Acaba bütün bunlar kendi mi hazırlamış.? Yada Avukat yardımı ile mi.?
Printable View
Acaba bütün bunlar kendi mi hazırlamış.? Yada Avukat yardımı ile mi.?
türkiyede anasi akil vermistir burada ise kadin siginma evindeki kadinlar akil vermistir diye düsünüyorum
hatta buradaki ifadesini yemin ederek vermis yani suclu duruma düsmesi lazim..
oradaki avukati sonradan zina davasi oldugunu ögrendigi zaman bunlara demis bosuna ugrasmayalim herseyi kaybedecegiz imzayi atalim pes edelim demis ama inat ediyorlar birde yukarida yazdiklarima ek olarak 50bin lira manevi, 50 bin lira maddi, her ay bin lira nafaka ve cocugun velayetini istiyorum benim 5bin lira manevi tazminatida red ediyorum diye yazdirmis tabi dostuyla olan iliskiside iftiraymis...
böyle iki lafindan biri yalan olan kisiye hakimin inanmiyacagini umut ediyorum birde tabi cocuk hizmetleri kurumundaki calisanlarindan benim lehime ifade verecegini...
Eşinizin iddialarını çürütecek delilleri hazırlayın.
Avukatınıza verdiklerinizin haricinde vereceğiniz deliller var mı iyice irdeleyin.
Ayrıca karınızın iftira dediği dostuyla olan ilişkisine dair en iyi delil karısını şahit olarak mahkemeye dinletin. Çünkü bu kadın, kocası ile sizin eşinizin ilişkisini öğrendiğinden beri neler olduğuna dair en güzel ifadeyi verecektir. O kadını şahit olarak dinletmeye ikna edin.
Ayrıca karınızın Almanya'da neler yaptığına hatta dostuyla görüşüp görüşmediğine dair dedektif de tutun derim. Karınız kadın sığınma evinde kalmasına rağmen görüşüp görüşmediğine dair delil Türkiye'deki davanıza delil olacak ve karınızın yaptığı zina daha kesinlik kazanacaktır.
Eşinizin ifadelerini çürütmek için, delil, şahit sunmalısınız.
Mesela evinize gelen sizin arkadaşlarınıza cinsel hayatınızı anlattığı ve onlara satmaya çalıştığınızı iddia etmiş. Eşiniz bu iddiasını ispat etmek zorunda. Yani arkadaşlarınızı mahkemeye şahit olarak dinletip bunu doğrulamaları gerekir. Tabi şahit olarak çağırabilirse!!! Çağırsa bile o yönde ifade verecekler mi bakalım?
Sizde tam tersine birkaç arkadaşınızı mahkemeye şahit olarak dinletip bu iddiaların yalan ve iftira olduğunu asla hiç kimseye karısını pazarlamaya çalışan bir adam olmadığınız yönünde ifade verebilir. Tabi bunları avukatınızla değerlendireceksiniz.
Bu kadarda ailecek yüzsüzlük olurmu kardeşim, soysuz mu bunlar git onla yat bunla yat sonrada hak talep et yüzsüzlük yap halk içine rahatça çık iftira at bu kadar yüzsüz ve soysuz bir insan ben görmedim . Çanakkalede yatan onca şehidimize atamıza yakışmayan soysuz iffetsiz bir kadınmış . . . Umarım bundan sonra yanlış bir seçim yapmaz içinde bulunduğun olaydanda lehine kararla kısa sürede galip çıkarsın .
hic bir sahit bulamaz ancak kadin siginma evinden yalanci sahit belki ama oda zaten hemen anlasilir..
hatta ben doktorlardan falan dosyalari almaya gittim onlarda birak iddiayi ortaya atan ugrassin onlar herseyi ispat etmesi lazim dediler öyle ifade veripte kenara cekilmek olmaz dediler..
avukatim 2 sahit yeter dedi birde kuzenimin yeminli ifadesi var kizim onu kendi arkadasi gibi görüyordu ona herseyini anlatiyordu.cok sahit olursa sanki suc bastiriyor görüntüsü veririz dedi onun icin annem,kardesim mahkemede sahitlik yapacak birde kuzenimin ifadesi olacak zaten hepimiz ayni apartmandayiz..
ama sonucta tüm dediklerinin yalan oldugu ortaya ciksa bile vede beni aldattigida zaten ortaya cikacak ama yinede benim kizima bakabilecegimi onlara göstermem lazim onun en büyük kozu benim calisiyor olmam yoksa annem bana destek olacak yemegi onlarda yiyoruz tabi camasir,ütü falan onlar yapiyorlar..annem isinden cikacak ama belki yinede hicbirseyin faydasi olmayacak o gün en kötü ihtimal mahkemede kizimi alip gidecek yada en gec 1-2 gün sonra...
ondan sonra ne güzel calismasina gerek yok cocugu bahane edecek devlet maas baglayacak benden cocuk parasini alacak buna bir ev tutup kirasini falan ödeyecekler gel keyfim gel bedavadan yasam..sonrada netten yada carsilardan erkek avina cikar..maalesef burada kadinlara cok hak taniyorlar ancak ne bileyim alkolik, eroinman,hayat kadini falan olursa sansin daha cok yüksek oluyor, birde tabi hakimin vede cocuk hizmet dairesindeki calisanin insafina kalmis birsey...
türkiyedeki davadan yüzde yüz umutluyum ama buradakine karamsar bakiyoruz birde önce dedigim gibi tam olarak bilmiyorum burada velayeti alirsa türkiyede´de ben alirsam sonuc ne olacak kimse bir bilgi vermemis..
hayirlisi olsun bakalim cekecegimiz varmis cekiyoruz..
daha öncede yazdigim gibi anneannesi, 2 teyzesi ve annesinden sonra bu yani anne tarafinin mayasi bozukmus...
anne babasi seref....olursa böyle olur iste, birde demislerki damadin akrabasi utanmadan ciplak fotolari, cdleri verdi gitti onunda kizlari var onlarda aynisi olsun diye beddua ediyoruz demisler, yani biz utanacakmisiz!!!! bazi insanlar icin seref, namus, haysiyet önemli degilmis, tüm köy duydu umurlarinda degil...
ALLAHIM görüyor hepsini, hakkimizda hayirlisini versin....
Tamam işte. İstediği o hayatı sürdüğünde sizin ekmeğinize yağ sürmüş olacak. Siz dedektif tutarak şu an ayrı yaşıyor iken bile dostu ile beraber olduğunu Türkiye'deki mahkemeye kanıtlayın. Bu sizin için süper bir fırsat. Bu ispatla da eşinizin iddialarını tamami ile çürütmüş olursunuz. Bırakın dostu ile beraber yaşasın. Görüşsün. Hatta başka da bulsun. Kaç tane bulursa bulsun.
Ayrı eve çıkıp çocuğunuzu da aldı diyelim ki, fikir jimnastiği yapalım. Çocuğunuza bakacak mı? Bakmayıp çocuğunuzu üzdüğünde çocuğunuz yeniden gelen sosyal hizmetler yetkililerine annesi ile alakalı şeyleri söylemeyecek mi? Ayrıca yine keyfine bakıp dostuyla, onunla bununla mı olacak? Dedektif tutarak bunları ispatlayabilirsiniz. Yeter ki karınız böyle yapsın.
Ayrıca diyelim ki çocuğu anneye verdi sosyal hizmetler. Sizin görme hakkınız olmayacak mı? Sizde kalma hakkı olmayacak mı?
Eğer çocuğunuzu anneye verme durumu olursa ne gibi şeylerle çocuğunuzu tekrar geri alabileceğinizi Almanya'daki avukatınızdan iyice öğrenin.
benim avukatim aile islerine bakiyor onun yaninda 2 avukat daha var birisi ceza hukukuna bakiyor simdi o avukatida tuttum ve onun dedigini yapip polise ifade vermeye gitmedim sonra kendi aleyhine birseyler söylersin cocuk kacirmanin cezasi 5 yila kadar hapis yada para cezasi demisti..
polise fax cekti artik benim ona yetki verdigimi yazdi vede dosyami istedi polisten...
hem karim sikayetini geri cekse bile artik kamu davasi oldugu icin savciliga falan gidecekmis bu olay, onun icin mecbur avukatla isbirligi yapmam gerekliydi..
bende avukatima yine yetki verip polise onun hakkinda suc duyurusunda bulundum, cünkü karim beni dogmamis cocugumuzu öldürmekle vede onu erkeklere satmakla sucluyordu verdigi yeminli ifadede..
o benimle ugrasirsa bende altinda kalmam basarim parayi avukat tutar ugrasirim diye düsündüm..
türkiyedeki avukatina verdigi ifadeleride burada lehime kullanacaklar cünkü orada ve burada hep farkli ifadeler vermisti..
cocuk hizmet kurumundan daha gelen olmadi davaya 1 hafta kaldi bugün yarin gelirler zannedersem bu davanin sonucunu onlar büyük oranda etkileyecek..
birde avukatim belki hakim sonradan istedikleri velayet davasinin acilmamasina karar verebilir dedi cünkü türkiyede dava devam ediyor onun sonucunu bekleyelim diyebilir dedi, insallah öyle olur o zaman türkiyede kesin velayeti alirsam buraya tanitiriz vede en kötü ihtimal bu davayi kaybedersek bile kizim 3-4 ay sonra yine bana geri verilir...bu davada sadece kizimin kimin yaninda kalacagina karar verecekler...
insallah adalet yerini bulacak benimle daha 3 ay önce pazarlik yapan su kadar para ver senden bosanirim ama cocugu istemem ayak bagi yapmam ben kendime dost bulur ondan cocuk yaparim diyen kadina, 7 senedir burada oturan ama 3 kelime almancayi yan yana getiremeyen, kadin siginma evinde kalan, parasi olmayan, sonra saatlerce pc basinda oturup erkeklerle chat yapan, sanal seks yapan, okey oynayan,hic tanimadigi kisiye kendini webcam´da gösterip sesli sanal seks yapan, ruh hastasi, yalanci, ALLAH korkusu olmadan herkese iftira atan, evliyken kocasi gececiyken dayisi 1 kat üstte, babasi 2 kat üstte, kuzeni yan binada, öbür kuzeni karsi binada, ayni binada baska türk komsular varken hic korkmadan utanmadan eve erkek alan birisi acaba ileride tek basina kalinca neler yapar siz düsünün artik.....böyle birisine kizimi verirlerse adaletten süphe ederim.....
Sayın mutsuz;
Durumunuzu merakla ve ibretle izliyorum. Lütfen 1 hafta sonraki duruşmanızla ilgili de bilgi verin. Allah yanınızda olsun. Umarım kızınızı almayı başarırsınız.
Konuyu ilk mesajdan itibaren takip ediyorum, pardon dehşetle takip ediyorum. Dünyanın çivisi çıkmış gerçekten. Allah yardımcınız olsun, Allah gönlünüze göre verir İnşallah. Saygılarımla.
bugün sabah 1. durusmamiz vardi, hakim biraz onun pasaportunu ve ucak biletini eve birakip geldigime takildi, ama diger konulara pek girilmedi hakim her seferinde benim icin cocugun durumu, ona kimin daha iyi bakabilecegi önemli deyip durdu..
sahitler falan dinlenmedi, kizima ayriyeten bir avukat tayin etmisler oda türktü, cocuk hizmet kurumundaki kadin ve cocugun avukati cocugun babada kalmasinda bir sakinca görmüyoruz dediler..
hic bir delil falan sunulmadi simdilik..hakim kizimin yarindan itibaren 8 gün annesinin yaninda kalmasini ve bu zaman zarfinda cocugun avukatinin ve cocuk hizmet kurumundaki kadinin--kadin siginma evine gidip kizimla ve annesiyle tekrar konusulmasina karar verdi sonrada ilerideki zamanda cocuk psikologunun devreye girecegini söyledi..
bakalim kizim yarin annesini görünce sevinip boynunami sarilacak yoksa ben babamda kalmak istiyorum deyip aglayacakmi?kizimin avukatiyla ben beraber kizimi annesine teslim edecegiz avukatta o anki durumu görecek..
annem, babam, kizim ve ben yarin 1 haftaligina antalyaya tatile gidecektik ama bende pek tatil havasi, moral kalmadi kizim olmayinca bende gitmekten vazgectim..
Moralinizi bozmayın. Karınız kızınızın velayetini alsa bile, karınız dostuyla görüşmeye devam etmeyecek mi? Ya da başkasıyla. İleride yine bakmayacak kızınıza ve bu bakmaması ortaya çıkmayacak mı? Şimdi bakıyorum kızıma gibi görünmeye çalışabilir ama geniş vadede kızınıza gerçek bir anne şevkati ile bakacak mı, bakmayacak mı siz onu düşünün ve ileride karınızın kızınıza bakmaması sebebi ile velayeti kaybetmeyecek mi? Şimdi göstermelik kızıma bakıcam gibi görünse de, ileride nasılsa gerçek ortaya çıkacak.
Hukuki olarak ne yapabilirim diye düşünüp de haraket edin. Ve hakimin söylediklerini de önemseyin.
Bencede moralinizi bozmayın. Sosyal hizmet görevlileri kızınızın sizin yanınızda kalmasını uygun bulmuşlar zaten. Kızınız annesine gidince sarılsada, ağlasada, koşsada bu durumu olağan karşılayın. Çocuğa negatif bir davranış yada söylemde bulunmayın. Ters tepiyor böyle durumlarda, sakin ve mantıklı davranın bu süreçte. önemli olan unutmayın boşanma sürecini kızınızda sizde en az hasarla atlatabilmeniz. Allah yardımcınız olsun, daha öncede söylediğim gibi akıl vermek kolay bizim açımızdan. Yaşamaksa bir okadar zordur kanımca.
öncelikle geçmiş olsun diyorum eşinizin sizi aldattığını kendi imkanlarınızla tespit etmişsiniz ancak elde ettiğiniz delilleri yasal yollardan elde etmediğiniz için eşiniz sizden şikayetçi olursa yarğılanır ceza alırsınız ancak elde ettiğiniz delil hakimin incelemesi sonucu sizin dava konunuz ile ilgili kanaat uyandırır siz kesin delillere ulaşmadan bence boşanma davası açmayın bu dava uzun sürer saygılarımla.
kardesim ne demek yasal yollardan elde etmemisim delilleri, sen ne bicim dedektifsin sen nasil calisiyorsun onu cok merak ettim, acaba müsterinin evine gizli kamera yerlestirirken önce savcidan izinmi aliyorsunuz yoksa??
1. ben dedektifle calistim onun kamerasiyla kayit yapildi
2. dava acilali 2 ay oldu sen galiba konuyu takip etmiyorsun
bana lütfen bir aciklarmisin yasal yollardan nasil delil elde edilirmis??
kendi evinde kari koca arasinda özel hayat olmadigi icin evime kamerada koyarim keyloggerda bunun tersi hangi kanunda yaziyormus acaba??
avukatim hakime videoyu sundugu an 2. celsede bu dava biter nereden cikariyorsun uzun sürecekmis falan filan...
saygilarimla
Sayın Birbilen Demişki...
Bende forumu başından beri takip edenlerdenim. Sayın Birbilen konunun uzmanısınız sanırım delil toplama konusunda. Dedektif olduğunuzu yazmışsınız. Bizede açıklarsanız yasal delil nasıl toplanabilir bizde bilelim. Ayrıca Sayın Mutsuzun elinde zina esnasında çekilen videolar ve chat görüşmelerinin dökümleri var. Aldatılmayla ilgili kesin delil bunlar olamazsa ne olabilir acaba??? hakimi alıp zina üzerine baskınmı yapılmalı yoksa 20 şahitlemi gidilmeli olay yerine ???Bana sanki iş adresinişzi vs. adını yazarak iş potansiyeli yaratmaya çalışıyormuşsunuz yada reklam yapıyormuşsunuz gibi geldi. Ama lütfen reklamınızı madur arkadaşların maduduriyeti üzerinden hayatlarıyla ilgili yorumlar yaparak yapmayın. saygılar.Alıntı:
"öncelikle geçmiş olsun diyorum eşinizin sizi aldattığını kendi imkanlarınızla tespit etmişsiniz ancak elde ettiğiniz delilleri yasal yollardan elde etmediğiniz için eşiniz sizden şikayetçi olursa yarğılanır ceza alırsınız ancak elde ettiğiniz delil hakimin incelemesi sonucu sizin dava konunuz ile ilgili kanaat uyandırır siz kesin delillere ulaşmadan bence boşanma davası açmayın bu dava uzun sürer saygılarımla. "
cok tesekkür ederim, agziniza saglik
sayin birbilen 15 senelik tecrübeye sahipmis hatta türkiyenin ilk dedektiflik bürosunu acmis, türkiyede 50 ilde hizmet veriyorlarmis
ne diyeyim böyle birisiyle calisan magdur insanlarin ALLAH yardimcisi olsun, cok bilen kisiymis....
Alacağı cezanın Türk Ceza kanunundaki karşılığını da yazarsanız seviniriz.
Ayrıca mutsuz03'ün bundan aylar evvel sorduğu ilk sorudan itibaren kendisine verilen hukuki cevapları okuyup cevap verirseniz daha iyi olur. Aşağıdaki linki tıklayıp okumaya başlayabilirsiniz.
https://www.hukuki.net/showthread.php...rim-yeterli-mi
Kendisine zina konusunda kesin delil elde etmesi gerektiği konusunda cevaplar yazılmıştı. Delillerini avukatı ile değerlendirmesini de yazmıştık. Avukatı delillerin yasa dışı olup olmadığını bilecek kadar hukuku biliyordur sanırım.
mutsuz03 siz birbilen nickli kişinin söylediklerine bakmayın yazdığı postun reklam amaçlı olduğu bellidir . Bu gibi durumlarda savcıdan yada maktülden izin alınıpta bu tür delillerin toplanması mümkün değildir . Moralinizi bozmanıza gerek yoktur umarım yakın bir zamanda tüm sıkıntılarınızdan kurtulur ve bundan sonra rahat ve huzurlu bir hayata kavuşursunuz .
kizim annesine sanki mecburen isteksiz cekingen olarak sarildi,anneside 2 ay görmedigi halde yanimizda kendisinin ve kizimin avukati oldugu icin numaradanda olsa aglamasini beklerdim onu bile yapmadi,ama mahkeme cikisi kizimin avukatiyla konusurken elleri tir tir titremis avukat hanimin cok korkuyordu dedi,bende o sana numara yapmistir biz alistik sende alisirsin dedim...
sosyal hizmet görevlisi ve kizimin avukati hem ben ve kizimla,daha sonra kizim ve annesiyle görüstükten sonra ikiside rapor sunacak mahkemeye ve o rapor dogrultusunda büyük ölcüde kizimin kimin yaninda kalacagi belirlenecek birde daha sonra kizim cocuk psikologuna gönderilecek...
kizimin avukati evimize geldi kizimin esyalarina, giysilerine, oyuncaklarina, odasina, fotolara falan bakti, bizimle konustu, kizimla konustu, onada annesinin chat yazismalarini,seks fotolarini, seks videosunu gösterdim cok sasirdi siz bu sitede 5 aile(akraba olarak) oturuyorsunuz komsulariniz türk hangi cesaretle eve erkek almis dedi, bende bakin iste bunu yapan ileride kizimla yalniz oturursa neler yapmaz dedim..
kizimi üstünden kilitliyorum diye yazdigi 3 tane delili onada verdim, sonucta cocukla ilgili bir olaydi..
avukatin söyledigi eger o ve cocuk hizmet kurumundaki bayanin raporu benim lehime yazilirsa cocuk benim yanimda kalacakmis ama velayet anne ve babada kalir yani tek tarafa verilmez dedi...
haftaya kizimin avukati ve diger bayan kizim ve hanimlada görüsecek sonra diger bayan benim evimde benimle görüsecek ve raporlarini mahkemeye sunacaklar...
arkadaşlar öncelikle eleştirileriniz için teşekkür ederim. Evet ben 15 yıldır özel dedektiflik şirketi sahibiyim ve 15 yıldır türkiyenin çeşitli il ve ilçelerindeki avukatlık bürolarına hizmet veriyorum burada fikir bilgi belge tartışılıyorsa bende söylediklerimin arkasındayım hiç kimse evli olsa dahi eşinin bilgisayarından cep telefonundan kayıt, bilgi ve belge alamaz aldatıldığını düşünen kişi açmış olduğu boşanma davasında şüphelerini suçlamalarını delil olabileceğini düşündüğü konuları kendisi veya avukatı aracılığı ile incelenmesini talep eder sayın hakim takdiri neticesinde red veya kabul eder. şahıs bunun aksine davranış sergileyerek eşinin özel bilgisayarını cep telefonunu kurcalarsa eşinin sesini kaydederse takibi şikayete bağlı suçlardan olup eşi şikayetçi olursa yargılanır ve ceza alır.
bunu ben değil türkiye cumhuriyeti adaleti söylüyor.
’Kayıtçı’ kocaya 6 ay hapis
11 Kasım 2008
Nurettin KURT / ANKARA
Ankara 26. Asliye Mahkemesi Hakimi Mahmut Kaya boşanma davası ile ilgili ikili konuşmaları izinsiz olarak kaydederek mahkemeye delil olarak sunan V.C.T.’yi kişiler arasındaki konuşmaları dinlemek kayda almak ve bundan yarar sağlamak suçundan 6 ay hapis cezasına çarptırdı.
ANKARA 26. Asliye Ceza Mahkemesi boşanma davasında karısı S.T.’nin görüşmelerini izinsiz olarak kaydedip mahkemeye delil olarak sunan koca V.C.T.’yi "gizliliği ihlal" suçundan 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Cezayı erteleyen mahkeme kocanın 1 yıl denetim altında tutulmasına karar verdi. Ankara 26. Asliye Mahkemesi Hakimi Mahmut Kaya ilginç bir karara imza attı. Son kararı Yargıtay’ın vereceği davada Hakim Mahmut Kaya gerekçeli kararında olayı şöyle anlattı:
İzinsiz kaydetti
Sanık V.C.T. boşanma davası ile ilgili olarak yapılan ikili görüşmeleri konuşmaları izinsiz olarak kaydetmiş ve boşanma davasına çözümleri yapılmış 8 sayfadan ibaret CD kayıtları delil olarak sunmuştur. Boşanma davasına esas olmak üzere ortak ikametgahta evlilik birliğine ilişkin yapılan konuşmaları şikayetçinin bilgi ve rızası dışında kaydederek kanıt olarak kullanması atılı suçu işlediğine dair hükmün kurulması uygun görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı oluş şekli itibarıyla sanığın fiilinin kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları rızası dışında ses kaydı ile kaydedip yarar sağlamaya çalıştığı anlaşılmıştır.
Sanığın subute eren kişiler arasındaki konuşmaları dinlemek ve kayda almak ve bundan yarar sağlamak suçundan TCK 133/3 maddesince 6 ay hapis ve 6 adli gün para cezası ile cezalandırılmasına; sanığın yargılama süresince gösterdiği pişmanlık ve tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizce kanaat oluştuğundan hapis cezasının ertelenmesine sanığın bir yıl süre ile denetim altında bulundurulmasına denetim süresince kasıtlı bir suç işlenmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verildi.
HÜRRİYET
Samsun’da sigorta acentalığı yapan Candemir E., iddiaya göre 10 yıllık eşi N.E.’nin chat yaparken konuştuğu bir kişiyle kendisini aldattığından şüphelenince, evdeki bilgisayardan üst katta bulunan kendisine ait boş daireye paralel hat çekip ekran çoğaltıcı yerleştirerek genç kadını takibe aldı. Geçen yıl Ekim ayında eşine hamama gideceğini söyleyerek evden ayrılan Candemir E., üst kattaki daireye çıkarak bilgisayarın başında beklemeye başladı.
Bir süre sonra eşinin daha önceden birlikte çalıştığı ve yüzbaşıyken binbaşılığa terfi ederek 2005 yılında Kıbrıs’a tayin olan T.A. ile sanal alemde sohbet ettiğini fark etti.
Bir süre normal şekilde yazışan N.E., daha sonra ‘Göğüslerim ellerini özledi, ben boşaldım’ gibi cinsel içerikli konuşmalar yaparak, webcam önünde soyunmaya başladı. Yaşanan bütün bu gelişmeleri kayıt eden Candemir E., hemen boşanma davası açarak 6 yaşındaki kızının velayeti ile maddi ve manevi olmak üzere 125 bin YTL tazminat talebinde bulundu. Boşanma davaları sürerken eşiyle yaptığı konuşmaları da telefonuna kaydeden E., bu kayıtları da mahkemeye delil olarak sundu.
‘ÖZEL HAYATI İHLAL’DEN DAVA AÇTI
Olayın basında yer alması üzerine N.E., eşi Candemir E.'nin özel hayatını ihlal ettiğini ileri sürerek 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açtı. Candemir E. hakkında açılan davada ve TCK’nın 132 ve 133’ncü maddelerine göre 3.5 yıla kadar hapis cezası istendi.
Özel hayatı ihlal davası ile eşler arasında devam eden karşılıklı boşanma davalarına delil olarak sunulan bilgisayar uzman kişiler tarafından incelendi. Bilgisayarda yapılan inceleme sonucunda binbaşı T.A.’ya ait 43 fotoğrafa rastlanırken, genç kadının eşi Candemir E'ye ait de 3 fotoğraf çıktı. Bilgisayarda ayrıca başkalarına ait olan, internetten indirilen pornografik fotoğraflara da rastlandı.
KAYNAK www.kanal7.com HÜRRİYET GAZETESİ
ARKADAŞLAR BUYRUN ARAŞTIRIN
VERİLERİ HUKUKA AYKIRI OLARAK VERME VEYA ELE GEÇİRME
m.136
Kişisel verileri, ister hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun, isterse hukuka aykırı olarak kaydedilmiş olsun, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.
NİTELİKLİ HALLER
m.137
Madde; Dokuzuncu bölümde tanımlanan “Haberleşmenin gizliliğini ihlal-132” “Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması-133” “Özel hayatın gizliliğini ihlal-134” “Kişisel verilerin kayda alınması, ele geçirilmesi, verileri yetkili olmayanlara verme-135-136” suçlarında tanımlanan özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçların ağırlaştırıcı nedenlerini tanımlamaktadır. Zira bu haller suçun icrasını kolaylaştırdığından ağırlaştırıcı neden sayılmıştır.
Buna göre;
a)Bir kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetkiyi KÖTÜYE KULLANARAK işlenmesi.
Kamu görevlisi YTCK.m.6’da tanımlanmıştır. Bu manada posta ve diğer iletişim kurumlarında görevli memurlar tarafından işlenmesi hali, suçun nitelikli halidir. Kamu görevlisi, bu suçu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlemesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
b)Belli bir mesleğin sağladığı kolaylıktan istifade ederek işlenmesi.
Bu düzenleme, bir faaliyetin ifası sırasında öğrenilen ve gizli kalması gereken bir durumun açıklanmasının, yasaklanmasını ifade etmektedir. Suçun failleri bir meslek veya faaliyetin mensubu olan kişilerdir. Meslek sırrı, bir görev veya meslek nedeniyle kamunun güvenini sağlamış kişilerin bu güveni korumaları gereği üzerine kurulmuştur. Bu nedenle, din adamlarının, avukatların, noterlerin, hakim ve savcıların, zabıt katiplerinin, icra memurlarının, polis memur ve amirlerinin, mali müşavirlerin, doktorların, meslek sırlarını korumak yükümlülükleri vardır.
Kargo servislerinde çalışan kişiler, video, kamera ve ses düzenlemesi ile ilgili faaliyette bulunanlar bu faaliyetlerinin sağladığı kolaylıktan yararlanarak özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçları işlerse, verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Kamu görevlisi, görevi kapsamında eylemi işlerse suç oluşmayacaktır.
HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL
m.132
Yeni TCK 132 ile eski 195 arasında pek çok farklar vardır. Yeni hükümde haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesi cezai yaptırıma bağlanmış iken eski düzenleme sınırlı, yeni gelişmeleri kapsamayan bir nitelik taşıyordu. 132. madde ihlalin nasıl yapılacağını veya ihlale konu olacak haberleşme aracını saymayarak gelişen teknolojiye uygun bir alan bırakmıştır.
Söz konusu suç, belirli kişiler arasındaki haberleşmenin içeriğinin öğ¬renilmesiyle işlenmektedir. Kişiler arasındaki haberleşmenin ne suretle ya¬pıldığının suçun oluşumu açısından önemi yoktur. Bu haberleşme, örneğin mektupla, telefonla, telgrafla, elektronik posta yoluyla yapılabilir. Bu suç açısından önemli olan, haberleşmenin belirli kişiler arasında yapılmasıdır. Söz konusu suçu, bu haberleşmenin tarafı olmayan kişi işleyebilir.
Suçun maddi unsuru failin içindekini öğrenmek amacıyla, kendisine gönderilmiş olmayan bir mektup, telgraf, kapalı zarf veya koliyi açması veya eline geçirmesi ve bunları okuması yada telefon konuşmalarının dinlenmesi suretiyle haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesidir. Ancak suçun oluşması için failin fiili icra hususunda hak ve yetkisinin bulunmaması gerekir. Maddenin koruduğu yarar haberleşme hürriyetidir.
Anayasanın 22/2 maddesine göre, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hakim kararıyla, yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınan merciin yazılı emriyle haberleşme içeriklerinin belli bir suça ilişkin, öğrenilmesinin veya kayda alınması hukuka uygun olacaktır. Diğer bir deyimle, bu hallerde fiil suç oluşturmayacaktır.
Haberleşmenin gizliliğinin sadece dinlemek veya okumak suretiyle ihlâl edilmesi, bu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. Suçun cezası seçimliktir. Ancak, bu gizlilik ihlâlinin, haberleşme içeriklerinin yani konuşulanların veya yazılanların kayda alınması suretiyle yapılması, bu suçun nitelikli şekli olarak tanımlan¬mıştır. Örneğin telefon konuşmalarının ses kayıt cihazıyla kayda alınması hâlinde, suçun bu nitelikli hâli gerçekleşmektedir. Bu halde ise ceza, hürriyeti bağlayıcı ceza olacaktır.
İKİNCİ FIKRA:
Maddenin ikinci fıkrasında, kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Ha¬berleşme içerikleri hukuka uygun bir şekilde veya birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi suretiyle öğrenilmiş olabilir. İkinci fıkrada tanımlanan suç, haberleşme içeriklerinin ifşasıyla, yayılmasıyla, yani yetkisiz kişilerce öğre¬nilmesinin sağlanmasıyla oluşur. İfşa, sözlük anlamıyla, herhangi gizli bir şeyi, açığa çıkarma, ortaya koyma yaymadır. Kişiler arasındaki haberleşme (mektupla, telefonla, telgrafla, elektronik posta yolu ile yapılan) içeriklerinin, hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi suçun konusudur. İfşa etmek fiili, yayımlama ve yayma gibi haberleşmenin gizliliğini bozan her türlü hareketlerle yapılabilir. Bu bakımdan ifşa, yazı söz, basın gibi her türlü vasıta ile gerçekleştirilebilir. Fail, haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak, haksız olarak ifşa etmelidir. Haksızlık unsuru, gönderenin yada konuşanın rızası dışında olmasını ifade eder. Suç haberleşme içeriklerinin, ifşasıyla, yayılmasıyla yani yetkisiz kişilerin öğrenmesinin sağlanmasıyla oluşur.
Bu bakımdan örneğin kişiler arasındaki tele¬fon konuşmalarına ilişkin kayıtların, savcılık veya mahkemeye verilmesi, duruşmada açık bir şekilde dinlenmesi veya okunması hâlinde, söz konusu suç oluşmayacaktır. Buna karşılık, henüz soruşturma aşamasında iken, kişi¬ler arasındaki konuşma içeriklerinin, hukuka uygun bir şekilde kayda alın¬mış olsalar bile, örneğin televizyonlarda veya gazetelerde yayınlanması hâ¬linde, bu suç oluşacaktır.
Bu suçun manevi unsuru genel kasttır. Ayrıca zararın meydana gelmesini istemek zorunlu değildir. Yani haberleşme içeriklerinin ifşa edilmesinin mağdurda bir zarara sebep olması aranmaz.
ÜÇÜNCÜ FIKRA:
Maddenin üçüncü fıkrasında, kişinin kendisiyle yapılan haberleşmele¬rin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa etmek suretiyle ha¬berleşmenin gizliliğini ihlâl etmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, ifşanın alenen yapılması gerekir. Suçun maddi unsuru, başkası tarafından gönderilmiş bir mektup veya telgrafı veya elektronik posta içeriğini yada telefon konuşmasını, gönderenin yada konuşanın rızası olmadan alenen yayınlamak veya açıklamaktır. Rıza varsa, fiil suç olmaz. Bu bakımdan, örneğin kişi kendisine gönderilen mektubu gönderenin bilgisi ve rızası dı¬şında bir başkasına okutması hâlinde, bu suç oluşmayacaktır. Buna karşılık, mektubun gönderenin bilgisi ve rızası dışında alenen okunması, başkaları tarafından okunmasını temin için bir yere asılması veya basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, söz konusu suç oluşacaktır. Bu suç için genel kast yeterlidir.Suçun cezası seçimliktir.
DÖRDÜNCÜ FIKRA:
Dördüncü fıkrada, kişiler arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, ikinci veya üçüncü fıkralara göre verilecek cezanın belli oranda artırılması öngörülmüştür. Basın ve yayın yolundan, gazetelerde ve televizyonlarda yayınlama anlaşılacaktır.
KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMALARIN DİNLENMESİ
VE KAYDA ALINMASI
m.133
BİRİNCİ FIKRA:
Bu madde de kişiler arasındaki aleni olmayan ko¬nuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suç olarak tanımlanmaktadır.
Bu suçun oluşabilmesi için temel koşul, konuşmanın aleni değil, özel olmasıdır. Bir arada bulunan kişiler arasında yapılan konuşmanın aleni olmayan konuşma olarak kabulü için konuşmanın yapıldığı yerin önemi yoktur. Bu bakımdan, örneğin bir parkta iki kişi arasında geçen konuşmanın başkaları tarafından ancak özel gayret gösterilerek duyulabilecek olması hâlinde, aleni olmayan konuşma söz konusudur. Keza, örneğin bir evde sınırlı sayıda kişi¬ler arasında yapılan konuşma, aleni olmayan bir konuşmadır. Kısaca konuşmanın kişiler arasında olması ve aleni olmaması gerekir.
Birinci fıkrada tanımlanan suç, aleni olmayan konuşmanın bir aletle dinlenmesi veya bir ses alma cihazı ile kayda alınması ile oluşur. Kulak kabartıp dinlemek bu kapsama girmez. Söz ko¬nusu suçu, aleni olmayan konuşmanın tarafı olmayan kişi işleyebilir. Dinlemeyi yapan kişi kamu görevlisi ise ve bunu CMK 140 a uygun olarak yapıyor ise hukuka uygunluk nedeni vardır.
Gazetecilik mesleğinin icrası bir hakkın icrası olduğundan bir gazetecinin bu şekilde dinleme yapmış olması bir hakkın icrası olduğundan gazetecinin uzaktan dinleme yapması bu kapsamda suç olmaz.
Özel dedektiflerin bir kişiyi uzaktan izlemesi veya dinlemesi bu kapsamda suç teşkil edecektir. Bunların yaptığı kayıtların ve belgelerin suç oluşturması nedeniyle hukuka aykırı delil oluşturduğundan bunların yargılamada kullanılması mümkün olmayacaktır.
Suçun oluşabilmesi için, konuşmanın taraflarından herhangi birinin rızasının ol¬maması yeterlidir. Bu bakımdan konuşmanın taraflarından birinin rızasının olması, fiili suç olmaktan çıkarmayacaktır.
İKİNCİ FIKRA:
Maddenin ikinci fıkrasında, kişiler arasındaki aleni olmayan konuş¬maların, söyleşiye katılan kişilerden biri tarafından diğerlerinin rızası olma¬dan kayda alınması, suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu fiillere muhatap olduğunu bildiği halde, buna karşı çıkmayan kişinin rızası var sayılacaktır. Rızanın varlığı halinde ise fiil, suç olmayacaktır. Bu suçun cezası seçimliktir.
Kamusal bir faaliyetin kayda alınması suç teşkil etmeyecektir.
ÜÇÜNCÜ FIKRA:
Maddenin üçüncü fıkrasına göre, bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların işlenmesi suretiyle elde edildiği bilinen veya böylece elde edildiği kabul edilebilecek olan bilgilerden yarar sağlanması veya bunların başkala¬rına verilmesi veya bunlardan diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin etmek, suç olarak tanımlanmıştır. Bu konuşma içeriklerinin basın ve yayın yoluyla yayınlanması, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir.
evet ben 15 yıldır özel dedektiflik yapıyorum 4800 ü aşkın avukatlık burosuna tebligat adresi tespiti, borçluların ev adreslerinin tespiti, kaçırılan icralık malların bulunması, icra davalarında borçluların kaçırdığı malların bulunması, sahte marka ile üretilen ürünlerin üretim adreslerinin bulunması, ürünlerin piyasada tespiti, personel araştırması, öğrenci araştırması, evlilik öncesi araştırma, açılan boşanma davalarına delil toplanması hizmetlerini veriyoruz.
muhaliflerden gelecek suçlamalarla ilgili savunmamıda peşinen yapayım aldatma araştırmasında meskul mahallerde yaptığımız takip sonucu kişilerin bir otele girmesi durumunda biz otelin içine dalıp resim çekmiyoruz otelin adını adresini otele giriş tarihini bize işi veren müşterimize veyahut onun avukatına veriyoruz onlar ilgili aile mahkemesi hakimliğine otel giriş çıkış bilgilerini ve otel güvenlik kamera kayıtlarının incelenmesini ve emniyet genel müdürlüğü kimlik bildirim şube müdürlüğünden otelin müşterilerine ait yapılan kimlik bildirim bilgilerinin istenilerek incelenmesini talep ediyor.
saygılarımla
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİN İHLALİ
Toplumsal hayatta her insanın bir “özel yaşam”ı vardır. Evinizde ve işyerinizde otururken, telefonda arkadaşınızla, eşinizle veya sevgilinizle konuşurken üçüncü bir gözün ve kulağın sizi izlemediğinden veya dinlemediğinden emin olmalısınız. Çünkü özel yaşam adı üzerinde özeldir. Ve sadece sizi ilgilendirir. Siz istemedikçe de kimse bu alana girememeli. Her insan yasalara aykırı olmamak üzere istediği gibi yaşayabilir. Hiç kimse bir başkasının hayatına müdahale edemez. Her bireyin özel yaşamına saygı göstermek zorunludur. Bu haklar yasalarımızla öylesine korunmuştur ki kendimiz bile bu haklardan vazgeçemeyiz.
Son günlerde özellikle hukuk dışı telefon dinlemeleri yani telekulak meselesi ciddi bir gündem olmuş durumda. Tam da bu tartışma gündeminde özel hayatımızın gizliliğinin sınırlarını, kişilik haklarını ve bu hakların ihlali durumunda yasal yaptırımlara kısaca değinmekte fayda var.
Aslında hukuki arenada özel yaşamın gizliliği, Anayasamız`la, uluslararası sözleşmelerle ve yasalarımızla korumaya alınmış durumda. Hukuka aykırı olarak, kişilerin özel hayatına müdahale edenler, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal edenler, kişiler arasındaki konuşmaları dinleyenler veya kayda alanlar hukuki yaptırımlarla karşı karşıya. Ancak ne var ki asıl sorun bu “gizli” yaşamın, yine “gizli metodlarla” ve “gizli kişilerce” ihlalinde ortaya çıkıyor. Çünkü bu ihlal ve ihlali yerine getirenler belirgin olduğunda bir şekilde hukuka hesap verebiliyorlar. Ya diğerleri…
Normlar hiyerarşisinde en üst sırada bulunan Anayasamızın 20. maddesine göre; "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz." Yine eski Türk Ceza Kanunumuzda suç olarak tanımlanmadığı halde 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunumuzun 134.maddesinde Özel Hayatın Gizliliğinin İhlali ilk kez suç olarak tanımlanmıştır.Bu maddeye göre; “Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile veya adli para cezası ile cezalandırılır..” Özel yaşamın ihlali suçunda; eğer kişi bu duruma "rıza" gösterirse, kendisi özel yaşamının öğrenilmesine ya da özel yaşamına karışılmasına muvafakat ederse bu durum hukuka uygunluk yaratacağından ceza verilmeyecektir.
Uluslararası mevzuatta ise, Özel Hayatın Gizliliği Hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 8. maddesinin ilk fıkrasında "Her şahıs özel ve aile yaşamına, konutuna ve muhaberatına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir" şeklinde düzenlenmiştir. Maddenin İkinci fıkrada ise "Bu hakların kullanılmasına resmi bir makamın müdahalesi demokratik bir toplumda ancak milli güvenlik, kamu huzuru, ülkenin iktisadi refahı, düzenin korunması için zorunlu ölçüde, kanunun izin vermesi şartıyla gerçekleşebilir" hükmü vardır.
Hukuken koruma altın alınan bu hak, esas olarak kişinin kendi hayatını en az müdahale ile sürdürmesinden ibarettir. Bu hak özel hayat, aile ve ev hayatı ile kişinin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü, onur ve itibarını, kişiyi olduğundan farklı göstermekten kaçınmayı, gereksiz ve utandırıcı şeylerin açıklamasını, özel fotoğrafların izin alınmadan yayınlanmamasını, casusluğa karşı korumayı ve haklı görülemez ve kabul edilemez yerli yersiz konuşmayı, özel iletişimin kötüye kullanılmasına karşı korumayı, kişi tarafından gizli olarak iletilmiş ve elde edilmiş bilgilerin ifşa edilmesine karşı korumayı da içerir.
Görüldüğü üzere bu hak, ulusal ve uluslararası hukukta tanımlanmış ve korumanın sınırları da belirlenmiştir. Yasada bu hakkın tek istisnası, kamu güvenliği nedenine dayalı, ölçülü ve mahkeme kararı ile getirilen sınırlama olarak belirlenmiş durumdadır. Yani kamu güvenliğini tehdit eden ve suç teşkil eden bir durumun mevcudiyeti halinde mahkeme kararı ile ve ölçülü olmak kaydıyla bu hakka bazı sınırlamalar getirilebilir.
Ancak asıl mesele işte bu istisnanın değerlendirmesinde ortaya çıkmakta… günümüzde mahkeme kararı olmaksızın ve ölçülü davranmaksızın bir çok özel hak ihlali yaşandığı gazete ve televizyonlarımızın ilk gündem sırasını meşgul etmekte.. Son zamanlarda özellikle yargıya kadar uzanan platformda her düzeyde bir “telekulak” endişesi toplumun ruh halini oldukça bozmuş durumda. Özellikle bazı üst düzey yetkililerin “bende dinleniyorum” gibisinden açıklamaları toplum nezdinde konuyu içinden çıkılmaz hale getirmekte. Bir demokratik hukuk düzeninde bu tartışmanın yapılıyor olması dahi maalesef başlı başına ciddi bir sorun teşkil etmektedir.
Özellikle demokrasinin ve insan haklarının geliştiği bir hukuk devleti düzeninde özel hayatın gizliliğinin ihlali ve ihlal oranı demokrasi sınavında alınan notu belirlemekte…. Bu sınavdan geçebilmek için ihlalin mağdurlarının hak arama cesareti ve kültürüne sahip olmasının yanında, uygulayıcıların ve yetkililerin bu kültürü içselleştirmesi ve ciddi olarak eğitilmesi şart görünüyor….
Yazı Tarihi : 14.12.2009 20:55:35 | E-Mail : murat@altindere.av.tr
ceza alacağını bir ben değil kanunlar ve birde meslekdaşınız söylüyor
Bilal KARTAL
Özel Dedektif
www.dedektiflik.com.tr
dedektif
arkadaşlar öncelikle eleştirileriniz için teşekkür ederim. Evet ben 15 yıldır özel dedektiflik şirketi sahibiyim ve 15 yıldır türkiyenin çeşitli il ve ilçelerindeki avukatlık bürolarına hizmet veriyorum burada fikir bilgi belge tartışılıyorsa bende söylediklerimin arkasındayım hiç kimse evli olsa dahi eşinin bilgisayarından cep telefonundan kayıt, bilgi ve belge alamaz aldatıldığını düşünen kişi açmış olduğu boşanma davasında şüphelerini suçlamalarını delil olabileceğini düşündüğü konuları kendisi veya avukatı aracılığı ile incelenmesini talep eder sayın hakim takdiri neticesinde red veya kabul eder. şahıs bunun aksine davranış sergileyerek eşinin özel bilgisayarını cep telefonunu kurcalarsa eşinin sesini kaydederse takibi şikayete bağlı suçlardan olup eşi şikayetçi olursa yargılanır ve ceza alır.
bunu ben değil türkiye cumhuriyeti adaleti söylüyor.
’Kayıtçı’ kocaya 6 ay hapis
11 Kasım 2008
Nurettin KURT / ANKARA
Ankara 26. Asliye Mahkemesi Hakimi Mahmut Kaya boşanma davası ile ilgili ikili konuşmaları izinsiz olarak kaydederek mahkemeye delil olarak sunan V.C.T.’yi kişiler arasındaki konuşmaları dinlemek kayda almak ve bundan yarar sağlamak suçundan 6 ay hapis cezasına çarptırdı.
ANKARA 26. Asliye Ceza Mahkemesi boşanma davasında karısı S.T.’nin görüşmelerini izinsiz olarak kaydedip mahkemeye delil olarak sunan koca V.C.T.’yi "gizliliği ihlal" suçundan 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Cezayı erteleyen mahkeme kocanın 1 yıl denetim altında tutulmasına karar verdi. Ankara 26. Asliye Mahkemesi Hakimi Mahmut Kaya ilginç bir karara imza attı. Son kararı Yargıtay’ın vereceği davada Hakim Mahmut Kaya gerekçeli kararında olayı şöyle anlattı:
izinsiz kaydetti
Sanık V.C.T. boşanma davası ile ilgili olarak yapılan ikili görüşmeleri konuşmaları izinsiz olarak kaydetmiş ve boşanma davasına çözümleri yapılmış 8 sayfadan ibaret CD kayıtları delil olarak sunmuştur. Boşanma davasına esas olmak üzere ortak ikametgahta evlilik birliğine ilişkin yapılan konuşmaları şikayetçinin bilgi ve rızası dışında kaydederek kanıt olarak kullanması atılı suçu işlediğine dair hükmün kurulması uygun görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı oluş şekli itibarıyla sanığın fiilinin kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları rızası dışında ses kaydı ile kaydedip yarar sağlamaya çalıştığı anlaşılmıştır.
Sanığın subute eren kişiler arasındaki konuşmaları dinlemek ve kayda almak ve bundan yarar sağlamak suçundan TCK 133/3 maddesince 6 ay hapis ve 6 adli gün para cezası ile cezalandırılmasına; sanığın yargılama süresince gösterdiği pişmanlık ve tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizce kanaat oluştuğundan hapis cezasının ertelenmesine sanığın bir yıl süre ile denetim altında bulundurulmasına denetim süresince kasıtlı bir suç işlenmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verildi.
HÜRRİYET
Samsun’da sigorta acentalığı yapan Candemir E., iddiaya göre 10 yıllık eşi N.E.’nin chat yaparken konuştuğu bir kişiyle kendisini aldattığından şüphelenince, evdeki bilgisayardan üst katta bulunan kendisine ait boş daireye paralel hat çekip ekran çoğaltıcı yerleştirerek genç kadını takibe aldı. Geçen yıl Ekim ayında eşine hamama gideceğini söyleyerek evden ayrılan Candemir E., üst kattaki daireye çıkarak bilgisayarın başında beklemeye başladı.
Bir süre sonra eşinin daha önceden birlikte çalıştığı ve yüzbaşıyken binbaşılığa terfi ederek 2005 yılında Kıbrıs’a tayin olan T.A. ile sanal alemde sohbet ettiğini fark etti.
Bir süre normal şekilde yazışan N.E., daha sonra ‘Göğüslerim ellerini özledi, ben boşaldım’ gibi cinsel içerikli konuşmalar yaparak, webcam önünde soyunmaya başladı. Yaşanan bütün bu gelişmeleri kayıt eden Candemir E., hemen boşanma davası açarak 6 yaşındaki kızının velayeti ile maddi ve manevi olmak üzere 125 bin YTL tazminat talebinde bulundu. Boşanma davaları sürerken eşiyle yaptığı konuşmaları da telefonuna kaydeden E., bu kayıtları da mahkemeye delil olarak sundu.
‘ÖZEL HAYATI İHLAL’DEN DAVA AÇTI
Olayın basında yer alması üzerine N.E., eşi Candemir E.'nin özel hayatını ihlal ettiğini ileri sürerek 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açtı. Candemir E. hakkında açılan davada ve TCK’nın 132 ve 133’ncü maddelerine göre 3.5 yıla kadar hapis cezası istendi.
Özel hayatı ihlal davası ile eşler arasında devam eden karşılıklı boşanma davalarına delil olarak sunulan bilgisayar uzman kişiler tarafından incelendi. Bilgisayarda yapılan inceleme sonucunda binbaşı T.A.’ya ait 43 fotoğrafa rastlanırken, genç kadının eşi Candemir E'ye ait de 3 fotoğraf çıktı. Bilgisayarda ayrıca başkalarına ait olan, internetten indirilen pornografik fotoğraflara da rastlandı.
KAYNAK www.kanal7.com HÜRRİYET GAZETESİ
ARKADAŞLAR BUYRUN ARAŞTIRIN
VERİLERİ HUKUKA AYKIRI OLARAK VERME VEYA ELE GEÇİRME
m.136
Kişisel verileri, ister hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun, isterse hukuka aykırı olarak kaydedilmiş olsun, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.
NİTELİKLİ HALLER
m.137
Madde; Dokuzuncu bölümde tanımlanan “Haberleşmenin gizliliğini ihlal-132” “Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması-133” “Özel hayatın gizliliğini ihlal-134” “Kişisel verilerin kayda alınması, ele geçirilmesi, verileri yetkili olmayanlara verme-135-136” suçlarında tanımlanan özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçların ağırlaştırıcı nedenlerini tanımlamaktadır. Zira bu haller suçun icrasını kolaylaştırdığından ağırlaştırıcı neden sayılmıştır.
Buna göre;
a)Bir kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetkiyi KÖTÜYE KULLANARAK işlenmesi.
Kamu görevlisi YTCK.m.6’da tanımlanmıştır. Bu manada posta ve diğer iletişim kurumlarında görevli memurlar tarafından işlenmesi hali, suçun nitelikli halidir. Kamu görevlisi, bu suçu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlemesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
b)Belli bir mesleğin sağladığı kolaylıktan istifade ederek işlenmesi.
Bu düzenleme, bir faaliyetin ifası sırasında öğrenilen ve gizli kalması gereken bir durumun açıklanmasının, yasaklanmasını ifade etmektedir. Suçun failleri bir meslek veya faaliyetin mensubu olan kişilerdir. Meslek sırrı, bir görev veya meslek nedeniyle kamunun güvenini sağlamış kişilerin bu güveni korumaları gereği üzerine kurulmuştur. Bu nedenle, din adamlarının, avukatların, noterlerin, hakim ve savcıların, zabıt katiplerinin, icra memurlarının, polis memur ve amirlerinin, mali müşavirlerin, doktorların, meslek sırlarını korumak yükümlülükleri vardır.
Kargo servislerinde çalışan kişiler, video, kamera ve ses düzenlemesi ile ilgili faaliyette bulunanlar bu faaliyetlerinin sağladığı kolaylıktan yararlanarak özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçları işlerse, verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Kamu görevlisi, görevi kapsamında eylemi işlerse suç oluşmayacaktır.
HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL
m.132
Yeni TCK 132 ile eski 195 arasında pek çok farklar vardır. Yeni hükümde haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesi cezai yaptırıma bağlanmış iken eski düzenleme sınırlı, yeni gelişmeleri kapsamayan bir nitelik taşıyordu. 132. madde ihlalin nasıl yapılacağını veya ihlale konu olacak haberleşme aracını saymayarak gelişen teknolojiye uygun bir alan bırakmıştır.
Söz konusu suç, belirli kişiler arasındaki haberleşmenin içeriğinin öğ¬renilmesiyle işlenmektedir. Kişiler arasındaki haberleşmenin ne suretle ya¬pıldığının suçun oluşumu açısından önemi yoktur. Bu haberleşme, örneğin mektupla, telefonla, telgrafla, elektronik posta yoluyla yapılabilir. Bu suç açısından önemli olan, haberleşmenin belirli kişiler arasında yapılmasıdır. Söz konusu suçu, bu haberleşmenin tarafı olmayan kişi işleyebilir.
Suçun maddi unsuru failin içindekini öğrenmek amacıyla, kendisine gönderilmiş olmayan bir mektup, telgraf, kapalı zarf veya koliyi açması veya eline geçirmesi ve bunları okuması yada telefon konuşmalarının dinlenmesi suretiyle haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesidir. Ancak suçun oluşması için failin fiili icra hususunda hak ve yetkisinin bulunmaması gerekir. Maddenin koruduğu yarar haberleşme hürriyetidir.
Anayasanın 22/2 maddesine göre, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hakim kararıyla, yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınan merciin yazılı emriyle haberleşme içeriklerinin belli bir suça ilişkin, öğrenilmesinin veya kayda alınması hukuka uygun olacaktır. Diğer bir deyimle, bu hallerde fiil suç oluşturmayacaktır.
Haberleşmenin gizliliğinin sadece dinlemek veya okumak suretiyle ihlâl edilmesi, bu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. Suçun cezası seçimliktir. Ancak, bu gizlilik ihlâlinin, haberleşme içeriklerinin yani konuşulanların veya yazılanların kayda alınması suretiyle yapılması, bu suçun nitelikli şekli olarak tanımlan¬mıştır. Örneğin telefon konuşmalarının ses kayıt cihazıyla kayda alınması hâlinde, suçun bu nitelikli hâli gerçekleşmektedir. Bu halde ise ceza, hürriyeti bağlayıcı ceza olacaktır.
İKİNCİ FIKRA:
Maddenin ikinci fıkrasında, kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Ha¬berleşme içerikleri hukuka uygun bir şekilde veya birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi suretiyle öğrenilmiş olabilir. İkinci fıkrada tanımlanan suç, haberleşme içeriklerinin ifşasıyla, yayılmasıyla, yani yetkisiz kişilerce öğre¬nilmesinin sağlanmasıyla oluşur. İfşa, sözlük anlamıyla, herhangi gizli bir şeyi, açığa çıkarma, ortaya koyma yaymadır. Kişiler arasındaki haberleşme (mektupla, telefonla, telgrafla, elektronik posta yolu ile yapılan) içeriklerinin, hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi suçun konusudur. İfşa etmek fiili, yayımlama ve yayma gibi haberleşmenin gizliliğini bozan her türlü hareketlerle yapılabilir. Bu bakımdan ifşa, yazı söz, basın gibi her türlü vasıta ile gerçekleştirilebilir. Fail, haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak, haksız olarak ifşa etmelidir. Haksızlık unsuru, gönderenin yada konuşanın rızası dışında olmasını ifade eder. Suç haberleşme içeriklerinin, ifşasıyla, yayılmasıyla yani yetkisiz kişilerin öğrenmesinin sağlanmasıyla oluşur.
Bu bakımdan örneğin kişiler arasındaki tele¬fon konuşmalarına ilişkin kayıtların, savcılık veya mahkemeye verilmesi, duruşmada açık bir şekilde dinlenmesi veya okunması hâlinde, söz konusu suç oluşmayacaktır. Buna karşılık, henüz soruşturma aşamasında iken, kişi¬ler arasındaki konuşma içeriklerinin, hukuka uygun bir şekilde kayda alın¬mış olsalar bile, örneğin televizyonlarda veya gazetelerde yayınlanması hâ¬linde, bu suç oluşacaktır.
Bu suçun manevi unsuru genel kasttır. Ayrıca zararın meydana gelmesini istemek zorunlu değildir. Yani haberleşme içeriklerinin ifşa edilmesinin mağdurda bir zarara sebep olması aranmaz.
ÜÇÜNCÜ FIKRA:
Maddenin üçüncü fıkrasında, kişinin kendisiyle yapılan haberleşmele¬rin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa etmek suretiyle ha¬berleşmenin gizliliğini ihlâl etmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, ifşanın alenen yapılması gerekir. Suçun maddi unsuru, başkası tarafından gönderilmiş bir mektup veya telgrafı veya elektronik posta içeriğini yada telefon konuşmasını, gönderenin yada konuşanın rızası olmadan alenen yayınlamak veya açıklamaktır. Rıza varsa, fiil suç olmaz. Bu bakımdan, örneğin kişi kendisine gönderilen mektubu gönderenin bilgisi ve rızası dı¬şında bir başkasına okutması hâlinde, bu suç oluşmayacaktır. Buna karşılık, mektubun gönderenin bilgisi ve rızası dışında alenen okunması, başkaları tarafından okunmasını temin için bir yere asılması veya basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, söz konusu suç oluşacaktır. Bu suç için genel kast yeterlidir.Suçun cezası seçimliktir.
DÖRDÜNCÜ FIKRA:
Dördüncü fıkrada, kişiler arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, ikinci veya üçüncü fıkralara göre verilecek cezanın belli oranda artırılması öngörülmüştür. Basın ve yayın yolundan, gazetelerde ve televizyonlarda yayınlama anlaşılacaktır.
KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMALARIN DİNLENMESİ
VE KAYDA ALINMASI
m.133
BİRİNCİ FIKRA:
Bu madde de kişiler arasındaki aleni olmayan ko¬nuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suç olarak tanımlanmaktadır.
Bu suçun oluşabilmesi için temel koşul, konuşmanın aleni değil, özel olmasıdır. Bir arada bulunan kişiler arasında yapılan konuşmanın aleni olmayan konuşma olarak kabulü için konuşmanın yapıldığı yerin önemi yoktur. Bu bakımdan, örneğin bir parkta iki kişi arasında geçen konuşmanın başkaları tarafından ancak özel gayret gösterilerek duyulabilecek olması hâlinde, aleni olmayan konuşma söz konusudur. Keza, örneğin bir evde sınırlı sayıda kişi¬ler arasında yapılan konuşma, aleni olmayan bir konuşmadır. Kısaca konuşmanın kişiler arasında olması ve aleni olmaması gerekir.
Birinci fıkrada tanımlanan suç, aleni olmayan konuşmanın bir aletle dinlenmesi veya bir ses alma cihazı ile kayda alınması ile oluşur. Kulak kabartıp dinlemek bu kapsama girmez. Söz ko¬nusu suçu, aleni olmayan konuşmanın tarafı olmayan kişi işleyebilir. Dinlemeyi yapan kişi kamu görevlisi ise ve bunu CMK 140 a uygun olarak yapıyor ise hukuka uygunluk nedeni vardır.
Gazetecilik mesleğinin icrası bir hakkın icrası olduğundan bir gazetecinin bu şekilde dinleme yapmış olması bir hakkın icrası olduğundan gazetecinin uzaktan dinleme yapması bu kapsamda suç olmaz.
Özel dedektiflerin bir kişiyi uzaktan izlemesi veya dinlemesi bu kapsamda suç teşkil edecektir. Bunların yaptığı kayıtların ve belgelerin suç oluşturması nedeniyle hukuka aykırı delil oluşturduğundan bunların yargılamada kullanılması mümkün olmayacaktır.
Suçun oluşabilmesi için, konuşmanın taraflarından herhangi birinin rızasının ol¬maması yeterlidir. Bu bakımdan konuşmanın taraflarından birinin rızasının olması, fiili suç olmaktan çıkarmayacaktır.
İKİNCİ FIKRA:
Maddenin ikinci fıkrasında, kişiler arasındaki aleni olmayan konuş¬maların, söyleşiye katılan kişilerden biri tarafından diğerlerinin rızası olma¬dan kayda alınması, suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu fiillere muhatap olduğunu bildiği halde, buna karşı çıkmayan kişinin rızası var sayılacaktır. Rızanın varlığı halinde ise fiil, suç olmayacaktır. Bu suçun cezası seçimliktir.
Kamusal bir faaliyetin kayda alınması suç teşkil etmeyecektir.
ÜÇÜNCÜ FIKRA:
Maddenin üçüncü fıkrasına göre, bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların işlenmesi suretiyle elde edildiği bilinen veya böylece elde edildiği kabul edilebilecek olan bilgilerden yarar sağlanması veya bunların başkala¬rına verilmesi veya bunlardan diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin etmek, suç olarak tanımlanmıştır. Bu konuşma içeriklerinin basın ve yayın yoluyla yayınlanması, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir.
evet ben 15 yıldır özel dedektiflik yapıyorum 4800 ü aşkın avukatlık burosuna tebligat adresi tespiti, borçluların ev adreslerinin tespiti, kaçırılan icralık malların bulunması, icra davalarında borçluların kaçırdığı malların bulunması, sahte marka ile üretilen ürünlerin üretim adreslerinin bulunması, ürünlerin piyasada tespiti, personel araştırması, öğrenci araştırması, evlilik öncesi araştırma, açılan boşanma davalarına delil toplanması hizmetlerini veriyoruz.
muhaliflerden gelecek suçlamalarla ilgili savunmamıda peşinen yapayım aldatma araştırmasında meskul mahallerde yaptığımız takip sonucu kişilerin bir otele girmesi durumunda biz otelin içine dalıp resim çekmiyoruz otelin adını adresini otele giriş tarihini bize işi veren müşterimize veyahut onun avukatına veriyoruz onlar ilgili aile mahkemesi hakimliğine otel giriş çıkış bilgilerini ve otel güvenlik kamera kayıtlarının incelenmesini ve emniyet genel müdürlüğü kimlik bildirim şube müdürlüğünden otelin müşterilerine ait yapılan kimlik bildirim bilgilerinin istenilerek incelenmesini talep ediyor.
saygılarımla
Bilal KARTAL
Özel Dedektif
İzmir Dedektiflik Hizmetleri Ltd. Şti.
www.dedektiflik.com.tr
İletiyi Düzenle Yanıtla Alıntı ile Yanıtla
--------------------------------------------------------------------------------
10-07-2010 05:07:07 #186 birbilen
Profili Göster Tüm iletilerini bul Kısa Mesaj Özel Bloguna bak View Articles
Kayıt Tarihi:Jul 2010
Nerede:izmir
İletiler:9
Dilekçeler Sözleşmeler :0
Dosya Yükleme:0 Cevap: Karım beni aldatiyor delillerim yeterli mi?
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİN İHLALİ
Toplumsal hayatta her insanın bir “özel yaşam”ı vardır. Evinizde ve işyerinizde otururken, telefonda arkadaşınızla, eşinizle veya sevgilinizle konuşurken üçüncü bir gözün ve kulağın sizi izlemediğinden veya dinlemediğinden emin olmalısınız. Çünkü özel yaşam adı üzerinde özeldir. Ve sadece sizi ilgilendirir. Siz istemedikçe de kimse bu alana girememeli. Her insan yasalara aykırı olmamak üzere istediği gibi yaşayabilir. Hiç kimse bir başkasının hayatına müdahale edemez. Her bireyin özel yaşamına saygı göstermek zorunludur. Bu haklar yasalarımızla öylesine korunmuştur ki kendimiz bile bu haklardan vazgeçemeyiz.
Son günlerde özellikle hukuk dışı telefon dinlemeleri yani telekulak meselesi ciddi bir gündem olmuş durumda. Tam da bu tartışma gündeminde özel hayatımızın gizliliğinin sınırlarını, kişilik haklarını ve bu hakların ihlali durumunda yasal yaptırımlara kısaca değinmekte fayda var.
Aslında hukuki arenada özel yaşamın gizliliği, Anayasamız`la, uluslararası sözleşmelerle ve yasalarımızla korumaya alınmış durumda. Hukuka aykırı olarak, kişilerin özel hayatına müdahale edenler, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal edenler, kişiler arasındaki konuşmaları dinleyenler veya kayda alanlar hukuki yaptırımlarla karşı karşıya. Ancak ne var ki asıl sorun bu “gizli” yaşamın, yine “gizli metodlarla” ve “gizli kişilerce” ihlalinde ortaya çıkıyor. Çünkü bu ihlal ve ihlali yerine getirenler belirgin olduğunda bir şekilde hukuka hesap verebiliyorlar. Ya diğerleri…
Normlar hiyerarşisinde en üst sırada bulunan Anayasamızın 20. maddesine göre; "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz." Yine eski Türk Ceza Kanunumuzda suç olarak tanımlanmadığı halde 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunumuzun 134.maddesinde Özel Hayatın Gizliliğinin İhlali ilk kez suç olarak tanımlanmıştır.Bu maddeye göre; “Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile veya adli para cezası ile cezalandırılır..” Özel yaşamın ihlali suçunda; eğer kişi bu duruma "rıza" gösterirse, kendisi özel yaşamının öğrenilmesine ya da özel yaşamına karışılmasına muvafakat ederse bu durum hukuka uygunluk yaratacağından ceza verilmeyecektir.
Uluslararası mevzuatta ise, Özel Hayatın Gizliliği Hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 8. maddesinin ilk fıkrasında "Her şahıs özel ve aile yaşamına, konutuna ve muhaberatına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir" şeklinde düzenlenmiştir. Maddenin İkinci fıkrada ise "Bu hakların kullanılmasına resmi bir makamın müdahalesi demokratik bir toplumda ancak milli güvenlik, kamu huzuru, ülkenin iktisadi refahı, düzenin korunması için zorunlu ölçüde, kanunun izin vermesi şartıyla gerçekleşebilir" hükmü vardır.
Hukuken koruma altın alınan bu hak, esas olarak kişinin kendi hayatını en az müdahale ile sürdürmesinden ibarettir. Bu hak özel hayat, aile ve ev hayatı ile kişinin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü, onur ve itibarını, kişiyi olduğundan farklı göstermekten kaçınmayı, gereksiz ve utandırıcı şeylerin açıklamasını, özel fotoğrafların izin alınmadan yayınlanmamasını, casusluğa karşı korumayı ve haklı görülemez ve kabul edilemez yerli yersiz konuşmayı, özel iletişimin kötüye kullanılmasına karşı korumayı, kişi tarafından gizli olarak iletilmiş ve elde edilmiş bilgilerin ifşa edilmesine karşı korumayı da içerir.
Görüldüğü üzere bu hak, ulusal ve uluslararası hukukta tanımlanmış ve korumanın sınırları da belirlenmiştir. Yasada bu hakkın tek istisnası, kamu güvenliği nedenine dayalı, ölçülü ve mahkeme kararı ile getirilen sınırlama olarak belirlenmiş durumdadır. Yani kamu güvenliğini tehdit eden ve suç teşkil eden bir durumun mevcudiyeti halinde mahkeme kararı ile ve ölçülü olmak kaydıyla bu hakka bazı sınırlamalar getirilebilir.
Ancak asıl mesele işte bu istisnanın değerlendirmesinde ortaya çıkmakta… günümüzde mahkeme kararı olmaksızın ve ölçülü davranmaksızın bir çok özel hak ihlali yaşandığı gazete ve televizyonlarımızın ilk gündem sırasını meşgul etmekte.. Son zamanlarda özellikle yargıya kadar uzanan platformda her düzeyde bir “telekulak” endişesi toplumun ruh halini oldukça bozmuş durumda. Özellikle bazı üst düzey yetkililerin “bende dinleniyorum” gibisinden açıklamaları toplum nezdinde konuyu içinden çıkılmaz hale getirmekte. Bir demokratik hukuk düzeninde bu tartışmanın yapılıyor olması dahi maalesef başlı başına ciddi bir sorun teşkil etmektedir.
Özellikle demokrasinin ve insan haklarının geliştiği bir hukuk devleti düzeninde özel hayatın gizliliğinin ihlali ve ihlal oranı demokrasi sınavında alınan notu belirlemekte…. Bu sınavdan geçebilmek için ihlalin mağdurlarının hak arama cesareti ve kültürüne sahip olmasının yanında, uygulayıcıların ve yetkililerin bu kültürü içselleştirmesi ve ciddi olarak eğitilmesi şart görünüyor….
Yazı Tarihi : 14.12.2009 20:55:35 | E-Mail : murat@altindere.av.tr
ceza alacağını bir ben değil kanunlar ve birde meslekdaşınız söylüyor
Bilal KARTAL
Özel Dedektif
www.dedektiflik.com.tr
Sayın birbilen, kopyalayıp aktardığınız bilgileri biz kısaca mutsuz03'e aktarmıştık. Örneğin eve yerleştirdiği kamera'nın kaydettiği görüntüleri kimseye göstermemesi, bunu sadece mahkemeye delil olarak sunmasını, aksi takdirde bu görüntüleri yayar ya da gösterirseniz hakkınızda ceza dava açılır şeklinde uyarılarda bulunmuştuk. Her ne kadar ceza davası açılsa da suçun ilk olarak işlenmesinde ceza kanununda alt sınır uygulanır. Ve sizinde yukarıda örnek verdiğiniz gibi 6 ay hapis cezası verilir ilk suç olması sebebi ile. Ve bu ceza 1 yıldan aşağıda olduğu için hapis yatmaz. Denetimli serbestlik kararı verilir.
Siz hala konuyu en başından beri okumamışsınız. Okumuş olsaydınız kendisine verdiğimiz hukuki bilgileri de okumuş olurdunuz. Ayrıca müşterek evde müşterek kullandıkları bilgisayardaki yazışmaları aldatılan eşin farkedip bunları orjinal olarak kaydetmesi ve delil olarak sunması da yasaldır. Bu yazışmaların doğruluğunu aynı zamanda hangi site aracılığı ile yapıyorsa o web sitesine mahkeme yazı göndererek kesinlik kazandırabilir.
Ayrıca müşterek konutta özel hayatı ihlal diye bir kavram yoktur. Bu Yargıtay içtihatinde de kesinlik kazanmıştır. Sadece bir örneği aşağıya aynen aktarıyorum. Gazete haberi olarak değil yani. Umarım bu yargıtay içtihatini başından sonuna dek sabırla okursunuz ve anlarsınız.
Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması-Boşanma
14 Mart 2009 ·
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/17220
K. 2008/13614
T. 20.10.2008
• BOŞANMA ( Kocanın Eşinin Bilgisi Dışında Eve Ses Kayıt Cihazı Yerleştirerek Sadakat Yükümlülüğü İle Bağdaşmayan Davranışlarını Tesbit Etmesi - Özel Hayatın Gizliliğinin İhlalinden Söz Edilemeyeceği/Hukuka Aykırılık Bulunmadığı )
• ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ ( Boşanma/Kocanın Mahkemeye Delil Olarak Eşinin Bilgisi Dışında Eve Yerleştirdiği Cihazla Ses Kayıtlarına İlişkin CD Sunması - Delilin Elde Edilişinde Hukuka Uygunluk Nedenleri Varsa Kanuna Aykırı Olmayacağı/Sadakat Yükümlülüğü İle Bağdaşmayan Davranışların Tesbiti )
• SES KAYITLARININ DELİL NİTELİĞİ ( Kocanın Eşinin Bilgisi Dışında Eve Ses Kayıt Cihazı Yerleştirerek Sadakat Yükümlülüğü İle Bağdaşmayan Davranışlarını Tesbit Etmesi - Özel Hayatın Gizliliğinin İhlalinden Söz Edilemeyeceği/Boşanmaya Hükmedilmesi Gereği )
• EVLİLİĞİN YASAL YÜKÜMLÜLÜKLER ALANI ( Eşlerin Birlikte Yaşadıkları Ortak Konut/Diğer Eş İçin Dokunulmaz Olmadığı - Kocanın Eşinin Aleni Olmayan Konuşmalarını Kaydetmesi/Boşanma Davasında Delil Olarak Kullanılabileceği )
• DELİLİN ELDE EDİLİŞİ ( Boşanma Davası/Kocanın Mahkemeye Delil Olarak Eşinin Bilgisi Dışında Eve Yerleştirdiği Cihazla Ses Kayıtlarına İlişkin CD Sunması - Sadakat Yükümlülüğü İle Bağdaşmayan Davranışların Tesbiti/Anayasa İle Tanınmış Hakların İhlali Kabul Edilmemesi )
• KADININ SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜ İLE BAĞDAŞMAYAN DAVRANIŞLARI ( Kocanın Eşinin Bilgisi Dışında Eve Ses Kayıt Cihazı Yerleştirerek CD İle Tesbit Etmesi - Özel Hayatın Gizliliğinin İhlalinden Söz Edilemeyeceği/Hukuka Uygun Delil Niteliği )
2709/m. 20/1
4721/m. 166, 185/3
ÖZET : Bir delilin elde edilişi, kişilerin Anayasa ile tanınmış hakların ihlali suretiyle gerçekleşmiş ise, onun hukuka aykırı olarak elde edildiğinin kabulü gerekeceğinde duraksama bulunmamaktadır. Delilin elde edilişinde hukuka uygunluk nedenleri varsa, o zaman kanuna aykırılık ortadan kalkar. Kuşkusuz Anayasaya göre; herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Ancak, evliliğin yasal yükümlülükler alanı, diğer eş için dokunulmaz değildir. Bu nedenle, eşinin sadakatinden kuşkulanan davacı-davalının, birlikte yaşadıkları her ikisinin de ortak mekanı olan konutta, eşinin bilgisi dışında ses kayıt cihazı yerleştirerek, eşinin aleni olmayan konuşmalarını kaydetmesinde bu suretle sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmayan davranışlarını tesbit etmesinde özel hayatın gizliliğinin ihlalinden söz edilemez ve hukuka aykırılık bulunduğu kabul olunamaz.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan14.10.2008 günü temyiz eden A.İ.D. ile vekili Av.G.T. geldiler. Karşı taraf tebligata rağmen gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Olayda; davacı-davalı koca tarafından mahkemeye delil olarak sunulan, ses kayıtlarına ilişkin CD.’nin , davalının “özel hayatının gizliliği” ihlal edilmek suretiyle hukuka aykırı yolla elde edildiği, bu nedenle delil olarak kullanılamayacağı ileri sürülmüş; mahkemece de; “davacı eşin delil olarak sunduğu ses kaydının davalının bilgisi dışında özel hayatın gizliliği ihlal edilerek hukuk dışı yollardan oluşturulduğu, bu sebeple itibar edilemeyeceği” kabul edilerek , “davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışta bulunduğunu gösteren başkaca bir delil de getirilmediği” gerekçesiyle davacı-davalı kocanın açtığı boşanma davasının reddine karar verilmiştir.
Sunulan delil, eşlerin birlikte yaşadıkları konutta, davalının bilgisi dışında koca tarafından hazırlanan bir sistemle elde edilmiştir. Yapılan bilirkişi incelemesi sonucu, ( CD )’deki ses kayıtlarının, orjinal olduğu, üzerinde ekleme, çıkarma, kesinti ve kopyalama bulunmadığı tesbit edilmiştir. Davalı-davacı, kayıt altına alınan konuşmaların kendisine ait olmadığına ilişkin bir iddia ileri sürmemekte, bu delilin özel hayatının gizliliği ihlal edilerek elde edildiğini belirterek karşı çıkmaktadır.
Bir delilin elde edilişi, kişilerin Anayasa ile tanınmış hakların ihlali suretiyle gerçekleşmiş ise, onun hukuka aykırı olarak elde edildiğinin kabulü gerekeceğinde duraksama bulunmamaktadır. Delilin elde edilişinde hukuka uygunluk nedenleri varsa, o zaman kanuna aykırılık ortadan kalkar. Kuşkusuz Anayasaya göre; herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. ( Anayasa m,20/1 ) Ancak, evlilik birliğinde eşlerin, evliliğin devamı süresince birbirlerine sadık kalmaları da yasal bir zorunluluktur. ( TMK.m.185/3 ) Eşlerden birinin, bu alana ilişkin özel yaşamı, evlilikle biraraya geldiği ve birlikte yaşadığı hayat arkadaşı olan diğer eşi de en az kendisininki kadar yakından ilgilendirir. O nedenle, evlilikte, evlilik birliğine ilişkin yasal yükümlülükler alanı, eşlerin her birinin özel yaşam alanı olmayıp, aile yaşamı alanıdır. Bu alanla ilgili de eşlerin tek tek özel yaşamlarının değil bütün olarak aile yaşamının gizliliği ve dokunulmazlığı önem ve öncelik taşır. Bu bakımdan evliliğin yasal yükümlülükler alanı , diğer eş için dokunulmaz değildir. Bu nedenle, eşinin sadakatinden kuşkulanan davacı-davalının, birlikte yaşadıkları her ikisinin de ortak mekanı olan konutta, eşinin bilgisi dışında ses kayıt cihazı yerleştirerek , eşinin aleni olmayan konuşmalarını kaydetmesinde bu suretle sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmayan davranışlarını tesbit etmesinde özel hayatın gizliliğinin ihlalinden söz edilemez ve hukuka aykırılık bulunduğu kabul olunamaz. Aksine, aile birliğine ilişkin ortak yaşanılan mekana davalının, meşru olmayan bir amaç için arkadaşlarını kabul etmesinde, aile hayatının gizliliğini ihlal söz konusudur. Bu bakımdan sözü edilen delilin elde edilişinde hukuka aykırılık bulunduğundan söz edilemez. O halde yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davalı-davacının; meşru olmayan bir amaç için karşı cins de dahil olmak üzere arkadaşlarını müşterek konuta aldığı ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerçekleşmiştir. Bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu koşullar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-davalı koca tarafından açılan boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken isteğin reddi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Davacı-davalı kocanın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarda açıklanan sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre hükmün diğer yönlerinin incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 550,00YTL vekalet ücretinin N.’den alınıp A.İ.’a verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kazancı
selam ben sizlerin yazdığı görüşleri okumadım beyfendinin sorununa kendi görüşümü beyan ettim birde beyfendi bilgisayarın ortak kullanıldığını değil eşimin bilgisayarına bir proğram kurdum diye belirtmişti ayrıca ben beyfendi için hapis cezası alır hapis yatar demedim ( eşi şikayetçi olursa hapis cezası alır dedim ) sonuçta aldığı cezanın 2 yıldan az olması tck. 58 tekerrür halinin oluşmamasından dolayı beyfendinin alacağı hapis cezasının paraya çevrilip tecil edileceğini veya sayın hakimin takdiri ile alınacak cezanın denetimli serbestlik kararına dönüşeceğini biliyorum burada sonuç beyfendinin ceza alıp almamasıdır ( verilecek olan denetimli serbestlikte sonuçta bir cezadır karşı tarafın avukatı eşinin bilgisayarına müdahale eden bir kişi eşinin bilgisayarına kendiside farklı rumuzlarla bilgi yollayarak sonradan bu bilgileri sayın mahkemenize delil olarak sunabilir bu nedenle bilgisayardan elde edilen deliller müvekkilemin eşi tarafından da oluşturma olasılığı vardır derse bu elde edilen deliller yine değersiz sayılarak beyfendinin açmış olduğu dava uzayacaktır bu kesin delil değildir. beyfendi eşinin bilgisayarından bilgileri kendi imkanları ile değilde mahkemeden bilgisayarın incelenmesini talep ederek bilir kişi bir bilgisayar uzmanı tarafından bu bilgisayarın incelenmesini talap etseydi ki biz bu şekilde yapıyoruz delillerin elde ediliş biçimi daha mantıklı olacak ve sayın hakim bu konuda daha tutarlı davranacaktır. ayrıca karşı tarafında elde edilen delillere itiraz olasılığı ortadan kalkacaktır bana yolladığınız yargıtay kararını biliyorum kazancı proğramı bendede mevcut. ayrıca kısa bir yargıtay kararı yolluyorum konumuzla fazla alakası yok ama beyfendinin avukatı bu delilleri elde ederken yanımda bir tanık vardı oda bunu gördü dese dahi oda bu kararla çürümüş olurdu ilginize teşekkür eder göndermiş olduğunuz karar için tekrar teşekkür ederim. saygılarımla.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/15695
K. 2005/18336
T. 3.10.2005
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Tanık anlatımlarında sözü geçen e-mail mesajının koca tarafından gönderilmiş olduğu tanık beyanı dışında bir delille kanıtlanmadığından hükme esas alınması olanaksızdır.
)Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Temyiz edilen kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Bu dediğinizi mutsuz03 okuyacaktır.
Sayın mutsuz03 bu yazılanı avukatına sorun ve değerlendirin.
Ancak şunu da eklemeden edemiycem. Kadının herşeye itiraz etmesi birşey ifade etmez. İspat etmelidir. O kadar çok şey iddia etmiş ki karşı boşanma davasında, kadın mutsuz03'ü çok afedersiniz karısını satan bir adam demeye bile getirmiş.
Her iddiaya itiraz etmek yetmez. İspat da etmelidir kadın. Nasıl ki erkek iddialarını ispatlamak için delil sunuyorsa, kadında delil sunmalıdır. Sadece itiraz etmek ama delil sunmamak boşanma davasında bu kadın için kurtarıcı bir yöntem olamaz.
Ayrıca şu da var ki, mutsuz03 mesaiye gittiğinde kadının yaptığı zina ve internet yazışmalarınaa itiraz etse bile, mutsuz03 çalıştığı iş yerinden mesaiye gittiği zamanları mahkemeye resmi belgelerle ispatlayabilir. Bunları kendisi oluşturmuş olamaz olur yani.
ilk mesajimi okudum orada bilgisayara keylogger koyarak ögrendim diye yazmisim, ortak kullandigimiz bilgisayara demek istemistim..
sayin birbilen neden acaba bu screenshotlara bu kadar takildi onu anlayamadim, sonucta onlar devede kulak, benim elimde gizli kamerayla cekilmis görüntüler(cinsel iliskide dahil) var o bana delil olarak yeterli zaten...
birde ben mahkemeyi türkiyede actim oradanmi bilirkisi gelecek benim bilgisayarimi almanyada inceleyecekti???
evet buradaki avukatima calisma planimi verdim o saatlerde benim isyerinde oldugum kanitlanacak..
buradaki davada sadece cocugun kimin yaninda ikamet edecegi vede velayeti karara baglanacagi icin chatte yazdiklarindan sadece cocugumun üstünden kapiyi kilitleyip rahatca dostumla yatiyorum diye 3 defa yazdigi mesajlar bana lazim olacak, erkeklerle yazistiklari zina cd´si falan burada lazim olmayacak onlar türkiyedeki mahkemeye delil olarak sunulacak...
son gelismeleri aktarayim:
ilk durusmadan sonra kizim 8 gün annesinin yaninda kadin siginma evinde kalmisti bu zaman zarfinda hem kizimin avukati hemde cocuk hizmet kurumundaki görevli ben,kizim ve annesiyle ayri ayri görüsüp raporlarini mahkemeye göndereceklerdi.
daha önce yazdigim gibi kizimin avukati mahkeme günü evimize gelip önce benimle sonra ayriyeten yalniz kizimla konustu.elimdeki delillere bakti kizimla konustuktan sonra cocuk hic annesini aramiyor siz cocugu ondan sogutmussunuz dedi, bende ben isteyken annesinin rahatca saatlerce okey oynayabilmek ve erkeklerle chat yapabilmek icin kizimla ilgilenmedigini kizimin devamli akrabalarimda, disarida ve babamlarda oldugunu söyledim.
sonra kizima iyi davranmadigini herkesin ve cocugun yaninda su cocugu nereden dogurdum ölsede kurtulsam gencligimi yedi diye söyledigini, kizimi 2.5-3 yasindayken ceza olarak balkonlara kilitledigini,cisini yapmasini ögrensin diye popusunu cakmakla yakmaya calistigini kizimin daha gecenlerde bunlari hatirlayip kuzenime anlattigini, daha kötüsü bunlari marifet gibi zaten herkese söyledigini sonra izine gitmeden bir gün önce cocugun alti mantar enfeksiyonu kapmisken kizima kuzenimin yaninda,altina krem sürmeyecegim orani cürütecegim türkiyede´de baban hep yaninda olmayacak orada kafani ezecegim dedigini cocugun bu nedenle annesini sevmedigini anlatmaya calistim...
siginma evine avukat bile olsa giremedigi icin sonra bir yerde bulusup yine kizimla ve annesiyle görüsmüs hatta kizima annende kalmak istermisin diye sormus kizimda aglamis ben babami istiyorum orda kalacagim demis.sonra tel. bana kizim hakkinda sorular sordu ayni sorulari anneyede sorup bir degerlendirme yapiyormus.
kizimin avukatindan sonra görevli bayanda evimize geldi cocugun esyalarini oyuncaklarini odasini falan inceledi, 2 gün öncede ayni sekilde kadin siginma evinde kizimla ve annesiyle görüsmüs bana kiziniz devamli annesinin kucaginda sarilip öpüsüp durdular bu demek oluyorki siz cocugunuzu annesine karsi kiskirtmamizsiniz dedi, bende annesinin fotolari hala albümlerde duruyor bir tanesini bile yirtmadik bilgisayardanda silmedik dedim,kisisel giyim esyalarini ve ceyizinide cuvallara ve kartonlara koyduk vermeye mecbursak veririz yoksa yardim amacli eski elbise atilan containerlere atacagiz dedim.
bayan görevli annesine sormus iki aydir nicin hic kizinizi aramadiniz demis oda aradim ama bütün ev ve cep telefonlarinin numaralarini degistirmisler ulasamadim demis, görüyormusunuz sizede hemen yalan söylemis dedim.bizim tel. 10-15 senedir hep ayni nr. dedim.eger akilli olsaydi bana bir sms yazardi simdi tel. edecegim kizimi tel. ver derdi yada e-mail atardi su saatte kizimla msn´den webcamla görüsmek istiyorum derdi sonucta tanimadigi adamla cam. görüstü herseyi iyi biliyor dedim...
Cocuk hizmet kurumundaki bayanla yaptigimiz anlasmaya göre gecen hafta sonu kizim yine annesinde kaldi hatta onun avukati rica etti arabasi yok sen yine benim büroma cocugu teslim edermisin diye onuda kabul ettim ve pazartesi sabahi kendi imkanlariyla ana okuluna kizimi birakti.ve bundan sonra her ikinci hafta sonu kizim onun yaninda kalacak..
görevli bayanin söyledigine göre güya o benden korkuyormus benimle yalniz kalmak istemiyormus bende dedimki asil ben onunla asla yalniz kalmak istemem söyledigi yalanlari attigi iftiralara baksaniza biz yalniz kalinca ne bileyim bana küfür etti, yaralamaya, dövmeye, öldürmeye kalkisti diye yalan söyler dedim.onun icin bayanin tavsiyesine göre cumalari öglen ana okulundan alip pazartesi sabahlari tekrar oraya geri birakacak..
carsilari tren ve otubüslerle dolasmasini cok iyi ögrenmis bi zahmet kizi icin fedakarlik yapipta kendisi alsin ve geri biraksin bu kadar davadan yalandan iftiradan ihanetten sonra onun icin iyilik yapip her seferinde 25 km ilerideki sehire gidip gelmeye degmez....
zaten yaninda kaldigi sürede kizimi bana karsi doldurmus, kötülemis arkamdan küfürler etmis birde benim cok param var sana istedigini alirim demis haa birde su beni öldürmek isteyen 18 yasindaki kardesine güya siginma evinden birisini bulmus onunla evlendirip almanya´ya getirecekmis...
bugün avukatim mail atmis iki tarafinda raporlarini hakim incelemis kizimin avukati cocugun benim yanimda yasamasi ama velayetin anne ve babada kalmasi yönünde rapor yazmis, cocuk hizmet kurumundaki görevli bayan kizimin bende kalmasi ama bana ve annesine ayri ayri cocugu yetistirme becerisine sahip olup olmama konusunda test yapilmasini önermis..
yani su durumda iki tarafta kizimin bende kalmasi ve annesinin her ikinci hafta sonu kizimi alabilecegi yönünde rapor hazirlamislar normalinde hakimde onlara uyup kararini benim lehime kullanmasi gerekli diye düsünüyorum....
mahkeme son karari veresiye hala icimde süphe var insallah sonunda kizim benim yanimda büyüyecek...
İnşallah gönlünüze göre sonuçlanır.
Satın Mutsuz;
Adalet nasılda yerini buluyor. Sabır ve mantığınızla istediğiniz noktaya ulaşıyorsunuz Allahın izniyle. Umarım mahkemeden de istediğiniz şekilde bir karar çıkar.
Siz doğru bildiğinizden vazgeçmeyin. Sosyal hizmetler uzmanları kızınızın sizde kalması yönünde rapor vermişler işte. Hakimin kararından sonra sıra Türkiye'deki davanıza sahip çıkmak olsun.
Ayrıca kafama birşey takıldı. Siz eşinizin Almancasının kızınızdan çok çok kötü olduğunu yazmıştınız. Eşiniz nasıl oluyor da sosyal hizmetler uzmanları ile konuşabiliyor? Sosyal hizmetler uzmanları türkçe mi biliyor yoksa?
Kadin Siginma Evinde kalan arkadasi(kendisi yasinda,ayni yasta onunda kizi var onunla her tarafi dolasiyorlar ikiside tam ayni kafadan) konusulanlari tercüme etmis olmali.Zaten Mahkemeyede Almancadan Türkceye tercüme eden bir Tercüman gelmisti esimin Almancasi olmadigi icin...
Tabiiki insallah bu konuda benim icin bir avantaj olacak, mesela ana okulu müdürüde kizim hakkinda ufak bir rapor yazdi orada kizimin hic annesini aramadigini hatta ilk geldigi zaman bir defa tel. etmisti o konusmadan sonra bile hic bir sey olmamis gibi grubuna gidip oyun oynamaya devam ettigini, annesi Almanca bilmedigi icin Ögretmenlerle hic bir zaman bir diyalogu olmadigini hatta her zaman kizimin ona söylenenleri tercüme ettigini raporunda belirtmisti...
sonucta cocuk seneye okula gidecek onun derslerinde yardim edecek birisi olmasi lazim evde veya ne bileyim doktora götürülmesi lazim,
zaten sosyal görevli bayan evimde konusurken o konuya deginmisti benim ögrendigim meslegi sordu tahsil durumumu not aldi onun ilkokuldan ciktigini buraya geleli 7 sene nikahi yapali sekiz sene oldugu halde ona o kadar kitap ve cd aldigim halde kurslara gönderdigim halde hic bir zaman Almanca ögrenmek icin caba harcamadigini not aldi zaten siginma evinde farkina varmis en kolay sorulari bile anlayamadi cevap veremedi demisti....Almanca ögrenmekte hic istekli degildi ama kendi kendine msn ögrendi o yetmedi chat sayfalarinda okey sayfalarinda erkeklerle rezalet seyler yazmakta cok marifetliydi......
Bugün Türkiyedeki Avukatimla konustum bizim dava,10 haziranda baska ilcede acilan davaya gelmedikleri icin ve karsi tarafin istegi üzerine,kendi ilcemizde baslayacakti son görüsmemizde Avukatim Agustos resmi tatil oldugu icin en erken Eylüle randevu alabilirim demisti ama onlar temyize gitmis ve dosya Ankaraya Yargitaya gitmis oradan gelince randevu alacagim dedi....
konuyu tam olarak anlayamadim daha dava baslamadan karar cikmadan nasil temyize basvurabiliyorlar acaba....
ancak davayi uzatmak icin ellerinden geleni yapiyorlar az kaldi Allahin izniyle burada kizimi bana verecekler oradada zaten gizli görüntüler yetecek,iki taraftanda elleri bos dönecekler insallah...
slmlar; 12/07/2010 tarihindeevimin banyosundaki kirli sepetinde bir telefon buldum baktım 1 cvpsz arama ve bir numara. eşim de şaşkın şaşkın yüzüme bakıyor telefonu kendisine verdim ve ne yapacağımı düşündüm evet öldürmek istiyordum ama 17 haftalık da hamile, yapamadım. oturdum neden diye sordum hep yalanlar söyledi hep inkar etti. arayan numaranın kime ait olduğunu biliyorum. bir arkadaşım adamla konuştu, evet görüştüklerini itiraf etti.
ben de tazminat talep ederek dava açtım. mahkeme de bu şahsın tanıklığı kabul edilir mi? çünkü şahıs gelip herşeyi söyleyeceğini söyledi.
teşekkürler
Geçmiş olsun.
Elde ettiğiniz delil ve varsa eşinizin itirafıve 3 ncü şahsızn tanıklığı boşanmanız için yeterli olacaktır. Ancak 3 ncü şahsın gerçekleri söyleyip söylemeyeceği konusunda çok emin olmayın. Ancak telefon numaraları, mesajları, arama kayıtları gibi bilgileri ilgili GSM operatöründen getirtebilirseniz daha avantajlı olacaksınız.
Tabii şahıs itiraf ederse size çok fayda sağlaaycaktır. şahsın itirafından sonra boşanmanız kesinleşince şahısa tazminat davasıda açabilirsiniz.
Geçmiş olsun