Re: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
Sanırım ne olacak bu ülkenin hali düşünceniz bu soruyu sormanızın nedeni.
Parti sadece başkanından ibaret değildir.Merkez yönetimin erk kullanmasıyla Başkanına toplumsal bir tepki yaratılmıştır.
Diğer STK larında da aynı hastalık vardır.Görevlendirilmiş yönetimler, örgütlerini dışlayarak kendilerini güç hissederler ve çoğu zaman üyeleriyle ters düşerler.
Bence CHP de bir değişim yaşanıyor.
Şayet Halk TV izlerseniz, orada başkanından çok, Kemal Kılçdaroğlu, Onur Öymen, Mustafa Özyürek, Yılmaz Ateş, Oğuz Oyan gibi isimlerle bu partiyi yönetebilecek kişilere karar verebilirsiniz.
Ancak şimdi sırası mı düşünmek gerek.
Re: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
Sn. deathproof,
Abbas Bey'in açtığı konu "N'olacak bu CHP'nin hali?" Ben de genel bir değerlendirme yaptıktan sonra Abbas Bey'le olan dostluğuma ve samimiyetime istinaden O'na hitaben 2 ileti yazdım. Konu kişiselleştirilirse bu iletiler ancak ve ancak Abbas Bey'i ve beni ilgilendirir. Siz benim Abbas Bey'e yazdıklarımı anlamadan konuyu kişiselleştirip, (kanka, psikolojik sorunlu vb. üslupla) O'na yazdıklarıma Türkçe dersleri eşliğinde cevaplar vermişsiniz. Abbas Bey ne yazdığımı anlamış, ancak siz anlayamamışsınız. Ee bu durumda kısa bir dersi de haketmiştiniz.
No way out = çıkış yok
85 yıl önce yapılan = Kurtuluş Savaşı
Dilini kesmek = Abbas Bey'in üyesi olduğu partinin eski Genel Başkanı'nın yeni Genel Başkanı'na kızarak ettiği söz.
Üstüne basıp geçememek = Farklı dünya görüşlerimiz nedeniyle yukarıda izah edilen Genel Başkanlar düzeyindeki belagata sahip olamamak.
Varlık Yayınları Dip Notu :9
Başkasına yazılan şeylerde, bir yırtıktan ortaya çıkarsanız, anlamamanız ve bu tarz yorumlarda bulunmanız normal tabi.
Şimdi sözün özüne gelirsek;
Ortada çok ciddi yolsuzluk iddiaları ve hüküm giyilmiş yolsuzluklar var, ekonomik kriz gümbür gümbür geliyor, insanlar zaten işsizdi, şimdi işsizlik daha da artacak, kömür, bulgur sadakası daha da cazip olacak.
Gazetelere bir bakıyorsunuz bir solcu?!!! arkadaş çıkıyor 12 Eylülcüler ve darbeciler için Meclis araştırması istiyor.
Bir başka arkadaş "N'olacak bu CHP'nin hali? diye forum başlığı açıyor.
Her yeni yolsuzluk haberi ile bilmem kaçıncı dalga tutuklamalar nedense hep aynı günlere denk geliyor.
Hakkınızı yememek lazım, dinlemeden anlamadan siz de demokrasi soslu birşeyler yazıyorsunuz eleştiri kabilinden...
Bu arada bu konu başlığında eleştirilen partiye bakıyorsunuz, Program ve Tüzük değişikliğini gündemine almış, şu ara da sıkı muhalefet ediyor.
Zamanlamalarınız muhteşem, siz aynen devam edin...
Re: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
Ne olacak bu CHP nin hali, Ne olacak bu Türkiye'nin haline nasıl oluyordan bakınca, bilge kişilerimiz ne olduğu ve nasıl olması gerektiğini katledilmeden önce yazmış.
Ulusötesi kriz gündeminde, bu düzen böyle mi gidecek, pireler devleri yutacak sorgulanmalı.
Oktay Akbal - Evet/Hayır
Bizim Aklımız Yok mu?
“Türkiye’nin bugün gündemindeki tek konu faşizmdir. Bunu görmezlikten gelmek ya da hafife almak, başta CHP olmak üzere, bütün devrimci, ilerici, demokrat ve sosyalistler için bağışlanamaz suç olur. Örgütlü disiplinli ve merkezi yöneticiliği olan birliktelik günü, bugündür.”
‘Bugün’ dediği tarih, 12 Ağustos 1980!..
Bir ay geçmeden 12 Eylül 1980 gelecektir. Ortalıkta ne sendika, ne parti, ne demokrasi kalacaktır... Hapislikler, idamlar birbirini izleyecektir.
12 Ağustos 1980 günü, söylenen, istenen, özlenen, faşizm karşıtı birliktelik, bir anda toz olacaktır! Yıllar sürecek bir faşist uygulama sürüp gidecektir! Günümüzde de gitmektedir...
***
Uğur Mumcu’nun “Bu Düzen Böyle mi Gidecek” adlı kitabında DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk’le konuşmasını okurken bütün bu yakın geçmişi bir kez daha yaşadım... Yakın geçmiş, ama geçip gitmemiş! Aynı zorbalık, aynı baskı, aynı demokrasi, özgürlük düşmanlığı daha da artarak yaşanmakta!.. Hangi suçu işlediğini bilmeyen insanlar aylardır hapishane hücrelerinde...
Hep aynı çıkmazda saplanıp kalmışız! Karşımızda hep faşizm var... Adı, görüntüsü, ne olursa olsun! Hukuk adına bambaşka bir uygulama, gerçek demokrasiye karşı her türlü davranış! Dış güçlere bağlılık, ulusallıktan kopuş, tek parti, tek adam yönetimine dönüş...
***
Uğur Mumcu şöyle yazmış:
“Baştürk’le bunları konuştuktan sonra düşünüyordum, CHP bu dogmalıktan kurtulup kendi içinde birlik sağlayabilse, sosyalist partiler arasında benzer eğilimler bir araya gelse, Türk-İş içindeki sosyal demokrat nitelikli sendikalar, DİSK’le dirsek temasına girişse, DİSK ve CHP faşist saldırılar karşısında el ele verseler ve demokratik kitle örgütleri bütün üyeleri ile bu antifaşist yörüngede yerlerini alsalar...”
Yetmişler, seksenler, doksanlar derken iki binler!.. Zaman acımasızca geçmiş, geçmekte... Ezerek, acıtarak, yok ederek, sindirerek, susturarak!.. Hiç, ders almak diye bir şey yok! Elliler, altmışlar, idamlar bile unutulmuş, unutturulmuş... “Bize bir şey olmaz abi” kafasıyla yeni dikta özlemcileri yetişmiş: “Bana ne bana ne” diye en korkunç suçları örtbas etmek heveslileri, iktidar sahiplerine, hatta çocuklarına bile dev kazançlar sağlama yolları..
***
Suç ortada, bir türlü bir araya gelemeyenlerde!.. Kimler onlar, emekçiler, aydınlar, demokrasiden, Cumhuriyet’ten, Atatürk devrimciliğinden, insanca yaşamaktan, özgürlükten yana olanlar...
Uğur Mumcu yazısını şöyle bitirmiş:
“Bugün her devrimcinin, her ilericinin, her sosyalistin, her demokratın tarlada, fabirkada, evde, her yerde tartışacağı konu bu olmalıdır! Bu faşist saldırılara karşı ne yapmalı? Nasıl bir araya gelmeli? Bundan daha güncel bir konumuz yoktur.”
***
Eskimeyen, bir türlü yok olmayan bu güncel sorunu daha kaç yıl yaşayacağız! Daha doğrusu, yaşatacağız bu akılsızlığımızla!..
10 Ekim 2008 - Cumhuriyet
Re: N'olacak Bu CHP'nin Hali?
Chp 80 öncesinde olduğu gibi yeni bir soluk yaratamaz ise (ortanın solu) %15-20 bandında sürünür gider...
Daha sittin sene iktidar olamaz:p
CHP'nin türbanlı ve çarşaflı üye açılımını nasıl karşıladınız?
CHP lideri Deniz Baykal’ın Sultangazi’de CHP’ye katılımlar için düzenlenen törende türbanlı ve çarşaflı kadınlara rozet takması hem parti içinde hem de kamuoyunda tartışma yarattı.
Bazı CHP'li milletvekilleri uygulamanın CHP’nin tarihsel çizgisine ve kimliğine uymadığını savundu. Çarşaflı kişiye rozet takılmasını eleştiren milletvekilleri CHP'nin Atatürk ilkelerini esas aldığını belirterek Mustafa Kemal'in kara çarşafa karşı verdiği mücadeleyi hatırlattı.
Tüm bu tepkilere rağmen Baykal'ın açılımına sıcak bakan milletvekilleri de oldu. CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek'in de aralarında bulunduğu bazı milletvekilleri de uygulamanın CHP’nin temel çizgisinden sapma anlamına gelmediğini söyledi.
http://img48.imageshack.us/img48/3696/dsdiq6.png
Kanal d haber.
Re: CHP'nin türbanlı ve çarşaflı üye açılımını nasıl karşıladınız?
Melih Aşık 19 Kasım Çarşamba 2008/MİLLİYET
Açık Pencere
m.asik@milliyet.com.tr
Çarşaf getir...
“Çarşaf getir giyeyim, Baykal’a görüneyim Şu medyanın önünde, CHP’ye gireyim
Çarşafa bürünürsün, partide görünürsün,
Altıoklu rozetle, ne de ‘laik’ görünürsün”
CHP lideri Deniz Baykal’ın çarşaflı hanımları CHP rozeti takarak partiye kaydetmesi karşısında Rıfat Yörük dayanamamış, “Karpuz getir yiyeyim” türküsünü yukarıdaki şekilde yeniden düzenlemiş...
Olay karşısında etkilenmemek olası değil!
Deniz Baykal olaya edebi bir açıklama getirmeyi de ihmal etmemiş...
- Örtülü kadınlar zincirlerini kırıyor, diyor Fikret Bila’ya dün...
Doktor Seda Türköz soruyor:
- Kadınlar örtünme ile ilgili zincirlerini Mustafa Kemal’in devrimleri ile kırmadılar mı? MSP, Refah, Fazilet, AKP kadınları tekrar zincirlemeye çalışıyor diye isyan etmiyor muyuz? Şimdi bu ne lahana turşusu?
Baykal, “CHP’nin ilkelerini, değerlerini içine sindiren herkes, giyim kuşamı ne olursa olsun CHP’de siyaset yapma hakkına sahiptir” diyor...
Ne güzel... Peki yarın AKP kalksa da:
- Öyleyse gelin milletvekili ve memurlara yönelik türban ve çarşaf yasağını birlikte kaldıralım, derse ne yanıt verecekler?
* * *
Yerel seçimlere 4.5 ay kaldı. CHP yatıyor. Belediye başkan adayları 20 Aralık’taki program kurultayından sonra açıklanacakmış. Yani, seçime 3 ay kala... Bu kadarcık sürede adaylar ekip oluşturacaklar da, yerel projeler hazırlayacaklar da, halka anlatacaklar da, oy toplayacaklar öyle mi? Yoksa anlatacak bir şeyleri olmadığından mı umudu çarşafa bağladılar? Eğer öyleyse çarşaflama kaçınılmaz...
Re: CHP'nin türbanlı ve çarşaflı üye açılımını nasıl karşıladınız?
Fikret Bila
fbila@milliyet.com.t
18 Kasım Salı 2008/MİLLİYET
Baykal: Örtülü kadınlar zincirlerini kırıyorlar
CHP lideri Deniz Baykal, önceki gün İstanbul’un yeni ilçelerinden Sultangazi’deydi. Baykal, partisine yeni katılımlar nedeniyle düzenlenen törene katıldı. CHP liderinin rozet taktığı yeni partililer arasında türbanlı, başörtülü ve çarşaflı kadınlar da vardı. Bu görüntü dikkat çekti.
CHP lideri Baykal’la dün bu konuyu konuştum.
“Başörtülü, türbanlı hatta çarşaflı kadınların CHP’ye katılması, partinizin çizgisiyle çelişkili bir görüntü oluşturmuyor mu?” diye sordum. Baykal, şu yanıtı verdi:
‘Zincirlerini kırıyorlar’
- Hayır. Neden çelişki oluştursun? CHP’nin ilkelerini, değerlerini içine sindiren herkes, giyim kuşamı ne olursa olsun CHP’de siyaset yapma hakkına sahiptir. Biz insanların giyim kuşamıyla ilgili değiliz. Taşıdıkları değerlerle, savundukları ilkelerle ilgiliyiz. Bu görüntü, CHP çizgisiyle bir çelişki oluşturmaz. Tam aksine, bu bir kırılma noktasıdır. Örtülü kadınlarımız, zincirlerini kırıyorlar.
Hangi anlamda zincirlerini kırıyorlar?
- AKP’ye mahkûmiyet zincirini kırıyorlar. Öyle bir kanı var ki, sanki örtünen kadınlarımız AKP’li olmaya mecburlar. AKP’yi desteklemeye mahkûmlar. Böyle bir şey yok.
CHP’ye katılım, işte bu manada zincirlerin kırılmasıdır. Bu geleneklerine, göreneklerine bağlı, dindar insanlar, AKP’li olmak zorunda değiller. AKP zihniyeti sanki bu insanların siyasi iradeleri üzerine ipotek koymuş gibi.
Böyle bir mecburiyet yok. İşte önceki gün CHP’ye katılan başı örtülü kadınlar bunu gösterdiler. Bu, Türk siyasetinde önemli bir kırılma noktasıdır.
‘Türbanlılardan oy istemiştim’
Katılanlar arasında türbanlı hatta çarşaflı kadınların olması CHP’nin tutarsız olduğu eleştirilerine yol açtı. Buna ne diyorsunuz?
- Ortada bir tutarsızlık yok. Örtülü kadınlarımız AKP’nin tutsağı olmayı kabul etmediler. Bu, CHP’nin savunduğu bir tutumdur.
CHP, çizgisiyle çelişkili değildir. Ben daha önce de türbanlı kadınlarımızdan oy istediğimi söylemiştim. Katılım töreni, örtülü kadınlarımızın da CHP’nin siyaset anlayışına, savunduğu değerlere, laiklik başta olmak üzere cumhuriyetin ilke ve niteliklerine bağlı olduklarını gösterdi. Ellerinde “Laik cumhuriyet”,
“Türk-Kürt kardeştir” pankartları vardı.
Çarşaflı kadınların olması yine de yadırgatıcı değil mi?
- Önce şunu söyleyeyim, bu bir mizansen değildi. Yani ‘birkaç örtülü, türbanlı hanım bulun, partiye katalım’ gibi bir arayıştan kaynaklanmadı. Bunda bir hile hurda yok. Örtülü kadınlarımızın kendi tercihleri ve başvurularıyla oldu. Hatta bana da sordular.
Ben de ‘başımla beraber’ dedim. İçlerinde çarşaflı olanlar çok azdı. Ayrıca o kadınların giydiği, bildiğimiz kara çarşaf değildi. Erzurum’a ait bir çarşafa benzeyen ama kara çarşaf olmayan bir çeşit yerel giysiydi.
İnsanları, içine doğdukları kültürel ortam, yetişme tarzları nedeniyle giydikleri kıyafetten dolayı belli bir siyasi akıma veya partiye mahkûm edemezsiniz. Bu kadınların CHP’ye gelmeleri çok büyük bir anlam taşır. Kültürel olarak muhafazakâr olanların AKP’nin tekelinde insanlar olmadığını gösterir. Bu bakımdan ben bu katılımları çok önemsiyorum.
‘Ecevit’le geliştirmiştik’
Bu CHP için yeni bir açılım, yeni bir politika olarak değerlendirilebilir mi?
- Biz, CHP’yi yenileme çalışmaları sırasında rahmetli Bülent Ecevit’le bir gerçeği görmüştük. O da kültürel muhafazakârlık, siyasi muhafazakârlık olarak algılanıyordu.
Oysa gerçek böyle değildi. Mütedeyyin birçok vatandaşımız, dinci partilere hapsolmuş veya o partileri desteklemek konusunda baskı altına alınmış olmakla birlikte, sosyal demokrat değerlere daha yakındı. Bu insanlara ulaşmak gerekiyordu. Nitekim bunu Ecevit’le birlikte başardık. Bugün yaşadıklarımız da aynı anlamdadır.
‘AKP dışlıyor’
CHP, AKP tabanından da oy almayı mı hedefliyor?
- Aslında örtülü kadınların CHP’ye katılması, AKP’ye duyulan bir tepkiden kaynaklanıyor. Elbette daha önce AKP’ye oy vermiş birçok mütedeyyin, örtülü, kültürel olarak muhafazakâr birçok insan CHP’ye oy verecektir. AKP iktidarını gördükten sonra bu insanlarımızdan CHP’ye yönelme zaten başladı. Din-iman politikası yapanların sonradan ne yolsuzluklar yaptıkları, yetim hakkını nasıl yedikleri, akrabalarını, çevrelerini nasıl zengin ettiklerini, Türkiye’nin ulusal bütünlüğünden ve ulusal çıkarlarından nasıl ödün verdiklerini bu insanlar da gördü.
AKP’de politika yapamaz hale geldiler, dışlandılar. CHP’ye yönelimin önemli nedenlerinden biri de budur.
Re: CHP'nin türbanlı ve çarşaflı üye açılımını nasıl karşıladınız?
Taha Akyol
t.akyol@milliyet.com.tr
18 Kasım Salı 2008/MİLLİYET
Türban CHP’ye de girdi!
EVET, türbanlılar CHP’ye de girdi! Türbanlı kızlar 28 Şubat’ın zaptiyeleri tarafından üniversite kapısından kovulduklarında, okuyabilmek için başlarını açmışlardı. 28 Şubat’ın ünlü generallerinden Erol Özkasnak ne demişti?
“İrtica, türbanı çıkararak takiye yapıyor!”
Öyle ya, “bunlar” başlarını örtse de açsa da irticacıdır!
CHP’ye girenlere bakın, bir kısmı kara çarşaflı! Daha şehirli gözükenlerin tesettürü ise “ninelerimize, annelerimize” benzemiyor, “türbanlı” bunlar!
Danıştay, nefis Türkçesiyle ne buyurmuştu?
“Böyle geleneğimizde olmayan bir örtünme biçiminin siyasal amaçlı olduğunda duraksanamaz!”
CHP’ye girince ‘resmi hidayet’e erip başlarını açmadıklarına göre sinsi bir plan uyguluyor olmalılar!
Değişimin yönü
Dahası, Atatürk’ün kurduğu CHP’nin lideri Baykal “oy uğruna irticaya ödün” veriyor ve diyor ki:
“Kılığımız kıyafetimiz şöyle olabilir, böyle olabilir kime ne! Bizi kimsenin etkilemesine, kimsenin bizi tasnif etmesine, bizi etiketlemesine izin vermeyeceğiz! Hepimiz eşitiz, eşit! Hiçbir ayrım yok! Bunu içimize sindireceğiz!”
Baykal bu kadınları “irticacı” diye etiketlemiyor, aksine, “muhafazakâr” diye niteleyerek “eşit vatandaş” olduklarını onaylıyor!
Aman Başsavcı duymasın! Aman Vural Savaş duymasın, ADD duymasın!
CHP’nin keskin ‘miting takımı’ da duymasın! Yakup Kadri’nin 1962’de İsmet Paşa’yı Atatürk’e ihanetle suçlayarak CHP’den istifa etmesi gibi bir ‘çılgınlığa’ kalkmasınlar...
Ya bir de üniversite kapısındaki zaptiyeler Baykal gibi “Kılık kıyafetten kime ne?” derler de fesli, şalvarlı, kara çarşaflı ucubeler üniversiteye dolarsa!
Fakat artık bu paranoyalar da miadını doldurmak üzere.
Bugün “28 Şubat bin yıl devam edecek” diyen bir general var mı?!
Dün, Ecevit “28 Şubat süreci bitti” dediğinde, Baykal “Hayır, 28 Şubat süreci bitmedi” diye tepki göstermişti. (Cumhuriyet, 27 Ocak 1999)
Bugün Baykal “Kılık kıyafetten kime ne?” diyor! Onları “muhafazakârlar” diyerek aklıyor!
Açılım mı, laf mı?
Baykal’ın bu tavrı doğrudur, hatta çok gecikmiştir bile!
Dün kolayca ve tepeden inme konulmuş olan yasakları bugün toplumun geniş kesimleri içine sindiremiyor.
Bugünkü Türkiye’de partilere düşen görev, kitleleri bu tür yasaklarla yabancılaştırmak değil, aksine, bunları hoşgörüyle kucaklayarak farklılıkları bir siyasi program etrafında birleştirmektir!
Demokrasi bu tür kitle partileriyle hem özgürlükleri hem uluslaşma sürecini geliştirebilir. Aksi halde toplumlar kültürel çatışmalarla debelenip durur!
Onun için, AKP’nin Kürtlerden oy almasını çok isabetli buluyorum; Alevilere açılım yapmasını istiyorum.
Onun için, CHP ve MHP’nin de Kürtlerden, CHP’nin türbanlılardan oy alabilir hale gelmesini diliyorum.
Siyasetin zamanla kimlikler ve kültürler değil, siyasi programlar üzerinden yapılır hale gelebilmesinin yolu budur.
CHP artık türbanın irtica değil, “çoklu-modernleşme” simgesi olduğunu anlamalıdır! CHP artık sözde değil özde sosyal demokrat bir parti olabilmelidir!
Fakat CHP’nin cevap vermesi gereken bir soru var:
Evet, muhafazakârlar CHP’ye de oy versin... Ama muhafazakârları hukuken ve insan onuru yönünden “eşit vatandaş” haline getirmek için CHP ne yapacak? Yoksa Baykal’ınki sadece seçim öncesi birkaç cümleden mi ibaret?
Re: CHP'nin türbanlı ve çarşaflı üye açılımını nasıl karşıladınız?
Hasan Cemal 19 Kasım Çarşamba 2008/MİLLİYET
h.cemal@milliyet.com.tr
Türbanlının, kara çarşaflının göğsünde Altı Ok'lu rozet!
Baykal'la siyasal inandırıcılık çok zor...
CHP lideri Baykal, İstanbul'da türbanlı, başörtülü, hatta kara çarşaflı kadınlarımıza törenle partisinin rozetini takmış.
Ve şöyle seslenmiş:
"Kılığımız kıyafetimiz şöyle olabilir, böyle olabilir kime ne! Bizi kimsenin etkilemesine, kimsenin bizi tasnif etmesine, bizi etiketlemesine izin vermeyeceğiz! Hepimiz eşitiz, eşit! Hiçbir ayrım yok! Bunu içimize sindireceğiz!”
Şu sözler de Baykal'dan:
"Biz insanların giyim kuşamıyla ilgili değiliz. Taşıdıkları değerlerle, savundukları ilkelerle ilgiliyiz. Bu görüntü, CHP çizgisiyle bir çelişki oluşturmaz. Tam aksine, bu bir kırılma noktasıdır. Örtülü kadınlarımız, zincirlerini kırıyorlar."
İyi güzel.
Eleştirilecek bir yanı yok.
Kağıt üstünde doğru sözler.
Ama ya inandırıcılık?..
Burada durmak lazım.
Çünkü siyasal inandırıcılık açısından Baykal'ın sicili parlak değildir.
Seçimler yaklaşıyor.
Daha dün üniversitede türbanın serbest bırakılmasına karşı çıkan, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararını sahiplenen Baykal türbanlılarla, kara çarşaflılarla parti gösterisi yapıyor. "Örtülü kadınlarımız zincirlerini kırıyor!" gibisinden hayli radikal bir slogan atabiliyor.
İnandırıcı olabiliyor mu?
Hatta göz boyayabildiği söylenebilir mi?
Sanmıyorum.
Baykal'ın bu çıkışına kanarak oyunu CHP'ye atabileceklerin sayısı pek öyle çoğalmaz. Kırk yıllık Baykal'ı artık tanımayan yok. Siyaset sahnesindeki oyunculuğu hemen herkesin malumu...
'Demokrasi'den de söz edebilir Baykal. Ama 27 Nisan gibi asker muhtıralarına da selam durur.
'Hukuk'dan da söz edebilir Baykal. Ama 367 gibi hukuk skandallarının da mimarı olur.
Rahmetli İsmail Cem'le birlikte olduğu yıllarda 'Yeni sol' da der Baykal, hatta Cem'in kitabına imzasını da koyar. Ama birkaç yıla kalmaz unutur 'Yeni Sol'u da...
Avrupa Birliği de der Baykal. Ama bir süre sonra işine öyle gelir, elini bile kaldırmaz AB yolunda.
Kürt sorunu üzerine raporlar hazırlatır Baykal. Ama sonra milliyetçiliğe yelken açar, Kürt sözcüğünü ağzına bile almaz.
Her seçim zamanı partisinin vitrinine güzel saksılar koymakta da mahir bir siyasetçidir Baykal. Ama sandık zamanı geçip bu konuda işlevini tamamlayanları ustaca kızağa çekip tasfiye etmekte de üstüne yoktur Baykal'ın...
Uzatmak yersiz..
Baykal'la siyasal inandırıcılık sözcüğünü yan yana getirebilmek bunca yılın deneyiminden sonra çok güç, hatta olanaksız.
Ya da benim için öyle.
Baykal, milliyetçilik yapıp bas bas bağırırken de, "Örtülü kadınlarımız zincirlerini kırıyor" diye slogan atarken de samimi değil.
Bu nedenle, örneğin MHP'ye ya da AKP'ye oy verecek olanların aklını böylesine yüzeysel taktiklerle çelmesi çok uzak ihtimal Baykal'ın.
Biliyorum, Baykal'ın CHP'sine yine kerhen, yani istemeye istemeye, Baykal'a rağmen 'alternatifsizlik'ten oy verecek olanlar yok değil.
Hatta bunun için Baykal'ın vitrininde süs bitkisi olmaya dünden hazır olanlar da malum...
Ama bunlar seçim sandığında ne kadar etkili olur, Baykal'ın oyunu ne kadar arttırır, yine de kuşkuluyum.
Uzun lafın kısası:
CHP lideri Baykal'ın türbanlı, başörtülü, kara çarşaflı kadınlarımıza parti rozeti takması pek öyle heyecan verici bir olay değil.
Seçim zamanlarına özgü sıradan bir Baykal gösterisi...
Re: CHP'nin türbanlı ve çarşaflı üye açılımını nasıl karşıladınız?
19 Kasım 2008 /HÜRRİYET
Ahmet HAKAN
ahmethakan@hurriyet.com.tr
Aldırma Baykal aldırma
BIRAK...
Aynı safları paylaştığın yobazlar, "Eyvah, başımıza taş yağacak... Bu çarşaflıların partimizde ne işi var?" diye sinir krizleri geçirsinler...
Bırak...
Aynı safları paylaşmadığın yobazlar, "Eyvah... Rant elden gidiyor... Baykal çarşafa sarıldı" diye telaşa kapılsınlar...
Aldırma sen...
* * *
Benim saçının tek telini bile namahreme göstermemiş 68 yaşındaki Hacı Hafize Teyzem, şu AKP denilen partiden hiç mi hiç hoşlanmıyor...
Yolsuzluğundan hoşlanmıyor... Yönetim tarzından hoşlanmıyor... Sonradan görmeliğinden hoşlanmıyor... Cehaletinden hoşlanmıyor... Üslubundan hoşlanmıyor...
Ama buna mukabil...
Her seçimde sanki Allah’ın emriymişçesine, gidip oyunu AKP’ye veriyor...
Ne yapsın zavallıcık?
Senin partin, kılığı kıyafeti nedeniyle kendisine baştan ambargo koymuş...
Senin partin, kılığı kıyafeti nedeniyle kendisine "Sakın bizim partiye oy verme! Senin gibilerin aramızda işi yok" imasında bulunuyor her daim...
Hal böyle iken nasıl ısınsın size?
Eli nasıl gitsin "Altı Ok"a?
Benim "Hacı Hafize Teyzem"i, kör kuyularda merdivensiz bırakmışsınız...
Ne yapsın kadıncağız?
İşte bu yüzden devam et Baykal devam et...
Hacı amcalara, hacı teyzelere el vermeye devam et...
* * *
Görmüyor musun?
AKP yandaşları, senin çarşaflıyı / türbanlıyı adam yerine koyman karşısında bile nasıl da hırslandılar, nasıl da çileden çıktılar...
"Ne güzel... Baykal çarşaflı / türbanlı kadınlara sahip çıkıyor... Memlekette kardeşlik hukuku gelişiyor... Şahane vallahi" falan diyeceklerine...
"Eyvah" çekiyorlar...
Sana laf çakıyorlar...
Memnun değiller yani senin bu hamlenden...
Demek ki bu muhteremlerin asıl derdi, memlekette kardeşlik hukukunun gelişmesi falan değilmiş...
Demek ki "çarşaf / türban", hakikaten de bunlar için bir "rant" kapısıymış...
Öyle olmasaydı...
Sen çarşaflıyı, türbanlıyı adam yerine koyunca sevinirlerdi, mutlu olurlardı... Seni yere göğe koyamazlardı yahu...
Ama bak, bunun yerine, "Aman gitti gidiyor bizim rant" makamından feveran ediyorlar...
* * *
Oturmuşlar, "Baykal türban için eskiden ne diyordu / Şimdi ne diyor" diye çetele çıkarıyorlar...
Sanki...
Kendi ağababaları için böyle çeteleler çıkarılamazmış gibi...
Sanki...
"Tayyip Erdoğan Avrupa Birliği için eskiden Haçlı Kulübü diyordu / Şimdi ise Avrupa Birliği şampiyonu oldu" diye bir cümle kurulamazmış gibi...
Sanki...
"Tayyip Erdoğan eskiden demokrasi için tramvay diyordu / Şimdi ise demokrasi şampiyonluğu yapıyor" denilemezmiş gibi...
Sanki üslup değiştirmek, farklı bir yaklaşım geliştirmek ve değişmek, Allah tarafından bir tek Tayyip Erdoğan’a bahşedilmiş bir meziyetmiş gibi...
* * *
Sakın milim geri adım atma Baykal...
Aynı safları paylaştığın insanların tutuculuklarına da teslim olma...
Sakın Haluk Koç’lara, Yakup Kepenek’lere ya da "Ne yani? CHP çarşaflıların partisi mi olacak?" diye dövünen kılık kıyafet zaptiyelerine aldırış etme...
Onlara kalsa çarşaflıya / türbanlıya, "Yürü! Senin yuvan AKP’dir... Anca gidersin" demen gerekiyor...
Uyma onlara...
Çok sıkıştırırlarsa...
Onlara, "Burada kıyafet balosu yapmıyoruz kardeşim, siyaset yapıyoruz... Oy istediğimiz vatandaşa git kıyafetini düzelt de gel diyemeyiz" şeklinde bir yanıt ver...
Seçim gecesi yaşadığın karabasanı hatırlat onlara... "Gidin başımdan" de...
* * *
Hadi Baykal... Durma, yola devam et...
Tak "Altı Ok"u çarşaflı varoş kadınlarının sinelerine...
Devam et şu heyecan verici devrime...
Devam et ki, AKP’nin türban üzerinden sağladığı "haksız kazanç" artık sona ersin...