Daire:2
Tarih:2008
Esas No:2007/17220
Karar No:2008/13614
Kaynak:PENDİK AİLE MAHKEMESİ DOSYASI
İlgili Maddeler:
İlgili Kavramlar:YASAYA AYKIRI DELİL
Printable View
Daire:2
Tarih:2008
Esas No:2007/17220
Karar No:2008/13614
Kaynak:PENDİK AİLE MAHKEMESİ DOSYASI
İlgili Maddeler:
İlgili Kavramlar:YASAYA AYKIRI DELİL
1Ekim 2011'de yürürlüğe giren hmk'nın 189/2'sine göre hukuka aykırı olarak elde edilmiş deliller bir vakıanın ispatında kullanılamaz. Gizli ses veya görüntü kaydı hukuka aykırı olarak elde edilmiş bir delildir. Ceza davalarında olduğu gibi artık hukuk davalarında da kabul edilmemelidir. Yazdığınız kararlar, hukuka aykırı delillerin kabul edilmeyeceğine dair hukum bulunmayan eski hmuk döneminde verilmiştir.
MADDE 189- (1) Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir.
(2) Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.
(3) Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.
(4) Bir vakıanın ispatı için gösterilen delilin caiz olup olmadığına mahkemece karar verilir.
MADDE 198- (1) Kanuni istisnalar dışında hâkim delilleri serbestçe değerlendirir.
Sayın Özken; HMK 189 ncu madde öncesi ve sonrasını okudum.
189/4 de delilin caiz olup olmadığına mahkeme karar verir demektedir.
Keza; Madde 198 de ise Kanuni istisnalar dışında hakim delilleri serbestçe değerlendirir demektedir.
Daha önceki iletilerimde de belirttiğim üzere; Boşanma davaları kişilerin özel hayatına dair davalardır. Bu davalara dair deliller de yine özel hayatın içerisinden alınmalıdır.
2 kişi arasında gelişen olaylarda kusurlu olan tarafın SAMİMİ İKRAR'ının söz konusu olmayacağını göz önüne alırsak, kusursuz olan tarafın iddialarını ve yaşadıklarını ispat için başkaca bir yöntem bulunmamaktadır.
Bahsi geçen HMK nın amir hükümleri birebir uygulanması halinde mağdur olan tarafların adalet önünde haklarını arayamayacakları, mağduriyetlerinin katlanarak artacağı ve bu durumun kamu vicdanını derinden yaralayacağı aşikardır.
Yaşadığı onca mğduriyet üzerine, birde mahkeme salonunda mağduriyeti katlanan bireyin adalet sistemine olan inancı sarsılacak bu kerre kendi adalat mekanizmasını işletecektir.
Yani halen gazetelerin 3 ncü sayfalarında görmek zorunda kaldığımız eş cinayetlerinin artmasına neden olunacaktır.
Hal böyle olunca siz bir hukukçu olarak kanun maddelerine ve mevzuata birebir uymak gerekliliğine inanabilirsiniz. Ancak toplumsal teyammüller, eskiden beri süre gelen uygulamalar ve alışkanlıklar ile karine mekanizması yine çalışacaktır. Sağ duyulu ve toplumsal kaosa müsaade etmeyecek hakimler kamu vicdanını yaralamayacak adil kararlar alacaktır.
Kaldı ki HMK nın 189/4 ve 198 nci maddeleri bu anlamda hakimlere geniş bir yetki sunmuştur.
Saygılarımla..
Eşim bana uzaklaşırma kararı çıkardığından, eve gidemediğimden evdeki ses kayıtlarını ele geçirdikten sonra bu ses kayıtlarını savcılığa verdi. Savcılık içinde herhangi bir müstehcenlik olmadığına dair yazısıyla birlikte konuyu mahkemeye sevk etti. Yazısında, Koca'nın karısının izni olmaksızın gizli ses kaydı alması ve bunu iftiralara karşı kendini ispatlamak maksatlı yaptığı fakat izinsiz bir kayıt olduğundan özel hayatın gizliliğini ihlal hakkındaki cezanın tayini için yargılamanıza... gibi bir yazıyla mahkemeye göndermiş. Mahkeme günü belli oldu.
1- Bu mahkemede benim suçlu bulunma ihtimalim var mıdır?
2- Suçlu bulunursam, bunun cezai yaptırımı nedir?
3- Suçlu bulunursam, bu ses kayıtlarını halâ devam etmekte olan boşanma davamda delil olarak kullanmamda bir engel oluşur mu?
4- Boşanma davasındaki her konuyu ayrı ayrı dava haline getiriyor. Bunu engellemenin bir yolu var mı?
5- Kendi savunmama göre ben bunları iftiralara karşı korunmak maksatlı yaptım. Nitekim eşimin attığı asılsız iftiralar, ses kaydını almamı haklı kılmaktadır. Bu savunma davanın düşmesi için yeterli olur mu?
6- Şikâyet ederken sürekli asılsız konuşmalarla şikayette bulunuyor. 10 konuşmasından 9'unun yalan olduğu anlaşılıyor (son olayda şahidin verdiği beyandan anlaşılıyor.) Peki savcılık bir yandan mahkemeye sevk ederken neden bir yandan da söyledikleri yalanlardan bahsetmiyor?
Moralim altüst olmuş durumda. Savcılığın zaten devam etmekte olan bir boşanma davasının yanında bir de bana ses kayıtlarından dolayı dava açması moralimi çok bozdu. Şu anda hakkımda açılan davalar:
1- Asılsız iftiralarla tehditten dolayı bir dava (Ses kayıtlarında kendini hiç incitmediğim ve hep iyi davrandığım ispatlanabilmektedir.)
2- Asılsız iftiralarla tazminat, nafaka ve altın konulu, boşanma davası(Ses kayıtlarında kendimi ispatlayabilmekteyim. Altınların da bende değil onlarda olduğu konuşmalarda geçmektedir. Diğer tüm asılsız iddiaları da tamamen ortaya çıkıyor)
3- Uzaklaştırma süreci içerisinde, kardeşiyle, çalıştığım iş yerine kadar gelip(gelme bahanesi olarak, okulun eşyasını okula getirmek olduğu) bana çelme atmaları ve sonra da benim kızmamdan dolayı(herhangi bir temas olmadı arada beni tuttular. Sırf ağzımdan "bırak da şunun ağzını burnunu kırayım" kelimeleri çıktığından) karakola gidip hakkımda dava açmaları.
4- Şimdi de ses kayıtlarından dolayı açılan dava.
Bütün bu davalar sonunda kaybedersem büyük maddi külfet altına gireceğim. Kaybedersem iftira atmak serbest, kendini savunmak yasak gibi bir yorum çıkacak. Sağlığım da daha ne kadar bu yükü kaldırmaya el verir bilemiyorum. Sürekli üzüntü nereye kadar. Halâ gidemediğim evin kirasını veriyorum. Tedbir nafakası veriyorum. İkinci bir ev daha kiraladım. Avukat masrafları zaten hiç bitmiyor. Ben daha nasıl tekrar evlenip çoluk çocuğa karışacağım? Allah aşkına biri sesimi duysun artık.
Daha ne kadar dava açılacak bilemiyorum. Fakat her dava yeni bir avukatlık ücreti demek. Zaten evden uzaklaştırıldığımdan dışarıda sürekli masraflarım oluyor. Çok zor durumdayım. Başı kapalı ben müslümanım diyen, hatta belli gruplarda sohbet ablası olan, belli kesimlerden belli bir itibarı olan bir insanda bir yudum dahi vicdan yok. Bu iftiraları atarken o ağzı hiç titremiyor. Sanki bunun meslek erbabı gibi.
1. Tehdit davası, ses kaydına hiç değinilmeden ve yalancı şahidin beyanları haklı bulunarak aleyhime olacak şekilde 1 küsur yıl hapis cezasıyla kararıyla sonuçlandı. Temyize gittik.
2. Boşanma davası, karşı tarafın kusurlu bulunmasıyla, tazminat taleplerinin reddiyle ve fakirliğe düşme gerekçesiyle nafakanın devamı kararıyla, boşanma ile sonuçlandı. Bu karar yanlış değil mi? Hem kusurlu bulunuyor hem de nafakanın devamına hükmediliyor. Temyize gideceğiz.
4. Ses kayıtlarından dolayı açılan davada karşı taraf haksız bulunarak beraatime karar verildi :) Karşı taraf temyize gitti. Bu ses kayıtlarında karşı tarafın ne kadar büyük iftiralar attığı, ne kadar çok maddi çıkar peşinde oldukları açıkça ortaya çıkıyor. Ancak 1.maddede belirtmiş olduğum tehdit davasında hakim bu ses kayıtlarına gerekçeli kararda hiç değinmedi ve tek gerekçe olarak yalancı şahidin tutarsız beyanlarını gösterdi. Benim ise tek delilim ses kaydı da değildi. Elimde yazılı ve görsel delillerim de vardı. Ancak hakimin bu kararını sizin yorumlarınıza bırakıyorum.
Ben BU DEVLETTE MEVCUT ADALET SİSTEMİMİZİN ÇOKTÜĞÜNÜ ARTIK KANUN KOYUCULARININ GÖRMESİNİ istiyorum.
Saygılarımla tüm topic takipçilerinin bilgi ve yorumlarına arz ediyorum.
e-devletten şikayetini ayrıntılı yaz ve bunu kötüye kullandıklarını ilet.
Merhaba bilgi edinme amaçlı soruyorum;
Bu kadar olay ve mahkemeden sonra tekrar konuyu alevlendirebilir miyiz?
Kötüye kullanan mahkeme mi oluyor ve bi yerde ondan memnun olmayıp sanki şikayet mi ediliyor?
Ve
Edevlete bu şekilde yazılan bir yazı zaten valiliğe oradan da adliye ye gönderilmiyor mu?
Edevletten yazmanın farkı nedir cidden merak ettim.
E-Devletten yazmanın farklı yapılan şikayetlerin not edilip analiz edilmesidir.
Bu analizler ilgili mercilere iletiliyor. Bakın ben yazdım gelen cevap aşağıdaki gibidir.
Sayın Xxx xxxx@hotmail.com Başbakanlık İletişim Merkezine (BİMER) gönderdiğiniz ve ilgisi nedeniyle Bakanlığımıza iletilen, Türk Medenî Kanununun nafakaya ilişkin hükümleriyle ilgili 24/08/2014 tarihli ve 577222 sayılı başvurunuz ile 14/08/2014 tarihli ve 641991 sayılı başvurunuz incelenmiştir. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun nafakaya ilişkin hükümlerinde herhangi bir değişiklik yapılması düşünülmemekle birlikte, başvurularınızda belirtilen öneri daha sonra yapılacak kanun yapım çalışmalarında değerlendirilmek üzere not edilmiştir. Bilgi edinilmesini rica ederim.
bu konuda sen yazmazsan ben yazmazsam devlette herşey güzel şikayet yok diye devam edecek.
Sen ben şu yada bu şikayetlerinizi yazarsanız bu konuda bir yaptırım uygulayabilirler.
ben sürekli yazacağım ömrüm yettiğince dilekçe yazıp göndereceğim.
Ya onlar bıkacak yada ben.
Ama bu kötüye kullanma olayını sürekli dile getireceğim.
Varmı böyle bir mantık ya ?
ama bu kanunu çıkartan ahireti düşünerek çıkarmıştır inş.
İki elimde yakasında.
Efendim daha önce bimere konuyla ilgili yazdığım yazı direkt olarak boşamamıza bakan aile hakimliğine iletilmiş ve bu sebeple hakim tarafından fırçalandığımdan aynı yolu tekrar kullanmam mümkün değildir.
peki sizin mahkemenin sonucu ne oldu?
Gördüğüm kadarıyla 2011 de başlamış ve yıl 2014
Şimdiye kadar sonuçlanmadımı daha ? Yada hangi aşamadasınız ?
Bilgi verebilirmisiniz ?