Bu davulcuya da bahşiş verilmez mi?:)
http://en-haber.com/resimler/haber/9...usu-oldu_b.jpg
Kayseri Kocasinan Belediyesi'nin Açtığı Ramazan Davulcusu Sınavına Katılan 91 Yaşındaki Mustafa Kemal Çınar, Söylediği Manilerle Sınavı Geçmeyi Başardı.
Printable View
Bu davulcuya da bahşiş verilmez mi?:)
http://en-haber.com/resimler/haber/9...usu-oldu_b.jpg
Kayseri Kocasinan Belediyesi'nin Açtığı Ramazan Davulcusu Sınavına Katılan 91 Yaşındaki Mustafa Kemal Çınar, Söylediği Manilerle Sınavı Geçmeyi Başardı.
Değerli Hukukçu meslektaşlarım.
Türkiye de hukukçular da dahil, büyük bir çoğunluğun; hala hukuku anlama konusunda gelenek, görenek, inanç ve kapsamlı bir dünya ideolojisi çemberinden çıkamamış olduğu aşikar durumdadır.
Konuya bakarken kullandığımız kelimelerin, (devlet, laiklik, anayasa, hak ve özgürlükler vs.) anlamını bilmiyor isek lütfen yorumlarımıza daha dikkat edelim.
"Söz gümüşse, sükut altındır".
Bu tür konulara, seviye olarak yüksek, içerik olarak zengin olan bu sitenin amacına yakışır bir biçimde; kişilik dışı, somut, saygılı, gerekçeli, olması gerektiği gibi ve hukuki olarak bakmak gerekmektedir. Hukukçu gerekçeli düşünür ve gerekçeli yazar!
Demokratik bir Cumhuriyette; hukukçu için inancı önce geliyorsa o yargı sisteminden kuşku duymamak imkansızdır.
Bu kuralları uygulamak bize göre yanlış, ters, dayanılmaz olabilir. Ancak bu temayüldeki tutum ve davranışlarımız bizim hukukçuluğumuza gölge düşürür.
Konuya bu rejimin kuralları dahilinde bakarak cevap vermeliyiz.
Zira kurulacak değil, kurulmuş bir düzenin somut hukuk kurallarını değerlendiriyoruz.
Konu hakkındaki görüşlerimde şu şekilde:
Türkiye Cumhuriyeti kağıt üzerinde laik bir devlettir. Uygulama ise taraflı ve seküler olmayan bir uygulamanın içinde yüzmektedir.
Lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı başlangıç ilkelerinde belirtilmektedir. Neden belediyeden belediyeye değişiyor anlayamıyorum. Demek ki hukuk devletinden keyif devletine geçmişiz de haberimiz olmamış.
Yine ezandan, Ramazan davulcusundan, fetvalardan, vaazlardan rahatsız olmak ve bunu dile getirmek Anayasal haktır.
Mesela; bu davul eylemine karşı olup da oruç tuttuğunu söyleyenlere diyorum: Müslüman dahi olmayabilirsiniz, hatta inanmayabilirsiniz. Bu durumunuz bir hakkın nihayetidir. Bu inanç sizinse ve bu uygulamalar (davulcu, imamın megafonla yüksek sesle ezan okuması, fetvalar, vaazlar) yanlışsa lütfen düşüncenizi şerh düşmeden direkt ve YÜKSEK SESLE söyleyip, dinin birilerinin anlayışına münhasır olmadığını, onun kurallarının kusursuz olduğunu ve tartışma yaratmayacağını da söyleyin. Dinlemek ya da duymak istemeyebilirsiniz. Zaten o megafonlardan ne dendiği de anlaşılmıyor. Ve onlar kim ki bize nasıl inanacağımızı, ne zaman kalkacağımızı, söylüyorlar bu da ayrı bir mesele.
MADDE 25. – Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.
Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. Hükmü yanınızdadır. Çünkü siz olaya hukuken bakıyorsunuz. Bu sitenin amaçları da bu yönde zaten.
Anayasa'da Başlangıç Hükümlerinde ve 2. maddede;
"Her Türk vatandaşının bu Anayasasındaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik gereklerince yararlanarak, hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik bir Devlet" olduğu belirtilmiştir.
Davulun varlığı insanlıktan önce olsa da, bu onu meşrulaştırmaz, kuru gürültüye de pabuç kalmaz. Ayrıca ;
MADDE 40. – Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.
Kabahatler Kanunu’nda
Gürültü
MADDE 36.- (1) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. şeklinde düzenleme vardır.
Ramazan Ayı Müslümanlar için kutsaldır. Gayrimüslimlerin inanmayanların ve ya inanıp bu düzenden rahatsız olanların değil 20 saniyesi 1 salisesi bile gasp edilemez. Buna karşı çıkabilirsiniz ancak tabi olduğumuz kanunların lafzı ve ruhu bu manayı çıkarmaktadır.
Biz devleti, ve somut hukuk normlarını; beşeriyetin sağlığı, fikir ayrılıklarının yarattığı kaosu yok etmek için kurduk. Yetkilerimizi devredip bir sözleşme yaptık. Sözleşmeye aykırılıklar olur diye adli ve idari cezalar yaptık. Şimdi de bunların uygulanmasını istememize duyulan tepki nedendir? Bu baskı Anayasanın Din ve vicdan hürriyeti başlıklı"MADDE 24. – Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, zorlanamaz; " hükmüne aykırıdır.
Bu sesli uyarılar (davulcu ...) bu toplumsal baskı; -konunun menşe-ine inme zamanı geldi diye düşünüyorum- Osmanlı Devleti'nden kalma; İslam dininin, Ehli Sünni mezhebinin, Hanefi Tarikatının mutat asimle programının ve gövde gösterilerinin bir uzantısıdır. Yani siyasete bulanmış bir dinin can çekişen çığlıklarıdır. Zorbalığın kamçı sesleridir. İnanana, inanmayana rahatsızlık vermektedir.
Hukukun bu duruma çözüm üretmesi hayati, zaruri ve ivedidir.
Kimsenin beni uyandırma, isteğim doğrultusunda dini eğitim verme, ibadet saatimin geldiğini hatırlatma vs.. konularında yetkisi ve hakkı olduğuna inanmıyorum. Ben bu inancımı yitirirsem bu dünyayı başınıza yıkarım Çünkü 'devlet benim, ben de halk!'
ben de oruç tutuyorum, ama davulcu olayına taraf değilim. davul çalmayı bilmiyorlar. bizim sokak biraz uzun. davulcu saat 2:30'da ara sokaktan girdi, yarısında çaldı, diğer sokağa geçti. 4:00'de de yukarı taraftan geldi sokağın kalan yarısında çaldı. çalarken arabaların alarmları bangır bangır öttü...
sorum şu:
alarmlı araçlardan birisinin sahibi "ne de olsa davulcudur" dese ama davulcu kılığındaki hırsız aracı çalsa ne olur?
arkadaşlar,
eskiden saat yokmuş,telefonlar yokmuş,
davulcular bir nevi çalar saat gibi insanlara vaktin geldiğini anlatan kişilerdir.
%99'u müslüman olan bir ülkede böyle bir geçmişten gelen geleneği kaldırmak yürek mi ister diyelim yoksa başka bir şey mi, rahatsız olan arkadaşlarımızın kulaklarını tıkamalarını rica diyorum, ya bana ne diyeceksiniz, benim evim itfaiye ile bitişik ve gecenin 3-4-5 inde yol boş olmasına rağmen itfaiye araçları daha çıkarken siren çalıp çıkıyorlar, sokaklar bomboş olmasına rağmen bu yapılıyor, ben şahsen davula razıyım , 1 ay idare ediverin bu bir gelenektir, adettir, bazı insanlara ekmek kapısıdır.
Herkese hayırlı ramazanlar
saygılarımla
Madem öyle neden konuya anket eklemediniz ki Sayın esmerman?
Belki hukuki boyutuyla değil ancak dilimizin döndüğünce bir şeyleri anlatmaya çalışıyoruz, normal bir vatandaş olarak.
Elbetteki davulun din ve imanla ilgisi yok , fakat bunu din ve imanla ilişkilendirenler de yok değil, bildiğiniz üzere...
Belki de davulun sesinin uzaktan hoş geliyor olması, bir başka anlamda da biraz daha az rahatsız ediyor olmasındandır, kimbilir! Gecenn bir yarısı kulağının dibinde güm de güm güm...
Herhangi bir vatandaşın rahatsızlığı hepimizin rahatsızlığı olmalıdır düşüncesiyle ne gereği var diyorum , evet güzel bir çalgı, iyi hoş fakat durum biraz çağ dışı kalmıyor mu?
Gelenektir deyip illaki çalınsın veya neden çalınmasın ki diye diretmek, diğer gelenek ve göreneklere de haksızlık olmaz mı bu?
En basiti, gündemden düşmeyen şu bizim Yazma-Çevre-Yemeni... Şehre göç edince adı Türban olan başörtüsüne de karışılmasın o halde...
Şimdi bir de davul-zurna yasası mı çıksın?
Teknolijinin her nimetinden faydalanmaktan geri kalmıyorsak, davulun da yerini tutacak bir çok şey var, onlardan da pekala faydalanmak mümkün. Tabi amaç sahura uyanmak içinse...
Amaç eğlence ise eğer, gecenin bir yarısı davulu araç olarak kullanıp sokakta gürültü yapmaktan başka bir şey değil , bu nedenle de "ça-lın-ma-sın" derim.
***
Sayın Nermet bu konuda söylenmesi gereken ne varsa çok güzel ifade etmiş, hemde hukuki boyutuyla... Kendilerine teşekkür ediyoruz.
Saygılarımla.
Açtığım konu 5 sayfa olmuş. =) Kahvehane geyiği düzeyindeki mesajları saymazsak çok az katkı yapılmış. Gerekçeli fikrini söyleyenlere teşekkürler. Nermet'e özellikle teşekkürler. Anladığım kadarıyla benim vatandaş olarak yapabileceğim fazlaca bir şey yok. Valiliğe internet üzerinden dilekçe yolladım, onlar da Çevre İl Müdürlüğü'ne yönlendirmişler. İki hafta oldu ama yanıt gelmedi. (Bizim kamu idaresi internet kullanmayı öğrenemedi hala, ille A4'e yazıp iadeli taahhütlü göndermem gerekiyor.)
Konuya "nelerle uğraşıyorsunuz", "sizin geleneğiniz yok mu" gibi ünlemlerle yaklaşan avukatların var olabildiğine inanamıyorum, inanmak istemiyorum. Bu gibi dayanaksız eleştirilerde bulunanlar bana adreslerini özelden gönderirlerse ramazan dışında bir ay her gün evlerinin önüne gelip 2 dakikacık gürültü çıkarıp tahammül etmelerini bekleyeceğim. Ha unutmadan, ay sonunda da utanmadan kapılarını çalıp para isteyeceğim.
Ne talihsizlik ki şu anda arabam tamirde. Ramazanın sonuna yetişirse her sahurda arabanın alarmını çalıştırıp uzunca bir süre bekleyeceğim. Davulcunun böyle bir hakkı varsa benim de var. Hatta ramazana yetişmese de yapacağım bunu. Evet yapacağım!
Ya bu olsa davulcun ne yapacaksın ?
http://image.haber3.com/haber/115090.jpg
Yanıt geldi. Ama anlamadım. Anlamama yardımcı olursanız sevinirim.
Bu Çevre Müdürlüğünün;
"Sayın: Selim T.
İlgi: 01.09.2008 tarihli e-mail yolu ile gelen dilekçeniz.
İlgide kayıtlı dilekçe ile; Ramazan ayı yada başka bir gerekçe ile Çevresel Gürültü Yönetmeliği’nde gece olarak tanımlanan zaman dilimi içinde davul çalmak vb. yöntemlerle gürültü yapmanın yasal olup olmadığı hakkında bilgi istenilmektedir.
07.03.2008 tarih ve 26809 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’nin (Tanımlar başlıklı) 4. maddesinde çok hassas kullanımlar; konutlar, eğitim, kültür alanı ve yapıları, sağlık tesisleri, otel ve dinlenme tesisleri, parklar gibi kullanımları ifade etmektedir. Konuya ilişkin anılan yönetmeliğin ilgili maddelerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür.
- Yönetmeliğin 26. maddesinin (f) bendi uyarınca, “ Çok hassas kullanımların bulunduğu alanlarda; yüksek sesle konuşarak, bağırarak, anons sistemleri gibi ses yükseltici araçlar kullanılarak ve darbeli düzenli veya düzensiz sesler çıkararak propaganda, reklam, duyuru, tanıtım ve satış yapmak yasaktır.” hükmü,
- Yönetmeliğin 26. maddesinin (i) bendi gereği, “Çok hassas kullanımların bitişiğinde, alt ve üstündeki alanlarda konser, gösteri, miting, tören festival, düğün ve benzeri gibi açık hava faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi yasaktır.” hükmü bulunmaktadır.
Konuya ilgili olarak, Bakanlığımız tarafından 29.06.2006 tarih ve 2006/16 sayılı genelge ile, çevre denetim birimi olan ve çevresel gürültü denetimi açısından alt yapısını oluşturmuş belediyelere Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği gereği bazı belediyelere yetki devri yapılmıştır.
Anılan yönetmeliğin 7. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi gereği, “2872 sayılı Çevre Kanunu gereği yetki devri yapılan belediyeler, belediye sınırları ve mücavir alan içinde gürültü kaynaklarını programlı, programsız veya şikayetlere istinaden gerektiğinde diğer mevzuat kapsamında yetkili kılınan yetkili kurum kuruluşlarında desteğini alarak, bu yönetmelikte getirilen esaslara uyulup uyulmadığını denetlemek ve ihlali durumunda idari yaptırım uygulamakla” yükümlüdürler.
Bilgilerinizi rica ederim."
Bu da belediyenin cevabı;
"Sayın: SELİM T.
İlgi: 02.09.2008 Tarihli ve 233075 Numaralı 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Çerçevesindeki Başvurunuz.
İlgi Başvurunuz konusu nedeniyle ZABITA ÇEVRE Birimine iletilmiş olup, söz konusu birimin gerekli incelemesi sonucunda vermiş olduğu cevap aşağıda belirtilmiştir.
RESMİ GAZETE 23.12.2003 TARİH VE 19308 SAYILI VE 25325 SAYILI KARARINDA İLGİLİ SORULARA CEVAP BULUNABİLİR."
Rega'dan bu sayıları arattım bir sonuç gelmedi. 23.12.2003 sayısında ise Çalışma Bakanlığı Gürültü Yönetmeliği'nden başka bir şey yok.
?
Davulun sesi uzaktan hoş gelir.