Bu işlemi nasıl yapıcam yol gösterecek kimse yokmu allah rızası için çok önemli büyük ihtimal 15 güne kadar atamam olacak ama aldığım ceza yüzünden iptal olmasından korkuyorum
Printable View
Bu işlemi nasıl yapıcam yol gösterecek kimse yokmu allah rızası için çok önemli büyük ihtimal 15 güne kadar atamam olacak ama aldığım ceza yüzünden iptal olmasından korkuyorum
yaptığım araştrma sonucu Danıştay Birinci Dairesinin kararını buldum
T.C. DANIŞTAY Birinci Daire
Esas No : 2009/221 Karar No : 2009/535
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Hapis cezasının ertelenmesi" ve "Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma" başlıklı 51 inci ve 53 üncü maddeleri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması" başlıklı 231 inci maddesi, lehe olan kanun hükümlerinin uygulanmasına dair 5237 sayılı Kanunun 7 nci maddesi, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 inci ve 101 inci maddeleri ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci alt bendi hükümleri dikkate alınarak, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlükte bulunduğu dönemde işlenen 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci alt bendinde sayılan suçlardan dolayı verilen, ancak tecil edilen mahkumiyet nedeniyle memuriyete son verilip verilmeyeceği hususunda düşülen duraksamanın giderilmesi istemine ilişkin Başbakanlığın 6.2.2009 gün ve Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 215/509 sayılı yazısına ekli Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 14.10.2008 gün ve 205/4078 sayılı yazısında aynen; 'Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Mersin ... Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü emrinde ve 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi kapsamında "Sözleşmeli büro personeli" olarak istihdam edilen ... hakkında, Mersin 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10.6.2004 tarihli ve E: 2004/271, K: 2004/582 sayılı mahkumiyet (Tecilli) karan ilişik (Ek-1) de, Bu konuda Mersin Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünden alınan 15.2.2008 tarihli ve 015915 sayılı yazı (Ek-2) de, bu konuda İdaremiz Personel Dairesi Başkanlığınca Hukuk Müşavirliği birimine yazılan görüş verilmesi istemli 28 .2.2008 tarihli ve 7540 sayılı yazı (Ek-3) de sunulmaktadır.
Bu personel hakkında; 765 sayılı (Mülga) Türk Ceza Kanunu'nun 95 inci maddesindeki tecil ile 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu'nun 51 inci maddesindeki erteleme hükümlerinden hangisinin uygulanması gerektiği konusunda ve yapılacak uygulamaya esas alınacak görüşlerinin bildirilmesi istemiyle Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne yazılan 8.5.2005 tarihli ve 2155 sayılı yazımız (Ek-4) de, bu yerden cevaben alınan 8.7.2008 tarihli ve 40057 sayılı yazı ile (Ek-5) de yer almaktadır.
Sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin olarak 28.6.1978 tarih ve 16330 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6.6.1978 tarih ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 9.2.1979 tarihinde değiştirilen 12. maddesi hükmüne göre, sözleşmeli olarak çalıştırılacakların, ilgili kurumun saptayacağı özel koşulların yanı sıra 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 48 inci maddesinin (A) fıkrasının 4,5,6 ve 7 inci bentlerinde belirtilen koşulları taşımaları da gerekmektedir.
Konuyla ilgili olarak Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nden cevaben alınan söz konusu yazının sonuç kısmında, "Bu itibarla;
1- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48/A maddesinin beşinci fıkrasında "affa uğramış olsalar bile" şeklinde başlayan ve tek tek sayılan suçlardan dolayı verilen ve tecil edilmiş mahkumiyetlerin Devlet memurluğuna atanmaya veya Devlet memuru görevini sürdürmeye engel teşkil edeceği,
2- Hakkında anılan suçlardan dolayı tecil edilmiş mahkumiyeti bulunan kişilerin deneme süresini iyi halli geçirmesi üzerine adli sicil kayıtları silinse bile, bu bilgiler arşiv kaydına alınacağından ve Adli Sicil Yönetmeliğinin 12 inci maddesi gereğince ilgili kurum ve kuruluşlar, Devlet memuru olarak istihdam edileceklerin arşiv bilgilerine ulaşabileceğinden, yapılacak müracaatlarda kişinin göreve alınıp alınmama veya kişinin göreve devam edip etmemesi hususunun değerlendirilmesinin muhatap idareye ait bir keyfiyet olduğu,
Lüzum görüldüğü takdirde 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 23/e maddesi gereğince Danıştay Başkanlığından mütalaa talep edilebileceğinin düşünüldüğü" ifade edilmiştir.
Ancak; Adalet Bakanlığı yazısı sonuç kısmının birinci bendinde böyle bir durumdaki (Elektrik hırsızlığı suçundan tecil edilmiş mahkumiyeti bulunma) personelin tecil edilmiş mahkumiyeti yönünden Devlet memuru (Sözleşmeli personel olması gerekiyor.) görevini sürdüremeyeceği ifade edilmiş iken, yazının ikinci bendinde bu personelin göreve devam edip etmemesi hususunun muhatap idareye ait olduğu belirtilmekte her iki bendinde aslında birbiriyle çeliştiği kanaati hasıl olmuştur. Diğer taraftan; Adalet Bakanlığı yazısındaki sonuç kısmı birinci bendin, yazının beşinci sayfasında yer alan açıklamalarla da bizatihi çeliştiği Ayrıca; mahkumiyet (Erteleme) kararının verildiği tarih itibariyle mer'i olan 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu hükümlerinin, özellikle 95. madde yönünden ilgilisi için müktesep hak teşkil edip etmeyeceği yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığı da görülmektedir. Halbuki Anayasanın 38 inci maddesinin "Kimse işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılmaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez."
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır." hükmü karşısında böyle bir değerlendirmenin yapılmasında mutlak zaruret bulunduğu akla gelmektedir.
Diğer taraftan; aynı sebeplerle, 8.2.2008 tarihinde 5728 sayılı Yasa ile 657 sayılı Yasanın 48/A-5 maddesinde yapılan değişiklikle; tecilin, bu madde metninde sayılan bütün suçlara şamil hale geldiği hususu ile tecil müessesesini bütün yönleriyle açıklayan Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 15.11.1990 tarihli ve 1990/2-2 E-K sayılı kararında yer alan tespit ve değerlendirmelerin adı geçen personel hakkında mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiği de düşünülmektedir. Kaldı ki; adı geçen personel geçici işçi statüsünde çalışmakta iken 21.4.2007 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 5620 sayılı Kanun'un 2 inci maddesine göre sözleşmeli personel statüsüne geçirilmiş olup, bu statüde çalışmakta iken belirlenen bir tecilli mahkumiyet kararına binaen, görevine sen vermek değil, olsa olsa bu mahkumiyet hali ile de çalışmaya devam edebileceği önceki statüsüne iade edilmesi gerektiği de tarafımızca değerlendirilmektedir.
Belirtilen tüm bu sebeplerle, konunun bir kez de Danıştay Başkanlığınca incelenerek uygulamaya ve yapılacak işleme esas olacak nihai görüşünün alınması amacıyla, yazımız ve eklerinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 23/e maddesi gereğince Danıştay Başkanlığına havalesini arz ederim." denilmektedir.
Dairemizce yapılan çağn üzerine gelen Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdür Yardımcısı Devlet Personel Başkanlığı Daire Başkanı Uzman Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Tetkik HakimiTapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşaviri ... ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Hukuk Müşaviri ...'ın açıklamaları dinlendikten sonra konu incelenerek,
Gereği Görüşülüp Düşünüldü :
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Hapis cezasının ertelenmesi" ve "Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma" başlıklı 51 inci ve 53 üncü maddeleri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması" başlıklı 231 inci maddesi, lehe olan kanun hükümlerinin uygulanmasına dair 5237 sayılı Kanunun 7 nci maddesi, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 inci ve 101 inci maddeleri ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci alt bendi hükümleri dikkate alınarak, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlükte bulunduğu dönemde işlenen, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci alt bendinde sayılan suçlardan dolayı verilen, ancak tecil edilen mahkumiyet nedeniyle memuriyete son verilip verilmeyeceği hususunda düşülen duraksamanın giderilmesi istenilmektedir.
Konu, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci alt bendinde ve Türk Ceza Kanununda yapılan değişiklikler dikkate alınarak üç aşamada ele alınmıştır:
Birinci aşama, 657 sayılı Kanunun 18.1.1991 tarihine kadar yürürlükte kalan 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci alt bent hükmü ile o tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanununun tecile ilişkin 95 inci maddesi hükmünün uygulanmasına ilişkindir. 657 sayılı Kanunun, 29.11.1984 tarih ve 243 sayılı KHK ile değişik 48 A-5 maddesi; 'Taksirli suçlar hariç olmak üzere ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak" hükmünü içermektedir.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 25.1.1991 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 15.11.1990 tarih ve E: 1990/2, K: 1990/2 sayılı kararında; yukarıda açıklanan hüküm, 765 sayılı Ceza Kanununun tecille ilgili hükümleri ağsından ayrıntıları ile tartışılmış ve tecilde suç ayrımı yapılmayacağı, tecilin mahkumiyete bağlı ehliyetsizlikleri de kapsamına aldığı ve tecil edilmiş mahkumiyete bağlı ehliyetsizliğin, deneme süresi içinde uygulanmasının mümkün olmadığı, koşullara uygun olarak geçirilen deneme süresi sonunda mahkumiyetin esasen vaki olmamış sayılacağı, bu nedenle, tecil edilmiş mahkumiyetler esas alınarak Devlet memurlarının görevlerine son verilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
İkinci aşama, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde 3697 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ortaya çıkan hukuki durumla ilgilidir. 657 sayılı Kanunun, 18.1.1991 tarihinde yürürlüğe giren 3697 sayılı Kanunla değişik 48-A-5 maddesi; 'Taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere, ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolaylı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kinci suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak" hükmünü taşımaktadır.
Yapılan değişiklikle, 657 sayılı Kanunun 48-A-5 maddesine "aşağıda yazılı suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç" ibaresi eklenerek anılan hükümde tek tek sayılan suçlarla ilgili olarak verilen tecil kararlarının memuriyete engel olduğu hususu düzenlenmiştir. Bir başka değişle bu değişiklik, yukarıda açıklanan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun E: 1990/2, K: 1990/2 sayılı Kararının, 48-A-5 maddesinde tek tek sayılan suçlar açısından uygulanmayacağını ve bu suçlar nedeniyle tecil edilmiş mahkumiyetlerin, Devlet memurluğuna son verilmesini gerekli kıldığını hükme bağlamıştır.
Nitekim, 657 sayılı Kanunun 48-A-5 maddesindeki değişiklikle ilgili olarak Danıştay Birinci Dairesinin 9.10.1991 tarih ve E: 1991/130, K: 1991/301 sayılı kararında; " Sonuç olarak 18.1.1991 tarihinden önce işlenen suçlar nedeniyle verilen tecil edilmiş mahkumiyetlerin Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı karşısında, cezanın süresi veya şekli, suçun nev-i ayrımı yapılmadan Devlet memurunun görevine son verilmesini gerektirmeyeceği, bu şekilde görevine son verilenlerin de görevlerine dönebileceği, 3697 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 18.1.1991 tarihinden sonra işlenen suçlarda ise, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin (A) bendinin 5 inci fıkrasında sayılan suçlar dışındaki bir suç nedeniyle 6 aydan fazla hapis veya ağır hapis cezası alıp, bu cezaları tecil edilmiş olanların görevlerine dönebilecekleri" yolunda görüş bildirilmiştir.
Uygulama bu yönde devam ederken Türk Ceza Hukukunda geniş kapsamlı değişiklikler yapılmış, 26.9.2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 4.12.2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanunu ile 13.12.2004 tarih ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun yürürlüğe konulmuştur.
Üçüncü aşama, Türk Ceza Hukukunda yapılan yeni düzenlemeler karşısında, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci alt bendinde değişiklik yapılması sonucu oluşan yeni hukuki durumun değerlendirilmesine ilişkindir.
657 sayılı Kanunun 23.1.2008 tarih ve 5728 sayılı Kanunla değişik 48-A-5 maddesi; 'Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından dolayı mahkum olmamak " şeklindedir.
Bu değişiklik sonucunda; " tecil edilmiş hükümler hariç" ifadesiyle tecil müessesesine yapılan gönderme kaldırılmış, yeni Türk Ceza Kanununun "Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma" başlıklı 53 üncü maddesine atıf yapılmış, ceza süresi koşulu yönünden ağır hapis cezası kaldırılarak yerine bir yıl veya üstü hapis cezası getirilmiş, suç türü yönünden de yeni Türk Ceza Kanunundaki sınıflandırmaya uygun belirleme yapılarak suçlar sayılmıştır.
5237 sayılı yeni Ceza Kanununun "Belli haklan kullanmaktan yoksun bırakılma" başlıklı 53 üncü maddesi;
"(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak;
a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan,
c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,
d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,
e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,
Yoksun bırakılır.
(2) Kişi işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu haklan kullanamaz.
(3) Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ağsından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir. (4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkumiyet halinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yansından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adli para cezasına mahkumiyet halinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adli para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.
(6)........"
Bu maddeye göre özetle;
Kasten işlenmiş olan suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak kişi, birinci fıkrada sayılan hakları kullanmaktan yoksun bırakılacak,
- Mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, kişinin hak ve yetki yoksunluğu sürecek,
- Hapis cezası ertelense bile üçüncü fıkrada sayılan istisnalar hariç, yine bu hak ve yetkileri kullanmaktan yoksun bırakılacak,
- Beşinci fıkradaki koşullar oluştuğunda, cezanın infazından sonra işleyecek süre içinde de hak ve yetki yoksunluğu devam edecek,
- İnfaz tamamlandığında veya infazdan sonra verilen ek süre bittiğinde, kişinin hak ve yetki yoksunluğu ortadan kalkacaktır.
Ancak, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci alt bendinde geçen 'Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile" ifadesi; bu alt bentde süre (bir yıl veya daha fazla süreli) yönünden belirlenen hapis cezasına veya tür (casusluk, zimmet, hırsızlık gibi) itibariyle sayılan suçlardan dolayı mahkumiyet halinde, cezanın infaz süresi veya ek süre tamamlanarak hak ve yetki yoksunluğu kalksa bile, mahkumiyet kararı kalkmadığı için Devlet memurluğuna atama hakkını kazandırmamakta, nitelik kaybı nedeniyle memuriyete son verilmesini gerektirmektedir. Mahkumiyetin ertelenmiş olması da bu durumu değiştirmemektedir. Sonuç olarak, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci altbendi hükmü, bu hükümde belirlenen süreli hapis cezası veya nevi sayılan suçlardan mahkumiyet halinde, Devlet memurluğuna atanma ve memuriyeti sürdürme hak ve yetkisini süresiz olarak ortadan kaldırmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Hapis cezasının ertelenmesi" başlıklı 51 inci maddesi ise;
"(1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sının, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararınım verilebilmesi için kişinin;
a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması, ,
b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,
Gerekir.
(2) Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, hakim kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilir.
(3) Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkum olunan ceza süresinden az olamaz.
(4) (5) (6)
(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hakimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.
(8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır."
hükmünü içermektedir.
765 sayılı eski Türk Ceza Kanununun "tecil" ile ilgili 95/11 maddesinde;
"Cürüm ile mahkum olan kimse hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde işlediği diğer bir cürümden dolayı evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya yahut hapis veya ağır hapis cezasına mahkum olmazsa, cezası tecil edilmiş olan mahkumiyeti esasen vaki olmamış sayılır. Aksi takdirde her iki ceza ayrı ayrı tenfiz olunur." hükmü yer almaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 51 inci maddesi (erteleme) ile 765 sayılı Ceza Kanununun 95/11 maddesi (tecil) hükümleri karşılaştırıldığında, doğurduğu sonuç açısından bu iki müessese arasındaki en önemli fark; ertelemede, belirlenen denetim süresinin yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirilmesi durumunda "cezanın infaz edilmiş sayılması", tecilde ise hüküm tarihinden itibaren beş yıl içinde evvelce verilen ceza cinsinden veya hapis cezasını gerektiren yeni bir suç işlenmediği takdirde tecil edilen "mahkumiyetin esasen vaki olmamış sayılması" dır. Ayrıca, ertelemede denetim süresi içinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uyarınca, hak ve yetki yoksunluğu sürmekte; tecilde ise deneme süresi içerisinde mahkumiyete bağlı ehliyetsizlikler, askıya alınmaktadır.
Bu nedenle, hukuki menfaat yönünden tecil, ertelemeye kıyasla kişinin lehinedir. Tecilin bu özelliği nedeniyle, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun yukarıda değinilen 15.11.1990 tarih ve E: 1990/2, K: 1990/2 sayılı kararında, deneme süresi sonunda mahkumiyetin esasen vaki olmamış sayılacağı hükmünden hareketle tecil edilmiş mahkumiyetler esas alınarak Devlet memurlarının görevlerine son verilemeyeceği kabul edilmiştir.
Daha önce açıklandığı üzere ertelemede, denetim süresince hak yoksunluğu askıya alınmamakta ve denetim süresi sonunda da ceza infaz edilmiş olmasına rağmen, mahkumiyet ortadan kalkmamaktadır. Ancak, bu hukuki boşluk, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinde düzenlenen "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" müessesi ile doldurulmuştur.
5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanununun "Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması" başlıklı 231 inci maddesinin konumuzla ilgili görülen hükümleri aşağıya çıkarılmıştır:
Madde 231-(5) "Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder"
Madde 231- (10) "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir."
Buna göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, yüklenen suçtan dolayı kurulan hükmün, sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade etmekte, denetim süresinin koşullan uygun olarak geçirilmesi durumunda da açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kalkmakta ve ceza davası düşmektedir. Bir başka anlatımla, kişinin sanıklık durumu devam etmekte ve hakkındaki mahkumiyet kararı hiç açıklanmaksızın denetim süresi sonunda ceza davası ortadan kalkmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler ile 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanununun 95 inci maddesinde düzenlenen tecil hükümleri karşılaştırıldığında; beş yıllık denetim süresi sonunda, birinde kişi hakkındaki ceza davası düşmekte, diğerinde ise mahkumiyet esasen vaki olmamış sayılmakta ve denetim süresince hak yoksunluğu uygulanmamaktadır. Bu bakımdan doğurdukları hukuki sonuç itibariyle her iki müessese arasında benzerlik vardır.
Öte yandan, T.C. Anayasasının 38 inci maddesinin; "Kimse, işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez." şeklindeki birinci fıkra hükmüyle aynı maddenin ikinci fıkrasındaki "Suç ve ceza zaman aşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır." hükmünün de konunun değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir.
Somut olayda, Mersin ... Tapu Sicil Müdürlüğünde geçici işçi olarak çalışan kişinin, daha sonra 657 sayılı Kanunun 4/B maddesine göre sözleşmeli personel statüsüne geçirildiği, işçi statüsünde çalıştığı dönemde elektrik hırsızlığı suçundan Mersin 2 nci Asliye Ceza Mahkemesinde hakkında açılan dava sonucunda, Mahkemenin 10.4.2004 tarih ve E: 2004/271, K: 2004/582 sayılı kararıyla tecilli mahkumiyet kararı verildiği, sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin esasları düzenleyen 6.6.1978 tarih ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 12 inci maddesi hükmü uyarınca sözleşmeli personel statüsünde çalışanların da 657 sayılı Kanunun 48/A-5 bendinde belirtilen koşulları taşıması gerektiği anlaşılmaktadır.
Buradaki duraksama, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci alt bendinde sayılan hapis cezaları ve suçlar açısından 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 6 ncı maddesi ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 95 inci maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde verilen "tecil" kararlarının nasıl uygulanacağına ilişkindir.
657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci alt bendinde yer alan 'Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile" ifadesi ile "Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma" başlıklı 53 üncü maddeye ve 53 üncü maddenin üçüncü fıkrası ile de 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Hapis cezasının ertelenmesi" başlıklı 51 inci maddesine gönderme yapılmıştır. Bu gönderme, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlükte bulunduğu dönemde verilmiş tecil kararlarının, etki ve sonuç bakımından halen görevde bulunan Devlet memurlarına uygulanmasına engel teşkil etmemektedir. Bir başka ifadeyle, ortada 5237 sayılı Ceza Kanununun 51 inci maddesine göre verilmiş bir erteleme kararı değil, 647 ve 765 sayılı Kanunlara göre verilmiş tecil kararı bulunmaktadır.
Bu bağlamda Anayasanın yukarıda açıklanan hükmü ve Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 25.1.1991 tarih ve 20766 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 15.11.1990 tarihli, E: 1990/2 ve 1990/2 sayılı kararı da dikkate alınarak 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci alt bendinde belirtilen hapis cezalan ve sayılan suçlarla ilgili olarak 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 6 ıncı maddesi ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 95 inci maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde verilmiş mahkumiyetin teciline ilişkin kararlar karşısında; tecil süresi sonunda mahkumiyet esasen vaki olmamış sayılacağından, 765 sayılı Kanunun 95 inci maddesi uyarınca deneme süresinin beklenmesi gerektiğinden, halen görevde bulunan personelin, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci alt bendi ile 98 inci maddesinin b bendi hükmü uygulanmak suretiyle görevine son verilemeyeceği sonucuna varılarak dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 25.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
bu kararda eski tck ya göre tecil almış kişinin memuriyete engel durumu olmayacağı belirtilmiş bir nebze olsun rahatladım.
öncelikle merhabalar herkese benim acil bi sıkıntım var bu anlatacağım konuda yardımcı olucak biri varmı.. ben 2003 tarihinde bi alacak davasına karıştım gaspa döküldü karşı tarafın abisi polis amcası kaymakam diye üstüme çok geldiler karakolda.. bunun üzerine suç ortağım olan arkdaşım korkudan çok saçmaladı ama sonunda karşı taraf şikayetçi olmadı gerçeği anlattı ama biz tahliye olduk 2004 te o tarihte yaşım 16 idi mahkemelr dışardan sürdü avukat girdi 2007 de ceza kesmişler şimdi yargıtaydan onanmış ceza kesilmiş ama bana bu zamana kadar hiç ne mahkeme kağıdı ne tebligah gelmedi şimdi aranmam çıkmış suç ortağımı evinde almışlar bende bunu öğrendim kendim yarın teslim olucam.. ama bunla ilgili ne yapmam gerekir itiraz hakkım varmı aradan 8 sene geçmiş şimdi nişanladım ev tuttum düzene soktum hayatımı nisanda düğünüm vardı şimdi mağdur oldum bunla ilgili bilgi verecebilcek biri varmı ve son olarakta şunuda belirtim 2003te 11 ay cezaevinde yattım şimdide 5 sene ceza kesilmiş eski kanuna göre 14 ay daha yatcam açık ceza evini isteme hakkım varmı.. vede itiraz hakkım varmı..ben şuan mağdurum ne yapmam lazım şimdiden teşekkürler herkese.
Abicim Ben 17 yaşındayım. Bir kavgadan dolayı basit yaralama suçundan 3 yıllık 'hükmün açıklanmasının geri bırakılması' kararı aldım. Seneye Polislik sınavına gireceğim. Sabıkaya geçmiyecek 3 yıl içinde kasten bir suç işlemezsen dediler. Lakin Polis meslek yüksek okulu ve polis akademisi giriş kosullarında ''Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Karar Verilmemiş olmak'' diye bir madde bulunuyor. Ben polisliğe seneye başvuracağım Temiz kağıdı aldığımda 3 yıllık hagb aldığım için sicil temiz gözükecek ve okudum yorumlarınzdanda bunu çıkardım. Fakat akademi ve meslek yüksek okulu neden böle bi şart arıyor? Yani polis olabilir miyim? Lütfen Bilgisi olan şu kardeşinize cevap verin . . . Bu sicilde gözükmüyorsa polisliğe alımda neden böle bir karar var? http://www.hedefbasari.com/polis-aka...akademisi.html 13_b fıkrasına bakarsanız demek istediğimi anlarsınız.
[QUOTE=edilman;391624]
boyunca. Eğer beş yıl içerisinde hiç suç işlenmezse oradan da siliniyor.
Abicim Ben 17 yaşındayım. Bir kavgadan dolayı basit yaralama suçundan 3 yıllık 'hükmün açıklanmasının geri bırakılması' kararı aldım. Seneye Polislik sınavına gireceğim. Sabıkaya geçmiyecek 3 yıl içinde kasten bir suç işlemezsen dediler. Lakin Polis meslek yüksek okulu ve polis akademisi giriş kosullarında ''Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Karar Verilmemiş olmak'' diye bir madde bulunuyor. Ben polisliğe seneye başvuracağım Temiz kağıdı aldığımda 3 yıllık hagb aldığım için sicil temiz gözükecek ve okudum yorumlarınzdanda bunu çıkardım. Fakat akademi ve meslek yüksek okulu neden böle bi şart arıyor? Yani polis olabilir miyim? Lütfen Bilgisi olan şu kardeşinize cevap verin . . .
1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
A...
ESAS NO : 2004/...
KARAR NO: 2006/...
UYARLAMA TALEP EDEN
(HÜKÜMLÜ SANIK) : A.T.K.
MÜDAFİİ : Av.Cengiz ALADAĞ
Fatih Cad. No:1 Kat:4/12 YALOVA
KONUSU : A... 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2004/... Esas, 2006/... Karar sayılı ve 26.01.2006 tarihli kararının, sonradan yürürlüğe giren ve CMK’nın 231. maddesinde 5560 ve 5728 sayılı kanunlar ile yapılan değişiklikler dikkate alınarak uyarlanması ve müvekkil için daha lehe olan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmesi istemidir.
AÇIKLAMALAR : 1- Müvekkil hakkında A... 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2004/... Esas, 2006/... Karar sayılı ve 26.01.2006 tarihli kararı ile 2 ay 20 gün hapis cezası verilmiş, verilen kısa süreli hapis cezası paraya çevrilerek ertelenmiştir.
2- Sonradan yürürlüğe giren ve CMK’nın 231. maddesinde değişiklik yapan 5560 ve 5728 sayılı kanunlar ile, “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi ceza hukukumuza girmiştir.
3- Yargılama safhasında “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi olsa idi, şikayetçi/katılan kurumun suçtan doğan zararını karşılamış ve sabıkası bulunmayan müvekkil hakkında, CMK 231. maddedeki koşullar oluşmuş bulunduğundan, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi mümkün olacaktı. Müvekkil şu hali ile erteli cezasının arşiv kaydına işlenmesi nedeni ile memuriyete girememektedir. CMK 231. maddesinde sonradan 5560 ve 5728 sayılı kanunlar ile yapılan değişikliğin müvekkil lehine olduğu açıktır.
4- Bu nedenlerle, Mahkemenizin 2004/... Esas, 2006/... Karar sayılı ve 26.01.2006 tarihli kararının, CMK’nın 231. maddesinde 5560 ve 5728 sayılı kanunlar ile yapılan değişiklikler dikkate alınarak uyarlanması ve müvekkil için daha lehe olan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmesini istemiyle bu başvuruyu yapmamız gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere, Mahkemenizin 2004/... Esas, 2006/... Karar sayılı ve 26.01.2006 tarihli kararının, CMK’nın 231. maddesinde 5560 ve 5728 sayılı kanunlar ile yapılan değişiklikler dikkate alınarak uyarlanması ve müvekkil için daha lehe olan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmesini saygı ile arz ederim. 29.04.2011
Sanık A.T.K. müdafii
Av.Cengiz ALADAĞ
Mahkemenin red kararı:
Alıntı:
T .C.
A...
1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
EK KARAR
DOSYA NO : 2004/...
KARAR NO : 2006/...
HAKİM : ...
KATİP : ...
DAVACI : K. H.
KATILAN : ...
VEKİLİ : ...
SANIK : A.T.K.
…. adresinde oturur.
VEKİLİ : Av. C ENGİZ ALADAĞ , Fatih Cad. Sebahattin Üstem İş Merkezi No:1 Kat:4/12 YALOVA
SUÇ : Mühür altına alınan şeyler hakkında hırsızlık
SUÇ TARİHİ : 07/04/2004
ASIL KARAR TARİHİ : 26/01/2006
EK KARAR TARİHİ : 11/05/2011
Sanık A.T.K. vekili Av. Cengiz Aladağ'ın 29.04.2011 tarihli dilekçesi ile 26.01.2006 tarihli hükmün uyarlanarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi talebinde bulunması üzerine dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.01.2006 tarih 2004/... Esas 2006/... Karar sayılı kararı ile sanık A.T.K.'nin 765 sayılı TCK.492/2, 522, 523, 647 sayılı kanun 4 maddeleri uygulanmak suretiyle 880,00 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın 647 sayılı kanun 6.maddesi gereğince ertelenmesine karar verildiği, bu kararın 20.02.2006 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Sanık A.T.K. vekili 29.04.2011 tarihli dilekçesi ile Mahkememizin 26.01.2006 tarih 2004/... Esas 2006/... Karar sayılı kararının CMK.231 maddesinde 5560 ve 5728 sayılı kanunlar ile yapılan değişiklikler dikkate alınarak uyarlanması ve lehe olan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Sanık A.T.K. vekili her ne kadar uyarlama yapılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş ise de, mahkememizin 26.01.2006 tarih 2004/... Esas 2006/... Karar sayılı kararı ile verilen cezanın 647 sayılı kanun 6 maddesi gereğince ertelenmesine karar verilmiş olması ve hükmün kesinleştiği 20.02.2006 tarihinden itibaren 5 yıllık süre içerisinde herhangi bir suç işlendiğine ilişkin ihbar bulunmadığından mahkememizin 26.01.2006 tarih 2004/... Esas 2006/... Karar sayılı ilamının 765 sayılı TCK.95/2 maddesi gereğince esasen vaki olmamış sayılacağından, esasen vaki olmamış sayılan karara uyarlama yapılması söz konusu olamayacağından sanık vekilinin talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
A... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.01.2006 tarih 2004/... Esas 2006/... Karar sayılı ilamının 765 sayılı TCK.95/2 maddesi gereğince esasen vaki olmamış sayılacağından, esasen vaki olmamış sayılan karara uyarlama yapılması söz konusu olamayacağından sanık vekilinin talebinin REDDİNE ,
Kararın sanık vekiline tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde tebliğden itibaren 7 gün içerisinde tutanağa geçirilmek koşuluyla zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle veya mahkemeye verilecek dilekçe suretiyle A... Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/05/2011
İtiraz dilekçemiz:
Alıntı:
A... 1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
NÖBETÇİ ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
YALOVA
ESAS NO : 2004/...
KARAR NO: 2006/...
EK KARARA İTİRAZ EDEN
(HÜKÜMLÜ SANIK) : A.T.K.
MÜDAFİİ : Av.Cengiz ALADAĞ
Fatih Cad. No:1 Kat:4/12 YALOVA
KONUSU : A... 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2004/... Esas, 2006/... Karar sayılı ve 11.05.2011 tarihli EK KARARINA İTİRAZ dilekçesidir.
AÇIKLAMALAR : Müvekkil hakkında A... 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2004/... Esas, 2006/... Karar sayılı ve 26.01.2006 tarihli kararı ile verilen 2 ay 20 gün hapis cezası verilmiş, verilen kısa süreli hapis cezası paraya çevrilerek ertelenmiş ve tarafımızdan sonradan yürürlüğe giren ve CMK’nın 231. maddesinde değişiklik yapan 5560 ve 5728 sayılı kanunların müvekkil lehine oluşu gözetilerek kararın uyarlanması ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmesi talep edilmiş ise de, Mahkemenin 11.05.2011 tarihli ek kararı ile başvurumuz reddedilmiştir. Ek karar tarafımıza 26.05.2011 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Mahkemenin ek kararı aşağıdaki nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğundan, ek kararın kaldırılması için yasal süresi içerisinde İTİRAZ EDİYORUZ.
1- MAHKEMENİN EK KARARDAKİ RED GEREKÇESİ HATALIDIR:
Mahkemece 11.05.2011 tarihli ek kararda, müvekkilin erteli cezasının 5 yıllık süre geçtiği için esasen vaki olmamış sayılacağı, esasen vaki olmamış sayılan karara uyarlama yapılması sözkonusu olamayacağı gerekçesi ile talebimizin reddine karar verilmiştir.
Oysa, dilekçemiz ekindeki Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı ve 03.02.2009 tarihli kararında (EK-1) aşağıdaki hususlar belirtilmiştir:
“Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun kesinleşmiş infaz edilmekte olan ve hukuki yararı bulunması koşuluyla infaz edilmiş hükümlere de uygulanabileceği,” (EK-1, Sayfa 2, özet kısmı 1. bend ve Sayfa 7, 1. bend)
“Kesinleşmiş hükümlerde, 647 sayılı Yasanın 4 ve 6 veya 5271 sayılı Yasanın 50 ya da 51, maddelerinin uygulanıp uygulanmamasının hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunda değerlendirme yapmaya engel oluşturmayacağı,” (EK-1, Sayfa 2, özet kısmı 6. bend ve Sayfa 9, 6.bend)
Yine Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nin 2009/32516 Esas, 2009/33527 Karar sayılı ve 09.07.2009 tarihli kararı (EK-2) ile Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nin 2009/26842 Esas, 2009/30590 Karar sayılı ve 25.06.2009 tarihli kararında (EK-3) benzer şekilde “Kaynağını uyarlama yargılamasının yöntemi ile buna ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve daire kararlarının oluşturduğu 5728 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinin açık hükmüne göre; kesinleşmiş, infaz edilmekte ve hatta koşulları bulunmakta ise infaz edilmiş mahkumiyet kararları hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumuna ilişkin uyarlama hükmü veren mahkemece objektif koşulların değerlendirilmesi ile sınırlı bir inceleme yapılması halinde evrak üzerinde, subjektif koşulların değerlendirilmesi gereken hallerde ise duruşma açılarak yapılmalıdır.” denmektedir.
Müvekkil hakkında 765 sayılı TCK'na göre verilen ve paraya çevrilerek ertelenen ceza, 5 yıllık süre dolduğundan ADLİ SİCİL KAYDINDAN SİLİNMİŞ, ANCAK ARŞİV KAYDINA ALINMIŞTIR. MÜVEKKİL BU ARŞİV KAYDI NEDENİYLE MEMUR OLAMAMAKTADIR. Bu nedenle sonradan yürürlüğe giren ve müvekkil lehine olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uyarlama yolu ile uygulanmasını talep etmemizde HUKUKİ YARAR VARDIR. Yukarıda belirtildiği üzere, yasa hükmü ve Yargıtay içtihatları yönünden İNFAZ EDİLMİŞ HÜKÜMLER İÇİN BİLE UYARLAMA YAPILMASI MÜMKÜN İKEN, ERTELENMİŞ CEZA İÇEREN MAHKUMİYET KARARLARI İÇİN DE UYARLAMA YARGILAMASI YAPILMASI MÜMKÜNDÜR. Mahkemece bu husus gözetilmeden talebimizin reddi usul ve yasaya, yerleşik içtihatlara aykırıdır.
2- HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KOŞULLARI OLUŞMUŞTUR:
Müvekkil hakkındaki önceki hükmün kesinleşmesinden sonra yürürlüğe giren ve TCK.nun 7. maddesi uyarınca lehe olduğu için uygulanması gereken hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu ile ilgili yasanın aradığı tüm koşullar oluşmuştur. Bu nedenle önceki hükümde verilen ceza ertelenmiş, infaz edilmiş olsa bile hukuki yarar bulunduğu takdirde uyarlama yargılaması yapılması mümkündür. Müvekkil hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için tüm koşullar var iken Mahkemece talebimizin reddi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere, A... 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2004/... Esas, 2006/... Karar sayılı ve 11.05.2011 tarihli EK KARARINA İTİRAZ EDİYORUZ.
İtirazımızın kabulü ile, Mahkemece bu ek karardan dönülmesine karar verilmesini, bu talebimiz kabul görmez ise dosyanın itirazımızı incelemeye yetkili ve görevli A... Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesini saygı ile arz ederim. 02.06.2011
A.T.K. müdafii
Av.Cengiz ALADAĞ
Ağır Ceza Mahkemesi'nin itirazın kabulüne dair kararı:
Alıntı:
T .C.
A...
2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2011/...
BAŞKAN : ...
ÜYE : ...
ÜYE : ...
KATİP : …
A... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/... esas 2006/... karar sayılı dosyada 11/05/2011 tarihinde verilen ek karara itiraz edilmiş olduğu görülmekle, C.savcısından yazılı mütalaa alındı, dosya incelendi.
G.G.D.
A.T.K. hakkında 26/01/2006 tarihinde verilen karar ile adli para cezasına çevrilen cezanın 647s.k. 6 m. Uyarınca ertelenmesine karar verilmiş ve kesinleşmiştir.
A.T.K. müdafisi Av. Cengiz Aladağ bu karar hakkında hükmün açıklanması geri bırakılması kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkeme 11/05/2011 tarihli kararı ile talep hakkında C.savcısının mütalaası alınmadan, katılanın beyanı sorulmadan, dosya üzerinde talebin reddine karar verdiği görülmüştür.
Mahkeme kararında 765 s. TCK 95/2. md. uygulanabileceğinden talebi reddetmiş ise de, erteli cezanın sonuçları ile hükmün açıklanması geri bırakılması kararının sonucunun ayrı olduğundan, dosya içerisinde sanığın sabıka kaydının bulunmadığı görülmekle, CMK 231/6.b ve c maddelerindeki şartların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi, takdir haklarının kullanılması ve taraf beyanlarının alınması için öncelikle duruşma yaparak karar verilmesi gerektiği görülmekle aşağıdaki karara varılmıştır.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
1-İtirazın KABULÜNE,
A... 1.Ascm'nin 11/05/2011 tarih 2004/... es, 2006/... kr. Sayılı EK KARARIN KALDIRILMASINA,
2-Duruşma açılıp, yargılama yapılarak talep hakkında karar verilebilmesi için dosyanın A... 1.Ascm'ye gönderilmesine,
3-Kararın mahkemesince itiraz eden vekiline tebliğine,
Dair, dosya üzerinde kesin olarak karar verildi. 01/07/2011
Duruşma tutanağı:
Alıntı:
T.C.
A...
1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
DURUŞMA TUTANAĞI
DOSYA NO : 2004/...
DURUŞMA TARİHİ : 11/10/2011
CELSE NO : 1.
HAKİM : ...
KATİP : ...
Belirli gün ve saatte 1. celse açıldı. Katılan ... vekili Av. ... ile Sanık A.T.K. vekili Av. Cengiz Aladağ geldi.Açık yargılamaya başlandı.
Mahkememizin 26.01.2006 tarih 2004/... Esas 2006/... Karar sayılı kararı, sanık vekilinin 29.04.2011 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden uyarlama talebine ilişkin dilekçesi, mahkememizin 11.05.2011 tarih 2004/... Esas 2006/... karar sayılı ek kararı, Sanık vekilinin 02.06.2011 tarihli itiraz dilekçesi, A... 2 Ağır Ceza Mahkemesinin 01.07.2011 tarih 2011/... Değişik iş sayılı kararı okundu.
Katılan idare vekilinden soruldu:sanık vekilinin talebi yönünden bir diyeceğimiz yoktur eksiklikler giderilsin dedi.
Sanık A.T.K. vekilinden soruldu: Önceki dilekçeleremizi tekrar ederiz,müvekkilimin talimatla savunması alınmıştır dosya ikmal edilmiştir hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden tüm şartlar müvekkilim yönünden oluşmuştur talebimiz gibi karar verilmesini talep ederiz dedi.
Sanığın beyanının alınması için yazılan talimatın ikmalen gelmiş olduğu görüldü.okundu dosyasına konuldu.
Katılan ... vekilinden soruldu:Gelen talimata bir diyeceğimiz yoktur dedi.
Sanık vekilinden soruldu: Müvekkilimin de beyan ettiği gibi suçu öğrenci iken işlemiş ve başkaca bir suçu yoktur müvekkilim sosyal ve içtimai yönden düzgün bir kişidir memur olmak istemektedir KPSS den yüksek puan almasına rağmen arşiv kaydının bulunması nedeni ile memur olamamaktadır, Anayasa Mahkemesince arşiv kaydının silinmesine ilişkin maddeyi iptal edilmesine rağmen yürürlüğü için bir yıllık süre konulmuştur, bu süre dolmadığından dolayı henüz bu madde yürürlülükte olduğundan arşiv kaydı da silinememektedir bu nedenle müvekkilim hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep ediyoruz dedi.
Sanığın sabıka kaydının çıkartılarak dosya içerisine konulmuş olduğu ve mahkememizin 2004/... Esas 2006/... Karar sayılı dosyasından dolayı adli sicil kaydının bulunduğu başkaca kaydının bulunmadığı görüldü.
G.D.:
Yerine getirilmeyen ara kararlardan vazgeçilmesine karar verildi, tefhim olunarak açık duruşmaya devam olundu.
Katılan ... vekilinden esas hakkındaki diyeceği soruldu : Sanık hakkındaki şikayetimiz devam etmektedir hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunda takdir mahkemeye aittir dedi.
Sanık vekilinden esas hakkındaki savunması ve son sözü soruldu : önceki savunmalarımızı tekrar ederiz talebimiz gibi karar verilsin dedi.
Dosya incelendi. Araştırılacak başkaca bir hususunun kalmadığı anlaşıldı. Açık duruşmaya son verildi.
G.D.: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklanacağı üzere;
Hükümlü A.T.K. hakkındaki A... l Asliye Ceza Mahkemesinin 26.01.2006 tarih 2004/... Esas 2006/... Karar sayılı hükümle verilen Erteli 880 YTL adli para cezası yerine geçmek üzere;
Sanık A.T.K.'nin üzerine atılan suçu kanıtlandığından takdiren 765 sayılı TCK.nun 492/2 maddesi gereğince 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına
Suça konu değer 275,00 YTL. olup hakimliğimizce pek hafif kabul edildiğinden sanığın cezasının 765 sayılı TCK.nun 522 maddesi gereğince takdiren 2 / 3 oranında indirimi ile 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına
Sanığın henüz kamu davası açılmadan suça konu bedeli ödediği anlaşıldığından cezasının765 sayılı TCK.nun 523 maddesi gereğince takdiren 2 / 3 oranında indirimi ile 2 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına
Başkaca artırmaya ve indirmeye kanunen ve takdiren yer olmadığına
Sanığın daha önceden sabıkasız oluşu ve sanığın kişilik özellikleriyle,pişmanlığı göz önüne alındığında yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varıldığından ve katılan ... zararı karşılanmış olduğundan CMK.231/5 maddesi gereğince Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına,
CMK.231/8 maddesi uyarınca sanığın 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına, sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına takdiren yer olmadığına,
CMK.231/10 maddesi gereğince denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmediği takdirde açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verileceği, CMK.231/11 maddesi gereğince denetim süresi içerisinde kasıtlı olarak yeni bir suç işlenmesi halinde hükmün açıklanacağının sanığa ihtarına ( ihtar edilemedi ),
Katılan ... vekili için takdir olunan vekalet ücreti ve yargılama gideri konusunda mahkememizin 26.01.2006 tarih 2004/1403 Esas 2006/48 karar sayılı hükmün geçerli olduğuna ve bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
Uyarlama talebi konusunda yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Dair katılan ... vekili ile sanık vekilinin yüzüne karşı, sanığın yokluğunda, hazır olanlar için hükmün açıklanmasından itibaren, 7 gün içerisinde tutanağa geçirilmek koşuluyla zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle veya mahkemeye verilecek dilekçe suretiyle A... Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/10/2011
Mahkemenin "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair" ek kararı:
Alıntı:
T .C.
A...
1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
CMK.m.231 KAPSAMINDA
EK KARAR
DOSYA NO : 2004/...
KARAR NO : 2006/...
C.SAVCILIĞI ESAS NO : 2004/...
HAKİM : ...
KATİP : ...
K ATILAN : ...
VEKİLİ : ...
S ANIK : A.T.K. ….... adresinde oturur.
VEKİLİ : AV. CENGİZ ALADAĞ , Fatih Caddesi No:1 K:4/12 YALOVA
SUÇ : Mühür altına alınan şeyler hakkında hırsızlık
SUÇ TARİHİ : 07/04/2004
ASIL KARAR TARİHİ : 26/01/2006
EK KARAR TARİHİ : 11/10/2011
Sanık vekili Av.Cengiz Aladağ'ın CMK 231/5 maddesinin uygulanması talebi konusunda duruşmalı inceleme yapılmasına karar verilmiş olması nedeniyle yapılan yargılama sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A... l Asliye ceza mahkemesinin 26/01/2006 tarih 2004/... Esas 2006/... Karar sayılı kararı ile sanık A.T.K.'nin mühür altına alınan şeyler hakkında hırsızlık suçundan 765 sayılı TCK.nun 492/2,522,523,647 SK.nun 4 maddesi uygulanmak suretiyle 880 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve 647 SK.nun 6 maddesi gereğince bu cezanın ertelenmesine karar verilmiş olduğu ve bu kararın temyiz edilmeyerek 20.02.2006 tarihinde kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
Sanık A.T.K. vekili Av.Cengiz Aladağ 29.04.2011 havale tarihli dilekçesi ile 26.01.2006 tarih 2004/... Esas 2006/... Karar sayılı kararımızın sonradan yürürlüğe giren ve CMK.nun 231 maddesinde 5560 ve 5728 SK.lar ile yapılan değişiklikler dikkate alınarak uyarlanmasını ve sanık için daha lehe olan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmesi üzerine mahkememizin 11.05.2011 tarih 2004/... esas 2006/... Karar sayılı kararı ile A... l Asliye ceza mahkemesinin 26.01.2006 tarih 2004/... Esas 2006/... karar sayılı ilamının 765 sayılı TCK.nun 495/2 maddesi gereğince esasen vaki olmamış sayılacağından,esasen vaki olmamış sayılan karara uyarlama yapılması söz konusu olamayacağından sanık vekilinin talebinin reddine karar verilmiş olup, bu karara sanık vkeili tarafından itiraz edilmesi üzerine A... 2 Ağır ceza mahkemesinin 01.07.2011 tarih 2011/... D.İş sayılı kararı ile erteli cezanın sonuçları ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sonucunun ayrı olduğundan dosya içerisinde sanığın sabıka kaydının bulunmadığı görülmekle CMK.nun 231/6-b ve c maddelerindeki şartların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi,takdir haklarının kullanılması ve taraf beyanlarının alınması için öncelikle duruşma yapılarak karar verilmesi gerektiğinden bahisle itirazın kabulüne karar verilerek mahkememizin 11.05.2011 tarihli ek kararının kaldırılması üzerine hükümlü A.T.K. vekilinin CMK 231 maddesinin uygulanması talebine ilişkin duruşmalı inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda hükümlü A.T.K.'nin kamu davası açılmadan önce katılan ... zararını ödemek sureti ile giderdiği ve sabıka kaydında başkaca sabıkasının bulunmadığı anlaşılmakla sanığın kişilik özellikleri ile pişmanlığı göz önüne alınarak yeniden suç işlemekten çekineceğine dair mahkememizde olumlu kanaat oluşmuş olmakla,sanık A.T.K.'nin sabit olan mühürlenmek suretiyle muhafaza altına alınan sayaçtan elektrik hırsızlığı suçundan eylemine uyan 765 sayılı TCK.nun 492/2,522,523 maddeleri uygulanmak suretiyle cezalandırılmasına ve şartları oluştuğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekcçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Hükümlü A.T.K. hakkındaki A... l Asliye Ceza Mahkemesinin 26.01.2006 tarih 2004/... Esas 2006/... Karar sayılı hükümle verilen Erteli 880 YTL adli para cezası yerine geçmek üzere;
Sanık A.T.K.'nin üzerine atılan suçu kanıtlandığından takdiren 765 sayılı TCK.nun 492/2 maddesi gereğince 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına
Suça konu değer 275,00 YTL. olup hakimliğimizce pek hafif kabul edildiğinden sanığın cezasının 765 sayılı TCK.nun 522 maddesi gereğince takdiren 2 / 3 oranında indirimi ile 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına
Sanığın henüz kamu davası açılmadan suça konu bedeli ödediği anlaşıldığından cezasının 765 sayılı TCK.nun 523 maddesi gereğince takdiren 2 / 3 oranında indirimi ile 2 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına
Başkaca artırmaya ve indirmeye kanunen ve takdiren yer olmadığına
Sanığın daha önceden sabıkasız oluşu ve sanığın kişilik özellikleriyle,pişmanlığı göz önüne alındığında yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varıldığından ve katılan idare zararı karşılanmış olduğundan CMK.231/5 maddesi gereğince Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına,
CMK.231/8 maddesi uyarınca sanığın 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına, sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına takdiren yer olmadığına,
CMK.231/10 maddesi gereğince denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmediği takdirde açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verileceği, CMK.231/11 maddesi gereğince denetim süresi içerisinde kasıtlı olarak yeni bir suç işlenmesi halinde hükmün açıklanacağının sanığa ihtarına ( ihtar edilemedi ),
Katılan ... vekili için takdir olunan vekalet ücreti ve yargılama gideri konusunda mahkememizin 26.01.2006 tarih 2004/1403 Esas 2006/48 karar sayılı hükmün geçerli olduğuna ve bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
Uyarlama talebi konusunda yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Dair katılan ... vekili ile sanık vekilinin yüzüne karşı, sanığın yokluğunda, hazır olanlar için hükmün açıklanmasından itibaren, 7 gün içerisinde tutanağa geçirilmek koşuluyla zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle veya mahkemeye verilecek dilekçe suretiyle A... Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/10/2011
Antalya 1. Asliye Mahkemesi Kararı için temyize başvurmuştum. Usul yönünden dava yeniden görüldü. Yine temyiz ettim ama bu sürede taşınmıştım. Eski evimin kapısına bırakılmış kara ve bana şimdi ulaştı. Tabii ki çok geç kalınmış. Sonuç için şu anda birşey yapabilir miyim acaba?Dosya 1167Dosya 1167
Merhabalar 28.03.2012 günü çıktığım davada 1 yıl 15 gün ceza aldım ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı verilmiştir.E-devlet sisteminden baktığımda ise Sonuç Dava devam ediyor yazıyor onu anlamış bulunmaktayım çünkü 5 Yıl infaz verdiği için dava devam ediyor sanırım ben böle anladım doğrumu anladım bunuda bilmiyorum ancak dava dosya sorgulamadan tc kimlik no ile ve kimlik seri no ile davayı sorguladığımda uyaptan da sorguladığımda [Karar: Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Denetimli Serbestlik] [Kesinleşmedi] Kesinleşmedi ibaresi soru işareti bıraktı kafamda oysaki hakime sana dedi 1yıl 15 gün ceza veriyorum ama dedi sabıkanın olmadıgından dolayı dedi vede sana inandığımdan dolayı dedi hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını söledi ve denetimli serbestlikten felan bahsetmemişti birde kararın kesinleşmemesi olayı nedir dosya temyize mi gidicek anlamadım konuyla alakalı yardımlarınızı bekliyorum teşekkür ederim
Merhaba.
Şuanda yaşım 22
15 veya 16 yaşlarında Yüz kızartıcı suç işlemek sebebiyle 3 tane mahkeme dosyam var.
Sonuç olarak hakimlerin karşısına çıktım ama hiç birinden ceza yatmadım.
Bu olayların üzerinden 5 veya 6 yıl geçti.
Askerlik sürecinde Yüz kızartıcı suçtan dolayı 1 mahkeme dosyam daha oldu (Askeri mahkemeden)
Askeriyedede hakim karşısına çıktım hakim eğer bu dosyadan ceza alırsam 15 yada 16 yaşında işlediğim 3 suç dosyasınında infaz olacağını belirtti.
Dosyada eksiklikler nedeni ile karar yetişmedi ben terhis oldum.
* Bu dosyayı sivilde hangi mahkeme sürdürür ? (Ankara Sincan) yaşıyorum.
* Çocuk yaşta işlediğim suçların üzerinden uzun bir dönem geçmesine rağmen yinede o dosyalar sivildeki mahkemede infazının gerçekleşme durumu var mı ?
* Nasıl bir yol izlememi öneriyorsunuz ?
Adli sicil kaydımı çıkarttım (adli sicil kaydı ve arşivi yoktur) diyor.
Sevgilerle..
Merhbalar ;
Hayatım boyunca kavga vb. olaylara çok uzakken , savcılık , emniyet , mahkeme hayatımda hiç gitmemiş girmemişken 2010 yılının ilk aylarında ve son aylarında başıma 2 ayrı olay geldi . ( her ikiside basit yaralama olayı , sanık olarak çıktım mahkemeye ) davanın biri sonuçlandı 150 gün hapis cezası aldım buda 3.000tl adli para cezasına çevrildi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması denetimli serbestlik kararı çıktı. diğerinin ise davası halen devam etmekte, sorularımı kısaca aşağıda yazdım, cevaplarınız için şimiden teşekkür ederim.
1. Hükmün açıknlanmasının geri bırakılması kararından dolayı almış olduğum adli para cezasını ödemeyecekmiyim ?
2. Diğer dava sonuçlandığında ( o davadan da ceza alacağıma eminim çünkü onda da basit yaralamaya ilişkin sağlık raporu var karşı tarafta ) öncekdekği hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararınındurumu ne olacak ?? Ceza Muhakemeleri Kanunu okudum şöyle diyor ; '''''(10)Denetim süresi içersinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde,açıklanması geriye bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak ,davanın düşmesine karar verilir''''' bu maddenin yorumu nasıl yapılıyor, uygulamada nasıl oluyor bu yani ben diğer suçu denetimli serbestlik süresi içinde değil daha öncesinde işlemiş olacağım .?
3. Eğer yukarıdaki sorumda demek istediğim gibi ikinci davada da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebiliyorsa sorularım bitti. fakat benim yorumladığım gibi yorumlanmıyorsa uygulamada alacağım ikinci ceza ilkindeki hükmün açıklanmasını geri bırakılması kararını nasıl etkileyecek ?
4. ilkinden aldığım ceza ikinci davada alcağım cezayı arttırır mı ( ikinciside birinciyle çok benzer basit yaralama davası ) ?? , cezam yine para cezasına mı çevrilir yoksa hapis yatma gibi bir durum sözkonusu mu ?
5. En merak ettiğim soru da şu ; Bildiğim kadarı ile şuanda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği için Sabıka kaydıma işlemiyor , ikinci davanın kararı verildiğinde Sabıka Kaydımın durumu ne olur ? Sabıka kaydının bir zaman aşımı var mıdır , yoksa bir ömür sicilimde duracak mıdır ?
İfade vermeye gidilememesi
Arkadaşlar
Kardeşim çek borcu olduğu için başka bir davadan ifade vermeye gidemiyor şöyleki kardeşim 2005 yılında 2 arkadaş şahıs firması kuruyorlar ürün aldıkları şirkete kardeşimin ortagı çekini veriyor buraya kadar sorun yok.fakat aldıkları mal bozuk çıkınca malı fabrikaya iade ediyorlar fabrikada çeklerini gönderiyor.fakat ortakların başka çek yaprağı olmadığı için geri iade edilen çeki( tarihine daha var) borçlu oldukları kişinin arkdaşına borçlu oldukları kişiye vermesi için veriyorlar nasıl oldu ise muaamma çekin tarihinde oynama yapılıyor 20,11,2004iken 20,01,2005 yapılıyor borçluda ceki icraya koyuyor fabrikada diyorki cekte oynama var savcı bey kamu davası açıyor kardeşim hariç herkes ifade veriyor ifadelerinde şu oynadı denmiyor herkez ben bilmiyorum diyor savcı beyde kardeşimin ifadesi alınması sonrasında serbest bırakılması 204.maddeye göre dava açıyor kardeşim 9 celsedir ifade veremiyor gitse cekten dolayı alacaklar.çekle oynama yapan kardeşim değil nedeni kardeşimin elinde aracıya teslim ettiği tarih yazılı belge var yani belgede yazan ....... nolu çeki osman beye vermek için 2004 tarihinde teslim aldım ayrıca kardeşimden şu kadar .... ürün aldığını borcu olmadığını yazıyor tanbi bu evrak çek verildekten 15 gün sonra duzenleniyor.
nasıl bir yol izlenmeli veya forumlarda bulamadım mahkemeye hiç ifade verilmez ise zaman aşımı varmı?veya mahkeme ifade alınmadan karar verebilirmi?
yanlış hatırlamıyorsam 204/53 dü galia savcı bey adli kontrol istemiş sanırım
şimdiden teşekkür ederim
Soruma yanıt verecek birisi yok mu ?
HAGB alan biri tekrar memurluğa dönebilir.
- - - Updated - - -
HAGB da denetim süresini iyi halli geçirmeniz durumunda o suçu işlememiş gibi düşünülür adli sicil kaydınızdan ve arşiv kaydınızdan silinir
herkese selamlar..
bir arkadaşım bir suçtan dolayı 10 ay hapis cezası aldı.ancak hükmün açıklanması geriye bırakıldı.yazılanlardan bunun bir hüküm olmadığı kişinin hukuki statüsünü etkilemeyeceği,kamu hizmeti yapabileceği bir memurluğa atanmasına veya seçilmesin eengel olmadığını anladım.ancak h.a.g.b ile birlikte hakim hak mahrumiyetine de karar vermiş.seçme seçilme hakkı,kamu görevine atanma hakkı vs. sorum şu olacak:bu denetimli serbestlik tedbirleri,denetim süresi olan 5 yıl boyunca uygulanacakmı yoksabu tedbirler 1 yıl için mi geçerlidir? teşekkürler....
Mahkeme Karari'nin ilgili bolumunden alintidir :
...
HUKUM
A- Sanik Ali Veli'nin sabit olan katilan Ahmet Mehmet'e yonelik falanca sucundan dolayi eylemine uyan TCK'nin XXX/X madde X. cumle geregince sucun islenis bicimi goz onune alinarak takdiren alt sinirdan olmak uzere 6 ay hapis cezasi ile cezalandirilmasina,
Sanigin gecmisi, sosyal iliskileri, fiilden sonraki ve yargilama surecindeki davranislari, cezanin failin gelecegi uzerindeki olasi etkileri goz onune alinarak TCK'nin 62. maddesi uyarinca cezasindan takdiren 1/6 oraninda indirim yapilarak ve sonuc olarak 5 ay hapis cezasi ile cezalandirlmasina,
Sanik hakkinda baskaca herhangi bir artirim ve indirim uygulanmasina takdiren yer olmadigina,
Sanigin islemis oldugu bu suctan dolayi hapis cezasina mahkumiyetinin kanunu sonucu olarak 5237 sayili TCK'nun 53/2 maddesi uyarinca hapis cezasinin infazi tamamlanincaya kadar 5237 sayili TCK'nin 53/1 maddesinde ongorulen haklari kullanmaktan yoksun birakilmasina, ancak TCK'nun 53/3 maddesi geregince sanigin kendi alt soyu uzerindeki velayet, vesayet ve kayyimlik yetkileri yonunden ise kosullu saliverilmeye kadar yoksun birakilmasina,
Saniga verilen cezanin nevi ve miktari, sabikasinin silinme kosullarinin olusmus olmasi, sanigin kisisel ozellikleri durusmadaki iyi hal ve tavri, sanigin ileride tekrar suc islemekten cekinmesine sebep olay nedeniyle mustekinin dosyaya yansiyan ve talep edilen maddi bir zararinin bulunmamasi, ve sanigin hukmun aciklanmasinin geri birakilmasina karar verilmesini talep etmesi nazara alinarak, takdiren CMK'nin degisik 231/5 maddesi geregince hukmun aciklanmasinin geri birakilmasina,
Sanigin ayni yasanin 231/8 maddesi geregince 5 yil sure ile denetime tabi tutulmasina,
Saniga denetim suresince herhangi bir yukumluluk yuklenmesine takdiren yer olmadigina...
Sulh Ceza Mahkesiminde gorulmekte olan davanin ikinci durusmasinda verilen kararin ilgili bolumu yukaridaki gibidir.
Ogrenmek istedigim ise bu kararin kesin karara donusmesinden itibaren 5 ay boyunca TCK 53/1'de belirtilen maddelerden herhangi birisini ornegin "Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır." maddesini ihlal ederse ve ben bu durumu mahkemeye bildirdikten sonra gerceklestirilecek inceleme sonucunda sanik hakkinda verilen cezanin otomatik olarak devreye girmesi seklindemi yorumlanmalidir ?
Mrb. Ben 18 yaşından küçükken adam yaralamaktan yargılandım hiçbir şekilde ceza almadım. Sadece 5 yıl süreyle denetimli serbestliğe tabi tutuldum. Bir süre gidip imza verdim sonra gelmen gerekmiyor dediler. Orda çalışan görevliler bu suç herhangi bir memuriyete engel olmayacak dediler istediğin kurumda memur alabilirsin dediler. Geçen katiplik sınavına girdim komisyondaki savcı küçükken birini dövmüşsün dedi ve iki soru sorup gönderdi ve sonuçta elendim.
Bende geçen gün adliyede bir tanıdıkla görüştüm bilgisayardan bir yerlere baktı ve ekranda **erteleme yazıyordu.
Amacım bu kaydı sildirmek tam olarak bunu sildirebilir miyiz yani Adalet Bakanlığında memuriyete engel olmayacak şekilde mümkün mü?
Ben Yıllarca önce firar nedeniyle Subaylıktan ayrıldım. HAGB bekledim ama bir türlü gelmedi ve bir süre hapis yattıktan sonra denetimli serbestlikten faydalandım ve en son aralık 2012 de polis karakoluna son imzamı attım ve denetimli serbestliği bitirdim. Polis karakoluna tüm imzamı attığıma dair elimde belge de var.
Ama daha sonra Şubat 2013 te bana bir yazı geldi ve HAGB ye tabi tutulacağımı söylediler. Sonuçta HAGB de bir tür denetimli serbestlik gibi olduğundan ve 5 yıl boyunca suç işlememek gibi müeyyideleri olduğundan ve ben zaten denetimli serbestliği tamamladığımdan ötürü Bana gelen “Duruşmasız İşlere Dair Karar” sonucundaki HAGB yi istemediğime ve denetimli serbestliğini doldurmuş tamamen hür bir vatandaşın tekrar HAGB ye tabi olamayacağını belirterek bu karara itiraz ettiğim. Ama biraz evvel Aynı yerden tekrar yazı geldi ve itirazımın reddedildiğini ve mecburen bir de HAGB tabi olacağımı belirten bir tebligat geldi. Bu durumda sizce bu son karara için nereye itiraz etmeliyim ve nasıl bir yol izlemeliyim?
Cevaplarınız ve yardımınız için şimdiden teşekkür ederim.
Selamlar..! Ben 2006 yılında çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak suçundan 5 ay ceza yattım ara karar ile tahliye oldum yargılanmam devam etti ve sonrasında 12 ay 15 gün hapis cezası aldım itirazım neticesinde de yargıtay cezamı onadı..! örgüt suçu olması nedeniyle cezam 4 de 3 olarak hesaplanıyormuş, Bu nedenle yatmışlığımı düştükten sonra 4 ay 12 gün gibi bir cezam kalıyor….!
Bu arada mütteahhit olmam sebebi ile de ceza evinde yattığım dönemlerde oldukça fazla miktarda şirket çeklerim yazıldı, Bunlardan dolayı da büyük sıkıntılar yaşadım, O dönemlerde yeni çek yasası yoktu..! Hala yargıtayda olan dosyalarım var..!
Çete suçu kapsamında aldığım cezadan dolayı Trabzon kapalı ceza evine giriş çıkış yapıp denetimli serbestlik aldım..! Denetimli serbestlik uzmanların hazırladığı programda her gün emniyete akşam 17:00 20:00 arası imza atmam ve 21:00 sabah 07:00 arası ikametgah adresinden ayrılmama cezası verildi gerekçe olarak da GBT de gözüken çeklerle ilgili dosyalarımı gösterdiler sanki azılı suçluymuşum gibi..!
38 yaşında biri olarak toplam cezaevi hayatım 5 aydan ibarettir..!
Ayrıca ilk evliliğimden 3 çocuğum var velayetleri bende olan..!
Bakmakla yükümlü olduğum bir annem var yaşlı çocuklarımda onda kalıyor ikinci eşimden bir çocuğum var ve ikametim orası..!
Ailenin tek erkek çocuğu olmam sebebiyle bu denetimli serbestlik hem iş düzenimi hem de aile düzenimi alt üst etmiş durumda bununla ilgili bir dilekçe yazdım verdim fakat pek olumlu karşılanacağını sanmıyorum..! Denetimli serbestliğin asıl amacının insanları suç işlemekten uzak tutmak olması gerekirken bana verilen bu ceza ile benim denetimli serbestlik programını ihlal etmem amaçlanmış gibi..! Benim ricam ilgili uzmanlardan bu konu hakkında neler yapabilirim nasıl bir yol izlemem gerekiyor bilgi verirseniz çok sevinirim ilgi ve alakanız için şimdiden çok teşekkür ederim iyi çalışmalar dilerim...!
Sucun ayni konuda mi olmasi yoksa herhangi bir sucda sayiliyor mu acaba.
Tesekkur ederim.
Kasten işlenen suçlar için kasti suçlar taksirle işlenen suçlar için taksirli suçlar tekerrüre esas olur dolayısıyla etkiler.
hükmun acıklanmasının geri bırakılması kararı geri alınıp bozulursa durusma gunu verılıp e devlette uyapda gorurmuyum cunku adresim degıstı kagıt gelmezde
Görünür ama siz yine de adresinizi bildirseniz iyi olur.
[QUOTE=alaylımekteplihukukçu;259623]SEVGİLİ ARKADAŞIM SANA DA DAHA ÖNCE BELİRTTİĞİM GİBİ HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI " HÜKMÜN HUKUK ALEMİNDE HİÇBİR SONUÇ DOĞURMAMASI DEMEKTİR. " BU NEDENLE ERTELEME DEN FARKLIDIR. KİŞİ GÖREVİNE TABİKİ DÖNEBİLİR. ÇÜNKÜ BU HAGB BİR HÜKÜM DEĞİLDİR. ANCAK DİSİPLİN SORUŞTURMASI YÖNÜNDEN VERİLECEK CEZAYI ETKİLEYEBİLİR BUNU DİSİPLİN CEZASI YÖNÜNDEN KONUYU ARAŞTIRMANI TAVSİYE EDERİM
:)[/QUOTE
bence zaten sorunda bu ya haliyle idare ihraçç veriyor elinde yetkisi çok idarii davada hagb olsa kazanırmı cunku delil yetersizliginden beraat de alsa suçsuzlugu yuzde 100 olmadıgından idare yine ihrac ediyor ve mahkemede tekrar göreve göndermeyebiliyor
Polislik sınavlarına ilişkin Yönetmeliğe göre, hagb kararları da polis olmaya engel olarak öngörülüyor. Ancak, Yönetmeliğin bu maddesi açıkça, 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinde yer alan düzenlemelere, Anayasa'ya ve evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır. Dava konusu yapıldığı takdirde yönetmeliğin buna ilişkin kısmı iptal edilir diye düşünüyorum. Şu an bu düzenleme yasal olarak polis olmaya engel.
Erteleme ve hagb arasında çok büyük farklar vardır. İkisinin ortak özelliği, verilen cezanın infaz edilmeyecek olmasıdır. Ancak ertelemede, denetim süresi içerisinde suç işlenmediği takdirde, hükmolunan ceza infaz edilmiş sayılır. Sabıkaya işlenir. Erteleme belli şartların bulunması kaydıyla sadece 2 yıl ve daha az süreli hapis cezalarında uygulanabilir. Nihai olarak verilen ceza adli para cezası ise, ertelenmesi mümkün değildir. Burada bahsettiğimiz "erteleme" TCK'nın 51. maddesinde yer alan ertelemedir.
HAGB de ise 5 yıllık (çocuklar için 3 yıl) denetim süresi içerisinde hüküm adeta askıdadır. Hukuk aleminde bir sonuç doğurmaz. Adli sicil kaydında yer almaz. Sadece ve sadece mahkemelerin veya savcılıkların yaptıkları sorgulamalarda çıkar. (İşte bu yüzden polislik sınavlarında bunun soruşturulması hukuka aykırıdır) Denetim süresi içerisinde başkaca suç işlenilmez ve varsa yükümlülüklere uygun davranılırsa daha önce hagb kararı verilen hüküm düşer. Kişinin sabıkasında yer almaz. Hagb, ertelemeden farklı olarak adli para cezaları yönünden de uygulanabilir.
53/1.'in uygulanmasına gelince, mahkeme ceza verdikten sonra 53/1-a,b,c,d,e maddelerinin uygulanmasına karar vermiş ancak, tüm bu hükmün açıklanmasını geri bırakmış ve 5 yıl denetim süresi öngörmüş. 5 yıllık denetim süresi boyunca sanığın aldığı ceza ve 53. maddede sayılan hak yoksunlukları uygulanmayacaktır. Askıdadır. 5 yıl içinde kişi yeniden suç işlerse ve hagb kararı kaldırılırsa işte o zaman 5 ay hapis cezası ve 53. madde uygulanabilecektir. Kısaca hak mahrumiyeti (53. madde) muhakkak asıl cezanın ki bu verilen hapis cezasının uygulanabilir olmasına bağlıdır. HAGB kararı verildiğinde hapis cezası nasıl uygulanmıyor ve askıda kalıyorsa, hak yoksunlukları bakımından da durum aynıdır. 5 yıl içinde suç işlenilmezse ceza ile birlikte hak yoksunluğu da düşer. Su. işlenirse, hapis cezasının infazına başlama aşamasında, hak yoksunluğuna da başlanır.
merhaba ben bir davadan dolayı haksız yere suçsuz olduğum halde mahkemeye de girmemiştim ve bu mahkemeden dolandırıcılık suçundan 2008 yılında 2 yıl hapis cezası aldım bu ceza 8 ay hapise düştü iyi halim ve sabıkasız olmam nedeniyle 6 ay 20 gün düştü paraya çevrildi 820 tl. daha sonra buda 5 yıl denetimsizlik verildi mahkemeden. bu cezadan dolay milletvekilliğine aday olsam sorun teşkil edermi şu an sabıkam yoktur.bu cezada 157/1 den verildi 168 md. 2/3 oranına indirildi burdanda tck nin 62 md. 1/6 oranında indirim yapılarak dosya kapandı. BU CEZAYI NASIL KALDIRABİLİRİM ARŞİVDEN NE YAPMAM LAZIM. SİYASETE GİRMEMDE ENGEL TEŞKİL EDERMİ. 5 YILIDA GEÇTİ
- - - Updated - - -
merhaba ben bir davadan dolayı haksız yere suçsuz olduğum halde mahkemeye de girmemiştim ve bu mahkemeden dolandırıcılık suçundan 2008 yılında 2 yıl hapis cezası aldım bu ceza 8 ay hapise düştü iyi halim ve sabıkasız olmam nedeniyle 6 ay 20 gün düştü paraya çevrildi 820 tl. daha sonra buda 5 yıl denetimsizlik verildi mahkemeden. bu cezadan dolay milletvekilliğine aday olsam sorun teşkil edermi şu an sabıkam yoktur.bu cezada 157/1 den verildi 168 md. 2/3 oranına indirildi burdanda tck nin 62 md. 1/6 oranında indirim yapılarak dosya kapandı. BU CEZAYI NASIL KALDIRABİLİRİM ARŞİVDEN NE YAPMAM LAZIM. SİYASETE GİRMEMDE ENGEL TEŞKİL EDERMİ. 5 YILIDA GEÇTİ
Kararın kesinleşme tarihi nedir?
Malumu üzere HAGB kararlarına karşı sadece mercii mahkemelerinde itiraz edilebiliyor. (5271-231/12 M.) Muhakkak ki böyle kararların iki yıl ve daha az süreli hapis ya da APC için olması, çoğunlukla Sulh Ceza Mahkemesi derecesinden çıkma olasılığını kuvvetlendiriyor. (Tabii Ağır Ceza Mahkemelerindeki ağır suçun yanındaki küçük ek suç da olabilir) Sulh Cezaların olduğu yerlerdeki Asliye Cezalar inceliyor itirazları. (5271-M. 231/6) açık. Yar.Cz. Gn. Krl. E. 2009/6-67 K. 2009/84T. 7.4.20092' a göre üst mahkeme HAGB şartları oluşmuş mu oluşmamış mı ile yetiniyor. Esasa girmiyor sübut bulmuş mu bulmamış mı, sanık masum mu değil mi ilgilenmiyor. Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2012/10-534 k. 2013/15 T. 22 Ocak 2013 tarihli kararla, "5271- 231/6 M. sine göre suça ve sanığa dair objektif şartların gerçekleşip gerçekleşmediği ile sınırlı olarak incelenmesi uygulamasının ihtilaf konusu hususlara köklü çözüm sağlamadığından, itiraz mercii, sadece CKM'nın 231. M. koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususuyla sınırlı bir inceleme yapmayacaktır. İtiraz mercii, bu inceleme kapsamında sübuta ilişkin değerlendirme de yapabilecektir. Örneğin sanığa yüklenen suçun oluşmaması sebebiyle hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğinden bahisle itirazın kabulü yönünde karar, yani HAGB kararının kaldırılması kararı verebilir" demesi sadece bir yorumdan ibaret olup bunu destekleyici bir kanun düzenlemesine ya da en azından içtihadı birleştirme kararına ihtiyaç var mıdır? Yoksa mercii mahkemeleri alt mahkeme kararlarını kanun ya da içtihadı birleştirme kararı olmadan Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bu kararı ile bozmalı mıdır? Siz inceleme mercii olsaydınız, aynı çatı altındaki mesai birliği ilkesini de göz önünde tutarak ne yapardınız?
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bu kararı tek bir karardan ibarettir. BNenimsenen bir görüş değil henüz. Bu konuda 10-15 karar verilirse belki YC Daireleri bu karara göre bozma yapabilirler. Ancak şuan uygulanabilir değil.
Ayrıca Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bu görüşünün kanunda dayanağı da bulunmamakta. HAGB kararı en çok yargıtay dairelerinin işine yarıyor çünkü yargıtaya daha az dosya gidiyor. Bunu değiştirecek bir şekilde uygulama yapmazlar.
Sanık HAGB istemiyorum derse hagb uygulanmaz, ceza alırsa temyiz hakkı vardır temyiz eder, edecekse beraat eder. Bunun yolu bu olur.
Küçük bir hırsızlık sonuçu Cezanın Ertelenmesi-Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı memur olmaya engel midir? Engelse bu engel kaldırılabilir mi ?
HAGB kararı kesinleştikten 5 sene sonra başkaca suç işlenilmemişse ortadan kalkar. Engel bu şekilde kalkmış olur.
Ceza ertelendiyse, erteleme için öngörülen denetim süresi (genelde hapis cezasının miktarı kadar süre) geçtikten sonra ceza infaz edilmiş olur.
657 sayılı Kanun'un 48/A-5. bendi uyarınca;
"Türk Ceza Kanunu'nun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (İPTAL EDİLEN BÖLÜM RGT: 01.12.2010 RG NO: 27772 ANY. MAH. 25.02.2010 T. 2008/17 E. 2010/44 K.) (YÜR. TAR.: 01.12.2011) (KOD 8) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak." memurluğa alınma şartıdır. Hırsızlık suçu hakkında TCK'nın 51. maddesi uyarınca erteleme kararı verilirse, bu madde uyarınca memur olunamaz.
Hırsızlık suçu hakkında hagb kararı verilmiş ise, kurumların mevzuatlarına bakmak lazım, örneğin polis okullarına girişte hagb var mı yok mu bakılır. 5 yıl suç işlemeden geçirdikten sonra hagb ortadan kalkacağı için memuriyete engel olmaz.
yani hırsızlıktan yargı sonucu HAGB kararı cıkarsa memur olamıyorum öyle mi :(
Merhaba,
Kız arkadaşımla yaşadığım bir takım problemler sonucu kendisi bana Sulh Ceza Mahkemesinde iki dava açtı. Birincisi sonuçlandı ve 5 yıl Hükmün Açıklanması Geri bırakıldı. Diğer davanın ilk duruşması Çarşamba günü.
Eğer ikinci davadan da ceza alırsam, ilk davadaki erteleme iptal mi olacak? Dava bilgilerini aşağıda görebilirsiniz;
1. Dava: Açılış Tarihi: 27.05.2013 Karar Tarihi: 14.03.2014 Karar: 5 yıl ertelemeli hapis ve para cezası
2. Dava: Açılış Tarihi: 25.11.2013 İlk Dava Tarihi: 12.03.2014
Denetim süresi içerisinde tekrar kasten bir suç işlemişse ve bu tespit edilirse, hükmün açıklanmasına karar verilir. Hüküm açıklanırken; erteleme, para cezası ya da hapis cezası olarak da açıklanabilir.Denetim süresi içerisinde işlenen suç için verilecek mahkumiyet kararı kesinleştiğinde ,önceden verilen HAGB kararı da açıklanır ve her ikisi de infaz edilir..
Saygılarımla.
arkadaşlar sakıncası yoksa bir şey sorabilirmiyim
- - - Updated - - -
arkadaşlar kimse yok mu
- - - Updated - - -
arkadaşlar
mrb yeni üye oldum bu konuyla ilgili nasıl konu açabilirim ?
Kestane Kebap Acele Cevap Yazın Diyene Kadar Direk Konuya Girsen Artık
Konu açmadan önce forumda araştırma yapınız eğer yoksa konuyla alakalı buraya tekrar yazabilirsiniz
Mustafa Bey cevap verdiğiniz için teşekkür ederim.
Ancak ben denetim süresi içerinde suç işlemedim. Denetim süresi karar tarihinden itibaren başlamıyor mu?
İlk dava 14 Şubat'ta sonuçlandı. İkinci dava devam ediyor.
Sevgili Kutay ,
İçiniz rahat olsun. senin denetimin 14 subattan itibaren baslar. Yani bu tarihten önce adına açılmış bi dava HAGB sini etkilemez. Hatta şuanda devam eden davadan yine HAGB alma hakkına sahipsin. Yardımcı olabildiysem mutlu olurum.