demişti göz hekimi: "Bir şeker hastasına göre çok iyi gözleriniz var." Bir hastahanenin kardiyoloji bölümünde, kardiyologun: "şeker ve tansiyon hastası olmanıza rağmen; hiç bir damarınız tıkalı değil, ayrıca; aort damarınızda hiç bir bozulma yok.Çok tuhaf!..." Bir endokronoloji prof.unun "Bir şeker hastasına göre; çok iyi böbrek ve karaciğeriniz var."
Bunlar, size; tuhaf, inanılmaz gelebilir.
Cevabı yine; malta'daki sitede.
Damar konusunda: "capillarifortificant"
Şekerin yan etkileri konusunda da: "aldoz-redüktaz inhibitörü."
Bu kadar....
Bir, iki konu hariç; sakar, Amerika'yı yeniden keşfetmedi. Demek istediğim; bilim dünyası bunları zaten biliyor.
Size, yillar önce sorduğum soru şu, hatırladınız mı, "Bilim dünyası böyle derken, niye; ilaç sektörü görmezden gelir?"
Sağlıcakla kalın...
- - - Updated - - -
Arkadaşlar,
Özür dileyerek eklemek zorundayım.
Hatuna ne demişti göz hekimi: "Bir şeker hastasına göre çok iyi gözleriniz var." Bir hastahanenin kardiyoloji bölümünde, kardiyologun: "şeker ve tansiyon hastası olmanıza rağmen; hiç bir damarınız tıkalı değil, ayrıca; aort damarınızda hiç bir bozulma yok.Çok tuhaf!..." Bir endokronoloji prof.unun "Bir şeker hastasına göre; çok iyi böbrek ve karaciğeriniz var."
Bunlar, size; tuhaf, inanılmaz gelebilir.
Cevabı yine; malta'daki sitede.
Damar konusunda: "capillarifortificant"
Şekerin yan etkileri konusunda da: "aldoz-redüktaz inhibitörü."
Bu kadar....
Bir, iki konu hariç; sakar, Amerika'yı yeniden keşfetmedi. Demek istediğim; bilim dünyası bunları zaten biliyor.
Size, yillar önce sorduğum soru şu, hatırladınız mı, "Bilim dünyası böyle derken, niye; ilaç sektörü görmezden gelir?"
Sağlıcakla kalın...
-
Cevap: Perikondrit
Arkadaşlar, bir şey daha yazacağım.
Adam, Prof ve onkolog... İzmir dar geldi, şimdi; İstanbul'da...
Adam; onkolog ve kanser için ot satıyor. Yetmedi: bu konuda "Kanser ve bitkisel tedavi" diye kitap bile yazmış.
"Kanser için ot sattığını nereden biliyorsunuz?" derseniz; tezgahından geçmiş kişiyle de tanıştım.
Başka yerlerdekileri yazmıyorum bile...
O kadar çok kişiyle karşılaştım ki...
Ben olsam, ya; onkolog diplomamı yırtarım, ot satarım. Ya da, ot satıyorsam; onkolog diplomam gereği, kanser tedavisi için "tıbbî müdahale" lâfı etmem, "onkolog" diye de TVye çıkmam.
Demek istediğim; "Ya öyle ol, ya da; böyle ol!..."
Sağlıcakla kalın...