Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Hasan Celal Güzel i anlamak için baştan
''Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hasan Celal Güzel’in 39 yaşındaki oğlunu Devlet Denetleme Kurulu'na uzman olarak atadı. Güzel’in oğlu Mustafa Güzel, 39 yaşında ilk kez devlet memuru oldu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hasan Celal Güzel’in oğlu Mustafa Güzel’i Devlet Denetleme Kurulu’na (DDK) 'uzman' olarak atadı.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olduktan sonra uzun yıllar ABD'de yaşayan Güzel’in oğlu, yurda döndükten sonra 'devlet memuru' olarak göreve başladı.
Mustafa Güzel ANKA'ya yaptığı açıklamada, “Benim bu konuda söyleyecek bir şeyim yok. Sayın Cumhurbaşkanının takdiridir. DDK'da uzman olarak göreve başladım. Bir ay oldu. Siyasal mezunuyum. 1969 doğumluyum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlarına yakın kaynaklar, 39 yaşında devlet memurluğuna alınmanın söz konusu olmadığını, ancak Güzel’in oğlu için Cumhurbaşkanı Gül’ün onayı ile işlem yapıldığını belirttiler''
okumak lazım.
Hasan celal Güzel budur. Güzel olan tarafı sadece soyadıdır. onun dışında geçmişten bugüne düzgün doğru bir şey maalesef yapmamıştır. Allah Bir dese acaba çıkarı ne ki diye düşünülecek birisidir.
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
"Hasan Celal Güzel in güzel olan sadece soyadıdır. " şeklindeki yaklaşımınıza katılıyorum.
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Sayın Comodere 1 atlamışsınız. Birde öper muhterem.
Yakaladımı mutlaka öper.
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Benim burada arzu ettiğim fikir tartışmasını bir pinpon maçına benzetiyorum.
Pinpon oynarken bir taraf servis kullanır (tez) karşı taraf karşılar veya karşılayamaz (antitez). Bu top dışarı çıkana kadar devam eder ve neticede iki taraf spor yapmış olur. (fikir cimnastiği) Kimin kazandığı önemli değildir, önemli olan doğruları bulmaktır.
Oysa burada çoğu kez bir taraf servis kullandıktan sonra karşı tarafın topu karşılayıp karşıladığına bakmadan yeni top(lar) yolluyor. Diğer taraf bu topları karşılamak için ne kadar çabalasa da beyhude. Zaten hepsi birden karşılanamaz da. Ama karşılanan topa geri vurmak yerine üst üste yeni toplar atılıyor.
Gaziantep meselesi de böyle.
Daha önce yerel basında çıkmış bir iddiaları DHA muhabiri Doğan grubu gazetelerine gönderiyor. 3 ve 6 eylül tarihlerinde muhabirin iddiaları tek taraflı olarak yayınlanıyor. Suçlanan kişiye bu durum sorulmuyor, suçlanan kişinin görüşlerine yer verilmiyor. Nihayet 11 eylül günü Doğan grubu gazetelerinde yazan ve bu suçlanan kişiyle akraba olan kişi suçlanan kişinin cevaplarını yazarak ona haksızlık yapıldığını iddia ediyor. Bu sırada DHA bir başka gazeteciyi göndererek konuyu araştırıyor. Bu gazeteci suçlanan kişinin söylediklerini destekler bulgular buluyor. En nihayetinde Doğan grubunun diğer gazeteleri bu konuda daha önceki iddialarının yanlış olduğunu itiraf edemezken bir gazetenin genel yayın yönetmeni 13 eylül tarihinde belediye başkanının konuyla ilgisinin olmadığını açıklıyor.
Bir gazeteci haber yaparken olayı bütün yönleriyle araştırmalı.
Ben şu kişi şöyle iyidir, böyle kötüdür demiyorum.
Sadece örnek olayda 8 gün boyunca gazetelerde doğru olmayan haberlerin yayınlandığını vurguluyorum. Genel yayın yönetmeni de güzel veya çirkin bir yazarın gündeme getirdiği konuda haklı olduğunu söylüyor.
Bu kişi çok çirkin olabilir, çok çirkin işler de yapıyor olabilir. Ama bu olay hakkında söylenenler doğru mu yanlış mı tartışması yerine pinpon masasına önce toplar sonra yumurtalar atılıyor:
Onun şahitliği geçer mi?
Onun oğlu şöyle böyle.
O şöyle böyle yapar.
Ben onun avukatı değilim. Kimsenin de değilim.
Ama bulabildiğiniz kadarıyla HCG'nin kusurları:
1. Kendisinin belediyede danışman olması
2. Karısının 1969'dan beri DPT ve Hazineye bağlı o kadar yerde çalıştıktan sonra 2002 yılında Dış Ticaret Müsteşar yardımcısı olarak atanması,
http://www.dtm.gov.tr/dtmweb/index.c...ID=1887&dil=TR
3. Oğlunun 39 yaşında bir devlet kuruluşuna uzman olarak atanması,
başka neler var, tek tek inceleyelim.
Ancak önce ilk topa bir bakalım.
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
"Akraba şahitliği olmaz, mahkemeler akrabaların şahitliğini kabul etmez" diyen arkadaşın bu konuyu bilmediği anlaşılıyor. Akrabanın şahit olamayacağını hangi kanun yazıyor ve hangi mahkeme kabul etmiyor? Arkadaş sallamış galiba..
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Sayın SDT 23 burada top HCG mi oluyor?
Konu çok karışınca topun kim olduğunu anlayamadım.
Basından örnek veriyorsunuz aynı konu başka basın için sorulunca tıkınız çıkmıyor. Mesela kağıt yolsuzluğu konusu bende yazdım . Kim kaça alıyor neden yazılmıyor. Mesela iddia eden kendisi kaça aldığını neden açıklayamıyor?
Zahit Akman için sayın başbakan neler söyledi. Diğer araştırmacı basın çok inceledi ve onun için direk salladı. Bugün bakıyorum Sabah bile konuyu haber yaptı. O zaman neyi yalanladınız diye sorarlar adama. Demek ki Zahit Akman için bir takım iddialar varmış. Peki şimdi kim yalancı birde buna yanıt verirmisiniz?
Bazen testere olmak gerekir bir sana bir bana . Siz ise maşallah hep rende.
KOnu Hasan Celal Güzel den buraya geldi. Bu beyefendi somut elle tutulur şeyler söyleyebilse yada bilmediğimiz birşeyi ifşa edebilse belki ama bu adamın yazısı düpedüz şıracı ile bozacı hesabı. Bu yazının neyini ciddiye alayım ki?
Bizde savunma bu adamın lafına kaldı ise asın gitsin diyoruz.
Referans alacağımız adamın kim olduğu bence ne dediği kadar önemlidir.
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
ERDOĞAN İLE GÜRHAN ARASINDA İLİŞKİ VAR
Vurgun soruşturmasını yapan Alman Polis Şefi Böhme:
"Olayı açıklamamam için bana Türkiye'den baskı yapıldı." dedi.
Almanya'da ki Deniz Feneri Davası'nın dün 5. duruşması yapıldı. Tanık kürsüsüne soruşturmayı yapan Polis Şefi Alexander Böhme oturdu.Yaptığı açıklamalarla Başbakan Erdoğan'ı ters köşeye yatırdı. İşte Polis Şefi nin sözleri:
"Türkiye Başbakanı Erdoğan ile Deniz Feneri'nin topladığı paraları Türkiye'ye götüren Mehmet Gürhan arasında ilişki var. Soruşturma sırasında bana, olayı açıklamamam için siyasi baskı yapıldı...."
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Deniz Feneri e.v. davasını anlamak için Doğan ve Erdoğan :p medyasını bir arada takip etmek gerek. Detaylara girmeyeceğim. Zaten yargılama sonuçlanınca ne olduğu ortaya çıkacak.
Benim bu yazımın amacı Başbakan Erdoğan'ı eleştirmek.
Diğer teferruatları atlayıp önemli bulduğum bazı konular hakkında sorular soracağım ve bu sorulara Başbakan'ın vereceği cevabı merakla bekleyeceğim.
Öncelikle Şaban Dişli, Gaziantep ve Deniz Feneri e.v. konusunda Başbakan'ın suskun olduğunu hatırlayalım. Ta ki, Doğan gazetelerinde Deniz Feneri e.v. davasıyla ilgili olarak "Paraları Başbakana vermiş" diye haber yapılana kadar.
Bu iddiayı önce Doğan gazeteleri mi, Deniz Baykal mı gündeme getirdi takip edemedim. Bu sorunun cevabı benim için "Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan?" sorusunun cevabına eş değer.
Neyse bu iddianın aynı Ergenekon davasının binlerce sayfa ve yüzlerce klasörü arasında bulunan 5-10 komik iddia kadar absürt olduğu benim açımdan açıktı.
Doğan medyasının bu 5-10 komik iddiayla dalga geçtiği gibi bu iddiayla da dalga geçmesi gerekirdi.
Erdoğan da bu saçma sapan iddia yüzünden haklı olarak kızdı, köpürdü.
Sonuçta bu iddianın doğru olmadığı, sanıklardan birinin "paraların bir kısmını Başbakanlıkça açılan yardım hesabına gönderdim" dediği ve yanlış tercüme edildiği (!) ortaya çıktı.
Bunun üzerine Başbakan da Aydın Doğan'ın ahlaksız tekliflerde bulunduğunu vs. açıklayarak karşı saldırıya geçti. Aydın Doğan gazetelerinde "Paraları Başbakana vermiş" haberi çıkmasaydı böyle bir kavga patlak vermeyecekti.
İşte Başbakan'ın asıl eleştirilmesi gereken nokta bu.
Aydın Doğan'ın şirketlerine haksız taleplerde bulunduğunun ve bu talepler konusunda karar noktasında olan kişilere karşı kampanyalar yürüttüğü çokça görüldü. Mesela RTÜK yasa tasarısını onaylamayan Ahmet Necdet Sezer de Nisan 2002'de hedef tahtasına oturtulmuştu:
Bkz. Emre Kongar'ın yazısı:
http://www.kongar.org/medyanotu/210_...Saldiriyor.php
Son zamanlarda büyük medyamızda Cumhurbaşkanı'na yönelik olan saldırılar, halkın önce dikkatini, sonra da tepkisini çekmeye başladı.
(...) Çünkü medya, gücünü ekonomik çıkarları için kullanmasını önleyen RTÜK yasasının değişmesini istiyor ve bunun karşısındaki engellerden birinin Cumhurbaşkanı Sezer olduğunu düşünüyordu.
Nitekim Sezer, bu tahminlere uygun bir biçimde, politikayı ve ekonomiyi bütünüyle medyaya teslim eden ilk RTÜK değişiklik yasa tasarısını tekrar görüşülmek üzere, Meclis'e geri yolladı.
Şimdi geçmişte küçük bir gezinti yapalım:
(...)
Siyasetçilerin beceriksizliklerinden ve kötü niyetlerinden kaynaklanan Şubat 2001 krizinin faturası da medya tarafından Cumhurbaşkanı'na kesilmeye çalışıldı. Ama bu da başarılı olamadı. Çünkü krizin sorumlusu doğrudan doğruya politikacılardı.
Derken satın aldığı ev gündeme getirildi. Önce bu evi satın alacak parayı nereden bulduğu soruldu. Ahmet Necdet Sezer bunun hesabını kuruş kuruş verdi.
Bunun üzerine evin piyasa fiyatından düşük bir bedelle satın alındığı iddia edildi.
Satıcı, "Gelin aynı fiyata size de aynı yerde ev vereyim" deyince, bu iddia da suya düştü.
Bu kez, evin malzemesinin komşu evlerden daha lüks olduğu ve bahçesinde havuz bulunduğu öne sürüldü.
Son olarak da Cumhurbaşkanlığı köşküne satın alınan yatak odası takımı ve yaptırılan jakuzi gündeme getirildi.
İnsanlar artık sadece insaf duygularını değil, akıl sınırlarını da zorlayan bu tutarsız ve önyargılı saldırılara çok sert tepkiler vermeye başladı.
Medyanın saldırısı geri tepti. Halk (ve Hukuk Devletiyle alçakgönüllü yönetici davranışlarından yana, hatta sadece insaf sahibi olan köşe yazarları bile) Sezer'e sahip çıktı.
Eminim ki, dikkatli okur ve izleyciler daha en başından beri, büyük medyanın Cumhurbaşkanı'na yönelik saldırılarının altında, medya sahiplerinin tüm ekonomiyi ve siyaseti daha da denetimsiz bir biçimde yönlendirmelerine olanak sağlayan RTÜK yasa tasarısının yattığını çoktan farketmişlerdir bile.
Medya sahiplerinin ellerindeki büyük gücü kendi ekonomik çıkarları adına kullanmalarına olanak sağlayan tasarı bugünlerde yeniden gündemde.
Bu tasarı eski haliyle aynen yasalaşırsa (ki bu konuda partiler arasında uzlaşma sağlanmış olduğu söyleniyor) Cumhurbaşkanı'nın onu ikinci kez geri yollama hakkı yok.
İşte büyük medya, tasarıda değişiklikler yapılırsa, Cumhurbaşkanı'nın onu yeniden Mecls'e geri yollamasını, yok tasarı Meclis'ten eski haliyle aynen geçerse bu kez de Anayasa Mahkemesi'ne başvurmasını engellemeye çalışıyor.
Üstelik bu traji-komik oyun, tüm kamuoyunun gözleri önünde, halkın aklına ve izanına karşı oynanıyor.
Sonra da soruyorlar "Halk medyaya neden güvenmiyor" diye.
Tabii bu arada boyunlarını kuzu kuzu medya patronlarının bıçaklarının altına uzatan politikacıların teslimiyetçiliği de ayrı bir konu.
Demokrasi tarihi onları asla bağışlamayacak!
Tabii burada medya, büyük medya diye bahsedilen grubun Aydın Doğan medyası olduğunu herkes anlamıştır.
Devam edecek.
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Uzun bir girizgahtan sonra gelelim Başbakan'a sorularıma:
1. Aydın Doğan'ın elindeki medya gücünü şantaj aracı olarak kullandığına dair bende güçlü bir kanaat oluştu. Eğer Doğan medyası "Paraları Başbakana vermiş" diye size saldıran bir haber yapmasaydı, bu "şantaj çetesi"ne boyun eğmeye devam mı edecektiniz? "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" felsefesiyle mi hareket ediyorsunuz?
2. Aydın Doğan'ın Petrol Ofisi şirketinin yüklü vergi borcu konusunda yapılan uzlaşmanın (!) detayları nedir? Dileyen şirket de benzer oranlarda vergi affı talep edebilir mi? KOBİ'lerin de aynı oranda vergi borcunun silinmesine imkan var mıdır?
3. Nisan 2002'de sayın Sezer'in veto ettiği RTÜK yasası hakkında ne düşünüyorsunuz. AK Parti iktidarı sırasında bu yasanın benzerini çıkararak Aydın Doğan'ın medyada daha güçlenmesine neden olan siz değil misiniz? Yoksa o konuda da bazı şantajlara boyun mu eğdiniz?
4. RTÜK, Hilton, Petrol Ofisi, Rafineri konusunda Aydın Doğan ve grubunun usulsüzlüklerine dair bugüne kadar yargıya başvurdunuz mu? İnceleme yaptırdınız mı? Bundan sonra bir şey yapmayı düşünüyor musunuz? Yoksa kapalı kapılar ardında anlaşıp iki taraf da bir sonraki kavgaya kadar susacak mı?
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
...Benim bu yazımın amacı Başbakan Erdoğan'ı eleştirmek.
Diğer teferruatları atlayıp önemli bulduğum bazı konular hakkında sorular soracağım ve bu sorulara Başbakan'ın vereceği cevabı merakla bekleyeceğim...
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Uzun bir girizgahtan sonra gelelim Başbakan'a sorularıma:
İyi , hoşta ,bu iş nasıl olacak. Başbakan sorularınızı nasıl yanıtlayacak.
Yoksa kendileri de ,site üyeleri arasında mı?