Cevap: Referandum Sonuçları
Alıntı:
yas2010 rumuzlu üyeden alıntı
Ne kadar ilginç?
Sn.Kılıçdaroğlunun adı seçmen listesinde bulunmadığından, OY kullanamadı!..
Eh siz artık bu seçimin ne kadar dürüst olarak hazırlandığını tahmin edin!
GÜRSEL TEKİN: HATA BENİM
MYK üyesi Gürsel Tekin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, referandumda oy kullanamaması ile ilgili olarak, “Eksik bizde, başta bende, özür diliyorum” dedi.
Gürsel Tekin, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun referandumda oy kullanamaması ile ilgili bir soru üzerine şunları kaydetti:
“Ben bugün hiçbir bilgi alamadım ama şunu çok iyi biliyorum. Yerel seçimlerde İstanbul Kağıthane'de oy kullanmıştı, yine orada kullanması gerekiyordu ama burada bir yasal değişiklikleri olmuş onu tam bilmiyorum. Ama siz de takdir edersiniz ki Sayın Kılıçdaroğlu bir kongreden çıktı, sonra da çizmelerini giydi, Türkiye'yi dolaştı. 'Nerede oy kullanacağım, kağıdım geldi mi gelmedi mi?' diyemezdi. Bu konuda eksik, hata varsa bizlerin var. Başta benim etrafımdaki arkadaşlarımın, bundan dolayı bütün Türkiye'den özür dilemek istiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu'nun buna zaman ayırabilecek bir durumu söz konusu değildi. Herkesin çok iyi bilmesi gereken şu, Sayın Kılıçdaroğlu çok hassas bir insan bu konularda, yakinen tanıdığım için... Nasıl nasıl kaçırdı bunu doğrusu ben de bilmiyorum. Çünkü buna ayırabilecek zamanı da yoktu, 'Nasıl olsa ben bir önceki seçimde oy kullandığım yerde oyumu kullanırım' diye düşünmüştü. Ama bizler, arkadaşları bu konuda daha hassas davranması gerekiyordu, eksik bizde başta bende, herkesten özür diliyorum.”
Mesele bu.3-4 Bekleseydi,sorumlu hükümet i gösterip laf kalabalığı yapsaydı,kendini ve partisini küçük düşürürdü. Bütün mesele bu. Afiş olayında ve partili bayanlara saldırı haberinde hemen hükümete suç atmak yerine kendi içlerinde ne oldu sorusunu sorup sonra kamera karşısına çıksalardı,birileri hata yapsada birileri telafi etmiş olurdu. Bu tempo da unutulabilir.Konu şimdi kapandı.
Cevap: Referandum Sonuçları
HAYIR ESASTA kazanmıştır.KİMSE HAYIR'ın gücünü küçümsemesin.
Yüzde 22 boykot ,AKEPE 'nin yetkili ve etkililerinin dediği gibi HAYIR HÜKMÜNDEDİR.
Buna 42 HAYIR'ı eklediğinde HAYIR OLUR YÜZDE 64
DEMEKKİ TÜRK MİLLETİ ESASTA HAYIR DEMİŞ.
HAYIRLAR KAZANMIŞTIR.
HAYIRLAR ÇOĞUNLUKTADIR ARKADAŞLAR.
Kaldığımız yerden GÜÇLÜ bir şekilde HAYIR demeye DEVAM EDECEĞİZ.
BİZ ÇOKUZ ÇOK .........
Mücadeleye Devam..............
Cevap: Referandum Sonuçları
Bence de reel sonuç hayırdır. Böylesi de oldukça hayırlı bir sonuç olmuştur. %8 gibi bir kıl payı farkla referandum sonuçlanmıştır.
%70-80 ler ile sonuçlanmasından endişe ediyodum ben. Ak partiyi şımartacak bir sonuç değildir bu. Ak parti giderek güçlenen bir parti görüntüsü vermiyor.
Cevap: Referandum Sonuçları
Kullanılmayan oyların "hayır" olabileceğini nereden biliyorsunuz, hiç mi "evet" olasılığı yok?
Bence de "hayır"lar az değil ama referandum ile genel seçim haritasının aynı olması dikkat çekici.. Umarım bir dahaki seçimde karma bir dağılım görürüz.
Sonuç olarak hepimiz için hayırlı olsun :ok
Cevap: Referandum Sonuçları
Alıntı:
Alper Yüce rumuzlu üyeden alıntı
Ben sizin yaşamak istediğiniz gibi bir ülkede yaşamayı istemek zorunda mıyım?İstemedim,evet dedim.Benim gibi düşünen herkes evet dedi.
Sizin ve sizin gibi düşünenlerin siyasi,hukuki çözümleri ya da deneyimleri o kadar iyi olsaydı bu aptalların (!) seçtiği insanların getirdiğinden daha iyi bir ortam hazırladığınıza
insanları inandırırdınız.Yıllardır kıyasıya terbiye sınırlarını da pervasızca zorlayarak eleştirdiğiniz bu insanlardan daha iyisini ortaya koyamıyorsanız aslında gizliden gizliye kendinizi eleştiriyorsunuz demektir.
Yarası olan gocunsun ancak korkaklıkla söylenebilecek bir söz.Yüzdelerle olasılıklarla hakaret ederek aslında biraz kendi terbiyenizi sergilemektesiniz.Bunların hepsi utanılacak tavırlar.
Ben de sizin yaşamayı arzu ettiğiniz gibi bir ülkede yaşamayı istemek zorunda değilim.
Yeni Anayasa değişikliğinin ne olduğu, neler getireceği götüreceği konusunda çok şey açıklandı bu halka bugüne kadar bu ülkede. Ancak halk ; Anlamıyor, anlayamıyor, anlamak istemiyor.
Bugüne kadar bu ülkede halk kendi ait olduğu sınıf bilinci ile oy vermiş olsaydı "sağ" sittin sene iktidar yüzü göremezdi ve sağ düşünce toplumdan silinir giderdi.
Bu ülkede Sabancılar, Koçlar DYP'ye ANAP'a oy verirken asgari ücretli gariban da aynı partilere oy vermişse ve bu enayilerin sayısı azımsanamayacak kadar fazla ise o ülkede, oturup adamakıllı düşünmek gerekir ne oluyor diye!
Bugün de aynı durum söz konusu. Emperyalizmin yerli işbirlikçileri iş başında. ABD ülkede istediği gibi at oynatıyor, istediği seçim sonucunu çıkartmaya gücü yetiyor.
Kazanan AKP değil ABD'dir.
Cevap: Referandum Sonuçları
‘Memlekete hizmet etmek isteyenlerin kalbi açık olmalıdır. Açık söylemelidirler. Milletle, milleti sevk ve idare eden insanlar açık kalple görüşmelidirler. Yapılacak şeyler olduğu gibi ifade olunmalıdır. Yoksa safsatalarla milleti aldatmak, ifsat etmek demektir. Şiarımız daima millete karşı hakikatleri ifade olmalıdır. Ve ancak bu tarz, milleti aydınlatmanın başlangıcı olabilir. Millete hakikati izah edenlerin, kendisinin de aldanmadığına emniyeti olmalıdır.’
K. Atatürk
Cevap: Referandum Sonuçları
Unutmayın doğru çoktur ama hakikat tektir.O hakikat ta tabi olduğu ve bir zamanlar aynı sofrayı aynı masayı paylaştığı insanları geçmişini unutarak onları hakir gören onları ahlak dışı nitelemelere tabi tutanlar dolaylı olarak kendilerini de nitelemeye dahil ediyorlar.Yazmıştım yine tekrar ediyorum:Millet sosyal açıdan belli bir dönemde yaşıyan insan topluluğunu değil belli bir dönemde yaşayan yaşamakta olan ve doğacak olanlar şeklindeki geniş bir kurgusal varlığı ifade eder.Farkında olmadan sizleri yetiştiren bugünlere getiren ebeveynlerinize aptal diyerek poltik çıkaralrınız uğruna değerlerinizi kaybediyorsunuz.Eğer memleketinize gerçekten hizmet etmek istiyorsanız demokrasinin gelişmesine yani diğer insanların kanaatine saygı duymaya çalışın.Tek hakikat;milletine zeka seviyelerine ve meslek gruplarına göre bir sosyal sınıf bahşetmek yerine onlar daha da bilinçlendirmek ve kanaatlerine saygı duymaktır.
Cevap: Referandum Sonuçları
Atam, hala yaşıyorsak:
Edepsizlik sayesinde!
Altı oku soruyorsan,
Politika dehlizinde!
Hele partin senden sonra,
Devrimlerin tavizinde!
Vasfedeyim halimizi,
Kalemime ver izin de!
Yobazlarla gericiler,
Onlar bizden daha zinde!
"Atam, Atam..." derler ama
Bir adınız var sizin de...
Halkçılıkla devletçilik:
Anlatamam, çok hazin de...
Çoktan beri sahteciler,
Ağır çeker her vezinde!
Tek umut var, o da yalnız,
Amerikan dövizinde!
Sorma Ata"m, halimizi,
Hâl mi kaldı anlatacak...
İste geldik dizindeyiz!
Yata yata çok yorulduk,
Tatil yaptık, izindeyiz!
Sanayide henüz daha,
Cafer için lazım diye,
Amerikan bezindeyiz!
Geçeceğiz Avrupa’yı
Ama şimdi izindeyiz!
Hocamız var, hacımız var,
Uçan kuşa borcumuz var,
Eloğlunun ağzındayız!
Ama bizi zor bulurlar,
Bahar, yaz, kış izindeyiz!
Evet, doğru söylemişsin:
"Türk milleti çalışkandır! "
Biz de senin tezindeyiz!
Dinlenmekten yorulduk da,
Onun için izindeyiz!
Zinde kuvvet diye söz var,
Kimse bilmez adresini,
Ah izindeyiz, vah izindeyiz!
Bugün değil, bu yıl değil,
Çoktan beri izindeyiz!
İlerledik Ata"m öyle,
Şimdi görsen tanımazsın:
Amerikan tarzındayız!
Arasan da bulamazsın,
Otuz yıldır izindeyiz!
Hani "Türk, öğün, çalış, güven" demiştin ya... Biz ilkinde takılıp kaldık. O yüzden çalışmaya vakit kalmadı. Kimselere de (kendimiz dâhil) güvenmiyoruz. Seninle övünüyoruz. Adına barajlar, yollar, köprüler yapıyoruz.
Balolar, heykeller, hatalar yapıyoruz. Klipler, zamlar, işkenceler, darbeler...
Öyle bir kargaşa yarattık ki senin adına darbe yapanlar, senin adına yönetimde olanları devirip, senin fikirlerinle
Açıklıyorlar bunu.... Ve de devrilenler yine senin fikirlerinle savunuyorlar kendilerini...
Herkes seni bir dönem ki görüşlerinle tanımlayıp başka başka anlatıyor bize... Asker, demokrat, dindar, ateist,
Laik, çapkın, milliyetçi... Liste uzayıp gidiyor, biz tartışıp gidiyoruz.
Hala "izindeyiz" ve bu izin hiç bitmeyecek gibi görünüyor.
"İzinde" olduğumuzdan kabrine çok ziyaret yaptık, ama
Sana layık bir film yapamadık. 66 yılda... Belki kimseleri sana benzetemediğimizden, belki parayı denkleştiremediğimizden...
Adına yaptığımız köprülere akın akın koşuyor yurttaşların... İntihar etmek için...
Zorlu savaşlarla kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinde bugün çetelerin gölgesi var. Dev posterlerini yaptık ama doğru dürüst bir belgeselini yapamadık
Ata"m...! Arkandan ağlamaktan gözlerimiz şiştiği için yazılarını, konuşmalarını doğru dürüst bir kitapta toplayamadık.
Adına kurduğumuz kültür merkezini yangından koruyamadık. Senin adına iktidara el koyanlar mirasını çiğnedi, ses çıkartmadık. Kurduğun partiyi kapatıp, arşivini yaktılar... Alkışladık... Çünkü biz izindeyiz Ata"m...
Her sabah güne "Türküm, doğruyum, çalışkanım" diye bağıran, geri ve tembel nesiller yetiştirdik. Sesimiz gür çıkıyor ama eğitimde başarı oranlarımız yerde sürünüyor. Köşklerin bakımsızlıktan dökülüyor... Kocaman resimlerinin asıldığı kamu binaları içinde memurun aç.. "Beni emanet ediniz" dediğin doktorların biliyorsun seni "geç Teşhisten" erken yolcu ettiler. Merak etme "izindeyiz" ata"m...
O dönemde söylediğin bazı sözler bugün 7 kilit altında. Din üzerine, düşünce özgürlüğü üzerine yazdıklarını yazmaya,
Söylemeye kalkanlar mahkemelerde sürünüyorlar. O gün yazdıklarını, bugün ağza alamayacak haldeyiz.
Seni asmaktan vazgeçtik, sana ulaşamıyoruz ata"m... Heykellerin o kadar büyük, posterlerin öyle kocaman ki,
Ardında bir dolu adam kendi pisliğini gizleyebiliyor. Pislik büyüdükçe heykelleri de büyütüyorlar.
Şu "izindekiler"in listesini bir görsen inanamazsın ata"m... Kendini tanıyamazsın.
Özlü sözlerini paylaşamıyorlar.
Yılgınlığa düşmememiz için söylediğin "Küçük kıvılcımlar, Büyük
Yangınlar doğurabilir" sözünü itfaiye kapısına asmışlar.
Bağışla bizi... İzindeyiz Ata"m...!
Aziz Nesin
Cevap: Referandum Sonuçları
Geriye doğru yorumlarımda en az 5 iletide 58-42 yazmıştım. Seçim hileleri olmasa minumum 70-30 olurdu. Chp-Mhp yerel seçimlerde iş birliği yaptığı iller vardı.Referandum da yine işbirliği yaptılar. Bu seçim gösterdiki Ak parti gücünü koruyor.Chp Sayın Baykal liderliğinde küskünler oluşturmuştu.Özellikle aleviler Sayın Kılıçtaroğluna büyük oy sağladı ve bu Chp ye minumum 2 puanlık artış getirmiştir. Mhp Sayın Bahçeli ile devam ederse baraj sıkıntısı olacak büüyük olasılıkla. 2011 Seçimlerinde Bazı millet vekili söylemleri,özellikle medya da tartışma programlarına katılan Profosör ve gazeteciler, Sanal ortamda halkı aşağılayanlar ( Arzuhalci abimin ellerinden öperim) sayesinde,hükümet yapacağı hizmetin yarısını yapsa bile çok kolay seçim kazanır. Oy verenleri cahillik ile suçlamayın kendinize bir bakın,nerede hata yapıyorsunuz. Dün gece Fatih Altay lı bazı noktalara değindi,hemen hemen tam isabet yorumlar yaptı. Bence kendi kendinizi kantara koyun hata nerede.?
Cevap: Referandum Sonuçları
Dün ve Dünden Sonra
Kirli propaganda ve yalanlar. Paket anayasa değişikliği ve bu sanki 1982 anayasasında yapılacak ilk değişiklikmiş gibi ve hatta sanki tüm 1982 Anayasasını ortadan kaldıracakmış gibi bir söylemle temellendirilmeye çalışılan aldatıcı propaganda. Halbuki bundan önce tam 16 kez bu 1982 anayasası değişmişti.
Kirli propagandanın bir diğer ayağı; bu anayasa değişiklikleriyle 1980 darbecilerine, işkencelerine karşı “özgürlüklerin, demokrasinin” hakim kılınacak olmasıymış. Evet, bu değişiklikler sonucunda da hâlâ bir sanık muhatabı hakim-savcıyı yasadaki koşullar nedeniyle Adalet Bakanı'na şikayet edebiliyor, ancak artık Adalet Bakanı'nın vereceği karara karşı yargı yolu kapanıyor. Gerçekten özgürlük bu olsa gerek! YAŞ'a ve HSYK kararlarına yargı yolu açılırken peki neden burada yargı yolu kapatılıyor! Özgürlük ve eşitlik bu mudur? Kavramlar havalarda uçuşuyor ve pek çoğunun oturduğu somut bir zemin yok, içi boş.
Sonra bir başka söylem daha, 1980 darbecileri yargılansın!
12.Eylül.1980 – 12.Eylül.2010, 30. yılında, zaman aşımı süresinin dolduğu günde darbecilerin yargılanma yasakları kaldırılıyor, müthiş bir ironi ancak dalga geçer gibi! Peki neden 2002-2010 arasında bu yasaklar kaldırılmadı, TBMM'deki diğer partiler bu yasakların kaldırılmasına evet oyu verecekken? Niye zaman aşımının kalktığı gün beklendi?
Çünkü AKP'nin ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın söyledikleri koca bir yalandır. AKP'li yöneticiler darbe yapmış hiç kimseyi yargılamak istemiyor. İsteseler, sürekli mağdur olduklarını söyledikleri 28 Şubat darbecilerini, Çevik Bir'leri yargılarlardı. Ses yok.
E-muhtıra yani e-darbe tehdidini savuran Yaşar Büyükanıt'a karşı da bir yargılama yok! Yargılama yerine pazarlık yapılıyor, Dolmabahçe'de gizli kapılar ardında. Ne açıklanacaksa, “o açıklarsa ben de açıklarım” diyor Tayyip Erdoğan. Maskeli yüzler kuşağındayız.
Bülent Arınç, haftada bir çıkıp darbeciler-işkenceciler gibi sıfatlarla TSK'ya ve onun dünkü bugünkü komutanlarına örtülü ve bazen de açıktan salvolar yapıyor, izliyoruz. Bunun yerine bir dilekçe yazsa ve cumhuriyet başsavcılığına gidip 28 Şubatçıları ve Yaşar Büyükanıt'ı darbe girişiminde bulunmak iddiasıyla şikayet etse, laftan öteye gidebilseler! İddia ediyorum, şikayet edemezler. Belki 28 Şubat'ın 30. yıldönümünde, zaman aşımı süresinin dolduğu günde şikayet edebilirler, bu istisna! Demek ki referandumdaki “1980 darbecilerini” yargılama isteği de büyük bir yalanın parçasıydı.
Sonuçta toplumun %58'i “evet” dedi. Hayırlı olsun.
Bu referandum sonucu nedeniyle toplumda evetçi-hayırcı ayrımına ve bölgesel-kentsel olarak da evetçi yerler hayırcı yerler ayrımına gidilmemelidir, bu bir toplumsal ayrışma konusu yapılmamalıdır. Bunun aksi istenmektedir. Evet diyen de hayır diyen de bu ülkenin vatandaşıdır. 2010 birleşme yılı olmalıdır, 2011 yılında Türkiye'yi çok büyük riskler beklemektedir!
Evet çıktıysa bunda hata ve sorumluluk, elbette artık gerçekleri ve söylenen yalanları göremeyen “evet” diyen kesimde ve bunları anlatamayan “hayır” diyen kesimde, bizdedir.
* * *
Evet oyu için; kara propaganda yürüttüler, meydanlardan yalanlar bağırdılar, cemaat tabanı zehir gibi çalıştı, Tayyip Erdoğan'ın Ilımlı İslamcı-dinci kimliğini gizleyip dindar gibi gösterip oy almaya çalıştılar, Ramazan iftariyeliklerine bile el uzatıp, Allah'ın Ramazan'ına “evet”i soktular (ki bu propagandaların isabetli sonuç vermesinde geçmiş yönetimlerin çok büyük sorumluluğu ve hataları vardır, bugünün tarihi dünün hataları yüzünden yaşanmış, yazılmıştır), yoksullara yardım adı altında verilen rüşvetlerde yerel yönetimler iktidarın hizmetindeydi, basın yayın (medya) kuruluşları (TRT dahil) tam bir AKP propagandası yürüttüler (ki her türlü seçimde artık halkın vereceği kararın televizyonlar ve internet kanalıyla topluma şırıngalandığını biliyoruz, vereceği oy için yapacağı seçimi kendi kararı sanan millete kararları Sistem (Küresel Krallık) tarafından 4. kol faaliyetleri yürüten medya kanalıyla örtülü biçimde demokrasi kılıfıyla dikte ediliyor)...
Gerçekleri millete anlatmak, göstermek, Kralın Çıplak olduğunu göstermek, İslam'ın Ilımlı İslam ile yok edilmeye çalışıldığını göstermek, sınırsız din reklamı yapanların Siyonizm dostluğunu ve Siyonistlerin emperyal hedeflerle Türkiye'yi bölme ve yıkma planını, Genişletilmiş BOP'u göstermek görevimizdir.
Habur'u unutan millete Habur'u hatırlatmak, Irak'ta 1.5 milyon Müslüman Iraklı'yı öldüren ABD ordusuna-askerlerine Türkiye'den Irak'ı işgal etmeleri için tezkere vermeye çalışan Tayyip Erdoğan ve takımını hatırlatmak görevimizdir.
Başımıza çuval geçirilince bir “müzik notası dahi veremeyen” Tayyip Erdoğan iktidarını hatırlatmak görevimizdir.
İslam'ı, Allah'ın ayetlerini okuyarak öğrenen değil yerine, İsrailiyat nedeniyle çoğu şüpheli hadislerde ve hocaların kitap-külliyatlarında arayan, boğulan topluma İslam'ı anlatmak, Allah'ın ayetlerinin ne olduğunu hatırlatmak-öğretmek görevimizdir. Toplum cahilse öğretmek, unutuyorsa hatırlatmak, çıkarı biz değil ben diyorsa bunu da değiştirmek görevimizdir.
Atatürkçü geçinen laikçilerin din düşmanlığı kapsamında yürüttüğü örtülü siyaset nedeniyle bugün dinciliğin tavan yaptığını görmeliyiz, toplumumuzun Müslüman olduğunu hatırlamalıyız. Dinci yapıya karşı durduğumuz gibi laikçi yapıya karşı durmak da, biz Müslüman ve laiklerin yine görevidir. Katı laiklik (laikçilik) ve katı irtica (dincilik) başarıyla yönetilmiş bir projedir. Bunun sonuçlarını yaşıyoruz.
Ancak bizlerin bir parti ile yada bir sivil toplum örgütü ile bunları yapmak, seçim yada vatanseverlik propagandası faaliyetlerinde kullanmak için harcayabileceğimiz paramız ve zamanımız kısıtlı, güçlü bir taban-cemaat tabanımız yok, basın-yayın desteği yok. O zaman bizlerin işi olanaksız mı?
HAYIR! Mustafa Kemal'in de parası yoktu, silahları yoktu, basın-yayını yoktu, karşısında büyük bir (dindar değil) dinci kesim vardı, merkezi yönetim hakkında idam kararı bile çıkartmıştı. Hem ülke bugünkü gibi sessizce değil, açıktan ve silahla işgal edilmişti. O, bu ülkeyi kurtardı. Okuyunca bugüne ne kadar da benziyor değil mi?
Mustafa Kemal'in de iki gözü, iki eli, bir dili ve ayağı vardı. Bizlerin de... Heykellere hapsettiğimiz Mustafa Kemal, cesaret ve çalışma azmiyle, vatanını ve toplumun dinini kurtarma adına, bildiği tüm istek ve dünyevi amaçlardan vaz geçmişti.
Az önce bahsettiğim Mustafa Kemal'in o iki gözü gerçekleri ve geleceği çok iyi görüyordu, iki eli çok iyi yazıyor ve bildiklerini aktarıyordu, o dili sayesinde söylemleriyle kitleleri harekete geçiriyordu, ayaklarıyla durmadan ve yorulmadan köyde, kasabada, kentte ve savaş meydanında işgale karşı savaşıyor, dolaşıyor, gezerek anlatıyordu. Mustafa Kemal bir insandı. Bizler de öyleyiz. O zaman Mustafa Kemal'leri beklemek saçmalıktır, çünkü hepimiz bir Mustafa Kemal'iz, onun izindeyiz.
AKP'nin yanlış politika ve hedeflerle ülkeyi “gitme” aşamasına getirdiğine inanan bizler, ayrıştırıcı değil birleştirici söylemlerde bulunmak, birbirimizi sevmeyi öğrenmek zorundayız. Çünkü nefret imparatorlukları sevgiyle yıkılır!
AKP'nin yanlış politika ve hedeflerle ülkeyi “gitme” aşamasına getirdiğine inanan bizler, gerçekleri millete anlatma yolunda kendimize Mustafa Kemal misyonu yükleyerek, cesur olmalı ve sonsuz bir azim ve arzuyla çalışmalıyız. Ülkemiz için, kutsal değerlerimiz için, yarınlarımız için kendimize yakın hissetiğimiz partilerde ve sivil toplum örgütlerinde, manevi ve maddi gücümüzü, paramızı ortaya koyarak çalışmalıyız.
Girdiğimiz bu kuruluşlarda bir yanlışlık görürsek, söylemeye de çekinmemeliyiz. Çünkü bizler, körü körüne birilerine biat eden bir cemaatin parçası değil, bireyleriz, aklımızı kullanıyoruz. Eleştirilerimizle, girdiğimiz ortamları da (varsa hataları göstermeli) düzeltmeli, düzeltilmesini sağlamalıyız.
Maddi ve manevi gücümüzü, paramızı ortaya koymalıyız dedik. Çanakkale Savaşı'nda bir günü üzüm kompostosu ertesi günü ekmekle geçiren atalarımızı, gazi-şehitlerimizi düşünürsek, bugün vatanın gerçek kurtuluşu için harcayabileceğimiz çok büyük paralarımız var.
Banu AVAR bir konuşmasında diyordu ki, “Türkler çok enteresan bir millet... Türkler, bütün bu kavram kargaşasında ve bütün bu korku imparatorluğunda, böyle bakıyor, bakıyor, bakıyor, sonra bir patlatıyor, gidiyor... Bu millet dalga geçmeye gelmez fakat sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler, bakar, kaşınır, falan filan sonra bir patlatır, gider”.
Türkiye-Sırbistan maçında, maçın bitimine 4.5 saniye kala milli takım basket atıp maçı alınca, Banu Avar'ın bu sözü aklıma geldi birden. Çok haklıydı Banu Avar. Bu örnek, bu söyleme olan inancımızı artırmalıdır. Ben inanıyorum. Bugün, inançlı bireylere ihtiyacımız var!
TEVFiK BiR / 13.Eylül.2010